Şimdi Ara

Bunalımdayım...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
0
Favori
629
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Not: Buraya neden açtın demeyin lütfen konu dışının halini biliyorsunuz, burada aklı başında insanlar var.

    Merhaba herkese, kısaca kendimi tanıtmam gerekirse bu sene liseden mezun oluyorum. Ve geçmişe bakıyorum hayatımdan pek birşey yaşanmamış. Toplam 12 yıllık bir kayıp söz konusu, oysa ki ben acısıyla tatlısıyla bu çağlarımı yaşamak istedim. Hani biri gelir kapıyı çalar aşşağı inebilir mi der, veya gecenin yarısında bir arkadaşıma birşey olur direk aşşağıdan çağırırlar bu tarz şeyler yaşamak istemiştim ne kadar garip gelsede. Mesela bazı yabancı diziler izliyorum aynen bu tarz olaylar yaşıyorlar, kısacası hayatı dolu geçiriyorlar. Bense ne yaptım ? Lisenin tamamını siyasete verdim, sürekli siyaset tartışıp sinir olduk vs. 11.nci sınıfta felsefe ile tanıştım bu seferde ikisini karışık yapmaya devam ettim. Sürekli herşeyi sorgular oldum belki de bu yüzden çevremdekiler benden dahada uzaklaştı. Kısacası ilerde yazar/müzisyen olmayı düşünüyorum, artık liseden mezun olur olmaz kendimi maceraya atacağım zaten. Fakat şu son bir yıldır gerçekten bunalımdayım hep bu giden vaktimi düşünüp deli oluyorum. İşin özü içimdekileri yazmak istedim, hatta çok hayal kurarım ama bunların sonunu hep hüzünlü bir sona bağlarım mesela mutlu bitmiş anım olsada onu hüzünlü sona bağlıyorum. Hayatı artık acısıyla tatlısıyla yaşamam lazım buu biliyorum fakat şu giden 12 yılı düşünmeden edemiyorum, içimden ağlamak geliyor olmuyor bakın 1 haftadır evdeyim ve hiçbirşey yapmadım öylece duruyorum, dizi izliyorum sürekli düşünüyorum.







  • Hayatımızın ilk 6 senesi okula da gitmedik o zaman daha büyük bir kayıp.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Güneyli Kitapkolik

    Hayatımızın ilk 6 senesi okula da gitmedik o zaman daha büyük bir kayıp.

    Şahsen orada biraz abarttım sanırım 8.nci sınıfa göre gayet iyi gitti. Fakat liseyi yaşayamadım ama şöyle bakıyorum 8.nci sınıfta çalışsaydım kadıköy,beşiktaş civarlarında bir liseye gidebilseydim bugün bu konuyu açıyor olmayacaktım büyük ihtimalle.
  • Arkadaşlıklar, dostluklar güzel şeydir ancak belki de onlara takılsaydın kendini tanıma fırsatın olmayacakti. Siyaset ve Felsefeyle ilgilenmişsin, müzisyenlik ve yazarlıkta var. Kısaca ülkeye faydalı bir bireysin kendi kendine yetersin yoluna devam et.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: erkurt02

    Arkadaşlıklar, dostluklar güzel şeydir ancak belki de onlara takılsaydın kendini tanıma fırsatın olmayacakti. Siyaset ve Felsefeyle ilgilenmişsin, müzisyenlik ve yazarlıkta var. Kısaca ülkeye faydalı bir bireysin kendi kendine yetersin yoluna devam et.

    Evet şuan sayısal sınıftayım, kendimi sayısal alanında iyi görüyordum ezber yapamadığım için. Oysa ki benim alanım felsefeymiş onun farkına vardım. Mesela bir müzik duyduğumda söz yazabiliyorum bayağı iyide oluyor ama sürekli hayalini kurduğum bir olaya itaafen yazıyorum bunlarda genelde acıklı olurlar, oysa ki ben yaşadığım olaylara yönelik yazmak isterdim fakat kayda değer bir olay yaşamadım




  • quote:

    Mesela bazı yabancı diziler izliyorum aynen bu tarz olaylar yaşıyorlar, kısacası hayatı dolu geçiriyorlar.

    Mümkünse yabancı dizilerden pek bişey öğrenme. Daha doğrusu, kapitalist sistemin medyasını çok ciddiye alma. Medya, büyük bir güçtür. İnsanları yönlendirmek için, insanları tek tipleştirmek için, insanları; tek bir potada eritmek için biçilmiş bir kaftandır. Dolayısıyla kapitalizm medyayı çok iyi kullanır. Bunun farkında olduğun zaman medyaya olan bakış açında değişir.

    Lisede beden öğretmenimiz bizi hep bu konularda uyarırdı. ''Neyin kafasını yaşıyor lan bu'' diye dalga geçiyorduk. Herif subliminal mubliminal bilmem nelerden bahsediyordu. Dizilerde, sinemalarda, tv programlarında vs benzeri yerlerde insanlara bilinçaltı mesajlar verildiği, insanların yönlendirildiğinden bahsediyordu. Tabi ben ozaman anlamamıştım. Zaman geçtikçe bunu bende anladım ve şuan dalga geçtiğimiz o hocamızı da anlayabiliyorum.

