Şimdi Ara

Yerli Tohum Bitirildi.. İthal tohumun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısınız ? (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
89
Cevap
2
Favori
6.402
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
74 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ekmek meselesini bilmiyor değilim, tersine o konuda en az 3 kitap bitirdim (William Davis, David Perlmutter ve Loren Cordain'in kitapları)



    Ruşeym - Wheat Germ - Buğday Embriyosu.



    https://en.wikipedia.org/wiki/Cereal_germ 'da ruşeym lektin içerir diyor. Yani ruşeym ne kadar cok vitamin ve protein içerse de lektin zehirli / toksik bir maddedir.



    İnsanlığın oluşumundan beri var olan birşey değil buğday, sadece son 10bin yıldır var.



    Lobi yaptığım yok, sadece sağlığa zararı her türlü bilimsel ispatlanmış olan ekmek ve bugdaya karşı insanları bilgilendirme ve fikir alışverişi yapıyorum.



    Bu arada ailemde ben hariç herkes ekmek yediği için eve ekmek alıyorum maalesef. Fakat hangi fırından alırsam alayım hepsi BERBAT ekmek yapıyor. Hamur gibi cıvık, az pişmiş. Cok pişse yanmış kabugu sertleşmiş. Renk gri. Güyya esmer bugday ile yapılmış ekmek diye satıyorlar fakat içine kahverenk birşey katılmış beyaz hamur.Kandırma ve aptal yerine konulma had safhada fırıncılık sektöründe. ben yemediğim için sorun değil fakat aile üyeleri yiyor ve şikayet ediyorlar . Fiyatlar da arttı. Ufak bir cavdar ekmeği 3,5TL. Son olarak bazı fırınlarda aşırı ışıklandırma ve aşırı gösterişli dükkan düzenleme olayı var bir giriyorsun altın kaplama dolaplar özel tasarım stand'lar, kuyumcu dükkanında yok o kadar lüks. Nihayetinde fırıncısın ve ekmek satıyorsun ayıp.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • İnsan yerleşik hayata geçmeden önce avcı toplayıcıdır. O dönemde ya Et yerdik ya da bulduğumuz meyve sevze vs..

    Bugün bile açıp izlediğinizde bu kabilelerde şişman insan bulamazsınız..

    Sonra yerleşik tarım döneminde bulgur, pirinç, bir sürü lifsiz karbohidrat tarım ürünü vs ekip biçilmeye başlandı bunların sıfır yararlı olduğunu düşünüyorum.

    Bunlar bana göre günü kurtarmak için yenen ama insanı içerden çökerten hayatta kalmaya yarayan besinler.. Dışarıda görüyoruz davul gibi göbeği olan insanlar var.

    Patates, Makarna, Pilav, Un, Şeker bunlar beş para etmez lifsiz gıdalardır. Bir ara keto diyet yaptım, yediğim en ağır karbo yoğurt içine atılan biraz çavdar ezmesi yada yulaf idi.

    Ha süt demişsiniz süt falan da hikaye, sütü anca doğumdan sonra 1 yıl içersin ondan sonra gerek yok. Süt olayı da komple diary endüstrisinin tuzağıdır.

    Çocuklara süt de süt, b var sütte ya... Doğada hangi memeli anasını emdikten sonra yıllarca süt diye diretiyor?

    Veganlar süt konusunda çok haklı ineği hamile tutuyorlar, paso süt üretiyor! Süt canlının yavrusuna vermesi içindir.

