Şimdi Ara

Edebiyatçıların İlginç Yönleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
1
Favori
741
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Örgü Ören Hüseyin Rahmi Gürpınar

    Hani Kemal Sunal, Adile Naşit gibi isimlerin oynadığı Süt Kardeşler filmi vardı ya, oradaki gulyabaniyi eminim hatırlıyorsunuzdur. İşte o film, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanı Gulyabani’den uyarlanmıştır. Türk yazar ve romancı olan Hüseyin Rahmi Gürpınar tam bir temizlik hastasıymış. Hiç evlenmeyen, kendini toplumdan soyutlayan Gürpınar, hastalık kaparım korkusuyla çok titiz davranırmış ve yılın 12 ayı eldiven takarmış. Peki bir dönem TBMM’de milletvekilliği yapan Gürpınar’ın boş zamanlarında örgü ördüğünü söylesem? Evet yanlış duymadınız, yazı yazmaktan sıkıldığı zamanlarda örgü örermiş. Hatta bu hobisi için Avrupa’dan örgü modelleri getirttiği bile biliniyor.

    6Yaşar Kemal’in Çocukken Kekeme Olduğunu Biliyor muydunuz?

    Yazarlık hayatına Çukurova’da başlayan ve yaşadığı süre boyunca onlarca roman kaleme alan Yaşar Kemal, çocukken talihsiz bir olay geçirmiş. Babası Van’dan göçüp gelirken, Yusuf adında bir çocuğu da yanına almış ve diğer çocuklarıyla birlikte büyütmüş. Bir gün Yusuf camide namaz kılarken kalbinden bıçaklanarak öldürülmüş. Buna tanık olan Yaşar Kemal, 12 yaşına kadar düzgün konuşamamış ve kekeme olmuş. Herkesin merak ettiği, doğuştan mı yoksa bir kaza sonucu mu o hale geldiği sağ gözünü ise yine çocukken yaşadığı bir olay sonucu kaybetmiş. Henüz 3,5 yaşındayken, bahçede koyun kesen halasının eşini izliyormuş. Adamın elindeki bıçak bir anda fırlamış ve Yaşar Kemal’in gözüne gelerek kör olmasına sebep olmuş.

    7 Günde Dört Paket Sigara İçen Ahmed Arif

    Arapça, Zazaca ve Kürtçe gibi dillere hakim olan Ahmed Arif, yetiştiği koşullar gereği birçok yeteneğe sahipti. Çok küçük yaşlarda at binmeyi öğrendi. At binmeyi çok seven ünlü şair, şahlanmayan ata binmeyeceğini söylermiş. Hayatının büyük bölümünde çok fazla sigara içen Arif, daha sonra birden bire bırakmış ve sigaranın dumanına bile tahammül edemez olmuş. “Günde dört paket Bafra içiyordum” demesine rağmen, Ramazan aylarında oruç tutan kişilerin yanında, sigara içmeyecek kadar da iradeli biriymiş.

    8 Tutunamayanlar’ın Şakacı Yazarı Oğuz Atay

    1977 yılında aramızdan ayrılan, Tutunamayanlar’ın yazarı Oğuz Atay da değeri öldükten sonra anlaşılan isimlerden biri. Yaşadığı dönemde oldukça ilgisiz kalsa da günümüzde tüm eserlerinin, büyük bir hayran kitlesi bulunuyor. Yazarın en ünlü romanı olan Tutunamayanlar’daki karakterler aslında Atay’ın kendi hayatındaki kişiler. İçine kapanık bir çocukluk dönemi geçiren Atay’ın en sevdiği yazarlar Kafka ve Dostoyevski’ymiş. Gençlik yıllarında karikatür çizen ve mizah yönü oldukça güçlü olan Oğuz Atay, ölümün onu banyoda yakaladığı gün, dışarıdan ona seslenenlere; “Sevinmeyin daha ölmedim” demiş. Bu sözleri orada bulunanlara tebessüm ettirse de yazarın son sözleri olmuştu.

