Şimdi Ara

Büyük Sekme Kuramı ..

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
1
Favori
537
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Büyük Sekme evrenin veya evrenlerin başlangıcını açıklayan bir kuramdır .. Günümüzde Big Bang hakimiyeti yüzünden fazla bilinen bir kuram değildir ..

    Büyük Sekme özünde Loop Quantum Gravity (LQG) Teorisine ait bir model ..
    LQG ayrıca evrenlerin sonunun ısı ölümüyle değil "Büyük Çöküş" teorisiyle olduğunu varsayar ..

    Büyük Sekme kuramına gelirsek , bu kuram oluşan yeni evrenlerin Büyük Çöküş nedeniyle çöken evrenlerin kalıntılarıyla oluştuğunu savunur .. Fakat buradaki sorun bu kuramın entropi zehirlenmesine yol açması .. Önceki evrenin entropisini temizlemezsek yeni evren ölü doğacaktır ..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Irishman -- 8 Nisan 2018; 0:51:11 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Bilgin vardır bu kuram hakkında :) @Torlak Kemal

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Big Bounce'ı biliyorum, bilmem mi! Belki de ilk döngüsel evren hipotezidir kendisi. Sonra onu başka döngüsel modeller izledi. Mesela Penrose'un Conformal Cyclic Cosmology adı verilen modeli bunlardan biridir. Böyle başka modeller de var. Yeri geldikçe anlatırım.

