Şimdi Ara

Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
82
Cevap
1
Favori
49.070
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İslam dünyasından bilim adamı mı çıkarmış ya? Müslümanlar insan öldürmekten başka ne yapmışlar ki? He bugün kitabı Avrupa'da baş tacı yapılan İbn-i Sina da hristiyandı zaten. Belki bir gizli ateist bile olabilir...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Algol

    İslam dünyasından bilim adamı mı çıkarmış ya? Müslümanlar insan öldürmekten başka ne yapmışlar ki? He bugün kitabı Avrupa'da baş tacı yapılan İbn-i Sina da hristiyandı zaten. Belki bir gizli ateist bile olabilir...


    Siz kabul etmiyor olabilirsiniz, ama evet 'müslümanlardan bilim adamı' çıkar. Çıkmaması için bir nedenmi var.?

    Ayrıca Neden olayı 'müslüman bilim adamı' olayına çeviriyorsunuz..? anlıyamadım?

    Aklıma ilk gelen 2 neden şu;
    1-Büyük ihtimalle konunun sadece başlık kısmını okuyarak yorum yapıyorsunuz, hiç bir şey bilmeden yorum yapmak doğru değildir...
    2-Veya amacınız sadece provakosyon, olay çıkarmak (umarım bu düşüncemde yanılıyorumdur...)

    ----İbn-i Sina'nın müslüman olup olmadığı, neye inanıp inanmadığı bilim adına ne kadar önemlidir sizce..? Bence çokta bir önemi yok...Bilim bilimadamının inancına bakmaz, neler yapıp neler kazandırdığına bakar.(bu bağlamda hiristiyan veya ateist olup olamadığıda mühim değildir...)
    ------Ebul-iz'e gelince; dediğim gibi onunda müslüman olup olmadığı, neye inanıp inanmadığı, bilim için pek bir şey ifade etmez...Ama bizim için, bizim değerimiz, bizim kültürümüz olup olamadığı ve bundan istifade edip edemediğimiz çok şey ifade eder...
    Şimdi umarım Konunun sizin kafanızdaki konudan ne kadar uzak olduğunu anlamışsınızdır...


    saygılar...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Algol

    İslam dünyasından bilim adamı mı çıkarmış ya? Müslümanlar insan öldürmekten başka ne yapmışlar ki? He bugün kitabı Avrupa'da baş tacı yapılan İbn-i Sina da hristiyandı zaten. Belki bir gizli ateist bile olabilir...


    Tekrar iğneleyici bir yazı yazmış sayın Algol. Ancak bu sefer, bu yönde değerlendirilmese bile katılmıyorum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Algol

    İslam dünyasından bilim adamı mı çıkarmış ya? Müslümanlar insan öldürmekten başka ne yapmışlar ki? He bugün kitabı Avrupa'da baş tacı yapılan İbn-i Sina da hristiyandı zaten. Belki bir gizli ateist bile olabilir...


    Algol ' u tanıyamamışsınız. Bu mesajı da mecazi

    Neden çıkmasın canım çıkmıştır tabi.
  • Bilim-Teknik dergisinin Cezeri hakkında daha önce hazırlamış olduğu çalışmalardan bir iki örnek ;



     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası


     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi El-Cezeri -- 1 Şubat 2008; 22:20:22 >




  • Bilim-Teknik dergisinin Cezeri hakkında daha önce hazırlamış olduğu çalışmalardan bir iki örnek ; (devam)

     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası


     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi El-Cezeri -- 1 Şubat 2008; 22:22:02 >