    9Uçurtma Meraklısı Orhan Veli

    Garip akımının öncülerinden Orhan Veli, İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı şiiriyle hafızalarımızda yer etmiştir. Şiire çok farklı bir boyut getiren ve çok erken yaşta hayata veda eden Orhan Veli Kanık bir uçurtma meraklısıymış. Boş zamanlarını uçurtma yaparak değerlendirirmiş. Koyu Galatasaraylı olan şairimizin en sevdiği hobiler arasında balık tutmak da varmış. Normalde insanlar ilham geldiğinde, aklında beliren satırları hemen kaleme alırlar. Orhan Veli böyle yapmazmış. Yazacaklarını önce düşünür, kafasında tasarlar, daha sonraki bir zaman da oturur kaleme alırmış. Sakin mizaca sahip olduğu düşünülse de oldukça eğlenceli biri olan Orhan Veli, kız kardeşinin arkadaşları geldiğinde, onları eğlendirmek için Karagöz – Hacivat oynatırmış. Orhan Veli de tıpkı Balzac gibi bir kahve bağımlısıymış. Hatta fincanla içmek kesmediğinden bira bardaklarına doldurarak içermiş.

    10 Kör Olma Pahasına Okumaktan Vazgeçmeyen Cemil Meriç

    1916 ve 1978 yıllarında yaşamış olan Cemil Meriç, yazarlık kimliğinin yanında çevirmen ve düşünürdür. Cemil Meriç’in en ünlü sözleri kitap ve okumak üzerinedir. Kitaba olan tutkusunu her fırsatta dile getirir. Hayatı boyunca okuyan Meriç, bu tutkusundan görme yeteneğini kaybedene kadar vazgeçmemiş. Gençlik yıllarında iki gözünde de oluşan bir mikroptan dolayı askerlikten muaf tutulmuş. İlerleyen yıllarda bu sorun artarak devam etmiş. Ama Cemil Meriç okumaktan hiçbir zaman vazgeçmemiş. Artık yazılanları seçemeyecek duruma geldiği dönemlerde, ışığa yakın olmak için, sandalyesini masanın üstüne çıkarır, yine de okurmuş. Yazmaya ve okumaya olan aşkı, gözlerini tamamen yitirdiğinde bile bitmemiş. Gözleri görmez hale gelince, çevresindekilerin yardımıyla yazmaya devam etmiş. Hatta yazarın en üretken çağının bu olaydan sonra başladığı biliniyor.

    11 Fotoğraf Çektirmeyi Sevmeyen Sezai Karakoç

    Diyarbakır kökenli olan Sezai Karakoç; daha çok şiir, deneme, inceleme ve hikaye türünde eserler vermiş yazar ve şairimizdir. En ünlü şiiri Mona Rosa olan Sezai Karakoç’un bilinen en ilginç özelliği fotoğraf çektirmeyi sevmemesi. Günümüz koşullarına baktığımızda, bu özellik bize çok tuhaf gelse de eski zamanlara göre belki de olağan bir seçimdi. Fotoğraf çektirmeyi hiçbir zaman istemeyen Karakoç’un, şu an var olan fotoğrafları ise ondan habersiz çekilmiş.

    12 Necip Fazıl Kısakürek Nakşibendi Tarikatındandı

    Üstad diye nitelendirilen, şair ve yazarımız Necip Fazıl Kısakürek, yaşam öyküsü ile herkesi şaşırtmış ve de kendine hayran bırakmıştır. 30’lu yaşlarına kadar hayattan zevk almayan, arayış içerisinde olan ve boş geçirilmiş bir ömür yaşadı. Daha sonra ise Abdülhakim Arvasi ile tanıştı ve hayatı tamamen değişti. O saatten sonra kendini Allah yoluna adayan Necip Fazıl, Nakşibendi tarikatına geçti ve bundan sonraki hayatını bu şekilde devam ettirdi. Üstad, hayatındaki bu kırılma noktasını O ve Ben isimli kitabında detaylıca anlatmıştır.

    13 Feminist Yazar Halide Edip Adıvar

    Kurtuluş Savaşı sürecinde gösterdiği çalışmalarla kahraman Türk kadınının simgesi olan Halide Edip Adıvar, ilk kadın romancılarımızdan biridir. İlk eşi Salih Bey öğretmen olduğu için, Halide Edip de vaktinin çoğunu okulda geçiriyor ve sürekli okuma fırsatı buluyordu. Yazın hayatına daha sonra başlayan Halide Edip’in eserlerinin çoğunun konusu ise kadın ve kadınların yaşadığı sorunlardan oluşuyor. Feminist bir kişiliğe sahip olan Adıvar, 2 oğluna da çok iyi bir annelik yapamamış. Çünkü okuldaki öğretmenlik görevi ve Milli Mücadele için cephedeki çalışmaları annelik vazifesinden önce geliyormuş. Torununun ağzından dinlediğimiz bir röportajda; Halide Edip’in genellikle asık suratlı ama özünde çok duygusal bir insan olduğunu öğreniyoruz.

