Yeni evli çift sabah uyanırlar, yatakta muhabbet başlar, Kadın sorar kocasına; -Ya senin ayakların neden bu kadar büyük?. -Çocukluğumda çok yalın ayak gezdimde ondan. Peki ya, kafan neden bu kadar iri? -Çocukluğumda hiç şapka giymezdimde, ondan. Kadin bir süre düşündükten sonra: -Vah Vah! , ne olurdu çocukluğunda birazda külotsuz gezseydin!.
Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar; "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin.." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği, "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mı?" Adam yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği; "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri; "Aaaa! ne kadar güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la dolaşıyordu..."
urfalı bir kamyuncu yolculuk sırasında radyodan küçük boylarda uzaylı bir yaratığın göründüğünü duyar ve görüldüğü yerede çok yakındır. Kamyonu durdurup küçük abdestini yapmak için bir çalılık ararken çalıların arasında bir çıtırtı duyar yavaşça yaklaşıp -urfalıyam kamyon şöfürüyem dostam hala ses yok -urfalıyam kamyon şöfürüyem dostam yine ses yok tekrar- urfalıyam kamyon şöfürüyem dostam demiş en sonunda çalılıkların arasındaki ses -Diyarbakırlıyam tır şöfürüyem S***YAAMM
Küçük afacan, mutfakta yemek pisiren annesinin yanina kostu: - Anne, anne bakicim yataginda yabanci bir adamla yatiyor. Hem de çirilçiplak. Deme oglum, feci bir sey bu! Çocuk kahkahayi basti: - Kandirdim seni anne. O adam yabaci degil, babam!
Kadin gögsünden rahatsizmis ve bir röntgen mütehassisina gitmis. Doktor - soyunun lütfen....demis. Kadin : -Beyefendi ben utanirim isiklari kapatabilirmisiniz acaba? diye sormus. Neyse doktor isiklari kapatmis bes dakika sonra kadin sormus: -Doktor bey elbiselerimi nereye koyayim? -Benimkilerin üzerine.... Yalnizliktan bunalan adam papagan marketine gider. En güzel papagan en ucuzudur. Papagana sorar: Neden bu kadar ucuzsun? Görmüyormusun abi benim ayaklarim yok! der papagan. Peki nasil tünekte duruyosun??? Pipimi doluyorum abi der papagan. Adam papagani eve götürür. Ertesi gün eve geldiginde Papagan: Abi kiz arkadasin postaciya kapiyi açti Adam: E ne olacak onlar tanisirlar. Papagan: Adam içeri girer girmez kizin bluzunun dügmelerini açti! Adam: Sonra nooldu!!!!!!! Papagan: Göremedim abi tünekten düsmüsüm!
Biçkin ve ayni zamanda hovarda bir adam ölür ve cehenneme gider. Cehennemde birkaç gün kaldiktan sonra cennet görevlisi melek gelir ve seni cennete götürecegim der. Bizim biçkin halinden memnun görevli melekle cennetin yoluna koyulurlar. Cennetin kapisina yaklastiklarinda içeriden feryat figan sesler duyar ve melege döner, - Sen beni cennete götürecektin der. Melek burasi cennet deyince, içerideki sesler nedir demis, melek :
- ha o sesler içerideki iyi insanlara kanat takilacak onun için sirtlarina delik açiliyor demis.
Bizimki ürkmüs cennetin yolunda biraz daha ilerlemisler bu sefer geçenki seslerden daha aci ve yogun sesler gelmeye baslamis. Biçkin yine sormus; Simdi neler oluyor, neden sesler daha aci? Melek:
- Iyi insanlarin baslarina halka takilacak onun için baslarini deliyorlar. Bizimki iyice korkmus ve ben cehenneme gitmek istiyorum deyince melek :
-iyi ama orada da sana kuyruk takacaklar demis. Biçkin:
-olsun olsun nasil olsa onun deligi hazir.
