Şimdi Ara

AŞK

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
50
Cevap
0
Favori
1.900
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • AŞK NEDİR SİZCE?

    Birçok konu açılmış onu seviyorum buna aşığım diye ama aşkın tarifini bulamadım arkadaşlar.
    Size güzel bir hikaye anlatmak isterim, sıkılmayacağınıza söz veriyorum.

    Bugün benim doğum günüm. 1 hafta önce 3 dakika bile sevemediğim, 2 yıllık kız arkadaşımdan ayrıldım.
    Hepimizin hayatında bir kızın ismi öne çıkar, bende var bir isim, sevmediğim bir kız uğruna harcadığım bir mutluluk...
    Pazar günü mesajlaştık, gözlerim doldu ondan cevap alınca. Aradan yıllar geçmişti oysa, başka insanlar girmişti ikimizinde hayatlarına, ama ben bir saniye bile unutmadım onu.
    Ben ettim siz etmeyin, çok kırdım kalbini, arkadaşıyla çıktım sevmediğim halde..
    Bana pazar günü attığı son mesaj "Saçma sapan aşk hayatın, aradan geçen zaman ve bir ilişkin bittiğinde bir öncekiyle konuşma çaban yüzünden konuşmamız çok anlamsız. İyi olduğuna sevindim, kendine çok iyi bak." oldu, bunu yazan oydu, şu an hala benim gözlerimi doldurabilen kişi, kollarında ağladığım, uğruna hiç gözümü kırpmadan tüm hayatımı feda edeceğim kişi...
    Hayatımın en güzel 3 yılını geçirdiğim insan, ki bir rüya gibiydi geceleri hala gördüğüm, eminim ki oda unutamamıştır birçok şeyi ama, yaşananlar var arada, olmayınca olmuyor işte.
    Bir şey beklediğimden değil, bir daha asla birleşmeyecek hayatlarımız biliyorum ama, bu duygu işte, geçmiyor, bitmiyor...
    Bu saatten sonra hiçbir kız tavlama taktiği işe yaramaz, hiçbir söz teselli etmez adamı eğer AŞIKSANIZ.
    Başka hiçbir kız değiştirmez duygularınızı, ne yaparsanız yapın, nereye giderseniz gidin olmaz işte.
    AŞK budur.

    Bugün benim doğum günüm arkadaşlar, hayatımdaki en buruk doğum günüm bu.
    Sizlerden tek bir ricam var, böyle kızlar 2. kez karşınıza çıkmayabilir, ne pahasına olursa olsun, bulduysanız eğer, kaybetmeyin onu...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi odmR -- 15 Mayıs 2012; 16:51:01 >







  • en kotusu de sanırım hanı o ılıskının ılk zamanları olur ya elını tutarsın kalbın yerınden cıkcakmıs gıbı olur, heyecandan napacagını bılemezsın konusurken, senı sevıyorum dedıgınde ya da yuzune ufacık gulumsedıgınde dunyalar senın olur ya hanı, ıste onu bı daha yasayamayacagını bılmek en kotusu bu. Donup baktıgın zaman boyle guzel seyler burkuyo ınsanın ıcını. Noldu da cırkınlestık bu kadar noldu da bu hale geldık ayrılma noktasına geldık dıyosun. Ama yasanılanlar yasanmıs artık olan olmus gerı donus ımkansız.. Neyse yazacagım cok sey var ama ıstemıyorum boyle konusmak artık. Gecmıs olsun kardesım sana gecmıs olsun bıze

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nocturne.

    en kotusu de sanırım hanı o ılıskının ılk zamanları olur ya elını tutarsın kalbın yerınden cıkcakmıs gıbı olur, heyecandan napacagını bılemezsın konusurken, senı sevıyorum dedıgınde ya da yuzune ufacık gulumsedıgınde dunyalar senın olur ya hanı, ıste onu bı daha yasayamayacagını bılmek en kotusu bu. Donup baktıgın zaman boyle guzel seyler burkuyo ınsanın ıcını. Noldu da cırkınlestık bu kadar noldu da bu hale geldık ayrılma noktasına geldık dıyosun. Ama yasanılanlar yasanmıs artık olan olmus gerı donus ımkansız.. Neyse yazacagım cok sey var ama ıstemıyorum boyle konusmak artık. Gecmıs olsun kardesım sana gecmıs olsun bıze

