Şimdi Ara

Başlıksız (4. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
106
Cevap
10
Favori
2.764
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Üç saniyeye sığdırabildiğim ve üç kelimeyle yürek dolusu aşk yağdırabildiğim ve bir mevsimi olan uçsuz bucaksız dünyam benim. Ben sana hayat dedim...

    Yıldızsız gecelerde güneş dediğim, kar altında yaz dediğim, sevdasına dünyaları verdiğim. Ben sana hayat dedim...

    Öznesini yüklemine bağladığım, imgesini yüzüme gülümseme diye astığım, aşkına adaklar adayıp zamanı durdurabildiğim ve sensizliği kurban ettiğim, ben sana hayat dedim...

    Yeri göğü yaratan tanrıya ant içtiğim, sensizliği cehennem, senliliği cennet bildiğim, dünya makamından sırat köprüsüne sırtımda taşımayı görev edindiğim, ben sana hayat dedim sevdiğim.

    Hayat, iki kelimeyle başlayan üç saniyelik bir yaşammış, gözlerin gözlerime bakarken 'seni seviyorum' diyemeyişlerimde zaman tik-tak-la-rı-nın kulaklardan başlayıp gönüllerde son bulan ses kesilmesiymiş ve ses kesilmesinde;

    Acılı bir hayattan tatlıya susamışlıklarda yanıp sönen bir deniz feneri görüp bütün hüzünleri üzerinden çıkartıp çırılçıplak buzlu bir denize dalmakmış...

    Üşümüyorum, ellerimde yüreğinin sıcaklığı ile beyaz sayfaları yakıyorum ve çıkan alevlerle aşkından sırılsıklam olmuş bedenimi yakarcasına ısıtıyorum.
    Ve seni seviyorum...
    Ve kahretsin, yine yazamıyorum..




  • Bazen insancıklara çok değer verdiğimi düşünüyorum. Onları çok önemsediğimi , çok kıymetli elbiseler giydirdiğimi ...

    Neyse , mühim değil.

    Bazen çok şans verdiğimi düşünüyorum insancıklara . Çok affettiğimi , çok güvendiğimi ...

    Neyse , boşver.

    Bazen çok aciyorum insancıklara ve hangi modeline acıdıysam bin katıyla karşılaşıyorum.

    Geçelim bunları.

    Bazen verdiğim sevgi çeklerinin karşılığını almak için insancık bankasına uğruyorum , sonuç yine karşılıksız cek.

    Dolandırıldım , şükür.

    Bazen çok özlüyorum , saf ve masum bir insanın kalbini. Bulamayınca çok koyuyor insana.

    Her neyse ...

    Bazen , bazen demekten de yoruluyor insan , iki suretli insancıklar karşısında.