temelin karısı fadime kasabanın doktoruyla işi pişiriyormuş bütün kasaba biliyor ama temel üzülmesin diye söyleyemiyormuş temelin arkadaşı dursun dayanamış temele sormuş -ula temel senin fadime ne zaman profösör oli -ne profösörü fadime okuma yazma bile bilmez -ne bilim herkez fadime doktora veriyor diyorda
Kadının biri papağan almak için bir dükkana girmiş ve bitane papağan almış Ama aldığı papağan küfürbaz mı küfürbazmış kadın her eve geldiğinde hoşgeldin oruspuu diyormuş. Kadın artık baş edemeyeceğini anlayınca papağanı götürüp aldığı yere iade etmek istemiş. -bu papağan eğitimsiz bana her eve geldiğimde küfür ediyor lütfen bunu alın paramı geri verin papağanı satan osman para darlığında olduğu için şu öneriyi yapmış -hanım efendi ben bunu eğitim bidaha size küfür etmez -peki osman sıcak su doldurduğu kabı getimiş papağanı tutup kafasını suya daldırmış -söyle bakalım hanımefendi eve geldiğinde ne söyleyeceksin -hoşgeldin oruspu tekrar kafa sıcak suya bu sefer fazla kalır -ne diyecektin -hoşgeldiniz hanımefendi -bakın hanımefendi terbiye ettim artık size küfür etmez -bir bakalım etmiyecekmi kadın papağana sorular sormaya başlamış -söyle bakalım ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin -hoşgeldiniz hanımefendi -peki bir bayan arkadaşımla gelirsem -hoşgeldinzi hanımefendiler -peki bir erkek arkadaşımla gelirsem -hoşgeldiniz hanımefendi hoşgeldiniz beyefendi -peki iki erkek arkadaşımla gelirsem Papağan osmana dönüp -Osman suyu ısıt bu karı harbi oruspuu
bir uçakta sadece hayvanlar seyahat ediyormuş papağan ikide bir hostesi çağıran düğmeye basıyormuş hostes- gelip buyurun efendim papağan-hiçç ibneliğine yaptım papağan düğmeye birdaha basar hostes gene gelir -hiçç ibneliğine yaptım hostes iyice sinirlenir bunu gören eşşek bende hostesle konuşacam der ve düğmeye basar hostes gelir-buyurum efendim ne istediniz eşşek-hiç ibneliğine bastım hostes dayanamaz pilotun yanına gider -efendim içeride bir papağan ve bir eşşek var durmadan zile basıp beni çağırıyorlar sonrada ibneliğine yaptık diyorlar pilot-ikisinide uçaktan dışarı at hostes bunları uçağın kapına getirir kapıyı açacakken papağan eşşeğe sorar -lan uçmasını biliyonmu eşşek-yook bilmiyomm papağan- Lan oğlum uçmasını bilmiyon niye ibnelik yapıyon
güslmş emegine saglık
harika ya çok güldüm
karnım ağrıdı valla gülmekten. Ellerine sağlık gerçekten çok iyi tercihler
Bir gün fare ile fil birbirlerine aşık olurlar ve evlenmeye karar verirler. Ormanda bütün hayvanlar buna karşı çıkar. Ammaa bizim aşıklar kafaya koymuş evlenecekler. Derken şaşaalı bir düğün yapılır ve aşıklar gerdeğe girer. Lakin ters giden bir şeyler vardır; zavallı fare filin tepesinde debelenmekten bitap düşmüş kanter içinde filin sırtında dinlenmektedir.
Fil seslenir: - hadi canıımm daha olmadı mı? TESADÜF BU YA !!!! O sırada bir rüzgar eser ve altında durdukları hindistancevizi ağacından bir meyve düşer aşağı ve tamda filin a.ına saplanır
Fil bağırır: - ayyy çapkııınn Fare kaçırır mı fırsatı : Acıdı mı cicim daha başını soktum!!!!!!!
Takımın bütün futbolcuları kadının peşindeydiler. Kadın kaleciden başlayıp, sağbek solbek derken santrfora kadar ulaşır. Klubün kutlama gecesinde ise solaçığın kolunda gelir.
