Şimdi Ara

En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız (39. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
1.485
Cevap
21
Favori
75.954
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Ben daha 2. sezonu bile izlemedim. 3. sezonu ise bu performansla devam ederlerse 2024 - 2025'de ancak görürüz : /

    Stüdyo 3. sezona direkt sıcak bakıyor bence 2022'de gelir 3. sezon.


    3. Sezonun en sevdiğim tarafı 2. ve 4. kadar iyi olmasa bile Shounen tarzı bir Arc ve serinin tam ihtiyacı olan şeyi veriyor.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: maybe4you

    @Okeanix Öncelikle bu yazıyı ben yazmadım onu söyleyim :)) ama çoğu noktasına katılıyorum. Tutarsızlık durumları da buna dahil. Re Zero hakkında upuzun bir yazı.
    https://eksisozluk.com/entry/69598574

    @Periah Ben de mavi yazmak istiyorum da şimdi kodları aramak için uğraşmadım. Neyse periah senpai sen kendin demişsin yaşadığı deneyimler altında ezilmiş diye, işte tüm bunlar da onu ezik yapıyor. Gerçek hayatında hiçbir işe yaramayan otaku olduğunu kendi söylüyor. Benim kızdığım taraf
    kendini rezil etmesi. Ha, bu rezil etme olayları ona ders oldu ve ilerde bundan da tecrübe kazandı mı evet. Ama yine de hoş değildi bence. Daha pek çok sahne var ama en çok burası kaldı aklımda.


    Tartışmaya birkaç kişi daha katılsa ne güzel olurdu.

    O Entry burada tek tek inceleyeceğim sana da yardımcı olur. Entry atan arkadaş Jujutsu Kaisen övdüğü için daha Entry okumadan gözümde düştü bile, o yüzden saçmalayacağını şimdiden önyargı yapıyorum


    "anime seven arkadaşların arasında şöyle bir kaide vardır. bu kaideye göre arada sırada televizyonda yayınlanmaya başlayan beklenmedik bir seri tüm kitle tarafından canı gönülden kabül görerek o serinin asla unutulmayacak olan nadir serilerden biri olduğu sanılgısına kapılırlar. ama ben dahil bu grubun içinde olurum. hype-train dediğimiz olgunun içine atlar zaten endüstri yavan ve bayağı seriler ile kaynerken re:zero gibi serilerin gerçektende endüstriye yeni soluk getirecek bir yapıt olduğuna kendimi inandırmaya çalışırım. ama işte böyle hızlı başlayıp bir süre supernova gibi parlayan seriler vadini doldurduktan sonra evrenin o ucsuz bucaksız karanlığında boğulmaya yüz tutmaktan da kendisini alıkoyamazlar malesef. gerçi dediğim gibi böyle serilerin varlığı şu ana kadar gördüğümüz yeni bir olgudan ibaret değil tam tersine eğlence dünyasıyla, hype kültürünün endüstri üstünde oluşturduğu bir nevi olumsuz etkidir. her ne kadar ekşisözlük anime komitesi açısından küçük bir yerde olsa böyle serileri derin analiz etmeden sezonun gelip geçici rüzgarlarına kapılıp övenlerin yüzünden ileride de bu tarz serilerin aynen kanser gibi yayılmasına tanık olacağız."


    Re:Zero çok derin karakterlere ve evrene sahip bir seri olduğu için burada yanıldığını söyleyebiliriz. Herhalde tek sezon olacağını sanmış serinin. Serinin ilk sezonu prologue yani giriş kısmı. Orada gözüken karakterler sonra ki sezonlar tekrar karşımıza çıkıyor ve daha da gelişiyor. Kısacası Re:Zero anlık Hype bir seri değil 2. sezonda görüyoruz seri hala popülerliğini 4 yıl aradan sonra bile koruyor ve devam ettiriyor. Re:Zero her bölümünde Reddit'de anime bölümünde en yüksek haftalık upvote rekoru kırmış ve bu rekor hala devam ediyor her bölümde bile.


    "acı içinde kıvranmanın tam olarak ne olduğunu anlamam0*ış, bunu da içindeki farklı karakterler ile vahim bir şekilde anlatmaya çalışan bu seri her ne kadar izlemesi bir o kadar eğlenceli bir anime olsa da, mainstream medyanın kitleleri kendi içine kolay bir şekilde hapsetmek için oluşturduğu ucuz bir formülden öteye gidemeyen palavracı bir yapımdır. kurnaz bir şekilde sektörde zaten var olan popüler yapımlardan bir parça alarak kendi içinde bir frankenstein oluşturmayı başararak, izleyici kitlesi üzerinde gayet başarılı bir seri olmuş ama bu başarısını da manipüle etmek için aciz bir şekilde ucuz sirk numaralarına başvurmadan geri de kalmamıştır re:zero. demek istediğim son zamanlarda özellikle sword art online ve benzeri serilerin piyasaya sürülmesinden sonra yapımcılar baktılar bu tarzda zamanda yolculuk, mmorpg temalı ya da izleyen kitle üzerinde özellikle duygusal bağlamda büyük izlenimler bırakan serilerin daha popüler olduğunu gördüler, bu talep doğrultusunda genel kitlenin dikkatini çekecek daha fazla çakma yapımlar üzerine yoğunlaşmaya başladılar ne acıdır ki. ama bu kimin suçu ki? sonuçta onca deneme ve yanılma yöntemiyle, endüstri son zamanlarda piyasada en çok hangi tarzda seriler tutar diyerek kendi yolunu buldu. basit edebi yöntemler ile günümüzün en çok taleb gören olguların birlikte harmanlanması sonucu re:zero gibi serilerin hayat bulması tabii ki kaçınılmazdı. asıl ilgi çekici olan klasik mmorpg formülünün daha da popüler olması sonucu benim gibi bu tarzda serilere az da olsa bağışıklık kazanmış kişileri de sözde "türe yeni soluk getiren" dış görünüşüyle, ana akımdan farklı bir yöne kayarak, varolan temayı daha da kasvetli ve psikolojik olarak insanı yıpratan etmenleri de bir araya getirmeye başararak, sektörden farklı beklentileri olan kişileri bile içine katmayı başarıyor re:zero."


    Bu arkadaşın anlamadığı nokta ki Sword Art Online ile karşılaştırarak bile kafası güzel olduğunu söyleyebiliriz, Re:Zero'nun psikoloji'den daha fazla şey üzerine kurulu olduğunu anlayamıyorlar. Re:Zero'da hiçbir şey boşa değil, her sahnenin bir anlamı var ve bana bu sahneleri tek tek sorsan sana 30 saniyelik sahneyi 10 dakika açıklarım, çünkü o kadar iyi yazılmış. Kısacası sırf hype olsun diye saçma bir şey olmuyo, her şeyin bir sebebi var.


