Şimdi Ara

Deneyimleyemediğimiz şeyleri düşünmek mümkün mü?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
35
Cevap
1
Favori
928
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Düşüncelerimiz sadece deneyimlerden mi oluşur? Hayatta deneyim sahibi olamadığımız, göremediğimiz bir şeyi zihinde üretmek mümkün müdür? Mesela öyle bir şey olacak ki, Dünya'da veya Evren'de olmayan ama zihinde var olan bir şey.
    Örnek olarak "uçan araba" fikrini öne sürebilirsiniz. "Uçan araba" yoktur fakat örneği incelediğimizde 'uçmak' kelimesini ve 'araba' kelimesini deneyimlemişizdir. "Uçan araba" fikri, bu 2 deneyimin birleşmesinden oluştu. Yine başka örnek vermek gerekirse "ölümsüz insan" dediğimizde aslında "ölümsüz insan" yoktur fakat 'ölüm'ün zıt kelimesini ve 'insan' kelimesini birleştirerek farklı kavramlar çıkarırız. 'Ölümsüz'ü deneyimleyemedik fakat 'ölüm'ün zıttı kelime.

    Sonuç olarak, düşüncelerimiz deneyimlerden mi ibarettir, Evren'de olmayan, ama zihinde olan bir şey var mıdır?


    EK: "Tanrı" kelimesini ele aldığımızda "tanrı" dediğimizde aslında var olan her şeyin en mükemmelini bahsederiz. Eğer mükemmel olmasa zaten tanrı demezdik değil mi? "Tanrı" dediğimizde aklımızda 'merhamet', 'iyi', 'güçlü' 'sonsuz' kelimelerden bahsederiz, bahsettiğimiz şeyler hakkında deneyim sahibi olamasaydık yine bunlardan bahsedebilir miydik? Veya cenneti ele aldığımızda, cennetin içindeki ürünler ve hayaller tıpkı Dünya'ya benzer. Müthiş 'ırmak'lar, müthiş 'bahçe'ler, güzel 'huri'ler vs. cehennem de ise kızgın 'ateş'ler, zehirli 'yılan'lar ve işkenceler. Bunları deneyimlemeseydik, yine de bunlardan bahsedebilir miydik?







  • demek istediğinizi şöyle anladım eğer yanlışsa düzeltin. açıklayayım..



    öyle bir deyim/düşünce üretebilirmiyiz ki daha önce hiç tecrübe etmemiş duymamış görmemiş hissetmemiş olalım ve hiç bir düşünce bileşkesi bunun ne olduğunu anlatamasın..



    mantıksal olarak bu yoktan var etmek anlamı taşıyacaktır.. ve olmayan bir şeyi yaratmak imkansızdır yaratıcıya hastır..

    hayal kurarken bile bize bir şeyi çağrıştıran olguları düşünceleri bir araya getirip soyutsal olarak bir şeyler çizebiliriz yalnızca.. saf bir yokluk ile has bir varlık üretebilmek elimizden gelmediği gibi düşüncesi bile imkansız görünür.. demem o ki sadece imkanlar dahilinde olanaklar birleşir ve içinde bu olanakların ve imkanların çağrıştırıldığı yeni bir olgu ortaya çıkarılabilir..örneğin uzayda keşfedilecek herhangi bir yeni olgu zaten varken bize sadece onu keşfedebilmek düşer.. mutlak kudrete sahip olmayışımız bizi sadece üretebilmek ile sınırlar.. "yaratabilmek" elimizden gelmez..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • yanlış anlamadıysam roman okumak insana deneyim kazandırır
  • İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dostum nick'in celal şengör madem onun çok sevdiği birisinden örnek vereyim sana..

    Anaksimandros..Yanlış hatırlamıyorsam m.ö500'e yakın bir zamanda yaşamıştı(yanlışsam düzeltin)

    Şimdi bu adam ne yapıyor en basitinden dünyanın düz değil yuvarlağa benzer bir şekli oldugunu boşlukta durduğunu ve sonsuzdan geldiğini söylüyor..

    Bu anlatılanlar 2017 senesinde sana çok kolay anlaşılır gelebilir ama o zamanlar daha 3 din yoktu bilim yoktu dünya düzdü ve inanılan saçmalıkları sen hayal et...O zaman bu dediklerini deneyle kanıtlamak imkansızdı ve sadece düşüncelerden yola çıkarak şimdiki evrene en yakın ( o tarihte) düşünceleri ortaya koymuştur..