    Sonunda bu duygulara sahip olabilen birinden cevap aldım:)
    Ne olursa olsun güzel bir tesellim var ama, bir kızın gözlerinde kaybolmadan ölmemiş oluyoruz.
    Bu hissi yaşamadan, sevdiğim kızın kollarında ağlamadan, boğazım düğümlenmeden ölmeyi gerçekten istemezdim.
    Genel yargı tersini gösterse de; bunlarsız erkek olunmuyor bence.
    Umarım tekrar yaşarsın bunları, umarım tekrar yaşarız kardeşim...




  • Evlenince bi çok şeyi asıl o zaman anlarsın kardeşim. :) Ama şuna emin olabilirsin:
    "Kimse vazgeçilmez değildir.."

    Bunu sana, 8 yaşımdan 18 yaşına kadar aynı kişiyi seven, onun uğruna 11 sene başka bir kızla doğru düzgün 2 kelam etmeyen, onu yalnızca 3-4 senede bir o da yalnızca yazın 2-3 hafta gören (Eşim doğma büyüme fransız vatandaşı. Türkiye' de ikamet ettiğim evin yan binasının sahibi kayınpederim. Belirttiğim gibi yalnızca 3-4 yılda bir gelirlerdi.) ve 18 yaşında daha lise öğrencisiyken akrabasıyla olan düğününden 2 gün önce kaçıran şahıs olarak söylüyorum.. 3-5 sene sonra bu anlatmış olduklarına sende güleceksin.. :) Anlatsam roman olur. Konu aşksa, derler ya "kralını tanımam", gerçekten tanımam. Ama üstüne basa basa söylüyorum " kimse vazgeçilmez değildir..."

    Evlendikten 3-5 sene sonra yavaş yavaş anlamaya başlarsın bunu. Mesele pişmanlık ya da sevginin bitmesi değil sakın yanlış anlama. 6 yıldır pişman olmadım, asla olmam da... Sevgiye gelince, ilk evlendiğim gün ki sevgim hala içimde. Gram değişme yok. Ama sen farkında olmadan değişen bir çok şey var. Bunun adını kimse koyamaz.

    İleride şunları ayrı ayrı sende sınıflandırıcaksın:

    1-Sevgili ayları.
    2-İlk Evlilik (Canım-Cicim ayları)
    3-Gerçek evlilk yılları :)




  • Konuyu sabah farkettim. Silinmezse gece yarısına doğru bir şeyler eklerim. Malum efkâr saatleri.
  • Bir ilişki sırasında ; Bedenimin diğerine yaklaşmak için bir hormon ürettiğini , ve zamanla bundan vazgeçtiğini bilmiyordum.
    Ve bunun adının AŞK olduğunu da ! Meğer Aşk ; İki kişiyi sadece üremek amacı ile bir araya getiriyor.

    Aslında Aşk ; Nerdeyse , nerdeyse hayvani mantıklı. Tanrı Kainatı , insanları , düzeni yarattığında bütün önlemleri almış. Yarattıklarının yaşamaya devam edebilmeleri , yani üreyebilmeleri için bütün öğeleri hazırlamış. Kimya ; Bizim birleşmemizi , birbirimize yaklaşmamızı sağlamak için hazır ve nazır ! Biz de bu sistemin koruyucu askerleriyiz.

    Toplumumuzda klişe bir söyleyiş vardır. Evlendikten sonra AŞK biter... Aslında biten AŞK değildir , AŞKIN salgıladığı hormonların azalmasıdır. Vücudun artık bu hormonu sağlamaya yeteri kadar enerjisi , gücü kalmamasıdır. Ve heyecanı diri tutma yetisini kaybetmiştir.

    Bazı tabuları , duvarları , klişeleşmiş söylemleri yıkmak lazım. Neymiş , demek ki Aşk o kadar da kutsal değilmiş...