    Naçizane görüşüm budur. Bir de çok et yiyince iskorbit oluyor, özellikle eski zamanlarda denizcilerde c vitamini eksikliği yüzünden görülen bir hastalık.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: slymngbs48

    Kendimi bildim bileli domates işi ile uğraşıyoruz tohumlar İsrail ithal geliyor Antalya bölgesinde yeşilendirilip dağıtım yapılıyor.Bildiğiniz gibi büyük ilaç şirketleri İsrail menşeili öyle ki domates fidesinin hangi ayda ne hastalık olacağı programlı ve verelecek ilaçta belli yine o İsrail markasının ilaçlarını alıyoruz , biz bu ilaçları vermezsek ürün olmuyor verim alınmıyor böyle pislik bir düzen var yetişen domateslerin tohumunu dikip kendimiz yapsak bir daha ki fide çiçeklenmiyor adamlar öyle ayarlamış
    Eski tohumlar ne oldu?
    2 sene kadar antalyanın sera merkezi finike-kumlucada yaşadım her yer sera her yer tohumcu doluydu. Ancak bir tane düzgün domates yiyemedik.
  • Vanished Man V kullanıcısına yanıt
    Hocam büyük kurumsal şirketleri diyorsan onlar var ama eski sistem domatesi kurutayım tohumunu dikeyim olayı yok olmuyor

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Way gavur tohumu way
  • mhmt042 M kullanıcısına yanıt
    bence sende revivo nun yorumuna kendince farklı bir bakış ve yorum getirmişsin ama sende de hata büyük
    orjinal tohum şuan dünyadaki en önemli madde. hatta platinden bile daha değerli.

    yazacaklarım her ikinize başta muhalefet sonrasında da hata cümlelerine dolaylı destek mahiyetindedir

    insan hayatı için bot/bitki türü gıdalar evet önemlidir. ama insan aynı zamanda otcul bir canlıdır. bunu biyolojik olarak isbatı kolay aslında. senin söylemine göre hayatını ren geyikleri ile geçiren ve fok avlayarak vs yani sürekli hayvani gıdalar ile beslenen bir toplumun neden bedensel güçleri ????
    afrika ve brazilya (avustral yada çok az kaldı) gibi ülkelerde hala yabani hayatı seven ve yaşayan topluluklar var. beyaz adamın ayak bastığı her yer çoraklaştığı iin bunlarında av ve avlanma alanları daraldı. çok eski tarihi belgelere bile baksak eski amerikan yerlileri de çok matrak insan toplulukları değil. hatta maya ların mısır ekimleri belkide tarihi olarak en eski kalıntılardan biridir.

    insan bünyesel olarak her 2 gıda ile sorunsuz hayat süren varlık grubundan. bahsettiğiniz kedi köpek et ile beslenmemesi halinde bile yaşamını devam ettirebilecek yapıda.
    doğal yaşam için her gıda türünün dengeli alınması mantıklı.
    evet buğday tüketimi konusundaki yorumlarınıza katılıyorum. obeziteyi tetiklemesi, şişman bir yapının oluşumunda yüksek... ama bunu kullanım şekliniz ile.. günümüzdeki beyaz ekmek diye tabir ettiğimiz katkılı ekmek.. marketlerde satılan ve etiketinde "Kepekli Ekmek" yazısı bir ticari kandırmacadır. evet içinde kepek var... ama alınan düşük kaliteli beyaz buğdaya katılmış kepek ile oluşan ekmek. dikkat ederseniz zaten bu kepek oluşumuda hamur içindeki kepek partikülleri görülür. ama olması gereken ekmek ise, buğday tanesinin kabuğu ile öğütülerek elde edilen un ile yapılan ekmek sağlık için faydalı olandır.. hani kayısı yerken çekirdeğini de yerseniz diyen....

    ülkemizde son dönemde yapılan kazılarda 3bin yıllık ve filizlenebilen buğday başta olmak üzere tohumlar elde edildi.. ege de bazı özel çiftliklerde bu tohumların birebir aynı olacak şekilde çoğaltılmasına çalışılıyor ama uygulamada yine hata var. yani o tohumlar güncel kimyasal gübre veya daha önce kimyasal gübre ile beslenmiş toprak da ekimi ve çoğaltımı yapılması halinde o tohumlar ARİ olma özelliklerini kaybedecekler

    ari tohumun faydası şu. siz üzerinde her türlü genetik ve ırk çaprazlamasını sorunsuz yapabilirsiniz. bugün marketlerden aldığınız herhangi bir buğday ürünü ise enaz 10 çaprazlama sonucu elde edilen tohumlardan üretiliyor.