    Re:Zero'nun türü ne dersen buna çok rahat "Aksiyon, Macera, Komedi, Drama, Slice of Life, Fantezi, Supernatural, Korku, Gizem, Gerilim, Psikoloji, Romantik" vs. say gider ve Re:Zero bunların hepsini o kadar iyi işliyor ki yani burada verdiği Korku ve Gerilim sadece bu büyük serinin kısımlarından biri.


    geriye de ne kalıyor biliyor musunuz. bu basit ticari numaralar ile yapımcıların sadece kibriti yakıp ardından bu yemi zaten çok çabuk hype olan kitlelerin üzerine atması kalıyor. sonrasında da bize ortaya çıkan cümbüşü izlemek kalıyor tabii sözde fanların seriyi her bir platformda "zekice kurgulanmış", "cesur bir ifadeye sahip" ve tabii ki "büyüleci" diyerek seriyi olduğundan da fazla değer biçerek içi boş bir şekilde yüceltmesini. bir animenin yapım amacı evet popüler olmak ama bu popüleritenin de bir ticari kaygısının olduğunu asla unutmamak lazım. yapımcıların cebinize hortumu salmadan önce neden bu tarz serilerin gerçektende olması gerekenden daha fazla popüler olduğunu en iki kere düşünmek lazım her ne kadar masumane bir şekilde önümüze sunulan her yemeği güler yüzlü bir şekilde yemeye çalışsak bile. koutetsujou no kabaneri gibi bir seriyi örnek alırsak bunu yapan "wit" stüdyosunun ticari zekası ve bir o kadar da arz-talep ilişkisinin üzerine giderek istatistiksel olarak nasıl bir başarı elde ettiğini hepimiz zaten iyi biliyoruz. re:zero'da aynı şekilde "white fox" anime yapım stüdyosunun aynı yolu izleyerek ticari başarı ettiği serilerden birisi. demek ki formülü iyi kullanırsan hem sevilen hem de ticari bakımdan da cebini dolduran seri olmak o kadar da zor olmuyormuş.


    Boş yapılmış. Re:Zero para kazanmak üzerine bir seri olsa yazar chapterları yazmak için bu kadar bekler miydi? Çok sonra gelmesinin sebebi kusursuz yazması. Animesinin devamı bile 4 yıl sonra gelmiş. Bu kadar para kazanma hedefli olsalar niye 4 yıl beklensin? My Hero Academia bak her yıl yeni sezon + film çekiyorlar para için.


    şimdi oturup düşündüğümüz zaman re:zero'yu yapan stüdyonun, bu zamana kadar kayda değer kaç tane seriye imza attığına güzelce bir bakmak lazım. akame ga kill ele aldığımız zaman fantezi dünyasında geçen, yine bir çok karakterin şuursuzca öldürüldüğü bir seri olmasının yanında politik entrikalar ile dolu ama bundan da önemlisi tipik shounen çizgisinden uzaklaşarak farklı türleri bir araya getirmeye çalışan başarısız ama izlemesi güzel bir seriydi. birbirinden renkli karakterleri de bünyesinde bulundurmasıyla en azından kendisini izleten bir yapımdı diyebiliriz. benim favori anime serilerimden biri olan steins gate ise dünya üzerinde oynanan büyük oyunu keşfeden çılgın bir karakterin, zamanda yolculuk yaparak kilit olaylara geri dönüp, sevdiklerini kanlı ellerin pençesinden kurtarmak için verdiği mücadeleyi anlatıyordu. bu mücadeleyi verirken de herkesi kurtarabilmek adına en iyi hangi olasılık ile herkes için en iyi çıkış yolunu nasıl bulabilirim derdindeydi adam. yani bu iki yapımı ele alırsak re:zero'yu yapan adamlar günün birinde rakı masasına oturmuşlar da bu saydığım animelerin en güzel yanlarını alıp ortaya daha vurucu nasıl bir seri çıkarabiliriz diye kendi aralarında geyik çevirmişler. tesadüftür ki bu iki serinin en güzel yanlarını bir araya getirerek de re:zero gibi eğlence seyri yüksek güzel bir yapıma imza atmışlar diyebiliriz. yani demek istediğim son zamanlarda en çok ilgi gören serilere baktığımız zaman re:zero'nun mekanik zihinlerden doğmuş diğer bir ticari başarı hikayesi olduğunun da altını çizmek lazım. doğru zaman ve doğru yerde bulunarak zaten hali hazırda güzel bir yapıma aç olan kitleleri doyurmak adına görevini başarıyla yerine getirmiş bir seri oldu benim açımdan re:zero.


    Yine cahilce bir yorum. Stüdyo kafasına göre anime yazmıyo. Re:Zero romandan uygulanıyor, diğer serilerde mangadan. Bu arkadaş animelerin kendilerini orjinal kaynak sanıyor.


    uzun bir girişin ardından yavaşça hikaye analizine geçmek gerekirse; hikaye modern japonya'da hayatını hikikomori olarak geçiren ana karakterimizin ayağını alışveriş yaptığı marketten dışarı atarak bir adım sonrasında kendisini fantezi dünyasının göbeğinde bulmasıyla başlıyor. her ne kadar hikayeye bu şekilde nedensiz ve anlamsız bir şekilde giriş yapsakda hikaye yazarları bir şekilde hikayeye başlamak lazımdı diyor ve gerisini getirmiyor tabii ki. subaru yani ana karakterimiz bu şekilde lugunica topraklarına ve ülkenin ticaret merkezinin ortasında kendisini bularak save point'ine bu noktadan itibaren başlıyor. gizemli gümüş saçlı bir kız ile karşılatıktan sonra subaru kendisini anlam veremediği bir çok dalaverenin içinde bulmasının ardından günün sonunda hayatı bu yeni geldiği dünyada "ucuz" bir şekilde son buluyor.