    14 Bodrum Sürgünü Halikarnas Balıkçısı

    Bizim Halikarnas Balıkçısı olarak bildiğimiz roman yazarımızın asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı‘dır. Bodrum’a olan tutkusu ile tanıdığımız ünlü yazar sanılanın aksine Bodrum’a kendi isteğiyle yerleşmemiştir. İstanbul’da yaşadığı dönemde gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmaya başlayan Cevat Şakir, bir gün yazıları yüzünden tutuklanmış. İstiklal Mahkemesine sevk edilen yazara ceza olarak sürgün edilmesi kararı verildi. Sürgün yeri ise Bodrum’du. O tarihten sonra Bodrum, yazarımızın vazgeçilmez tutkusu oldu. Cezası bittikten sonra bile Bodrum’dan ayrılamadı, ailesini de yanına aldırdı ve orada yaşamaya devam etti. Halikarnas Balıkçısı yaşadığı bu süreci, Mavi Sürgün kitabında anlatmaktadır.

    15 “R”leri Söyleyemeyen Özdemir Asaf

    Türk edebiyatının nevi şahsına münhasır şairlerimizden biri olan Özdemir Asaf kelimeleri kullanma ve duyguları dizelere aktarma şekliyle, yazdığı her şiirle yüreklerimize dokunmayı başarmıştır. Asıl adı Halit Özdemir Arun olan ünlü isim, yazın hayatına ilk başladığı yıllarda, dergilerde Özdemir Özden ismini kullanıyormuş. Bunun sebebi ise “r” harfini söyleyememesiymiş. Ancak daha sonra Oktay Akbal ona babasının adını kullanmayı önermiş ve o günden sonra, Özdemir Asaf ismini kullanmaya başlamış. Sempatik tavırlarıyla insanlar üzerinde hep olumlu izlenim bırakan Özdemir Asaf’ın bilinmeyen bir başka özelliği ise gençlik yıllarında Güneşspor adlı bir futbol kulübünde oynamasıdır.

    Sizlere dünyanın en ünlü yazarları hakkında, muhtemelen daha önce hiç duymadığınız, ilginç bilgileri paylaştım. Bizim Türkler neyse de yabancı yazarların gerçekten de çok garip alışkanlıkları varmış. Mesela Charles Dickens’in boş zamanlarında kimsesizler morgunda durması bana çok garip geldi. Kitaplarını büyük zevkle okuduğumuz yazarların, ne kadar değişik huyları varmış öyle değil mi? Peki ya bu saydıklarımızdan size en garip gelen özellik hangisiydi?




    liderler ve bilinmeyen özellikleri...

    1- Moğol İmparatorluğu'nun Kurucusu Cengiz Han

    - Rivayetlere göre Cengiz Han doğduğunda eli yumruk şeklindeydi ve avucunda kan pıhtısıyla doğmuştu. Bu durum çevresi tarafından büyük bir savaşçı olacağı şeklinde yorumlanmıştır.
    - 9 yaşında evlenmiştir. Eşi daha sonra kaçırılmış ancak kendisi tekrar eşini kurtarmıştır.
    - Avlanırken üvey kardeşini kaza ile öldürmüştür.
    - Çok istemesine rağmen Çin'i fethedememiş, bu hayalini torunu Kubilay gerçekleştirmiştir.
    - Birçok şehri kendisine boyun eğmedi diye yerle bir etmiştir. Buhara'daki herkesi genç, yaşlı, kadın, erkek öldürmüştür.
    - Ömrü at üstünde geçmesine rağmen ölümü attan düşmesi sebebiyle olmuştur.
    - Ölmeden önce taht kavgasını önlemek için ülkesini oğulları arasında paylaştırmıştır.