    Ondan ötürüdür ki ; Tamamen cinselliğe odaklı bir duyguyu , böyle kutsallaştırıp ; Bu hormonun salgılanmasını sağlayan karşı cinsi Tanrılaştırmamak lazım. Bu yada benzer duyguların sebebiyet verdiği acıları çekmek ve o acılar içerisinde kavrulmak , buna tahammül etmek tamamen ahmaklık ve beyhudeliktir.

    Şayet oyunu kurallara göre oynarsanız ; Saygı , sevgi , inanç , fedakarlık , dürüstlük , Anlayış gibi kavramları ön planda tutarsanız , Aşk dediğimiz kavram zamanla serotoninin azalması, oksitoksinin artmasıyla, yerini sevgi ve sıcacık bir şefkate bırakabilir.

    Saygı ve Sevgilerle...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Adem Özkur

    Evlenince bi çok şeyi asıl o zaman anlarsın kardeşim. :) Ama şuna emin olabilirsin:
    "Kimse vazgeçilmez değildir.."

    Bunu sana, 8 yaşımdan 18 yaşına kadar aynı kişiyi seven, onun uğruna 11 sene başka bir kızla doğru düzgün 2 kelam etmeyen, onu yalnızca 3-4 senede bir o da yalnızca yazın 2-3 hafta gören (Eşim doğma büyüme fransız vatandaşı. Türkiye' de ikamet ettiğim evin yan binasının sahibi kayınpederim. Belirttiğim gibi yalnızca 3-4 yılda bir gelirlerdi.) ve 18 yaşında daha lise öğrencisiyken akrabasıyla olan düğününden 2 gün önce kaçıran şahıs olarak söylüyorum.. 3-5 sene sonra bu anlatmış olduklarına sende güleceksin.. :) Anlatsam roman olur. Konu aşksa, derler ya "kralını tanımam", gerçekten tanımam. Ama üstüne basa basa söylüyorum " kimse vazgeçilmez değildir..."

    Evlendikten 3-5 sene sonra yavaş yavaş anlamaya başlarsın bunu. Mesele pişmanlık ya da sevginin bitmesi değil sakın yanlış anlama. 6 yıldır pişman olmadım, asla olmam da... Sevgiye gelince, ilk evlendiğim gün ki sevgim hala içimde. Gram değişme yok. Ama sen farkında olmadan değişen bir çok şey var. Bunun adını kimse koyamaz.

    İleride şunları ayrı ayrı sende sınıflandırıcaksın:

    1-Sevgili ayları.
    2-İlk Evlilik (Canım-Cicim ayları)
    3-Gerçek evlilk yılları :)



    Tecrübe konuşmuş:)
    Güzel bir hikayeniz varmış gerçekten, çok mutlu oldum evlenmenize, o kişiyle evli olmanıza.
    Yazdıklarım biraz lise aşkı tarzı oldu bunun farkındayım ama şu ana kadar onlarca kızla beraber oldum, bunlardan sadece bir tanesi bende iz bıraktı.
    3-5 sene sonra gülecek olsam zaten şu an gülüyor olmalıydım, çünkü bu kızı 3 yıldır görmüyorum.
    Evlendikten sonra birşeylerin değiştiğini herkes söylüyor, büyük ihtimallede doğrudur ama ben daha evli değilim:)
    Ben sizin kadar şanslı da değilim, zoru başarmışsınız ama sonunda o yaşlarda bunları hissettiğiniz kişiyle şu an evlisiniz.
    Bende evlensemde, geçse bunların hepsi keşke:)
    Diyeceğim o ki; şu an mutsuz, derbeder bir halde değilim zaten, dün doğum günümdü, duygusallaştım öyle, beni anlayabilecek, bu duyguları paylaşabileceğim birkaç yabancıyla konuşmak, derdimi anlatmak istedim.
    Size hem teşekkür ederim tecrübelerinizi paylaştığınız için, hem de tebrik ederim, istediğiniz şey uğruna bu kadar cesur davranmış olduğunuz için.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: !! K@bus !!

    Bir ilişki sırasında ; Bedenimin diğerine yaklaşmak için bir hormon ürettiğini , ve zamanla bundan vazgeçtiğini bilmiyordum.
    Ve bunun adının AŞK olduğunu da ! Meğer Aşk ; İki kişiyi sadece üremek amacı ile bir araya getiriyor.