    Big Bounce entropi problemine takılıyor derler ama bu pek doğru değil. Daha doğrusu entropi darboğazını nasıl aştığı gösterildi ama biraz uzun bir öykü. Bu nedenle şimdi değil, yarın uygun bir vakitte yazarım. Şimdi uyku zamanı. İyi geceler.
  • Döngüsel evren modellerinin önüne termodinamiğin 2 yasasını koyanlar oluyor. Döngüsel bir modelde evrenin 2 temel fazı var: Genleşme ve büzüşme fazları. Genleşme ya da genişleme aşamasında evrene termodinamiğin yasaları hakim. Büzüşme ya da daralma aşamasında da mantıken aynı yasaların geçerli olması beklenir. Örneğin düşük entropili tuz kristalleri suda çözünerek entropi artışına neden olurlar. Evren genleşirken tuz kristalleri suda çözünerek entropiyi artırıyorsa, daralırken de artırıyor olmalıdır çünkü zaman okunun bu evrelerden bağımsız olarak tek yönlü ve sabit olduğunu varsayıyoruz. Bir başka ifadeyle, evren şu an daralıyor olabilirdi ve biz bunu ancak yıldızlardan gelen ışığın maviye kayması ile anlayabilirdik. Bunun dışında doğada anlamlı bir değişiklik olmazdı. Öyleyse, döngünün 2. fazında da entropi artmaktaysa, evren her defasında daha yüksek bir entropi ile yeni hayatına başlıyor olmalıdır. Bugün ölçtüğümüz entropinin miktarını bildiğimize göre bu döngü sonsuzdan beri devam ediyor olamaz, sonsuza kadar da devam edecek olamaz. Döngüsel modele karşı gelenlerin öne sürdüğü argümanlardan biri bu.
    Bu argümanı şöyle nötralize etmek mümkün: Önce entropiye yeniden dönelim ve entropinin düzenden düzensizliğe doğal bir akış, ayrıca termodinamik açısından da kullanışlı enerjinin kullanışsız yani atık ısı enerjisine dönüşme süreci olduğunu hatırlayalım. Mesela günümüzdeki içten yanmalı motorların entropinin varlığı sayesinde çalışmaları mümkün olabilmekte. Her iki açıdan entropiyi anlamamıza yardımcı olacak 3 örnekle entropiyi kavramış olacağımızı düşünüyorum: 1 deste iskambil kağıdında yaklaşık 8^67 farklı diziliş kombinasyonu var. Bir deste kağıdı rastgele defalarca karıştırsak, 1-13 maça, 1-13 kupa, 1-13 karo ve son olarak 1-13 sinek sıralamasını elde etme olasılığımız aynen budur: 1/8^67 Biz bu sıralamayı dışardan enerji alarak kendimiz yapabiliriz. İnsan dışarıdan enerji alan bir sistemdir ve aldığı enerjinin bir kısmını iskambil kağıtlarını istediği sıraya koymada yani iskambil kağıtlarını istediği düzene koymakta kullanabilir. Ama iskambil kağıtlarını bu sıralamayı yaptıktan sonra rastgele karıştırsak, aynı sıralamayı tekrar elde etme olasılığımız yine 1/8^67’dir çünkü istenen/arzulanan 1 dağılıma karşılık istenmeyen (8^67)-1 dağılım vardır. İkinci örneğimiz ise sıcak bir bardak çayın zamanla soğuması ama asla kendiliğinden tekrar ısınmamasıdır. Neden böyle? Sıcak çayın atomlarında titreşim olarak bulunan ısı enerjisi sıcak bardağı çevreleyen atmosfer atomlarına aktarılır ve 1 bardak çaydaki ısı tüm atmosfere dağılır ve bir süre sonra termal dengeye ulaşılır ama asla bunun tersi olmaz, soğuk atmosfer bir bardak çayı tekrar ısıtamaz. Bunun nedeni yukarıdaki iskambil destesindekiyle aynıdır. Son olarak bir kesme şeker bir bardak suda çözünür ama suda çözünmüş şeker asla tekrar kesme şeker haline yine aynı nedenle gelemez. Aslında istatistik olarak bu mümkündür ama o kadar muazzam küçüklükte bir olasılıktır ki, şu kısa yaşamlarımızda bunun olduğunu görmek mümkün değildir. Örneğin bir heykelin kolundaki atomların hepsi birden aynı yönde hareket ederse heykelin kolu ölçülebilir bir miktar hareket eder ama heykelin kolundaki atomların hepsinin birden aynı yönde hareket etme olasılığına karşılık aksi yönlerde zibilyon tane hareket etme olasılığı yüzünden bunun olduğunu göremeyiz. Olmasına engel bir yasa yoktur, sadece olma olasılığı inanılmaz düşüktür. Entropi bu kısaca.
    Bu örneklerden termodinamikle ilgili olan kısmı atık ısı enerjisinin genişleyen uzayın içine yani boşluğa sürekli foton ışıması olarak yayılmasıdır. Kısacası düzeni oluşturan enerji boş uzay tarafından ısı enerjisi olarak emilmektedir. Bugün boş uzayın sıcaklığı 2,7 Kelvin civarındadır. Evrenin büyüklüğüne bağlı olarak sizin bir bardak çayınızdaki ısı enerjisi neredeyse yok mertebesinde uzayın ısısına katılmaktadır ve uzay genişledikçe daha da soğumaktadır.

    Peki ya evren şu an genişlemeyip daralıyor olsaydı? Yukarıda verilen örnekler açısından bir şey değişmeyecekti. İstediğimiz sırada bir deste iskambil kağıdının rastgele oluşma olasılığı yine 8^67’de 1 olacaktı. Bir bardak sıcak çay yine soğuyacaktı vs. Ancak bu durum bir ölçek durumudur! Bu durum evrenin bugünkü ölçeğinde geçerli bir durum. Evren gittikçe küçülürken işler bir noktada değişiyor. Bu noktaya faz kırılması noktası da diyebiliriz. Evrenin giderek küçülmekte olduğunu hayal edin. Küçülen evrende uzayın bugünkü sıcaklığı (2,7K) yavaş yavaş artmaya başlayacaktır çünkü ısı enerjisini taşıyan fotonlar giderek daha küçük bir alana sıkışacaklardır. Sonunda bu küçülme öyle bir noktaya gelecek ki, uzayın sıcaklığı bir bardak çayın sıcaklığına ulaştığında çay artık soğuyamayacak hatta bir süre sonra daha da ısınmaya başlayacaktır. Peki ya suda çözünen tuz ve şeker kristalleri? Uzayın sıcaklığı 373 Kelvini aştığında su buhar fazına geçeceği için artık çözünebilecekleri bir su bulamayacaklar ve kristallerdeki düzen bir süre daha korunacaktır. En sonunda evren öyle küçülecek ve sıcaklık öyle yüksek bir noktaya erişecektir ki, atomlar çözülmeye/bozunmaya başlayacak ve evren yeknesak ve yekpare bir yapıya yani minimum entropiye dönecektir ama olağanüstü yüksek sıcaklıklarda!.. Minimum entropiye dönecektir çünkü evren bir kuark-gluon plazmasına dönüşecek ve onlar da en sonunda gamma fotonlarına dönüşerek gittikçe büzüşen evrende fotonlar arası mesafeler Planck uzunluğuna inince evrende tek bir dağılım kombinasyonu dışında kombinasyon kalmayacaktır. Bingo, minimum entropiye ulaştınız!

