yarım 1 sayfalık dökümana ihtiyacım var bu devir hakkında ben nette genel bi bilgi bulamadım örneğin türkiyede ki cilalı taş devrinde bahsediyorlar ama bana genel bilgi lazım bu konuda bildiğiniz bi site yada dök manınız var ise söleyin pls
herşeyi cilalıyorlarmış desen yeterli olur. cilalanan eşyalarıda saydın mı ödev bitmiştir.. yeterli olur umarım..
TARİH ÖNCESİ DEVİRLER(PREHİSTORİK DEVİRLER) İnsanların varoluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden ayrılmasında kullanılan araç ve gereçlerin niteliğine bakılmıştır. Buna göre Tarih öncesi devirler şöyle ayrılır: 1)-TAŞDEVRİ 2)- KALKOLİTİK(TAŞ-BAKIR) DEVRİ 3)- TUNÇ DEVRİ a)- Eskitaş (Kabataş) Devri b)- Ortataş (Yontmataş) Devri c)- Yenitaş (Cilalı Taş) Devri
1)-TAŞDEVRİ: a)- EskiTaş (Kabataş) Devri: Bu devri yaşayan insan toplulukları ilkel bir göçebe hayat sürmüşlerdir. Ağaç kovuklarında, mağaralarda ve nehir yataklarında yaşayan insanlar tabiatta hazır bulduklarıyla, avcılık ve balıkçılıkla geçinmişlerdir.(Avcı ve toplayıcı) Türkiye'de Eski Taş Devri(MÖ.600.000-MÖ.10.000): Antalya'da Karain,Beldibi ve Belbaşı Mağaraları Anadolu'da bu döneme ait önemli merkezlerdir. b)- Ortataş (Yontmataş) Devri: İnsanlığın toplayıcılık ve avcılıktan üretime geçiş yaptığı dönemdir. Hayvanlar evcilleştirilmiştir. Türkiye'de Ortataş Devri(MÖ.10.000-8000): Antalya'da Beldibi mağarası, Göller yöresinde Bardiz, Samsun'da Tekkeköy bu devre ait önemli merkezlerdir. c)- Yenitaş (Cilalı Taş) Devri : Tarım hayatı başlamış,köyler kurularak yerleşik hayata geçilmiştir. Türkiye'de Yenitaş Devri(MÖ.8000- MÖ.5500): Diyarbakır'da Çayönü, Gaziantep'de Sakçagözü, Konya'da Çatalhöyük önemli merkezlerdir.
NOT: İnsanlık tarihinin ilk yerleşim yeri olarak Konya Çatalhöyük kabul edilmektedir. İlk üretim yeri de Çayönü(Diyarbakır) kabul edilir.
2)- KALKOLİTİK(TAŞ-BAKIR) DEVRİ: Taş devrinin sonlarına doğru maden keşfedilmiştir. İlk kullanılan maden bakırdır. Türkiye'de Kalkolitik Devir(MÖ.5500-MÖ.2500): Çanakkale'de Truva, Burdur'da Hacılar, Yozgat'ta Alişar, Çorum'da Alacahöyük'dür.
3)- TUNÇ DEVRİ: Bu dönemde site denilen ilk yönetim örgütleri(devlet) oluşturulmuştur. Türkiye'de Tunç Devri(MÖ.2500- MÖ.1200): Anadolu'da üretim artmasına paralel olarak ticaret gelişmiş, toplumsal ilişkiler hızlanmıştır. Yazı Asurlu tüccarlar tarafından Türkiye'ye getirildi.
Cilalı taş devri: Bu çağa dünyanın çeşitli yörelerindeki insan toplulukları değişik zamanlarda ulaşmışlardır. Ön Asya ve Anadolu'da İ. Ö. 8000'lerde başlayıp İ.Ö. 5500'lere kadar süren Cilalı taş devri(Neolitik Çağ) çanak çömlek öncesi, erken ve geç olmak üzere üç evreye ayrılır. Dünya uygarlığının temeli olan, insanlık tarihinde bir devrim olan gelişmeler hep bu dönemde gerçekleşmiştir. İklim şartlarının değişmesiyle birlikte insanlar yaşamakta oldukları mağara ve kaya sığınaklarını bırakarak açık yerlerde taş, ağaç ve kerpiç evler yapmaya başladılar. Tarım yapmaya ve yabani sığır, koyun keçi ve domuz gibi hayvanları evcilleştirmeye başladılar. Kullandıkları silah, balta vb. aletleri cilalıyorlardı. Topraktan kaplar yapmaya ve yiyeceklerini bunların içinde pişirmeye başladılar.
bir de bu var tabii.
