Şimdi Ara

Hezarfen Ahmet Çelebi gerçek mi?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
40
Cevap
2
Favori
7.228
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İskelelere, okullara onun adı veriliyor. Adına filmler çeviriliyor, etkinlikler yapılıyor, pullar basılıyor...

    Ve kimsede bu şahsın gerçekte var olup olmadığını araştırmıyor bile. Tek belge sayılabilecek(!) Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si yazanlar... Aynı eserde fantastik anlatımlara da yer verilmişti...

    Galiba Hezarfen Ahmet Çelebi Bugs bunny'den bile daha hayal ürünü..

     Hezarfen Ahmet Çelebi gerçek mi?


     Hezarfen Ahmet Çelebi gerçek mi?


     Hezarfen Ahmet Çelebi gerçek mi?







  • quote:

    Evliyâ Çelebi'nin anlattığı bu uçma öyküsünden çağdaşı olan başka belgelerde bahsedilmez. Aynı şekilde Sultan Murad'ın Hezarfen'i sürgün edişinden bahseden başka belge de yoktur. Bu yüzden doğrulukları şüphelidir.

    * Galata Kulesi denizden 35 metre yüksekte inşa edilmiştir. Kubbesinin tepesi yerden 62.59 m, denizden de 97.59 m yüksektedir.[4]

    * Doğancılar Meydanı'nın ortası denizden 12 m yüksektedir.

    * Galata Kulesinin tepesi ile Doğancılar Meydanı arasındaki mesafe 3358 metredir.


    Bu veriler, uçuşun rüzgarsız ve sakin bir havada gerçekleştiği, kalkış esnasında hiç irtifa kaybedilmediği farzedilirse yaklaşık 39.5:1'lik bir süzülüş oranı verir. Günümüzdeki en yüksek performanslı koşarak kalkış yapılan kompozit yelken kanat Aériane Swift'in maksimum süzülüş oranı 27:1'dir.[5] Ancak uçuş esnasında Lodos estiği belirtilmekle birlikte, eserlerinde zaman zaman fantazi öğelerine yer verdiği bilinen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde bahsedilen uçuş öyküsünün hayal gücü ile zenginleştirilmiş olma ihtimali mevcuttur.


    Yani gerçekte olup olmadığı bile meçhul tabi bilemeyiz, biz millet olarak mübala yapmayı pek sevdiğimiz için belki bu şahısta bizim batmanımız




  • galata kulesinde onun uçtuğı makine denilenin bire bir hali var uyduramazlar heralde olmuştur mc donalds mı burgerkingmi ne reklamınada çıkmıştı
  • Bilemiyorum, ama sen çık galata kulesinin üstüne yallah deyip kendini boşluğa bırak. Bu bile inanılmazken sen tut boğaz'da bir tur atıp sağ salim Üsküdar'a in... Bana garip geliyor.
  • Gerçek ya da gerçek değil, tarihimizde bir yer kaplıyor.
  • Bu saati Hezarfen anısına BİZ ÜRETTİK.

     Hezarfen Ahmet Çelebi gerçek mi?
  • Evet severiz Hezarfen'ı yiğit adamdır<
  • Filmdeki adam fena :D
  • quote:

    Orijinalden alıntı: durok

    galata kulesinde onun uçtuğı makine denilenin bire bir hali var uyduramazlar heralde olmuştur mc donalds mı burgerkingmi ne reklamınada çıkmıştı


    McDonald's çıkan Tavukçuzade Niyazi Efendi...
    Bence orada Hazarfen'i tiye almış.
  • Biraz Tarihimizi okuyun bizim tarihimizde ne mücizeler var en müthişlerinden birisi daha ergen yasındayken hiç kimsenin alamadığı koskoca istanbulu almış Fatih Sultan Mehmet siz ne konuşuyosunuz böyle bi ecdadın torunuyuz biz (kanı bozuklar hariç)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xxömür -- 11 Aralık 2010; 1:39:43 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: xxömür

    Biraz Tarihimizi okuyun bizim tarihimizde ne mücizeler var en müthişlerinden birisi daha ergen yasındayken hiç kimsenin alamadığı koskoca istanbulu almış Fatih Sultan Mehmet siz ne konuluyosunuz böyle bi ecdadın torunuyuz biz (kanı bozuklar hariç)

    Biz ne konuluyoruz değilmi..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: 03.10.2010


    quote:

    Orijinalden alıntı: xxömür

    Biraz Tarihimizi okuyun bizim tarihimizde ne mücizeler var en müthişlerinden birisi daha ergen yasındayken hiç kimsenin alamadığı koskoca istanbulu almış Fatih Sultan Mehmet siz ne konuluyosunuz böyle bi ecdadın torunuyuz biz (kanı bozuklar hariç)

    Biz ne konuluyoruz değilmi..