    Öyleyse Big Bounce dediğimiz Big Bang modelinin önünde sanılanın aksine bir entropi engeli yok çünkü entropiyi hep evrenin bugünkü ölçekleri ışığında ele alıp yorumluyoruz. Oysa ölçek olağanüstü küçüldüğünde işler değişiyor, makro evren mikro evrene doğru yol alırken, makro evrenin yasalarını da birer birer geride bırakıyor, mikro evrenin yasalarına dönüyor!




  • Yazma torlakçım, kimse okumuyor. Emeğine, vaktine yazık.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Zaten en buyuk sıkıntı da bu ya hocam .. Makro ve mikro evrenler 2 zıt kutup gibi .. Bütün fizik kuralları kuantum olcekte gecersiz ve hala birleştirilemiyorlar ..



    Belki de ucuncu bir bambaska bir teori dogru ve gorelilik de kuantum da aslinda gercek degil .. Dogruyu yansitmiyorlar ..



    Dediginiz gibi Big Bounce'daki en buyuk sorun olan entropi zehirlenmesi aslında yoksa bu teori su an icin en mantikli gelen teori bana .. Evrenler ölü doğmuyor aksine icindeki bilgi aynı bilgi ..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Bir de hocam bu Big Bounce Big Bang ile direk baglantili bir teori zaten .. Big Bang'deki bazı sıkıntıları da aciklayabiliyor mu ? (Monopol Problemleri-Ufuk Problemi-Düzlük Problemi gibi vs..)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Irishman -- 8 Nisan 2018; 11:43:17 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • combaba C kullanıcısına yanıt
    Blok

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Irishman

    Bir de hocam bu Big Bounce Big Bang ile direk baglantili bir teori zaten .. Big Bang'deki bazı sıkıntıları da aciklayabiliyor mu ? (Monopol Problemleri-Ufuk Problemi-Düzlük Problemi gibi vs..)
    Evet açıklıyor. Big bounce evreni Planck yoğunluğuna kadar sıkıştırıyor. Buradan sonrası Genel Göreliliğin nefesinin kesildiği, Kuantum Kütleçekim kuramının devreye girmesi gereken yer ama biliyorsun henüz öyle bir kuram mevcut değil.

    Planck yoğunluğu 5,155 x 10^96 kg/m3. Bu rakamın ne anlama geldiğini anlamak için güneşin kütlesine bölmemiz yeterli: 5,155 x 10^96 / 1,98892 z 10^30 = 2,59195 x 10^ 66 tane güneşin 1 m3 alana sığdığını ya da kabaca 1 trilyon güneşin 1 proton hacmine sığdığını hayal edin. İşte öyle bir yoğunluk! İşte Big Bounce ya da diğer adıyla LQC tüm evrenin bu yoğunluğa erişmeden hemen önce uzay-zamanın dokusunun reaksiyon göstererek bir geri tepme yaşandığını, kütleçekiminin defalarca kat üstünde bir itme kuvveti ile uzay-zamanın dokusunun tam o noktada sıkışmaya reaksiyon göstererek hızla genleşmeye başladığını savlıyor. Matematiği var ama anlamayız. Peki Şişme olmadan Big Bang kuramının açmazları olduğu söylenen 3 temel problemi çözüyor mu? Evet çözüyor:

