Şimdi Ara

Einstein'ın tehlikeli düşünceleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
1
Favori
347
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • quote:


    ALBERT EINSTEIN

    Çağın özü

    Çağımızın özünü bana göre neyin oluşturduğunu kısaca belirtebileceğim bir noktaya şimdi varmış bulunuyorum. Bu toplumla bireyin ilişkisi ile ilgilidir. Birey topluma olan bağımlılığının geçmişte olmadığı kadar bilincindedir. Ama bu bağımlılığı organik bir bağ, koruyucu bir güç, olumlu bir varlık olarak görmek yerine, daha çok doğal haklarına hatta iktisadi varlığına karşı bir tehdit olarak algılamaktadır. Dahası toplumdaki konumu öyle biçimlenmiştir ki, yapısının egoistçe sürüklenişi sürekli vurgulanmakta, doğal olarak daha zayıf olan sosyal yapısı gittikçe bozulmaktadır. Toplumdaki konumları ne olursa olsun tüm insanlar bu bozulma sürecinde rahatsız olmaktadırlar. Kendi egolarının mahkumu olduklarını bilmeksizin, kendilerini güvensiz ve yalnız, yaşamın basit, sade, doğal tadından yoksun kalmış hissederler. İnsan kısa ve çetin de olsa yaşamın tadına varabilir, yeter ki kendini topluma adasın.

    Bugünkü haliyle kapitalist toplumun iktisadi anarşisi bence belanın asıl kaynağıdır. Önümüzde bireylerinin, birbirlerini kolektif emeklerinin meyvelerinden yoksun bırakmak için yılmadan -zor kullanarak değil fakat yasalarla belirlenmiş kuralların tümüne gönülden uyarak- uğraştığı dev bir üreticiler topluluğu görmekteyiz. Bu bağlamda üretim araçlarının -yani tüketim mallarını ve buna ek olarak yatırım mallarını üretmek için gereken tüm üretim kapasitesinin- yasal olarak ve çoğu kez bireylerin özel mülkiyetlerinde olduğunun önemini kavramamız gerekir.

    Konuyu basitleştirmek için, aşağıdaki anlatımda üretim araçlarının mülkiyetini paylaşmayan herkesi “işçi” olarak adlandıracağım, bu terimin yaygın kullanımına tam olarak denk düşmese de. Üretim araçlarının sahibi, işçinin işgücünü satın alabilecek durumdadır. İşçi üretim araçlarını kullanarak kapitalistin malı haline gelecek yeni mallar üretmektedir. Her ikisi de gerçek değer üzerinden ölçülmek üzere, işçinin ürettiği ile ona ödenen arasındaki ilişki bu sürecin esas noktasıdır. İş sözleşmesi“serbestçe” belirlendiği sürece, işçiye yapılan ödemeyi belirleyen ürettiği malın gerçek değeri değil, işçinin asgari gereksinimleri ve iş için rekabet eden işçi sayısına ilişkin olarak kapitalistlerin işgücüne ihtiyaçlarıdır. Teoride bile işçiye yapılan ödemenin ürünün değeri tarafından belirlenmediğinin anlaşılması önemlidir.

    Kapitalizmin yasası

    Kısmen kapitalistler arasındaki rekabet ve kısmen teknolojik gelişmelerin ve artan işbölümünün daha büyük üretim birimlerinin küçüklerin yerini almasını sağlaması sonucunda, özel sermaye az sayıda elde yoğunlaşmaktadır. Bu gelişmelerin sonucunda, demokratik olarak örgütlenmiş bir siyasi toplumda bile etkin olarak denetlenemeyecek devasa bir güce sahip özel sermaye oligarşisi oluşur. Bu böyledir çünkü yasama organlarının üyeleri, nereden bakılırsa bakılsın seçmenle yasama organının birbirinden ayıran özel sermaye tarafından büyük ölçüde finanse edilen ya da başka şekillerde etki altına alınan siyasi partiler tarafından seçilir. Bunun sonucunda halkın temsilcileri gerçekte nüfusun temel haklardan yoksun kesimlerinin çıkarlarını yeterince koruyamazlar. Üstelik, mevcut koşullar altında, özel kapitalistler kaçınılmaz olarak temel bilgi edinme kaynaklarını (basın, radyo, eğitim) doğrudan ya da dolaylı olarak denetlerler. Dolayısıyla, bir vatandaşın bireysel olarak nesnel yargılara varması ve siyasi haklarını akıllıca kullanması hayli zor hatta çoğu zaman imkansızdır.