    'ş' ile 'l' yanyana ileri zekalı arkadaşım! bebeklik yapmanın alemi değil..
  • işte şimdiki nesil böyle küçük şeylerle uğrastıgı icin bize atalarımızın yaptıkları imkansız geliyorr
  • Yok CRYSIS.
  • Denizden dağların tepelerine doğru yükselen havayı kullanarak bu işi yaptığı söyleniyor.Tabi sadece söylenti.Ne derece doğru olduğu hala bir gizem.

    Pek araştırmadım belki bir kaynakta kesin bilgi vardır.
  • ikna olayanlar birazda mimar sinanın yapıtlarına bir göz atın inceleyin
    mihrimah sultan camii
    süleymaniye camii
    selimiye camii v. dahası



    MİMAR SİNAN' IN (BÜYÜK ÜSTADIN) SIRLARI


    1.Olay=Birkaç yıl önce, Süleymaniye Camii'nin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anlaşılmış. Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış.
    Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış. Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış.
    Ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş. Hemen Türkiye'nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet oluşturulmuş. Ortaya bir sürü fikir atılmış.
    Her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış. Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş. Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar, mühendis kemerleri inceliyormuş.
    Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken, kazara, gizli bir bölme bulmuş. Bölmede, üzerinde eski yazı olan bir not varmış ,Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş.
    Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan'ın imzasını taşıyan bir mektupmuş. Mektupta yazılanlar günümüz Türkçesine tercüme ettirilince ortaya söyle bir metin cıkmış.
    " Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz." Koca Sinan, kademe kademe, kilit taşının nasıl değiştirileceğini anlatıyormuş.
    Bu oyuk içinde yer alan bir şişe ve şişe içindeki notta söyle bir şey yazıyormuş: " Her kim bu tas eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse eski taşın yerine takılacak.Kaynakwh webhatti.com:
    Yeni kilit taşının iki tarafından yağlı iple taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin ve sonra ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin". Heyet Sinan'ın söylediklerini aynen yapmış.
    Süleymaniye camisi böylelikle kurtarılmış.Bu mektup su an Topkapı Sarayı'nda saklanıyormuş.
    2.olay=1950-60 arası bir tarihte inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir Japon heyeti Türkiye'ye gelmiş. Heyet İmar ve iskan Bakanlığı'ndan izin alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış.
    Ayasofya’yı, Yerebatan Sarnıcını filan gezdikten sonra sıra Sinan' in kalfalık eseri Süleymaniye Camisi'yle Sinan'ın öğrencisi Mimar Davut Ağa'nın eseri Sultanahmet Camisi'ne gelmiş. Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar.
    Japonlar bu camiler üzerinde günlerce inceleme yapmışlar. Her geçen gün şaşkınlıkları daha da artıyormuş.
    Çünkü Japonlar daha ilk incelemede camilerin gevsek bir zemin üzerine inşa edildiğini anlamışlar. Ama bunca yıl, bu camilerde bir çatlak dahi olmamasına akil sır erdirememişler.
    Bunun üzerine Türkiye programının gerisini tamamen iptal edip, bu iki cami üzerine yoğunlaşmışlar. Araştırmalarının sonucunda herhangi bir sarsıntı sırasında bu iki caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiği ortaya çıkmış. Minareleri incelediklerinde ise dumurlara ikiye katlanmış.
    Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem mekanizması üzerine oturtulduğunu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiğini görmüşler. Daha derin araştırma yapmak için Edirne'ye, Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camisi'ne gitmişler. Oradaki olağanüstü sistemleri görünce iyice dumur olmuşlar.
    Selimiye'nin tüm sırlarını aylarını harcayarak çözmüşler. Japonya'ya döndüklerinde ise Sinan'ın sırlarını uygulamaya sokarak şehirlerini Sinan'ın kullandığı sistemlerle kurup muazzam gökdelenler dikmişler. Yani su an gelişmiş ülkelerin gökdelen yapımında kullanıldıkları çoğu sistem, yüzyıllar önce Sinan'ın geliştirdiği mekanizmalarmış.

