''Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, turk olmayan takımları yenmek.''
Ali Sami YEN (Ekim 1905)
Nitekim elimizden çok Barcelona, Real Madrid, Juventus, Milan, Arsenal, Manchester, Leeds, Dortmund geçti. Ülkemize Uefa Kupasını getirdik, Dünyanın en büyük klubü olduk. Bu başarının yakınından geçemeyenler bu başarının üstünden Uefa Kupası'nı alan takıma 6 attık gibi bir teselli içine girdi.
Kadıköy bizim için ciddi deplasman, Fenerbahçe büyük rakip ancak Fenerbahçe taraftarı asla ciddiye alınabilecek bir topluluk değil. (İstisnalar dışında.)
100. yılında şampiyon oldun mu?
Uğraşmayın fenerlilerle arkadaşlar adamların büyük başarısı 100. yılda şapiyon olmak onlar UEFA kupası Süper kupa gibi uluslar arası bir kupası olmadığı için 100. yılda şampiyon olmayı Kadıköy'de Galatasaray'ı yenmeyi çoook büyük bir başarı gibi görürler
Hayır hayır 2004-2005 yılında kimin 100. yılıydıVe kim Şampiyon oldu.?
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: Mé®t
Galatasaray'ın Kuruluş amacı :
''Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, turk olmayan takımları yenmek.''
Ali Sami YEN (Ekim 1905)
Nitekim elimizden çok Barcelona, Real Madrid, Juventus, Milan, Arsenal, Manchester, Leeds, Dortmund geçti. Ülkemize Uefa Kupasını getirdik, Dünyanın en büyük klubü olduk. Bu başarının yakınından geçemeyenler bu başarının üstünden Uefa Kupası'nı alan takıma 6 attık gibi bir teselli içine girdi.
Kadıköy bizim için ciddi deplasman, Fenerbahçe büyük rakip ancak Fenerbahçe taraftarı asla ciddiye alınabilecek bir topluluk değil. (İstisnalar dışında.)
100. yılında şampiyon oldun mu?
Evet çok haklısın. Zaten futbolun icat edilme amacı ve dünyadaki tüm futbol takımlarının tek hedefi budur. Fb Türkiye'nin en iyi takımı. Çünkü 100. yılında şampiyon olmuşlar. Şu anda kendi takımımdan utandım.
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: :HardCoRE:
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: Mé®t
Galatasaray'ın Kuruluş amacı :
''Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, turk olmayan takımları yenmek.''
Ali Sami YEN (Ekim 1905)
Nitekim elimizden çok Barcelona, Real Madrid, Juventus, Milan, Arsenal, Manchester, Leeds, Dortmund geçti. Ülkemize Uefa Kupasını getirdik, Dünyanın en büyük klubü olduk. Bu başarının yakınından geçemeyenler bu başarının üstünden Uefa Kupası'nı alan takıma 6 attık gibi bir teselli içine girdi.
Kadıköy bizim için ciddi deplasman, Fenerbahçe büyük rakip ancak Fenerbahçe taraftarı asla ciddiye alınabilecek bir topluluk değil. (İstisnalar dışında.)
100. yılında şampiyon oldun mu?
Uğraşmayın fenerlilerle arkadaşlar adamların büyük başarısı 100. yılda şapiyon olmak onlar UEFA kupası Süper kupa gibi uluslar arası bir kupası olmadığı için 100. yılda şampiyon olmayı Kadıköy'de Galatasaray'ı yenmeyi çoook büyük bir başarı gibi görürler
Hayır hayır 2004-2005 yılında kimin 100. yılıydıVe kim Şampiyon oldu.?
Türkiye Kupasında mı ? Hani şu 27 senedir görmediğiniz. Galatasaray oldu. Hatta Finalide Fenerbahçe'yle yaptı. Hatta 5-1 yendi.
quote:
Orijinalden alıntı: Mé®t
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: :HardCoRE:
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: Mé®t
Galatasaray'ın Kuruluş amacı :
''Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, turk olmayan takımları yenmek.''
Ali Sami YEN (Ekim 1905)
Nitekim elimizden çok Barcelona, Real Madrid, Juventus, Milan, Arsenal, Manchester, Leeds, Dortmund geçti. Ülkemize Uefa Kupasını getirdik, Dünyanın en büyük klubü olduk. Bu başarının yakınından geçemeyenler bu başarının üstünden Uefa Kupası'nı alan takıma 6 attık gibi bir teselli içine girdi.
Kadıköy bizim için ciddi deplasman, Fenerbahçe büyük rakip ancak Fenerbahçe taraftarı asla ciddiye alınabilecek bir topluluk değil. (İstisnalar dışında.)
100. yılında şampiyon oldun mu?
Uğraşmayın fenerlilerle arkadaşlar adamların büyük başarısı 100. yılda şapiyon olmak onlar UEFA kupası Süper kupa gibi uluslar arası bir kupası olmadığı için 100. yılda şampiyon olmayı Kadıköy'de Galatasaray'ı yenmeyi çoook büyük bir başarı gibi görürler
Hayır hayır 2004-2005 yılında kimin 100. yılıydıVe kim Şampiyon oldu.?
Türkiye Kupasında mı ? Hani şu 27 senedir görmediğiniz. Galatasaray oldu. Hatta Finalide Fenerbahçe'yle yaptı. Hatta 5-1 yendi.
Anlamıyor yazık.....
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: :HardCoRE:
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
quote:
Orijinalden alıntı: Mé®t
Galatasaray'ın Kuruluş amacı :
''Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, turk olmayan takımları yenmek.''
Ali Sami YEN (Ekim 1905)
Nitekim elimizden çok Barcelona, Real Madrid, Juventus, Milan, Arsenal, Manchester, Leeds, Dortmund geçti. Ülkemize Uefa Kupasını getirdik, Dünyanın en büyük klubü olduk. Bu başarının yakınından geçemeyenler bu başarının üstünden Uefa Kupası'nı alan takıma 6 attık gibi bir teselli içine girdi.