    Dolayısıyla öncelikle bu konuyu sende anlamaya çalış. Biraz farkına vardığında bakış açın değişir ve bu sefer olaylara o gözle bakarsın. ''Maruziyet değeri, etkisi'' düşmüş olur, zira artık farkındalık söz konusu.

    Düşünen bir insan zamanını boşa geçirmemiştir bence. Çok düşünmekte zararlıdır bana göre. Ama bir insan düşündüğünde zamanını boşa geçirmiş olmaz. Eğer sen bu araştırmaların bu derin düşünmelerin sayesinde arkadaşlarından bu konularda birkaç adım öndeysen, onların bilmediği şeyleri biliyorsan, onların farkında olmadığı şeylerin farkındaysan, onlardan daha geniş bir ufukla olayları değerlendirebiliyorsan, işte ozaman boşa geçmiş bir zamandan bahsedemeyiz, öyle değil mi?

    Fakat o yaşlardaki en büyük sıkıntı da şudur. ''Bişeyin farkına vardığını zannetme sendromu''. Hemen sonuca varmamalısın bu yüzden. Henüz olayları tam anlamıyla değerlendirmekten uzak oluyor insan o yaşlarda. Zamanla bu ufuk gelişiyor gelişiyor gelişiyor. Haliyle benim bakış açımla seninki bir olmaz. 40 yaşındaki biriyle benim bakış açımda bir olmaz. Zamanla olgunlaşır insan. Tecrübelerde artar. Dolayısıyla o yaşta vardığın sonuçla 10 yıl sonra varacağın sonuç arasında dağlar kadar fark olabilir. Üzülmemek için fevri davranmamalısın, hemen sonuca varmamalısın, olayları kestirip atmamalısın, ''farkına vardım'' rehavetiyle hataya düşmemelisin.

    En büyük değişimler, en büyük devrimler, en büyük başarılar, en büyük buluşlar hep bir zamanlar ''hayal'' den ibaretti. Çok hayal kurmamak lazım. Fakat hayal kurmadan da bişeyleri başarmak söz konusu olmaz.

    Sen eğer bu halinden rahatsız isen, ozaman üniversite hayatında(üniversite okuyacağını varsayıyorum) farklı bir sayfa açabilirsin. Çok fazla düşünmezsin, çok fazla bu konulara girmezsin, ortalama bir insan ne yapıyorsa sende benzerini yaparsın, ozaman haliyle etrafın ortalama insanlarla dolar ve o özlemini duyduğun şeyleri sende yaşayabilirsin. Bu tamamen senin elinde olan birşey. İstediğin buysa bunu başarmak zor bişey değil bence.

    Son 2 gündür benzer konuları görüyorum ve bu beni açıkcası üzüyor. Çevre şartlarından ziyade bunalımlar genelde insanın kendisinden kaynaklı oluyor. Dolayısıyla bunalımları engellemekte insanın bizzat kendi elinde oluyor. Bu süreçten çıkabilmek tamamen sizin elinizdedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TURKISH POWER -- 29 Nisan 2017; 0:33:46 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr

    quote:

    Mesela bazı yabancı diziler izliyorum aynen bu tarz olaylar yaşıyorlar, kısacası hayatı dolu geçiriyorlar.

    Mümkünse yabancı dizilerden pek bişey öğrenme. Daha doğrusu, kapitalist sistemin medyasını çok ciddiye alma. Medya, büyük bir güçtür. İnsanları yönlendirmek için, insanları tek tipleştirmek için, insanları; tek bir potada eritmek için biçilmiş bir kaftandır. Dolayısıyla kapitalizm medyayı çok iyi kullanır. Bunun farkında olduğun zaman medyaya olan bakış açında değişir.

    Lisede beden öğretmenimiz bizi hep bu konularda uyarırdı. ''Neyin kafasını yaşıyor lan bu'' diye dalga geçiyorduk. Herif subliminal mubliminal bilmem nelerden bahsediyordu. Dizilerde, sinemalarda, tv programlarında vs benzeri yerlerde insanlara bilinçaltı mesajlar verildiği, insanların yönlendirildiğinden bahsediyordu. Tabi ben ozaman anlamamıştım. Zaman geçtikçe bunu bende anladım ve şuan dalga geçtiğimiz o hocamızı da anlayabiliyorum.

    Dolayısıyla öncelikle bu konuyu sende anlamaya çalış. Biraz farkına vardığında bakış açın değişir ve bu sefer olaylara o gözle bakarsın. ''Maruziyet değeri, etkisi'' düşmüş olur, zira artık farkındalık söz konusu.

