Bulgaristan ve Romanya'nın Türkiye'yi Sollaması (3. sayfa)

Kovulmadık, sadece Türk lük haklarımız elimizden alınmasın diye vatanımıza geldik. Orada kalan çok fazla akrabam var. Göç mecburi değil, seçenekti.

Kanada'ya gitme imkanımız da vardı ama biz Türkiye'yi seçtik.

Çalışmayı seviyoruz, eğlenmeyi seviyoruz. İçkimizi kendimiz yapıyoruz. Cimri insanlar her yerde var ama ben öyle olamadım. Gece hayatını seviyorum. (Varna geceleri ahhhh...)

Bulgarca şarkı konusunda sana hak veriyorum. Ama bu şarkıların insanların geçmişinde yer tuttuğunu düşününce onlara da hak vermiyor değilim.

Tip olayını anlamadım.

Geldiğimizde sıfırdan başladık, bizi takan yoktu belki ama şu an oldukça farkediliyoruz.

Bu arada tamamen yasal olarak çifte vatandaşlık haklarımız var ve istediğimiz Avrupa ülkesine vizesiz, sorgusuz, sualsiz gidebiliyoruz. Pandemi öncesinde ayda 2-3 defa Bulgaristan'da veya Yunanistan'daydım.

Burada yaşayanlardan 50 kat aşağıda değildik. Bir kere komünizm yönetimin zorlamasından dolayı ister istemez herkesin mesleği vardı. Gelenler çok rahat iş bulabildi. Ayrıca göçmen kadınların çalıştığını gören yerli halk, eşlerini, kızlarını çalışmaya göndermeye başladı böylece kadınlar ekonomik özgürlüklerini kazandılar.

Göçmen konutları verdiler, parasını ödedik tabi.

30 lu yaşlarında bütün hayatını bir kenara bırakıp ailenle, sıfırdan, hiç bilmediğin bir ülkede yeniden başlamak hiç kolay bir iş değil. Herkes başaramadı tabi, geri dönenler de çok oldu.

Lehman Brothers krizi bambaşkaydi. Emlak krizi yuzunden patlak veren bir balondu ve Abd kendi derdinde oldugu icin para basip sacti. 10 sene icerisinde de kademeli olarak topladi.Bu krizin Mortgage krizinden farkli olarak, su an tum ulkelerin borclari var. Sadece Abd nin degil. Ve her ulke kendisine gelen parayi sacmak yerine kendi hazinesinde vadesi gelen borclarini cevirebilmek icin dolari rezervliyor. Yani para bollugu var ancak piyasada degil ulke rezervlerinde daha çok.

@Vanished Man

Terbiyesizlik etmeyin. Bu nasıl bir kafa, nasıl aşağılık bir tavırdır? Böyle bir sığlık, terbiyesizlik, edepsizlik görmedim. Şu yaşam formları da Türk'üm diye övünüyor ya... Canımı ayrı yakıyor bu şovenistler. Sanki kendine doğmadan önce sordular da bu tipler suyun bu tarafını seçti, soydaşlarımız öte tarafını seçti de...

Neyse, bu nesli tükenmekte olan katı atık kitlenin kendine hayrı yok. Türkiye'ye olumlu olumsuz etkileri de yok. Soydaşlarımız bunlar gibi katı atıklara canını sıkmasın. Bu arkadaşlar gibi her bir çapsıza karşı, memleketi ve soydaşları için çalışan üreten ve herkesi bağrına basabilen 10 kişi var bu memlekette.

Bazılarımız leblebi tozu belki. Ama biz yıldız tozlarının sayısı çok ve gönlümüz bol. Sövsek de bu leblebi tozlarını da bağrımıza basarız. Ellerinde güç yok. O yüzden ayrımcı abuk subuk düşünceleri kimse için bir tehdit de değil.

Ara ara terbiyesizlik ederler. Sallamanın anlamı yoktur. Ateş olsa cürümleri kadar yer yakar bu tipler.

Yöre, aidiyet, kimlik, cart curt soracak olan sığ tiplere de kapak gibi cevabımı vereyim: ben teke yöresi yörüğüyüm. Yerleşik hayat insanlarından izole bir topluluk olduğu için, şu forumda genetik anlamda en Türk herif ben olabilirim. Önemi ne bilmiyorum ama...  

------

Özellikle Balkan göçmenlerine gıcık olmayı siyasal İslamcılar pompalar. Çünkü Türk-İslam anlayışı Balkanlar'daki soydaşlarımız tarafından bozulmadan uygulanageliyor. Siyasal İslam için büyük bir tehdit olarak algılanıyor. Çünkü siyasal İslam, CIA'sal İslam. O da Arap kaşığı ile Türk yoğurdu yemek.