Kadıköy bizim için ciddi deplasman, Fenerbahçe büyük rakip ancak Fenerbahçe taraftarı asla ciddiye alınabilecek bir topluluk değil. (İstisnalar dışında.)
100. yılında şampiyon oldun mu?
Uğraşmayın fenerlilerle arkadaşlar adamların büyük başarısı 100. yılda şapiyon olmak onlar UEFA kupası Süper kupa gibi uluslar arası bir kupası olmadığı için 100. yılda şampiyon olmayı Kadıköy'de Galatasaray'ı yenmeyi çoook büyük bir başarı gibi görürler
Hayır hayır 2004-2005 yılında kimin 100. yılıydıVe kim Şampiyon oldu.?
ne kasıntı ne basit insansın.allah ailene sabır versin.
Bunların Allah'tan başarısı yok olsaydı ne olurdu acaba olmadığı halde kendilerini avutuyorlar.
quote:
Orijinalden alıntı: Maverick__09
Gönül verdiği Takım ise Fenerbahçe'dir.
Hey Allahım bıkmadınız Atatürk'ü fenerbahçeli göstermekten. Bak aşağıda Atatürk'ün Galatasaray lisesini ziyaret ettiği sırada kendisine sorulan soru üzerine verdiği cevaptır.
Atatürk; 1930, 1932 ve 1933 yıllarında Galatasaray Lisesi'ni ziyaret etmiştir. Bunlardan ilkinin haberi Cumhuriyet Gazetesi'nde manşetten şöyle verilmişti:
'Reisicumhur dün Harp Akademi'sini, Mülkiye'yi, Harbiye'yi ve Galatasaray'ı ziyaret etti.'
İlk ziyaret sırasında lisenin müdürü olan Fethi İsfendiyaroğlu o günün 'perde arkasını' yıllar sonra bana şöyle anlatmıştı:
‘... Müdür odasındayız. Reisicumhur, ‘lütfen masamı şereflendirmeleri' önerimi ‘Hayır müdür bey! Herkes kendi yerinde oturmalı ve oturduğu yeri de haketmelidir!...' sözleriyle reddettiğinden ben de yanlarında ve ayakta durmayı yeğlemiştim. Okul ve öğrenimle ilgili sorularını yanıtlıyorum. Kahveler içilirken, İçişleri Bakanı, yakın arkadaşı ve okulun eski öğrencilerinden Şükrü Kaya Bey, Gazi'nin kulağına eğilerek:
Harp Akademisi, Harbiye, Mülkiye anladım da niçin Galatasaray, Paşam, diye soruyor; yoksa siz de bizden misiniz?
- O da ne demek, çocuk?
- Yani Galatasaray'ı mı tutuyorsunuz?
- Ben kulüp tutmam, çocuk... Çünkü hepsi benimdir. Hem; sivil veya asker toplumun tamamına hizmet veya kumanda edenler bir kulübü tutsalar bile -görev sırasında- bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde, otoriteleri sarsılır ve tartışılır. Tefrika (ayrımcılık, nifak) yaratmış olurlar. O nedenle dikkatli olmalarını tavsiye ederim.
1- ATATÜRK'ÜN FENERBAHÇE KULÜBÜ'NÜ ZİYARETİ:
Yıl 1918, Birinci Dünya Savaşı bütün hızıyla sürüyor. Düşman donanması, Mustafa Kemal'in başında olduğu, savunduğu Çanakkale Boğazı'nı geçememiş ve tam bir yenilgiye uğramıştı. Artık Mustafa Kemal'i başka cephelerde başka savaşlar beklemektedir. Bu arada cepheden İstanbul'a kısa bir tatile gelmiştir. Bu eşsiz kahramanın İstanbul'da yapacağı bir sürü işi, bir sürü teması olacağını tahmin etmek her halde güç olmasa gerek. Buna karşın o denli işinin arasında Fenerbahçe Kulübü'nü ziyaret etmek istemiştir. Bu istek bizzat o yıllarda Anafartalar Kahramanı olarak anılan Mustafa Kemal'den mi gelmiştir, yoksa yakın arkadaşı Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sabri Toprak mı onu yönlendirmiştir orası bilinmiyor. Ancak Sabri Bey'in onu yönlendirmiş olabileceği akla ve mantığa daha yakın.
Tarih 3 Mayıs 1918, İstanbul'da parlak bir ilkbahar güneşi olduğunu biliyoruz. Bu o gün kulüpte olanlardan öğrenilmiştir. Ayrıca yıllarca kulübümüzün en yaşlı üyelerinden olan 1907 doğumlu Kamil Dinçay ağabeyin kulübe çok yakın oturduğundan dolayı o günkü ziyareti 11 yaşındaki bir çocuk olarak baştan sona izlediğini bir çok yerde anlattığını biliyorum. Savaş, Osmanlı Devleti'nin başkentinde direkt olarak hissedilmese de sokaklarda gezen üniformalıların çokluğu bunu anımsatıyordu. Öğleden sonra Moda'dan Kuşdili'ne giden yolda iki kişi yürümekteydi. Bunlardan biri sivil kıyafetli sarı saçlı mavi gözlüydü. Bu, Anafartalar Kahramanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa'dan başkası değildi. Yanında İttihat ve Terakki Partisi Genel Sekreteri ve Büyük Atamız'ın en sevdiği arkadaşlarından biri hatta belki de birincisi Sabri Toprak vardı.
