Evrim teorisini savunanlar kendi fikirlerini gayet güzel tartışıyorlar.
ne demezsin ..
ilk başta güzel güzel fikirlerini açıklıyorlar itiraz geldimi bilimdişi diyorlar.
yapılan alıntılar sorgulanmalı alıntıyı yapan değil..
quote:
Orjinalden alıntı: BİLİNÇLİ DİZAYN
quote:
Evrim teorisini savunanlar kendi fikirlerini gayet güzel tartışıyorlar.
ne demezsin .. ilk başta güzel güzel fikirlerini açıklıyorlar itiraz geldimi bilimdişi diyorlar.
yapılan alıntılar sorgulanmalı alıntıyı yapan değil..
Bilimdışı ise tabi itiraz olur.
Ayrıca şöyle de bir söz var kitap değil yazar okunur
@xserden Art niyetli olduğu gün gibi ortada olanlarla herhangi bir konuda tartışmanın hiçbir manası yok. Bütün konuları ilgisi olsun ya da olmasın evrime ve dolayısıyla dine bağlamak ve bunu yaparken de her ikisinini de kirletmek bilimsel konuşmak falan değil. Bilimsel konuda fikir beyan etmeye gelince; yeri geldiği zaman ve dilimin döndüğü aklımın erdiği kadarıyla kendi fikirlerimi beyan etmeye çalışıyorum. Oysa ki sen ve senin gibilerin fikir beyanından çok kes-katla-yapıştır tekniğinde oldukça ileri gittiğiniz aşikar. Sorulan sorulara ve ileri sürülen fikirlere cevap ve söyleyecek söz bulamadığınız zaman Kur'an'dan alıp getirdiğiniz ayetleri kendi kafanıza göre yorumlayıp buralarda bulunan ve henüz yeterli bilgi sahibi olamamış genç insanları zehirlemenizin bilimsel tartışmayla uzaktan yakından alakası yoktur. Yukarıda yazdıklarımın hakaretle uzaktan yakından alakası yok. Eğer hakaret etmek isteseydim ederdim sen merak etme. Ayrıca @evrimci nin de dediği gibi kibarlık budalası da değiliz. Geçmişte bizlere yapılan maymun,eşek, v.s. ile bağlantılı ve insanların ana-babalarıyla ilgili hakaretleri hatırlamanı isterim. Bu arada hiç kimsenin dinini falan yargıladığım yok benim söylediğim tek şey sürekli din bezirganlığının yapıldığı. Olayları kibarlık, efendilik v.s. gibi zeminlere indirgeyip hedef şaşırtma konusunda da bir numara olduğunuz ortada.
Arkadaşlar sakin olun ya! Bu topic resmen savaş alanına dönmüş! Aslında bulaşmıycaktım buraya ama ufak bir düşüncemi beyan etmek istiyorum! Kültür ve bilim bölümü kişliği tam oturmamış gençler için kesinlikle faydalı değil hatta zararlı!
quote:
BİLİNÇLİ DİZAYN:
YA DOMUZ DİŞİNİ ARAGEÇİŞ FORMU DİYE MİLLETE KAKALAYAN ZİHNİYETE VE ONLARIN SAVUNUCULUĞUNU YAPAN ONLARI GÖRMEZDEN GELEN SOYTARILARDA SAYGIYI HAK EDİYORLAR MI?.
Sahtekarlık yapan birkaç bilim adamını gösterip bakın evrim çürümüştür demek, Adnan Oktar yada onun gibi bir kaç sahtekarın yalanlarını düzenbazlıklarını İslam dinine yakıştırmaya benziyor, sence bu adil mi? ...
quote:
Sahtekarlık yapan birkaç bilim adamını gösterip bakın evrim çürümüştür demek, Adnan Oktar yada onun gibi bir kaç sahtekarın yalanlarını düzenbazlıklarını İslam dinine yakıştırmaya benziyor, sence bu adil mi? ...
ali nin velinin davranışları islam dininin temel vasıflarına halel getirmez... islam d,inine mensup kişilerin islama uymayan davranışlarından islamı sorumlu tutmak nederece mantıklı?
düzenbaz bilim adamlarının düzenbazlıkları neden her şeyi sorgulayan bilim camiası tarafıdan sorgulanmadı?
