Şimdi Ara

Devir daim degil.Kalici manyetikle stator rotor motoru. (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
395
Cevap
9
Favori
96.875
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ne oldu bu ARGE işi? Kendi aranızda mı hallettiniz? Aldın mı paraları mekatronik?
  • Maddi ve bilgi olarak oldukça donanimli bir grup arkadasim gerekli tüm malzeme ve ekipmanlariyla bu motorun bir prototipini hazirlamak üzere bu hafta ise basladilar. Umarim gercekten birseyler basarirlar ve sonucu sizinle paylasirim. Herkese selamlar.
  • "var olan potansiyeller" ifadesini kullanmışsın arkadaşım. var olan herşey yok olmaya da mahkumdur. matrix dalgasında da geciyordu hani, başlangıcı olan herşeyin bir sonu vardır diye. hah ondan işte. potansiyel potansiyel nereye kadar di mi. haa sen atomun içindeki devasa enerjiyi musluktan maşrapayla su doldurur gibi ihtiyacın kadarını çekebilirsen güzel bi cihaz olur. olursa tabi :) ama işte potansiyel deyip durdugun şey ( yani molekullerin veya maddenin gizli olarak senin teknik bilgin olmadan sahip olduklarını düşündüğün potansiyel) bu atom enerjisi gibiyse de, başka türlüyse de tükenmeye mahkum. kolay gelsin
  • arkadaşlar,
    tartışmalarınızı bir kaç haftadır takip ediyorum. Bazen çok ciddi öneriler olduğu gibi bazen de bilim bağdazlığı denebilecek laflar okuyorum.
    Herkezin dikkatine sunmak istediğim bir şey var. Bilim denilen şey tamam insanlığa çoğu zaman iyi şeyler veriyor da mutlaka size pahalıya satıyor. Yani bilim ve onu yaratmaya çalışanlar, olması gereken gibi bilimsel ahlakla değil katı kalpli denilecek ölçülerde ticari bir amaç uğruna çalışıyor. Kurallarını da çoğu zaman buna göre oluşturuyor. Bunda yahudilerin rolü büyüktür. Dikkat edin bilim mafyası denildiğinde karşınıza hep bu adamlar çıkar.
    Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Bilimin hiçbir kesinliği yoktur. En sağlam bilinen gerçekler veya teoriler diyelim (veya her ne haltsa ) birinin çıkıp onu yıkmasına kadar dayanır. Onun için şu kural bu kural diye kendimizi kısıtlamak bilime yakışır davranış değildir. Hangi kanun olursa olsun, insan aklından üstün değildir. Unutmayın Allahın ilmi sonsuzdur. Bu sonsuzluk bir kaç kurala şıkışıp kalamaz. Allahın kudretini kafanızda sınırlamayın.
    Gelelim DDM denilen olaya. Arkadaşlar elin oğlu ki bizde de çok var bunun çeşit çeşit yollarını yapmış. İster manyetik alandan, ister suyun kuvvetinden ister havadan. Hatta konu elektrik üretmekse Mw cinsinden değerlerle hiç bir girdi olmadan elektrik üretiliyor. Mıknatıslarda öyle bir kaç saatte özelliğini kaydetmezler. Normal şartlar altında yıllarca sürebilir. Tekrardan mıknatıslama özelliği kazanmasıda bir kaç dakikalık iş. Yani bu konu konuşulmaya bile değmez.
    Arkadaşlar şimdi sizlere tavsiyem şu: İnsanlık artık eski insanlık değil. Gaddarlığında hakk'ında ilminde zulmünde en üst seviyesine çıkmaz üzere. Sizler artık bilimin televoleci zihniyeti bırakıp bu yeni dünyada biz, birey, aile ve millet olarak nasıl yerimizi buluruz, onun yolunu aramalısınız. Bu saatten sonra hiç bir (izm) bunun cevabı kadar önemli olamaz. Farkında değilsiniz belki ama artık gerçekten var olma savaşını tam ortasındayız. Burdan galip çıkmanın tek yoluda maalesef bilim. ve onu da çok çok Allah'tan istemek (ki en büyük duadır) ve çok çalışmak zorundayız.
    hepinize selamlar




  • peki.. kara_cahil anlat bize projeni varsa yapabileceğimiz bir yardım yapalım..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Kara_Cahill

