Şimdi Ara

BALYOZ ERGENEKON VE 15 TEMMUZ DARBESİ YARGILAMALARI VE GERÇEKLER (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
46
Cevap
2
Favori
1.114
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    İkinci attığınız belge sahtedir. Bu yıllar önce kanıtlanmıştır.

    word dosyasını değiştirmek kolay bir ses kaydı yada fotograf veya basılı döküman kadar ikna edici olmayabilir tabiii ki

    ayrıca büyük ortadoğu projesi (BOP ) lafını görünce okumayı bırakmıştım çünkü o dönemde BOP varmıydı o kadar eski olmaması gerekir diye düşündüm yada sonradan güncellemiş de olabilir sonuçta o gün yazıp bitirmek zorunda değil

    Balyoz planında verdiğim bölümde cemaatçi birinin yazamayacağı bölümler olduğu gibi ses kaydını destekleyen bölümlerinde olduğunu düşünüyorum.

    ayrıca Ö.Örnek'in darbe günlükleride varhttp://www.kontrgerilla.com/yazilar/oornek-darbegunlukleri.asp#.WW2sgtTyhdg

    hepsini okumadım ama MHPli eski başkanvekilinin darbeyi seçimden önce yapmaları tavsiyesinde bulunması ilginç geldi bana

    Ömer İzgi: Darbeyi seçimden önce yapın

    Beytepe’ye gittik. Amacımız 3 Mart günü yapılacak ‘Ulusal Hareket’ toplantısına MHP’den bol destek sağlamaktı. Ama konu ‘darbeyi seçimden önce mi sonra mı yapalım’a döndü. Ömer İzgi, ‘Gayet tabii, bir şey yapacaksanız hemen yapın, seçimden sonraya kalırsanız bu iş olmaz, karşınızda diğer partileri de bulabilirsiniz. Bu adamlar seçimden kuvvetlenmiş olarak çıkacaklar. Ama ileriki senelerde kendilerini yıpratacaklar, bu nedenle o zaman hiçbir parti sizi desteklemez ama başa kim gelirse gelsin ülkeyi de parçalanmaktan kurtaramaz’ dedi. Kendisi aynı lafları 4 Kasım 2002 günü de Kara Kuvvetleri Komutanı’na söylemiş. İşin zaman geçtikçe ne kadar karmaşık hale geldiğini anlattı. Ben bu fikrin bu kadar açık, bir siville konuşulmasından çok rahatsız oldum. Olayı da buraya getiren hep Şener ve İbrahim... Halbuki bizim evde ve dün bir karar aldık. Üstelik de kimseye söylemeyecektik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 18 Temmuz 2017; 10:02:47 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: trendium-moda

    quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    İkinci attığınız belge sahtedir. Bu yıllar önce kanıtlanmıştır.

    word dosyasını değiştirmek kolay bir ses kaydı yada fotograf veya basılı döküman kadar ikna edici olmayabilir tabiii ki

    ayrıca büyük ortadoğu projesi (BOP ) lafını görünce okumayı bırakmıştım çünkü o dönemde BOP varmıydı o kadar eski olmaması gerekir diye düşündüm yada sonradan güncellemiş de olabilir sonuçta o gün yazıp bitirmek zorunda değil

    Balyoz planında verdiğim bölümde cemaatçi birinin yazamayacağı bölümler olduğu gibi ses kaydını destekleyen bölümlerinde olduğunu düşünüyorum.

    ayrıca Ö.Örnek'in darbe günlükleride varhttp://www.kontrgerilla.com/yazilar/oornek-darbegunlukleri.asp#.WW2sgtTyhdg

    hepsini okumadım ama MHPli eski başkanvekilinin darbeyi seçimden önce yapmaları tavsiyesinde bulunması ilginç geldi bana

    Ömer İzgi: Darbeyi seçimden önce yapın

    Beytepe’ye gittik. Amacımız 3 Mart günü yapılacak ‘Ulusal Hareket’ toplantısına MHP’den bol destek sağlamaktı. Ama konu ‘darbeyi seçimden önce mi sonra mı yapalım’a döndü. Ömer İzgi, ‘Gayet tabii, bir şey yapacaksanız hemen yapın, seçimden sonraya kalırsanız bu iş olmaz, karşınızda diğer partileri de bulabilirsiniz. Bu adamlar seçimden kuvvetlenmiş olarak çıkacaklar. Ama ileriki senelerde kendilerini yıpratacaklar, bu nedenle o zaman hiçbir parti sizi desteklemez ama başa kim gelirse gelsin ülkeyi de parçalanmaktan kurtaramaz’ dedi. Kendisi aynı lafları 4 Kasım 2002 günü de Kara Kuvvetleri Komutanı’na söylemiş. İşin zaman geçtikçe ne kadar karmaşık hale geldiğini anlattı. Ben bu fikrin bu kadar açık, bir siville konuşulmasından çok rahatsız oldum. Olayı da buraya getiren hep Şener ve İbrahim... Halbuki bizim evde ve dün bir karar aldık. Üstelik de kimseye söylemeyecektik.


    İlk mesajınızdaki kısımları neye dayanarak yazdınız bilemiyorum ama kesinlikle doğru değiller. Dediğim gibi Plan Semineri'ndeki konuşmalar tamamen yasaldır ve bu teyitlidir. Ben bunu bizzat katıldığım Balyoz duruşmalarında da not almışım zaten. Kumpas medyasının haberlerini koyuyorsunuz ama bunlar eskidir. Bugün o yalancıların ağzıyla konuşanları Fethullahçılık'tan içeri alıyorlar, haberiniz olsun.

    Bahsettiğiniz belge, sahteliği kesin olarak kanıtlanmış 11 numaralı CD'de yer alıyor. Ayrıca CD'nin 2003'te tek oturumda yazıldığı iddia ediliyordu, sonradan güncellenmiş olması mümkün değil. Buna rağmen, buraya koyduğunuz güya 2003'te yazılmış belgenin fontu Office'in 2007 sürümünde yeni yayınlanmıştı. Ayrıca bu uyduruk CD'lerde 2003 sonrasına ait bilgiler ve 2009 yılına ait gazete sayfaları falan bulunmaktaydı. Bunlara kargalar bile güler.

    Özden Örnek'in "Darbe Günlükleri" diye bir şey de yoktur. Bunlar kumpas döneminde kendisine isnat edilmiş sahte yazılardır. Zaten kendisi de sonradan "Sözde Darbe Günlükleri" isimli bir kitap yazarak bunların sahteliğini tek tek ispat etmiştir.