Siyasal İslamcıların 90'larda pompaladığı bu goygoyun 21'inci yüzyılda hala etkilediği birilerini görmek de bir yandan gülünç.

------

Fabrika'da bu tipleri çok gördüm ben. Kırşehir'in köylüsü (bunu hakir görmüyorum. İki yüz yıl öncesine kadar çadırda yaşayıp keçi güden bir memleketin çocuğuyum) muhacir işçiyi hakir görür. Çağırırsın ikisini. "Hacı sen sıçabil diye alaturka tuvalet yaptırmadık mı biz buraya, sen neyin artistliğindesin" dersin. Güleç muhacir her dem güler zaten, buna da güler. Öbürü de indirir kuyruğu gider. Türk olmasına rağmen 12 yılda vatandaşlığını ancak alıp, sevinçten ağlayarak gelen ve artık çalışma iznine ihtiyacı olmadığını, kimliği taratıp muhasebeye yollamamı isteyen kaç adam gördü bu gözler. O adamın vatan sevgisi var ya, kan ter ve gözyaşı ile elde edilmiş bir şey. Senin benim gibi değil. Hepimiz toplansak, vatanına milletine, halkına o kadar bağlı adam çıkaramayız biz. Çünkü içine doğduk biz. O ise vatandaşlığın, yurttaşlığın değerini yaşayarak gördü anladı.

Neyse, özetle muhacir kardeşlerim, kıymetiniz bilinmiyor sanmayın. Bunların sesi çok çıkar; ama biz hem daha kalabalık hem de çok daha güçlüyüz. Sizi üzenin ağzını büzeriz. Üzmeyin tatlı canınızı.

Ben gördüm. Peki sen hiç Yozgat'ı gördün mü?

Allah affetsin, "Yozgat'ta mı yaşayacaksın, Bükreş'te mi" deseler on kere Bükreş.

Ama Bükreş'in başkent olduğu düşüncesi gülünç tabi. Seni anlıyorum. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Adana, Eskişehir ve hatta Samsun'u bile Bükreş'e tercih ederim. Kayseri güzel, insanı kötü. Bükreş'i tercih ederim.  Konya güzel, insanı kötü. Bükreş'i tercih ederim. Edirne muhteşem bir şehir mesela, insanı da süper. Ama iş yok güç yok. İş bulamazsam Bükreş'i tercih ederim ağlaya ağlaya...

Ama bak hep ülkenin başkentinden gidiyorum. Başka şehirlere baktığın an, aboov, Romanya'da yaşanmaz bence de.

Bu açıdan Ukrayna çok acayip. O kadar gariban ülke, Kiev ne güzel şehir Yarabbi... Vallaha yaşarım. Hemen kötü düşünmeyin. Evliyim. Karımla gittim Ukrayna'ya. Böyle de koca yürekli bir adamım.

--------

Macaristan enteresan şekilde güzel mesela. Bu gariban Avrupa Birliği ülkelerinde en vasat ülke hakikaten Romanya ve Bulgaristan.  

Bulgar göcmenlerinin cogunlugu islam muaciyesinden cok uzakta hayat yasadiklari icin onlara karsi bir propaganda var bu dogru. Ancak burada gruplasip, birbirlerini yabanciymis gibi kollayarak bu nefreti de korukledikleri gibi bir gercek de var. Bircok Bulgar gocmeni de dümende orada rusvetle universite okuyup, burada doktorluk vb seyler de yapiyorlar. Bizzat sahidim. Bunlara Makedonyalilar ve Boşnaklar da dahil.

En temiz göçmenler gercekten etliye sutluye karismayanlar Yunanistan göcmenleridir.

Ben köken olarak Sirbistanli bir Sırp olarak Turkiyede dogup buyudum, balkan milletlerini az çok tanidigimi dusunuyorum.

"Bulgar göcmenlerinin cogunlugu islam muaciyesinden cok uzakta hayat yasadiklari icin onlara karsi bir propaganda var bu dogru."

Bulgaristan'da her Türk köyünde cami vardır. Rahmetli ninem hafızdı, her gece Kuran okurdu. Mahallede neredeyse her gün mevlid okunurdu. Yaşlılarımızın başı kapalı zaten.

En önemlisi de hiçkimse birbirinin yaşam tarzına karışmıyor.

Tekeliyim diyorsun adam senin yer sofrana küfür ediyor sen de göçmenlere yaranma derdindesin. Yer sofrasında yemek yiyen anadolulu yemeğini paylaşmasa ne ananız kalırdı ne bacınız Balkanlar'da. Ama işte böyle hain ve bencilsiniz. Anadolulu haklı öfkesini siyasal islam dillendirdi diye bir şey kendiliğinden yanlış sayılmaz ama sizin kavatlığınız arşa çıkmış.

O oradakiler öyle, en çok Türkcude onlar oluyor cunku disarda yasayan insanlar daha bir bagli oluyor. Buraya gelenler ise tam tersi oluyor genelde.