    Tanrım ... , neyse.
  • Ey Sevgili Yar!;sana edilen sitemli sözler haddini aştı,çok buruklaştı her şey,yüreğimdeki yaşlar sonunda gözlerime de bulaştı...
    Dünümde Vardin,Bugünümde varsın,yarınımda da olacak mısın? bilinmez..
    Peki ben hala var olacak mıyım? Sen olsan bile O gittigin yerde O'nun kalacaksın...
    Kabule gelemeyen,kabul edemeyen hırçın benliğimdi ,ama bak artık nasıl da kabul edildi her şey.
    Biliyorum belkide Sen haklıydın,yada yoksa benmiydim haklı olan yoksa, O Ikimizin arasina Giren Zalim/miydi yani O´muydu haklı Olan,Ah! herkes haklıydı sözleriyle başlamıyor satırlar...
    Haklı ya da haksız diye bir şey yok,seven ve sevilen var yalnızca...
    Dünümün en uçsuz bucaksız sarsıntılı yerindesin...
    Isterdim ki ömür hikâyemi ezberlediğim için,seni de içine alıp içimde sakladığım için Özür Dilerim...Ama gerci sen hic beni nede Sana olan Sevdami anlayamadın...
    Su an Kalbimde Mazimin en tozlu yerindesin,bir kitap gibi;rafımda sakliyorum seni yıllardır hiç okunmamış kitap sayfaları gibi...
    Bana kendimi anlatmak için fırsat tanımadı kimse,hep kendilerini anlattım durdum senelerce.
    Ama sonra anladım ki;zararlı,ziyanlı olayları ortaya çıkaran,nedenli nedensiz doğuran yalnızca benmişim...
    Hiçbir suçum yok diyen de suç işleyebiliyormuş bak...Seven ve sevilen oyunu devam ediyor,perde bir kez daha açıldı...
    Sen sevilen,ben seven...Sen bir başkasının gözlerinde can bulmaya hazır bir yüreğin efendisi,ben tek bir sözüne gelip,ömür boyu yanında kalacağına dair inancını hiç yitirmeyen bir sevgi perisi...
    Sana Soruyorum?'hangisi daha makbul karşılanır bilmiyorum,
    hangisi yamacın en iyi hâli,en orta düzeyde,en göze hoş gelen,yüreği talansız bırakan hali'?,
    Sesimi sesine,gözlerimi gözlerine,en önemlisi de yüreğimi yüreğine çivilesem güzel bir tablo oluşurdu aşkımızdan duvarlara,boydan boya tüm sevda kokan aşıklara hediye olurduk...
    Maalesef ki Geleceğimin en soğuk yerindesin şimdi...
    Bilmiyorum seni ne şekilde yüreğime oturtacağım!
    Sadece alıngan yüreğime;bu da geçer diyorum...
    Sana seslenmek yüreğindeki yangını söndürmeye yetseydi,hiç bıkmadan konuşurdum seninle,sırf o çok sevdiğin insandaki acını unut diye...
    Mümkünâtı var mı?Sana söylenmesi gereken sözleri de çıkardım,hiç edilmemeli o sözler.
    Sen bir başkasında mesken tutmuşken,adsız,hatta bazen sıfatsız bir senaryo yaratmak lazım.
    Sevdiğim yok,sevgilim yok,imkânsızım,imkândan ayrı çok derin sızım...
    Artık hiçbiri yok,yakışmadığından değil;bende güzel durmuyor artık bu kelimeler,sen bir başkasında sevda paketini açmış dumanıyla tüterken yakışmıyor bana!
    Ey Sevilen Sevgili! Hoşça kal...
    Ben artik Yine gelir miyim bilmiyorum,Sen kaleme alınmış bir yemin gibisin sadece...
    Ömrümün temize çekilmiş hâli ol isterdim,lâkin sen yüreğini her gün onu severek temize çekince kirlilerimin arasına gömüldün...
    Özür dilemesi gereken ben miyim bilmiyorum,lâkin yazık olmuş bir aşka her daim kan kusuyorum yazılmış tonca anıyı silipde gidiyorum...




  • Yokluğa alışılır derler ya, varlığa alışıldığı gibi, ben bir türlü beceremedim. Nereye baksam senden izler görüyorum. Şu karşı koltukta otuyorsun. Kafamı kaldırıp bakıyorum yüzüne, yüzündeki o çocuksu hali seyrediyorum. Nasıl muzır bir suratın vardır senin, her an kalkıp bir yaramazlık yapacakmış gibi durursun.

    Mutfağa gidiyorum. Gözümün önüne geliyor anılar. Çayı bardağa koyarken yanıma geliyorsun. Elimden alıp demliği ‘çekil kenara kılıbık' diyorsun.Gülümsüyorum..Seni çok özlüyorum. İçim gidiyor adını her söylediğimde. Burnumun direği sızlıyor. Hasretinde öğrendim ki, gerçekten burun sızlarmış. Neşeli olduğun zamanlar ne güzel güldüğünü anımsıyorum. Tüm aksiliğine, huysuzluğuna rağmen seni çok sevdim. Zaten sevmek, 'rağmen' yapılmaz mı? Her şeyine rağmen sevmek, gerçek sevgi değil midir?
    Benim sevdam bağlaçlarla şartlandırılmayacak kadar gerçek. 'İçin' sevmiyorum seni; bana iyi davrandığın için, sen de beni sevdiğin için, bana güzel bir hayat yaşattığın için....