    Aslında Aşk ; Nerdeyse , nerdeyse hayvani mantıklı. Tanrı Kainatı , insanları , düzeni yarattığında bütün önlemleri almış. Yarattıklarının yaşamaya devam edebilmeleri , yani üreyebilmeleri için bütün öğeleri hazırlamış. Kimya ; Bizim birleşmemizi , birbirimize yaklaşmamızı sağlamak için hazır ve nazır ! Biz de bu sistemin koruyucu askerleriyiz.

    Toplumumuzda klişe bir söyleyiş vardır. Evlendikten sonra AŞK biter... Aslında biten AŞK değildir , AŞKIN salgıladığı hormonların azalmasıdır. Vücudun artık bu hormonu sağlamaya yeteri kadar enerjisi , gücü kalmamasıdır. Ve heyecanı diri tutma yetisini kaybetmiştir.

    Bazı tabuları , duvarları , klişeleşmiş söylemleri yıkmak lazım. Neymiş , demek ki Aşk o kadar da kutsal değilmiş...

    Ondan ötürüdür ki ; Tamamen cinselliğe odaklı bir duyguyu , böyle kutsallaştırıp ; Bu hormonun salgılanmasını sağlayan karşı cinsi Tanrılaştırmamak lazım. Bu yada benzer duyguların sebebiyet verdiği acıları çekmek ve o acılar içerisinde kavrulmak , buna tahammül etmek tamamen ahmaklık ve beyhudeliktir.

    Şayet oyunu kurallara göre oynarsanız ; Saygı , sevgi , inanç , fedakarlık , dürüstlük , Anlayış gibi kavramları ön planda tutarsanız , Aşk dediğimiz kavram zamanla serotoninin azalması, oksitoksinin artmasıyla, yerini sevgi ve sıcacık bir şefkate bırakabilir.

    Saygı ve Sevgilerle...


    Bunları neden yazdığını anlamadım ama durumu sana biraz açıklamaya çalışayım kardeşim.
    Bu bahsettiğin aşkın biyolojik boyutu, bir de psikoloji diye birşey var, duymuşsundur muhakkak:)
    Bu tarz bir konudan muzdarip olan birini, içinde serotonin ve oksitoksin kelimelerinin olduğu bir cümleyle teselli etmen imkansız.
    Aşk dediğin şeyi hormonlar tetikliyor olabilir, tıbben bu kısa sürüyorda olabilir ama AŞK dediğin şey serotonin değil.
    Eğer öyle olsaydı, bizde diğer hayvanlar gibi gider çiftleşir sonra serotonin yerini oksitoksine bıraktığında bir daha görmezdik.
    "Tamamen cinselliğe odaklı bir duyguyu , böyle kutsallaştırıp ; Bu hormonun salgılanmasını sağlayan karşı cinsi Tanrılaştırmamak lazım." diye bir cümle kurmuşsun.
    Kimsenin karşı tarafı tanrılaştırdığı falan yok, ama çoğu insanın yaptığı gibi 3-5 bilimsel açıklama sahibi olunca bütün olayı saptırmak gibi bir niyetin var sanırım, benim bahsettiğim konu bundan çok uzak.
    Aşk denilen şeyi cinsellik odaklı görmende apayrı bir mevzu zaten, karşıdakinin duyguları düşünceleri yok zannediyorsun sanırım, onun zekası, dostluğu, ilgisi sadece çiftleşmeniz üzerine kurulu olabilir mi sence?
    Sanırım daha önce bu tarz bir duyguya sahip olmamışsın dostum ama sana yardım etmeye çalışıcam, anneni düşün mesela.
    Hepimiz annelerimize bu tarz hormonlarla bağlıyız, ama bu annen büyük bir hastalık geçirdiğinde, ya da sen 40 yaşında öldüğünde yaşıyor ise annen, onun yaşayacağı acının prolaktin hormonuyla(annelik hormonu) bir alakası olduğunu pek sanmıyorum.
    Duygularını asla bir kenara bırakma bence, kontrol etmeyi bil ama onları inkarda etme, yaşayacağın bir çok mutluluğu elinin tersiyle itmiş olursun.
    Bu konuda aynı düşünmüyor olsakta, teşekkür ederim yazdıkların için;)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: odmR

    quote:

    Orijinalden alıntı: !! K@bus !!