    Bu seride rastgele olan bir şey yok. Subaru'nun bu dünyaya gelmesi rastgele değil arkasında bir plot twist yatıyor. Gerisini getirmiyor derken serinin finaliyle alakalı bir spoiler bu ve yine az önce yaptığım yorum Re:Zero tek sezonluk bir seri değil, 8 sezonluk bir seri.


    ve hikaye bu şekilde subarı hayatını tehdit eden engelleri aşıncaya kadar klasik rpg oyunu çizgisinde save-load ilişkisi yönünde ilerlemeye devam ediyor. ölüm, tekrardan diriliş ve aynı durumun sürekli tekrarı... yani sürüsünden ayrılmış bir kuzu düşünün. sürüsüne geri dönmek için önünde kurt engeli var ve kuzu kurt kılığına girerek zeki bir hareketle sürüsüne geri dönmek istiyor. kurtların arasında girdiği zaman bir şeyi hesap edemiyor o da kokusu. ölüm ne yaparsan yap seni sürüden ayrılırsan gelip yine o kadar çabalamana rağmen seni geri bulur. subaru'da böyle bir karakter. modern dünyanın rahatlığının bağrından kopup kendisini fantezi dünyasının acımasız pençeleri arasında çırpınırken bulmuş bir karakter. bu mana da bu serinin bir nevi bdsm türüne yönelik işkence pornosu ya da snuff bir film olduğunu söyleyebilir miyiz? elbette böyle bir çıkarım yapmak pekala doğru bir karar olacaktır. her ne kadar bu sözlerimle biraz abartıya kaçsam da serinin geneline bakınca kendimi bu şekilde düşünmeden alıkoyamıyorum. animeyi izlerken nedense bilinçaltınızı kemiren anlamsız bir tedirginlik hissi oluşuyor bünyede sonuçta. çoğu izleyicinin tam olarak ne olduğunu kavrayamadığı ama böyle bir hissin içinizde olduğu hissiyatı. ne bileyim sanki böyle ayakkabının içine kaçan bir çakıl gibi sizi rahatsız eden, dilinizin ucunda ama bir türlü ulaşılamayan rahatsızlık veren bir ruh haline büründürtüyor sizi re:zero. muhtemelen böyle hissetmemizdeki en büyük etmende vermek istediği fikirleri size sunuş biçimi yapımın. yani demek istediğim en basitinden yedi ölümcül günah gibi derin manaları bünyesinde barındırarak bunları kendisine tema edinmiş ama ona rağmen bu temaların yanlış kullanımı sonucu verilmek istenen manalardan daha farklı boyutlara taşıyor anime sizi. şey gibi yani bak biz burada bir şey işledik ve bunu size adeta megafondan seslenerek anlatmaya çalıyor ki bu durum beni gerçekten rahatsız etti.


    Dediğim gibi yine seriyi anlamamış. Serinin Subaru'yu sırf hype olsun diye öldürttüğünü sanıyor ama aslında arkasında mastermind olduğunu bilmiyor. 2. Sezonu izleyenler anlar zaten ilk sezonda dönen olayların arkasında kimin olduğunu. Günah temasını Re:Zero o kadar iyi kullanıyor ki hatta bu günahlara yani ana karakterin seçimine göre bile alternatif çok uzun IF Storyler yazılmış. Boş yapmış devam edelim.


    subaru ölmekle kalmıyor anime yapımcıları bildiğin adamı en değişik fetişler ile katlediyorlar. bu durumu kendi açısından görsel olarak avantaj olarak sağlamaktansa hikayeyi aşırı detaylı açıklamalara boğarak insan zihnini bulandırıyor seri. karakter gelişimlerinin ve farklı karakterlerin ele alındığı arclar doğal olarak gelişmektense anime saf şiddete başvurarak ucuz numaralar ile izleyicinin duygularına oynamayı tercih ediyor. neden-sonuç ilkesini bir nevi hiçe sayarak, mantık çerçevesinde mantığı katlederek de bir ilke imza atıyor seri.


    Seri romandan uyarlanma tekrar edelim. Subaru'nun gördüğü işkence, oha ne kadar işkence öüf demek için değil Subaru'nun ne tepki vericeğini, karakterini nasıl etkileyeceği için izliyoruz. Yine seriyi anlamamış. Mantığı katleden tek bir ölüm bile yok seride.


    re:zero izleyiciye yaşatmak istediği acıtasyonun iyi olduğunu düşünerek büyük bir yanılgının içinde buluyor kendisini. aynı formülü izleyen diğer anime serileri de aynı yanılgının kurbanı oluyor ve bunu yaparakta amacından sapmış oluyor haliyle. kendini beğenmiş bir karakterin hayatta her şeyin kendi istediği doğrultusunda gitmediğini anlayınca yaşadığı aydınlanmayı eğer anime sürekli olarak gözünüze, animenin her bir köşesinde gözüne sokarsa bunun manası kalmaz. sürekli ölümden sonra zihinsel olarak ana karakterimizin yaşadığı tramvanın ufku genişleten bir deneyim olduğunu eğer anime bu gerçeği sürekli yüzünüze vurursa o zamanda bu fikrin bir anlamı kalmaz. yani demek istediğim hikayenin size anlatmak istediği alt-metninde geçen olguların, eğer yazarlar bunu sürekli açık bir şekilde gözünüze sokarak yaparsa zaten animenin edebi açıdan hiç bir değeri kalmaz. bu şekilde tavır takınan şovlar özellikle canımı sıkıyor son günlerde açıkça konuşmak gerekirse. demek istediğim izleyiciye bir ipucu veriyorsun madem alt-metinde anlatmak istediğinle alakalı peki ya neden izleyicine güvenmiyorsun anlatmak istediğini izleyicinin zaten anlayacağını. ha ben burada şunu işletin ama benim seyircim burada demek istediğimiz anlamaz diye bazı şeyleri insanın gözüne sokarsan işte o zaman insanı huzursuz edersiniz. yani düşünsenize 2001: a space odyssey asla bir sc-fi klasiği olmazdı eğer vermek istediği temayı ve anlatmak istediği şeyi bilal'e anlatır gibi anlatsaydı. se7en türünün en iyi gerilim ve gizem serilerinden birisi olmazdı eğer izleyicinin zihnine boyamak istediği şeyleri bob ross gibi çizmek istediği şeyi izleyiciye detaylı bir uslupla anlatsaydı. ama en çok re:zero'da zoruma giden de bu oldu, bizi adeta bilal olarak görüp güvenmeyişi. uzun lafın kısası alt metinde anlatılan olgular eğer izleyici tarafından kendisi tarafından keşfedilip, kendi yorumunu da içine katarsa bir manası olur ama yapımcıların alt metinde anlatılar üzerinde bir kontrolü olursa o zaman hiç bir anlamı kalmaz işlenen konun veya temanın.