  • ben fikrimi ilk sayfadaki birkaç mesajımda belirtmiştim zaten. Siz öyle değil herkes masumdur dediniz bende sizin için araştırıp bakıcam dedim fakat siz bulduklarımı

    kumpas medyası diyorsunuz internet aramasında ne çıkacağını nerden bileyim?

    Bu ülkenin %51'i '' paraları sıfırladın mı'' kaydının sahte , montaj olarak görüyor yaşantısı kendisine benzediği için, sizde kafa yapısı ,dünya görüşü kendinize yakın

    gördüklerinizin kayıtlarını sahte, montaj olarak görebilirsiniz hatta destekleyebilirsiniz...

    2019da hükümet değiştiğinde de yeni hükümet balyoz-ergenekon-fetö davalarında olduğu gibi AKPli bütün

    il-ilçe başkanlarını ,tüm milletvekili,bakanları örgüt kurmak suçundan hapse atsın.AKP mitinglerine katılan memurları görevden uzaklaştırsın. Bu hukuk kafasıyla ,

    intikamcı kafayla böyle olması muhtemeldir zaten

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir iddianız varsa bunun doğruluğunu teyit etmek size düşer, beyyine külfeti de derler. Bunun için de koyduklarınızın doğru olup olmadığını sorgulamak durumundasınız. Sahte oldukları belgelendiyse onları iddialarınıza kılıf yapamazsınız. Oradaki askerler benim babamın oğlu değil lâkin hepsinin tek tek aklandıkları suçlamaları tekrar üstlerine yüklemeye çalışmanıza da müsaade edemem.

    Ben kafa yapıma uygun, dünya görüşü bana yakın gördüklerimin kayıtlarına sahte, montaj falan demiyorum. Bunların sahteliği hukuken de bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Bunlara son nokta konmuştur. Eğer ki siz hâlâ bunları savunuyorsanız art niyetlisinizdir, kusura bakmayın.
  • Thomas Henry Huxley gereken cevabı ve hatta fazlasını vermiş. İddia sahibi, iddiasını ispat etmek zorundadır. Ortaya bir iddia atılıyor, ispat et denildiği zaman ise "sizin için araştıracağım" denip Google'dan üç beş bir şeye bakıp haa budur denerek buraya konuyor... Konan şeylerin ise sahte olduğu kanıtlanmış, iftira olduğu ispatlanmış şeyler olduğu halde halen daha bunları kullanmaya kalkarak bir şeyler aramak en hafif tabiriyle art niyettir. Ortada bir darbe vardır fakat bu darbe, hükumete değil orduya yapılan bir darbedir. Ellerine geçen ilk fırsatta, hırslarının kurbanı olanların orduya karşı yaptığı darbenin neden olduğu şeyleri ve sonuçlarını son bir senedir hepimiz gördük, hepimiz yaşadık... Bunu savunmak ise akıllı adamın yapacağı iş değildir.
  • semineri Allahtan kabul ettiniz.. Seminerde Albay Süha Tanyeri (1. Ordu Kurmay Başkanı) konuşması seminere uygun konuşmuş ve zaten gönderdiğiniz sunum onun senaryosuna aittir altta onuda ekledim (fakat bunun darbeyle alakası yok zaten ) fakat önceki bölümde belirttiğim gibi Tayyip (Erdoğandan )belediye başkanı İsmail Güllüceden bakan Abdülkadir Aksu'dan bahsediyor (olumsuz anlamda ) bunun seminerle ne alakası var? beraat etmiş diyorsunuz. 300 kişiden fazlasını haksız yere yatırmışlar zaten birçok sahtecilik olduğunu söyleniyor mahkemeyi daha fazla uzatmanın mağduriyetleri artırmaktan başka ne işe yarayacaktı ki? ayrıca iddia makamı da görevden alınmış (iddia makamı olmadan mahkeme yapılmış sayılmaz)

    Albay Süha Tanyeri (1. Ordu Kurmay Başkanı):

    Komutanım, olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoyu arz ediyorum. Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması ve bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmemesi nedeniyle oluşan belirsizlik Ege Denizi'nde ve hava sahasında her iki devletin de kendisine ait kabul ettiği alanlarda çatışmalara sebep olmuştur. Bu olaylar sonucunda Yunanistan tarafından bir Türk F-16 savaş uçağı Ege denizi açıklarında düşürülmüş. Sakız Adası 8 mil açığında deniz kuvvetlerimize ait bir hücum bota Yunan savaş uçaklarınca taciz atışı açılmıştır. Bu gelişme ile Türk Yunan hududunda gerginlik had safhaya ulaşmıştır.

    Bu gelişmeler üzerine Bakanlar Kurulu tarafından Milli Güvenlik Kurulu'nun teklifi üzerine 1. ve 2. Ordu bölgelerini kapsayacak şekilde; 2 Şubat 2003 tarihinden geçerli olmak üzere kısmî seferberlik ilanına karar verilmiştir.

    Karar Resmî Gazete'de yayımlanmış ve TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

    Güneydoğu Anadolu'da terör olaylarının artması Kuzey Irak'taki belirsizliğin, yerini Kürt gruplarla gerginliğe bırakması Amerika Birleşik Devletleri'nin harekât öncesi verdiği sözleri tutmaması ve bu konudaki isteksizliği ve Kopenhag zirvesi sonucunda Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi üzerine hükümetin yeni ittifaklar arayıştan içine girmesi irticai kesimlerin İslâm devleti kurma özlemlerini fiilen harekâta geçirmiştir, özellikle Kocaeli, Adapazarı ve İstanbul'da rejim aleyhinde gösteriler düzenlenmeye başlanmıştır.

    22 Şubat 2002 tarihinde İzmit'te bir grup ilköğretim okulu müdürü ve öğretmenleri çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında türban ve başörtüsü yasağını protesto etmeye yönelik kanunsuz bir gösteri yapmaya teşebbüs etmiştir. Başlangıçta yürüyüşün önlenmesi için alınan tedbirleri müteakip meydana gelen olaylar giderek büyümüş. Emniyet güçlerinin olaylara müdahale etmede gecikmiş olması bazı bölgelerde ise müdahale etmeyerek pasif destek vermesi nedeniyle pek çok işyeri tahrip edilmiş ve iki gün içinde 25 kişi ölmüş, yaklaşık 500 kişi yaralanmıştır.