    Düşünen bir insan zamanını boşa geçirmemiştir bence. Çok düşünmekte zararlıdır bana göre. Ama bir insan düşündüğünde zamanını boşa geçirmiş olmaz. Eğer sen bu araştırmaların bu derin düşünmelerin sayesinde arkadaşlarından bu konularda birkaç adım öndeysen, onların bilmediği şeyleri biliyorsan, onların farkında olmadığı şeylerin farkındaysan, onlardan daha geniş bir ufukla olayları değerlendirebiliyorsan, işte ozaman boşa geçmiş bir zamandan bahsedemeyiz, öyle değil mi?

    Fakat o yaşlardaki en büyük sıkıntı da şudur. ''Bişeyin farkına vardığını zannetme sendromu''. Hemen sonuca varmamalısın bu yüzden. Henüz olayları tam anlamıyla değerlendirmekten uzak oluyor insan o yaşlarda. Zamanla bu ufuk gelişiyor gelişiyor gelişiyor. Haliyle benim bakış açımla seninki bir olmaz. 40 yaşındaki biriyle benim bakış açımda bir olmaz. Zamanla olgunlaşır insan. Tecrübelerde artar. Dolayısıyla o yaşta vardığın sonuçla 10 yıl sonra varacağın sonuç arasında dağlar kadar fark olabilir. Üzülmemek için fevri davranmamalısın, hemen sonuca varmamalısın, olayları kestirip atmamalısın, ''farkına vardım'' rehavetiyle hataya düşmemelisin.

    En büyük değişimler, en büyük devrimler, en büyük başarılar, en büyük buluşlar hep bir zamanlar ''hayal'' den ibaretti. Çok hayal kurmamak lazım. Fakat hayal kurmadan da bişeyleri başarmak söz konusu olmaz.

    Sen eğer bu halinden rahatsız isen, ozaman üniversite hayatında(üniversite okuyacağını varsayıyorum) farklı bir sayfa açabilirsin. Çok fazla düşünmezsin, çok fazla bu konulara girmezsin, ortalama bir insan ne yapıyorsa sende benzerini yaparsın, ozaman haliyle etrafın ortalama insanlarla dolar ve o özlemini duyduğun şeyleri sende yaşayabilirsin. Bu tamamen senin elinde olan birşey. İstediğin buysa bunu başarmak zor bişey değil bence.

    Son 2 gündür benzer konuları görüyorum ve bu beni açıkcası üzüyor. Çevre şartlarından ziyade bunalımlar genelde insanın kendisinden kaynaklı oluyor. Dolayısıyla bunalımları engellemekte insanın bizzat kendi elinde oluyor. Bu süreçten çıkabilmek tamamen sizin elinizdedir.

    Evet medya olayını biliyoeum, ama bazı insanların böyle hayat sürdüğünü düşününce gerçekten çıldıracak gibi oluyorum sanıeım bu kıskançlık. Açıkçası ortaokuldayken dedim ki kendi kendime liseye geçince herkes gibi sıradan olacağım, modaya uyacağım. Fakat liseye geçtiğimde olay çok farklı geldi 9.nci sınıfta herkes gibi davranmaya başladım herkes whatsapp kullanıyordu bende kullandım, fakat gerçekten saçma geliyordu ve bıraktım, yani o zamanlar saçma olduğunu biliyordum ama sindirmeye çalışıyordum. Twitterda aynı şekilde, mesela şuan snapchat kullanıp, instagrama fotoğraf yetiştirmem lazım ama bu gerçekten bana mide bulandırıcı geliyor. İnsanların birşeyi yerken veya yaşarken zevk için değilde instagramdan vs. birilerini kıskandırmak için yaptıklarını düşünüyorum. Mesela şuan herkes gibi olmam gerekirse insanlarla dalga geçmem gerekir ve ben bunu yapamıyorum, yapıldığını gördüğümde ses etmezsem uzunca aklımda yer ediyor. Mesela vir olay yaşandı onu pmden anlatabilirim 2 yıl önceydi ama sanki bugün yaşanmış gibi kendimi kemiriyorum. Kısacası birtürlü bazı şeyleri yutamıyorum.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Eskiyi düşünceğine şuanı yaşa bence. Arkadaşının olmaması daha büyük bir kayıp gibi geldi ama

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lalala_

    Eskiyi düşünceğine şuanı yaşa bence. Arkadaşının olmaması daha büyük bir kayıp gibi geldi ama

    Arkadaşlarım var şuan bile çıkkıp gidebileim ama bazı hareketleri bana ters geliyor.

    Edit: Bende öyle karar verdim şu lise bittiğinde anı yaşayacağım gerçi hep kendime böyle telkin ettim ama anı yaşayabilecek arkadaşım yok. Kendim yaşayacağım yaz için dolu bir planım var eskiyi eskide bırakacağım fakat şu giden 4 yılım beni çıldırtıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Patrick Yıldız -- 29 Nisan 2017; 0:59:43 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Patrick Yıldız


    quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr

    quote:

    Mesela bazı yabancı diziler izliyorum aynen bu tarz olaylar yaşıyorlar, kısacası hayatı dolu geçiriyorlar.