    1. Monopol problemi. Bu problem evren 1 Planck zamanında 1 Planck hacmine ulaştığında ortaya çıkan simetri kırılması sonucunda yalnızca dipol değil monopol manyetizmanın da ortaya çıkması gerektiği savlandığından ortaya çıkıyor. Böyle bir simetri kırılması yaşandıysa (4 kuvvet, kütleçekimi + 3 diğer kuvvet olarak ayrıldıysa) monopol yapıları da görmemiz gerektiği hesaplamalarından çıkıyor ancak hesaplarımıza ne kadar güvenebiliriz biraz tartışmalı. LQC bu propblemi, evreni hiç bir zaman o boyuta indirmeyerek çözüyor. Evren ancak Planck yoğunluğuna kadar sıkışabiliyor, dolayısıyla simetri problemi ile yüz yüze gelmiyor.

    2. Ufuk problemi: Evren genişliyor. Evrenin bir ucundan gelen ışık henüz diğer ucuna ulaşmadı ama evrenin her yeri aynı sıcaklıkta. Ufuk problemi işte bu. LQC'nin böyle bir problemi yok çünkü a) evren sonsuzdan beri genleşip büzüşüyor b) genleşme anında evrenin her köşesine ulaşma fırsatı bulamayan ışık büzüşme fazında bu fırsatı buluyor çünkü ışık ilerlerken evren geriye sarmaya başladığından evrenin her köşesi ışığa yaklaşmaya başlıyor ama ışık geriye sarmıyor, o ilerlemesini sürdürüyor.

    3. Düzlük problemi: Bu problem de yine Big Bang'i sonsuz bir yoğunluktan başlatmaya kalkıştığımız için ortaya çıkan bir problem. Evrendeki mevcut kütle (aydınlık kütle) evrenin görece düz geometrisini açıklamak için çok yetersiz. Öyleyse Omega nasıl 1 civarında çıkıyor? Big Bang'e eklenen şişme ile Omega = 1 durumu açıklanıyor. LQC ise zaten evrenin hep bu şekilde var olduğunu söylüyor. Yani bu problem LQC'nin problemi değil, Big Bang'in problemi!..

    Not:
    Planck yoğunluğunu (özkütle) Planck kütlesini (2,17647 x 10^-8 kg) Planck hacmine (4,2219 x 10-105 m3) bölerek buluyoruz. Bunları ise 5 temel fizik sabitini kullanarak buluyoruz. Bu sabitleri kullanarak Planck birimlerini 1'e normalize edebiliyoruz. Mesela Planck uzunluğunu Planck zamanına bölersen ışık hızını elde edersin gibi...




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Loop Quantum ve Big Bounce harika bir kuram o zaman :) Hem kütleçekimi hem evrenin başlangıcını hem de evrenin nihai kaderini açıklıyor. 3'ü 1 arada :)







    Peki bu kurama karşı çıkanlar neden karşı çıkıyor ? Sicim kuramı ile loop quantum cosmology nerelerde bagdasmiyor ? Bildiğim kadarıyla loop quantum multiverse teorisini açıklamakta yetersiz .. Sicim kuramı farz oluyor bu konuda .. Üst boyutları da açıklamakta yetersiz .. Sicim kurami 7-9-11-26.boyut diye giderken loop quantum 3+1'de çalışıyor sadece.



    Ayrıca bu iki kuram Lorentz İhlali diye bir olayda da cakisiyor .. Baglanamiyorlar .. Lorentz tam olarak ne peki ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mevcut kozmoloji paradigması Big Bang ve onun çevresinde dönüyor. Big bang üzerinden bin bir türlü matematik hesap yapıp, bin bir türlü makale yazmak ve bin bir türlü şişme modeli oluşturup bilim camiasında nam yapmak mümkünken Big Bounce bu kadar matematiğe ve esnekliğe cevaz vermiyor. Bu birincisi. Evren hızlanarak genişliyor, genişleme hızı artmış durumda veOmega = 1 civarında olduğu için genişlemenin nerede durup büzüşmeye başlayacağı ve bunun mekanizması son derece spekülatif bir alan. Bu da ikincisi. Belki başka yan nedenler vardır şu anda aklıma gelmeyen ama karşı çıkanların genel gerekçeleri bu.

