Şimdi Ara

Fizik sorularım

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
992
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 1-Bilindiği gibi kütlesi olan herşey uzayı bükerek çekim gücü yaratır, ben uzayda dursam (75 kiloyum) çok azda olsa çekim gücü yaratırmıyım? Yani ağırlığım dünyanın kütlesine binmeyecek şekilde uzayda olucam, mesela bu kütlemle bir toz tanesi kadar kütleye sahip bir cisimi çekermiyim? Bildiğim kadarı ile çekim gücü en zayıf kuvvet, bir toz tanesini kendime çekebilmem için kütlem ne olmalı?

    2-Karadeliklerin kütlesi çok fazla ama sonsuz mu? Yoksa sadece ışığı çekebilecek kadar fazla mı?

     Fizik sorularım


    3-Yukardaki çizimde normal kütleli bir cisimle iki katı kütleli bir cisimin çekim gücü var. Her yönden uzayı büküyor, peki daha ağır olan daha geniş çaplı bir uzay parçasını mı büker? Yani resimde büyüttüm, çekim gücü kütlesi hafif olan cisme göre, merkez noktadan daha uzakta başlar değil mi? Eğer böyleyse, çekim gücü çok fazla olan karadeliğin bu gücünün fazlalığı çekim menzilinin ve gücünün fazlalığımı? Kara delikte bu çok çekimin sınırı ne? uzay nereye doğru bükülüyor bu şekilde? içeri giren maddelere ne oluyor? Son sorduğum hala bilinmiyor sanırım ama diğerlerini cevaplarsanız sevinirim.

    Son olarak çekim gücü ile ilgili çizimlerde hep iki boyut kullanıldığından tam olarak anlaşılmıyor, böyle 3 boyutlu çizimde her yönden bükülen uzay daha iyi anlaşılıyor ama; Mesela karadelikle ilgili 2 boyutlu bir çizimde aşağı doğru delik huni gibi uzantı olur çekim gücünün çokluğunu belirtmek için;

     Fizik sorularım


    Bu wormhole çizimini yukardaki gibi (ilk koyduğum çizim) 3 boyutlu olarak algılamaya çalıştığımda bir türlü başaramıyorum doğal olarak. Yani çekim yada bükülüm sonuçta cismin merkezine doğru, 2 boyutlu çizimlerdeki gibi olmaması lazım? Bu iki boyutlu çizim sadece meselenin anlaşılabilmesi için yapılıyor sanırım. Gerçekten 3 boyutlu çizimle anlatılamaz yada düşünme algılama sınırlarımızın ötesinde mi?







  • sicim teorisi-paralel evrenler kuarmlarını iyice bir arastır bence.
    yani sana bazı konularda cevap verebilirm ama (kendimisenin yerine koyarsam) bu cevaplar tatmin etmez.

    1 ile 3 kısmen aynı. ama karadelik biraz sıkıntılı.

    evet bukersin. hatta sende bukuyosun ama ne olcude oldugu biraz sıkıntılı bir oran. genelde sonsuz kabul edilen bir uzayın nereye dogru bukuldugu acıklanamaz.boyutu sonsuz cunku.

    yukardaki iki kuramın sorunu bahsettigin "düşünce algısı". evet ciddi bir sorunumuz var. o yuzden 11.boyut gibi bir probleme daha sahibiz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi aksinaletinsan -- 6 Mart 2010; 15:19:55 >
  • bence 11 boyut meselesi bizim doğal algımızdan ziyade matematiğimizin yetersiz olmasından dolayı sorundur

    einstein zaman ve mekanın mutlak olmadığını söylediğinde bu insanın doğasına son derece tersti
    kimse inanmak istemedi
    ama matematik gayet açık ve basit bir şekilde ispatını yapıyordu
    bu ispatı reinman-laboşevski matematiğini kullanarak yaptı zira oklid matematiği bu ispatı yapmaya yetmiyordu