    Irak çıkartmasında amerikan askerleri ilk planda saddam ın tohum bankasını vurdular

    peşmerge ve pkk lılar ise nufus dairesi ile tapu daki belgeleri yakmaya gitti.. amerikanın ve avrupa askerlerinin diğer bölükleri göstermelik petrol kuyularına da gitti ama amerika asıl en büyük çıkarımı kazancı tohum bankasını burarak kazandı. çünkü saddam ın en büyük hazinesi idi ARİ Tohum bankası.

    evet.... tohum piyasasına sahib olan dünya nın geleceğine de karar verir. gıda ve temiz su en yakın sorunlardan bir tanesi. afrika en belirgin açlık çeken ülkelere sahib.

    halkımız çok uzun süredir sofrasında en büyük tüketimi ekmek üzerinden yapıyor. vede maalesef yemek kültürümüz mide şişene ve artık hareketsiz kalana kadar bir şeyler TIKINMA üzerine.. zengin ve fakir... fakir ekmek ile, zengin ise.........
    bu arada sağlık açısından çok fazla tüketmek de ayrı bir sorun. sürekli dişçi ihtiyaç sebebleri de bundan

    bahsi geçen 3 veya 5 öğün yeme fiili de farklı bakış açılarının farklı hatalı yorumu. buna da en büyük sebeb medenileşme.. yani artık herkes bir şehir hayatı istemesi ve şehir hayatı kuralları ile yaşaması gereği... hala balkonlardan çöp atan buşalık suyu döken... gece 12 den sonra çok gürültü yapan komşulara sahib olsak bile...

    ülkemizde tarım hayatı dolaylı olarak ölüyor. bunda en büyük sorun çok geç kalınmış miras kanunudur. yani tarım arazilerinin miras ile bölünme sorunu. geçen sene bakanlığa bu konuda defalarca yazdım. onlarda kendilerince bazı zorlukları ve uygulamadaki durumu belirten yazılar yazdı.
    (sizde benzer sorun ve düşüncelerini paylaşmanızda fayda var.)
    çok uzun süre ülkemizde Kadastro çalışması yapılmadı. hatta kendi köyüm ve bazı çevre köylerde 1 adet tapu vardı. yakın zamanda kişilere bu bölündü.. e-devlet üzerinden baktığımda 7 farklı arazi içinde 141 akrabam ile 7 dönüm ü paylaştırmışlar. ama o araziler daha önce söz ile daha önceki nesiller arasında satışı gerçekleştirilmiş bana aslında kalan birşey olmadığı halde resmi belgeler bu tür bir miraz bölüştürmüş.. tüm nnufus kayıtları var ama satış belgesi olmayınca
    bunlar mevcud hükümet tarafından yapılan uygulamalardan.. bunlar cumhuriyetin ilk kuruluşu ve takib eden süreçte yapılmış olsa idi bahsettiğiniz sorunlar kısmen olmayacak idi..
    yani baba olan ferdin 20 dönüm arazisi 5-6 çocuk arasında paylaştırılamayacak.. paylaşanlar bu payı satamayacak... yani birim tarım alanı 500m lik alanlara bölünmeyecek idi.
    mevcut tarım arazilerinde en büyük sorunlardan birisidir.

    doğuda adamın 250 dönüm arazisi var. ama dönüm başına oratalama 250kg buğday alırken... çukurova da bu oran 600kg üstünde olması çoğrafik ve meteorolojik şartlardan. ve eskiden insanlar birbirlerinin tarlasında çalışarak ortaklaşa harman ederken, şimdi çiftçi çocukları "ben dahil" tarla çalışmak istemiyoruz. ırgat dediğimiz tarım işçileri eskiden günde 10 dönüm çapa yaparken geldiğimiz günde 3 dönüm çapa yapmak işkence oluyor. vede istedikleri günlük yevmiye tarifsiz... bunda devletin veya mevcut hükümetin suçu ?
    yani fındık üreticisi senede 3-5 ton fındığını kendi aile ferdi ile toplamaya gücü yetmiyor iken.. ırgat tutması durumunda ise toplam fındığı verse ırgat parasını karşılamıyor.
    her tarım biriminde makineleşme olmuyor.. evet mısır dibini veya pamuk dibini yumuşatmak için bir tarım makinesi var ama ne kadar verimli ?
    veya kavun karpuz hasadı için halen makine yok. ben küçükken 4 kardeş 2 kamyon kavun karpuz toplarken şimdi 10 kişi 2 kamyon toplamıyor.
    dönemsel olarak bazı ürünlerin maddi veya satış değerleri düşüyor