    Sicim kuramı 10 boyuta çalışabilirken LQG sadece 3+1 boyutta çalışabiliyor üst boyutlarda çöküyor. Ayrıca LQG mevcut Kuantum Mekaniğinin bir uzantısı, kendi başına eksiksiz bir kuram değil. Madde ile ilgilenmekten çok uzay-zamanı tanımlamaya ve mevcut madde ile etkileşimini anlamaya yönelik ama mevcut maddeyi tanımlamayı standart modele bırakıyor. yani eksik bir kuram, tek başına iş görmüyor, kuantum mekaniğine ihtiyacı var.

    Son olarak, Big Bounce alternatifi başka döngüsel evren modelleri de var. yani Big Bounce ya da LQC bu alanda yalnız ve rakipsiz değil. Mesela Penrose'un Conformal Cyclic Cosmology modelini incelemeni salık veririm.




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Hocam Penrose'un Conformal Cyclic Cosmology teorisi için arastirma yaptim .. Turkce kaynak 0 bu konu hakkinda .. (Loop Kuantum icin Khosann'ın yazisi falan vardi ama bu kuram icin yok)



    İngilizce baktım ama Loop Kuantum ile benzer hemen hemen aynı hatta . Teoriye göre evren sonsuz döngülerden geçerek her bir önceki iterasyonun gelecekteki zamansal sonsuzluğu ve Big Bang'in tekilliği ile özdeşleştiriliyor ..



    Aeon gibi terimler var bunlar tam olarak ne oluyor bu teoride hocam ? İngilizcem yetmedi o kadar terimlere :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • kingman29 K kullanıcısına yanıt
    Ben bütün yazılarını okuyup anlamaya ve özümsemeye çalışıyorum zaten yazan birkaç kişi var öyle söylemeyin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Bu arada Lorentz Değişmezini de sormuştum :)



    Sicim Kuramı bunu ihlal etmiyor ama Loop Quantum ediyor ..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • CCC standart kozmolojik model olarak da bilinen FLRW genişleyen ya da büzülen evren metriğini baz alıyor ki bu metrik Einstein'in alan denklemlerinin tam ve eksiksiz çözümü olarak bilinir. Penrose bu çözümlemelerin sonucu olan bağlantıları yaparken FLRW uzay-zamanın bir kopyasının gelecekteki bir conformal boundry'ye bağlanabileceğini ve bunun iterasyonunun sonsuza gideceğini görerek kendi evren modelini geliştirdi. Buradaki "confoprmal boundry" yüksek matematikte bir geometri modelleme türüymüş, ben bilmiyorum.

    Buraya kadar modeli matematik terimlerle ele aldık. Aslında Penrose modelinde şunu öneriyor. Big Bang ile başlayan evren mutlak ısı ölümü ile son bulacak. Açalım... Big Bang başlangıcında entropi minimumda ve evren tümüyle yeknesaktı, başlangıçta sadece radyasyon vardı. Sonra quarklar, derken elektronlar oluştu, sonra atomlar, yıldızlar ve galaksiler derken günümüzdeki evren oluştu. Şimdi bu evreni bekleyen son ısı ölümü yani galaksiler hem birbirinden uzaklaşacak hem de merkezlerindeki kara delikler tarafından yutulacak. Sonra bu kara delikler de Hawking ışıması yoluyla tamamen radyasyona dönüşecek. Yani evren başlangıçtaki düşük entropi ve yeknesak haline sadece çok daha büyük bir ölçekte geri dönecek. İşte Penrose evrenin bu ilk hali ile son halini birbirine bağlamanın matematik bir yolunu geliştirdi çünkü bu ikisi ölçek dışında özünde aynıydı. Eğer geometrilerini birbirlerine eşitleyebilirse bu evrenden aynı Big Bang anında olduğu gibi yeni bir evren doğacağını öngördü. Dolayısıyla bu matematikteki iterasyon fonksiyonu gibi her evren kendi içinde önceki evrenin bir izdüşümünü içeriyor olmalıydı. Buna Conformal Cyclic Cosmology adını verdi. Yani her evren ölürken bir sonrakinin doğum şartlarını hazırlıyordu. Her evrenin ölümü aslında bir sonrakinin doğumuna hazırlıktan başka bir şey değildi.