    şimdi ise 11 den 23 e kadar boyutları barındıran evren modelleri buluyoruz ama bu modellerin matematiğini çözemiyoruz
    bu yeni teorilerde yapılması gereken matematiksel çözümlemelerin binde birini bile yapamıyoruz
    yaptığımız matematiksel çözümlemeler ise çok fazla yaklaştırma tekniği ve kabul içerdiğinden sonucun güvenilirliği tartışılıyor
    her bir çözüm bir kitap kadar yer tutuyor sonuca ise güvenilemiyor ve çözüm anlaşılır olmaktan uzak
    diğer çözümlemelerimiz ise ifadelerde çıkan sonsuzlara ve tanımsızlara takılıp kalıyor

    vel hasılı kaç boyut olursa olsun doğal algımıza ne kadar ters olursa olsun
    matematiksel olarak basit ve anlaşılır ispatı olan herşeyi kabul ederiz ve üzerine yeni keşifler yapabilriz

    şimdi bilim dünyasının ihtiyacı olan şey çok daha kullanışlı matematiksel teoremlerdir
    nasıl öklidi bırakıp üç boyutlu reinman geometrisini kullanan einstein bize bir devrim yaşatmışsa yeni bir matematikle yeni devrimler yaşayabilriz diye düşünüyorum
    parlak matematikçileri buna yönledirmek gerkiyor

    bunlar tabi şahsi düşüncelerim
    diğer arkadaşlarında düşüncelerini bekliyorum




  • 1- evet kütlesi olan herşey çekim gücü yaratır ancak bunun farkedilir derecede olması için büyük ölçülerde olması gerekir örneğin gezegenler uydular. diğer bir yandab dünya kütlesi nedeniyle bizi çekerken biz de onu çekeriz aslında ama bunun lafı bile edilmez...
    2- karadelikler kütlesi elbette sonsuz değil ama ışığın bile kaçamayacağı kadar büyük kütleli olduğu için lafın gelişi öyle denebilir. ışığın olmadığı yerde zamandan da bahsedilemeyeceği için kara deliklerde zaman kavramı da yoktur. kara deliklerin uzayı bükme ve belli yerlere etki eden bir kütle çekimleri vardır ancak cisimlerin kaçamayacağı belli bir sınırları da vardır buna olay ufku denir. olay ufku geçildiğinde artık geri dönüş yoktur cisim karadeliğe düşmekten kurtulamaz. ayrıca gök cisimlerini terk edip uzaya açılmayı gerektiren bir hız da vardır buna ise kaçış hızı denir. dünya için kaçış hızı saniyede 12 km dir. güneşten kaçış hızı ise 618 km/sn dir. yani teorik olarak güneş yüzeyinden uzaya açılmak istediğinizde içinde bulunduğunuz araç en az saniyede 619 km hız yapabiliyor olması gerekir. ışığın hızı ise saniyede 300.000 km olduğuna göre ve karadeliklerden kaçamadıklarına göre karadelik kütlesinin ne boyutlarda olduğunu bir düşünün.
    sonuç olarak kara deliklerin sonsuz etki eden bir kütle çekimleri olsa idi günün birinde bütün cisimler kara deliklere düşerdi.
    3-uzay -zamanı büküş gücü kütle ile orantılıdır. kara deliklerin kütlesi inanılmaz boyutlarda olduğu için çok daha fazla bir parça uzayı bükerler . ancak her karadeliğin de uzayı büküş oranlar farklıdır. bazılar büyük bazılar ise küçük olabilir . evrende micro karadelik denilen çok küçük boyutlu karadelikler de vardır. onlar doğal olarak daha küçük çaplı bir uazyı bükerler. bilinen en büyük kara delikler ise galaksilerin merkezlerinde bulunan kara deliklerdir. bu kara deliklerin olay ufukları inanılmaz boyutlardadır.
    son olarak ekte koyduğunuz resim temsili bir resimdir aynen einstein in kütle çekimini anlatan masa örtüsüne bırakkılan portakal gibi. dediğiniz gibi cisim uzayı masa örtüsündeki gibi 2 boyutlu değil her 3 boyutta da büker. böyle olunca da uzak yerleri yakına getirmiş olur.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: speedy_