    Sermayenin özel mülkiyetine dayalı ekonomilerde egemen olan durum iki ana ilke ile nitelendirilir: Birincisi, üretim (sermaye) araçlarının özel mülkiyetidir ve mülk sahipleri bunu diledikleri gibi kullanırlar; ikincisi serbest iş sözleşmesidir. Bu anlamda tabii ki saf kapitalist toplum diye bir şey yoktur. İşçilerin uzun ve acı siyasi mücadeleler sonucu, bazı kategorilerde “serbest iş sözleşmesi”nin iyileştirilmiş bir biçimini sağlamayı başardıklarını özellikle belirtmek gerekir. Ama bütün olarak ele alındığında bugünkü ekonomi “saf” kapitalizmden fazla farklı değildir.

    Üretime kâr için devam edilir, kullanım için değil. Çalışabilecek durumda olan ve çalışmak isteyen herkesin iş bulacağının bir garantisi yoktur. Hemen hemen herdaim bir “işsiz ordusu” vardır. İşçi her zaman işini kaybetme endişesi taşır. İşsiz ve çok düşük ücret ödenen işçiler kârlı bir pazar oluşturmadıkları için tüketim mallarının üretimi sınırlıdır ve sonuç meşakkatlidir. Teknolojik ilerleme çoğu zaman işin zorluğunu hafifletmek yerine daha fazla işsizliğe neden olur. Kâr güdüsü, kapitalistler arasındaki rekabetin durumuna göre gittikçe daha fazla derinleşen bunalıma yol açan sermaye birikiminin ve kullanımının istikrarsızlığından sorumludur. Sınırsız rekabet, emeğin çok büyük ölçüde heba olmasına ve daha önce de sözünü ettiğim gibi bireylerin sosyal bilinçlerinin sakatlanmasına yol açar.

    Bana kalırsa kapitalizmin en büyük kötülüğü bireylerin sakatlanmasıdır. Tüm eğitim sistemimiz bu beladan muzdariptir. Gelecekteki kariyerine hazırlanmak için açgözlü bir biçimde başarıya tapmak üzere eğitilmiş öğrenciye abartılı bir rekabetçi yaklaşım aşılanır.

    Beladan kurtulmanın tek yolu: Sosyalizm

    Ben bu korkunç beladan kurtulmanın tek yolu olduğuna eminim. Bu yol, toplumsal hedefler doğrultusunda yönlendirilmiş bir eğitim sisteminin eşlik ettiği sosyalist ekonominin inşasıdır. Böyle bir ekonomide toplumun kendisi üretim araçlarının sahibidir ve üretim araçları planlı bir tarzda kullanılır. Üretimi toplumun gereksinimlerine uyduran planlı bir ekonomi işi çalışabilir durumda olanlara dağıtır ve erkek, kadın, çocuk herkesin geçimini garanti eder. Bireyin eğitimi, doğuştan sahip olduğu yeteneklerin geliştirilmesinin yanında, günümüz toplumundaki güç ve başarının yüceltilmesi yerine, bireyin içinde çevresindekilere karşı sorumluluk hissi geliştirmeyi hedefler.

    Yine de planlı ekonominin henüz sosyalizm olmadığını unutmamak gerekir. Böylesi bir planlı ekonomiye bireyin tamamen köleleşmesi eşlik edebilir. Sosyalizmin başarısı son derece zor bazı sosyo-politik sorunların çözülmesini gerektirir. Siyasi ve ekonomik gücün merkezileşmesinin yarattığı etki alanının genişliği gözönüne alındığında bürokrasinin mutlak gücünü ve kendini beğenmişliğini engellemek nasıl mümkün olacaktır? Bireyin hakları nasıl korunacak ve bürokrasinin gücünü dengeleyecek demokratik bir karşı-güç nasıl sağlanacaktır?

    Yaşadığımız bu geçiş sürecinde sosyalizmin hedef ve sorunlarının netliği çok önemlidir. Mevcut koşullarda, bu sorunların özgürce ve engelsiz tartışılması güçlü bir tabu haline geldiği için, bu derginin çıkarılmasının önemli bir kamu hizmeti olduğunu düşünüyorum.