    Bir ilişki sırasında ; Bedenimin diğerine yaklaşmak için bir hormon ürettiğini , ve zamanla bundan vazgeçtiğini bilmiyordum.
    Ve bunun adının AŞK olduğunu da ! Meğer Aşk ; İki kişiyi sadece üremek amacı ile bir araya getiriyor.

    Aslında Aşk ; Nerdeyse , nerdeyse hayvani mantıklı. Tanrı Kainatı , insanları , düzeni yarattığında bütün önlemleri almış. Yarattıklarının yaşamaya devam edebilmeleri , yani üreyebilmeleri için bütün öğeleri hazırlamış. Kimya ; Bizim birleşmemizi , birbirimize yaklaşmamızı sağlamak için hazır ve nazır ! Biz de bu sistemin koruyucu askerleriyiz.

    Toplumumuzda klişe bir söyleyiş vardır. Evlendikten sonra AŞK biter... Aslında biten AŞK değildir , AŞKIN salgıladığı hormonların azalmasıdır. Vücudun artık bu hormonu sağlamaya yeteri kadar enerjisi , gücü kalmamasıdır. Ve heyecanı diri tutma yetisini kaybetmiştir.

    Bazı tabuları , duvarları , klişeleşmiş söylemleri yıkmak lazım. Neymiş , demek ki Aşk o kadar da kutsal değilmiş...

    Ondan ötürüdür ki ; Tamamen cinselliğe odaklı bir duyguyu , böyle kutsallaştırıp ; Bu hormonun salgılanmasını sağlayan karşı cinsi Tanrılaştırmamak lazım. Bu yada benzer duyguların sebebiyet verdiği acıları çekmek ve o acılar içerisinde kavrulmak , buna tahammül etmek tamamen ahmaklık ve beyhudeliktir.

    Şayet oyunu kurallara göre oynarsanız ; Saygı , sevgi , inanç , fedakarlık , dürüstlük , Anlayış gibi kavramları ön planda tutarsanız , Aşk dediğimiz kavram zamanla serotoninin azalması, oksitoksinin artmasıyla, yerini sevgi ve sıcacık bir şefkate bırakabilir.

    Saygı ve Sevgilerle...


    Bunları neden yazdığını anlamadım ama durumu sana biraz açıklamaya çalışayım kardeşim.
    Bu bahsettiğin aşkın biyolojik boyutu, bir de psikoloji diye birşey var, duymuşsundur muhakkak:)
    Bu tarz bir konudan muzdarip olan birini, içinde serotonin ve oksitoksin kelimelerinin olduğu bir cümleyle teselli etmen imkansız.
    Aşk dediğin şeyi hormonlar tetikliyor olabilir, tıbben bu kısa sürüyorda olabilir ama AŞK dediğin şey serotonin değil.
    Eğer öyle olsaydı, bizde diğer hayvanlar gibi gider çiftleşir sonra serotonin yerini oksitoksine bıraktığında bir daha görmezdik.
    "Tamamen cinselliğe odaklı bir duyguyu , böyle kutsallaştırıp ; Bu hormonun salgılanmasını sağlayan karşı cinsi Tanrılaştırmamak lazım." diye bir cümle kurmuşsun.
    Kimsenin karşı tarafı tanrılaştırdığı falan yok, ama çoğu insanın yaptığı gibi 3-5 bilimsel açıklama sahibi olunca bütün olayı saptırmak gibi bir niyetin var sanırım, benim bahsettiğim konu bundan çok uzak.
    Aşk denilen şeyi cinsellik odaklı görmende apayrı bir mevzu zaten, karşıdakinin duyguları düşünceleri yok zannediyorsun sanırım, onun zekası, dostluğu, ilgisi sadece çiftleşmeniz üzerine kurulu olabilir mi sence?
    Sanırım daha önce bu tarz bir duyguya sahip olmamışsın dostum ama sana yardım etmeye çalışıcam, anneni düşün mesela.
    Hepimiz annelerimize bu tarz hormonlarla bağlıyız, ama bu annen büyük bir hastalık geçirdiğinde, ya da sen 40 yaşında öldüğünde yaşıyor ise annen, onun yaşayacağı acının prolaktin hormonuyla(annelik hormonu) bir alakası olduğunu pek sanmıyorum.
    Duygularını asla bir kenara bırakma bence, kontrol etmeyi bil ama onları inkarda etme, yaşayacağın bir çok mutluluğu elinin tersiyle itmiş olursun.
    Bu konuda aynı düşünmüyor olsakta, teşekkür ederim yazdıkların için;)