    Esmirli bırak Allahaşkına, sen neden bahsettiğinin farkındamısın. Türk insanının gelişmesini, yeni buluşlar yapmasını engellemek için mafyaya falan hiç gerek yok. Görmüyormusunki kendi insanımız dahi ortaya atılan bir fikrin gelişmesine katkıda bulunacağına, onu engellemek, hayata geçirilmesini frenlemek için neler yapıyorlar. Seninde yine aynı tarzda yazı yazdığın diğer topic neydi? "Elektriği bedavaya getirelim" değilmiydi. E bu durumda katılımcıların ne yapması gerekirdi? Bu konuda bildiği birşey,en ufak bile olsa bir bilgi kırıntısını paylaşmak gerekirdi bence. Peki ne yaptı çok değerli arkadaşlarımız?Önce işi bir güzel alaya alıp ortalığı boka buladılar, sonrada bu konuda bildiklerini ve araştırma sonuçlarını paylaşmak isteyenlerin ne dediğini hiç dikkate almaya gerek görmeden "İMKANSIIIIZ, İMKANSIIIIIZ, Profler şöyle dediiiiiii, ben bu işten anlamam ama fizikçiler şunu diyoooooo" şeklinde gereksiz konuşmalarla başlığın içine ettiler. Evet esmirli kardeş, sen hala kalkmış mafyadan bahsediyorsun. Sağlıcakla kal

    Kim kimin söylediğini dikkate almıyo acaba?

    Sana daha fazla cevap yazmayı gereksiz görüyorum, zira sonunda anlamış bulunuyorum ki söylediklerimi anlayacak kapasiteye sahip değilsin. Bu kapasitenin teknik bilgiyle falan bir ilgisi yok. Senin cehaletin sadece teknik anlamda değil, düşünsel boyutta.

    Bilimin ne olduğundan, nasıl işlediğinden bihaber birisi, kalkmış bize bilim dersi veriyo. Ne diyim artık... Devam et...




  • 1700'lü yıllarda, İngiltere kraliçesine, sömürgelerin birinden çocuk kafası büyüklüğünde bir inci hediye edilmiş. Kraliçe de (Nereye asacaksa) tutturmuş illa "Delinsin!" diye. Almışlar inciyi, düşmüşler yola. Bütün Londra'yı dolaşmışlar, bütün İngiltereyi, bulamamışlar bir usta. Hepsi kelle derdindeymiş, delerken çatlatırsam gider diye. İnci, bir muhafız ordusuyla Avrupa yollarına çıkmış. O ülke senin, bu ülke benim mahir bir usta aramışlar ama, nafile. Bu kez de, inciyi çatlatırız da savaş nedeni oluruz diye kimse yanaşmamış inciyi delmeye. Geze-araştıra yolları Devlet-i Ali-i Osmaniye'ye düşmüş. Sormuş soruşturmuşlar. Herkes ağız birliği etmiş gibi, Kapalıçarşı'da Davut Usta'yı salık vermiş, en büyük usta diye. Varmışlar çarşıya, bulmuşlar Davut Usta'yı. Anlatmışlar dertlerini. Usta inciye bir bakmış, sonra çırağını çağırmış. "Al," demiş, "Şunu deliver!" Çırak almış el bireyzini, cıırrt diye delivermiş inciyi. İngilizler şaşırmış. Demişler: "Senin çırağın böyle, sen ne bilirsin ki onun başına usta oldun?" Davut Usta demiş: "Haddimi bilirim!"




  • Benim söylediklerimi doğru anlamışsın ama eksiğin var. Tekrarlıyorum: "ben bu kurallar değişemez" demiyorum!!! Sadece "biz değiştiremeyiz" diyorum. O tanışıp konuştuğun fizikçiler DDM'nin yapılabilirliğini tartışabilir ama biz tartışırsak gereksiz zaman kaybı olur diyorum!

    Bu arada "DDM yoktan enerji oluşturmak değildir, varolan potansiyelin kullanılmasıdır" sözün külliyen yanlış!!! Nedenini kendin araştır, belki bu araştırmayı yaparken bişeyler öğrenirsin. Ayrıca Dünya'nın yerçekimi gibi bir potansiyeli elektrik enerjisine dönüştürmek istersen, bunu bir çevrim halinde, yani sonsuza kadar başarabilmen 'bizim bildiğimiz fizik kanunlarıyla' mümkün değil. Yeni kanunlar yazabileceğini düşünüyosan, kolay gelsin...

    Dikkat ettiysen bu başlıktaki tartışma elektronların enerjisiydi bilmemneydi gibi bir noktaya ulaştıktan sonra tartışmadan çekildim. Çünkü bu konularda bilgim yetersiz. O yüzden manyetik kuvvetlerle DDM yapılamayacağını kanıtlayamam. Sadece fizikçilerin sözüne dayanarak diyebilirim ki, "bence mümkün değil ama bi deneyin bakalım".