  • Yukarıdaki "islam bilgini" tartışmasını geliştirelim o halde:
    Ebu-l İzz, Artuklu sarayında ürünlerini Türk sultana sunan bir Kürttür.
    O halde Ebu-l İzz'e"Kürt Bilgini" demenin de zamanı gelmiştir.
    Bunu, "Türk bilgini" denildiğinde "Kürt bilgini" deme hakkı doğmasından ötürü diyoruz.
    Yoksa bir bilginin Türk olmasının bir önemi yoksa, Kürt olmasının da önemi yok.
    Bir çuval dolusu Boğaziçi, ODTÜ, Hacettepe Prof.ları bu yanlışı isteyerek yapıyorsa, kınanır;
    Bilmeden çalakalem yapıştırılıyorsa, yanlışa o halde karşı durmak gerek.
    Resmi Tarih, böyle bir düzine aşırma ile doludur:
    Fuzûli, Mevlâna Selahaddin-i Eyyubi vs vs vs...
  • ''_Cizre_''; ''El_Cezeri'' Olmuş...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: NATO_OTAN

    ''_Cizre_''; ''El_Cezeri'' Olmuş...


    Bi değişiklik olsun istedim.

    Zaten ikisininde anlamı aynı.

    --------
    was'sölediği benimde dikkatimi çekmişti aslında
    Ama sanırım onlarda dikkat çekmek için böyle bir yolu denemişler...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri
    Ayrıca Neden olayı 'müslüman bilim adamı' olayına çeviriyorsunuz..?


    Doğru.
    Evren, "insan" temelli olarak yaratılmıştır, "müslüman" değil.
    Böyle olmasaydı, Ay'a ilk ayak basan kişi bir Fas'lı bedevi olurdu, Neil Armstrong değil!
    Ya da Yuri Gagarin ilk uzaya çıkmaz, hatta bir köpek; bir maymun çıkmaz,
    En önce Tebriz'li bir acem yörüngede dolaşırdı!
    Evren, "insan" esası üzerine kuruludur, "müslüman" değil,
    Müslüman olmak, ayrı bir boyutun sorunudur.
    Selam.
  • Kendi hazırlamış olduğum, Cezeri ile ilgili bir powerpoint çalışması:




    Biliyorum daha iyi olabilirdi.Ama elimden bu kadarı geldi.
  • İlham meleklerinin sürekli etraflarında dolaştıkları nadir insanlardan biri
  • quote:

    Orjinalden alıntı: was


    Sizler gibi bir avuç değerli arkadaş hariç kim biliyor ki @Massaimassai?
    Şu ülkede Ebu'l İz'den bihaber en az 65 milyon insan vardır, az bile söyledim.
    Şu halk, geçmişini bilmeden geleceğini nasıl kurar?
    Ebu'l İz'i bile Batı tanıttı bize, Biraz da İbrahim Hakkı KONYALI,
    Diyarbakır Artuklu Kütüphanesinin küflü raflarından indirerek merhum...
    Sağolsun ECA armatür firması 2 otomatını birebir ölçekte yaptı ve müzesine kaldırdı; başka?
    Halbuki çoktan İTÜ'nün, ODTÜ'nün BÜ'nin bahçesinde; Cizre'nin tam ortasında;
    Diyarbakır'ın göbeğinde,
    Heykelleri, makinaları, fıskiyeleri ve müzeleri boy boy durmalıydı sizi küçümseyen dünyaya nisbet!
    Hatta Dicle Üniv.nin adı belki de "Ebu'l İz Evrensitesi" olmalıydı çoktan!
    Velhasıl,
    Geçmişini bilmeyen geleceğini inşâ edemez.
    Selam ile...



    hocam üzülerek söylüyorumki bende ismini ilk defa burada duyuyorum. tüm içtenliğimle söylüyorumki geröektende hayatımda ilk defa birşeyi hiç duymayıp bilmememden dolayı üzüntü duyuyorum.ama topic i açan ve sizler gibi arkadaşlar sayesinde öğrenebiliyoruz en azından. topic i açan kardeşimizinde emeğine sağlık




  • Cezerinin icat etmiş olduğu Su Saati

  • el cezeri nin 11 kitabının sadece 1 i Türkiye de diye duymuştum.
  • Su Mühendisi: İsmail El Cezerî
    Müjdat ÖZKAN