Para birimi olarak gectiler. Rumen lei yi maasim var su anda 1 lei 2.2 lira fln. TR ye geldigimde durumum iyi oluyor ucuz geliyor hersey artik.

Para degeri dustugu icin KYK borcumu odemeye basladim bitecek 8-9 taksidi kaldi.

Ama solladi dersek dogru olmaz Turkiye bircok yonden Romanya Bulgaristan gibi ulkelerden cok daha gelismis bir ulke Bulgaristana da defalarca gitmis biriyim.

Senin gibi terbiyesizlerle pek muhatap olmam ben normal hayatta. Ama işte forumda seçme hakkı pek yok.

Adamı kışkırtmışlar, kışkırtanları rencide edecek laf etmiş. Normal karşılıyorum. Sen terbiyesizlik edeceksin, o susacak ha? Çok beklersin. Artık o kafaları geçtik. Size, sizin davrandığınız gibi davranacağız. Çünkü saygı hak edilir ve siz saygıyı hak etmiyorsunuz.

Bu gencin yer sofrası ile bir derdi olduğunu sanmıyorum bu bir.

Şehirde yer sofrasında oturulmaz. Köyde oturulur. Her şeyin bir yeri ve adabı var, bu da iki.  

Neyse, işin özeti, aşağılanmayı hak ediyorsanız, aşağılanırsınız. Lümpenleri "alışır, düzelir, uyum sağlar" falan diye idare ettik ettik kafamıza çıktılar. Artık susmak yok. Terbiyesizin ağzına kürekle vururuz. Hiç çekemem bu saatten sonra. Ne düşündüğün, neye inandığın falan değil mesele. Saygılı olmak. Saygısızlık, özellikle köken, geldiğin yer konusunda saygısızlığa tahammül etmeyiz.

Sen düşüncelerini saygı çerçevesinde paylaş. Katılmayız çoğu çoğu. İnsanca tartışırız. Ama terbiyesizlik yaptığın an, kendi dilinde rencide edilirsin. Artık böyle yani. Bam bam bam.

Terbiyesizlik etme deyip yarım sayfa döşemişin ne iş?

Sen bulgardan gelmişin komünist yönetimde ne görmüşün ki gelip serbest piyasanın olduğu türkiyedeki insana yer sofrası dersin? Sen orada paranla bile ürün bulamazdın buradaki parası yok diye alamazdı 1980'lerde türkiyede batıda olan herşey satılıyordu. Nereden geldin kime ne söylüyorsun? Alt seviye bir ülkeden geldin 1989 bulgaristanı o yılların türkiyesinin yanında ülke mi? O ülkenin büyük abisi rusyayı da gördük 1990'larda okumuş kadınlar para için türkiyede fuhuşa geliyordu. Bulgardan gelirken elinizdeki defter gibi kimlikler yalan mı? Ben özalın yerinde olsam sokmazdım. Adam doğudan batıdan kim gelirse gelsin ülkeye soktu. Bizim nüfusa ihtiyacımız yoktu. Şu bulgaristan ab üyesi olunca hepiniz tekrardan oralı oldunuz.

Hem işyerinde alafranga tuvaletin nesi normal? Ev mi orası? Hijyen diye birşey var. Biz doğduğumuzdan beri şehirde alafranga kullanırız köylerdeki insanlar o tuvaleti bilmediklerinden değil tercih etmediklerinden kullanmıyor.

Ellerinde güç yok dediğin insanlar senden kat kat kalabalık.

Hala vır vır vır mahalle karısı gibi... He canım.

Terbiyesize anladığı dilden konuşacağımı yazmıştım. O yüzden bir kamyon karakter ezme mevcuttur yazımda.

Sen konuş... Sonuçta hükmün yok. Takan yok. Etkin yok. Kalabalık olsan o kalabalığın bir değeri yok. Kırşehir'li inşaat işçisi bölgedeki Tahtacıları hakir görür. Görse kaç yazar? Etkisi nedir? Kaç kişiye ulaşabilir, kaç kişiyi etkileyebilir? Benim çapımla onun çapı bir mi? De get! Ben konuşursam dinlerler. O konuşursa kimse durup bakmaz bile. Kaldı ki kalabalık falan da değilsiniz. Kendinizi kandırmayın.

Muhacir arkadaşlara sahip çıkan çok. Korkma bu arada, herkese yeteriz. Sen de kardeşimizsin. Leblebi tozu falan fark etmez. Herkese sahip çıkarız. Bır bır bır kafa ütülesen de çıkarız. Nihayetinde tavşan dağ ilişkisi...