    Burada evrenin sonsuza kadar genişleyeceği varsayımı var ama nihayetinde evrende düşük enerjili fotonlardan başka bir şey kalmıyor yani başlangıçtaki gibi yeknesak bir evren ama muazzam büyük ölçeklerde. Penrose bu iki alakasız ölçeği matematikteki "conformal mapping yöntemiyle birbirine bağlamaya çalışmış.

    Bu haliyle CCC Big Bounce benzeri spekülatif yanları olan bir model gibi duruyor ama başka döngüsel evren modelleri de var bu ikisine ek olarak...




  • Lorentz kontraksiyonu herhangi uzay-zaman mesafesini birbirine dönüştürebilir ve böylece uzamdaki uzun dalga boyları kısaya dönerek momentumu artırır ama bu LQG gibi integral momentum birimleriyle çalışan kuramlarda mümkün değildir, çelişir. Tüm kuantum temelli kuramlar sonsuzluk, sonsuza gitme gibi denklem problemlerinden kaçınmak amacıyla skalar birimleri quantize ederler yani analog yapıları bir nevi dijitalleştirirler. LQG'ye göre uzay böyle GG'deki gibi referans çerçevesine göre genleşip daralsa bile momentum birimler halinde hesaplandığı için artmaz ya da azalmaz. Ama GG'in bir parçası olan Lorentz transformasyonlarında bu sürekli olan bir durumdur.

    LQG'de uzay-zaman ilmekler şeklinde imgelenir. Momentum her bir ilmek ile taşınmaktadır. Lorentz kontraksiyonu altında ilmek sayısı artıp azalamayacağı için momentum değişmez ama GG'liğe göre değişmek zorundadır.

    Mesele bu. Bu nedenle LQG Genel Görelilik ile uyumsuzdur.




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Evet aslında mantıklı bir teori bu da .. Evren başlangıçta radyasyonla dolu , temel parçacıkların bile henüz oluşmadığı , tekdüze bir yerdi .. Yoktu yani hiçbir şey kısaca ..



    Evrenin nihai kaderi de aynı bu şekilde olacak diyor adam.. Madde ve enerjiler arası mesafeler arttıkça trilyonlarca ,katrilyonlarca yıl sürse bile bu olay er geç evren , son olarak kara deliklerin de henüz tam olarak nasıl gerçekleştiğini bilemediğimiz Hawking Radyasyonu nedeniyle buharlaşmasından sonra zifiri , bomboş bir ortama dönüşecek .. Güzel bağlamış ilk ve son kısmını ..



    Ama sonsuza kadar genişleme kısmı pek olası gelmiyor bana .. Belirli bir düzeyden sonra ısı ölümü gerçekleştikten sonra dahi Big Rip yani Büyük Yırtılma olabilir .. Böylelikle zaten ölü olan evren tamamen yok olur .. Fakat bu teori uzay-zaman dokusunu ele alıyor mu LQG gibi ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hayır tümüyle GG ve Big Bang kozmolojisi üzerine kurulu. Yani cari kozmolojinin pek dışına çıkmıyor ama önerdiği absürt bir test yöntemi var. Diyor ki, bir önceki evrende yaşayan hipergelişmiş bir uygarlık bu evrene bir mesaj kodlamış olmalı ve o mesajı bulursak bir önceki evrenin izini de bulmuş oluruz diyor. Mesaj olarak da CMB üzerinde tespit edilen olağandışı ısı dalgalanması olan bölgeleri gösteriyor. Spekülatif bir şey tabii, ciddiye alınır mı bilemem...
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Orada saçmalamış .. Bu güzel kuramının içine sokmuş baltasını ..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.