Zaten Birinci Dünya Savaşı sıralarında her İstanbul'a gelişinde Sabri Bey'in Moda'daki evinde kalırdı. Sabri Bey o sıralar kulübün o zamanki tanımıyla umumi reisi (genel başkanı) idi. Atatürk bu kez de Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olarak Filistin Cephesi'ne giderken birkaç günlüğüne İstanbul'a uğramıştı. Vakit öğleden sonra idi. Kuşdili Çayırı'nın yanında ki kulübümüzün Kuşdili Lokali'ne geldiler. Çanakkale'de düşmana geçit vermeyerek ünlenmiş artık herkes tarafından tanınan Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal ile Kulübü ziyarete geleceklerini Sabri Bey önceden bildirdiği için Fenerbahçeliler onu bekliyorlardı. Önce yorgunluk kahvesi içildi. Ardından da Dr. Hamit Hüsnü ve Elkatipzade Mustafa Beyler ile birlikte lokalin ikinci katında kupaların olduğu bölüm gezildi. Daha sonra Elkatipzade Mustafa Bey kendisine kulüp hatıra defterini uzattı. Fenerbahçeli'lerin bu aziz konuğu Fenerbahçe hatıra defterine hepinizin bildiği o ünlü sevgi ve takdir duygularını yazmıştır;
"Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhar-ı takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmiş ve bu Kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim."
03.05.1918 / Ordu Komutanı Mustafa Kemal
(Fenerbahçe Kulübünün her tarafta beğenilip değer verilen, ortaya çıkmış eser ve çalışmalarını duymuş ve bu kulübü ziyaret edip bu işte emeği, yardımı olanları tebrik etmeği görev edinmiştim. Bu görev ancak bugün yerine getirilebilmiştir. Takdir ettiğimi ve kutladığımı buraya kaydetmekle övünüyorum.)
Son olarak kulüpten ayrılmadan önce limonata içen Ulu Önder Atamız kulübümüzde aşağı yukarı iki saat kadar kalmıştır. Dönüş zamanı geldiğinde bu kez Fenerbahçe Kürek Şubesi'nin beyaz renkli iki çifte yarış teknesine (fıta) Kurbağalıdere kenarındaki kulübün iskelesinden binildi. Kürekte Elkatipzade Mustafa Bey vardı. Mustafa Kemal Paşa Fenerbahçelilere son söz olarak: "Fenerbahçe'ye sonsuz muvaffakiyetler (başarılar) dilerim, Allahaısmarladık" demişti.
2- ATATÜRK FENERBAHÇE'NİN MAÇINI İZLİYOR:
1925 yılının ekiminde Türkiye Şampiyonu Muhafızgücü'nün ünlü futbolcuları Milli Takım kalecisi Hamit, Talat, Sudi ve Nuri ile Bursa'nın seçme futbolcuları karma bir takım oluşturmuşlardı. Bu karma takımla maç yapması için Alay Komutanı Fenerbahçe'ye öneri götürmüştü.
Ancak kulübümüzün bir gün sonra İstanbul'da lig maçı olduğundan, yöneticiler Bursa'ya ancak A Takım'dan birkaç takviyeli üçüncü takımı yolladılar. Muhafızgücü Bursalı futbolcular karması ve Fenerbahçe üçüncü takımı (bugünkü B Genç Takımlar dengi) arasındaki bu maç 1-1 sonuçlandı. Atatürk o sırada Bursa'da idi. Maçı izlemiştir. Yazımızın başında da söz ettik. Galatasaray dergisinin 6. Sayısında (Aralık 2002) "Atatürk'ün Futbol Merakı" adı altında Atatürk'ün yaşamı boyunca gittiği maçlara değinen sayın Adnan Işık bu maçı yazık ki gözden kaçırmış. Yani onun savladığı gibi Atatürk üç maç değil bununla birlikte dört maç izlemiş oluyor.
3- ATATÜRK FENERBAHÇE'NİN YAZ BALOSUNA GELİYOR:
1960'lı yıllara değin Kalamış'ta ünlü Belvü Oteli ve Gazinosu vardı. Fenerbahçe burada sürekli olarak üye ve mensuplarına balolar düzenlerdi. İşte 1927 yılında bu gazinoda tertiplenen bir yaz balosunu o sıralar İstanbul'da olan Atatürk yine koyu Fenerbahçeli olan 3. Kolordu Komutanı Şükrü Naili Gökberk Paşa ile birlikte onurlandırmış, burada Fenerbahçeliler ile geç vakitlere kadar sohbet etmiştir. Fenerbahçelilerin bu yaz balosu 57 yıllık o kısacık ömründe Atatürk'ün gittiği tek spor kulübü balosudur.
4- ATATÜRK : "BUNLAR BİZE ÜSTÜN"
1928 yılı haziranında Dolmabahçe sarayında yine bir sohbet anında sekiz kişiydiler. Atatürk, Şükrü Saraçoğlu, Necmeddin Sadak , Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Necati, Kazım Özalp ( Fenerbahçe'ye üye olmadan önce), Kılıç Ali ve gazeteci İsmail Müştak spor üzerine söyleşmekteydiler. Atatürk bir ara aniden Şükrü Saraçoğlu'na doğru dönüp, "Bak onlar altı kişi. Fenerbahçeli olarak burada bir sen bir de ben varız. Bunlar 6-2 bize üstünler. Aman ayağımızı denk tutalım." der. Bu yukarıda yazdığım anekdot sonraki yıllarda Fenerbahçe Kulübü'ne başkan olan Şükrü Saraçoğlu tarafından nakledilmiştir. Onunla yıllarca aynı yönetim kurullarında yakın ilişki içinde bulunan Rüştü Dağlaroğlu'na anlatılmıştır.