    2- Roma İmparatorluğu'nun Kurucusu ve Dünyanın En Etkili İnsanlarından Biri Sayılan Jül Sezar
    - Hiç savaş kaybetmemiştir.
    - Bugün kullanılan miladi takvim Sezar'ın eseridir.
    - Dökülen saçlarını gizlemek üzere taç takmıştır.
    - Kleopatra ile olan ilişkisi çoğunlukla bilinse de, Sezar'ın Kleopatra'dan hariç resmi olarak 3 eşi ve çok sayıda sevgilisi vardı.
    - Öldürüldüğünde vücuduna tam 23 bıçak darbesi almıştır.
    3- Güney Afrika’nın İlk Siyahi Devlet Başkanı Nelson Mandela
    - Mandela'nın politika haricindeki bir diğer tutkusu da boks sporuydu. Boks sporundaki şiddeti sevmezdi, bu sporun tekniğine daha çok ilgi duyduğunu söylerdi.
    - Favori yemeği işkembeydi
    - Mandela 2008 yılına kadar Amerika’nın teröristler listesindeydi
    4- Nazi Lideri Adolf Hitler
    - Adolf Hitler Almanya değil Avusturya doğumludur. 1925 yılında Avusturya vatandaşlığından çıkmıştır.
    - Adolf Hitler’in resim yapma sevdası bir başka boyuttadır. Viyana güzel sanatlar lisesine 2 kere başvurmuştur fakat kabul edilmemiştir. Eğer kabul edilseydi Hitler belki de ressam olacaktı.
    - I. Dünya savaşına asker olarak katılmadan önce Hitler’in 2000’e yakın resmi bulunmaktaydı.
    - 1909 yılında parasızlıktan evsizler yurduna yerleşmiştir.
    - Münih’teyken Avusturya ordusu tarafından tutuklanıp Avusturya’ya askerlik yapmak üzere geri getirilmiştir fakat fiziksel açıdan elverişli olmadığı için serbest bırakılmıştır.
    - Birahane baskınına katıldığı için 1924 yılında 5 sene hapis cezasına çarptırılmıştır ve hapisteyken Kavgam adlı kitabını yazmıştır
    - 42 kez suikastten kurtulmuştur
    - 1938 yılında time dergisince yılın adamı seçilmiştir
    - 1939 yılında Nobel ödülüne aday gösterilmiştir
    5- Köleliği Bitiren Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Abraham Lincoln
    - Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı ve Cumhuriyetçi Partinin ilk başkanıdır.
    - Amerikan İç Savaşı'nda Amerika Konfedere Devletleri'ne karşı büyük bir galibiyet elde etmiştir.
    - Ülkenin birliğini korumuş ve köleliği bitimiştir.
    - Suikast sonucu ölen ilk ABD başkanıdır.
    - Tarihsel değerlendirmelerde en iyi ABD Başkanları'ndan biri olarak kabul edilir.
    6- İstanbul’u Fetheden Müjdelenmiş Padişah Fatih Sultan Mehmet
    - Ulemaya daima saygı gösterir ve ilmin üstünlüğüne inanırdı
    - Venedikli Zorzi Dolfin’e göre az gülen, zeki, çalışkan, cömert, amacına ulaşmakta inatçı, her gün mutlaka kitap okuyan, Roma tarihini, Papaların hayatını, Heredot’un tarihini ve daha pek çok tarih kitabını okutup dinleyen, araştırmalar yapan eşsiz bir insandı
    - Tutku derecesine varan en önemli hobisi haritacılıktı.
    - Şairliğiyle bilinen ilk Osmanlı padişahıdır. Şiirlerinde ‘Avni mahlasını kullanmıştır.
    - Güzel sanatlara oldukça meraklıdır. Ok için parmağa takılan yüzükler, kemer tokaları ve kılıç kınları yapmıştır.Bir de değerli taş uzmanı olduğuna dair bir rivayet vardır.
    - Arapça ve Farsçanın yanında Yunanca ve Latinceyi anlayacak kadar da olsa biliyordu.
    - Yemeklerini yalnız yiyen padişah bu adeti saraya getiren ilk kişidir.
    7- Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
    - En sevdiği yemek kuru fasulye pilavdı
    - Reşat Nuri Gültekin’in Çalıkuşu adlı romanını hep başucunda bulundururdu
    - Gömleklerinin tamamı beyazdı
    - Yüzmeyi ve bilardo oynamayı çok severdi
    - Matematiğe ilgisi büyüktü
    - Bir geometri kitabı yazdı
    - Üçgen, açı, dikdörtgen gibi 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasıdır
    - 1923 yılında Times dergisine kapak oldu
    - Osmanlı döneminde idam cezasına çarptırıldı fakat bu ceza hiçbir zaman gerçekleştirilemedi