    İstanbul Fatih'te 28 Şubat 2002 tarihinde aşın dinciler tarafından Atatürkçü düşünceyi savunan demek binalarına yapılan saldın sonucunda çıkan çatışmalarda çok sayıda bina ve işyeri tahrip edilmiş, olayların İstanbul genelinde yayılması sonucu 30'un üstünde insan ölmüştür. Kentteki pek çok mağaza ve ev yağmalanmıştır. Can derdine düşen halk orduya ait kışla ve jandarma karakollarına sığınmıştır.

    İstanbul'un birçok semtinde sokak çatışmaları her gün vuku bulmaktadır. İstanbul genelinde halk sokağa çıkamaz hale gelmiştir. İşyerleri ve birçok alışveriş merkezine yönelik yağmalama olaylarının artış göstermesi nedeniyle esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmış ve birçok zaruri gıda maddesi temininde zorluklar yaşanmaya başlamıştır.

    Yetkililer tarafından İzmit ve Adapazarı'nda da gerilimin oldukça yükseldiği dile getirilmiştir.

    Bu olaylar üzerine Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesiyle sıkıyönetim ilan etmiş. Ve karar Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün TBMM'nin onayına sunulmuştur. Ancak TBMM'de üye yeterli sayısına ulaşılamadığı için sıkıyönetim karan onaylanmamıştır.

    Gelişen bu durumlar üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca Kuvvet Karargâhı'nda ordu komutanlarının katılımıyla bir değerlendirme toplantısı yapılacağı, muhtemel tedbirler ile iç tehdide yönelik geliştirilecek hareket tarzları gibi konuların da dikkate alınacağı bildirilmiştir.

    Kuvvet Karargâhı'nda yapılacak değerlendirme toplantısında sunulacak ordu görüşünü belirlemek maksadıyla mart ayının ilk haftasında ordu karargâhında kolordu ve tugay komutanlıklarının katılımıyla bir toplantı icra edilecektir. Bu toplantıda yukarıda belirtilen ana esaslar çerçevesinde dış ve iç tehdide yönelik alınacak tedbirler, planlarda yapılacak tadilatla ilgili teklifler iç ve dış tehdide müdahalede ihtiyaç duyulacak kuvvet miktarı görüşülecektir. Arz ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 18 Temmuz 2017; 12:05:48 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Thomas Henry Huxley gereken cevabı ve hatta fazlasını vermiş. İddia sahibi, iddiasını ispat etmek zorundadır. Ortaya bir iddia atılıyor, ispat et denildiği zaman ise "sizin için araştıracağım" denip Google'dan üç beş bir şeye bakıp haa budur denerek buraya konuyor... Konan şeylerin ise sahte olduğu kanıtlanmış, iftira olduğu ispatlanmış şeyler olduğu halde halen daha bunları kullanmaya kalkarak bir şeyler aramak en hafif tabiriyle art niyettir. Ortada bir darbe vardır fakat bu darbe, hükumete değil orduya yapılan bir darbedir. Ellerine geçen ilk fırsatta, hırslarının kurbanı olanların orduya karşı yaptığı darbenin neden olduğu şeyleri ve sonuçlarını son bir senedir hepimiz gördük, hepimiz yaşadık... Bunu savunmak ise akıllı adamın yapacağı iş değildir.



    Google'den sizin için aradım buldum dememin nedeni Fethullahçılık'tan içeri alırlar tehdidi nedeniyledir. Ki ben bu davaları 6-7 sene önce sadece tv'deki tartışmalardan

    ve gazete haberlerinden takip ettim elimde hiç bir cd'si dökümanı powerpointi yoktur tabii ki internette bulduklarımı vereceğim sitenin kime ait olduğunu bilemem eğer

    öyle birşey varsa

    1.iddiam seminer AKSİ İSPAT EDİLMEMİŞTİR.

    2.iddia zaten word olduğu için %100 kesinliği olmadığını belirtmiştim fakat burdaki sözlerin seminerle benzer yaklaşımın olduğunu belirttim

    hala iddia isteniyorsa ö.örnek dedim aksi söylendiği belirtildi.internette döküman varsa okumak isterim

    diğer hardisk cd bilmediğim ve kolay değiştirebileceği için bahsetmedim bile, bilmiyorum da zaten

    SANKİ 90 YILLIK CUMHURİYETTE HİÇ DARBE FİKRİ YOKMUŞTA HİÇ DARBE OLMAMIŞTA 2010 YILINDA BİRİLERİ SES MONTAJIYLA UYDURMA SEMİNER DÜZENLEYİP (HEMDE 2003 YILINA AİT)

    WORD DOSYASIYLA ORDUYU YIKAYIM DEMİŞ(!)... HERKES KENDİ YANDAŞININ DEVLET İÇİNDE KÜMELENMESİNİ İSTİYOR. MESELE BUDUR .. FETÖCÜLER VE YANDAŞI AKP 5-10 DARBECİYİ

    KULLANARAK ORDUDAN KEMALİSTLERİ TEMİZLEMEK İSTEDİLER. BUNU ANLAMAMAKTA DİRENMEK İÇİN FANATİK ARTNİYETLİ OLMAK LAZIM



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 18 Temmuz 2017; 13:22:28 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yahu Plan Semineri'ni zaten kimse reddetmedi ki. Seminer bizzat Çetin Doğan tarafından kaydettirildi, devletin de bundan haberi vardı diyorum. Daha ne diyeyim? Adamlar gizlice buluşup "darbe planı" yapabilecekken ne diye dava sürecine dahi dahil edilmemiş bir sürü kişiyi toplayıp devletin gözü önünde bunu yapsınlar? Hatta bir de üstüne bunu aleyhlerine delil olarak kayda alsınlar? Aklınız alıyor mu sizin bunları? Bu seminerde tartışılan her şey kanunlara ve yönetmeliklere uygun olarak yürütülmüştür, hukuken de bir sakıncaları yoktur. Balyoz Davası'nın gerekçeli kararını bir açın okuyun rica ediyorum. Aradığınız cevapların hepsi orada var.

    "Zaten şu kadar kişi haksız yere yatmış, daha fazla mağdur olmasınlar diye suçlular da salındı" gibi bir mantık olabilir mi? Suçluları ayırır, davayı devam ettirirsiniz. Ama ortada bir tane bile suçlu yok. Ayrı tutulabilecek kimse yok. Bunlar hukuken de tescillenmiştir.

