Şimdi Ara

BİR GENÇ KIZLA AŞKIM...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
1
Favori
920
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bir temmuz akşamı hüznüyle yazıyorum birazdan anlatacaklarımı. Temmuz ayı birçok yönden övgüye layık bir aydır fakat bunun başlıca sebebi yengeç burçlarının doğduğu ay olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde bir vesile dolayısıyla okula gitmem gerekti. Okul da epey kalabalıktı fakat üniversite öğrencileriyle değil, lise öğrencileri ile. Liselilerin yaz okulu varmış. Liseli genç kızları görmek felaketim oldu, okuldan çıktığım gibi 70’lik votka aldım ve içmeye başladım. Akşamüstü, gençlerin dersi bitmiş olacak, kampüsteki çimler dolup taşıyordu. Liseli gençler, grup halinde tercihen daire biçiminde ortası boş kalacak şekilde ve bağdaş kurmak suretiyle çimlerde oturuyorlardı. Tabi muhakkak onların da aralarında yaz okuluna alkol sokacak kadar yüreklileri mevcuttur. Hem o yaşlarda bir şişe votkayla bir grup arkadaş ser-hoş olur zaten. Havada yaz akşamlarına mahsus bir çimen kokusu ve gecenin habercisi olan hafif ve ılık rüzgar esintisi vardı. Elimde pet şişede votka, ne yapacağımı düşünerek yürüyordum. En sonunda çimlere oturdum, gelip geçenleri ve hali hazırda oturanları izlemeye koyuldum. On altı, on yedi yaşında genç kızlar ile doluydu etraf. Büyük bir çoğunluğu şort giymiş bacaklarını sergiliyor, kimileri de beli açık bir buluz giymiş iki özel bölgesini -belini ve bacaklarını- aynı anda sergiliyordu. Hoş, büyük ihtimalle birçoğu kendilerinin farkında bile değildi. Neye sahip olduklarının, sahip olduklarıyla neler yapabileceklerinin, en ufak ve istemsiz bir hareketleriyle bile benim gibiler için deprem etkisine sebebiyet verebileceklerinin… Hayatta hep böyle olmuştur zaten, yüce ve kuvvetli hissiyat kıyıda köşede kalmıştır ve orada daha da güçlenerek büyümüştür. Sarhoştum, oradan oraya yürüyen daha doğrusu ürkek bir ceylan gibi -aslında ürkek değildi bu ceylanlar, gayet cüretkardı- süzülen genç kızların saçları ve bacaklarının yavaş yavaş beynimde aktığını ve zamanın adeta yavaşladığını, etrafın sessizleştiğini ve üzerime bir ağırlık çöktüğünü hatırlıyorum. Şişe çevirmece oynayan genç kızlardan birinin cesaret sorusunda üniversiteli bir erkekle öpüşmek göreviyle karşılaşma ihtimalini ve bu erkeğin sırf üniversiteli olmam dolayısıyla benim olmam şansını düşündüm. Gökyüzünde bir uçak belirdi ve asil bir biçimde göğü delmek suretiyle ağır ağır üzerimizden geçti. Fakat işin enteresan kısmı uçağı kimsenin fark etmemesiydi. Etrafıma baktım, benden başka gökyüzüne bakan yoktu. Herkes hiçbir şey olmamış gibi sohbet etmeye, gülüşmeye devam ediyordu. İşte o an uçakla aramda müthiş bir benzerlik olduğunun farkına vardım zira benim varlığımın da farkında değildi kimse. Çok yalnızdım, gözümden yaşlar süzülmek suretiyle ağladım. Akşamüstü saat yedi civarıydı. Tuvalete gitmek için çimlerden kalktım, yürümeye başladım. Tek başına bankta oturan 17 yaşlarında bir genç kız gördüm. Saçları ombré -koyu kahveden açık kahve tonlarına doğru-, göğüsleri ufak ve diriydi. Üzerinde beyaz beli açık bir buluz vardı -beyaz renk giyen kızlar bende hep hüzüne sebebiyet vermiştir- ve saçlarının buluzu ile temas eden açık-kumral kısımlarının beyaz renkle olan muazzam uyumu insana saf ve aynı zamanda güzellik tanrıçası yeni bir gelini çağrıştırıyordu, çocuklarımıza ne güzel bir anne olurdu ama! Tek bir elle kavranmaya müsait, incelikten adeta kırılacak narin belinden aşağı inince bacaklarına takıldı gözüm. Tabi bu bahsettiğim göz takılmaları saniyelik hadiseler, öyle uzun uzun süzmek falan sözkonusu değil, zaten haddime de değil. Fakat bu birkaç saniyelerin bazen bir ömre bedel olduğu tüm yeraltı mahlukatının bildiği eski bir gerçektir. ‘Vans sneakers’ giydiği sağ ayağını -tahminen 37 numara- sol üst bacağının altına koymak suretiyle sol ayağını banktan aşağı sallandırıyordu, yere ancak parmak ucu kısmı değiyordu ve bu suretle parmak ucu sabit kalacak biçimde topuk kısmından sol bacağını sağa ve sola yavaşça hareket ettiriyordu. Yine sol bileğinde siyah ince bir ipten halhal vardı. Elinde telefon bir arkadaşıyla facetime yapıyordu, gülüşüyordu. Tuvalete giderken cesaretimi toplayıp yanına gitmeliyim diye düşündüm zira böyle bir fırsat elime bir daha geçmeyebilirdi. Hem reddedilsem de bu eşşiz ve benzersiz güzelliğin sıcaklığını alabileceğim kadar