EA'cilari yerlestiriyorum (2023 edition) (12. sayfa)

Bilkent ankarada olduğu için pek okul işleyişini bildiğim bir yer değil şahsen. Felsefeyi bilmiyorum ama iktisatta fransanın kendi ekolü olduğu doğru bence de. Ama bu ekol Thomas Piketty gibi isimlerin başını çektiği tipik ve tipik anglosakson dünyası bakış açısından ayrı bir değerlendirmeyi hak eden bir zihniyete sahip. Şahsen o tarafın dünya iktisadi gelişimlerine daha insancıl yaklaşımları olduğunu düşündüğüm için ayrık durumları benim gözümde o tarafı daha takdir edilesi bir pozisyona getiriyor. Zaten nüfuz denen kavram da dünyadaki eşitsizlikleri ve tek sesli vaziyetleri devam ettirmenin aracı olan bir şey temelde. Zaten çeşitlenemeyen kısır bakış açıları da dünyanın her on yılda bir ekonomik krizler ile baş başa kalmasına neden olan şey şahsi kanaatimce. Gerçi akademide tek tipleşmeden sıyrılabilenler de yine yalnızca amerikan okulları gibi görünüyor. Ancak onlara erişimi en iyi sağlayabilecek okul da Bilkent'ten ziyade koç olabilir. Ki akademide iyi bir yere gelmek isteyen insan için okullar çok da mühim olmamalı zaten. Okulda verilen bilgiyle kalan bir insanın akademide bir başarı ortaya koyması mümkün değildir. O yoldan gitmek isteyen bir insanın yapması gereken bence akademik araştırmanın nasıl yapıldığını öğrenmek ve bolca okuyup üstüne akademik yazma ve argüman üretme pratiği yapmak olmalıdır.

bu arada kendim de siyaset bilimini de okuduğum için laf edebilirim diye düşünüyorum gerçekten haklı bir söylem. şahsen sosyoloji bile bir nebze bilim olur siyaset biliminden bilim çıkmaz gibi geliyor artık.

Doğru olanın o olduğunu söylemedim zaten. Ben de kıtaya kendimi daha yakın addederim. Hem felsefe geleneğini hem fransız ekolünü severim ama halihazırda kıta akademisine giriş yapmak çok daha zor anglosakson akademisinden. 80’lerden itibaren de akademik enflasyonla beraber ingilizce dünyanın hegemonyası hakim oldu. 60’ların fransız filozofları 70’lerde 80’lerde abd’de çokça tanındı okundu adapte edildi. Kendileri de abd’de uzun süreli konaklamalar yaptılar. Dediğinize katılmakla beraber zaten can çekişen bir akademide büyük bir kapı anglosakson dünya. O dünyaya adapte olmak gerekiyor eğer aileden büyük bir desteğiniz yoksa. Ben de bilkentte analitik felsefeyi kıta’ya yeğlemem ama böyle yürüyor. Dediğim descriptive bir şeydi aslında.

Oturup uzun uzun yazı yazmak isterdim bu saçmalamanıza ancak daha yazdığımı bile anlamamamışsınız. Yüksek perdeden, ihtiyatsız bağırmak argümanı daha kuvvetli veya geçerli yapmıyor. Her neyse, yazdığımı okursanız TTK’nın YÖK’ün resmi olarak belirlediği bölüm adı Siyaset Bilimi veya Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler olan bölümlere burs verirken öğrenim kazanımları/müfredat/ders izlenceleri bakımından farklı içerimleri olmayan Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi isimli bölüme burs vermemesinden bahsetmiştim. Bir daha benim mesajımı alıntılamazsanız sevinirim.

İnsan aileden büyük bir desteğiniz yoksa kısmının kurulmasına gerek olmayan bir dünyada yaşamayı istiyor ama şu şartlarda sizin söylediğiniz de doğru büyük ölçüde.

İkinci üniversitem olacak. Keyfine okumak istiyorum. 2 yıllık 4 yıllık fark etmez. y-tyt 220 k. y-ea 298k.

Mümkünse ya i.ö olsun ya da uzaktan eğitim veya açıköğretim.

Teşekkürler

Yazsana uzun uzun  

abi sıralama 56k geldi. Ybs düşünüyordum ama istanbulda haliç, istinye falan tutuyor. Okulları gezdim istinye daha iyi gibiydi eğitim olarak doyurucu geldi gözüme ama kampüs hayatım 0 olacak yüksek ihtimal. Ailem de baskıcı biraz. Hacettepe işletme, iktisat tutuyorken değerlendirmek isterim aslında. Sence geleceği olan bölümler mi? Çok mezunu var safsatası ne kadar etkiler beni? Bi de yazılım öğrenmek istiyorum bunu işletme/iktisat okurken hacettepenin imkanlarıyla öğrenebilir miyim? Mezuna bırakma işini de bir tık düşünüyom buna ne dersin? Of her şeyi sordum cevaplarsan şimdiden çok teşekkür ederim vaktini ayırdığın için

Girersin hocam ben boün polsteyim. İstediğin alana yönelebilirsin.

hocam biraz açabilir misin üniversitenin ve bölümün -,+larını yazabilir misin? 73k sıralama yaptım düşünüyorum