    Hayatı mevzuunda pek çok bilinmeyen İsmail El- Cezerî (İbn-el Rezzaz) 1181 yılında Mezopotamya'daki Amid (bugünkü Diyarbakır şehri) beyliğinin hizmetine girdi. 120u yılında Amid beyine, "Hünerli Mekanik Aletler Bilgisi Kitabı"m takdim etti. Sonraları Arapçadan Farsça ve Türkçeye çevrilen bu eseri, günümüz bilginleri Ortaçağ İslâm Dünyasının mekanik sahasındaki ilerlemelerinin çok önemli bir gelişmesi olarak değerlendirmektedirler. Başka hiçbir Arap kaynağında mekanik prensipler, böylesine geniş biçimde anlatılmamışdır. Ne var ki, bu kitabın da birçok eksiği vardır. Meselâ; teleskop ve terazi gibi, İslâm âlimlerinin çok ileri olduğu ilim dallarından söz edilmemektedir. El-Cezerî' nin yaptığı makineler Ortaçağda İslâm âlimlerinin su mühendisliği sahasındaki muvaffakiyetlerini bariz bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.

    El- Cezeri'nin tarif ettiği bazı makineler pratik faydalar taşır. Bunlardan biri, bir mil (eksen) boyunca yer alan dişlilerle çalışan bir nev'i tulumbadır. Tulumba bir dizi kepçeyi sırayla hareket ettirerek suyu çıkarır. Kitapta anlatılan bazı cihazların ise yalnızca eğlendirici bir değeri vardır. Meselâ; İçinde su varmış gibi görünmesine karşılık, suyu boşaltılamayan su kapları ve içi boş gibi görünüp, su akıtan kaplar gibi.. Bugün bu kaplarda kullanılan prensiplerden istifade ederek günümüze de bazı oyuncaklar yapılmaktadır. Hem eğlendirici, hem de faydalı olan bu cihazlara, çeşme ve su saati misal verilebilir.

    El- Cezerî'nin saatlerinin çalışma sistemi, çoğunlukla aynı mil üstündeki bir gösterge ile üstünden, ucuna ağırlık asılı bir kayış geçen kasnak biçimindedir. Ağırlığın düşüş hızı, yüzen bir cisimle kontrol edilir. Yüzen cisim, kayışın öteki ucuna tutturulur ve içinde bulunduğu kap yavaşça boşaltılır. Bazı durumlarda da, devrilebilen bir kova. otomatik olarak dolmakta ve devrilince bir mandalı iterek, dişlinin bir diş ilerlemesini sağlamaktadır.

    El- Cezerî, çalışmalarının büyük bir bölümünü, zaman aralıklarını değişik biçimlerde belirlemeye yöneltmiştir. Yaptığı bir makineda saatler, davul, zil ya da trampet çalan insan maketlerinin teşkil ettiği bir orkestra ile belirtilir. Aynı çağda Avrupa'da yapılan saatlar da ise böylesine teferruatlı ve ince işçilik yoktur.

    El- Cezerî tarafından adapte edilen mekanik prensiplerin çoğu oldukça eskidir. Onun makinelerı dişliler, mandallar, palangalar ve kaldıraçlardan oluşuyordu. Günümüzde bütün motorlu vasıtalarda bulunan "krank mili"ni ilk defa o kullanmıştır.

    El- Cezerî'nin yaptığı makinelerın çoğu su ile çalışır. Bu bakımdan El- Cezerî ye su mühendisi demek çok yerinde bir ifade olacaktır. Onun su kıtlığı çekilen bir bölgede yaşadığı düşünülürse icadlarının oldukça enterasan olduğu ortaya çıkacaktır.



    El Cezerî’nin Hünerli Mekanik Cihazlar Bilgisi Kitabı’ndan iki çizim
     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası
     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası

    1- Öküz gücüyle çalışan bir su çıkarma makinesi vardır. Burada mekanik bağlantı, tam olarak gösterilmiyor. Ama aşağı doğru olan mil, kepçenin inip çıkmasını sağlayacak biçimde döner.

    2- Su düzeyindeki değişmelerle alçalan yükselen kaplarla düzenlenen bir su saatidir. Bu kaplar, 12 çemberli göstergeyi hareket ettiren makaraları takılı kordonlara bağlanmıştır.