    çukurova da çalışmak/yapmak istersen senede 3 hasad yapabiliyorsun. ama herkes aynı şeyi ekerse veya toplum olarak ilgimiz azalıyor ise.....
    erzurumda haziran 3 ünde kar yağdı.. eevt tutmadı hemen eridi ama durum bu... her ekim ayının sonuna doğruda kar kalacak şekilde yağar.. dolayısı ile bu bölgede senelik 1 defa hasad ancak imkan dahilinde. ama ülkenin en güzel besi otu da erzurumda üretilir. çünkü yaz aylarında bol rüzgar alarak kuru ot üretimi en güzel illerimizden biridir. karlı mı.. hayır... sadece kendi besi hayvanın için mantıklı.
    urfa da fıstık ekimi yapılır. ama rekortesi düşüktür antep e göre... ama aynı araziye ağaçlar arasına üzüm ekerek bu kayıbı azalmaya çalışanlar da var.. amasya da antep fıstığı dediğimiz ağaçlar bolca dikilmiş... baya da boy atmış olmasına - salkımdaki dane sayısı çok fazla olmasına rağmen daneler büyümüyor ve büyüyen danelerin içi boş. bereketli yeşilırmak burda faydasız oluyor.

    ege bölgesi üzümü ve incir gibi meyvaları ile meşhur iken... birçoğunuz bilmez.. ülkemizdeki en kaliteli pamuk üretimi ege rüzgarlarında büyür. aydın halkı erken hasad yapabilmek için incir meyvalarının kıçına yağ sürerek hızlı olgunlaşma sağlayarak kaliteyi düşürmekte... ve toplanan incir yemişlerine birçeşit muma benzer şey sürerek sanki çok ballı meyva izlenimi ile de sahte kalite paketlemektedir.
    arıcılar şeker kullanmadıklarını söylerler ama kışın arıları şeke rile beslerler dolayısı ile yeni çıkan arının da yapısı bozulur. ve hazıra meyilli olur. çok uzun uçuşlar yapamaz veya avcılarına karşı dayanıksız birey çıkar.

    pancar ekimi yapılan illerde pancar küsbesi olur. halkımız bu küsbeyi alır ama bunu süt de kullanmak yerine besi de kullanmaya çalışır sonucunda verim alamaz. kesime yakın doping iğneleri ile hayvanlarını şişirirler. hareketsiz ahırda büyüyen hayvanlarında et kalitesi düşer. yaşlı adam her zaman hayvan peşinde gidemediği içinde mecbur kalır. oğlu kızı adam olsun diye şehirde okumaya gönderir.. iki yaşlı aile büyüğü herşey ile olduğunca debelleşir

    burda tarım veya çiftçi hayatını hükümetler bitirmiyor. halk dolaylı olarak kendi hayatını zaten bitirdi.
    hükümetler buna ön tedbir alıp birşeyler yapabilir idi ama gelen kaç asırlık yığıntıyı da 16 ılda çözmek kolay değil. tarım konusunda hatalı yatırımlar da var tabiki ama akılların devlet millet için birleşmesi gerek öncelikle

    rahat muhalefet ve eleştiri koltuğundan çözüm arayışı ve önerisi safına katılmak da fayda var




  • tosuntosun T kullanıcısına yanıt
    Uzun ve BOŞ bir yazı.



    Ahah tohumu elinde bulunduran dünyanın kaderini belirlermiş; yığın medyanın dergisi gastesi uydu TV'sini fazla seyretmişsin.