    Hayatımda böyle bir boş görmedim. Re:Zero bilale anlatır gibi mi anlatıyor? Arkadaş yemin ederim bu serinin arkaplanında dönen inanılmaz detaylarından birini anladıysa p**m o kadar söylüyorum. Re:Zero yine söylüyorum korku animesi değil. Korkuyu şaheser seviyesinde işliyor ama bu seri korku serisi olsaydı ben bu seriyi izlemedim, korku serilerinden nefret eden biri olarak ben söylüyorum.


    nedense re:zero 2016 yılında yayınlanan erased adlı anime serisi gibi sembolik ve bunun da ötesinde geçmeye çalışan bir yapım olmayı amaçlarken uygulamak istediği fikri animenin geneline yaymaya çalışırken tam tersine bu fikir kendi aleyhinde geri tepmekten öteye gidemiyor. evet sembolik olmayı amaçlayan bir seri re;zero, bir çok motifi de kendi bünyesinde barındırmaktan da geri kalmıyor, karmaşık bir hikaye yapısı seyircinin önüne sunuyor ve bundan da önemlisi seyircinin psikolojisiyle oyuncak gibi oynayan bir anime. ama tüm bunları da hoyrat bir şekilde yaparak kendi topuğuna da sıkarak kendi içinde çelişen bir seri olmaktan öte gidemiyor malesef. meselenin ince taraflarını detaylı bir şekilde işleyecek bir kapasitedeyken bir matador misali meydanlara çıkıp herkesin gözü önünde şov yapmayı tercih ediyor bu seri.


    Re:Zero zaten her şeyi o kadar ince işliyor ki sonra ki sezonları izleyince herkes "Ohaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa" oluyor. 2. Sezonun daha ilk kısmında böyle reaksiyonlar veriliyordu, insanlar kafayı yiyordu ilk sezonda verilen bazı detaylar şimdi kafalarına oturunca. Erased ile karşılaştırmak bile saçma. Erased kim köpek derim ben buna.


    atmosferi belirlemekle yine bu aynı atmosferi seyircinin üstüne çuvallamak aynı şey değildir. eğer izleyiciden doğal bir tepki bekliyorsan o zaman hikaye anlatımının kendi akışı içersinde aceleye getirmen tutarlı bir şekilde işlenmesine ön ayak olman gerekir. bu serinin en büyük kusurlarından biri de dediğim gibi aşırı şekilde sabırsız olması. bir takım yoğun duyguları aşırı bir şekilde izleyiciye yaşatmak için, ucuz numara başvurarak önümüze parmaklarını tavuk budu gibi kemiren, karakter derinliği olmayan joker, lex luther çakması kötü karakterleri hikayenin akışına ve izleyicilerin duygularına yön vermekten de geri kalmıyor seri. hellsing'de elimizde piskopat bir peder varken burada da kendimizi kafayı sıyırmış bir başpiskopozun pençesinde buluyoruz. yani anime bize klişe karakterlerden uzaklaştığını vurgulasa da tam tersine yine bu tarz kilişe karakterleri bünyesine dahil ederek popülerizimin de nimetlerinden yararlanmayı da ihmal etmiyor açıkcası. re:zero bir nevi kendi kendisinin düşmanı; içsel olarak kendi bütünlüğünü bozsa bile bilindik taktiklerden yararlanarak kendisini asla dizginlemeyen bir şov.


    Betelguese karakterinden bahsediyor sanırım. Yine boş yapılmış. 2. Sezonu izleyenler Betelguese neden delirdiğini, hikayesinin ne olduğunu ve aslında kimlerle ve bu dünyaya nasıl bağlantısı olduğunu anlar. Ama sabırsız arkadaş herhalde 25 bölümde 250000000000 bölümlük backstory bekliyor. Re:Zero ilk sezonu "PROLOGUE" bunu anlayamıyorlar.


    peki ya beni rahatsız eden bu genel nedenlerin dışında, bu seriyi gerçekten olduğu gibi seven insanlar için ne demeli? yani re:zero'nun ortaya koymak istedi şeyden, derine inmeden gerçekten büyülenen kişilerden bahsediyorum. yani anime çoğu noktasını izleyiciye açık bir şekilde verirken bazı izleyiciler bunu tercih etmesinin nedenini iyi anlıyorum. bu konuda da haksız değiller. sonuçta böyle yapımların asıl gayesi izleyici eğlendirmek ve bu genel casual izleyici kitlesinin sayısı bir hayli fazla olduğunundan bu animeye biçilen değer haddinden fazla oluyor ki bir de milletin ağzından düşmemeye başladı mı bu yapım amaçladığı gayeye rahat bir şekilde ulaşmış oluyor.


    Biri bu arkadaşa söylesin Re:Zero yazılmış en derin japon eserlerinden biri. Derinliği falan yok sanıyor.


    anime boyunca aklımı kurcalayan konulardan biriside dıştan bakıldığı zaman kompleks gibi duran fakat derinlemesine inildiği zaman insana pekte samimi gelmeyen temaları oldu. ilk bakışta insana ciddi gibi gelen konular hikaye anlatımı boyunca ilk başta verdiği o vurucu etkisini yavaşça kaybediyor açıkcası. bunun nedeni aynı konseptler mesela re:zero da işlenen yedi ölümcül günah gibi meseleler fma gibi serilerde daha filizofi bir açıdan işlenmişti. insan ister istemez bu animede bu temalara meruz kalınca bir gard pozisyonu alıyor. bu tarz temalar eğer kendi içinde farklı bir biçimde işlenmezse ise eğer işte o zaman yavan bir taklit olmaktan öteye gidemez yazdığınız hikaye.


    Re:Zero'da 7 günahtan fazlası var ama neyse söylemiyim spoiler olur. Ki Re:Zero zaten ilk sezonda hepsini işlemiyor bile. FMA ile karşılaştırmış arkadaş 65 bölümlük seri ile 25 bölümü falan mı karşılaştırıyor? Bekle sen gelecek sezonları zaten her günahın gücü, olayları iyi işleniyor merak etmesin. Re:Zero günahları o kadar farklı biçimde işliyor ki bu arkadaş devamını bilse serinin kafayı yer.