TAŞ DEVRİ HİÇBİR ZAMAN YAŞANMADI
Evrimcilerin sözde taş devri olarak nitelendirdikleri dönemde insanlar ibadetlerini yerine getiriyor, gönderilmiş elçilerin tebliğlerini dinliyor, binalar inşa ediyor, mutfaklarında yemek pişiriyor, aileleriyle sohbet ediyor, komşu ziyaretlerine gidiyor, terzilere kıyafetler diktiriyor, doktorlara tedavi oluyor, müzikle ilgileniyor, resimle uğraşıyor, heykel yapıyor kısaca normal bir yaşam sürüyorlardı. Arkeolojik bulguların da gösterdiği gibi teknolojide ve bilgi birikiminde tarih boyunca değişiklikler olmuş, ama insan hep insanca yaşamıştır.
Geç Neolitik döneme ait taşlardan ve kabuklardan yapılmış bu kolye, dönemin insanlarının sanat ve estetik zevklerinin yanı sıra, böyle bir süs eşyasını meydana getirebilecek teknolojiye de sahip olduklarını göstermektedir. MÖ 7-11 bin yıllarına ait olan kaplar, masa modeli ve kaşık, dönemin insanlarının yaşam düzenleri hakkında önemli bilgiler vermektedir. Evrimcilerin iddiasına göre bu dönemde insanlar henüz yerleşik düzene geçmişler ve yeni yeni medenileşmeye başlamışlardır. Oysa bu malzemeler, dönemin insanlarının kültürlerinin eksiksiz olduğunu, tam anlamıyla medeni bir yaşam sürdüklerini göstermektedir. Bu insanlar, tıpkı günümüzdeki insanlar gibi masalarda oturmakta, tabaklarda, çatal, kaşık, bıçak kullanarak yemeklerini yemekte, misafirlerini konuk etmekte, onlara ikramda bulunmakta, kısaca düzenli bir hayat yaşamaktaydılar. Elde edilen bulgular bütünüyle incelendiğinde, sanat anlayışlarıyla, tıp bilgileriyle, teknik imkanlarıyla, günlük yaşantılarıyla Neolitik çağ insanlarının tıpkı kendilerinden öncekiler ve sonrakiler gibi insani bir yaşam sürdükleri görülmektedir.
12 BİN YILLIK BONCUKLAR
Yaklaşık MÖ 10 bin yılına ait olan bu taşlar, arkeologların bulgularına göre bir tür boncuk olarak kullanılmaktaydı. Taşlardaki muntazam delikler dikkat çekicidir. Bu delikler, taşa taşla vurularak açılamaz. Böyle sert taşlarda bu derece düzgün delikler açabilmek için çelik veya demirden yapılmış aletler kullanılmış olmalıdır.
12 BİN YILLIK DÜĞME
MÖ 10 binli yıllarda kullanılmış olan kemikten yapılmış bu düğmeler, dönemin insanlarının kıyafet kültürlerinin olduğunu göstermektedir. Düğmeyi kullanan bir toplumun dikişi, kumaşı, dokumacılığı da bilmesi gerekir.
Resimdeki flütler ortalama 95 bin yıllıktır. Bundan on binlerce yıl önce yaşayan insanların da gelişmiş müzik kültürü vardır.
12 BİN YILLIK BAKIR TIĞ
MÖ 10 binli yıllara ait olan bakır tığ, söz konusu dönemde madenlerin ve metallerin bilinip kullanıldığının bir delilidir. Kristal ya da tozumsu mineraller halinde olan bakır cevherleri, yaşlı ve sert kayalarda damarlar halinde bulunur. Bakırdan tığ yapan bir toplumun, bakır cevherini tanıması, bu cevheri, kayanın içinden çıkarmayı başarması ve işleyebilecek teknik imkanlara sahip olması gerekir. Bunu da evrimcilerin iddia ettiği gibi sözde ilkellikten yeni kurtulmuş varlıkların yapamayacağı açıktır.
9-10 BİN YILLIK TIĞ ve İĞNELER
MÖ 7 - 8 bin yıllarına ait olan bu tığ ve iğneler, dönemin insanlarının kültürel yaşamlarının önemli birer delilidir. Tığı ve iğneyi kullanan insanların evrimcilerin iddia ettiği gibi hayvani değil, tam anlamıyla insani bir yaşam sürdükleri açıktır.