Şimdi Ara

Bir hikaye yazdım, okur musunuz? (Uzun)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
3
Cevap
0
Favori
117
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Vazgeçilmeyenden vazgeçmek? Burada vazgeçilmeyenden kastımız nedir? Kendimiz mi? Evet, biz insanların pek çoğu kendinden pek vazgeçemiyor. Bu yüzden de somut düşünemiyoruz belki de.

    Bugün bunları düşünerek evden çıktım. "Ben ne zaman kendim olmaktan vazgeçebildim?" dedim kendi kendime. Kendimden kastım özüm müydü? Yoksa yaşam tarzım mıydı? Belki de her ikisiydi.

    Çok lüks bir hayatım yoktu. Otobüse biner, işime öyle giderdim. Otobüste çok da gülmeyen suratlar görmeye alışmıştım. Otobüsteki insanların çoğu orta yaşlarını geçtiğinden artık bazı şeyleri değiştiremeyeceklerini anlamışlardı belki de. Arada basit ya da daha istenmeyen türde kavgalar da oluyordu. Hayatın tuzu biberi olması gereken ama bazen olamayan, akılda kalan şeylerdi bunlar. İşte bu yüzden otobüs yolculuklarını sevmezdim. İnsanlarda iyi niyet yok, her zaman da bir stres. Yapabilecekleri bir şey yok çünkü. Sisteme uymak zorundalar. Kimse kafasını kaldıramıyor. Kafasını kaldıran ise genelde sadece kaybediyor.

    İşe geldiğimde masamda analiz edilmesi gereken bir sürü dosya gördüm. Üzülmedim. Dış dünyadan, dış dünyanın o acımasız yüzünden bu şekilde kopabiliyordum çünkü. Her ne kadar bununla yüzleşmek zorunda olsam da. Yapabileceğim en iyi işi çıkardığımda tam 10 saat geçmişti. Yemek yok, sadece lavabo ve su molaları. Kalkmak üzere hazırlanırken sekreter pis bir gülümsemeyle sabah olan kadar olmasa da neredeyse bir o kadar daha dosya koydu ve "Kesin emir var, yapmazsan maaşından kesilir." dedi bana. Yapmam gereken işi yapmıştım oysa ki. İşte insanlar başkalarını bu şekilde kullanıyor ve onlardan çıkar sağladığı halde, yararlarına olacak şeyleri göz ardı ediyorlardı. İşimi bitirdiğimde saat akşam 22:00 idi.

    Çıktım, bir banka oturdum. Karnım çok açtı ama yapacak bir şey yoktu. O an sadece düşünmek istiyordum. "Neden?" dedim kendi kendime. "Neden bunlara katlanıyorum ya da hatta katlanıyoruz?" Gelişmek için mi? Dünyanın düzeni mi bu şekilde işliyor? Bizler savaşta ön saflara yerleştirilen erler gibiydik. Şehit olsak bile sadece 1 gün topluca haber yapılırdık ve ertesi gün unutulurduk. Bu muydu bizim kaderimiz? Dahasını hak etmiyor muyduk?

    Düşünmeye devam ettim. Artık teknoloji gelişiyordu. Şimdi bu düşündüğüm çok saçma görünse de, ileride mantıklı kabul görecek bir şey olacaktı. İleride o bahsettiğim ön safları teknolojinin askerleri alacaktı. Biz değil. Bunu sadece savaş bazlı görmek çok doğru değil. Bunu her açıdan kabul görebiliriz. Günümüzden 100 sene önceye baktığımızda bugün bir başkası ile ne kadar uzakta olursak olalım görüntüsünü bir ekrana yansıtarak görüşebilmemiz mümkün kılınır mıydı? Hayır. O zaman mümkün görünmeyen şeyler şimdi mümkün olduysa neden şimdi düşündüğüm şeyler ileride gerçekleştirilebilir olmasın?

    Bunları düşünerek eve vardım, buzdolabında ne varsa atıştırdım ve yatağıma girdim. Düşünmeye devam ettim. İşin açığı, bir şeyler yapmak istiyordum. Şu görece kocaman, görece küçük olan ama içinde benim varlığıma kıyasla çok fazla insan barındıran bu dünyada bunu yapmam ise kolay olmayacaktı.

    İşte o an en başa dönmem gerektiğini anladım. Kendimden vazgeçmeliydim. Yaşam tarzımdan vazgeçmeliydim. Ben de öyle yaptım. Kendimden vazgeçtim. İşimi bıraktım ve tek varlığım olan evimi gösterip, kredi çektim. Sadece temel ihtiyaçlarımı karşılamak için. Oturup bir proje hazırlamaya çalıştım. Günü geldi, saatlerce üzerinde düşündüm. İyi bir dalda, iyi bir üniversiteden mezun da olsam bunlar proje hazırlamaya yetmiyordu. Ben de araştırdım. Yeri geldi kütüphaneye gittim, yeri geldi internette saatlerce süründüm. Sonunda da projemi buldum. Hazır verilen ve analiz edilmesi gereken dosyaları sistemin çeşidine göre sınıflandıran ve verilen parçaları buna göre belirleyen, yerleştirirken de her bir parça grubu için elde edilen sonucu mantıksal olarak diğerleriyle eşitleyen bir yazılım. Bunun kodlarını yazmak için çok uğraştım ama sonunda elime güzel bir şey geçti. Patent almaya gittiğimde hayal kırıklığına uğramaktan korktum ama sonuç beklediğim gibi olmadı. Patentimi aldım.

    Kredi borcumu kapattım ve zamanla yükseldim. İyi bir yerlere gelmeye başladım. Güzel bir yazılım şirketine girdim. Fakat benim için önemli olan bu değildi. Yaptığım işi değerlendiren ve geliştiren pek çok firma oldu ve bunu pek çok alana farklı sistematiklerle yaydılar. Seneler sonra artık basit işler için insan gücüne ihtiyaç kalmamaya başlayacağı gün bunun ne kadar hoşnut edici olacağını tahmin bile edemezsiniz.

    Önemli olan, bir yerlere gelmek için değil, bir şeyleri başarmak için insanın kendinden vazgeçebilmesi gerektiği.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-7FA67E2CF -- 21 Ekim 2013; 22:51:58 >







  • Son kısmı biraz daha toparladım.
  • Öyle mükemmel olmamış ama bence güzel olmuş. İsterseniz elimde bir hikaye daha var. Onu da koyabilirim.

    Neyse, haydi iyi günler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-7FA67E2CF -- 19 Ekim 2013; 13:22:43 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.