    Söz konusu CD'nin ve belgenin sahte olduğunu defaatle söylememe rağmen hâlâ onlar üzerinden prim yapmaya çalışıyorsunuz, kusura bakmayın art niyetiniz çok açık. Fethullahçılar'ın ağzıyla konuşuyorsunuz. Hâlâ Özden Örnek falan diyorsunuz. O uyduruk belgeleri piyasaya süren Alper Görmüş'ün Cemaat'le olan ilişkilerini buraya yazmayayım isterseniz.




  • Fetö.
    Cia nin bu ülkenin başına ördüğü fitnedir.
    Bu kadar net söylemiştik hala da söylüyoruz.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    Yahu Plan Semineri'ni zaten kimse reddetmedi ki. Seminer bizzat Çetin Doğan tarafından kaydettirildi, devletin de bundan haberi vardı diyorum. Daha ne diyeyim? Adamlar gizlice buluşup "darbe planı" yapabilecekken ne diye dava sürecine dahi dahil edilmemiş bir sürü kişiyi toplayıp devletin gözü önünde bunu yapsınlar? Hatta bir de üstüne bunu aleyhlerine delil olarak kayda alsınlar? Aklınız alıyor mu sizin bunları? Bu seminerde tartışılan her şey kanunlara ve yönetmeliklere uygun olarak yürütülmüştür, hukuken de bir sakıncaları yoktur. Balyoz Davası'nın gerekçeli kararını bir açın okuyun rica ediyorum. Aradığınız cevapların hepsi orada var.

    "Zaten şu kadar kişi haksız yere yatmış, daha fazla mağdur olmasınlar diye suçlular da salındı" gibi bir mantık olabilir mi? Suçluları ayırır, davayı devam ettirirsiniz. Ama ortada bir tane bile suçlu yok. Ayrı tutulabilecek kimse yok. Bunlar hukuken de tescillenmiştir.

    Söz konusu CD'nin ve belgenin sahte olduğunu defaatle söylememe rağmen hâlâ onlar üzerinden prim yapmaya çalışıyorsunuz, kusura bakmayın art niyetiniz çok açık. Fethullahçılar'ın ağzıyla konuşuyorsunuz. Hâlâ Özden Örnek falan diyorsunuz. O uyduruk belgeleri piyasaya süren Alper Görmüş'ün Cemaat'le olan ilişkilerini buraya yazmayayım isterseniz.

    Bunun bir tatbikat semineri olduğunu anlatamazsınız.
    Bunlar kendi fitnelerinde cebelleşen tipler.
    Anlatmayın bloklayınız gitsin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 0z0z -- 19 Temmuz 2017; 2:49:09 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 0z0z

    quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    Yahu Plan Semineri'ni zaten kimse reddetmedi ki. Seminer bizzat Çetin Doğan tarafından kaydettirildi, devletin de bundan haberi vardı diyorum. Daha ne diyeyim? Adamlar gizlice buluşup "darbe planı" yapabilecekken ne diye dava sürecine dahi dahil edilmemiş bir sürü kişiyi toplayıp devletin gözü önünde bunu yapsınlar? Hatta bir de üstüne bunu aleyhlerine delil olarak kayda alsınlar? Aklınız alıyor mu sizin bunları? Bu seminerde tartışılan her şey kanunlara ve yönetmeliklere uygun olarak yürütülmüştür, hukuken de bir sakıncaları yoktur. Balyoz Davası'nın gerekçeli kararını bir açın okuyun rica ediyorum. Aradığınız cevapların hepsi orada var.

    "Zaten şu kadar kişi haksız yere yatmış, daha fazla mağdur olmasınlar diye suçlular da salındı" gibi bir mantık olabilir mi? Suçluları ayırır, davayı devam ettirirsiniz. Ama ortada bir tane bile suçlu yok. Ayrı tutulabilecek kimse yok. Bunlar hukuken de tescillenmiştir.

    Söz konusu CD'nin ve belgenin sahte olduğunu defaatle söylememe rağmen hâlâ onlar üzerinden prim yapmaya çalışıyorsunuz, kusura bakmayın art niyetiniz çok açık. Fethullahçılar'ın ağzıyla konuşuyorsunuz. Hâlâ Özden Örnek falan diyorsunuz. O uyduruk belgeleri piyasaya süren Alper Görmüş'ün Cemaat'le olan ilişkilerini buraya yazmayayım isterseniz.

    Bunun bir tatbikat semineri olduğunu anlatamazsınız.
    Bunlar kendi fitnelerinde cebelleşen tipler.
    Anlatmayın bloklayınız gitsin.

    Senelerce anlatamadık, her şey apaçık ortaya çıkmış olmasına rağmen hâlâ anlatamıyoruz. Cidden anlamıyorum bu ülkenin havasında, suyunda mı bir sıkıntı var.




  • “Ben hayatımda Aspirin almamış adamım. İlk kez hastanede yatıyorum ve bu bana çok koyuyor. Son yaşadıklarımızın etkisiyle tansiyonumda anormal oynaklıklar, kalpte bozukluk ortaya çıkınca buraya yatırdılar. Şimdi hayatımda ilk kez bir sürü ilaç veriyorlar. Ben dağlarda ölümlerden dönmüş adamım. Kucağımda nice Mehmetçikler, hatta Emir Subayım şehit düştü. Üç kez helikopterde mermi yedim, iki kez yerde PKK tarafından tarandım. Kuzey Irak'ta Metina dağlarında Tümgeneral rütbesiyle tam 38 gün kaldım, vücuduma su değmedi.

    Bitlendim. Ben bedavadan yaşayan adamım. Ölümden korkmam. Ben bunlardan mı korkacağım, bunlara mı diz çökeceğim? Benim 20 yıl savaştığım adamlar Habur'dan girdi, seyyar mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Şimdi biz terörist olduk! Hem bunlar, hem de

    Türkiye'nin göz göre göre bitirilişi bana çok koyuyor. Bize poliste ve savcılıkta yapılan işlemler daha da fazla koyuyor.

    Poliste, sanki aranan sabıkalılar gibi üzerimize levha koyup resimlerimizi çektiler, parmak izlerimiz alındı. Savcılar, sorgulamada bir tek suçlama getiremedi. Ancak gözlerindeki kin ve nefreti hepimiz görüyorduk. Neyle suçlandığımı bilmiyorum çünkü mahkemenin gizlilik karar varmış ve her şey gizliymiş. Bizi düşman ordusunun esir düşen generalleri gibi sorguladılar.

    Bunların hepsi onurumuzu kırmak için yapılıyordu.”