    Ekonominin göçmesini tarımda berbat ürünlere karşılık tam kazık fiyatlarda olmasının sebebini Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sorunlara bağlayan biz zihniyet....



    Ah tabi domates toptan 40kuruştan cıkıp marketlerde 6TL'den satılıyor, ki burada bahsettiğimiz tahta gibi kuru , ilaçla düzeltilmiş, GDO'yla suyla şişirilmiş domates, bu durumun sorumlusu Cumhuriyetin ilk yıllarında alınan kararlar demi?



    Bomboş kofti ekmek, bugday, meyve ile Türk halkına atılan kazığın sebebi muhalefet demi?



    dur dur, uzun yazını not defterime kaydedeceğim, bir zihniyet nasıl olur da bu kadar uzun ve BOŞ düşünebilir onun örnek vakası olarak.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • IT ile ilgili teknik bilgiye sahib olabilirsin. ama diğer kişilerin bilgi ve tecrübesine sırf muhalefet olsun diye cevab yazmışsın

    madem çok biliyorsun. hatalarımı teknik olarak isbat et.

    cumhuriyetin ilk yıllarına bağladığım sorun Kadstro... haricindeki diğer sorunlar asırları aşan bir sorun dediğim kısmı okumayan veya o kısımları görmezden gelerek seçim de kazanan biz olduk diyen ama aldığı en kötü seçim sonuçlarından birine sahib patırtının 3 den birini alması değl de nedir ?

    bomboş kofti ekmek... bunu istersen gıda mühendislerinden sor...

    ve ARİ TOHUM un biyoloji deki önemini de git bir biyolog ile tartış
    sonra gel öğrendiklerini hatamı aktar

    boş muhalefet yapmak sizin mesleğiniz olmuş ama onu da teknik yapamıyorsun

    sco ile aynı sona mizdarib kalıyorsunuz
  • Konunun vehametini görmek için Soner Yalçın'dan Saklı Seçilmişler kitabını okumanızı tavsiye ederim. İşin arkasında dünyayı yöneten güçler var. Başta Rockfeller ailesi.

    Sertifikalı tohum dayatmasıyla bizim yerli tohumlarımızın önü kesildi. Bulundurmak serbest ama ticari satışı yasak. Kendine kadar yapabilirsin, satamazsın diyorlar. İlle sertifikalı olacak. Yerli tohuma sertifika da aldırmıyorlar. İlle de hibrit olacak, mahsülden tohumluk çıkmayacak, her sene her sene tohum almak gerekiyor.

    - GDO'lu hibrit tohumu alıyorsunuz,
    - Bu tohuma şu ilacı kullanmak gerek diyorlar yoksa verim alamazsın. Onu da tohumu satandan satın alıyorsunuz,
    - O tohuma o ilacı kullanınca şu gübreyi kullanman gerek diyorlar. Onu da tohumu ve ilacı satandan alıyorsunuz,
    - Sonra o üründen yiyip hasta olunca tedavi için ilacı da o tohumu, gübreyi, ilacı satandan alıyorsunuz.
    * Sistem öyle güzel ki kimse farkında değil.

    Sadece gluten intoleransı olan yani ÇÖLYAK olarak bilinen hastalığın son 20 yıldaki artışı hiç küçümsenecek gibi değil. Çocukların daha çabuk hastalandığı, daha küçük yaşta ergenliğe girdiği, daha çok alerjik vakanın ortaya çıktığı, kanserlerin artık çocuklarda bile görüldüğü ve ölüm sebebi olarak daha çok kanser vakalarının ortaya çıktığını herkes biliyor.

    Petrolü kontrol eden ülkeleri, gıdayı kontrol eden insanları kontrol eder. İkisini birden kontrol eden dünyayı kontrol eder. Rockfeller ailesi bu işi 200 yıldır yapıyor.