  • Abdullah YAŞIN
    Araştırmacı-yazar


    İSMAİL EBUL-İZ EL CEZERİ
    M. 1153 - 1233 (548 - 630)



    Cizreli büyük mucit, bilgisayarların ve kumputürün temellerini atan alim, fen ve teknik adamı, robot, saatlar, su makinaları, şifreli kilitler, şifreli kasalar, termos,otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 makine mucidi ve dünyanın ilk sibernitik bilginidir.

    Ebul-İz, Cizre Tor (Dağkapı) Mahallesinde 1153 yılında doğdu. Botan aşiretindendir. Adı İsmail olup babasının adı Rezzaz’dır. Lakabı ise, şeref, onur babası anlamında Ebul-İz’dir. Cizre’li olduğu için kendisine El- Cezeri olarak adlandırılır. Dünyada eşsiz bir mucit olduğundan, kendisine “Zamanın güzeli” anlamında “Bediuzzaman” denilmiştir. Ayrıca çalışanların ve işçilerin reisi olarak ün salmıştır. Arapça,kürtçe,Farsça,Osmanlıca ve Latince biliyordu.

    Kitaplarda tanındığı adı İSMAİL EBUL-İZ BİN RAZZAZ EL-CEZERİ olarak adı geçer. Batı dünyası onu Cazari (Gazari) olarak tanır. Meşhur olduğu en büyük ve değerli eseri, şüphesiz bütün icad ve tekniği topladığı kitabıdır. Kitabının adı :” EL CAMİU BEYN EL İLİM VEL AMEL-EN NAFİ’ FİS SANAAT İL HİYEL” adlı arapça olarak yazmış olduğu eseridir. Kitabın Türkçe anlamı da şöyledir: “İlim ve tekniğin birleşmesiyle, hayal san’atının toplamı” diyebiliriz.
    Sibernitik, bilindiği üzere; insanlarda ve makinalarda, karşılıklı haberleşme, kontrol, denge kurma ve yöneltme bilimidir. Ebuliz, Sibernitikteki Denge Durumu ya da, Elektronikteki Ayarlama Sistemleri’ne el atmış ve başarı ile uygulamıştır. Çok çeşitli makinalar yapmış ve her bir makinesinde ayrı bir Denge durumunu kurmuştur. Bazı şekillerinde Hidro-mekanik tesirler ele alınmasına rağmen, bir diğer şekilde Hidro-mekanik güçten yararlanarak, şamandıra ve palangalan arasında “Karşılıklı etkide bulunma” gibi ilginç düzenler, otomatik sistemler kurmuştur. Sonuç olarak Ebuliz İsmail bin Rezzaz Otomatik Kontrol Biliminin en zirvesinde dünyanın kabul ettiği alim, deha ve erişilmez bir mucittir.

     Ebu'l iz El-Cezeri :Sibernetik Robot Biliminin ve Mekaniğin Babası, Hidromekanik Dehası


    Akıllara durgunluk veren ve insanları hayretle bırakan bir serdir. Kitaptaki yazı, şekil ve resimler kendisi tarafından yapılmıştır.Cizre’de Ebul Kasım Mahmıd Sencerşah (1162-1170) döneminde Cizre Ulucami kapısı ile kapı tokmakları olan ejderleri yapmıştır.Sencerşah’ın ölümünden sonra yerine geçen Seyfeddin Gazi b.Kutbeddin Zengi’nin işi gücü savaş olan birisiydi. Ebul-İz’den aşırı vergi almakta idi. Bu yüzden Seyfettin Gazi b.Kutbeddin Mevdud b. Zengi döneminde (sal.1170-1181) 1174 yılında İsmail Ebul-İz El-Cezeri Diyarbakır’a gidip bu sefer Artukluların sarayına geçti.
    İsmail Ebul’iz (R.A.) Artuk sultanı Kara Aslanı’n (Saltanatı: H. 540-570 ve Miladi 1144-1174 ) torunu ve Diyarbakır Hükümdarı Ebul feth Nasıruddin Mahmud (Saltanatı: H. 597-619 ve M. 1200-1222) için bu eseri yazdığını bildirmekterdir. Esas eserini 1205 yılında yazmıştır.