    1- evet kütlesi olan herşey çekim gücü yaratır ancak bunun farkedilir derecede olması için büyük ölçülerde olması gerekir örneğin gezegenler uydular. diğer bir yandab dünya kütlesi nedeniyle bizi çekerken biz de onu çekeriz aslında ama bunun lafı bile edilmez...
    2- karadelikler kütlesi elbette sonsuz değil ama ışığın bile kaçamayacağı kadar büyük kütleli olduğu için lafın gelişi öyle denebilir. ışığın olmadığı yerde zamandan da bahsedilemeyeceği için kara deliklerde zaman kavramı da yoktur. kara deliklerin uzayı bükme ve belli yerlere etki eden bir kütle çekimleri vardır ancak cisimlerin kaçamayacağı belli bir sınırları da vardır buna olay ufku denir. olay ufku geçildiğinde artık geri dönüş yoktur cisim karadeliğe düşmekten kurtulamaz. ayrıca gök cisimlerini terk edip uzaya açılmayı gerektiren bir hız da vardır buna ise kaçış hızı denir. dünya için kaçış hızı saniyede 12 km dir. güneşten kaçış hızı ise 618 km/sn dir. yani teorik olarak güneş yüzeyinden uzaya açılmak istediğinizde içinde bulunduğunuz araç en az saniyede 619 km hız yapabiliyor olması gerekir. ışığın hızı ise saniyede 300.000 km olduğuna göre ve karadeliklerden kaçamadıklarına göre karadelik kütlesinin ne boyutlarda olduğunu bir düşünün.
    sonuç olarak kara deliklerin sonsuz etki eden bir kütle çekimleri olsa idi günün birinde bütün cisimler kara deliklere düşerdi.
    3-uzay -zamanı büküş gücü kütle ile orantılıdır. kara deliklerin kütlesi inanılmaz boyutlarda olduğu için çok daha fazla bir parça uzayı bükerler . ancak her karadeliğin de uzayı büküş oranlar farklıdır. bazılar büyük bazılar ise küçük olabilir . evrende micro karadelik denilen çok küçük boyutlu karadelikler de vardır. onlar doğal olarak daha küçük çaplı bir uazyı bükerler. bilinen en büyük kara delikler ise galaksilerin merkezlerinde bulunan kara deliklerdir. bu kara deliklerin olay ufukları inanılmaz boyutlardadır.
    son olarak ekte koyduğunuz resim temsili bir resimdir aynen einstein in kütle çekimini anlatan masa örtüsüne bırakkılan portakal gibi. dediğiniz gibi cisim uzayı masa örtüsündeki gibi 2 boyutlu değil her 3 boyutta da büker. böyle olunca da uzak yerleri yakına getirmiş olur.


    Budur.




  • 1. soruna cevap yazıyorum
    Çekim kuvveti G*M1*M2/(d^2) ifadesiyle hesaplanır. Senin bunu toz taneciğine yada başka herhangi bir cisime uygulaman onu çekip çekmeyeceğin durumunu değiştirmez çünkü her cismi aynı ivmeyle hızlandırmış olursun. G çok küçük bir sabittir o yüzden kütlesi küçük cisimler için çekim ihmal edilir
  • 1) Evet uzayda kütleçekimin 0 olduğu bir alanda olsanız 75 kiloluk kütle çekiminiz kendine özgü bir "kütle çekim alanı" oluşturacaktır. Uzaya çıkmış olan astronotlar bunu deneyimliyorlar. Ayıca dünyaya yaklaşan meteorları (milyonlarca ton ağırlıktan söz ediyoruz) yörüngelerinden saptırmak için meteorun yörüngesine bir uzay aracı yerleştirme düşüncesi de tamamen aynı prensibe dayanıyor. Buna göre uzay aracı (en fazla birkaç yüz tonluk bir ağırlık olabilir) sadece meteorun yanında durmakla bile onu zamanla azar azar farklı bir rotaya sokacaktır. Kütle çekim denklemleri oldukça karmaşık ve farklı yorumları olan denklemlerdir. Daha detaylı bilgi için BAKINIZ