    Ama tamamiyle mekanik bir DDM sistemin varsa açıkla, çürüteyim, bu tartışma da burda bitsin!!!




  • Bilimin şu anda geldiği nokta derki DDM makinesi yapılamaz.

    Bu iddiasını da enerjinin korunumu gibi kayalaşmış bir kanuna sırtını dayamak suretiyle yapar.

    Şu anda bu kanun geçerlidir ve geçersizliği ispatlana da dek mürekep yalamışlar bu kanunun arkasında olacaktır.

    Bilimsel konularda faaliyet göstermekten hoşlanan insanları izninizle 5 gruba ayıracağım.

    1. Bilim adamları.
    2. Mühendisler
    3. Teknisyenler
    4. Ne bildiğinin farkında olan meraklılar
    5. Kara cahiller

    Şimdi bunları kısaca değinelim.

    Bilim adamları genelde teorisyendirler. Ellerini tornavidaya vurmazlar, sorunları kağıt üzerinde matematik ağırlıklı olarak ele alırlar.

    Mühendisler, bilim adamlarının ortaya atıp ispatladıkları teorilerden yola çıkarak kağıt üzerinde uygulanabilir tasarımlar yapar. Tornavida tutabiliyorsa oturur birde uygulamasını yapar.

    Teknisyenler kağıt üzerindeki tasarımı uygular hayata geçirir.

    Bilgisinin farkında olan meraklılar, bu konularda sohbet etmekten hoşlanır, mevcut bilgi birikimi ile bir şeyler yapmaya çalışır, öyle yada böyle ortaya bir şeyler çıkartabilir. Bilmediği şeylerin farkındadır en azından merak ettiği konuyu sorar soruştur.

    Bir de kara cahiller vardır. Bu kişiler de gerçek ten çok meraklıdır ancak almış oldukları eğitim gereği neyi bilip neyi bilmediklerinin bile farkında değillerdir. Olaylara önsezi ve şartlanmışlıkla yaklaşırlar, bilim dünyasına doğrudan katkıları yoktur ancak işin ilginç yanı ellerine biraz para geçtimi kurdukları işte, diğer grupdakilerin hepsinin kazandığından daha çok para kazanırlar. Hatta diğer gruptakilerin patronu olurlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bunalmis -- 20 Nisan 2005, 15:34:09 >




  • ?????
  • sevgili arkadaşlarım;
    size olan önerimden sonra (bakınız yukarı) bazı arkadaşlarımın hala aynı yolda yürümekye olduğunu anlıyorum ve kendi adıma üzülüyorum. İnanın ben bu millete güveniyorum. Her nekadar bazı arkadaşlar karşılaştıkları yanlış insanlarla yanlış kanaat sahibi olsada ben inadına güveniyorum. İnandığım bir şey daha var. En büyük cahil okumuş olan cahildir. Onun bütün dünyası okuduklarının ötesine çıkamaz. Sanki hayatı (herkesin hayatınıda öyle sanır) kitapların arasında sıkışıp kalmıştır. Kendiside çıkamaz, birileride bazen gücü yetmediğinden, bazen de izin alamadığından bu okumuş cahile yardım edemezler

    İmdiii bunu ispatını isteyeceksiniz. Çok kolay. Açın tesla denen adamı, hayatını okuyun. Bugün yüksek teknoloji adına ne varsa, yüksek teknoloji adına neye ulaşılmaya çalışılıyorsa hepsinin altında bu adamın imzası var. Herkes edisonu bilir ama tesla yı bilmezler. Halbuki tesla denen zat belli bir yerden sonra edison icad olarak ne yaptıysa, onun tersini ve daha iyisini bulmuştur.((tesla gerçekten süper denilebilecek bir bilim adamı ancak edison ise sadece araştırmaya dayalı olarak çalışan biri. yani mucit. ))ikisininde ortak özelliği var olan fizik kanunlarına fazla kafayı takmayıp yapabileceklerinin en iyilerini yapmalarıdır.--- Birde bizim türk bilim adamı var. (adı seçkin olan bir bilim adamımız) İtalya'da özellikle frekanslar konusunda çok önemli araştırmalara imza atmış (ışınlama konusunda italyanlar istanbulda sadece onun için bir laboratuvar kuruluyordu yıllar önce---1. körfez savaşında çok meşhur olan ama başarısı % 3 ü geçemeyen meşhur patriot füzelerinin başarısını neredeyse %100 çıkaran diğer bir anlamda ilede bilim, kurallar vb. diyenlerin mabedinde çalışan ve hatta o mabedi oluşturanların yapamadığını yapan türk--aynı adamın çok düşük maliyetli ve güvenirliği % 100 olan yapay kalbi sadece para kazandırmaz mantığı ile üretmeyen zihniyet sadece bu iki örnek bile insanın düşüncelerinde deprem yaratması lazım. (NŞA)