    Engin ALAN

    (Daha çok şeyler söylemiş, internetten bakabilirsiniz)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-BA761BEEF -- 19 Temmuz 2017; 2:56:17 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Türk.
    Türk devletleri ordusuyla var olmuştur.
    Türkün ordusunu dağıtırsanız Türk yok olur.
    Elin gavuru bile bunu çözmüş fitne fesatla siyasetle dinle oyun kurmuş o belli.
    Türkün kendi ordusunu ve "savunmasını" kendi kendisini yok etmesi üzerine hesap kurmuş bu gavur. Hatta dinini bile etüt etmiş buna bile fesat fitneler sokmuş itne fesat üreten sözde "bizden" gözükenleri de.
    Gazanız gazamız mubarek olsun.
    Ya yok olacağız saçma siyaset ve din algılatıyöa ya da kurtulacağız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 0z0z -- 19 Temmuz 2017; 3:04:52 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Thomas Henry Huxley

    Yahu Plan Semineri'ni zaten kimse reddetmedi ki. Seminer bizzat Çetin Doğan tarafından kaydettirildi, devletin de bundan haberi vardı diyorum. Daha ne diyeyim? Adamlar gizlice buluşup "darbe planı" yapabilecekken ne diye dava sürecine dahi dahil edilmemiş bir sürü kişiyi toplayıp devletin gözü önünde bunu yapsınlar? Hatta bir de üstüne bunu aleyhlerine delil olarak kayda alsınlar? Aklınız alıyor mu sizin bunları? Bu seminerde tartışılan her şey kanunlara ve yönetmeliklere uygun olarak yürütülmüştür, hukuken de bir sakıncaları yoktur. Balyoz Davası'nın gerekçeli kararını bir açın okuyun rica ediyorum. Aradığınız cevapların hepsi orada var.

    "Zaten şu kadar kişi haksız yere yatmış, daha fazla mağdur olmasınlar diye suçlular da salındı" gibi bir mantık olabilir mi? Suçluları ayırır, davayı devam ettirirsiniz. Ama ortada bir tane bile suçlu yok. Ayrı tutulabilecek kimse yok. Bunlar hukuken de tescillenmiştir.

    Söz konusu CD'nin ve belgenin sahte olduğunu defaatle söylememe rağmen hâlâ onlar üzerinden prim yapmaya çalışıyorsunuz, kusura bakmayın art niyetiniz çok açık. Fethullahçılar'ın ağzıyla konuşuyorsunuz. Hâlâ Özden Örnek falan diyorsunuz. O uyduruk belgeleri piyasaya süren Alper Görmüş'ün Cemaat'le olan ilişkilerini buraya yazmayayım isterseniz.

    Evet seminer yasaldı fakat sıkıyönetim ilan edilmesinden sonra YÖNETİME EL KOYUP BELEDİYE BAŞKANLARINI GÖZALTINA ALIP BAKAN-BAŞBAKANI ATAR YAPMANIN NERESİ YASAL? kaydı kendileri almış olabilirler DEVLET KENDİLERİ ZATEN dışarı çıkacağını soruşturma açılacağını düşünmemişlerdir

    sizler AKP-Fetö ittifakiyla devam eden davaları anlamamışsınız ve suçlular ayrılır davaya devam eder diyebiliyorsunuz (Sanki Hukuk varda ). 17-25 aralıktan sonra bütün önceki davalar rüşvet amacıyla bitirildi bütün muhalefete 17-25i unutun bizde öncekileri unutup düşüreceğizi zımnen söylenmiştir..

    işçi partisi lideri ve Bahçeli bir parmak balla iktidarın arkasından gitmektedir. Kılıçdaroğlu ise tuzağı yeni yeni görmeye başlamış yürüyüş başlatmıştır

    Birkaç kişiyi kurtaracağım diye ülkeyi bekaa sorunuyla başbaşa bırakanları, terör örgütlerinin ( Pkk, ışid vs) oyuncağı haline getirenleri, ülkeyi ekonomik iflas noktasına getirenleri aklamanın bir manası yok. O birkaç kişi yada 5-10 kişi bile savunmuyordur belki sizin kadar artık kendisini

    Alper Görmüş kimmiş bilmiyorum fakat bu yaklaşım işçi partisi lideri ile Bahçelinin tavrına götürüp 15 yılı aklamanın yolunu açar ve Dikatörüne (yada celladına ) aşık vatandaşlar yapar bizi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 19 Temmuz 2017; 6:59:12 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • E.Alan ile bilgim yok zaten yukarda onla ilgili bir şey geçmedi... kendisi dağlarda günlerce kalıp ölümü göze almış kişiler belirttiği gibi.Bütün vatansever-milliyetçiler

    tasfiye edilmeye çalışılmış bu davalarla başta anlattığım gibi belki hükümetin ilerde ege adaları, kıbrısı , g.doğuyu pazarlık konusu yapmaya çalıştığında devlet içinden

    aykırı ses çıkmasın diyedir

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ö.Örnek -Darbe Günlüklerinden değil veya Ç.Doğan'in ses kaydı yada word dosyasından değil

    dünkü 28 şubat davasındaki Tansu Çiller'in ifadelerinden

     BALYOZ ERGENEKON VE 15 TEMMUZ DARBESİ YARGILAMALARI VE GERÇEKLER

    Çetin Doğan ve Çevik Bir gibi isimlerin bulunduğu duruşmada Tansu Çiller "Daha önce '28 Şubat darbedir' dedim. Bugün ikinci kez huzurunuzdayım. Aynı şeyi ifade ediyorum. Belki alışılmış bir darbe değildir. Bir post modern darbedir. Bu darbe içerisinde çeşitli unsurların, silahlı ve silahsız kuvvetlerin bulunduğu bir koalisyonun icraatıdır. Kimi medyamız içinde vardır. Kimi Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, kimi yargı üyeleri, kimi sendikalar, kimi sivil toplum örgütleri, kimi dış odaklar vardır. Korku, şiddet, baskı icra ederek, hükümeti yok etmekle sonlandırılmıştır" dedi.

    Bu süreç bir dehşet sürecinin üstüne inşa edilmiştir

    Bunun bir kesit değil süreç olduğunu ifade eden Çiller, "Burada Türk tarihinin hafızasına bir fotoğraf hançer gibi saplı kalmıştır. Bu fotoğraf siyasetçilerin bilincine de saplı kalmıştır. Bu fotoğraf ipe giden bir Başbakanın hüzünlü bakışıdır. Bu bütün topluma dehşet salmıştır. Bu süreç bir dehşet sürecinin üstüne inşa edilmiştir" diye konuştu.