    Mümkünse yabancı dizilerden pek bişey öğrenme. Daha doğrusu, kapitalist sistemin medyasını çok ciddiye alma. Medya, büyük bir güçtür. İnsanları yönlendirmek için, insanları tek tipleştirmek için, insanları; tek bir potada eritmek için biçilmiş bir kaftandır. Dolayısıyla kapitalizm medyayı çok iyi kullanır. Bunun farkında olduğun zaman medyaya olan bakış açında değişir.

    Lisede beden öğretmenimiz bizi hep bu konularda uyarırdı. ''Neyin kafasını yaşıyor lan bu'' diye dalga geçiyorduk. Herif subliminal mubliminal bilmem nelerden bahsediyordu. Dizilerde, sinemalarda, tv programlarında vs benzeri yerlerde insanlara bilinçaltı mesajlar verildiği, insanların yönlendirildiğinden bahsediyordu. Tabi ben ozaman anlamamıştım. Zaman geçtikçe bunu bende anladım ve şuan dalga geçtiğimiz o hocamızı da anlayabiliyorum.

    Dolayısıyla öncelikle bu konuyu sende anlamaya çalış. Biraz farkına vardığında bakış açın değişir ve bu sefer olaylara o gözle bakarsın. ''Maruziyet değeri, etkisi'' düşmüş olur, zira artık farkındalık söz konusu.

    Düşünen bir insan zamanını boşa geçirmemiştir bence. Çok düşünmekte zararlıdır bana göre. Ama bir insan düşündüğünde zamanını boşa geçirmiş olmaz. Eğer sen bu araştırmaların bu derin düşünmelerin sayesinde arkadaşlarından bu konularda birkaç adım öndeysen, onların bilmediği şeyleri biliyorsan, onların farkında olmadığı şeylerin farkındaysan, onlardan daha geniş bir ufukla olayları değerlendirebiliyorsan, işte ozaman boşa geçmiş bir zamandan bahsedemeyiz, öyle değil mi?

    Fakat o yaşlardaki en büyük sıkıntı da şudur. ''Bişeyin farkına vardığını zannetme sendromu''. Hemen sonuca varmamalısın bu yüzden. Henüz olayları tam anlamıyla değerlendirmekten uzak oluyor insan o yaşlarda. Zamanla bu ufuk gelişiyor gelişiyor gelişiyor. Haliyle benim bakış açımla seninki bir olmaz. 40 yaşındaki biriyle benim bakış açımda bir olmaz. Zamanla olgunlaşır insan. Tecrübelerde artar. Dolayısıyla o yaşta vardığın sonuçla 10 yıl sonra varacağın sonuç arasında dağlar kadar fark olabilir. Üzülmemek için fevri davranmamalısın, hemen sonuca varmamalısın, olayları kestirip atmamalısın, ''farkına vardım'' rehavetiyle hataya düşmemelisin.

    En büyük değişimler, en büyük devrimler, en büyük başarılar, en büyük buluşlar hep bir zamanlar ''hayal'' den ibaretti. Çok hayal kurmamak lazım. Fakat hayal kurmadan da bişeyleri başarmak söz konusu olmaz.

    Sen eğer bu halinden rahatsız isen, ozaman üniversite hayatında(üniversite okuyacağını varsayıyorum) farklı bir sayfa açabilirsin. Çok fazla düşünmezsin, çok fazla bu konulara girmezsin, ortalama bir insan ne yapıyorsa sende benzerini yaparsın, ozaman haliyle etrafın ortalama insanlarla dolar ve o özlemini duyduğun şeyleri sende yaşayabilirsin. Bu tamamen senin elinde olan birşey. İstediğin buysa bunu başarmak zor bişey değil bence.

    Son 2 gündür benzer konuları görüyorum ve bu beni açıkcası üzüyor. Çevre şartlarından ziyade bunalımlar genelde insanın kendisinden kaynaklı oluyor. Dolayısıyla bunalımları engellemekte insanın bizzat kendi elinde oluyor. Bu süreçten çıkabilmek tamamen sizin elinizdedir.

    Evet medya olayını biliyoeum, ama bazı insanların böyle hayat sürdüğünü düşününce gerçekten çıldıracak gibi oluyorum sanıeım bu kıskançlık. Açıkçası ortaokuldayken dedim ki kendi kendime liseye geçince herkes gibi sıradan olacağım, modaya uyacağım. Fakat liseye geçtiğimde olay çok farklı geldi 9.nci sınıfta herkes gibi davranmaya başladım herkes whatsapp kullanıyordu bende kullandım, fakat gerçekten saçma geliyordu ve bıraktım, yani o zamanlar saçma olduğunu biliyordum ama sindirmeye çalışıyordum. Twitterda aynı şekilde, mesela şuan snapchat kullanıp, instagrama fotoğraf yetiştirmem lazım ama bu gerçekten bana mide bulandırıcı geliyor. İnsanların birşeyi yerken veya yaşarken zevk için değilde instagramdan vs. birilerini kıskandırmak için yaptıklarını düşünüyorum. Mesela şuan herkes gibi olmam gerekirse insanlarla dalga geçmem gerekir ve ben bunu yapamıyorum, yapıldığını gördüğümde ses etmezsem uzunca aklımda yer ediyor. Mesela vir olay yaşandı onu pmden anlatabilirim 2 yıl önceydi ama sanki bugün yaşanmış gibi kendimi kemiriyorum. Kısacası birtürlü bazı şeyleri yutamıyorum.