    Ben seni içine çıkar koymadan, akıl süzgecinden geçirip onaylamadan, sadece kalbimle ve ruhumla seviyorum. Seni değiştirmeden, olduğun gibi seviyorum. Eğer gerçek aşk bu değilse, ben aşk hakkında hiçbir şey bilmiyorum!




  • Yazılıcak Sözde Kalmadı Yüreğim Ver Elini, Gidelim..
  • Okuyacağım , teşekkürler paylaşım için
  • Alışmak gerekiyordu öyle değil mi ?
    Gidenin ardından yolun açık olsun demek..
    Kim ne kadar inanır bu söze ?
    Bilmiyoruz hiçbirşey bilmiyoruz.
    Sorgusuzca seviyoruz.
    Grursuzca seviyoruz.

    Hak ettiği yer , cehennemin dibi fakat ona birşey olursa kahrolacak olan biz..
    Sen kimdin ?
    Kaç yüzlüydün ? Yoksa yüzsüzlüğün tek açık adresimiydin ?
    Herşey için pişmanım..
    Dur sen özürdileme..
    Hayatımda sana yer verdiğim için ben özürdilerim milyonlarca kez kendimden !



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FİT GYM -- 12 Eylül 2012; 1:09:03 >
  • Dünya dönmekten mi vazgeçecek sen gelirsen?
    İnsanlar mı ölecek?
    En fazla ben öleceğim sen çık gel.
    En çok seni sevdim ben. Kalkıp yokluğuna mı şükredeyim?
    Bildiğim tüm duaları unutup tek kelime edeceğim sana.
    Gel..
    En çok seni sevdim ben..
  • Gözlerin Cennnete Acılan Kapılarımdı , Belki Hiç Ölmedim Ama Cennetide Sende Gördüm Sevgili.
  • Hoşçakal Gökyüzüm.
    Kaybettim Seni.
    Artık Güneş Yüzüme Güler Mi,Bilmiyorum........
  • Ah Benim Adıyla, Kaderi Değiştirenim..
    Yanımda Olsan Severdim Be, Çok severdim ..
  • kardeşim çok güzel yazıyorsun, devamını bekliyoruz...
  • Yalvarırım gitme, benden önce cehennemi tehtit etme.
    Bu dünyada bana sensiz mutluluk bağışlama.
    Yalvarırım ölme, benden önce ölme..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ŞekersizPare

    Yalvarırım gitme, benden önce cehennemi tehtit etme.
    Bu dünyada bana sensiz mutluluk bağışlama.
    Yalvarırım ölme, benden önce ölme..


    Uzun süredir yazmamışsın. Yılma, devam et. Takipteyim ne zamandır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ŞekersizPare

    Kavuşupta ölebilen bi bizi gördüm sinema dünyasında, ölünesi birşey bulmaya mı çalıştığımzdan belki, sevgi derinliği bazen, uzunluk ve miktar sıfatı ... o ''ölümüne'' , ''ölene kadar''dır...
    ''yeni bi sayfa açmak'' mecazı kadar klişe bir ölümle burun burunayız arkadaşlar ,
    ölüm diye diye iç karartmaya luzum yok, ''hepimizin sonu o'' diye klasikleşmicem çünkü..
    ''çok yedim çok ağladım'' tarzındayız biraz, ilk görüşte bir felek sillesi yemiş edalarımız vardır.. şu hayat boyu daha yiyeceklerimizin üstüne soda içmiş bakışları birde.. hepsini bir kenara koyalım desemde,
    içinde bulunduğumuz dünyanın aslında bilmemkaç-gen olduğunu anlarsnız heralde..
    ''neden yazmış bunu'' diyebilirsiniz tabi, ağzınızı büzmeyi aklımdan bile geçirmicem, torbaya benzesenizde...
    yukarıda ''yazar'' yazdığına bakmayın onuda ben yazdım birinci tekil şahıs olarak zaten..
    soy, diye birşey vardır bizim dilimizde, anlamı derin mi derin olan..
    soy, sopun kardeşidir biraz.
    soyu olan sanat için bile soyunmaz..
    bir tekerleme kadar aklımzda kalmadığı doğru dinlediğimiz hiçbirşeyin..
    beyniniz biraz dağıldıysa asıl konumuz olan ''asılsızlığa'' geçebiliriz..
    geçiştirebildiğimiz ''yapabileceklerim'' listesine üye işleri hiç kaybetmediğimiz bir dünyadayızdır..
    bugün yapılabilen , hazırlanılıp yapılması kesinleştirilebilir olan işler..
    herşeyin zor ismi olan ''iş '' adını verdim onlara bu yüzden,
    asılsız ve sadece düşüncede kalsalarda çoğunlukla, işimiz hep başımızdan aşkıni uykumuzda bile..
    kalkın namaz kılında demicem size, öğüt vermek isterdim aslında ama,
    yapmadıklarımın yapılmasını istemenin saçma olduğunu düşünenler partisine oy verenlerdenim...
    velhasıl kaybedemediğimiz değerlerimizde denebilir bunlara.. ben tek kaybedilen olduğunu gördüm hayatımda,
    ZAMAN, hemen gazete adı olarak algılamayın.. gazetede okumam fazla.
    bir şeylerin akıp gittiği falan filan feşmekan bunları zaten biliyorsunuz, lakin dikkat çekmek istediğim nokta bu .(nokta)
    birşeyleri elde etmenin kolaylığı güven kazandırıyor insana buda bi gerçek.. zor olan elde tutabilmek birazda...
    ''buda'' bi gerçek, en azından heykeline tapılabiliyor...
    kuşu nasıl tutarsan öyle tut derler ya ne sıkıp öldür, ne gevşet kaçır gibsinden, hep bi denge var, hep bi orta nokta..
    dünyanın bile ortası var dediler beyler, dağılmanın sırası değil..
    belkide sırası dünyada 7 milyar orta olduğunu anlamanın,
    bu adam ne diyor acaba diyip bu yazının burasına kadar okumakta bi meziyet, bir övgü aldın bile benden.. neyse..
    asılda asılsızlık bi nevi medeniyeti , kadın erkek eşitliğini doğar doğmaz kabul etmek gibi bir şey,
    yani açıklanası şeyler değil, sevgi gibi, zoraki yaşanması gereken ama açıklanması için başka kavramlara ihtiyaç duyulan birşey..
    bu şey, 'şey' dir aslında yıllarca kullandığımız 'şey'.. akla ceyran eden ilk kelimeyle doldurulan boşluk ...
    asılsız ama anlamlı, dayanağı sadece akıl, idrakı zor olan her şeyi aşkın üstüne atmakta cabası tabi..
    ve sonunda dayandığımız tek nokta aşk , öğrencinin düşmanı, zenginin silahı, fakirin parası, kısaca herşeyi etkilediği söylenen olgu.. buna 3 şahıs bakış açısıyla bakmak en hayırlısı sanırım, heleki birşeyler başarmak zorundaysan, uzak durulası bir veba gibi gösterdiğim bu şey , aslında sensin ...
    büyük bir aşkla yaşıyorsan hayatını, kapıların açılması içten bile değil,
    biz tembel insanlar olarak kendimize yaptığımız işkencenin sorumlusuyz,
    yürümemiz gerek koşmasakta,
    bir şeyler için başlamalıyız,
    bulmamız gerek ölünesi birşeyler..
    buda gelir buda geçer diyerek ilahiler yazmalıyız 'buda'ya , aslında birazda saçmalamalıyız,
    iyi örnek gibi ,
    bazen yalanımıza inanmalıyız,
    her yalanın aslında olmak istediğimiz yer olduğunu bilmek gibi,
    tek bir cümle bile atlamadan okuyabilmek gibi meziyetli kalmalıyız bazen,
    arzu tutku heycan hepsini düşünerek yaşanmadığı gibi .
    çoktan seçmeli olmayan bi sınavdaysak eğer, bilmek için çok gezip çok okumamalıyız belki..
    çok yaşamalıyız sevgili..
    hapşurduğumda ardından dediğimiz gibi...
    bu soruyu bilirsen cennete gideceksin sevgili,
    bak hayatımı anlattım sana,