Bu işe şaşıran idarecilerden biri santrforu bir köşeye çekerek sorar: - Yakın zamana kadar, bu kadının gözdesi sen değil miydin?
Santrfor cevap verir: - Evet, efendim öyle idi, ama finallerde elendik
öğretmen derste sormuş: 'Çocuklar dil balığı neden yassı?'demiş. Önden biri parmak kaldırmış. 'hocam bana amcam anlatmıştı balinanın teki bi kaymış yassılmış.'
ögretmen kızmış ve bi daa bole bisey dersen seni sınıfta bırakırım demiş. ertesi gun ogretmen tekrar sormuş:
peki istakozun gozleri niye dısarıdadır demiş. aynı çocuk parmak kaldırmış 'hocam onuda amcam anlattı o sırada istakozda ordaymış.....'
Bir gün temel bostanda çalışıyomuş. Sonra temel sıkışmış çok fena çişi gelmiş .Temel çişini bostana yaparken bi de ne olsun temelin şeyini eşşek arısı sokmuş.
Fadime temeli hastaneye götürmüş. Temelin şeyi şişmiş sedyede kıvranıyor. Fadime doktorun kulağına eğilip şöyle demiş. Haçan Toktor acıyı alinda şikinlik kalsın...
adamın bırı evlenecektır ama ılk gece nasıl yapacağını bılmemektedır. babasına durumu anlatır ve babası sen merak etme oğul ben sana kapının onunden yardım ederım der.
adam evlenır gece olur ve babasın sorar ne yapayım babası ılk once gelını soy, gelını soyar sımdı sen soyun der soyunur sımdı ne yapayım baba der babasında sımdı gelının ustune bır yaprak gıbı suzul der
adam tam gelının uztune suzulurken kafası yatağa carpar ve kanamaya baslar adam korkarak kan gelıyor baba dıye seslenır sımdı ne yapayım der
babasıda devam et olum der adam başlar kafayı yatağa vurmaya
Temel ile Dursun Amerika'da yaşarlarken paraları bitmiş ve bir banka soymayı kafalarına koymuşlar. Gece yarısı olmuş, Dursun ve Temel kapıları açıp içeride kasaları aramaya koyulmuşlar.
Temel bir kasa görmüş, açmışlar ve içinden bir kase muhallebi çıkmış. E bu kadar uğraştık boşa gitmesin demişler ve bunu Temel afiyetle yemiş. Daha sonra bir kasa daha görmüşler ve onu da açmışlar bir kase muhallebi daha. Bunu da Dursun yemiş. Tabii ikisi de şaşırmış koca bankada nasıl para olmaz diye ve orayı terk etmişler.
Karadenizliler, bir konferans duzenlerler. Bu konferansa konusmaci olarak unlu bir Amerikali bilim adami da davet edilir.
Amerikali konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de Turkleri yakindan tanima firsati bulur. Karadenizliler ile Amerikali bilim adami hemen her konuda anlasirlar, uyum icinde konferans biter.
Ayrilik gunu gelir, Karadenizlileri alir bir dusunce. Biz bu degerli bilim adamina ne alalim? Aralarinda toplanirlar, baskan konunun onemini vurgulamak icin der ki:
Biz bu Turk dostu, degerli bilim adamina nasil bir hediye alalim ki bizi unutmasin? Hem kullanisli bir sey olsun, hem her eline aldiginda bizi hatirlasin?
Salonda kisa bir sessizlik olur, arka siralardan Temel elini kaldirir: "Sünnet ettirelim..! "
Bir gün fare ile fil birbirlerine aşık olurlar ve evlenmeye karar verirler. Ormanda bütün hayvanlar buna karşı çıkar. Ammaa bizim aşıklar kafaya koymuş evlenecekler. Derken şaşaalı bir düğün yapılır ve aşıklar gerdeğe girer. Lakin ters giden bir şeyler vardır; zavallı fare filin tepesinde debelenmekten bitap düşmüş kanter içinde filin sırtında dinlenmektedir.