    Komplo teorisi gibi gelmesin. Irak'ta BAAS rejimi yönetimi ele geçirdiği ve petrolü millileştirdiği zaman Cargill firması tarafından yüksek civalı buğday tohumları ithal edildi. O dönem Irak'ta binlerce kişi bu yüksek civalı buğdaydan dolayı öldü, binlerce hayvan telef oldu ve parkinson hastalığının en büyük sebeplerinden biri olan civa yüzünden şu an Irak'ta parkinson hastalığı çok yaygın.

    Bizim milli kavılca buğdayımız yerine ithal buğday ektiriliyor. Kavılca'nın gluten oranı diğerlerine göre daha düşük ve daha sağlıklı. Vitamin ve mineral olarak diğer buğdaylara göre daha zengin, soğuk iklime daha dayanıklı, glisemik indeksi daha düşük yani kan şekeri oranını daha az etkiler. GDO'lu tohumlarda ise durum tam tersi, kan şekerini ani yükselten sonra tekrar ani düşünce açlık hissi oluşturan ve insülin direnci oluşturan yapıdadır. Hepimizi yavaş yavaş zehirliyorlar.

    Yine Soner Yalçın yazdı zamanında, sarayda RTE ye özel kümes ve tarım alanları var. Halkın nasıl zehirlendiğini gayet iyi biliyor. Yani halkın yediğinden yemiyor, kendine özel yetiştiriyor. Bununla ilgili dava da açılmış ve Soner Yalçın kazanmış.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fractal design -- 24 Eylül 2018; 12:14:45 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: slymngbs48

    Kendimi bildim bileli domates işi ile uğraşıyoruz tohumlar İsrail ithal geliyor Antalya bölgesinde yeşilendirilip dağıtım yapılıyor.Bildiğiniz gibi büyük ilaç şirketleri İsrail menşeili öyle ki domates fidesinin hangi ayda ne hastalık olacağı programlı ve verelecek ilaçta belli yine o İsrail markasının ilaçlarını alıyoruz , biz bu ilaçları vermezsek ürün olmuyor verim alınmıyor böyle pislik bir düzen var yetişen domateslerin tohumunu dikip kendimiz yapsak bir daha ki fide çiçeklenmiyor adamlar öyle ayarlamış
    Her ne kadar bilimde ileri olsalar da her ne kadar tohumları bozsalar da bu asla %de 100 olamıyor. İşte biz o %1-5'lik kısım üzerinden yürürsek yine meyve veren tohumlara ulaşabiliriz.

    Gözüne kestirdiğin sence tohumluk olabilecek güzel ve olgun bir domatesi al. Çekirdeklerini yeniden filizlendir ve onları büyüt. Bu fidelerden ancak bir iki tanesinde mutlaka çiçek açar domates verir. Diğerleri çöp. Sadece bu domates veren fideleri büyüt ve yine içlerinden en güzel tohumluk ve olgun olanı domatesi al. Yine tohumlarını filizlendir bu sefer çiçek açan fide sayın 5-10 civarına çıkacaktır. Onları yine büyüt güzel domateslerinden yine tohum alarak filizlendir ve bu döngüye devam et. Her seferinde çiçekli yani meyveli fide sayın artacaktır ama tabi bu uzun bir süreç olacaktır.


    Ben bunu kendim ithal karpuz ve kavunda özellikle denedim bir kaç yıl sonunda verim ve meyvede güzel bir artış oldu




  • Rindaman kullanıcısına yanıt
    Yorumun ilk yarısı son derece iyi ve doğru ancak 2.yarıda süt ile başlayan kısımdan itibaren tamamen yanlış değerlendirme var.



    süt dediğin gibi diary endüstrisinin sömürdüğü bir ürün fakat büyük ölçüde sömürdüğü bir alan. sütü işlemeden doğal sekilde tüketiciye ulaştıran çalışan sütçü ve klasik süthaneler var hala, onların sütü bu denklemin dışında ve işlenemiş, kaynatılarak faydalı maddeleri öldürülmemiş, homejenize edilmemiş saf, çiğ ve doğal süt hem cok lezzetli hem de cok faydalı. Bu konuda dünyaca ünlü Doktor Mercola'nın belgelere dayalı makalesine bakınız. Mercola çiğ sütün pastörize süte göre açık ara üstün old söylüyor:



    https://forum.donanimhaber.com/dunyaca-unlu-doktor-mercola-cig-sut-pastorize-sute-gore-acik-ara-ustun--135060603