    İşte dostum onlara özenmenin sebebi, senin eksikliğin değil. Bunu sana eksiklik olarak gösteren medya yüzünden, bu saçmalıklar içerisinde kaybolmuş olan insanların çokluğu yüzünden sen bunu eksiklik olarak görüyorsun. Oysa senin doğal halinde bu yok, sen bundan hoşlanmıyorsun anladığım kadarıyla. Ama bunu eksiklik olarak gördüğün için, rahatsız oluyorsun.



    Benim kardeşimin onbinlerce takipçisi var instagramda. Yaptığı tek şey, yaptığı yemeklerin fotolarını çekip atmak. Bu kadar. İnsanlarıda kıskandırmak falan istemiyor aslında. Yaptığı şeyi sergilemek, iltifat görmek, beğenilmek hoşuna gidiyor. Herkesin hoşuna gidiyor. Karılar deli gibi yorum atıyor, ''tatlım çok güzel görünüyor, ne kadar yağ kullandın, lezzeti nasıl'' bilmem neler falan. Kıza en sonunda bi akıl verdimde şimdi youtube kanalı açacak. Tutarsa buradan iyi para kazanma ihtimali var.



    Twitter ve facebook ben sadece gündemi takip etmek, medyaya yansımayan olayları öğrenmek için kullanıyorum. Facebookta çok yararlı gruplarda var, onlarıda takip ediyorum. Yoksa insanların sabah ne yediği, sevgilisiyle neler yaşadığı, akşam ne içtiği inan benide hiç ilgilendirmiyor ve insanların bunu paylaşmasını hiç anlamıyorum. Sosyal medyadan tanıştığım kızlarla da ilişkilerim hiç olumlu gitmedi, o işede yaramıyor, çünkü duygu yok, avatar foto paylaşımlar üzerinden başlayan saçma sapan bir ilişki, sonu fiyasko. Yanlış bir şekilde kullanıldığında insanın vaktini çalıyor. Saçma sapan paylaşımlar bilmem neler. Boş işler.



    İşte bütün bunlar farkındalıktan dolayı oluyor. Sen farkındalığa sahip biri olarak asla onlar gibi olamazsın zaten. Boşuna bunu isteme. Yani bunu istemen çok saçma geliyor bana. Aslında saçma da gelmiyor. Bahsettiğim şeyler yüzünden bunun gibi saçmalıkları bir eksiklik olarak hissediyorsun.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Patrick Yıldız kullanıcısına yanıt
    Lise 3 teyim. Müthiş bir lise dönemi geçirdiğimi düşünüyorum. Her gün farklı bir olay (bugün bile xD)

    Arkadaşların yoksa güvenebileceğin igini çeken kurslara katıl bu yaz hem sevdiğin işi yaparsın hem de arkdaş bulursun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lalala_

    Lise 3 teyim. Müthiş bir lise dönemi geçirdiğimi düşünüyorum. Her gün farklı bir olay (bugün bile xD)

    Arkadaşların yoksa güvenebileceğin igini çeken kurslara katıl bu yaz hem sevdiğin işi yaparsın hem de arkdaş bulursun.



    Ahhh bende 10.nci sınıfı müthiş birşekilde geçirmiştim alkolü ilk tattığım zamanlardı herhafta evlere gidip takılırsık, taksime gidip ucuz tekila içersik. o zamanlar sıradan davranmaya çalışırdım işte, ufaktanda başarabilirsim. Tabii 11.nci sınıfın başına doğru özüme döndüm.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr


    quote:

    Orijinalden alıntı: Patrick Yıldız


    quote:

    Orijinalden alıntı: oğuz.tr

    quote:

    Mesela bazı yabancı diziler izliyorum aynen bu tarz olaylar yaşıyorlar, kısacası hayatı dolu geçiriyorlar.

    Mümkünse yabancı dizilerden pek bişey öğrenme. Daha doğrusu, kapitalist sistemin medyasını çok ciddiye alma. Medya, büyük bir güçtür. İnsanları yönlendirmek için, insanları tek tipleştirmek için, insanları; tek bir potada eritmek için biçilmiş bir kaftandır. Dolayısıyla kapitalizm medyayı çok iyi kullanır. Bunun farkında olduğun zaman medyaya olan bakış açında değişir.

    Lisede beden öğretmenimiz bizi hep bu konularda uyarırdı. ''Neyin kafasını yaşıyor lan bu'' diye dalga geçiyorduk. Herif subliminal mubliminal bilmem nelerden bahsediyordu. Dizilerde, sinemalarda, tv programlarında vs benzeri yerlerde insanlara bilinçaltı mesajlar verildiği, insanların yönlendirildiğinden bahsediyordu. Tabi ben ozaman anlamamıştım. Zaman geçtikçe bunu bende anladım ve şuan dalga geçtiğimiz o hocamızı da anlayabiliyorum.