    Sanırım cevap olmuştur soruna.
  • Evet dostum biliyorum. Fakat Anaksimandros Dünya'nın yuvarlak olduğunu söylerken, "yuvarlak" kelimesinin ne anlama geldiğini biliyordu, aynı şekilde "boşluk"u da deneyimlemişti. Anaksimandros'un burada yaptığı şey deneyimleyen şeyleri birleştirerek bir şey yaratmasıdır. Buna da hayal gücü diyoruz.
    @gokutg
  • temel ile idris bi gün karşılaşmış. temel idrise uşağum duyduk ki deden vefat etmiştur. başin sağolsun. hasta miydu?

    yok yok demiş dedecuğum 3. kattan aşağu düştü.

    vah demek ki ondan öldi garip demiş temel.

    idris de yok ondan değildur 2. katın balkonuna düştü.

    temel vah vah 1 katlık ömrü varmiş demek ki, çok mi yaşlıydu ki demiş;

    idris düşerek ölmedi deduk ya 2. katta ölmedu zaten ordan 1. katın çamaşır ipune sekti.

    temel vah vah demekki ipe boğazı takıldı da boğuldi öldi deyince.

    idris yok yahu ordan da aşağıya doğru süzüldi.

    temel hani yukarıdan düşünce ölmedi diyedun ya deyince

    temel ondan ölmedi deduk ya yahu,

    baktik adamin öleceği yok vurdik oni öyle öldi da.
  • yazdıkların üzerine düşününce, ne düşünsem veya olmayan bir kavram ve olgu yaratmaya çalışsam da hep sonucunda daha önce bildiklerim veya gördüklerim üzerinden açıklama çalıştığım için, mümkün görünmedi.
    verilecek cevaplar @gokutg ninkilere yakın olacaktır.
  • konuya verilecek onlarca örnek mevcut.

    anne baba evlat aslında yok. ancak biz var diyoruz.

    kuşlara veya bazı canlılara kendi dilimizi öğretebiliyoruz(taklit) ve biz de onları taklit edebiliyoruz. ancak ne dediğimizi bilmiyoruz.

    gökte uçabiliyor, denizde ıslanmadan yolculuk yapabiliyoruz. ancak kanatlarımız yok ve aslında suyun üstünde yürüyemiyoruz.

    gerek bi araç eşliğinde gerekse fiili olarak yaşadığımız hayatta deneyimlemediğimiz şeylerin varoluşsal durumları mevcuttur. geminin üstünde yürüyen kimsenin suyun üstünde yürüyor olduğu gerçeği, bi uçakta uçuyor olabildiğimiz gerçeği, uzayda tamama manada ayaklarımızın yerden kesilmesi gibi şeyler deneyimlerimizin düşünsel kısmının görüntüsü olarak bi foto çeker diyebiliriz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prof.Celal Şengör

    Evet dostum biliyorum. Fakat Anaksimandros Dünya'nın yuvarlak olduğunu söylerken, "yuvarlak" kelimesinin ne anlama geldiğini biliyordu, aynı şekilde "boşluk"u da deneyimlemişti. Anaksimandros'un burada yaptığı şey deneyimleyen şeyleri birleştirerek bir şey yaratmasıdır. Buna da hayal gücü diyoruz.
    @gokutg

    Demek istediğini anladım ancak biraz mantık dışı geldi onlara biz öyle isimler verdik diye daha önce görediği yada daha önce bulunmadığı bir ortamı var gibi düşünmesi sorunun cevabı bence..

    Açıkçası yukarıda ne yazdığımı bende anlamadım ama şöyle devam edeyim madem...Boşluğun ne oldgunu biliyor demişsin ancak o tarihte bizim memleketlimizin mekikle uzaya çıkıp boşluğu deneyimlediğini ben bir yerde okumadım..ozamanlarda insan boşluğu muhtemelen bir arazi bir uçurum bir çukur boş bir bardak ne bileyim boş herhangi bir şey...Yani evrenin o sonsuz boşluğunu(hiçliğini)düşünemsi imkansız çünkü gözlem yok ve onun bildiği boşlukla ordaki boşluk apayrı..En ufak örnek yerçekimi(kütle çekimi) yok yer yüzünde boşluk diye tabir ettiği her alanda birşey atsan o boşluğua düşer ama uzayda durum farklı uzayda hiç bir yere düşmez öylece kalır gezegenler gibi..umarım 2 boşluk arasındaki farkı anlamışındır...Hiç bir deneyin gözlemin olmadığı yerde öyle bir boşluk hayal etmesi bence sorunun cevabı..

    Buda tatmin etmezse biraz fizikle ilgin varsa daha kolay olur...Fizikte bir çok şey deneyimlenmemiştir..Ve bunun en ama en basit soruna cevap olucak en net cevabı kütle çekimi teorisidir...Einstein bunu gözlemleyerek ölçerek biçerek yamamıştır ortaya bir teori atmıştır ve aklına gelen bütün soruları bu teoriye dayanarak cevap vermiştir gözlemlerek değil..Ama geçtiğimiz senelerde kütle çekim dalgalarını ölçen bir cihaz yapıldı ve kanıtlandı ama einstein bunu düşünerek yapmıştır...