    Milletin iradesi başka bir iradeye teslim edilmiştir

    28 Şubat'a "Milletin çoğunluğunu milletin azınlığına indirilmiştir" diyen Çiller şöyle devam etti: "Bu bir plan ve amaç çerçevesinde icra edilmiş ve sonuca ulaşılmıştır. Bunun tankla, tüfekle Meclise gidilerek milletvekillerinin ellerine kelepçe vurularak yapılmasıyla sonuç olarak bir farkı yoktur. Sonuç olarak milletvekillerinin kalplerine, bilinçlerine kelepçe vurulmuştur. Milletin iradesi bir başka iradeye teslim edilmiştir ve bir azınlığa dönüştürülmüştür."


    Bu süreçte DYP parçalanma sürecine sokuldu

    28 Şubat öncesi ANAYOL hükümetine değinen ve seçimlerde milletin Refah Partisi'ni birinci parti yaptığını dile getiren Çiller, "REFAHYOL hükümetinin kurulma sürecinde çeşitli baskılarla karşı karşıya kaldık. 293 milletvekili sayımız bir anda 278'e düşürüldü. Bu süreçte DYP parçalanma sürecine sokuldu. Bu hükümet Türkiye'nin uzlaşması için önemli bir fırsattı. Ülkenin devletle millet arasındaki çekişmesine, milletin bölünmüşlüğüne son verebilirdi. Bunu önemli bir fırsat olarak görmüştüm. Ama ne yazık ki bu fırsat kaçırıldı. O dönemde Türkiye'nin Dış politika ve ekonomik politikalarına değinen Çiller, TSK'nın modernize edilme çalışmaları hakkında bilgi verdi. O dönemde Genelkurmay Başkanı'nı ziyaret ettiğini belirten Çiller, bu ziyarette verdiği mesajlardan birinin de, "Seçimle gelenin seçimle gitmesidir. Buna itibar etmezsek Türkiye'nin itibarıyla oynarız" olduğunu sözlerine ekledi.

    Keşke hep birlikte demokrasinin evrensel değerlerinde birleşebilsek

    Çiller, 28 Şubat davasında kendisinin şikayetçi olmadığını ancak devletin savcısının kendisini mağdur olarak gösterdiğini ve ifadeye çağırdığı için geldiğini belirterek, "Keşke bugün burada bir ceza hukukunun platformunda değil, özgürce özgür olarak, mağdur edenle mağdur edilen bir araya gelebilse. Mağdur eden hata yaptığını kabul etse ve 'Keşke farklı yapsaydık ve keşke hep birlikte demokrasinin evrensel değerleri üzerine kucaklaşabilsek" dedi.

    Bunun adına demokrasi denmez

    28 Şubat'ın darbe olduğunu sık sık tekrarlayan Çiller, "Bir tarikat lideri ve onun gönül maceraları ve sonrasında gelen baskılar. Arkasından karalamalar, iftiralar. Hemen arkasından bir parti kurduruluyorsa. Arkasından Gölcük'te yapılan toplantılara Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay 2. Başkanı katılıyorsa. Cumhurbaşkanına brifing veriliyorsa. Bir general, 'irtica PKK'dan daha tehlikeli' diye demeç veriyorsa. Ve irticanın hükümet kaynaklı olduğu söyleniyorsa. Ve arkasında balans ayarı sözleri. Arkasından Cumhurbaşkanı Başbakanı çağırıyorsa ve 'asker geliyor, ayağınızı denk alın' diyorsa bunun adına demokrasi denmez" diye konuştu.

    Dönemin Sincan Belediye Başkanının kendi bilgisi dahilinde dönemin İç İşleri Bakanı Meral Akşener tarafından görevden alındığını ancak bunların medyada yer almadığını belirten Çiller, "4 gün sonra Sincan'da tanklar yürüyor. Aynı gün Cumhurbaşkanını ziyaret ediyorum ve Cumhurbaşkanı, 'Eee ne olacak ziyan yok' diyor. Genelkurmay başkanı bu olaydan haberi olmadığını söylüyor. Arkasından toplumun her kesimine brifing veriliyor. Sendikalara, sivil toplum örgütlerine, üniversitelere. Büyük bir kısmı ayakta alkışlıyor.

    Batı Çalışma Grubu toplumun her kesimini fişliyor. Bütün bunların bir darbe hazırlığı olduğu medyaya yayılıyor. Daha sonra çoğunluk azınlığa düşürülüyor. Milletin çoğunluğuna değil de milletin azınlığına başka bir hükümet kurduruluyor. Bu darbenin hükümetidir, milletin hükümeti değildir. Bana bundan başkasını da söyletmek mümkün değildir" dedi.

    Genelkurmay Başkanı bize değil Cumhurbaşkanı'na bilgi verirdi

    Çiller ifadesinin ardından Mahkeme Başkanı'nın sorularını yanıtladı. Çiller bir soru üzerine Batı Çalışma Grubu'ndan sonradan haberi olduğunu ve bundan rahatsızlığını hem Cumhurbaşkanı'na hem de Başbakan'a ilettiğini söyledi.
    "Sincan'da tankların yürütülmesinin ardından medyada darbe yapılacağı yönünde haberler çıktığında Genel Kurmay Başkanı'nın kendisini arayıp 'böyle bir şey yok' şeklinde bilgilendirip bilgilendirilmediği sorulan Çiller, Genelkurmay Başkanın kendilerini değil Cumhurbaşkanına bilgi verdiğini söyledi. Tankların yürüdüğü gün Cumhurbaşkanın yanında olduğunu belirten Çiller, "Tam Cumhurbaşkanının yanında çıktığımda tankların yürüdüğünü öğrendim ve geri döndüm. Cumhurbaşkanına 'bunun çok vahim olduğunu' söyledim. 'Eğer bu hükümete karşı yapılmışsa gereği yapılmalı' dedim" diye konuştu.

    MGK'nın vücut dili çok değişti

    Dönemin Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yaşadıkları sorulan Çiller, daha öncede birçok kez MGK toplantılarına katıldığını belirterek, "28 Şubat sürecindeki MGK'da da görünürde bir farklılık yok gibiydi. Ancak vücut dili farklıydı. Çeşitli el hareketleri, gülüşmeler, yüzlerdeki alaycı ifadeler, Başbakan Erbakan'ın boncuk boncuk terleyişi. Zaman zaman powerpointle bizzat Başbakanı hedef alan, onun konuşmalarını, özel hayatını sorgulayan durumların gösterilmesine şahit oldum. Sözlü olarak belki bir şey bulamazsınız ancak bambaşka bir şeydi" ifadelerini kullandı.