Sen kendini kalabalık sanadur. 85 milyon ülkede küçücük bir yüzdesiniz. Artık terbiyesizliğe, çapsızlığa sessiz kalmaya, hoş görmeye niyetimiz yok. Siz terbiyesizlik ettikçe hafiften okşarız. Pataklamadan, insanca ve medeni davranmaya öyle ya da böyle itekleyeceğiz sizi. Siz kalp kırdıkça kalbinizi kırarız. Daha ileri gitmeyiz. Milleti hırpalamanıza da müsade etmeyiz.

Ve evet, azınlık olan sizsiniz. Hem de fena halde azınlık... Sayınız da hızla azalıyor. Daş kafalar ölüyor hızla.  Karşımızda hızla eriyen, bize karşı koyamayan bir nüfus var ve direniş gösterenlerin çoğunluğu yaşlı. Biz de genciz.  Bir galeyan halinde saldırı altında kalırsak harcarız emmileri. O yüzden boşa artizlenme derim.

Biz herkesi bağrımıza basar, bu ülkedeki herkesin bir arada huzur içinde yaşayabileceğini düşünen, medeni bir kitleyiz. Farklılıklara potansiyel değer olarak bakan bir kitleyiz. Karşı konulması güç bir düşünce yapımız var. Slime gibiyiz.  Allah size kolaylık versin.  

Kalabalık... ama hala şark hizmeti diye bir şey var. Doktor'un muallim'in lisanda ismi değişti şark hizmeti bitmedi, hala batılı yurttaş döndürüyor "güçlü kalabalığımızın" temel sivil ihtiyaçlarını...

Bulgaristan, Rusya'nın zorla komunist ettiği kraldan daha komünist, kötü bir rejim. Doğru. Ona rağmen gelirken sırasıyla gördük... hepsinin otomobili vardı, bir de arkasında römorku. Türkiye'de bürokrasiden cesaret edip römork tazkamazsın hala. Lada, Trabant, Zastava... falan, ama herkeste vardı. Fırıncı, boyacı arabasıyla geldiler. O yıllarda araba Türkiye'de ancak doktor, mühendis, belki bir de bayi seviyesindeki esnafta... Çok iyi hatırlıyorum, arabalarıyla gelenlerin Bulgaristan'da ne iş yaptıklarını öğrenince "liberal" ekonomi insanlarının ağzı açık kalıyordu. Fırıncının, işçinin arabası olacak o yıllarda serbest piyasamızda... Serbest piyasa dediğiniz de 85'ten sonra, basit şeyleri bile Kıbrıs'a, yoksa Avrupa'ya gidenlere sipariş ediyorduk. Siz serbest piyasayı, toplu konutlar, kooperatifler ve apartmanlar ülkesi halimizde gerçekten temsil ettiğimizi düşünüyor musunuz... Neyse, onlar da 1990'da geldiler. Çok çok, pratikte beş sene fark var. Fazla abartıyorsunuz farkı. Orada da alt yapı sağlamdı, liberal pazarın her şehirde lağım kokan bir semt var halen. İstanbul'un namı için gelip cismini görünce sükut-u hayalle aynı sene içinde geri dönenler de çok vardı, beklemediler AB üyeliğini.

Gelelim Özal'ın politikasına. Bulgaristan, Türk azınlıkları asimile etmek için neden 1986'yı belkesin? Akıllı biri bunu sormalı. Neden isimleri derhal ilk meclisle beraber değiştirmesin ki, ne zoru olabilirdi, hem de demir perde ardındaki bir ülkenin. Kimin ruhu duyardı, orta dalgada bile dinlenemezdi, parazit yayınlıyordu DUGA-3. Kabaca: Türkiye oradaki komunist rejimde Türk-islam lobisi yapmaya başladı, burada yaptığı gibi. Bulgaristan bir iki uyardı (uyarmış) sonra da Todor Jivkov, madem öyle ben de asimile ederim kusura bakma demiş. Türkiye de karşılık olarak ben de sınırları açıyorum dedi (sadece bu kısmını TRT'de gördük). Çok basitçe bu. Yani bir şey yapmaya çalışıp becerememişiz. Olanlar, hiç bir şeyden haberi olmayan, saf kimlik hisleriyle hareket eden zavallı insanlara oldu. Her zamanki gibi. Kullanıldılar. Kullanıldıkları anlaşılınca da AB, alın madem ben onlara bir serbest dolaşım vereyim ki bir daha yapmayın dedi. Herkesin anlayacağı, özetin özeti budur.

Yer sofrasını da siyasi gösterge yapan popülist siyasetçiler... bana yapmacık geliyor. Anadolu'ya özgü bir şey değil, bütün Slav coğrafyasında, Trakya'sında da vardır. Az gelişmiş olmanın, eskiliğin eski kıtadaki evrensel sembolüdür. Yine de, yer sofranı seviyorsan eğer başkasınınkine laf etmeyeceksin. O göçmense, sen de göçmensin.