    Kara delikler mesela kuantum dolanıklık ilkesi(telepati)ilk zamanları,bunlar hep sonradan deneyimlendi...Yani şu anki bilim ile 100 yıl önceki bilim anlayışı farklı ama 100 yıl önce yapılan fizikte hep bir teori sunulurdu tıpkı einstein gibi ve sorular bu teoriyle ispatlanırdı...einstein zamanın göreleli oldugunu söylediğinde bunu ölçerek yapmadı düşünerek yaptı çünkü dünya fiziğinin işleyişini anlamıştı hiç bir şey deneyimlememişti..Ama sonra bunlar hep deneyimlendi önce hep düşünce ama bu liste uzar gider.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokutg -- 25 Ağustos 2017; 17:38:20 >




  • Düşüncelerimiz yaşadıklarımızdan ibarettir. Yaratıcı ve din olguları da yine insan ürünüdür.
    Şuan ki insan başka bir gezegen de var olsaydı yine o gezene uygun düşünebilirdi, dünyayı hayal ederken bile kendi gezegenin bir kopyasını düşünürdü. İnsanoğlu evreni tanıdıkça, ileride (bayaa ileride) evrenin küçükte olsa bir haritasını çıkarınca ve/veya bir başka medeniyetle karşılaşınca hayal dünyası genişleyecek tüm bu evre de bir din veya yaratıcı olgusu doğarsa bu daha karmakarışık daha farklı bir din olgusu olacak. Dinler yüzyılı günümüzde olsaydı doğan dinler şuan ki dinlerden çok daha farklı olurdu, cennet kavramı mesela çölde gezen bir arabın serapları olmazdı. Sonuç olarak insan deneyim sahibi olmadığı bir şey hakkında bir çıkarım yapamaz, olduğunu öne sürdükleriniz ise kendinizi kandırmalarınızdır.
  • Eğer kelimelerimizden doğsaydı düşünceler, o zaman yalnızca bildiğimiz kelime kadar düşünürdük. Fakat görüyoruz ki insan kelime yaratabiliyor. Yani her zaman eldeki verilerle hareket etmiyoruz. düşüncelerimize katılan bir rastgele fonksiyonu olabilir. Bence var da. Sonuçta Heisenberg belirsizlik ilkesi mokro boyuttaki insanlar için de geçerli. Mesela beynimizde rastgele olarak ölen nöronlar beyindeki verinin rastgele olarak bozulmasına yol açar. Bu bozulmayı deneyimlerle değil rastgele elde etmiş olur, dolayısıyla deneyimleyemediğimiz şeyleri rastgele bozulan verinin işlenmesi ile düşünmüş oluruz.
  • Düşünmek mümkündür. Ama hissetmek değil.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal

    İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    Akıl tanrıyı kavrayamazmı yani?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal

    İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    Akıl tanrıyı kavrayamazmı yani?

    Sanmıyorum. Eğer Tanrıyı kavrayabilseydi, bizlerde bir Tanrı olabilirdik belki. Daha henüz sonsuzluk kavramını bile aklımız almıyor. Tanrının hep var olmuş olması, nasıl-neden var olduğu, Tanrı için geçmiş ve geleceğin olmaması... Bunları düşünmek bile çok zor.

    Bizler Tanrıyı aklımızın alması için insansı kavramlarla düşündük. Tanrı bizim için sanki gökyüzünde bir yerlerde tahtında oturan, sürekli aşağı bakıp bizi izleyen, tüm canlılardan güçlü, erkek bir yönetici varlıkmış gibi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-63DBB8E76 -- 9 Eylül 2017; 17:2:49 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal


    quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal

    İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    Akıl tanrıyı kavrayamazmı yani?

    Sanmıyorum. Eğer Tanrıyı kavrayabilseydi, bizlerde bir Tanrı olabilirdik belki. Daha henüz sonsuzluk kavramını bile aklımız almıyor. Tanrının hep var olmuş olması, nasıl-neden var olduğu, Tanrı için geçmiş ve geleceğin olmaması... Bunları düşünmek bile çok zor.

    Bizler Tanrıyı aklımızın alması için insansı kavramlarla düşündük. Tanrı bizim için sanki gökyüzünde bir yerlerde tahtında oturan, sürekli aşağı bakıp bizi izleyen, tüm canlılardan güçlü, erkek bir yönetici varlıkmış gibi.

    Dogru tespit.
    İnsan maddeye indirgiyor ister istemez tanriyi.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Perceptron

    Düşünmek mümkündür. Ama hissetmek değil.



    Nasıl? Sayı gibi mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal


    quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal

    İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    Akıl tanrıyı kavrayamazmı yani?