    Gelelim bir diğer konuya mademki illa bir buluş yapılacak ve insanlar bundan para kazanacak işte size fikir ve para kazanma yolu. Konu servo motor--Türkiye ye bu motorların (siemens) yıllık maliyeti yaklaşık 1 milyar $ bu motorların temelde normal bir DC motordan farkı yok. Arabanızdaki cam silecek motorları ile neredeyse aynı özelliklere sahip. Sadece sarım akım devir durdurma kaldırma kontrol edilebilirlik gibi eklentileri var. Hadi gelin hep beraber bu işe el atalım. Var olanlar şu şu konularda varım desinler bende tabiiki.. ortaya bir ürün çıkaralım. Kim prototipini çıkarırsa o kazansın. 5 kişi çıkarsın 5 i de kazansın mademki. Maksat bu para içerde kalsın. Ama lütfen çok çok lütfen biz siemensle sidik mi yarıştırcazzzzz deyenler bu konuları bırak cevap yazmayı okumasınlar bile. Biz bir mum yakalım nereye kadar aydınlanırsa....

    selamlar




  • Esmirli

    Servo motor yapmak zaten elektrik motoru üreten bir fabrika için fazla büyük sorun değildir. Her ne kadar motor tasarımı konusunda ahkam kesecek kadar bilgim olmasa da, motoru en ince detayına kadar projelendirecek bilim adamlarımız ve mühendislerimiz var.

    Mesele, bu projeyi hayata geçirebilmek için ne kadarlık ek yatırım yapmak gerekiyor, ürün yapıldığında yabancı firmalarla rekabet gücü olabilecekmi?

    Türkiye'de servo motor (ailesi) üretilse 1 milyar Dolarlık pazardan ne kadarlık pay kopartabilecek.

    Motor fabrikalarımızın patronlarının bu konuyu inceleyip yapalım yada yapmayalım sonucuna vardıklarını sanıyorum.

    Benim fikrimi sorarsan, pahalı da olsa kendi ürünümüzü kendimiz üretelim olacaktır. Tabiki bu düşünce maddi gerçeklere ters düşer.
  • bunalmış kardeşim;
    20 nisan tarihli cevabını okudum. Senin var dediklerinin gerçekten var olmasını o kadar çok isterimki....bilemezsin. Proflarını bilemem (bildiklerimde sadece teoride var. pratik için ne olmaz varsa önve onları sıralar) ancak amerika gibi bir yerde okuyup konunun uzmanı olup ta izmir de motor fabrikası kuran ve yıllardır bu konuda çalışan vatandaşlar bile servo motor konularında zır cahiller. Pardon nasıl çalıştığını biliyorlar. İstersen söyle bir yapmaya niyet etde bilirler dediğin adamları bir yokla bakalım. Neler çıkacak. Umarım benim erişemediğim bilgiye sen erişirsin

    sevgiler....
  • Esmirli,

    Sanmam, servo motor dediğin şey çok çok farlkı bir motor tipi değil.

    Klasik fırçalı DC motorlarda endüvi kütlesi ve yataklar üzerinde çok titiz hesaplamalar gerekmez. (Motor yüksek devirde dönmeyecekse)

    Servo motorun torkunda rıpıl olmaması için, 360 derecelik dönüşün her hangi bir açısında verdiği torkun hemen hemen diğer açılardakiyle aynı olması istenir. Bu amaçla genelde fazlaca kutbu vardır.

    Endüvi kütlesel ataleti olabildiğince küçük yapılarak motorun ani tepkisinin hızlı olması sağlanır. Ayrıca endüvinin balans problemleri itina ile giderilir.

    Yataklardaki sürtünme olabildiğince düşük yapılır bütün bu özel işlemler dolayısı ile motor maliyeti astronomik artar.

    Şimdi sadece bu bilgilere sahip olmak bile DC fırçalı motor üreten bir imalathanenin servo motor yapabileceği anlamına gelir.

    En kötü ihtimalle imalathane bu işi yapan yabancı bir firmadan direk üretim patenti satın alıp hazır projenin üretimini de yapılabilir. Ama bence gerek yok bizim mühendislerimiz ve proflarımız biraz kafa yoraralarsa tasarımı da bizzat yapabilirler.