    ALBERT EİNSTEİN
    http://www.matematiksel.org/albert-einsteinin-tehlikeli-dusunceleri/


    Kapitalizmin beşiği olan ABD'de yaşayan bir dahi , Albert Einstein'ın , kapitalizm ve sosyalizm hakkında değerlendirmeler yaptığı bu yazı gerçekten çok önemli noktalara parmak basıyor.Neşteri vurduğu en önemli konulardan biri de bence kapitalizmin , bireyin toplumdaki konumuna çok ağır darbeler vurmasıdır."Önümüzde bireylerinin, birbirlerini kolektif emeklerinin meyvelerinden yoksun bırakmak için yılmadan -zor kullanarak değil fakat yasalarla belirlenmiş kuralların tümüne gönülden uyarak- uğraştığı dev bir üreticiler topluluğu görmekteyiz." sözü çok önemli bence.

    Neden bir fabrikanın ne kadar kazandığına bakılmaksızın , işçilerin karın tokluğuna çalışmasına göz yumulur?Neden emek sahiplerinin emeği üzerinden , bir takım insanlar büyük servet sahibi olur?Geldiğimiz noktada vahşi kapitalizmin doruk noktasını yaşıyoruz.Apple firması , Çin'de günlüğü 1 dolara işçi çalıştırıp 1.000 dolara telefon satıyor.Çindeki Apple firmasının çatı katından hergün atlayıp intihar eden işçiler için de çözüm bulmuşlar.Fabrikanın etrafına branda germişler ki atlayan ölmesin.

    Kapitalist toplumun en büyük kötülüğünden biri de , bireyin siyasal düşüncesini köreltmesi.Zaten siyasiler , sermaye sahiplerinin uşağı olmuş durumda.Basın , yayın organları sermaye sahiplerinin elinde.Obama'nın , Esadı indirecem diye girdiği Suriye'yi 100 bin tane bomba ile yerle bir etmesi , Amerika'nın dış politikaları , halkı kızdırdı.Halkta gitti , kadınları aşşağılayan , çevreyi korumak için yapılan uluslararası anlaşmaları hiçe sayan bir Pisliği , Trump'u göreve getirdi.

    Trumph ya da Obama fark etmez.Hepsi aynı pisliğin farklı yüzleri.Kapitalizmin her zaman ürettiği bir işsiz ordusu , gelir dağılımındaki adaletsizlik , peki insanlar neden isyan etmiyor?Çünkü onlar rahat.Devletleri kendi adlarına dünyayı sömürüyor.Dünya kaynakları için savaş çıkarıyor.Dünyanın istediği ülkesine girip , istediği hammaddeyi babasının malı gibi çıkarıp kullanıyor.Kendi halkına belli bir refah düzeyi sağlıyor ki halk isyan etmesin.Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerine de sabretmek düşüyor.Asgari ücretle çalışıp da evlenemeyen , evlense de evini geçindiremiyen zavallı bir halk ordusu.Ama kapitalizm o kadar sinsice hareket ediyor ki , seni biraz zenginleştirip , mallarını satabileceği pazara dönüştürüyor.

    Kapitalizm kendi halkına refah sunuyor.Yazlıktaki almancı komşum kalp krizi geçirdi , Almanya'dan uçak ambulans yollandı.Geçen sene arabası kaza yaptı.Kasko firmasını aradılar , firma ailecek uçak biletlerini yolladı , arabalarını tamir ettirip Almanya'ya geri getirteceklerini söyledi.Bu arada kullanmaları için araba da tahsis edildi.İşte kapitalizm , kendi halkına sunduğu refah , diğer milletlere sunduğu eziyet ve işkenceler ölçüsünde ayakta kalan bir sistem.

    Einstein sosyalizme karşı da eleştirisini ortaya koymuş.İnsanları köleleştirip , üretkenliklerinin körelmesi endişesini dile getiriyor.Ayrıca sosyalizmin zorluklarının da farkında.Sosyalizme geçiş çok zor.Merkezi otoritenin , halkı ezmesinin önüne nasıl geçilecek.İnsanların yetenekleri doğrultusunda kendilerini geliştirebilmeleri nasıl sağlanacak?

    Ama bence göz ardı edilen bir üçüncü seçenek var.Ne sosyalizm ne de kapitalizm , ikisi de çözüm değil?Tek çare , kapitalist düzende , sermayenin sadece belli kişiler elinde birikerek , basın , medya , siyaset yoluyla halkı manupule etmelerinin önüne geçmek , gerçek çözüm üreten , sermaye sahiplerinin uşaklığını yapmayacak liderleri halkın seçebileceği şekilde demokrasi uygulamaktır.İşte gerçek çözüm budur.Adamın 7 sülalesine yetecek servet biriktirip , bütün basın , medyayı , hatta siyaseti satın alabilecek güce erişmesinin önünde engel olabilmek.En güzel çözümü Allah bizim için düşünmüş zaten.Zekat sistemi en güzel çözümdür.Zenginin malının 40'ta birini her yıl vermesi hem aşırı zenginleşmenin önüne geçerken , fakirleşmeyi de engeller.Sosyal adalet ancak bu şekilde sağlanabilir.Satılmış siyasetçilerle , satılık medya ile uyutulan halklar elbet bir gün uyanacaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kingman29 -- 22 Temmuz 2017; 20:3:32 >