    örneğin sürekli karşımıza çıkan subaru'nun umudunu yitirdiği anlarda takındığı "deli oğlan" meselesi. yazarlar hikayeye istediği gibi yön verebilmek ve izleyicinin duygularını kendi direktifleri doğrultusuna yönetebilmek adına insan zihnini bir aracı olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. adamın umutsuzluğun ötesinde kafayı sıyırdığı anlarda, yazarın subaru'nun psikolojik katmanlarına daha da derinlemesine inecek fırsatı varken, bunu hikayenin gidişatını kendi zevklerine göre belirleme aracı olarak kullanması talihsiz bir seçim olmuş. düşünsenize artık son noktaya gelmişsiniz ve artık çıkış noktası bulamıyorsunuz. hayattan tam umudu kesmişken ana karaketerin duygusal bağlamda ilişki kurduğu ikinci karakter ile yapılan bir konuşma ve o kişi tarafından size verilen içten bir kucaklama o tamamen işlemez halen gelen psikolojinin tekrar yeniden eski haline geri dönmesini sağlıyor. yani insan psikolojisini bu kadar iyi yansıtan bir seri olarak kendiyle övünen böyle bir animenin insan psikolojisiyle de ancak bu kadar dalga geçebilirdi diye düşünmeden edemiyor insan. psikoloji çok yönlü olarak ele alındığında hikayede önünüze sunulan alternatif çıkar yollarının ucu hiçte mantıklı bir yere çıkmıyor ne yazık ki.


    Rem ile ilgili konuşmadan bahsediyor ama bilmiyor ki o Rem ile konuşma "Tembellik" günahını işlediğini. Eğer burada Subaru tembelliği seçseydi ap ayrı bir hikaye olan "Tembellik Alternatif Rotası" oluyordu Fate Serisindeki rotalar gibi ama burada Subaru ana rotadan devam ediyor animede. Diğer rota zaten kısa niye ondan devam edilsin. Subaru'nun karakterine derinlemesine 2. sezonda giriliyor zaten.


    Devamınıda yazacaktım ama bu arkadaş o kadar kafasız ki, yazdığı boş şeyleri çürütmeye uğraşmama gerek yok. Bu yıl okuduğum en saçma şeydi. Daha animelerin adaptasyon olduğunu bilmeyen bir cahile bu kadar vaktimi ayırmam bile fazla.


    @maybe4you Sen kendi tutarsızlıklarını yaz ben cevaplarım. Daha fazla okumaya dayanamadım bu adamın yorumuna kusura bakma, o kadar saçma yüzeysel bakıyor ki.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Okeanix -- 27 Aralık 2020; 2:26:14 >




  • @Okeanix Hocam Re Zero'yu çok seviyorsunuz bunu anladım ve pes ediyorum. Bu kadar ciddiye alıp ayrı ayrı cevap yazacağınızı düşünmemiştim. Herkesin zevki farklıdır, eminim siz novelini okurken de büyük bir zevk aldınız. Buna saygı duyarım. Ben ise Re Zero'nun sadece ilk sezonunu izleyip tatmin olmayan biriyim bu nedenle de devam etmedim. Belki bir gün devam ederim. Kim bilir? Olaya bu kadar hakim olduğunuz için bu saatten sonra ben hiçbir şey diyemem :)) Ama çok da abartmamak lazım. Herkesin övdüğü bir seriyi beğenmeyen insanların da olduğu çok görülmüş bir şey. Benden bu kadar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Okeanix kullanıcısına yanıt

    Re zeronun yapımcısından maaş falan almıyorsunuz demi hocam ? En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız 

  • quote:

    Orijinalden alıntı: maybe4you

    @Okeanix Hocam Re Zero'yu çok seviyorsunuz bunu anladım ve pes ediyorum. Bu kadar ciddiye alıp ayrı ayrı cevap yazacağınızı düşünmemiştim. Herkesin zevki farklıdır, eminim siz novelini okurken de büyük bir zevk aldınız. Buna saygı duyarım. Ben ise Re Zero'nun sadece ilk sezonunu izleyip tatmin olmayan biriyim bu nedenle de devam etmedim. Belki bir gün devam ederim. Kim bilir? Olaya bu kadar hakim olduğunuz için bu saatten sonra ben hiçbir şey diyemem :)) Ama çok da abartmamak lazım. Herkesin övdüğü bir seriyi beğenmeyen insanların da olduğu çok görülmüş bir şey. Benden bu kadar.

    Tabi ki seriyi sevmeyenler olabilir ama 1. sezonun toplam hikayenin %10'u falan olduğunu düşünürsek, ilk sezondan inceleme yazmanın ne kadar anlamsız olduğunu söylemem yeterli olacaktır. Karakterleri, Dünyasını belki sevmezsin ama "tutarsız" diyemezsin.


    Bu konuda Gigguk videosu, bu anlatmaya çalıştığım şeyi çok iyi özetliyor. Serileri bitmeden incelemenin saçma olduğuyla alakalı.






  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ainz Ooal Gown

    Re zeronun yapımcısından maaş falan almıyorsunuz demi hocam ?  

    Keşke :) Sevdiğim serileri tartışmayı seviyorum genel olarak.

  • Sadece birkaç bölüm izleyip sarmadığı için bıraktığım iki animeye geri döndüm.

    En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız

    Clannad

    Bu anime kesinlikle overrated anime.

    Bu animeyi izleyenlerin neden zorlandığını anladım. İlk 10 bölüm çok kötü çünkü. Sonraki bölümler de eh işte kalitesinde olunca, saçma harem durumları da olunca finale zor geliyor insan. Ama finali güzeldi bence. Dram ve komediyi beraber vererek durumu eşitlemeye çalışmışlar. Başrol Tomoya'nın şakaları gerçekten iyi ama ilk 10 bölüm sahiden kötü. Çünkü
    Animenin türlerinden biri de supernatural. Şimdi şöyle bir şey var. Animede olaylar güzel işlenirse izleyicinin kendini o dünyada bulması ve empati yapması kolay olur. Doğaüstü olaylar olsa da o duyguyu izleyici alır. Mesela Kimi no Na wa filmi buna güzel bir örnektir. Ama clannad bunu yapamamış. Ortada bir dram var. Ama doğaüstü olaylar animeye güzel yedirilmediği için "bunlar ne saçmalıyor" durumuna düştüm. Aynı saçma durumu Sayonara no Asa ni Yakusoku no Hana wo Kazarou filminde de hissetmiştim. Dram var ama neyin dramı? Ayrıca görsel roman gerçeği var ki bu anime farklı sonları olan bir görsel romandan yapıldı. Bunu ova bölümlerinde görüyoruz gerçi. Ama görsel roman çok daha uzunmuş.


    Ova bölümünü sevdim. Ardından çıkış yılına göre izleyip filmini izledim ve hata ettim. Yani Kyoani madem ikinci sezon yapacaksın neden önce film yapıp spoiler verirsin ki??