5- ATATÜRK: "BEN DE FENERBAHÇELİYİM." 1928 yılının ağustos ayında ezeli rakibimiz Galatasaray'la kazananın Atanın bir büstünü müzesine götüreceği özel bir maç yapıyorduk (Gazi Büstü Kupası). Bu maç Taksim Stadı'nda 10 Ağustos 1928'de oynandı. Atatürk o sıralar İstanbul'da idi. Gündüz Büyükdere'de bir Milletvekili arkadaşının yazlığına konuk olan Atatürk, akşam üstü Dolmabahçe Sarayı'na geri dönmüştü. Henüz akşam sofrasına geçilmemiştir. O akşam Atatürk'ün sofrasının konuklarından beşi Gazi ile sohbet etmektedirler. Söz, o günkü maçtan açılır. Atatürk Akşam Gazetesi sahibi, Sivas Milletvekili aynı zamanda Galatasaray Kulübü Başkanı Necmettin Sadak'a döner ve sorar: "Bugünkü maç ne oldu?" Sadak'tan önce yine bir Galatasaraylı olan Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati yanıt vermek ister. Gazi ona "Sen dur, sana sormadım." der. Bunun üzerine Necmeddin Sadak "3 - 3 berabere bitti paşam" diye yanıt verir. Bu sonucu öğrenen Mustafa Kemal, Sabri Toprak ve Vasıf Çınar Beyler'den oluşan iki Fenerbahçeli konuğuna doğru yaklaşıp, "Ya öyle mi! Zaten burada da 3-3 berabereyiz." demiştir. Çünkü Necmettin Sadak, Mustafa Necati'den başka orada bulunan Ruşen Eşref Ünaydın da Galatasaraylıdır. Hemen arkasından da merakla kendisine bakan karşısındaki Galatasaraylılara anlamadınız mı! der gibi bir yüz ifadesiyle şu cümleyi söylediği görülür:
"BEN DE FENERBAHÇELİYİM"
Ömrü boyunca camiasına gönülden bağlı kalmış bir Galatasaraylı tarafından anlatılan ilginç öykü:
1951 yılında Fenerbahçe atletizm takımı, ilk Türk kulübü olarak Atina'ya müsabakalar yapmaya gitmişti. 19 kişilik kafileyle Yunanistan'a gidildi ve çok başarılı olundu. Fenerbahçeli atletler yarışmalarda 7 birincilik kazandılar. O sıralar Atina Büyükelçimiz Atatürk'ün her zaman en yakınında bulunmuş olanlardan Ruşen Eşref Ünaydın'dı. 25 Nisan 1951'de mektepli (Liseden Galatasaraylı) ve de en önemlisi Galatasaray Spor Kulübü'nün 11 no'lu kurucu üyesi Büyükelçi Ruşen Eşref Ünaydın atletlerimizin kazandığı büyük başarılardan sonra kafilemize Türk Büyükelçiliğinde bir kokteyl verdi. Burada Fenerbahçelilere yaptığı konuşmada, "Atina'da bayrağımızın zafer kudretinin tam ve şerefli bir simgesi oldunuz... Biliniz ki, büyük Atamızın da ruhu şad olmuştur. (sevinmiştir)" dedikten sonra, atletler kendisi ve dört arkadaşı Atatürk ile sohbet ederlerken Atanın "Ben de Fenerbahçeliyim" dediği anıyı yani 10 Ağustos 1928 cuma akşamını orada bulunanların isimlerini de tek tek vererek anlatmıştır. Bu tarihsel anekdotun kulübünün ilk üyelerinden ve ömrü boyunca camiasına gönülden bağlı kalmış bir Galatasaraylı tarafından anlatılması ilginçtir. Böylece olay her türlü spekülasyona böyle dediği doğru mu... yoksa... acaba..! gibi düşüncelere mahal bırakmayacak soyut, doğrulanamayan bir mecranın dışına çıkıyor. Daha da bir anlam kazanıyor. Ruşen Eşref bugün yaşamıyor... Kendisini saygıyla anıyoruz.
6- ATATÜRK, KULÜBÜNE YARDIM EDİYOR:
5 Haziran'ı 6 Haziran 1932'ye bağlayan gece Fenerbahçe'mizin Kuşdili'nde ki ahşap lokalinde yangın çıkmıştı. Kulüp binamız içindeki, tarihsel fotoğraflar, tüm branşlara ait malzemeler, kulübün tüm evrakları, kütüphane ve mobilyalar bina ile birlikte tamamen yandılar. Kısaca çok az eşya kurtarılabilmişti. Kulübümüz yuvasız kalmıştı. Gazeteler yardım kampanyaları açtılar. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi her gün bağış yapanları adları ile yayınlıyordu. 20 Haziran 1932 pazartesi günü yapılan bağışlarla o güne kadarki bağış toplamının 791 Lira'yı bulduğunu Cumhuriyet Gazetesi'nden öğreniyoruz 21 Haziran 1932 Salı gününe ait 2917 no'lu Cumhuriyet Gazetesi'ni elinize aldığınızda ise 1. sayfanın sağ üst köşesinde bir haber dikkati çekiyordu. "Gazi Hazretleri Fenerbahçe'ye 500 Lira teberru ettiler." Atamızın gönderdiği bu 500 liralık bağış miktarını lütfen küçümsemeyin ve şunu da göz önüne alın. Atatürk bu tür harcamalarını kesinlikle hep kendi maaşından, cebinden yapardı. Yani bu bir tür devlet kesesinden hovardalık değildi. Gazeteyi incelediğimizde 10-12 günde yapılan toplam bağış miktarının 791 Lira olduğu görülüyor. Atamız tek başına 500 Lira göndermiş ve miktar bir anda 1300 Lira'ya fırlamıştır. Acaba Atatürk kendini neden bağış yapma zorunluluğunda hissetti. Bu bağış Atatürk'ün Fenerbahçe Kulübü ile bir gönül bağı, bir gönül ilişkisi olduğunun en somut bir kanıtı bence... Yukarıda sizlere Atamızın gönül verdiği kulübüne yaptığı maddi yardımın miktarını açıkladık. Bu yardımın manevi değerinin hesaplanamaz ölçüde olduğunu söylememize gerek yok herhalde! 7- "FENERBAHÇE SU TOPU TAKIMI GELSİN" Atatürk'ün Fenerbahçeli oluşunun bir başka kanıtı da ilginçtir. 1987'de bir ziyaretimde rahmetli Rüştü Dağlaroğlu anlatmıştı. Onun ağzından sıcağı sıcağına tuttuğum notları biraz kısaltarak aktarıyorum. "Şahsi gayretlerimle Fenerbahçe su topu takımını kurdum. O zaman babam bana 5 lira haftalık veriyordu ki bu çok büyük bir meblağ sayılırdı. Ben kurduğum takım kulüpte üvey evlat muamelesi gördüğü için istisnasız bu paranın hepsini takıma harcıyordum. Zaten o zaman da kulübün gideri gelirinden fazla idi. Kulüpten bir lira yardım almadığım gibi örneğin Mahmutpaşa'dan aldığım bornozlar ve başlıklar ya çalınıyor ya kayboluyordu. İki hafta sonra yenisini almaya gittiğimde ise aynı renktekini bulamıyordum. Bu sıralarda Atatürk dinlenmek üzere Yalova'ya gelmişti. Onun onuruna Yalova'da çeşitli spor gösterileri düzenlemişler. Bir de Yalovalı gençler ile su topu karşılaşması öngörülmüştü, benim başlangıçta hiçbir şeyden haberim yoktu. Bir gün telefonum çaldı. Arayan Su Sporları Federasyonundan Rıza Sueri Bey'di. (O dönemlerde yüzme, sutopu, yelken sporları tek çatı altında örgütlenmişti.) Rıza Sueri bana pazar günü Termal Havuzunda Atanın huzurunda müsabaka yapmaya Fenerbahçe su topu takımının gideceğini ve hazırlanmamızı söyledi. Ben şaşırmıştım. Ancak o an bir şey soramadım.