    Bu eserin kopyasını Hasankeyf’li (Eskif’li) bir imam 1206 yılında yazmıştır. Hasankeyf Artuklu Sultanı, Diyarbakır Artuklu Sultanına yazılmış olan bu eseri bu imama yazdırmıştır. Bu yüzden Hasankef’liler onu kendilerine mal etme insafsızlığına ve yanılgısına girerler. Ebul-İz’in veya Cezeri’nin Hasankeyfle yakından uzaktan hiç bir ilgisi yoktur. Hasankeyfli olsaydı, ona Eskifi veya Hasankeyfi derlerdi.
    Aynı zamanda Ebul-İz’in Diyarbakır’la da hiçbir ilgisi yoktur. O dönemde Zengi yönetiminde olan Cizre’den vergiler ve savaşlar için Diyarbakır’a 1174 yılında göç etmiştir. Artuk sultanı Kara Aslan ve torunu ve Ebul feth Nasıruddin Mahmud (Sal: 1200-1222) 25 yıl hizmet yaptıktan sonra, Cizre’ye dönmüş ve Cizre’de ölmüştür. Ebul-İz ve kardeşi Cizre mezarlığına gömülmeyerek, Nuh Peygamber (as) Camii avlusuna gömülerek üzerlerine kubbe yapmışlardır. El-Cezer’nin Diyarbakır’la hiçbir ilgisi yoktur. Diyarbakır’lı olsaydı “El-Amedi” veya “Diyarbekri” denilirdi. Diyarbakır Ulu Camiindeki taş satı da Ebul-İz yapmıştır.




    İstanbul Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesindeki eserinin kopyası 1206 tarihlidir. III. Ahmet Kütüphanesinde bulunan bu el yazması eserin kayıt numarası 3472 dir. Mevdut El Cezeri’nin yazmalarının en eskisi ola bu nüsha, kayıp orjinal eserin bir ikinci el kopyasıdır. Aynı Kütüphanede, 3606 kayıtlı başka bir el y azması ise 1354 tarihlidir. (4) Eser Yavuz Sultan Selim tarafından da Türkçeye çevrilmiştir. Ayrıca İngilizce, Almanca ve Fransızca’ya tercüme edilmiştir.

    Batı dünyasında tanınıyorken, bizce unutulmuş olan merhum Ebul’iz El-Cezeri’yi okuyuculara 1971 yılında Cizre Kültür Cemiyeti başkanı Abdullah Cizre ve 1972 yılında sayın İbrahim Hakkı Konyalı, daha sonra sayın Dr. Toygar Akman, sayın Prof. Dr. Atilla Bir, sayın Prof. Dr. Kazım Çeçen ve sayın Nezih Özokur tanıtmışlardır. Şüphesiz Diyarbakır’da 1969 yılında çıkan Kara-Amid dergisinin bu tanıtmada büyük bir payı vardır. Kara-Amid dergisin 1972 yılında okuyan sayın Dr. Toygar Akman artık hem okuyucularımıza, hem de batı dünyasının yeni nesline, 1974 yılında yapılan “Sibernitiki Hukuka Uygulanması” seminerinde tanıtmıştı. Yine Dr. Toygar Akman beyin önerisi ile Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu Müdürlüğü, Ebul’iz El-Cezeri’nin anıtını yapmaya karar vermişti. TÜBİTAK Genel Sekreter vekili olan zat da, 1977 yılında verdiği bir kararda Ebul’iz anıtının yapımına başlamak için gayret göstereceğini söylemişti. Bilim ve Ütopya Dergisi Ocak 2002 sayısının 50 sayfasını Ebul’iz El Cezeri’ye ayırdı. Şu anda Ebul’iz’in kitabı Türkçeye çevrildi.