    Dolayısıyla öncelikle bu konuyu sende anlamaya çalış. Biraz farkına vardığında bakış açın değişir ve bu sefer olaylara o gözle bakarsın. ''Maruziyet değeri, etkisi'' düşmüş olur, zira artık farkındalık söz konusu.

    Düşünen bir insan zamanını boşa geçirmemiştir bence. Çok düşünmekte zararlıdır bana göre. Ama bir insan düşündüğünde zamanını boşa geçirmiş olmaz. Eğer sen bu araştırmaların bu derin düşünmelerin sayesinde arkadaşlarından bu konularda birkaç adım öndeysen, onların bilmediği şeyleri biliyorsan, onların farkında olmadığı şeylerin farkındaysan, onlardan daha geniş bir ufukla olayları değerlendirebiliyorsan, işte ozaman boşa geçmiş bir zamandan bahsedemeyiz, öyle değil mi?

    Fakat o yaşlardaki en büyük sıkıntı da şudur. ''Bişeyin farkına vardığını zannetme sendromu''. Hemen sonuca varmamalısın bu yüzden. Henüz olayları tam anlamıyla değerlendirmekten uzak oluyor insan o yaşlarda. Zamanla bu ufuk gelişiyor gelişiyor gelişiyor. Haliyle benim bakış açımla seninki bir olmaz. 40 yaşındaki biriyle benim bakış açımda bir olmaz. Zamanla olgunlaşır insan. Tecrübelerde artar. Dolayısıyla o yaşta vardığın sonuçla 10 yıl sonra varacağın sonuç arasında dağlar kadar fark olabilir. Üzülmemek için fevri davranmamalısın, hemen sonuca varmamalısın, olayları kestirip atmamalısın, ''farkına vardım'' rehavetiyle hataya düşmemelisin.

    En büyük değişimler, en büyük devrimler, en büyük başarılar, en büyük buluşlar hep bir zamanlar ''hayal'' den ibaretti. Çok hayal kurmamak lazım. Fakat hayal kurmadan da bişeyleri başarmak söz konusu olmaz.

    Sen eğer bu halinden rahatsız isen, ozaman üniversite hayatında(üniversite okuyacağını varsayıyorum) farklı bir sayfa açabilirsin. Çok fazla düşünmezsin, çok fazla bu konulara girmezsin, ortalama bir insan ne yapıyorsa sende benzerini yaparsın, ozaman haliyle etrafın ortalama insanlarla dolar ve o özlemini duyduğun şeyleri sende yaşayabilirsin. Bu tamamen senin elinde olan birşey. İstediğin buysa bunu başarmak zor bişey değil bence.

    Son 2 gündür benzer konuları görüyorum ve bu beni açıkcası üzüyor. Çevre şartlarından ziyade bunalımlar genelde insanın kendisinden kaynaklı oluyor. Dolayısıyla bunalımları engellemekte insanın bizzat kendi elinde oluyor. Bu süreçten çıkabilmek tamamen sizin elinizdedir.

    Evet medya olayını biliyoeum, ama bazı insanların böyle hayat sürdüğünü düşününce gerçekten çıldıracak gibi oluyorum sanıeım bu kıskançlık. Açıkçası ortaokuldayken dedim ki kendi kendime liseye geçince herkes gibi sıradan olacağım, modaya uyacağım. Fakat liseye geçtiğimde olay çok farklı geldi 9.nci sınıfta herkes gibi davranmaya başladım herkes whatsapp kullanıyordu bende kullandım, fakat gerçekten saçma geliyordu ve bıraktım, yani o zamanlar saçma olduğunu biliyordum ama sindirmeye çalışıyordum. Twitterda aynı şekilde, mesela şuan snapchat kullanıp, instagrama fotoğraf yetiştirmem lazım ama bu gerçekten bana mide bulandırıcı geliyor. İnsanların birşeyi yerken veya yaşarken zevk için değilde instagramdan vs. birilerini kıskandırmak için yaptıklarını düşünüyorum. Mesela şuan herkes gibi olmam gerekirse insanlarla dalga geçmem gerekir ve ben bunu yapamıyorum, yapıldığını gördüğümde ses etmezsem uzunca aklımda yer ediyor. Mesela vir olay yaşandı onu pmden anlatabilirim 2 yıl önceydi ama sanki bugün yaşanmış gibi kendimi kemiriyorum. Kısacası birtürlü bazı şeyleri yutamıyorum.

    İşte dostum onlara özenmenin sebebi, senin eksikliğin değil. Bunu sana eksiklik olarak gösteren medya yüzünden, bu saçmalıklar içerisinde kaybolmuş olan insanların çokluğu yüzünden sen bunu eksiklik olarak görüyorsun. Oysa senin doğal halinde bu yok, sen bundan hoşlanmıyorsun anladığım kadarıyla. Ama bunu eksiklik olarak gördüğün için, rahatsız oluyorsun.