    Bir arkadaşım bana şöyle derdi. " Aşk sexin taçlanmış halidir " İlk başlarda ona her ne kadar hak vermesem de ; Daha sonra ne kadar haklı olduğuna kanaat getirdim.

    Yukarıda yazdığım yazıyı belli ki iyi okumamışsın. Neyse.

    Zaten hissettiğin tüm psikolojik şeyleri vücudundaki hormanlar sayesinde hissediyorsun. O hormonlar olmasa yada işlevini yitirse bir şey hissedemez ölürsün. Oksitoksin dediğimiz terim sevgi terimidir. Annenin sana beslediği hormondur. Bu annelerde daha yoğundur. Anlatmak istediğim serotini hormonu aynı insan için uzun süre salgı yapamaz. Alışmışsındır ona. Ama o insan sana iyi şeyler hissettiriyorsa yerini oksitoksine bırakır yani sevgiye.

    Ben olayı saptırmıyorum. Evet haklısın Tanrılaştırmak kelimesi yanlış. Çünkü çok daha ötesine gidenler var. Bak dostum ben Aşk'ın her halini yaşadım. Beşerisini , ilahisini , bilimselliğini , metafizik boyutunu aklına gelebilecek tüm türleri yaşadım. Bu konu hakkında bir çok deneme , yazılar , vb. şeyler yayınladım. Ondan ötürü burada bir saptırma yada senin dediğin gibi 3-5 bilimsel kelime yok. Sen aşkın daha çocukluk evresindesin. Zamanı geldiği zaman anlayacaksın.

    Evlendikten sonra neden yüzüne bakmaya kıyamadığın insanla ilişkiye girdiğin zaman sırtını dönüp yatıyosun ? Yada sesini duymak ölebileceğin birinden neden uzaklaşıyorsun ? Neden Yalnız kalmak istiyorsun. Arada kızıyorsun , bağırıyorsun , tokat atmak istiyorsun , sürekli onu gördüğün için belli davranışlarından yada fiziksel kusurlarından iğreniyorsun ? ee Ne oldu senin o kutsal aşkına. ? Anlatacam milyonlarca şey var da o kadar vaktim yok. Zamanla sende herkes gibi anlayacaksın.

    Hani hayatımın sonuna kadar senin dizinin dibinde dursam yeter dediğin bir insanı neden arkadaşların ile " maç izlemek " için ekiyorsun ? Milyonlarca örnek var. Evlenince gerçi söylediğim şeyleri anlayacaksın.

    Bende gençliğimde Aşk'ın hiç bir haline toz kondurmazdım. Sonra anladım ki durum sandığım gibi değilmiş. Ve sakın unutma. Duygular insanı yanılgıya götürür. Bütün hayatını bir insana bağlarsan , bir insan için ideallerinden vazgeçersen " işte gözümü kırpmadan ölebileceğim bilmem neler neler dersen " işte benim dediğim aşkın kötü yanını yaşıyorsundur bundan kurtul. Demek bu hormonlar sana acı veriyor.