    Ebul-İz, “El Cami’ Beyne’l-İlm ve’l AmelEn Nafi’ Fi-Sınnatil-Hiyel” adlı eserinde önsözden başka 50 adet şekil, 55 adet çok ilginç buluş ve 15 farklı düzen yer almaktadır. Eser 6 bölümden meydana gelmiştir:


    1. Bölüm; Su Saatleri: Bunlar Binkam (Pingan) denilen su saatleridır. Finkan denilen bir de kandilli su saatleri olup, saatımüsteviye ve saatı zamaniye olarak nasıl yapılacağı hakkında 10 şekille belirtmiştir. (Saatı zamaniye: Uzunluğu ne olursa olsun, gece ve gündüzü 12’ye bölmek suretiyle hesaplanan zaman süresi ve bu süreyi gösteren saatler olup, saat süresi devamlı değişmektedir.)
    (saatı müsteviye: Bugün anladığımız manada, günü 24é bölmek suretiyle elde edilen zaman süresi ve bu süreyi gösteren saatlere denir.)
    2. Bölüm: Şarap meclislerinde kullanılan otomatik kaplar ve oyunlar. (ŞArap: Arapçada içilecek her şeye denilir. Buradaki anlamı içki değildir.) Yani sofralarda kullanılan otomatik kap ve sürahilerle ilgili düzenlerdir.
    3. Bölüm: Hacamat (Kan aldırma ve kan toplama) ve ibrikdarlık yapan düzenler.
    4. Bölüm: Fiskıyeler, havuzlar ve müzik otomatları hakkında.
    5. Bölüm: Kuyu ya da Akarsulardan su çıkaran tulumbalar ve kaldırma düzenleri 5 şekil.
    6. Bölüm: Birbirleriyle lişiksi olmayan düzenler. 5 şekil. Bunlar çeşitli saray hizmeti gören makinalar, şifreli kilitler kasalar ve oymacılık.
    Ebuliz el Cezeri, büyük bir fen ve teknikçi olmakla beraber, Mühendis, ressam, sanatkar, hattat ve dünyanın ilk Sibernitik alimi, “Elektronik Beyin” in “Komputer Teknoloji” nin “Otomasyon sistemi” bilimsel gelişmesinin de öncüsüdür.


    El Cezeri eserinde gayet mahirane bir tarzda yapılmış ve özellikle şekillerine göre adlandırdığı maymun, fil, cellat, muharrir, davulcu saatlerinden uzun uzadıya ve açıklamalı olarak bahseder.
    Ebuliz’in büyük dehasını gören hükümdar, onu imtihan edip, şöyle der: “Bana zincirsiz, topsuz, fındıksız (yuvarlaksız) bir makina yap ki, ben hem seferde, hem hazerde kullanabileyim. Aynı zamanda da şekil itibarıyla göz ve gönül alıcı olsun” dedi. Ebuliz eserinde (Ben de yaptım; çok beğendi) diyor ve bu enteresan makinayı da, bütün açıklığı ile kitabında analtıyor. (3)


    İstanbul Topkapı Sarayı’nda bulunan El Cezeri’ye ait kitabında, minyatür ve çizimler üzerindeki işaretler şifrelidir. Kitabın sonunda bu şifreleri açıklayan bir anahtarı bulunmaktadır.Cezeri, 21 adet Arap harfini kullanmış ve harfe karşılık iki işaretle temsil edilmiş, ancak (Kef) harfi bir işaretle temsil edilmiştir. Bunu niye böyle yaptığını bilemiyoruz. Gizli simya ilminden esinlenerek yaptığını bilim adamları tahmin etmektedir. (4) Anlatılan her düzenin bir esas çizimi olduğu gibi, bu düzenin temel çizimleri (Ebced) hesabına dayanılarak, 1 den 50’ye kadar numaralanmıştır.