    Benim kardeşimin onbinlerce takipçisi var instagramda. Yaptığı tek şey, yaptığı yemeklerin fotolarını çekip atmak. Bu kadar. İnsanlarıda kıskandırmak falan istemiyor aslında. Yaptığı şeyi sergilemek, iltifat görmek, beğenilmek hoşuna gidiyor. Herkesin hoşuna gidiyor. Karılar deli gibi yorum atıyor, ''tatlım çok güzel görünüyor, ne kadar yağ kullandın, lezzeti nasıl'' bilmem neler falan. Kıza en sonunda bi akıl verdimde şimdi youtube kanalı açacak. Tutarsa buradan iyi para kazanma ihtimali var.



    Twitter ve facebook ben sadece gündemi takip etmek, medyaya yansımayan olayları öğrenmek için kullanıyorum. Facebookta çok yararlı gruplarda var, onlarıda takip ediyorum. Yoksa insanların sabah ne yediği, sevgilisiyle neler yaşadığı, akşam ne içtiği inan benide hiç ilgilendirmiyor ve insanların bunu paylaşmasını hiç anlamıyorum. Sosyal medyadan tanıştığım kızlarla da ilişkilerim hiç olumlu gitmedi, o işede yaramıyor, çünkü duygu yok, avatar foto paylaşımlar üzerinden başlayan saçma sapan bir ilişki, sonu fiyasko. Yanlış bir şekilde kullanıldığında insanın vaktini çalıyor. Saçma sapan paylaşımlar bilmem neler. Boş işler.



    İşte bütün bunlar farkındalıktan dolayı oluyor. Sen farkındalığa sahip biri olarak asla onlar gibi olamazsın zaten. Boşuna bunu isteme. Yani bunu istemen çok saçma geliyor bana. Aslında saçma da gelmiyor. Bahsettiğim şeyler yüzünden bunun gibi saçmalıkları bir eksiklik olarak hissediyorsun.





    Mesela insanları inceliyorum bunlarla mutlu olabiliyorlar, mesela ülke şu haldeyken bile belli kesime çok iyi geliyor. Hernekadar uyuyorlar desekte mutlular anlatabiliyoe muyum ? Mesela sınıftaki kızlar sevgililerinin son görülme tarihinden kıskançlıklara giriyorlar ama mutlular. Açıkçası bu kişilere uyuyorlar dersek bende uyumak istiyorum, fakat bende uykusuzluk sorunu var

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • yalnızlık insanı gerçekten kötü yapıyor. senin seven bir kadın olmayınca yada seninle zaman geçirmek isteyen bir arkadaş olmayınca çok kötü oluyor insan. aynılarını bende yaşıyorum. sevgiye ihtiyacığımız var sadece.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sensuski

    yalnızlık insanı gerçekten kötü yapıyor. senin seven bir kadın olmayınca yada seninle zaman geçirmek isteyen bir arkadaş olmayınca çok kötü oluyor insan. aynılarını bende yaşıyorum. sevgiye ihtiyacığımız var sadece.

    Karılar geldiği zaman hayatın düzene girmez, hayatın düzene girdiği zaman karılar gelir.

    Erkek olmasını öğrenin. "Sevgiye ihtiyacım var" gibi feminen, gay cümleler kurmayın. Kendinize yetmeyi bilin. Böyle davranarak hem feminen, hem muhtaç görünüyorsunuz. Karılar feminen, muhtaç görünen erkeklerden tiksinirler. Şikayet etmeyi bırakın. Ne hayat ne de insanlar size istediklerinizi verir, siz istediklerinizi alırsınız. Erkek olun ve istediklerinizi elde etmek için ne gerekiyosa yapın.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sensuski

    yalnızlık insanı gerçekten kötü yapıyor. senin seven bir kadın olmayınca yada seninle zaman geçirmek isteyen bir arkadaş olmayınca çok kötü oluyor insan. aynılarını bende yaşıyorum. sevgiye ihtiyacığımız var sadece.

    The Beatles - All You Need Is Love

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: John Wick


    quote:

    Orijinalden alıntı: Sensuski

    yalnızlık insanı gerçekten kötü yapıyor. senin seven bir kadın olmayınca yada seninle zaman geçirmek isteyen bir arkadaş olmayınca çok kötü oluyor insan. aynılarını bende yaşıyorum. sevgiye ihtiyacığımız var sadece.

    Karılar geldiği zaman hayatın düzene girmez, hayatın düzene girdiği zaman karılar gelir.

    Erkek olmasını öğrenin. "Sevgiye ihtiyacım var" gibi feminen, gay cümleler kurmayın. Kendinize yetmeyi bilin. Böyle davranarak hem feminen, hem muhtaç görünüyorsunuz. Karılar feminen, muhtaç görünen erkeklerden tiksinirler. Şikayet etmeyi bırakın. Ne hayat ne de insanlar size istediklerinizi verir, siz istediklerinizi alırsınız. Erkek olun ve istediklerinizi elde etmek için ne gerekiyosa yapın.