    Tam bir kahve tiryakisi olan Orhan Veli'nin olayı abartıp büyük bira bardaklarıyla günde yedi sekiz bardak kahve içtiğini ....
    Dünyanın belki de en iyi aşk romanı olan “Aşk Hikayesi”nin yazarı edebiyat profesörü Erich Segal’in basmakalıp bir öykü anlattığı için çok eleştirildiğini;ama bu romanın New York Times’ın en çok satanlar listesinde tam 41 hafta birinci sırada kaldığını...
    Reklamlar
    Türk edebiyatının ustalarından Orhan Kemal’in ilk gençliğinde başlayan kahvehane tutkusunun bütün ömrünce sürdüğünü ve ona göre kahvehanelerin bir çeşit “laboratuvar” olduğunu...
    Garip akımının üç temsilcisinden biri olan Oktay Rifat’ın babasının TDK’nin ilk başkanı olduğunu...
    “Sokağı edebiyatımıza getiren sanatçı” olarak bilinen yazar büyük usta H.Rahmi Gürpınar’ın mikrop alacağı kaygısıyla eldivensiz dışarı çıkmadığını,insanlarla el sıkışmaktan ya da öpüşmekten hoşlanmadığını evdeki kapı kollarını bile entarisinin eteğiyle tutarak açtığını ...
    Fransız şiirinin kutsal kitabı sayılan Les Fleurs du Mal/Kötülük Çiçekleri’nin yazarı Charles Baudlaire’in yapıtlarındaki başkaldırıyla çağının öncüsü olurken yaşamındaki başkaldırısıyla kendisi için öngörülen saygın hayatın yerine bohemliği seçtiğini ...
    Tanzimat Dönemi sanatçısı Şemsettin Sami'nin babasının Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen olduğunu ...


    ??ÜNLÜ YAZARLARIN ÜNLÜ ÇOCUKLARI GALERİSİNE GÖZ ATIN



    Büyük düşünür Cemil Meriç’in kör olmasına yakın tavandaki ışığa daha yakın olabilmek için masanın üzerine sandalye koyup yine de okumaktan vazgeçmediğini ve telif eserlerinin büyük kısmını gözlerini kaybettikten sonra yazdığını ....
    Dört yılda bir yapılan milletvekili seçimlerinde bağımsız adaylığını ilan edip parklarda, meydanlarda nutuk atan, etli, kırmızı yanaklı, toparlak çehreli, kısa boylu, ceketinin yakasına taktığı çiçeğin kökünü mendil cebindeki küçük bir şişedeki suyla besleyen, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde kütüphane memurluğu da yapan “mistik şair” Asaf Halet Çelebi'nin yaşadığı dönemde pek çok kişi tarafından yadırgandığını ...
    Haksızlığa asla tahammül etmeyen Mehmet Akif’in Veteriner İşleri Müdür Yardımcısı görevini üstlendiği yıllarda müdürünün bir haksız karar ile azledilmesi üzerine görevinden istifa ettiğini ...
    Edebiyatımızda ilk epik tiyatro Keşanlı Ali Destanı’nı yazan Haldun Taner’in gerçekliği daha iyi yakalamak için bir taşralı gibi giyinerek sahte bir isimle Altındağ’da bir gecekonduda yaşadığını...
    Edebiyatımızın ilk kadın romancısı olan Fatma Aliye Hanımın babasının tarihçi Ahmet Cevdet Paşa’nın olduğunu ve romanlarında Ahmet Mithat Efendi’nin büyük desteğini gördüğünü





    – Cahit Sıtkı, küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
    – Nazım Hikmet, Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
    – Cengiz Aytmatov’un kağıda karşı alerjisi vardır.

    – Yahya Kemal’in hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
    – Şemsettin Sami 20 yıl boyunca sakallarını kesmemiştir.
    – Hüseyin Rahmi mikroptan korktuğu için 100 çift eldivene sahip olmuştur.

    – Karacaoğlan’ın en büyük korkusu: Çirkin bir kızla evlenmektir.
    – Tevfik Fikret, aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evinde isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.

    – Ahmet Haşim’in hastalık derecesindeki takıntısı ise: Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
    – Abdülhak Şinasi Hisar’ın en büyük takıntısına gelelim: Temizlik. Arkadaşları ondan: “Neredeyse suyu da yıkayarak içecek.” diye yakınmışlardır.

    – R.Mahmut Ekrem’in düğünü 40 gün sürmüştür.
    – 3 büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel: Tomris Uyar.
    – Cemal Süreya demişken… Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.

    – Orhan Veli’nin ölümü, Belediye’nin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
    Kaynak: Fırat Şahin

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >







  • Hepsini okudum. Çok şaşırdım kendime

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Up

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Burası Çok Önemli Kitabı
    geçen ay açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.