evr,im aleyhine olan her düşünceyi sorgulayan bu bilim camiası neden evrim lehine olan bu sahtekarlıkları sorgulamadan kabul etti?
geçmişte burada armagedonun açtığı evrim sahtekarlıklarının konuşulduğu topıçte vardı... orada bu sahtekarlıkların sayısının nerece fazla olduğu göruldu...
itirazımız bu sahtekarlıklar evrimi kanıtlanmak için evrimci bilim adamları tarafından düzenlendi..
evrimci bilim camiasıda buna göz yumdu... ortaya çıkıncada pardon bi yanlışlık olmuş dediler...
quote:
Orjinalden alıntı: evrimci
evrimle ilgili yalan söyleyerek dini kirletmiş oluyorsunuz. Yalan söyleyip bi de bir güzel Din edebiyatı yapmak sizin din anlayışınızsa söyleyecek bir sözüm yok.
1- Evrim 21.yy bilimsel bulgularıyla tamamen çökmüştür, onun için dini karıştırmayın...
2- Eyleme geldimi koyu evrimcisiniz, söze geldimi " Din " den bahsedip milletin inancını yargılyorsunuz...
3- asıl siz bu edebiyata hiç girmeyin, zaten dinlerde insanlığın ve tüm canlıların Allah ın ol demesiyle yaratıldığı açık şekilde yazıyor... bunu bile saptırmaya çalışıyosunuz..
4- Evrim teorisi bilimsel olarak çökünce, zaten kökten reddeden inancımı karıştırmaya çalışıyosunuz anlamış değilim...
aslında bir anı bir başka anla kıyaslama yöntemidir. Bunu bir örnekle açıklayabiliriz. Bir cisme vurduğumuzda bundan belirli bir ses çıkar. Aynı cisme beş dakika sonra vurduğumuzda yine bir ses çıkar. Kişi, birinci ses ile ikinci ses arasında bir süre olduğunu düşünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduğu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafızasında var olan bir bilgidir. Kişi, hafızasında olanı, yaşamakta olduğu anla kıyaslayarak zaman algısını elde eder. Eğer bu kıyas olmasa, zaman algısı da olmayacaktır.
Aynı şekilde kişi, bir odaya kapısından girip sonra da odanın ortasındaki bir koltuğa oturan bir insanı gördüğünde, kıyas yapar. Gördüğü insan koltuğa oturduğu anda, onun kapıyı açması, odanın ortasına doğru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algısı, koltuğa oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasında kıyas yapılarak ortaya çıkar.
(Zaman algısı bir anın bir başka anla kıyaslanmasıyla oluşur. Örneğin, karşılaşan iki insanın birbirlerine ellerini uzatmaları ile tokalaşmaları arasında bir süre geçtiğini düşünürüz.)
Kısacası zaman, beyinde saklanan birtakım hayaller arasında kıyas yapılmasıyla var olmaktadır.
Eğer bir insanın hafızası olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayısıyla zaman algısı da oluşmaz.
Bir insanın "ben otuz yaşındayım" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yıla ait bazı bilgilerin biriktirilmiş olmasıdır.
Eğer hafızası olmasa, ardında böyle bir zaman dilimi olduğunu düşünmeyecek, sadece yaşadığı tek bir "an" ile muhatap olacaktır.
>>> 1- Evrim 21.yy bilimsel bulgularıyla tamamen çökmüştür, onun için dini karıştırmayın... Tabii tabii eminim öyledir. Madde alemi var mıdır yok mudur bilmem ama sizin hayal aleminde yaşadığınız belli.
>>> 2- Eyleme geldimi koyu evrimcisiniz, söze geldimi " Din " den bahsedip milletin inancını yargılyorsunuz... Sizin inancınız din inancı falan değil. NCSE Reports'un yazısını açtık baktık, yalan söylediğiniz gün gibi ortada. Kalkıp din inancım var diye hata atmayın. Dindar adam yalan söylemez.
>>> 3- asıl siz bu edebiyata hiç girmeyin, zaten dinlerde insanlığın ve tüm canlıların Allah ın ol demesiyle yaratıldığı açık şekilde yazıyor... bunu bile saptırmaya çalışıyosunuz..
4- Evrim teorisi bilimsel olarak çökünce, zaten kökten reddeden inancımı karıştırmaya çalışıyosunuz anlamış değilim...