    Çiller'den güldüren cevaplar

    Yaklaşık 2.5 saat ifade veren Çiller, sanık avukatlarının sorularından bazılarına sinirlendi. Çiller, "Milli Güvenlik Kurulunda fiziki ya da psikolojik şiddet gördünüz mü" şeklindeki soruya, bağırarak, "Kimin haddine" diye cevap verdi. "Batı Çalışma Grubu hakkında suç duyurusunda bulundunuz mu?" sorusuna ise "Suç duyurusunda bulunmak için önce teftiş kurullarından geçmesi gerekiyor yavrum" diye çıkıştı. Bu cevaplar üzerine salondan gülüşmeler ve alkış sesleri yükseldi.

    Erbakan çok uzlaşmacıydı

    Milli Güvenlik Kurulu kararlarının neden imzaladıkları sorulan Çiller, yaşanan süreç sonrası dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'la birlikte kararı imzaladıklarını belirten Çiller, Erbakan'ın çok uzlaşmacı bir kişi olduğunu dile getirdi. Çiller, bunu, "Hatta Sincan olayından sonra '22 tank yürümüş ne olur, Cumhuriyet Bayramında da 223 tank yürüyor' demişti. Uzlaşmacı bir tavrı vardı ve çok nazik bir kimseydi" diyerek açıkladı. O dönemde Genelkurmay Başkanı ve Jandarma Genel Komutanının emekliye sevk etme tasarısı olduğu belirten Çiller, Erbakan'ın bu tasarı karşısında 'aman ortam gerilmesin, kimsenin haberi olmasın, gerginlik çıkmasın' şeklinde tepki verdiğini belirtti.

    DTP'yi kurup DYP2yi parçaladılar

    Çiller yeni parti kurulmasını da, "DTP bir korku refleksi ile kurduruldu. Refah Partisi'nin iktidar olması istenmedi. Bunun bir darbe gerekçesi olacağı algısı yaratıldı. Darbe geliyor korkusuyla DTP'yi kurup DYP'yi parçaladılar" dedi.
    Çiller sanık avukatlarının sorularını yanıtlamaya devam ediyor.

    http://www.cnnturk.com/turkiye/tansu-ciller-28-subat-davasinda-ifade-verdi




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 19 Temmuz 2017; 8:44:48 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bu Cemaat ağzıyla yazılmış mesajlar beni ziyadesiyle rahatsız ediyor. Zaten aklanmış olan insanları savunmak için zamanımı da boşuna harcıyorum. Bu son mesajımdır. Ben size gerekli kaynakları da söyledim. Çok meraklısıysanız gider onları okur gerçekleri görürsünüz. "Yok, ben Fethullahçı fikriyatıyla yaşamaktan memnunum" diyorsanız kendi bileceğiniz iş.

    Siz sıkıyönetimin anlamını da bilmiyorsunuz galiba. Sıkıyönetim zaten olağanüstü hallerde kurulan askeri idaredir. Konuşulanlarda herhangi bir kanun dışılık yoktur. Direk olarak Sıkıyönetim Kanunu'ndan aktarıyorum. Devletin kendi sitelerinde geri kalanını da okuyabilirsiniz. (http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.1402.pdf)

    "Sıkıyönetim komutanlarının; bölgelerinde genel güvenlik, asayiş ve kamu düzeni açısından çalışmaları sakıncalı görülen veya hizmetleri yararlı olmayan kamu personelinin statülerine göre sıkıyönetim bölgesi dışına atanma veya sıkıyönetim bölgesi dışına atanmak üzere görevden uzaklaştırılma istemleri ilgili kurum ve organlarca derhal yerine getirilir."

    Zaten çökmüş davalara "rüşvet amacıyla bitirildi" demek nasıl bir ahlâksızlıktır. Bu davalar olurken hukuk mu vardı da şimdi "hukuk yok, ondan çıktılar" diyebiliyorsunuz. Bu davalarda yaşanan rezillikleri yaza yaza bitiremeyiz. Bir de kalkmış beni AKP/Fethullahçı ittifakının kumpas davalarını anlamamakla itham ediyorsunuz. Siz zahmet edip davanın en önemli belgelerini, kararlarını vesaire dahi okumamışsınız ki bana bunu diyesiniz. Ki ben bunları anlamak için defalarca Silivri'lere, Yargıtay'lara gitmişim zamanında; bizzat yerinde dinlemişim. Hiçbir çıkarım yahut tanıdığım olmamasına rağmen. Evimizde belki 100'den fazla kitap var bu davalar üzerine. Asıl siz ne yaptınız bu davaları anlamak için kumpası kuranların ağzından dinlemek dışında?

    Eğer cidden davaları anlamak niyetinde olsaydınız Engin Alan'ın rolünü de bilirdiniz. Engin Alan da Plan Semineri'ne katılmıştır ve konuşmaları vardır. Siz daha bunları incelememişsiniz ki insanlara pislik atmaya çalışıyorsunuz. Tamamen gizli biçimde, hiçbir kayıt olmadan yapılabilecek "darbe toplantısının" bu kadar aleni biçimde gerçekleştirilmesine "dışarı çıkacağı akıllarına gelmemiştir" şeklinde bir bahane bulmanız da beni büyüledi doğrusu. Son bir soru daha sorayım: bu "Balyoz Darbe Planı"nı yapan adamlar gerizekâlı mıydı da planı hiç uygulamaya kalkışmadılar? AKP güçsüzken indirmek varken AKP'nin devlete yayılmasına göz yumdular?

    Diğer yalanlar tutmadı, şimdi de Tansu Çiller'in yalanlarına geldik. Balyoz bitti, 28 Şubat başladı. Tansu Çiller samimi olsaydı kendi iradesiyle gider konuşurdu davalarda, bugünkü gibi "zorla getirilme" kararı altında değil. Yakında AKP'den siyasete girerse de hiç şaşırmayın. 28 Şubat bir darbe değildir. İndirdiği tek "darbe" başta Fethullahçılar olmak üzere irticai faaliyette bulunanlara olmuştur. 28 Şubat ciddiye alınsaydı bugün zaten 15 Temmuz gibi rezillikleri de yaşamamış olurduk. Çiller döneminde yaşanan rezillikleri ve Çiller'in asla dürüst bir politikacı olmayışını burada sayfalara sığdıramayız. Alican Türk, 28 Şubat konusunda iki cilt kitap çıkardı çok uzak olmayan bir geçmişte. Meraklısıysanız alıp onu okuyabilirsiniz.