yakın bir mesafeden onun sesini işitmek bana bir ömür yeterdi belki de. Cesaretimi toplayıp yanına gittim, tam o esnada görüntülü konuştuğu arkadaşıyla vedalaşıyordu. Selam verip oturup oturamayacağımı sordum, kulaklığının tekini çıkardı ve tabii buyrun dedi. Benimle sizli konuşması beni epey bir üzdü fakat bunu düşünmemeye çalıştım. Adımı söyleyip elimi uzattım, açık pembe kaplı telefonununu bırakarak kar beyazı, bordo ojeli ince parmaklı ve minik elini bana uzattı, avuç içi biraz terlemişti, hoşuma gitti. Yüzünde bir yabancıyı tanımak istiyormuş fakat biraz da tedirginmişçesine bir ifade vardı. Kaşları çok az çatık, yüzünde kadınsı ve olgun olmaya çalışan bir gülümseme ile ve gözleri hafif kısık bir biçimde bana baktı. Eğer yanlış anlamazsa benimle senli konuşabileceğini, hatta bunun daha iyi olacağını, sizli konuşmasının beni derinden üzdüğünü söyledim ona. Gülümseyerek sorun olmadığını söyledi. Kafasında neden böyle dediğime dair sorular ve kuşkular olsa da bunları gizlemeyi öğrenmiş yaşta olacak ki neden diye sormadı. Kendimi kısaca tanıttım. O da adının Selen olduğunu söyledi. Burada ne yaptığını sorduğumda sorumu daha genel olarak algılamış olacak, Sainte-Pulchérie Fransız Lisesinde okuduğunu, on ikinci sınıfa geçtiğini ve yaz okulu vesilesiyle burada olduğunu söyledi. Şişede kalan votkanın tamamını kafama diktim ve bir sigara yaktım. Tüm sigaralarının bittiğini ve bu sebeple ona bir sigara verip veremeyeceğimi sordu. Sigara paketimden bir dal çıkarıp ona uzattığımda sigaranın ucundan yani yakılan kısmından tuttu ve dudaklarını ısırmak suretiyle etrafını süzdü. Hocalarının da buralarda olduğunu, ona yakalanmaması gerektiğini söyledi ve daha sakin bir yere geçip geçemeyeceğimizi sordu. Etrafı ağaçlarla çevrili, yeşillik bir alana geçtik kampüste. Kimsecikler yoktu burada, zaten hava neredeyse karardığından etraftaki insanların ancak silüeti gözüküyordu. Çimlere oturduk. Ayaklarını üst üste atmak suretiyle bacaklarını uzattı. Neredeyse bacaklarının tamamına -kalça kısmı hariç- temas ettiğinden dolayı çimlerin ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. Nihayet sigarayı yakmak için benden çakmak istedi, üzerine 17 sayısı kazılı olan emektar zippom ile yaktım. Yakarken iki parmak ucu ile sigarayı filtre kısmından tutmak suretiyle kafasını zippoya doğru eğdi. Sonrasında ise aynı suretle, dirseğini üst bacağının üzerine dayayarak işaret ve orta parmağının ucunda ve başının hizasında tuttu sigarayı. Derin bir nefes aldı, uzaklara bakıyordu. Göz göze geldik, gülümseyip sonrasında başını hafifçe öne eğerek -gülümsemesi hala devam ediyordu- tekrar derin bir nefes aldı sigarasından. Bana okuldan memnun olup olmadığımı, bölümümü sevip sevmediğimi, okulu tavsiye edip etmediğimi falan sordu. Bir süre -yaklaşık 15 dakika civarı- havadan sudan konuştuk. Önümde iki seçenek vardı, ya herkesin yaptığı gibi bu bir oyunmuşçasına hesaplı ve planlı oynayacaktım, yani şimdilik arkadaşça konuşmaya devam ederek güvenini kazanacaktım ve aylarca onu yaşamanın tahayyülü ile bekleyip duracaktım. Elbette bunun hazzı da hafife alınamazdı. Fakat ben onu yaşamak istiyordum, hem bu istek öyle hafife alınacak türden bir istek değildi. Çimlerin üzerinde duran, bir dokunuşu ile nice hastalıkları iyileştirecek türden, bordo ojeli uzun tırnaklarıyla gerçek bir kadına ait olduğu belli olan fakat minikliği ve pürüzsüzlüğüyle bir o kadar da çocuksu elini hafifçe çimden kaldırmak suretiyle tuttum ve gözlerinin içine baktım. Elini tamamen benim elime bırakmıştı. Hiçbir şey söylemedim, o da bir şey demedi, gülümseyerek başını öne eğdi. Boynundan kavradım ve dudaklarına doğru eğildim. Bir anda dudaklarıma yapışıverdi. Daha deminki utangaç gülümsemeli kızdan eser kalmamıştı. Bu ihtiraslı tarafını gördüğüm için ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Bir süre uzun uzun öpüştük. Etrafımızdan insanların geçtiğini fark edince durduk. Bu defa elimi sımsıkı tutuyordu, tüm kadınlığıyla. Diğer elini de elime aldım, ellerini uzun uzun öptüm. Ayakkabısının bağcığı çözülmüştü, onu bağladım. Halhalın olduğu incecik bileğinde başparmağımı gezdirdim. İşte o anki hislerimi size tarif edemem, şu dünyada yaşanılabilecek belki de en özel anlardan biriydi. Sonrasında arkadaşlarının merak edeceğini, odaya çıkması gerektiğini söyledi. Birbirimizin numaralarını aldık. Sonrasında el ele yürüdük ve odasına bıraktım.