Siz benim dediğimi hiç anlamamışsınız. Evrime inanın, inanmayın, dini evrime uygun bulun, bulmayın, benim dini inancım var diyorsanız, yalan söyleyemezsiniz. Evrimle ilgili yalan söylüyorsunuz, olmayan şeylere olmuş diyorsunuz, sonra da din edebiyatı yapıyorsunuz.
bazı arkadaşlar (birilerine karşı ortak oluşum kurduklarını birşekilde iddia edenler)
Bilimsel her konuyu boğmak, mecrasından çıkarmak, saptırmak için elinizden geleni yapıyosunuz...
küçük insanlar KİŞİLERİ orta insanlar OLAYLARI büyük insanlar FİKİRLERİ tartışırmış...
Fikri her konuyu kişilere indirgeyip kişisel tartışmaya çekmeye çalışıyosunuz...Oysa ki fikriniz varsa söylersiniz, olmayıncada hakaretvari üsluba devam ediyosunuz, ama nafile amacınıza ulaşamazsınız...
Kişileri, olayları aşında Fikriniz varsa söyleyin, yoksa yazmış olmak için yazmanızada gerek yok...
21 .yy ın bilimsel bulgularıyla çökmüş olan evrim teorisini (i.e. % 0) bir yandan savunmaya çalışıyor, bir yandan da " Yaratılış Gerçeğini " (i.e. % 100) savunan arkadaşları da sözde din adına yargılamaya kalkıyosunuz... Her renge giriyosunuz işinize geldiği gibi TAM İBRETLİK...
Tüm saptırmalarımıza rağmen konuyla ilgili görüşlerimize devam edelim.....
Zaman bir algıdan ibaret olduğuna göre de, tümüyle algılayana bağlı, yani göreceli bir kavramdır.
Zamanın akış hızı, onu ölçerken kullandığımız referanslara göre değişir. Çünkü insanın bedeninde zamanın akış hızını mutlak bir doğrulukla gösterecek doğal bir saat yoktur. Lincoln Barnett'in belirttiği gibi "rengi ayırt edecek bir göz yoksa, renk diye bir şey olmayacağı gibi, zamanı gösterecek bir olay olmadıkça bir an, bir saat ya da bir gün hiçbir şey değildir"5
Zamanın göreceliği, rüyada çok açık bir biçimde yaşanır. Rüyada gördüklerimizi saatler sürmüş gibi hissetsek de, gerçekte herşey birkaç dakika hatta birkaç saniye sürmüştür. www.maddeninardindakisir.com
kaynaklar: 1.Tim Folger, "Buradan Sonsuzluğa", Discover, Aralık 2000, s.54 2.François Jacob, Mümkünlerin Oyunu, Kesit Yayınları, 1996, s. 111. 3.Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varlık Yayınları, 1980, s. 58.52-53 4.Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varlık Yayınları, 1980,s. 17 5. Lincoln Barnett, Evren ve Einstein, Varlık Yayınları, 1980,s. 58
Konuyu biraz daha açıklamak için bir örnek üzerinde düşünelim. Özel olarak dizayn edilmiş tek pencereli bir odaya konup, burada belirli bir süre geçirdiğimizi düşünelim. Odada geçen zamanı görebileceğimiz bir de saat bulunsun. Aynı zamanda odanın penceresinden güneşin belirli aralıklarla doğup-battığını görelim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, o odada ne kadar kaldığımız sorulduğunda vereceğimiz cevap; hem zaman zaman saate bakarak edindiğimiz bilgi, hem de güneşin kaç kere doğup battığına bağlı olarak yaptığımız hesaptır. Örneğin, odada üç gün kaldığımızı hesaplarız.
Ama eğer bizi bu odaya koyan kişi bize gelir de, "aslında sen bu odada iki gün kaldın" derse ve pencerede gördüğümüz güneşin aslında suni olarak oluşturulduğunu, odadaki saatin de özellikle hızlı işletildiğini söylerse, bu durumda yaptığımız hesabın hiçbir anlamı kalmaz.
Bu örnek de göstermektedir ki, zamanın akış hızıyla ilgili bilgimiz, sadece algılayana göre değişen referanslara dayanmaktadır.