İki üç gün sonra Federasyona gittim, bütün isteğim takımı Yalova'ya götürmemekti. Çünkü o dönemdeki diğer su topu takımlarının hemen tümünün kıyafetleri bizden çok daha derli topluydu. Sueri'ye ısrarla Ata'nın huzuruna böyle çıkmanın saygısızlık olacağını ve başka bir takımı Yalova'ya göndermelerini söylediğimde; "Bu imkansız, gitmek zorundasınız" diyerek bana şiddetle karşı çıktı. Nedenini sorduğumda ise cevabı çok kısa oldu. "Elimizde değil, Gazi Paşa hazretleri öyle arzu ettiler".
8- "BÜSTÜMÜ KOYABİLİRSİNİZ"
Atatürk büstlerinin her tarafa konulması ve heykelerinin dikilmesi konusunda hassastı. Gösterişli törenlerle yurdun dört bir yanını büstler heykellerle donatmak belli ki o eşsiz kahramana ters geliyordu. Yaşamı boyunca bu tip davranışları özendirmemiş uygun bulmamıştı. İnsanlar onun fikirlerini özümsemeli devrimlerinin bekçisi olmalıydı. Ancak bu konuda istisnalardan bir tanesini Fenerbahçeliler yaşadı. Fenerbahçe Kulübü'nün 1 Haziran 1934 yıldönümü bayramında stadına ant içerek bir Atatürk büstü koymak için istediği izini bizzat yine Atatürk kabul etmiş ve olur vermişti. Böylelikle Fenerbahçe Stadı Türkiye'de Atatürk'ün büstünün konmasına izin verdiği tek stat olma özelliği ve onurunu hala taşımaktadır. 9- "FENERBAHÇE KULÜBÜ VE GENÇLİK BURADA DENİZ SPORLARI İLE UĞRAŞSIN"
Galatasaraylı Spor Tarihçisi Haluk San 1981 yılında kaleme aldığı "Belgeleri ile Türk spor tarihinde Atatürk" adlı çalışmasının 129. sayfasında şöyle yazar: "ATATÜRK 1937'DE FENERBAHÇE KOYUNDA "
Yıl 1937 - Atatürk bir yıl önce üç kez gittiği Moda koyunun Fenerbahçe yönündeki durumunu yerinde incelemeyi uygun buluyor ve 1937 yılı yaz aylarında yanındakilerle birlikte Kalamış ve Fenerbahçe'yi gezerek, ilgililere önemli direktifler veriyordu. Bu konu, "Türk amatör sporunun hizmetinde 20 yıl İstanbul - İstanbul Yelken Kulübü 1952 - 72 adlı broşürün ilk sayfalarında şöyle bildirilmektedir: "Büyük kurtarıcımız ATATÜRK 1937 yılı yazında Fenerbahçe'yi gezerek, yanında bulunan devlet adamlarına ve diğer ilgililere mendireğin ve diğer yarımadanın büyük bir ihmal içindeki durumunu göstererek: Mendireğin onarılmasını ve Fenerbahçe'nin, gençliğin deniz sporları ile uğraşabilmesi için merkez yapılmasını arzu ettiğini söylemişlerdir. İşte K. Atatürk'ün bu emirlerini gerçekleştiren kuruluş olarak haklı ve sonsuz bir övünç duymaktayız."