  • bana gore ask , herzaman tek taraflidir..bu oyle biseydir ki, 2 insan asla birbirine asik olmaz..sen asik oldugun biriyle birseyler yasarsin, ancak karsindaki asla sana asik degildir.asik oldugunu soylese bile sadece asik oldugunu saniyordur.ve sen asla sana uyumlu birine asik olmazsin, dunyadaki sana en zit kisi kimse ona asik olursun, gozlerin kordur goremezsin..cok canin yanar anlatamazsin. Kucuk seylerden cok mutlu olursun ama bi okadarda mutsuz olursun..samimi duygular beslersin karsiligini alamazsin..oyuzden ask en guzel duygu ile en kotu duygu arasindaki bir cizgidir..ve sen asla o cizgide dum duz yuruyemezsin..biraz iyiden biraz kotuden yurursun..karsindaki asik olmadigi icin , sevgisine guvenemezsin..dolasiyla ona guvenemezsin..hani bir soz varya seven sklr skn sevilir diye..aynen oyle..ne yazikki!..seni gercekten mutlu edecek insan , sevdigin degil seni sevendir..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi abksystem32 -- 17 Mayıs 2012; 10:28:00 >
  • Zaten Aşk'ta denge olması söz konusu değildir. Dengeli bir Aşk olmaz. Biri daha fazla sever , öbürü daha az sever. Denge olunca heyecan , tutku , ulaşmak isteği olmaz. Kör noktalar olmaz.

    Ama yine de güzeldir.

    Benim tavsiyem şu yöndedir. Aşk insana mutluluk verir , vermeli. Bunun dışında olumsuz bir duygu vermeye başladığı zaman bir an önce oradan demir almalısın.
  • hiç bulaşmıcaksın aslında..Çünkü hiç bir aşk mutlu sonla bitmez.ve insanı okadar yıpratırki..
  • Akil hastalığından başka bir şey degil
  • "Bütün hayatını bir insana bağlarsan , bir insan için ideallerinden vazgeçersen " işte gözümü kırpmadan ölebileceğim bilmem neler neler dersen " işte benim dediğim aşkın kötü yanını yaşıyorsundur bundan kurtul. Demek bu hormonlar sana acı veriyor. "
    İşte bu kısımda yanlış anlamışsın beni.
    Ben duygularımdan şikayetçi değilim. Orada "hayatımı feda ederim"den kastım tüm hayatımı onunla geçiririm gözümü kırpmadan anlamında, bu akşam ölürüm tadında bir anlam kastetmemiştim:)
    Maça gitmek, ondan sıkılıyor olman onu sevmediğin anlamına gelmez bu arada.
    Sadece diyorumki bu işi hormonlar bazında düşünme, ben onun gözlerine baktığımda hissettiklerimden bahsediyorum.
    "Sen aşkın daha çocukluk evresindesin. Zamanı geldiği zaman anlayacaksın." demişsin yine, sana durumu şöyle açıklayayım, son on yılda onlarca kızla çıktım, süreç olarak, ilişkiler olarak konuya oldukça hakimim.
    Yazdığım yazının sana "çocukça" görünmesinin sebebi o gün özel bir gündü benim için ve duygusal bir yazı oldu öyle:)
    Bu işin zamanından kastın sadece evlenmek olabilir, çünkü evlenmek dışında aklına gelebilecek her tecrübem var, ki yazdıklarından seninde evli olmadığın düşüncesindeyim.
    Bunun çocukluk veya olgunlukla bir ilgisi yok yani, sadece hayat görüşü.
    Bu arada sanatla aran nasıl?
    Bunu eleştirmek yermek için falan yazmıyorum, ltf yanlış anlama beni.




  • Umarım duygularında yanılmazsın . Ve mutlu olursun.

    Ben başlı başına bir " SANATIM " ;)
  • Ummana gerek yok mutluyum ben zaten:)
    Neyse konuşmak istemiyorsun anladığım kadarıyla, sanat konusunu direk kapatıyorum.
    Alakasız olcak ama sana "Equilibrium" filmini öneriyorum, git aramızdaki bu konunun üstüne izle onu, gül bolca, sonra gel tşk et bana:)
    Hissiz ruhsuz seni, millet neler veriyor gör senin mantalitenden kurtulmak için:)
  • Nasılsa söylediklerimi yaşayarak anlayacaksın... Şu anda Sabitlenmişsin. Ne desem boş.. Yine aynı ve çelişkilerde dolu benzer cümleleri kuracaksın.

    Üstte yazdığım onca şeyden sonra hala aynı kanıda isen bu konuyu tartışmaya gerek duymuyorum açıkçası...

    Evet millet senin mantalitende olursa bir çok şeyden ister istemez ödün veriyor :)

    Hissiz , ruhsuz demişsin...