"
Zamanın göreceliği, bilimsel yöntemle de ortaya konmuş somut bir gerçektir. Einstein'ın Genel Görecelik Kuramı ortaya koymaktadır ki zamanın hızı, bir cismin hızına ve çekim merkezine uzaklığına göre değişmektedir. Hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha ağır daha yavaş işleyerek sanki "durma" noktasına yaklaşmaktadır.
Bunu Einstein'ın bir örneği ile açıklayalım. Bu örneğe göre aynı yaştaki ikizlerden biri Dünya'da kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna çıkar. Uzaya çıkan kişi, geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır. Bunun nedeni uzayda seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır. Aynı örnek bir baba ve oğul için de düşünülebilir; "eğer babanın yaşı 27, oğlunun yaşı 3 olsa, 30 dünya senesi sonra baba dünyaya döndüğünde oğul 33 yaşında, baba ise 30 yaşında olacaktır."1
Zamanın izafi oluşu, saatlerin yavaşlaması veya hızlanmasından değil; tüm maddesel sistemin atom altı seviyesindeki parçacıklara kadar farklı hızlarda çalışmasından ileri gelir. Zamanın kısaldığı böyle bir ortamda insan vücudundaki kalp atışları, hücre bölünmesi, beyin faaliyetleri gibi işlemler daha ağır işlemektedir. Kişi zamanın yavaşlamasını hiç fark etmeden günlük yaşamını sürdürür
1. Paul Strathern, Einstein ve Görelilik Kuramı, Gendaş Yayınları, 1997, s. 57
Modern bilimin bu bulgularının bize gösterdiği sonuç, zamanın materyalistlerin sandığı gibi mutlak bir gerçek değil, göreceli bir algı oluşudur. İşin ilginç yanı ise, 20. yüzyıla dek bilimin farkında olmadığı bu gerçeğin, bundan 14 asır önce indirilmiş olan Kuran'da bildirilmesidir. Kuran ayetlerinde, zamanın izafi bir kavram olduğunu gösteren açıklamalar bulunur.
Modern bilim tarafından doğrulanan, zamanın psikolojik bir algı olduğu, yaşanan olaya, mekana ve şartlara göre farklı algılanabildiği gerçeğini pek çok Kuran ayetinde görmek mümkündür. Örneğin bir insanın bütün hayatı, Kuran'da bildirildiğine göre çok kısa bir süredir:
Sizi çağıracağı gün, O'na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız. (İsra Suresi, 52)
Gündüzün bir saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları bir arada toplayacağı gün, onlar birbirlerini tanımış olacaklar… (Yunus Suresi, 45)
Bazı ayetlerde, insanların zaman algılarının farklı olduğuna, insanın gerçekte çok kısa olan bir süreyi çok uzunmuş gibi algılayabildiğine işaret edilir. İnsanların ahiretteki sorguları sırasında geçen aşağıdaki konuşmalar bunun bir örneğidir:
Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz. (Müminun Suresi, 112-114)
Başka bazı ayetlerde de, zamanın farklı ortamlarda farklı bir akış hızıyla geçtiği bildirilir:
... Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47)
Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4)
Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5)
Bu ayetler, zamanın izafiyetinin çok açık birer ifadesidir. Bilim tarafından 20. yüzyılda ulaşılan bu sonucun bundan 1400 yıl önce Kuran'da bildirilmiş olması ise, elbette, Kuran'ın zamanı ve mekanı tümüyle sarıp kuşatan Allah'ın indirdiğinin bir delilidir.
Zamanın İzafiyeti, Kader Gerçeğini de Açıklamaktadır
Zamanın izafiyeti ile ilgili açıklamalardan ve ayetlerden görüldüğü gibi, zaman algıya değişkenlik gösteren, sabit olmayan bir kavramdır. Örneğin bizim için milyarlarca yıl süren bir zaman dilimi, Allah katında bir andır. Bizim için 50 bin yıllık bir süre melekler ve Cebrail için bir gündür.