    Gelelim ikinci sezona. İlk sezon hiç beklentim yoktu tamam kötü diyordum da ikinci sezon malesef beklentiye girdim biraz. Herkesin öve öve bitiremediği anime bu muymuş dedim...

    Mei yüzünden oluşan bir sürü saçma durum hem kötü, hem saçma hem de iğrençti. Nagisa'nın annesinin sahte sevgili olarak Sunohara ile çıkması iğrenç geldi bana. Hayalet durumları ilk sezonda sevmemiştim yine sevmedim. Karakterler büyüyünce de tamamen sıradan hayata bağladılar. Tamam bu anime slice of life bunu biliyorum da yine de insan ilginç bir şeyler izlemek istiyor. Dram durumlarını da pek sevmedim. Hele o robot sahneleri yok mu? Neydi o kelime, evet bana ajitasyon yapıyorlar gibi geliyor. 16. bölümde Nagisa'nın ölümüne üzülmedim çünkü filmde görmüştüm. Ama filmde de üzülmemiştim gerçi. Fakat 22. bölümde geri gelmesi hiç hoşuma gitmedi. Son 2 bölüm gereksiz olmuş bence.


    Özetle bu anime bazen güldürdü, birçok kez nefret ettirdi, sıktı, baydı, nadiren duygulandırdı ve çok şükür bitti.
    Clannad 5/10
    Clannad After Story 6/10

    Peki peki, linç ekibi gelmeden bir iki açıklama yapayım. Clannad After Story tamamen dram türünde bir animeydi. Komedi? Hayır hiç yok. Slice of life? Hayır o da yok. Dram, dram, dram. Her şey dram. Shigatsu wa Kimi no Uso ve Violet Evergarden sevdim çünkü onlarda dramın yanında müzik veya slice of life da vardı. Saf dram bana göre değildi. Peki hiç mi iyi yanı yoktu? Vardı tabii. Aile bağlarını güzel anlatan, anne-baba olmak ne demek gösteren, sevgi dolu bir animeydi. Fakat bu, sıkıcı olmasını değiştirmiyor...




    Nichijou

    Şu ana kadar izlediğim en ilginç anime olabilir. Çünkü izlerken bakıyorsun çok basit, çocuksu sahneler var. "Nereye geldim ben?" diyor insan. İşin tuhafı bir bölüm sonra da öyle bir duruma sokuyor ki sizi, beyin yanıyor resmen. Çok ilginç. Bu arada bu anime komedi animesi. Ama hem durum komedisi hem de absürd komedi var. Ayrıca efektler kullanarak da değişik bir tat verilmiş. Hani dersiniz ya bazen, biri şunu sustursun kafasına sıksalar falan. Gidiyor biri kafasına sıkıyor. 😂 Tabii ölmüyor. Hele malum bölümdeki dövüş sahneleri neydi öyle 😂 Absürd komedi böyle bir şey işte. Ben fazla alışık değilim. Aslında absürd komedide sınır olmaması çok iyi. Her istediklerini yapıyorlar. Biraz absürd komedi animeleri mi izlesem ne? Karakterlerin mimikleri de çok iyi yapılmış. Bazı durumlarda değişen mimikler olayı mükemmel anlatıyor. 😂

    Op müziğini kadın ve erkek karakterin sesini aynı kişinin çıkardığını duyunca çok şaşırmıştım. Ama anlaşılan bir tür program kullanılıyormuş. Merak edenler buraya bakabilir.
    https://nichijou.fandom.com/wiki/Hyadain_no_Kakakata_Kataomoi-C

    Hakase-Nano sahneleri biraz sıkıcı. Tek oradan puan kırıyorum.
    8/10

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Periah kullanıcısına yanıt
    Okeanix kullanıcısına yanıt
    maybe4you kullanıcısına yanıt

    @Periah Uzun animeler konusunda katılıyorum size.Kısa serilerde bir derinlik olamıyor evet ama çok uzun serilerinde ömrü uzun olması için çok çaba gerek.Yani derin bir manadan ziyade sevilen karakterler devam eden basit bir hikaye olmalı.Uzun animelerden sadece Hunter hunter ve Bleach izledim.Açıkcası hxh çok sevdim diyemem tamam eğlenceliydi karakterler iyiydi ama karınca arc bunaltıcı gelmişti bana.Gene de tamamladım sonunda istediğimi bulamadım :/ Ayrıca hisoka karakterinden ve alttaki pedofil mesajdan söz etmiyorum bile.Keşke bunu yapmasalar.


    Bleach daha iyi bir seriydi ama fiilleri atlamayı sevmediğim için hepsini izlemek çok yorucu ve uzun sürdü.Olay tamamlandıktan sonraki bölümleri izlemedim.Uzun serilerden one piecei sevmiyorum ancak Narutoyu çok merak ediyorum.Cesaretim yok ki izleyebileyim...Fiilleri çıkarsam anlar mıyım acaba? Seveceğimi düşünüyorum nedense.


    @Okeanix Re zero konusuna değinmek istedim.Ben ilk sezonu sevmiştim fanservicelere rağmen.Ancak 2. sezonda unuttuklarımı toparlamak zor oldu.Hatırladım derken hiçbir şey anlamadığımla kaldım.Salak mıyım diye düşünmedim değil:)) Sevemedim açıkcası.Devamı varmış ama bu kadar üstü kapalı kalmalı mıydı olaylar? Zorla izledim resmen:( Çok eleştiren biri değilimdir ama üzücüydü. Manga okumayı pek sevemedim ancak anime üzerinden gidersek 6,7 puanı geçmez bence. Fma brotherhood gibi bir yerde göremiyorum onu:) Zevkler ve renkler meselesi tabi ama animelerde derinliği duyguları aktarmada arayan benim için pek tatmin edici değildi.Karışıklığın çözülmesini tercih ederdim.