  • Ben elden titizce geçirilmiş bir komünizm'in çözüm olabileceğini düşünüyorum.
  • Just Tarih kullanıcısına yanıt
    Su an Kuzey Kore de kitlik alarmi veriliyor biliyor musun. Git bi arastir...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Kuzey Kore'de kıtlık olmasından komünizmin çözüm olamayacağı sonucu mu çıkıyor? Ki kk konusunda medyaya itimat edilmez, gelecekteki bir amerikan işgalinin tabanını hazırlama gayretindeler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Periah

    Su an Kuzey Kore de kitlik alarmi veriliyor biliyor musun. Git bi arastir...

    Merak etmeyin komünizm hakkında sizden çok daha ilgiliyimdir diyorum ki elden geçirilmeli,sanırım anlamıyorsunuz.
  • Kuzey Kore kominizmi bence komediden başka bişey değil. Başlarında, Noel kutlayacağınıza babaanneme tapının diyen şaklaban bir lider var. K. Korenin nükleer füze denemeleri falan, bence bildiğin tiyatro.



    Bu dünya düzeni böyle gider. Sömürgeci devletlerin halkları, karnı doyduğu sürece bu düzene baş kaldıramaz. Diğer halklar baş kaldırdığında da başını ezerler. Kapitalizm hiç olmadığı kadar güçlü. Amerika körfez savaşında asker gönderip savaştı. Ama Suriye savaşında yeni bir savaş taktiği geliştirdiler. İşid gibi bir örgüt kurup Suriye halkını birbirine kırdırdılar. Sonra da 100 bin tane bombayla Suriye'de taş taş üstünde bıtakmadılar. Artık asker bile göndermelerine gerek yok. Dünya insanları sesini çıkarmıyo nasıl olsa.



    Ama bu kapitalizmin kaynakları bittiğinde kaçacak delik arayacaklar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • kingman29 K kullanıcısına yanıt
    Kuzey Kore hakkındaki bilginizi Amerikan medyasının ucuz karalama haberlerinden edindiğinizin farkında mısınız hocam? Sizin gibi biri dahi bunları ciddiye almışsa propaganda oldukça etkili olmuş demek ki.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Einstein haklı çıktı
    15 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Kapitalizm de illaki çökecektir ama ne zaman

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • albert einstein komünist değildir.anarşist biri olmalıdır.einstenin militarizme karşı olup sosyalist olması düşünülemez.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kolstoriğbreh

    albert einstein komünist değildir.anarşist biri olmalıdır.einstenin militarizme karşı olup sosyalist olması düşünülemez.



    Yok aslında satanistti. Boş vakitlerinde kedi keserdi. Abartmayalım lütfen. Amerikan başkanına mektup yazıp, atom bombası üretilmesini tavsiye eden adam, nasıl anti militarist oluyormuş merak ettim doğrusu. Hitlerin korkusundan amerikaya kaçan yahudi Einstein, belki de Hitlerin daha önce icat etmesini istemedi. Çünkü Hitler atom bombasını daha önce üretseydi, yahudiler amerikada da rahat edemezdi. Ama Einstein atom bombası üreten bilim adamları grubuna dahil olamadı. İşte bu yazıdaki tehlikeli düşüncelerinden dolayı kendisine güvenilmiyodu.



    Ama adamın kabahati yok. Bir bilim adamı olarak, toplumsal gelişmelere, dahice bakış açısı sunmuş, gerçekleri söylemiş. Çok doğru noktalara parmak basmış. Üzerine düşen vazifeyi yapmış. Ancak her ne kadar tüm insanlar kapitalist düzenin kötülüğünü yaşasalar da, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyolar. Kapitalist düzen dünyanın, kanını, ipliğini emse de, kendi toplumuna biraz refah sunduğun, insanlar uyku moduna geçiyor, görmezden geliyorlar. Basın, yayın, medya yoluyla da insanlar manipule edilip kandırılıyor. Kapitalizmin köleleri uykuda. Paraları biterse uyanırlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.