  • Okumadım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • selen seni çok seviyorum..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • seleni bende çok seviyorum
  • selene ben de büyük âşığım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Okumadım

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Temmuzu tek okudum.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Geçen bir kız tavladım
    10 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • Durumumuz yoktu kardeş kb

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • sen ne anlatıyorsun hocam

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 1 - Bu metin, hangi romandan alınma?
    2 - Bir üniversiteli olarak bir liseliye yanaşacak kadar boşlukta mısın?
    3 - Bunlar bir çelişki midir? (Bakınız: "Hayat Bilgisi")
  • kakam geldi
  • Ben bile aşık oldum. O nasıl bir betimleme.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • giriş bölümünde zebanili csb havası var. gelişme bölümünü sonra okurum.
  • Nikopoll kullanıcısına yanıt
    hocam gaz durumu ne seviyede?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-BDFB2BE8F

    hocam gaz durumu ne seviyede?
    hocam çok ossuruyorum durduramıyorum kendimi bu gece antalyaya tatile gidicez orada da denizde gür ve şiddetli bir sesle ossurup tsunami yaratırım diye çok korkuyorum
  • Sen azmışsın

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Ayrıca ayak fetişin var

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Liseliler yaz okulundaymış da bu da yaz okuluna gitmiş de sonra bunlar daire kurup çimlerde oturuyormuş da...


    La olum bu forumdakileri toplayıp bir kitap kulübü falan kursak ne yazarlar çıkar

    Neyse günlük gülme dozumu da aldığıma göre sütümü içip yatıyorum.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • okuyan var mı
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ClassımDeğilsin

    okuyan var mı
    Hepsini okudum. Arkadaşın ufak yaştaki çocuksu kızlara karşı zaafı var ve tedavisi gerekli.

    Muhtemelen bir kitaptan alınmış metin, goygoy olsun diye kopyala yapıştır yapmış.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.