    @maybe4you Hunter hunter sevmediysen bleach de zor ilerlersin.Fiilleri izlemezsen belki.Bana sorarsan sen öyle derinliği olmayan aşırı uzayan animelerin insanı değilsin😂 Monsterda bir olay vardı ve dizi gibi devam ediyordu.Ancak Bleach gibi animelerde her bölüm dövüşme mevzularıyla dolu.Denemelisin ama derin bir mevzu yok. Yavaş yavaş power up alan karakterler var:) Bazıları hızlı da olabiliyor.Clannad'ın sonunu beğenmene sevindim😀 Linçten kurtuldun hadi iyisin.Dram dram dram evet özeti bu.Dram demek duygu demek :) Sevilesi bir özellik animeler için.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • SenseiReki kullanıcısına yanıt

    Director's Cut izlemeden 2. sezona başlayarak zaten hata etmişsin, onun dışında 2. sezon daha bitmedi yani gizem animesi olduğu için tabi ki soru bırakıcak. 8 sezon olucak diyorum 2. sezonun başında çözülmeyecek her şey, onun dışında bir seride derinlik arıyorsan en derin seri Re:Zero diyebilirim. FMA'dır diğer serilerdir Re:Zero yanına bile yaklaşamaz yazarlık olarak. Senin 6,7 puan görmediğin anime benim 1000 anime arasında gözüm kapalı 10 vereceğim tek seri.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Okeanix -- 28 Aralık 2020; 4:37:26 >
  • Okeanix kullanıcısına yanıt

    Çok iddialısınız o yüzden bir şey demiyeceğim:) Ancak siz bildiğiniz için öyle düşünüyorsunuz bizler olayın gidişini bilmeyen kişiler olarak sadece anime üzerinden yorum yapıyoruz.Ve hikayede şu an çok büyük boşluklar görüyorum.Böyle animelerin uyuz uyuz sezon sezon çıkmaları da beni delirtiyor açıkcası.Koy Bleach gibi ard arda izlesin millet.Bütünü görmeden kötüleyemem zaten kötülencek anime yoktur bence her seri herkese hitap etmez.Benim için çok büyük bir yerde değil.Hikaye ve genel olarak en sevdiğim anime olan Natsume Yuujinchouya birisi kötü yorum yapsa bende böyle olurum sanırım :) Ancak ben mesela attack on titan izleyememiş biri olarak onun kötü bir anime olduğunu düşünmeyenlerdenim.Yani saygı duyarım zevkler tartışılmaz.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SenseiReki -- 28 Aralık 2020; 4:43:6 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • SenseiReki kullanıcısına yanıt

    Demek istediğim 2. sezonu beğenmediğini belirtmişsin ama 2. sezon daha bitmedi. Asıl kısım ve olayların döndüğü 2. kısım 6 Ocakta seri devam ediyor.


    Part 1 ve Part 2 şeklinde bölündü. 2. Sezon 13 bölüm değil 25 bölüm. Onun dışında ilk 13 bölümün çok iyi şeyler açıkladığını düşünüyorum. Subaru'nun neden ilk sezonda öyle davrandığını, kafasından neler geçtiğini, ilk sezonda dönen şeylerin rastgele olmadığını o kadar bilgi var ki seriye derinlik katıyor. Zaten neredeyse komple diyalog ve karakterleri derin inceliyor.


    Tabi ki Bleach gibi pat pat koyup izleyemezsin. Adam kafasına göre fight çizip, götünden güç sıkıyordu en son mangada. Re:Zero yazmak için adam kafa yoruyor seride tek bir plot hole bile yok. (4. sezonda bile)




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Okeanix -- 28 Aralık 2020; 4:45:29 >
  • Peki.Ama re zeroyu yüceltmek için Bleach i gömmeye gerek yok.Onun gereklilipi öyleydi.Ne olacaktı ki? Nirvanaya ulaşacak hali yok dövüş animesi sonuçta.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ainz Ooal Gown

    Akudama Drive



    Bu sezonun bence en iyi animelerinden birisi. Çizimleri çok beğendim. Animede her kafadan karakter var o yüzden sıkmıyor. İçinde bulunulan dünyada ayrı bir değişik. İzlemeyenler varsa bence bir şans tanısınlar.


    Puan: 8 / 10

    Gömen de çok olmuş ama başlamayı düşünüyorum teşekkürler.Kısa animeler biraz sıktı da finalde bir son var gibi gözüküyor o yüzden başlayabilirim.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SenseiReki

    Peki.Ama re zeroyu yüceltmek için Bleach i gömmeye gerek yok.Onun gereklilipi öyleydi.Ne olacaktı ki? Nirvanaya ulaşacak hali yok dövüş animesi sonuçta.

    Bleach çok güzel çizimlere ve karakter tasarımlarına sahip ama yazarlık olarak aşırı kötü ve bunu mangayı sonuna kadar okuyan herkes kabul eder. Özellikle mangada yazdığı final seriye hakarettir.


    Rakipleri Naruto, HxH gibi serilere kıyasla çok geride kalıyor. Dövüş Animesi olsa bile güçlerin bir mantığı olmalı.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Okeanix -- 28 Aralık 2020; 4:55:37 >
  • No game No life izledim. Maalesef yarıda kalmış bir anime. Çok iyi merak uyandıran ama 8 bölümcük bitmeyen bir anime. Eğer tamamlansa fena izlettirecek bir anime.
  • SenseiReki kullanıcısına yanıt
    milliacar M kullanıcısına yanıt

    Hisoka karakterinin altındaki pedofil mesajı hiç hatırlamıyorum, o nedenle o konuda bir yorumda bulunamayacağım. HxH benimde favori animelerimden biri değil.


    İkinci olarak uzun seriler içerisinde bana kalırsa Bleach en iyi filler bölümlere sahip olandı. Naruto ise en kötülerine sahip olan diyebilirim. Ben Naruto'yu izlediğim dönemlerde filler diye birşeyin varlığından haberdar olmadığım için 10 üzerinden 8 derecesinde ilerleyen bir animenin bir anda 10 üzerinden 1 derecesine düşmesine anlam verememiştim. Fason bile olsa bu kadar mı kötü ve rezil bölümler yapılır anlamak güç gerçekten. Naruto'nun filler bölümlerini izlemeye kalkışıp bunu başarırsanız bu anime hayatınızın sonu olabilir kısacası direkt atlayın.


    Fairy Tail gibi animeler seri mangaya yetiştiğinde uzunca bir süre yayın hayatına ara vermeyi seçerken Naruto kesintisiz devasa bir filler serisi koymayı tercih ediyor. İlk Naruto'nun yarısı fillerdir ve bu filler bölümler tamamen arka arkaya kesintisiz 100 bölümü geçiyor. Bunun yanında mangayı yakalamamak için One Piece'deki gibi sünen dövüşler sorunu vb var... Kısacası bu manga - anime ayrımı yüzünden tamamen eserin kendi kalitesinden bağımsız olarak kalite kaybı var Naruto'da... Baruto'yu ise hiçkimseye tavsiye etmem. Markanın sağılmasından başka birşey değil.