Atamız burada dikkat ederseniz Türk gençlerinin ya da Fenerbahçeli gençlerin demiyor. (yani burada Fenerbahçe semtinde oturan gençler kastedilmiyor. O yıllarda Fenerbahçe burnunda ya da bugünkü Fenerbahçe semtinde zaten fazla oturan yoktu. Adres net ve açıktır, "Fenerbahçe'nin, gençliğin deniz sporları ile uğraşması" ya da bunu şöyle de tanımlayabiliriz: Gençlik Fenerbahçe Kulübü'nde deniz sporları ile uğraşsın. Burada Fenerbahçeli gençler deniz sporları yapsın..! Bu söylemde doğrudan Fenerbahçe Kulübü'nün ve onun gençlerinin amaçlandığı çok açık bir şekilde görülüyor. Atamızın 1937 yılında ki "Fenerbahçe Kulübü burada (Fenerbahçe burnunda) gençliğin deniz sporları ile uğraşmasını sağlasın." direktifi onun ölümünden yıllar sonra gerçekleşti. Cem Atabeyoğlu'nun Hisarbank Kültür Yayınları'ndan çıkan "Atatürk ve Spor " 1981 adlı yapıtında da aynı konu işlenmektedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Kurtarıcı ve Devrimci'nin Fenerbahçe Kulübü'ne gösterdiği bu özel ilgi ve sevgiyi kanıtlamak için dokuz ayrı konuda dokuz ayrı olayı, anekdotu naklettik. Bu anlatılanlar, yazılanlar ayrı zaman ve mekanlarda geçmelerine karşın odak noktaları - ana fikir - tektir. " FENERBAHÇE SEVGİSİ "
Bu yazdıklarımızın hepsi tanıklarıyla ya da belgeleriyle kanıtlanmış gerçeklerdir. Bir kısmı zamanının gazete, dergi v.b. arşivleri tarandığında görülecektir. Bir kısmı da, o olayı bizzat yaşamış olanların daha sonra olayı üçüncü şahıslara nakletmeleri sonucu öğrenilmiştir. Fenerbahçeli olmayanlara sesleniyorum. Yokluktan yepyeni çağdaş bir ülke yaratan Atatürk hepimizindir. O eşsiz insanın Fenerbahçe'ye gösterdiği özel ilgi ve sevgiyi yani kulübümüzün taraftarı olmasını yadırgamayın, kıskanmayın. Sonuçta onunda herkes gibi duyguları, tutkuları, sevgileri olmasından doğal ne olabilir. O büyük insan kendini halkından soyutlamamış ve dört duvar arasına hapsetmemiş, hayatı boyunca halktan biri gibi davranmış ve yaşamış bir önderdi. O eşsiz insanla ilgili bir anekdotu bu konuyla doğrudan ilgili olduğu - örtüştüğü - için yazıyorum. Cumhuriyetin 12. yıldönümü ile ilgili törenler, düzenlemeler nedeniyle hazırlanan ve Ankara'nın çeşitli yerlerine asılacak dövizlerin listesi Atatürk'e gösterilmiş. Bunlar arasında "Atatürk en büyük Türk'tür." "Asırlar boyunca gelen en büyük Türk" ve bunlara benzer dövizler, afişler v.b. vardır. Atatürk listedeki bu tür ibarelerin bunlara gerek yok dercesine elindeki kalemle üstünü çizer (iptal eder) ve sadece şunu yazar:
ATATÜRK BİZDEN BİRİDİR"
20. yüzyılın eşsiz ve en büyük insanı ATATÜRK yaşamı boyunca bütün tercihlerini, doğru bildiklerini, inandığı gerçekleri, tutkularını, kamufle etmeden doğrudan halkıyla paylaşmıştır. Soruyorum : Kendi anlatımı ile bizden biri olan böyle bir insanın bir spor kulübünün taraftarı olmasında ne gibi bir olağanüstülük ya da tuhaflık olabilir. Yüce Atatürk'ün gönül verdiği, taraftarı olduğu kulübü deklare etmemesi, belli etmemesi düşünülebilir mi? Bu konuya nokta koyarken Büyük Fenerbahçeli Rüştü Dağlaroğlu'nun "Fenerbahçe Tarihi" adlı büyük eserinde yaptığı şu değerlendirmeye tamamen katıldığımızı da ifade ederek buraya aynen alıyoruz.
"Büyük Kurtarıcının Fenerbahçe Kulübü'ne gösterdiği bu özel ilgi, sevgi ve muhabbeti kesinlikle yadırgamamak ve çok da görmemek gerekir. Fenerbahçe gibi Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasına her aşama ve sahada hizmet veren, her türlü tehlikeyi göze alıp silah ve adam kaçıran, futbol takımından hepsi subay beş elemanını SAKARYA savaşlarına gönderen, o karanlık yıllarda en güçlü düşman takımlarını ard arda yenerek, ulusuna ümit ve iman aşılayan ve böylece genç cumhuriyetin temel mayasında PAY SAHİBİ olan bir kulübü Ulu Önder elbette ki özel bir sevgi ile sevecek ve hatta 10 Ağustos 1928 akşamı yaptığı gibi. "BEN DE FENERBAHÇELİYİM.." derken bunu övünerek söyleyecekti."
Atatürk tüm kulüplere aynı davranmıştı ya da Beşiktaşlı idi savını ortaya atanlara son olarak şunu yazmama izin veriniz: O Karşıyaka kulübünün defterine duygularını yazmıştı, Altay kulübünde de aynı şeyi yapmış, bir de maçını izlemiştir. Beşiktaşlıları evinin camından seyretmiş, onlarla bir kez konuşmuş, Galatasaray'ın maç davetine teşekkür mektubu yazmış, bir kez maçını izlemiş Güneş Kulübünün iki kez çayına gitmiştir. Tüm bunlar onun Türk gençliğini Türk sporcularını ve spor kulüplerimizi ayrı ayrı çok sevdiğini gösteriyor. Zaten Türkiye Cumhuriyeti'ni gençlere emanet edişinden de bu özel sevgi ve güven anlaşılabilir. Ancak aynı Atatürk'ün Fenerbahçe'ye olan sevgi ve muhabbeti bir üstünlük apayrı bir özellik taşımıştır. Çünkü Fenerbahçe Kulübü'nü ziyaret etmiş, hatıra defterine duygularını yazmış, maçına gitmiş yaz balosuna katılmış, yangından sonra kulübüne maddi yardımda bulunmuş, Yalova Termal'deki gösteri maçına Fenerbahçe su topu takımını davet ettirmiş, stadına büstünün konmasına izin vermiş, Fenerbahçe kulübü mensuplarının deniz sporları ile ilgilenmesi isteğini dile getirmiş bu konuda direktif vermiştir. Her şeyden önemlisi tüm bunları hiç hesaba katmamıza gerek bırakmayacak şekilde iki kez Fenerbahçeliliğini deklare etmiştir. Atatürk'ün hala Beşiktaşlı olduğunu savlayanlara ya da onun kulüpler üstü sayılması gerektiğini yazıp çizenlere bugün ne dememiz gerektiğini siz değerli okuyuculara bırakıyorum. Eskiden bu kişilere "Kulüpçü" denirdi. Bunların yaptıkları gerçekten de tam bir kulüpçülük...