  • 1- Arkadaş E.Alan'dan bahsedince onunla ilgili internette birşey bulamadım .Bugünde siz ısrar edince 2-3 saat araştırdım balyoz iddianamesi internette yok yargıtay kararını buldum orda da E.Alan'la ilgili birşey yok, O'na ait olduğu iddia edilen ses kaydı yargıtay kararında Şükrü Sarışık'a ait ''istanbulun üstüne çökerim'' cümlesi geçen 46. sayfada bulunmaktadırhttps://cdogangercekler.files.wordpress.com/2013/10/2013-9110.pdf dönemin gazetelerinde ise fişleme gibi bazı suçlar isnat edilmiş ki bu darbe suçu değil ve önemsizdir ki doğruluğunu da bilemiyoruz...

    2-bu "Balyoz Darbe Planı"nı yapan adamlar gerizekâlı mıydı da planı hiç uygulamaya kalkışmadılar? AKP güçsüzken indirmek varken AKP'nin devlete yayılmasına göz yumdular? demişsiniz. Karakuvvetleri komutanı ve G.Kurmay başkanı olmayan bir darbe başarılı olma ihtimali çok zayıftır. 15 Temmuzda olduğu gibi .15 Temmuzda karakuvvetleri komutanı ve G.Kurmay başkanı saatlerce ikna edilmeye çalışıldı ikna edilemediği için darbe sona ermiştir. O dönemde de Aytaç yalman ve Hilmi Özkök ikna olmadığı için darbe yapılamamıştır. Aytaç yalman asıl darbeyi kendisinin önlediğini söyleyip ''"Hilmi Paşa'nın kaç tankı tüfeği vardı" demiştir  BALYOZ ERGENEKON VE 15 TEMMUZ DARBESİ YARGILAMALARI VE GERÇEKLER http://www.ensonhaber.com/balyoz-darbe-plani-yok-savunmasi-coktu-2012-09-27.html

    yoksa Ç.Doğan 10 kez darbe yapardı ama 5 tanesinde 15 temmuzdaki komutanlar gibi bir sonu olurdu

    3-Tansu Çiller döneminde topal demokrasimiz vardı ancak şimdi felçli-yatalak durumdayız ve Mao'cu Ç.Doğan'ı savunmak için Çiller dönemi rezillikleri diyorsunuz. Maocu Ç.Doğan yada Maocu (hatta eski PKK dostu) şimdi Erdoğancı Perinçek'in yanında T.Çiller Demokrasi Güneşi gibi duracaktır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 20 Temmuz 2017; 5:56:09 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • en iyi yalan bir kısmı doğru olan yalandır.

    ergenekon, balyoz, internet andıcı, istanbul ve izmir askeri casusluk, atabeyler, malatya zirve yayınevi, 28 şubat, çydd, kafes, amirallere suikast, erzincan ergenekon, hakkari şemdinli, odatv, poyrazköy

    bakın sayarken yorulduk. bu davaların hepsinde suçlamalar, normal şartlarda herhangi bir suç teşkil etmeyen şeyleri uydurma delillerle, şemdin sakık gibi gizli tanıklarla, bizzat polisin yerleştirdiği delillerle suça benzetilmeye çalışılan şeyler üzerine kurulu.

    Ergenekon-Balyoz ve diğer bütün kumpas davaları için tamamen uydurulmuş delillere dayanan davalar denilebilir, hem de çok rahat, gönül rahatlığıyla diyebilirsiniz. Çünkü bu davalardan sahte delilleri, gizli tanıdıkları çıkarttığınız elinizde suç unsuru bir şey kalmıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Khiron -- 20 Temmuz 2017; 6:17:18 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Khiron K kullanıcısına yanıt
    Belirttiğin davaları sadece medyadan isimlerini gördük belgeler, deliller nedir bilmiyorum. İlk sayfada belirttim benzer davalardan en çok Şike davasını iddianamesini okumuştum önemli bir bölümünü, medyadan tanıdığımız ve maçları izlediğimiz için. iddianamenin %90ı hikaye ama %10 u gerçek 20 maç şike deniyor o zamanlar ünlü hakemler 3-4 maçta şike kesin var diğerleri belli değil hatta çoğunda birşey yok demişlerdi

    Peki nasıl oluyor 3-4 maçtan 20 maça nasıl çıkıyor? Bjk-samsun maçı vardı 4-5 kırmızı kartın olduğu yada bazı maçlarda hakem maçın önüne geçmek ister egosunu tatmin etmek için.Ona benzetirsek 10 kişinin suçlu olduğu bir davada 30-40 kişiye çıkıyor bu da yetmiyor siyasi iktidara da muhalif görünen kişilerde bunlara ekleniyor belki onların direktifiyle. 5-10 kişilik suçludan 300-500 kişilik suç örgütü ortaya çıkıyor

    peki bu deliller nasıl elde ediliyor? işin en önemli noktası budur. YILLARCA İZLEME YAPILARAK. Peki kanunsuz mu? HAYIR (fakat Hukuksuz ama o konu başka ). AKPli bakan bile ''belki beni de dinliyorlardır. Suçlu değilseniz korkmanıza gerek yok '' demedi mi? . taki 17-25 aralıka kadar .Bütün milleti takip edip fişleyenler siyasi iktidara dokununcaya kadar.. Sonra ne oldu? 17-25 Aralıktan önce her şeyi FeTÖ yaptı, bütün kötü şeyleri onlar tezgahladı, gezi olaylarında ölümleri onlar yaptı demediler mi?

    Peki bunu doğrulayan herhangi bir emare var mı? 17-25 aralıktan sonra özgürlük alanı genişledi mi? barış ve huzur geldi mi?... hatta 15 Temmuzdaki birlikten sonra Topçu kışlası gündeme gelmedi mi? Taksim camii inşaatı çalışmalarına hız verilmedi mi? hani herşeyi fetöcüler yapmıştı, hani bütün hukuksuzları fetöcüler yapmıştı. KHK ile meclis ve Anayasa mahkemesini kim devre dışı bıraktı yani kapattı, 16 nisan referandumuyla ucube anayasayı kim ortaya koydu? Kılıçdaroğlunun 450km yürümesiyle dalga geçmediler mi? referandumda hayır diyecekleri terörist demediler mi? zaten muhaliflerin yazabileceği sadece burası ve ekşi kaldı diye dalga geçilmiyor mu?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tek_Kisilik_Muhalefet -- 22 Temmuz 2017; 16:13:11 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.