    Öte yandan büyük animeler içerisinde benim en sevdiğim seri kesinlikle Naruto, Bleach'ı da severim fakat Naruto onun bir tık daha üstünde. Her büyük seride olduğu gibi sona doğru saçmalasa da o saçmalama aşamasına kadar geliştirdiği dünya ve karakterler olarak diğerlerinin önünde olduğunu düşünüyorum. Kısacası Naruto'yu bence atlamayın kesinlikle sıkmayacağını düşünüyorum.


    @maybe4you konusunda ise muhtemelen bu animeleri izleyecek ardından buraya gelip hepsini yerden yere vuracak ve konu karışacak : D


    Re Zero konusunda ise bence bir animenin devamını izlemek konusunda yapabileceğiniz en kötü yolu seçmişsiniz. Ben bu şekilde beklediğim serilerin devam sezonu çıktığında kesinlikle ama kesinlikle kaldığı yerden devam etmem çünkü öyle yaparsanız animeden alacağınız tad direkt olarak bozulur. Bu animenin devam sezonunda eskiden şöyle şöyle oldu diye bir özet gösterilmiyor doğrudan yani anlık olarak kaldığı yerden devam ediyor sanki bir filmi yarıda kesmişsiniz veya film arası vermişsiniz gibi. Dolayısıyla film arasına 3 yıl gibi bir süre koyup ardından devam ederseniz ben ne izliyorum moduna girersiniz. Bu açıdan eleştirinizi objektif açıdan doğru bulmadım ki zaten kendinizde belirtmişsiniz.


    Bu tarz devam sezonları eğer arada çok uzun süreler varsa baştan başlanarak izlenmeli diye düşünüyorum.


    @milliacar

    No Game No Life 8 bölüm değil. 12 bölüm ve animenin öncesinde geçen filler olmayan bir filme sahip.Animenin uyarlandığı Light Novel serisinde aslında yeni bir sezona yetecek kadar içerik var fakat yazar son dönemde hiç yeni volume çıkarmadı o yüzden ben yarım kalacağını düşünüyorum. Benim de en sevdiğim animelerden biridir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 28 Aralık 2020; 15:58:27 >




  • Okeanix kullanıcısına yanıt

    Hocam evreni sizin gibi bilmeyenler için ilk sezon isekai trash gibi gözükmüyor mu ? 8 sezon olacak diyorsunuz ama benim ömrüm yeter mi 8 sezonu görmeye bilmiyorum.

  • Periah kullanıcısına yanıt

    Sevmediğim bir noktası animelerin çocuklar üzerinden gitmesi.Çocuk ve yetişkin bir arada olunca hep şüpheleniyorum.Kuroshitsuji animesi de bana bu hissi verdi hiç sevemedim.


    Bleachin fiilerini izledim.O zamanlar ben de bilmiyordum ne olduklarını yorumlarda görmüştüm bu bölüm fiiller falan diye.Ama geçmek istemedim😀Narutonunkiler o kadar kötü diyorsunuz...Peki bu fiiller bölümlerini bulabilir miyim? Yani şunları atla diye bir bilgi var mı yoksa bölüm bölüm yorumları mı takip etmem lazım? Aşırı hızlı izleyebilen birisi değilim o yüzden sonsuza kadar sürecek diye korkuyorum 😂 Fairy tailde merak etsem de önceliğim naruto.One piece çizimleri hoşuma gitmiyor.Gintama merak ediyorum ama ecchi var izleyemiyorum. (Tekrar baktım yokmuş karıştırmışım pardon.)@maybe4you konusunda bitirebilirse tartışmaya gelir ama emin olamıyorum😂😂


    Re zero konusunda da evet izlemem gerekirdi.Ama ben izlediğim şeyi tekrar izlemeyi hiç sevmiyorum.Özellikle sezona devam için bunu hiç yapamam😂 Birkaç bölümde zaten aklıma geliyor olaylar da re zero bir yere bağlanmıyor canımı sıktı.Ben Haikyuu gibi gaza getiren animelerden daha çok zevk alıyorum galiba:)




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SenseiReki -- 28 Aralık 2020; 16:49:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • @Periah aşk olsun, senin gözünde animeleri yerden yere vuran biri miyim? Bazıları nedense çekiniyor. Popüler bir anime, herkes tarafından seviliyorsa ben de sevmeliyim diyor. Ben ise çıkıp açıkça söylüyorum, şu şu yönlerini sevmedim veya şu şu nedenlerle nefret ettim diye. Sonra tartışma çıkıyor

    Ama benden daha fazla puan kıranlar da var. "7 puan benim gözümde normaldir" diyen görmüştüm. İnsan sevdiği animeye 7 mi verir :)) 7 bence "sevdim ama eksikleri var" demek. Çok sevdiysem zaten 9 veya 10 veririm. Bazıları hiç 10 puan vermiyor. O da ilginç geliyor bana. Hatırlatırım Danganronpa animesine 10 puan vermiştim sonra düşündüm de 9'a düştüm. Böyle animeleri sevince kendimden de şüphe ediyorum. hiç tanımadığım biri bana pm atıp o animeye nasıl 10 puan verirsin demişti

    O zaman ben de size sorayım. 10 puan verdiğiniz animeler neler? @Okeanix Re Zero diyor onu anladık :)) birkaç örnek daha bekleriz.
    @Periah senpai ne diyorsun?
    @Ainz Ooal Gown Overlord mu dersiniz?
    @Zodion cezası bittiyse (evet yine :d) seni de bekleriz konuya.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sistemde bi hata oldu yeni mesajdan devam.
    @Ao Sol Anime dünyasına döndüm demiştiniz ama böyle tartışmalarda da görmek isteriz :))
    @Ginga Eiyuu Cevabınızı tahmin ediyorum ama size sorayım 10 puanlık animeler hangileri sizce?
    @SenseiReki Natsume diyeceksin yoksa
    @kingocd peki sizce?

    Yok mu artıran herkesi konuya beklerim. Benim 10 puan verdiğim animeler
    Shingeki no Kyojin
    Fate Zero
    Psycho Pass
    Steins Gate
    Violet Evergarden
    Yakusoku no Neverland
    Yojouhan Shinwa Taikei
    Kaze no Tani no Nausicaä(film)
    Kimi no na wa(film)
    Hotaru no Haka (film)
    Koe no Katachi (film)

    Şu 4'ü de 9 puan ama yazmadan edemedim.
    Monster
    Shinsekai Yori
    Shigatsu wa Kimi no Uso
    Ergo Proxy

    Edit: son dört ekleme :))



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi maybe4you -- 19 Ocak 2021; 19:9:46 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.