Galatasaraylı Haluk San ile Fenerbahçeli Rüştü Dağlaroğlu spor tarihçileri olarak " Türk Futbol Tarihi" adlı kitabın hazırlanması sırasında Dağlaroğlu'nun Taksim'deki evinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan birinde Haluk San, Dağlaroğlu'na , " Atatürk'ün Fenerbahçeli olduğunu biliyor muydun? " diye sorduktan sonra Ruşen Eşref Ünaydın'dan duyduğu Atatürk'ün Ben de Fenerbahçeliyim dediği anektodu anlatmaya kalkınca, Dağlaroğlu "Bunu bize 1951'da Atina'da kendisi anlatmıştı. Benden başka salonda diğer atletler de vardı" demiştir. Bu olayı Rahmetli Rüştü Dağlaroğlu'nun oğlu Müjdat anlattı. Kendisine bu yazıda verdiği bilgiler için şükranlarımızı sunarız.
"FENERBAHÇE" DERGİSİ 2003 MART SAYISINDAN ALINMIŞTIR.
TUĞRUL YENİ DOĞAN GİBİLER İÇİNDİR..
100. yılın ne gibi bir önemi var çözmedim? 99. ,101. yıldan hiç farkı yok bence... Niye bu kadar taktınızki 100 yıla? 3 haneli ilk sayı diye mi?
quote:
Orijinalden alıntı: UcanHollandali
100. yılın ne gibi bir önemi var çözmedim? 99. ,101. yıldan hiç farkı yok bence... Niye bu kadar taktınızki 100 yıla? 3 haneli ilk sayı diye mi?
100.yılın anlam ve önemi vardır. Fenerbahçeli arkadaşların anlam ve önemden anladıkları 100. yılda şampiyon olmaktır. Kaç mesajdır yazıyorum,
Bir kulübün amacı Türk olmayan takımları yenmek, Türk adını dünyaya ezberletmek, diğer kulübün amacı ise, Galatasaray'ı yenmek, 2005 2015 2055 2155 de şampiyon olmak. Sorsan araştırmadan kulüplerinin tarihlerini bilmezler, ama 2005 de şampiyon oldular ya, konuşup dururlar.
Tekrar söylüyorum bu lafım bu bölümdeki saygı duyduğum, yorumlarını beğenerek takip ettiğim arkadaşlarıma değil, bizimle sidik yarışına giren, polemik ortamı oluşturmaya çalışan, terbiyesizlik yapan kullanıcılaradır.
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
bu konuda başka yoruma gerek bırakmamışsın. ellerine sağlık üstadım.
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
Atatürk Fenerli olsa ne olur Gs olmasa ne olur.Çok salakça şeyler için tartışıyorsunuz.
Ama hoş görmek lazım. Çünkü başka başarıları yok. İnsanın doğasında olan bir şey bu. Hangi konuda başarılıysan onu öne çıkarırsın. Psikoloji okuyanlar bilir "savunma mekanizmaları" konusunu. Sonuçta bu takımın taraftarı da insan.
ATATÜRK’Ü FENERLİ GÖSTERME UĞRUNA YAZILAN YALAN TARİH !!
Fenerbahce internet sitesinden ;[http://www.fenerbahce.org/kurumsaldetay.asp?ContentID=8]
Atatürk ve "Fenerbahçe"si; Fenerbahçe’nin müttefiklerle mücadelesi sadece yeşil sahalarla da sınırlı kalmayacak Cihan Harbi’nde vatana feda ettikleri diğer sporcuları gibi futbolcularının büyük bir bölümünü yine işgal yıllarında İstanbul’dan Anadolu’ya silah aktarılmasında etkin bir rol oynatarak vatanının ihtiyaç duyduğu konuda hayatlarını budaktan esirgemeyeceklerdi. " İttihad ve Terakki’nin bir kolu olduğu " ithamı ile işgal kuvvetlerinin devamlı olarak bastırması sonucunda kulübün kapatılma çalışılmaları ortamına rağmen yurdun düşmandan kurtulması yolunda üstlendiği tarihi misyonu en ulvi bir biçimde yerine getirerek bir başka idealde de yarınlara örnek olacak olan Fenerbahçe Spor Kulübü aydınların işgal yıllarının acılı şehit ailelerinin hulasa Türk ulusunun şeref ve cesaret duygularının yurda adeta armağanı oluyordu. İşte bu nedenledir ki ulu önderimiz Mustafa Kemal Paşa 1918 yılında ilk spor kulübü olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ziyaret ediyor ve de kulüp şeref defterinin nezdinde de tarihin altın sayfalarına da şu mısraları geçiyordu; " Fenerbahçe Kulübünün her tarafta mazhar-ı takdir olmuş (takdirle şereflendirilmiş) bulunan asar-ı mesaisini(yaptığı üstün çalışmaları) işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmetini (üstün hizmet veren kişileri) tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası (yerine getirilişi) ancak bugün müyesser (mümkün) olabilmiştir. Takdirat (takdirlerimi) ve tebrikatımı (tebriklerimi) buraya kayt ile (kaydetmekten dolayı) mübahiyim ( mutluyum). 3. 5 . 1334 (1918 ). Ordu Kumandanı : MK (İmza) "
----------------
Şimdi bu yalanı yüzlerine vuruyoruz :