    3.Olay=Bir gün Selimiye Camii'ne girenler,kubbenin altında bir Japon'un ayaklarını kıbleye doğru uzatmış sırtüstü yattığını görmüşler.Tabii hemen Japon'u, "Burası kutsal bir yer. Bu şekilde yatmak bizim inançlarımıza göre saygısızlıktır.
    Lütfen oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmışlar.Ancak, Japon trans vaziyetteymiş,gözlerini kubbeden ayırmadan söyle sayıklıyormuş; "Bu imkansız. Ben yılların mühendisiyim.
    Bu kubbe var olamaz. Hayal görüyorum….. Bu kubbenin orada o şekilde durması fizik ve matematik kurallarına aykırı.
    Bu imkansız, orada hiçbir şey yok,orada hiçbir şey yok."

    4.Olay=Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmış.Bu nedenle minarelerinin yakin zamanda yıkılacağı fark edilmiş.Uluslar arası bir grup bilim adamı toplanmışlar.Nasıl kurtarırız bu tarihi minareleri diye kafa kafaya vermişler.
    Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi çözüm olduğuna karar vermişler.
    Minarelerin temellerini açınca, koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karsılaşmışlar. Mimar Sinan bilmem kaç yüzyıl önce ayni şeyi düşünmüş meğerse....?

    5.Olay= Mimar Sinan'ın Selimiye Camii'nin kubbesini o genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana işleminden farklı besinci. bir işlem yaratarak çözdüğü söylenir.
    Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri ise büyük bir bir dehanın urunudur. Almanlar ayni sistemi meclislerinin önündeki dev kürede kullanmışlar.
    Mimar Sinan bu sistemi 2 metre çapındaki minarelere yüzyıllar önce monte edebilecek bir dehadır.Almanların dehası ise, o çirkin metal yığınına Selimiye'den fazla turist çekebilmelerindedir.

    “Türk Milleti tarihte bu oluşumların acılarını görmüş ve çözüm yollarını bulmakta güçlük çekmemiştir. Bundan sonra da çekmeyecektir.” ''Bu Kudret Damarların da Akan Asıl Kanda Mevcutdur.”
    K.ATATÜRK

    Sonuç= 1800 yılarda Mimar Sinan bu buluşları yapmış ve depreme dayanıklı ve ayro dinamik minareler yapmış biz ise bir ev veya araba bile yapamıyorsak düşünelim.

    “ Hep geçmişimizle övünmeyelim,övunecek çok şeyimiz var geçmişimizde onları bilelim övünelim ama bizde uyanalım ,onlara layık torunlar olalım,bunu sade düşüncelerde bırakmayalım, faal olalım, Avrupa ya ,Avrupalıya imrenmek yerine kendi kimliğimizi bulalım ve kendimiz olalım.o zaman o ecdadımızın yakaladığı başarıyı yakalarız…




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 03.10.2010


    quote:

    Orijinalden alıntı: xxömür

    Biraz Tarihimizi okuyun bizim tarihimizde ne mücizeler var en müthişlerinden birisi daha ergen yasındayken hiç kimsenin alamadığı koskoca istanbulu almış Fatih Sultan Mehmet siz ne konuluyosunuz böyle bi ecdadın torunuyuz biz (kanı bozuklar hariç)

    Biz ne konuluyoruz değilmi..


    Çık dışarı!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kobebeko


    quote:

    Orijinalden alıntı: 03.10.2010


    quote:

    Orijinalden alıntı: xxömür

    Biraz Tarihimizi okuyun bizim tarihimizde ne mücizeler var en müthişlerinden birisi daha ergen yasındayken hiç kimsenin alamadığı koskoca istanbulu almış Fatih Sultan Mehmet siz ne konuluyosunuz böyle bi ecdadın torunuyuz biz (kanı bozuklar hariç)

    Biz ne konuluyoruz değilmi..

    'ş' ile 'l' yanyana ileri zekalı arkadaşım! bebeklik yapmanın alemi değil..





  • Tabi gerçek !