Bu gerçeğin bilinmesi, kader konusunun kavranması için çok önemlidir. Çünkü kader, Allah'ın geçmiş ve gelecek tüm olayları "tek bir an" içinde yaratmış olmasıdır. Bu da, Allah katında evrenin yaratılış anından kıyamete kadar olan her olayın yaşanmış ve bitmiş olması demektir. İnsanların önemli bir bölümü, Allah'ın henüz yaşanmamış olayları önceden nasıl bildiğini, Allah katında geçmiş ve gelecek tüm olayların nasıl yaşanıp bittiğini ve kaderin gerçekliğini bir türlü kavrayamazlar. Oysa "yaşanmamış olaylar" bizim açımızdan yaşanmamış olaylardır. Çünkü biz Allah'ın yarattığı zamana bağlı olarak yaşamımızı sürdürürüz ve hafızamıza verilen bilgiler olmadan hiçbir şey bilemeyiz. Allah, dünyadaki imtihan ortamı gereği "gelecek" olarak isimlendirdiğimiz olayları hafızamıza vermediği için, gelecekte ne olacağını da bilemeyiz. Allah ise zamana ve mekana bağlı değildir, zaten bunların tümünü yoktan yaratan Kendisidir. Bu nedenle Allah için geçmiş, gelecek ve şu an hepsi birdir ve hepsi olup bitmiştir. Allah bir olayın sonunu görmek için beklemez. Zaten bir olayın başı da sonu da O'nun katında tek bir anda yaşanır. Örneğin Firavun'un nasıl bir sona uğradığını Allah daha Hz. Musa'yı Firavun'a göndermeden. Hz. Musa daha doğmadan, hatta Mısır devleti daha kurulmadan önce bilir ve tüm bu olayar Firavun'un sonu ile birlikte Allah katında tek bir an olarak yaşanmıştır. Ayrıca Allah için geçmişi hatırlama diye bir şey de yoktur. Geçmiş ve gelecek hazır olarak Allah'ın daima karşısındadır., hepsi aynı anda mevcuttur.
Bir insan tüm hayatını bir film şeridi olarak düşünürse, biz bu şeridi video kasetten seyreder gibi seyrederiz ve kasedi ileri almak gibi bir imkanımız yoktur. Allah ise, bu film şeridinin tamamını aynı anda görür ve bilir. Zaten bu filmi tüm detaylarıyla tespit etmiş ve yaratmış olan O'dur. Biz nasıl bir cetvelin başını, ortasını ve sonunu bir kerede görebiliyorsak, Allah bizim bağlı olduğumuz zamanı başından sonuna kadar tek bir an olarak sarıp kuşatmıştır. İnsanlar ise sadece zamanı gelince bu olayları yaşayıp, Allah'ın onlar için yarattığı kadere tanık olurlar. Bu, dünya üzerindeki bütün insanların kaderleri için bu şekildedir. Bugüne kadar yaratılmış ve bugünden sonra da yaratılacak olan bütün insanların dünya ve ahiretteki hayatları, her anları ile Allah'ın katında hazır ve yaşanmış olarak bulunmaktadır. Allah'ın sonsuz "hıfzı"nda, milyarlarca insanla birlikte tüm canlıların, gezegenlerin, bitkilerin, eşyaların kaderinde yazılı olaylar da hiç eksilmeden veya kaybolmadan durmaktadır. Kader gerçeği, Allah'ın Hafız (Muhafaza eden, Koruyan) sıfatının, sonsuz gücünün, kudretinin ve büyüklüğünün tecellilerinden biridir.
xserden aynen devam
quote:
Orjinalden alıntı: xserden
Zamanın göreceliği, bilimsel yöntemle de ortaya konmuş somut bir gerçektir. Einstein'ın Genel Görecelik Kuramı ortaya koymaktadır ki zamanın hızı, bir cismin hızına ve çekim merkezine uzaklığına göre değişmektedir. Hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha ağır daha yavaş işleyerek sanki "durma" noktasına yaklaşmaktadır.