    Bende severim...

    İnsanlardan yalnızca çocukları , onları da büyüyünceye kadar...

    ;)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: !! K@bus !!


    Nasılsa söylediklerimi yaşayarak anlayacaksın... Şu anda Sabitlenmişsin. Ne desem boş.. Yine aynı ve çelişkilerde dolu benzer cümleleri kuracaksın.

    Üstte yazdığım onca şeyden sonra hala aynı kanıda isen bu konuyu tartışmaya gerek duymuyorum açıkçası...

    Evet millet senin mantalitende olursa bir çok şeyden ister istemez ödün veriyor :)

    Hissiz , ruhsuz demişsin...

    Bende severim...

    İnsanlardan yalnızca çocukları , onları da büyüyünceye kadar...

    ;)



    Hakaret olarak mı algıladın:)

    Dediğim filmi izlediğinde bu söylediklerim sana komik gelecek, gül yüzün gülsün diye yazdım yani:)

    Hala bir saldırganlık, bir yerme sevdasındasın ama inatla dostane davranmaya devam edicem.

    İlk boş zamanında izle "Equilibrium" filmini, zaten güzel bir film sahneler falan oldukça başarılı, bir de konumuzla da (espritüel yönden) çok alakalı.

    İzlede gör hissiz ruhsuz adamların sonunu:)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: _kılıçkalkan_

    quote:

    Orijinalden alıntı: !! K@bus !!


    Nasılsa söylediklerimi yaşayarak anlayacaksın... Şu anda Sabitlenmişsin. Ne desem boş.. Yine aynı ve çelişkilerde dolu benzer cümleleri kuracaksın.

    Üstte yazdığım onca şeyden sonra hala aynı kanıda isen bu konuyu tartışmaya gerek duymuyorum açıkçası...

    Evet millet senin mantalitende olursa bir çok şeyden ister istemez ödün veriyor :)

    Hissiz , ruhsuz demişsin...

    Bende severim...

    İnsanlardan yalnızca çocukları , onları da büyüyünceye kadar...

    ;)



    rezillik

    Eywallah ;)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: odmR

    quote:

    Orijinalden alıntı: !! K@bus !!


    Nasılsa söylediklerimi yaşayarak anlayacaksın... Şu anda Sabitlenmişsin. Ne desem boş.. Yine aynı ve çelişkilerde dolu benzer cümleleri kuracaksın.

    Üstte yazdığım onca şeyden sonra hala aynı kanıda isen bu konuyu tartışmaya gerek duymuyorum açıkçası...

    Evet millet senin mantalitende olursa bir çok şeyden ister istemez ödün veriyor :)

    Hissiz , ruhsuz demişsin...

    Bende severim...

    İnsanlardan yalnızca çocukları , onları da büyüyünceye kadar...

    ;)



    Hakaret olarak mı algıladın:)

    Dediğim filmi izlediğinde bu söylediklerim sana komik gelecek, gül yüzün gülsün diye yazdım yani:)

    Hala bir saldırganlık, bir yerme sevdasındasın ama inatla dostane davranmaya devam edicem.

    İlk boş zamanında izle "Equilibrium" filmini, zaten güzel bir film sahneler falan oldukça başarılı, bir de konumuzla da (espritüel yönden) çok alakalı.

    İzlede gör hissiz ruhsuz adamların sonunu:)

    Yo bana karşı rahat olabilirsin. İnat etmene gerek yok :) Çünkü saldırganlık yada yerme gibi bir sevdaya tutulmuş değilim. Bunun içinde pek vaktim olmadığını söylemek isterim.

    Sadece sana önceden yaşayacaklarını şimdiden göstermeye çalışıyorum ki ; Yaşadığın zaman az da olsa daha kolay bir şekilde üstesinden gel diye..

    Aynanın ardındakini görmeyi dene. Bunu gördüğün zaman herşeyi çözeceksin zaten..

    Bu arada filmi inceledim fena değil. İzlenebilir film listeme de eklemeyi düşünüyorum.

    FİLM tavsiyesi için tşk ederim...

    Hissiz değilim , Ruhsuz da. İkisi de var bende. Çünkü YAŞIYORUM...

    ;)




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.