    Alman profesörlerinden Wideman, Ebuliz El Cezeri’nin otomatik makinelerinden birkaç tanesini yapmış ve başarı ile işletmiştir: batı dünyasına E. Wideman ile talebesi F. Hauser, Cezeri’yi tanıtmışlardır. Esasında bir kimya porfesörü olan Wideman, boş vakitlerinde Arapça ilim eserleri üzerinde incelemeler yapmakta ve çevresine bu konuya ilgi duyan talebeleri toplanırdı. Öğretim üyesi bulunduğu Erlangen Üniversitesinde bazı düzenlerin çalışır modellerini yaptırdığını biliyoruz Ayrıca El Cezeri’nin kitabını da kısımlar halinde tekrar Wideman Almanca’ya çevirmiş ve teknik yönden yorumlamıştır. Wideman çalışmalarını I. Dünya Savaşı etkisindeki 1908-1921 yıllarında, erişilmesi güç mecmua ve kitaplarda yayınlamış olduğundan, bu bilgiler yeterince değerlendirilememiştir. Böylece savaş içinde bulunan devletlerin bu yüce zattan haberleri bile olmamıştır. Ancak, 50 yıllık bir aradan sonra, 1974 yılında Donald hill, Wideman gibi, Oxford yazmasını temel alarak, eseri İngilizce’ye tercüme etmiştir. Ayırca eseri esaslı bir etüd konusu yaparak, eseri yorumlamıştır. Eserin birinci kısmındaki su saatlerinden biri Donald Hill önderliğinde hakiki boyutlarda gerçekleşmiştir. Bu işler duruma getirdiği Ebuliz’in eserini (Rökonstrüksyon) 1976 Londra İslam Festivali süresince “Science Museum” da çalışır halde sergilenmiştir. (4) Arapça olarak eseri aynen yayınlayan ve kritikler yapanlardan biri de Ahmed el Hasan adında bir Suriyeli ilim adamıdır. Ayrıca bu zat, Ebuliz’in çeşitli el yazmalarını karşılaştırmış ve İngilizce özet vermiştir.


    Donald Hill, Ebuliz’den çevirmiş olduğu kitabın adını “Al - Jazari’s book of İngnious Mechanival Devices” bırakmıştır. Türke “El Cezeri’nin Mekanik Hareketler Mühendisliği Bilgisi” adını verirler. Ebuliz için Donald Hill’in yazmış olduğu esere dayanarak Nature Dergisi şöyle söylemektedir : “12. YÜZYIL MÜSLÜMAN MÜHENDİSLİĞİNİN DORUĞUNA ERİŞMİŞ BİR KİŞİ.” Bilim ve Ütopya 2002 Ocak sayısı “ROBOTLARIN VE OTOMASYONUN ATASI EBUL-İz EL CEZERİ” kapağıyla elli bir sayfa ayırmıştır.
    El Cezeri’nin yaptığı makine parçalarının bir kısmı kendisinden 200-350 yıl sonra yaşamış Giovanni de Dondi ve Leonardoda Vinci’nin eserlerinde rastlanmaktadır.(5)
    Ömrünün son yıllarında kendi şehri olan Cizre’ye dönmüş ve Cizre’de vefat etmiştir. Nuh (A.S.) Camii avlusunda bulunan kubbesinde gömülmüştür.

    Eserinin Türkiye’de 5 kopyası olmak üzere tüm dünyada 16 kopyasının olduğunu biliyoruz. Türkiye’de, Topkapı Saray Müzesinde 4 adet, 1 adedi de Süleymaniye kitaplığındadır. 1 tanesi Bağdat Cahıs Kütüphanesinde, 1 tanesi Dublin Chesterbeatly Kütüphanesinde, 2 adedi de Oxford bodleian Kütüphanesinde, iki adedi Leiden Universite Kütüphanesinde, üç tanesi de Paris Bibliotheque Nationalde ve Amerika Birleşik Devletlerinin çeşitli müze ve kolleksiyonlarında farklı yazmalardan koparılmış, minyatürlü sayfalar bulunmaktadır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi El-Cezeri -- 27 Haziran 2008; 14:14:00 >




  • Çok güzel çalışmalar. hepsini sıkılmadan okudum...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: klutch

    el cezeri nin 11 kitabının sadece 1 i Türkiye de diye duymuştum.


    Topkapı Müzesin'de gördüm bir elyazması nüshasını.
    Sanırım III.Ahmet Kütüphanesi'nde idi.
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.