    Karı karı dedi banladılar :D

    Tabiki kendinize yetmeyi bilin. Bunu hem kadınlar hem de erkekler yapmalı. Sevgiye ihtiyacınız varsa da kabullenin.Her insanın vardır. Yanında ailesi ve dostları olan insanlar ne şanslı insanlar. Muhtaç olduktan sonra görünmesen ne olur? Mesele muhtaç olmamakta. Hislerinizle barışın. Kendinizle savaşmayın. Hayatınız "errrrrrkek" olma hırsıyla mı geçecek? Ben toplumun dayattığı kadın rollerini kabul etmiyorum mesela. Muhtaçsan muhtaçsın işte. Kadınlarla beraber olmak için bu kadar kasmaya kendini olmadığın gibi göstermeye gerek yok. Zaten beceremezsiniz. Bu kişi de kahvehane köşelerinde akşama kadar batak oynayan dayılara benzemiş bak :D

    "Ne hayat ne de insanlar size istediklerinizi verir, siz istediklerinizi alırsınız." Doğru.

    Bunun gibi kuyruğu sürekli dik tutmaya çalışan erkekler daha ezik görünüyor.

    "Orkoklok , orkok olon , orrrrrrrkok" :D



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BerilHatipoğlu -- 2 Mayıs 2017; 1:25:9 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: BerilHatipoğlu


    quote:

    Orijinalden alıntı: John Wick


    quote:

    Orijinalden alıntı: Sensuski

    yalnızlık insanı gerçekten kötü yapıyor. senin seven bir kadın olmayınca yada seninle zaman geçirmek isteyen bir arkadaş olmayınca çok kötü oluyor insan. aynılarını bende yaşıyorum. sevgiye ihtiyacığımız var sadece.

    Karılar geldiği zaman hayatın düzene girmez, hayatın düzene girdiği zaman karılar gelir.

    Erkek olmasını öğrenin. "Sevgiye ihtiyacım var" gibi feminen, gay cümleler kurmayın. Kendinize yetmeyi bilin. Böyle davranarak hem feminen, hem muhtaç görünüyorsunuz. Karılar feminen, muhtaç görünen erkeklerden tiksinirler. Şikayet etmeyi bırakın. Ne hayat ne de insanlar size istediklerinizi verir, siz istediklerinizi alırsınız. Erkek olun ve istediklerinizi elde etmek için ne gerekiyosa yapın.

    Karı karı dedi banladılar :D

    Tabiki kendinize yetmeyi bilin. Bunu hem kadınlar hem de erkekler yapmalı. Sevgiye ihtiyacınız varsa da kabullenin.Her insanın vardır. Yanında ailesi ve dostları olan insanlar ne şanslı insanlar. Muhtaç olduktan sonra görünmesen ne olur? Mesele muhtaç olmamakta. Hislerinizle barışın. Kendinizle savaşmayın. Hayatınız "errrrrrkek" olma hırsıyla mı geçecek? Ben toplumun dayattığı kadın rollerini kabul etmiyorum mesela. Muhtaçsan muhtaçsın işte. Kadınlarla beraber olmak için bu kadar kasmaya kendini olmadığın gibi göstermeye gerek yok. Zaten beceremezsiniz. Bu kişi de kahvehane köşelerinde akşama kadar batak oynayan dayılara benzemiş bak :D

    "Ne hayat ne de insanlar size istediklerinizi verir, siz istediklerinizi alırsınız." Doğru.

    Bunun gibi kuyruğu sürekli dik tutmaya çalışan erkekler daha ezik görünüyor.

    "Orkoklok , orkok olon , orrrrrrrkok" :D

    Bende bundan dolayı bunalımdayım ya işte... Toplumda belli başlı kişilikler var fakat onlar mutlu görünüyor. Bende mutlu olmak için o kişilik olmaya çalışıyorum ama o kişilikler çok saçma geliyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Patrick Yıldız -- 2 Mayıs 2017; 1:35:13 >




  • Patrick Yıldız kullanıcısına yanıt
    Kurtul bu hislerinden. Benim de uyumlu olduğun arkadaşlarım olmadı.

    Snapchat , instagram falan kullanmıyorum. Sadece facebook var ona da yılda 2 tane fotoğraf bile koymuyorum. Fotoğrafçı olsan neyse yani.
    Yer bildirimi falan da hiç yapmadım. Kandil mesajı da yazmadım :D

    Onlar gibi olmaya çalışma. Bu sensin. Olduğun gibi mutlu ol. Ya da olma. Sen her zaman kendin ol. Kendini inkar etme, kendine yabancılaşma. Mutsuz da olsan bu en iyisidir.

    Senin gibi veya sana yakın insanlar da bulabilirsin.

    Bir de mutlu görünmesi mutlu olduğu anlamına gelmez. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Kendin olmaktan vazgeçmeye çalıştıkça hiç mutlu olamayacaksın. Onlar böyle demek ki. Onlar doğru sen yanlış değilsin. Doğrular ve yanlışlar yoktur farklılıklar vardır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BerilHatipoğlu -- 2 Mayıs 2017; 2:0:17 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • BerilHatipoğlu B kullanıcısına yanıt
    gercek ismin ne senin ?
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.