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Hezarfen_Ahmet_%C3%87elebi

    Hezarfen Ahmet Çelebi
    Vikipedi, özgür ansiklopediGit ve: kullan, ara
    Başlığın diğer anlamları için Hezarfen sayfasına bakınız.

    Ahmet Çelebi


    İlk Uçan İnsan Ahmet Çelebi'nin Uçuşunu Gösteren Karikatürist Bir Resim
    Doğum 1609
    İstanbul
    Ölüm 1640
    Cezayir


    Hezarfen[1] Ahmet Çelebi, (d. 1609 - ö. 1640) 17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Türk bilgini. Kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insanlardan olmuştur. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan 4. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. Hezar, Farsça kökenli bir sözcük olup 1000 anlamına gelir. Hezarfen ise "bin fenli" (bilimli) yani "çok şey bilen" anlamına gelir.[2]

    İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk alimlerinden İsmail Cevheri'den ilham almıştır. Cevheri'nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri'den ilham aldığı sanılmaktadır.[kaynak belirtilmeli]

    1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 3358 m. ötede Üsküdar'da Doğancılar'a indiği varsayılan Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer kişilerden birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sindeki ifadesinden ibarettir.

    Bu olay Osmanlı Devleti'nde ve Avrupa'da büyük yankı buldu[kaynak belirtilmeli] ve dönemin padişahı 4. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi'ye göre "bir kese de altınla" sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelir, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir.[3]


    Hezârfen Ahmed Çelebi'nin İstanbul Boğazı üzerinden uçuş hattı.Evliyâ Çelebi'nin anlattığı bu uçma öyküsünden çağdaşı olan başka belgelerde bahsedilmez. Aynı şekilde Sultan Murad'ın Hezarfen'i sürgün edişinden bahseden başka belge de yoktur.[kaynak belirtilmeli]

    Galata Kulesi denizden 35 metre yüksekte inşa edilmiştir. Kubbesinin tepesi yerden 62.59 m, denizden de 97.59 m yüksektedir.[4]
    Doğancılar Meydanı'nın ortası denizden 12 m yüksektedir.
    Galata Kulesinin tepesi ile Doğancılar Meydanı arasındaki mesafe 3358 metredir.

    Bu veriler, uçuşun rüzgarsız ve sakin bir havada gerçekleştiği, kalkış esnasında hiç irtifa kaybedilmediği farzedilirse yaklaşık 39.5:1'lik bir süzülüş oranı verir. Günümüzdeki en yüksek performanslı koşarak kalkış yapılan kompozit yelken kanat Aériane Swift'in maksimum süzülüş oranı 27:1'dir.[5] Ancak uçuş esnasında Lodos estiği belirtilmekle birlikte, eserlerinde zaman zaman fantazi öğelerine yer verdiği bilinen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde bahsedilen uçuş öyküsünün hayal gücü ile zenginleştirilmiş olma ihtimali mevcuttur.

    Notlar [değiştir]
    Yönetmenliğini Mustafa Altıoklar'ın yaptığı 1996 yapımı Türk filmi İstanbul Kanatlarımın Altında, Hezarfen Ahmet Çelebi'nin uçuş öyküsünü işler.
    P.T.T. İdaresinin 17 Ekim 1950 Tarihinde İstanbul’da toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Kongresi için çıkardığı üç hatıra pulundan Zeytuni yeşil-mavi renkli 20 kuruşluk olanın taşıdığı temsili resim, Hezarfen'in Galata Kulesi’nden Üsküdar'a uçuşunu tasvir etmektedir.
    Kaynakça [değiştir]
    1.^ Hezarfen Farsça kökenli bir sözcüktür. "Hezar" Farsçada "bin" anlamına gelir.[1] Hezarfen ise bin fenli (bilimli) yani elinden çok iş gelen, bir çok bilimden anlayan anlamına gelir.[2]
    2.^ hezarfen TDK Büyük Türkçe Sözlük. Erişim: 26 Mayıs 2009
    3.^ Çelebi, Evliya (2003). Seyahatname. Istanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, s. 318.
    4.^ Galata Kulesi Resmi Sayfası
    5.^ Aériane, SWIFT üretici firması sitesi
    "http://tr.wikipedia.org/wiki/Hezarfen_Ahmet_%C3%87elebi" adresinden alındı.
    Sayfa kategorileri: 1609 doğumlular | 1640 yılında ölenler




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.