Bunu Einstein'ın bir örneği ile açıklayalım. Bu örneğe göre aynı yaştaki ikizlerden biri Dünya'da kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna çıkar. Uzaya çıkan kişi, geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır. Bunun nedeni uzayda seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır. Aynı örnek bir baba ve oğul için de düşünülebilir; "eğer babanın yaşı 27, oğlunun yaşı 3 olsa, 30 dünya senesi sonra baba dünyaya döndüğünde oğul 33 yaşında, baba ise 30 yaşında olacaktır."1
Zamanın izafi oluşu, saatlerin yavaşlaması veya hızlanmasından değil; tüm maddesel sistemin atom altı seviyesindeki parçacıklara kadar farklı hızlarda çalışmasından ileri gelir. Zamanın kısaldığı böyle bir ortamda insan vücudundaki kalp atışları, hücre bölünmesi, beyin faaliyetleri gibi işlemler daha ağır işlemektedir. Kişi zamanın yavaşlamasını hiç fark etmeden günlük yaşamını sürdürür
1. Paul Strathern, Einstein ve Görelilik Kuramı, Gendaş Yayınları, 1997, s. 57
ışık hızı onu neden gençleştiriyor. Uzun zamandır kafama takılan soru bu. Yani birinin hızlı hareket etmesi neden onun yaşlanmasına engel oluyor.
quote:
Orjinalden alıntı: evrimci
>>> 3- asıl siz bu edebiyata hiç girmeyin, zaten dinlerde insanlığın ve tüm canlıların Allah ın ol demesiyle yaratıldığı açık şekilde yazıyor... bunu bile saptırmaya çalışıyosunuz..
bence bu kadar iddalı konuşma bilimsel konularda bilgili olabilirsin ama yeterince veri toplamadan yorum yapmamak gibi temel bir kaide ye bile dikkat etmiyorsun
bahsettiğin ayet herşeyin "zınk" diye birden yaratıldığı anlamına gelmez.
örneğin Fahreddin Razi tefsirinde: "ol" denmesinden maksat eşyanın yaratılmasında ilahi kudretin süratle nüfuz ettiğini göstermektedir. Bir de Hak teala nın eşyayı düşünmeksizin , denemeksizin yarattığını gösterir. diyor
ben bir müslüman olarak Allah'ın canlılığı evrim yoluyla yaratmasını olası görüyorum,
fakat evrim teorisi ve dini yönü hakkında yeterli bilgim olmadığı için net bir fikrim yok...
quote:
Orjinalden alıntı: vese
ben bir müslüman olarak Allah'ın canlılığı evrim yoluyla yaratmasını olası görüyorum,
fakat evrim teorisi ve dini yönü hakkında yeterli bilgim olmadığı için net bir fikrim yok...
Gözlerden asla kaçmaması gereken bir gerçek, evrim teorisi-yaratılış tartışmasında temel meselenin "tesadüf" iddiasında odaklanmış olmasıdır. Evrim teorisini savunanlar, canlılığın bir tesadüfler zinciri ile oluştuğu iddiasındadırlar. Darwin'in yazılarının özü budur ve onu izleyen tüm evrimciler aynı iddiayı korumaktadır. Evrim teorisinin varlık amacı bu iddiadır.
Aynı zamanda evrim teorisinin saçmalığı da bu iddiadan kaynaklanmaktadır, çünkü bilim doğada "tesadüfün" değil "tasarımın" hakim olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, bir insan "tesadüf" iddiasını kabul etmedikten, canlıların Allah tarafından yaratıldığını tasdik ettikten sonra, temelde doğru bir anlayışa kavuşmuş olur.
Yaratılış gerçeğini kavradıktan sonra ise, bir insanın yapması gereken, "yaratılışın nasıl bir sistemle olduğunu" anlamaya çalışmaktır. Bunun için önünde iki kaynak vardır:
1) Bilimsel kanıtlar, özellikle de canlıların dünya üzerinde nasıl bir formda çıktıklarını gösteren fosil kayıtları.
2) Kuran'da bu konuda verilen İlahi bilgiler.
İşte "evrimci yaratılış" tezi, bu iki kaynak açısından da hatalıdır. Ne bilimsel bulgular canlı türlerinin birbirine dönüştüğünü göstermektedir, ne de Kuran ayetlerinde yaratılışın bu şekilde olduğuna dair bir ifade vardır. Aksine, fosil kayıtları farklı canlı gruplarının yeryüzünde aniden ve özgün yapılarıyla belirdiklerini göstermektedir. Kuran ayetleri ise, canlıların Allah tarafından metafizik bir biçimde, tek bir "Ol" emriyle yaratıldığını haber vermektedir.
CAN çok güzel açıklamışsın
@can32, alpar
bu konu hakkında çok yazıp çizdiğim için size ayrıca cevap vermeyeceğim