    Üretilmek istenen servo motor tipi hiç önemli değil motor üreten adam sonuçta biraz kafa yorarsa istediği tip servo motoru üretir. Yeterki malzeme bulsun. Kaliteli saç, mağnet vs...

    Eğer servo motor değilde nano motor üretelim desydin belki hoops derdim, ama eminimki ülkemin bir köşesinde bu konulara merak sarmış hatta kendi çapında araştırmalar yapan bir vatandaşımız mevcuttur.

    Türkiye'yi boş ülke sanmayın......

    Yüce Atatürk, söylemiş olduğu sözü değiştirirsem sanırım gücenmez.

    Servo motor yapabilmek için muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.


    Bu arada Amerika'da okumayı bir vasıf olarak görmekten ve Teknolojisi yüksek ülkeler karşısında kendinizi
    boynu eğik görmekten vazgeçin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi bunalmis -- 27 Nisan 2005, 12:54:42 >




  • evet kardeşim haklısın , bu memlekette 1 hafta içinde uzay mekiği yapabilecek insanlar mevcut , her türlü bilimsel ve teknolojik aleti yapabiliriz bu kadrolar var ,buna nükleer silah veyahutta mikroişlemci de dahil

    işte yabancılar ve içimizdeki hainler ,Türk milletinin bu gücünü bildiği için her türlü köstek yolu ile ,bizi sindirmeye çalışıyorlar

    nasıl ki 1974 sonrası ambargolarla , Aselsan aracılığıyla birçok şey üretildi , şimdide bu olabilir

    yani birşeyler üretebilmenin yolu ,dünyadan kendimizi soyutlamak veyahutta ambargo yemek , işte bu da savaş ile olur

    kısacası birşeyler üretebilmemiz için bizim Kıbrıs veyahutta Kerkük!ü almamız lazım diye düşünüyorum ,yani bi taşla iki kuş
  • Sadece patent alımını kolaylaştırıp ucuzlatmanız bile proje patlamasına yol açar. En çok iki yıl içinde ikiye katlanır alınmış patent sayısı. Devletin sırtında bunca kambur varken, bir patent dairesini mi geçindiremez?

    Alaylı birçok işe yarar, piyasası olan cihaz yapabilecek durumda. Keza Bünalmış, eseri ortada. Tek dert Ar-Ge desteğinin olmaması. Batıda onlarca kişinin paylaştığı, birçok kuruluşun finanse ettiği Ar-Ge faaliyetini insan tek başına nasıl yapabilir? Emek, beyin kısmını geçin, altından kalkılır mutlaka, masrafı nasıl karşılanır? Devlet-i Ali, koca koca şirketlerimiz milletçe çıkarımızın nerede olduğunu çözemediler mi hala?
  • hey millet sevinçle görüyorum ki biz bu servo işini kıvıracağız gibi. Hadi bakalım bunalmış, hadi bakalım yüzbaşım. Öyle inanıyorum ki biz aynı fikrin ( vatn millet sevgisiyle teknolojik olarak bu vatana nasıl hizmet edebiliriz) insanlarıyız. Durmayalım öyleyse bilmiyorsak araştıralıım ve şu hesaplamaları bi bulaşım.

    Servonun mekanik kısmını yapınca kontrol kısmında çok zorlanacağımızı sanmıyorum. Bu iş ,bu vatan evlatlarının bir birlerini tanımadan bile sadece bir ülkü uğruna neler yapabileceğinin ilk adımı olsun. Sonra Gerekirse tüm gelirini arge de kullanalım.

    Ha gayret

    İstediğim sadece şu bilgiler
    Sarım sayısı(spir)--kablo uzunluğu-- amper-volt-nüve hesabı-sabit mıknatıs hesabı-bu hesaplamalara göre çıkacak tork (nM9 ve beygir gücü-hız vb. değerler

    kolay gele
  • Esmirli,

    Tamam hepimizin damarlarımızda asil kan var ama servo motorun imalatına ait tasarım hesaplamalarını yapacak asil kan bende yok. Ancak üniversitelerimizde elektrik makineleri dersi veren değerli hocalarımızın ve bu konuda çalışan mühendis arkadaşlarımızın damarlarında mevcut.

    Haaa servo motoru bana getirirsen bende asil kanımdan aldığım güç ile servo kontrol unitesi yaparım.
  • yawww her 20 mesajda bir yeni bir alet yapımına başlıyoruz

    bence ilk önce birini bitirelim
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.