Tarihe dikkat.Ve Atatürk Ordu Komutanı imiş haa!Atatürk 1918’de mi Ordu Komutanı oldu diye sorarlar adama! *Atatürk 1918’de neredeydi ? Aralık 1917 ile Ocak 1918 arasında Veliaht Vahideddin Efendi ile Almanya gezisine çıkan Mustafa Kemal geziden dönüşünde karaciğer rahatzlığı dolayısıyla tedavi için Karlovy Vory’ye (Karlsbad-Almanya) gidiyor. Ve Nisan ayından Temmuz ayına kadar burada tedavi görüyor. Peki 1918 Nisan’ından Temmuz’a değin yurt dışında olan Mustafa Kemal nasıl olup da 3 Mayıs tarihinde F.Bahçe’yi ziyaret etti?" *İmza ve yazı sahte mi ? Rüştü Dağlaroğlu’nun "Fenerbahçe tarihi" isimli kitabındaki "Ata dahil kulübümüzü ziyaret edenlerin yazılarını taşıyan hatıra defteri yanarak kül olmuştur" ifadelerine de yer veren dergide günümüzde sergilenen defterin sonradan düzenlenmiş olabileceği iddiası dile getiriliyor. Ayrıca Fenerbahçe ve Karşıyaka kulüplerindeki Atatürk imzalı belgeleri yayınlayan dergide iki sayfadaki imzaların farklılığına dikkat çekiliyor. *Soyadı Kanunu henüz çıkmamıştı Mustafa Kemal’in 03.05.1918 tarihinde F.Bahçe Kulübü’nü ziyaretini ve ziyaretçi defterine yazdığı yazıyı Internet sitelerinde falan yayınlıyorlar ama yazının altında imza olarak; "ORDU KUMANDANI - Mustafa Kemal Atatürk" yazıyor.
Halbuki Atatürk, 1918 tarihinde Mustafa Kemal’di... Yani Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı 21 Haziran 1934’te kabul edilen Soyadı Kanunu gereğince, TBMM tarafından, 24 Kasım 1934’de verildi.
*Atatürk-galatasaray Lisesi Ziyareti ve "BEN TAKIM TUTMAM" Atatürk; 1930 1932 ve 1933 yıllarında Galatasaray Lisesi’ni ziyaret etmiştir. Bunlardan ilkinin haberi Cumhuriyet Gazetesi’nde manşetten şöyle verilmişti:
’Reisicumhur dün Harp Akademi’sini Mülkiye’yi Harbiye’yi ve Galatasaray’ı ziyaret etti.’
İlk ziyaret sırasında lisenin müdürü olan Fethi İsfendiyaroğlu o günün ’perde arkasını’ yıllar sonra bana şöyle anlatmıştı:
‘... Müdür odasındayız. Reisicumhur ‘lütfen masamı şereflendirmeleri’ önerimi ‘Hayır müdür bey! Herkes kendi yerinde oturmalı ve oturduğu yeri de haketmelidir!...’ sözleriyle reddettiğinden ben de yanlarında ve ayakta durmayı yeğlemiştim. Okul ve öğrenimle ilgili sorularını yanıtlıyorum. Kahveler içilirken İçişleri Bakanı yakın arkadaşı ve okulun eski öğrencilerinden Şükrü Kaya Bey Gazi’nin kulağına eğilerek:
Harp Akademisi Harbiye Mülkiye anladım da niçin Galatasaray Paşam diye soruyor; yoksa siz de bizden misiniz?
- O da ne demek çocuk?
- Yani Galatasaray’ı mı tutuyorsunuz?
- Ben kulüp tutmam çocuk... Çünkü hepsi benimdir. Hem; sivil veya asker toplumun tamamına hizmet veya kumanda edenler bir kulübü tutsalar bile -görev sırasında- bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde otoriteleri sarsılır ve tartışılır. Tefrika (ayrımcılık nifak) yaratmış olurlar. O nedenle dikkatli olmalarını tavsiye ederim.
KAYNAK: Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
6-0 kolay çıkmaz bence
quote:
Orijinalden alıntı: rikimaru
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
6-0 kolay çıkmaz bence
Bak yine sadece Galatasaray'ı yenmekten bahsediyorsunuz, başka bahsedecek doğru düzgün bir şey yok çünkü tarihinde Fenerbahçe'nin
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
quote:
Orijinalden alıntı: rikimaru
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
6-0 kolay çıkmaz bence
Bak yine sadece Galatasaray'ı yenmekten bahsediyorsunuz, başka bahsedecek doğru düzgün bir şey yok çünkü tarihinde Fenerbahçe'nin
100.yılımızda ve yılınızda şampiyon olduk desem gene kabul etmezsin
quote:
Orijinalden alıntı: muratNFS
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
quote:
Orijinalden alıntı: rikimaru
quote:
Orijinalden alıntı: Max_Kolesne
Yau bir Fenerli sadece Gs galibiyetiyle övünür, çünkü övünecek başka bir şeyi yoktur. Galatasaray'lı ise kazandığı kupalarla, Avrupa başarılarıyla övünür. Fenerbahçe'nin tarihinden Galatasaray'ı çıkarın, çer-çöpten başka bir şey kalmaz, Galatasaray'ın tarihinden Fenerbahçe'yi çıkardığınızdaysa yine övünülecek çok fazla şey kalır.
6-0 kolay çıkmaz bence
Bak yine sadece Galatasaray'ı yenmekten bahsediyorsunuz, başka bahsedecek doğru düzgün bir şey yok çünkü tarihinde Fenerbahçe'nin
100.yılımızda ve yılınızda şampiyon olduk desem gene kabul etmezsin
E yine Galatasaray yok mu işin içinde? Galatasaray'la ilgili şeyler dışında övünülecek şeyi çok ama çok azdır Fenerbahçe'nin. Sizin yazdıklarınız da tamamen beni destekliyor