    2-Karadeliklerin kütleleri sonsuz değildir. Sonsuz kütle teorik olarak mümkün bir kavram değildir. Zira kara deliklerin kütlesi sonsuz olsaydı uzayın kütlesi sonsuz çarpı n olmak zorunda olurdu ki böyle bir kütlenin hiçbir genişleme hızında evreni artan bir hızla genişler tutması mümkün olmazdı. Kısacası matematiksel olarak mümkün değilidir. Ayrıca bazı karadeliklerin diğerlerinden çok çok daha büyük olduğunu da biliyoruz. Sonsuz kütleli iki karadeliğin çarpışması evreni yok ederdi. Hayır. Karadeliklerin kütleleri çevrelerindeki yıldızlar üzerindeki kütle çekim etkileriyle hesaplanabiliyor. Buna bağlı olarak da genelde güneş kütlesi üzerinden kütleleri hesaplanıyor. Örneğin "70 milyon güneş kütlesinde karadelik" gibi ifadeler kullanılıyor. Bu da oldukça belirgin bir sayıdır. Işığı çekebilecek kadar bir kütleyi küçümsemeyin. Fotonlar o kadar küçük ağırlığa sahiptir ki tam sayıyı versem bile pek bir anlam ifade etmeyeceğinden "0'ın sınırlarını zorlayan" diyeyim. Bununla da kalmıyor 300.000 küsür km hızla ilerliyor. Az önceki kütleçekim sorusundan bileceğiniz gibi iki cismin birbirini çekmesi için iki cismin de küçük de olsa kütlesi olmalıdır. Sıradan bir kütle çekimi enerjiyi değil, maddeyi çekebilir ancak. Şimdi bir de yanınızdan geçen bir mermiyi çekmek için kütlenizin ne kadar olması gerektiğini düşünün. İşte ışığı yutmak bu ikisinin birleşimini gerektirir. Işığın yolunu saptırmak büyük bir yıldızın da başarabileceği bir görev. Ancak onu tamamen yutmak ancak bir karadeliğin başarabileceği bir şeydir. Çok çok ciddi güçlerden söz ediyoruz.

    3) Evet. Cismin kütlesi arttıkça çekim alanı adı verilen çekim menzili de merkezden daha uzakta gerçekleşir. Bu nedenle bir dev gezegen olan Jüpiterin pek çok yörüngede birden fazla uydusu varken dünyanın tek bir uydusu vardır. Çünkü dünyanın çekim gücü ancak tek bir uyduyu (doğal, gezegenimsi uydu) destekler. Bununla beraber güneşimiz 8+1 gezegeni ve pek çok gezegenimsi gök cismini yörüngesinde tutabilecek bir kütle çekimine sahiptir. Verilen resimlerin temsili olduğunu not edin. Bu sadece bir benzetimdir. Gerçekte kütle çekimi böyle bir görüntü sunmaz ve çok daha uzak mesafelere erişebilir. Çekim gücünün fazlalığı menzilden değil, kütleden kaynaklanır. Kütle sebep, çekim alanı genişliği ise bir sonuçtur. Kara delikteki çekim gücünün sırrı karadeliğin kütlesidir. Karadeliklerde kütleçekim sınırı ışığın son geri dönüş noktası baz alınarak "olay ufku" (event horizon) adıyla anılır. Bu sınır ışığın karadelikten kaçabileceği son sınır olup karadelik merkezinden uzaklığı karadeliğin kütlesine bağlı olarak değişir. Karadeliklerle ilgili elimizde pek az veri var. İçinde ne olduğunu (veya olmadığını) ya da bir yere açılıp açılmadıklarını bilmiyoruz. Ancak kuramlara göre karadelikler 4 boyutlu uzayda 5. bir boyuta açılmaktadır. Detaylı bilgi için Stephan Hawking'in "12 Boyutlu evren" adlı kitabını okumanızı önerebilirim. Aynı şekilde karadelik içine gelen maddeye ne olduğuna ilişkin bilgiler de tamamen kuramsal. Bazı görüşlere göre madde içeri hiçbir zaman girmiyor da olabilir. Karadelik öyle büyük bir yok edici güçtür ki maddeyi moleküllerine, atomlarına, atomu parçalarına, o parçaları da atomaltı parçacıklara (quark, gluon, vs..) ve bu atomaltı parçacıkları da bozonlar, nötrinolar gibi tamamen egzotik parçacıklara ayırdığı ve hatta saf enerjiye dönüştürdükleri düşünülüyor. Portakaldaki vitaminliğe dönüş... :)