    bu cümleler, anlamlı bir makale oluşturmak için nasıl sıraya dizilmeli...?

    herşeyin yaşandığı yerde bittiğini düşünüyorsan hala,
    kendisine ''aynı konuları dersanede görücem'' telkini gibi bir öğrencinin..
    ne diyor iç sesimiz bak... ''göreceksin''
    dağlarımız yeşermesede.. göreceksin...
    ''ölene kadar'' aynı acının az pişmişini, çok pişmişini, soslusunu.. tadacaksın...
    işte bu bir ''öğüt'' olabilir...
    deneyip görelim demekten başka ne kalır ,
    farkına varacaksın sevgili... sen kötü anıları ''bir kenara koyarken'' içinde,
    aynı renkler hep farklı köşelerde.. kısacası sende öleceksin demiyimde..
    yanacaksın sevgili... kendi ''dünyanın ortasında''... ''soysuz'' kalacaksın sevgili...


    Cani gonulden kutlarim seni eline yuregine saglik cok guzel edebiyat sivesine ve hayalgucunu kelimelere aktaran birisin sakin birakma yazmayi :)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ilk mesajdan bi iki cümle devam ettim bikaç cümle, sonra tutamadım döndüm en baştan okudum. Ne yazmışsın, hayalgücünle yazıyorsun diye umuyorum...
  • Sevmeninde kuralı vardır can çekişmeninde..

    Bu defa kapı çalmadı.
    Ellerim titreyerek uzanmadı o kapı koluna.
    Sürekli bakıp çayını yudumladığın o salon bomboş.
    Çakmaklarda kayıp şimdi, sigarada..
    Diyorsun ya "ne gerek var hayatım".. Haklıymışsın hayatım.
    Bizden başka hiçbir şeyin gereği yokmuş şu hayatta.
    Gönderilen mesajların tekrar bana dönmesi gibi sende çıkıp dönebilsen.
    Ya da o hep mıraldadığın şarkı sözleri gibi olsak.
    Neyse ki kuralı var aşkın..
    Giden öyle bir gidiyor ki tüm şarkılar alıyor nasibini.
    Ve can çekişiyor tüm aşıklar.
    Şimdi koca bir "ah" çek tüm şehre.
    Kabarsın göhsün, nasılsa sarılamayacağım birdaha.
    Kapattım gözlerimi eriyorum yokluğuna..
  • Dün şikayetçiydim hayattan..
    Dün isyan ettiniz hayatınıza girenlere..
    Mutluluk, avuç içi kadar yakınken gözler dağ ucuna gidip kör oluyor.
    Normal sanıyoruz hayatı.
    Çok şükür huzurluydukta mutlu değildik..
    Hep bu sözlerle geçmedi mi ömür?
    Ama bugün sen yoksun sevgilim.
    Sesin yok.. Bak herşeyi geçtim bi numaran yok.
    İyi misin, aç mısın, üşüyor musun, ağlıyor musun.. Bilmiyorum. .
    Kıymetini bilmek istiyorum artık her anın..
    Bu yüzden.
    İşte tamda bu yüzden. .
    Yaşadığınız anlara şükredin lütfen.
    Allah öyle bir yerden gösterir ki varlığını, bugün yaşayıp şikayet ettiğiniz şeyler için yarın yakına yakına dua edersiniz..
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.