Şimdi Ara

Çin'deki Uygurlar Meselesine İlişkin Bilinmesi Gereken Önemli Şeyler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
1
Favori
458
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 1. Xinjiang Çince "yeni hudutlar" demektir. Neden yeni hudutlar? Çünkü Çin imparatorluklarının yeni fethettiği yerlere Xinjiang denir. Buranın orijinal adı da Xiyu Xinjiang, yani batı yeni hudutları idi. Mançu hanedanı 1755'te, adına şimdi Uygur dediğimiz Altışehir halkının yardımıyla Cungarya'yı ele geçirdi. Cungar nüfusunu soykırıma uğrattı ve yerlerine Han kökenli (halis Çinli) yerleşimciler getirdi. Bugün ise ÇHC'deki özerk bölgenin tamamı için kullanılan isimdir. Mançular zamanında, Altışehir bölgesine Huijiang, yani "Müslüman hududu" denilmekteydi.


    2. Türkçede standart hale gelen Sincan adı uydurmadır. Tarihin hiçbir döneminde, bölgenin Türkdilli nüfusu böyle bir tabir kullanmamıştır. 1990'ların başında ülkemiz "ata yurt"u keşfetme çabasına girince, Ankara'da dönemin resmi ideologları "yahu burasının adı da Türkçe olmalı, olsa olsa bizim Sincan'dır" dedi. Oysa 1980'lerdeki ve daha önceki Türkçe kaynaklara bakarsanız Sinkiang diye geçer. Çünkü o zamanlar Wade-Giles transliterasyonu yaygındı, şimdi ise Pinyin. Doğrusu Xinjiang diye yazmaktır.


    3. Bugün Uygur olarak bilinen etnisite için bu ad 1921 yılında, Taşkent'te toplanan Uygur Revsoyuz kongresinde benimsendi. Ha o zamanlar etnisite ismi olarak bile düşünülmemişti. Tarihteki Uygur Kağanlığı'nın egemen olduğu topraklardaki herkesin, etnisite gözetmeksizin, kağanlığın mirasçısı olarak, Uygur çatısı altında toplanabileceği düşünülmüştü. Çin Komünist Partisi ise daha sonraları, özellikle Çincedeki bir anlam kargaşasını gidermek için, bunu etnisite adı olarak benimsemiştir. Peki şimdiki Uygurlar kendilerine önceden ne diyorlardı? Turpanlık, Kaşkarlık, Tarançı gibi yerel adlar ve bölge atfıyla da Altışehrî diyorlardı. Uygurca diye bir dil de yoktu. Konuştukları dile Türkî diyorlardı.


    4. Xinjiang özerk bölgesi tarihsel, coğrafi, demografik olarak birbirinden farklı iki bölgeden oluşur. Birincisi Uygur etnisitesinin oluştuğu, Tarım Havzası'ndaki vaha yerleşimlerinden oluşan, güneydeki Altışehir. Burada Uygur nüfus halen ortalama % 90 oranında çoğunluktur. İkincisi kuzeydeki Cungarya. Yukarıda bahsettiğimiz soykırım-yerleşim süreci sonunda, bu bölgede 1760'lardan beri Han nüfusu çoğunluktadır. Zurnanın zırt dediği yer şurası ki 1954'te kurulan Xinjiang Üretim ve İnşaat Birlikleri akabinde, Cungarya'da ekonomik hamle başlamış, hızlı nüfus artışı görülmüş, özellikle 1980'lerden itibaren Çin'in başka bölgelerinden Han nüfusu da çekmiştir.


    Böylece, Uygur ezici nüfus çoğunluğuna sahip, yoksul ve gittikçe kıyıda kalan Altışehir yerine Han nüfus çoğunluğuna sahip, Çin ekonomisine tam entegre Cungarya bölgenin taşıyıcısı haline gelmiştir. Altışehir ile Cungarya, özellikle Urumçi yöresi arasındaki açı giderek genişlemiştir. Bugün bölgedeki sorunların önemli bir kaynağı, belki de en önemli kaynağı budur.