    Gerçekten de tavşan deliğinde epeyce derine dalmışsınız. Farklı boyutların grafiksel izlenimlerini oluşturmak bilim insanları için bile kafa patlatıcı bir uğraştır. Onlar farklı boyutları daha çok matematik formülleri üzerinden incelediklerinden olayın "çizim" aşaması onlar için de görselleştirilmesi zor bir konu. Buradaki sorun bizim bilinen boyut+1 boyutu düşlemek üzere yetiştiğimizdir. Şöyle düşünün. Tek boyut çok kolay değil mi? Bir doğru parçası alın. - işareti tek boyutludur. Şimdi bunu bir başka çizgi ile kesin + işareti iki boyutludur. Koordinat denkleminde X+Y olarak gösterilir. Bu da kolaydı. 3 boyutta çok sorun değil. Bir küp düşünün. Aynı köşeden çıkan 3 kenar X+Y+Z denklemi olarak gösterilir. Şimdi işler karışıyor. 4 boyut, yani görünen uzayı düşünelim. 3 boyutlu küpü alın. sol ön köşeden sağ arka köşeye küpün içinden bir çizgi çekin. Bu 4. boyuttur. Koordinat düzleminde 3 boyut belirlemek kolaydır çünkü adına "0 noktası" dediğimiz bir başlangıç noktamız vardır. Ancak uzayda hiçbir referans noktası alınamaz. 4. boyut bu referansı oluşturur işte. Alt, üst, sağ, sol yoktur uzayda. Karadelik uzay-zaman düzlemini öyle bir büker ki uzay zaman'ın dokusu tamamen farklı bir boyuta doğru göçer. Bu göçük uzay zamanı uzayın dışına, beşinci boyuta doğru çökertir. Patlamış bir topun içinden pırtlayan iç lastiği düşünün. topun içi evrense siz 5.boyuttasınız. O pırtlamış lastik de karadeliğin diğer tarafı. Ancak karadelik içine düşen maddeler orada kalıyor mu, tamamen enerjiye mi dönüşüyorlar yoksa beşinci boyuttan çıkıp (kurt deliği) başka bir var oluşa mı açılıyorlar orası meçhul. Evrenin dışında ne olduğunu bilmediğimiz için 5.boyutun nasıl bir şey olduğunu da bilemiyoruz. Biraz daha kafa patlatmak istiyorsanız "süper simetri" ve "sicim kuramı" kuramlarına ilişkin metinleri tarayın. O zaman değil 5 12-13 boyuta kadar kafanızı zorlayabilirsiniz.

    Sorularınızı yeterince cevaplayabildiğimi umarım. Başka sorularınız olursa yazmaktan çekinmeyin.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    GEOMETRİ VE FİZİK YARDIMM
    9 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Cevap veren tüm arkadaşlara teşekkürler.

    thunderwatcher; Gerçekten süper bir mesaj olmuş, tamamen tatmin edici, bilmediğim anlamadığım noktaları doldurucu olmuş.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.