Fil seslenir: - hadi canıımm daha olmadı mı? TESADÜF BU YA !!!! O sırada bir rüzgar eser ve altında durdukları hindistancevizi ağacından bir meyve düşer aşağı ve tamda filin a.ına saplanır
Fil bağırır: - ayyy çapkııınn Fare kaçırır mı fırsatı : Acıdı mı cicim daha başını soktum!!!!!!!
Takımın bütün futbolcuları kadının peşindeydiler. Kadın kaleciden başlayıp, sağbek solbek derken santrfora kadar ulaşır. Klubün kutlama gecesinde ise solaçığın kolunda gelir.
Bu işe şaşıran idarecilerden biri santrforu bir köşeye çekerek sorar: - Yakın zamana kadar, bu kadının gözdesi sen değil miydin?
Santrfor cevap verir: - Evet, efendim öyle idi, ama finallerde elendik
öğretmen derste sormuş: 'Çocuklar dil balığı neden yassı?'demiş. Önden biri parmak kaldırmış. 'hocam bana amcam anlatmıştı balinanın teki bi kaymış yassılmış.'
ögretmen kızmış ve bi daa bole bisey dersen seni sınıfta bırakırım demiş. ertesi gun ogretmen tekrar sormuş:
peki istakozun gozleri niye dısarıdadır demiş. aynı çocuk parmak kaldırmış 'hocam onuda amcam anlattı o sırada istakozda ordaymış.....'
Bir gün temel bostanda çalışıyomuş. Sonra temel sıkışmış çok fena çişi gelmiş .Temel çişini bostana yaparken bi de ne olsun temelin şeyini eşşek arısı sokmuş.
Fadime temeli hastaneye götürmüş. Temelin şeyi şişmiş sedyede kıvranıyor. Fadime doktorun kulağına eğilip şöyle demiş. Haçan Toktor acıyı alinda şikinlik kalsın...
adamın bırı evlenecektır ama ılk gece nasıl yapacağını bılmemektedır. babasına durumu anlatır ve babası sen merak etme oğul ben sana kapının onunden yardım ederım der.
adam evlenır gece olur ve babasın sorar ne yapayım babası ılk once gelını soy, gelını soyar sımdı sen soyun der soyunur sımdı ne yapayım baba der babasında sımdı gelının ustune bır yaprak gıbı suzul der
adam tam gelının uztune suzulurken kafası yatağa carpar ve kanamaya baslar adam korkarak kan gelıyor baba dıye seslenır sımdı ne yapayım der
babasıda devam et olum der adam başlar kafayı yatağa vurmaya
Temel ile Dursun Amerika'da yaşarlarken paraları bitmiş ve bir banka soymayı kafalarına koymuşlar. Gece yarısı olmuş, Dursun ve Temel kapıları açıp içeride kasaları aramaya koyulmuşlar.
Temel bir kasa görmüş, açmışlar ve içinden bir kase muhallebi çıkmış. E bu kadar uğraştık boşa gitmesin demişler ve bunu Temel afiyetle yemiş. Daha sonra bir kasa daha görmüşler ve onu da açmışlar bir kase muhallebi daha. Bunu da Dursun yemiş. Tabii ikisi de şaşırmış koca bankada nasıl para olmaz diye ve orayı terk etmişler.
Karadenizliler, bir konferans duzenlerler. Bu konferansa konusmaci olarak unlu bir Amerikali bilim adami da davet edilir.
Amerikali konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de Turkleri yakindan tanima firsati bulur. Karadenizliler ile Amerikali bilim adami hemen her konuda anlasirlar, uyum icinde konferans biter.
Ayrilik gunu gelir, Karadenizlileri alir bir dusunce. Biz bu degerli bilim adamina ne alalim? Aralarinda toplanirlar, baskan konunun onemini vurgulamak icin der ki:
Biz bu Turk dostu, degerli bilim adamina nasil bir hediye alalim ki bizi unutmasin? Hem kullanisli bir sey olsun, hem her eline aldiginda bizi hatirlasin?
Salonda kisa bir sessizlik olur, arka siralardan Temel elini kaldirir: "Sünnet ettirelim..! "