  • Hanlar ve Uygurlar birbirlerini sevmiyorlar. Yine de Çin'in üniter ve Marksist ulus devlet politik ideali çerçevesinde Çinli Hanları kayırdığı ve Müslüman Türk Uygurları geri planda tuttuğu ve bunun söz ettiğiniz sorunların kaynağı olduğu da bir gerçektir. Çin bu sorunu aşmak için son zamanlarda Uygur yoğunluklu yerlerde de yatırıma yöneliyor ama Çinliler bunu yeterli görmeseler gerekir; Uygurları da çok ciddi bir baskı altında tutuyorlar. Çinliler Uygurlara asimile edilmeleri gereken ve boyunduruk altında yaşayan ikinci sınıf vatandaşlar gibi davranıyorlar. Bunu yaparken özellikle Uygurlar arasındaki köktendinciliği ve terörizm potansiyelini sık sık bahane ediyorlar. Neyse. Bilgiler için teşekkürler.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Hanlar ve Uygurlar birbirlerini sevmiyorlar. Yine de Çin'in üniter ve Marksist ulus devlet politik ideali çerçevesinde Çinli Hanları kayırdığı ve Müslüman Türk Uygurları geri planda tuttuğu ve bunun söz ettiğiniz sorunların kaynağı olduğu da bir gerçektir. Çin bu sorunu aşmak için son zamanlarda Uygur yoğunluklu yerlerde de yatırıma yöneliyor ama Çinliler bunu yeterli görmeseler gerekir; Uygurları da çok ciddi bir baskı altında tutuyorlar. Çinliler Uygurlara asimile edilmeleri gereken ve boyunduruk altında yaşayan ikinci sınıf vatandaşlar gibi davranıyorlar. Bunu yaparken özellikle Uygurlar arasındaki köktendinciliği ve terörizm potansiyelini sık sık bahane ediyorlar. Neyse. Bilgiler için teşekkürler.

    Çin Halk Cumhuriyeti Anayasasına göre ÇHC çok uluslu üniter bir devlettir. Marksist politikalar belli bir ulusu kayırmaz çünkü Marksistler bir ulusun diğer ulusa olan üstün olma düşüncesini reddederler. Ulusların Kaderlerini Kendilerinin Tayin Hakkı(self determinasyon) temel ilkelerden biridir. Batı Devletleri(Özellikle Amerika Birleşik Devletleri) medya aracılığıyla Xinjiang özerk bölgesi Altışehir bölgesi vatandaşları(Müslüman Uygurlar) hakkında çelişkili, abartılı ve asparagas haberlerle yeni rakibi olan Çin'e saldırmayı amaçlıyor. Bunlar Soğuk Savaş döneminde de SSCB ile yaşandı. Hem Sovyetler hem de Amerika birer propaganda makinesine dönüşmüşlerdi. Afganistan'da İslamcı terör örgütleri ABD tarafından desteklendi. Uygurlar arasında köktendinciliğin etkileri ise apaçık bir gerçek. 2020 yılı itibariyle ABD, Xinjiang özerk bölgesini Çin Halk Cumhuriyeti'nden koparıp yeni bir devlet kurma amacı güden silahlı Doğu Türkistan İslami Hareket'i(Yeni adıyla Türkistan İslam Partisi) terör örgütleri listesinden çıkardı. Türkiye bile Türkistan İslam Partisi'ni terör örgütü olarak kabul ediyor. Birtakım Türkiye menşeili siyasetçiler tarafından sosyal medya ortamlarında bas bas bağırılıp dillendirilen Barın Katliamı da Türkistan İslam Partisi'nin terör faaliyetlerinden ibaret bir olaydı. Türkistan İslam Partisi çevreleri ise bu konuya dair birbiriyle çelişen birçok açıklama vererek geçiştirmişti. Mesleki Beceri Eğitim Merkezleriyse Urumçi'de art arda meydana gelen terör eylemleri sonucu kuruldu. Tüm bunların yanı sıra ÇHC'nin insan haklarını ihlal ettiği durumlar elbette yaşanmış olabilir ama bunların Batı medyasının abarttığı boyutlarda olduğunu söylemek bir hayli komik olur. Zaten Batı medyasının asparagas haberleri birbirleriyle bile çelişiyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SelinWeisz24 -- 9 Mayıs 2021; 18:32:25 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.