    Sanmıyorum. Eğer Tanrıyı kavrayabilseydi, bizlerde bir Tanrı olabilirdik belki. Daha henüz sonsuzluk kavramını bile aklımız almıyor. Tanrının hep var olmuş olması, nasıl-neden var olduğu, Tanrı için geçmiş ve geleceğin olmaması... Bunları düşünmek bile çok zor.

    Bizler Tanrıyı aklımızın alması için insansı kavramlarla düşündük. Tanrı bizim için sanki gökyüzünde bir yerlerde tahtında oturan, sürekli aşağı bakıp bizi izleyen, tüm canlılardan güçlü, erkek bir yönetici varlıkmış gibi.

    Dogru tespit.
    İnsan maddeye indirgiyor ister istemez tanriyi.

    İnsanın aklı tanrıyı kavrayamadığını farz edelim. Tanrı varsa da bizi o yarattı ve o halde aklımızın kavrayamaması da onun eseri. İnsanlar tanrıyı maddeye indirgiyor e çünkü kavrayamıyor dedik. O halde sonuç olarak insanın bu sebepten tanrıya inanmaması gayet doğal değil midir? Ve bunun sonucunda tanrının insanı sonsuz cehenneme atmasına da benim aklım almıyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Prof.Celal Şengör


    quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal


    quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal

    İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    Akıl tanrıyı kavrayamazmı yani?

    Sanmıyorum. Eğer Tanrıyı kavrayabilseydi, bizlerde bir Tanrı olabilirdik belki. Daha henüz sonsuzluk kavramını bile aklımız almıyor. Tanrının hep var olmuş olması, nasıl-neden var olduğu, Tanrı için geçmiş ve geleceğin olmaması... Bunları düşünmek bile çok zor.

    Bizler Tanrıyı aklımızın alması için insansı kavramlarla düşündük. Tanrı bizim için sanki gökyüzünde bir yerlerde tahtında oturan, sürekli aşağı bakıp bizi izleyen, tüm canlılardan güçlü, erkek bir yönetici varlıkmış gibi.

    Dogru tespit.
    İnsan maddeye indirgiyor ister istemez tanriyi.

    İnsanın aklı tanrıyı kavrayamadığını farz edelim. Tanrı varsa da bizi o yarattı ve o halde aklımızın kavrayamaması da onun eseri. İnsanlar tanrıyı maddeye indirgiyor e çünkü kavrayamıyor dedik. O halde sonuç olarak insanın bu sebepten tanrıya inanmaması gayet doğal değil midir? Ve bunun sonucunda tanrının insanı sonsuz cehenneme atmasına da benim aklım almıyor.

    Maddesizligi mekansizligi zamansizligi cozersek eger yaraticiyi anlamis oluruz.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: Prof.Celal Şengör


    quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal


    quote:

    Orijinalden alıntı: rainfall2535


    quote:

    Orijinalden alıntı: MolagBal

    İşte dünya insanlarının da düştüğü yanlış bu. Tanrı kavramını dünyada ettikleri deneyimlere göre tanımlıyorlar.

    Halbuysa Tanrı hiç ama hiç tahmin edemeyecekleri bir kavram.

    Akıl tanrıyı kavrayamazmı yani?

    Sanmıyorum. Eğer Tanrıyı kavrayabilseydi, bizlerde bir Tanrı olabilirdik belki. Daha henüz sonsuzluk kavramını bile aklımız almıyor. Tanrının hep var olmuş olması, nasıl-neden var olduğu, Tanrı için geçmiş ve geleceğin olmaması... Bunları düşünmek bile çok zor.

    Bizler Tanrıyı aklımızın alması için insansı kavramlarla düşündük. Tanrı bizim için sanki gökyüzünde bir yerlerde tahtında oturan, sürekli aşağı bakıp bizi izleyen, tüm canlılardan güçlü, erkek bir yönetici varlıkmış gibi.

    Dogru tespit.
    İnsan maddeye indirgiyor ister istemez tanriyi.

    İnsanın aklı tanrıyı kavrayamadığını farz edelim. Tanrı varsa da bizi o yarattı ve o halde aklımızın kavrayamaması da onun eseri. İnsanlar tanrıyı maddeye indirgiyor e çünkü kavrayamıyor dedik. O halde sonuç olarak insanın bu sebepten tanrıya inanmaması gayet doğal değil midir? Ve bunun sonucunda tanrının insanı sonsuz cehenneme atmasına da benim aklım almıyor.

    Maddesizligi mekansizligi zamansizligi cozersek eger yaraticiyi anlamis oluruz.

    Öyleyse bunu çözene kadar geçen sürede ölmüs insanlar inanmadıkları için cezalandırılacaklar mı yoksa henüz inanabilme yetenekleri olmadığı için ödül veya ceza söz konusu olmayacak mı?

    Ekleme: Kusura bakmayın konuyu biraz saptırmış olabilirim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-63DBB8E76 -- 9 Eylül 2017; 19:27:12 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.