    Ben 1+ aydır çiğ süt içmeye başladım. Cok cok cok önemli ve cok cok cok iy gelişmeler yaşadım. Ancak dikkat! Kırda yaşayan serbestçe ot çimen yiyen düzgün ineklerin sütünden bahsediyorum. Ve orada sürekli et yemekten kaynaklı C vitamini eksikliği ve iskorbit vs rahatsızlıktan bahsetmişsin ki o da doğru fakat yine cok önemli bir ayrıntı var: Yediğimiz et sadece kas eti. Fakat hayvanın kalp ve böbrekleri de yenilebilir ve onlarda organik C vitamini var. Kas etinde C vitamini yok. Dikkat edilirse yemek ve gıda sanayi kalp, böbrek, karaciger gibi şeylerden uzaklaşıp sadece kas etine ve daha da kötüsü "yağsız" kas etine yöneliyor ve bu bir piyasa tercihi değil, bilinçli bir yönlendirme. Kas eti pişirildiğinde aromatik bir koku bırakır ve tadı daha cekici olur fakat kalp ciger böbrek bunlarda öyle olmaz, ticari kâr açısından önemli yoktur. Fakat kalp ciger ve böbrekle fevkalade yüksek organik vitamin vardır. organik sıfatı burada kilit sözcük. Organik vitamini vücut tutar ve saklar ve gerektikçe kullanır. Hap , takviye olarak aldığımız vitamin organik değildir o yüzden %98+ vücüttan atılır, gereksiz yere böbreklerimizi yorar. Limon suyu,vs içindeki vitamin ise asidiktir, dişlere dişetlerine zararlıdır ve tahminen limon suyu C vitamini de vücutta saklanmaz, coğu atılır. Fakat kalp ve böbrekteki C vitamini vucutta saklanır. Yeniden şarj edilebilir batarya gibi düşünün, vücut onlaardan aldığı C'yi batarya gibi saklar.



    Tam tahıl - Whole grain 3.dünya ülkesi insanlarını doyurmak için düşünülmüş bir icattır ve insana zararlıdır ancak tahıl üzerine milyarlarca dolarlık endüstri oluştuğu için tahıl buğdayı kötülemek ekonomiyi tehdit olarak yorumlanabiliyor, amerikan doktor William Davis tahıl ve buğdayı kötülediği için kendisine "vatan haini" suçlaması yapıldığını söylüyor. Şu videoda Davis tahıl ve buğday olayının ne kadar pis bir ürün olduğunu tüm ayrıntısıyla anlatıyor.



    https://www.youtube.com/watch?v=UbBURnqYVzw W.Davis

    örnek bir SS:

    Yerli Tohum Bitirildi.. İthal tohumun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısınız ?
    William Davis

    Daha kısa video ve sayfalar da var. Bakınız..

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Soner Yalcin/ sakli secilmisler..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • tosuntosun T kullanıcısına yanıt
    Neyi ispat edeceğim ki? Sen kendi kendini ispat ettin. Pazardan geçenlerde kilosu 2,5TL'den kabaktan aşılanmış karpuz aldım 25TL'ye kazığın acısı hala içimde. Mahalle kenarındaki satıcıdan domates aldım, ki GDOlu 6TL. Boğazımızdan geçirilen bu kazığın sorumlusu olarak 16 yıllık iktidarı değil de Cumhuriyetin kuruluşunu gösteriyorsun, ha şimdi kadastro madastro ile kıvırmaya çalıştın ama gönderin ortada. Tarımdaki sorunların sebebi Cumhuriyet'in kuruluşu 16 yıllık iktidarIN ise o sorunlarla mücadele eden kahramanlar demi? Senin savunduğun şey insanlarn sağlıklı lezzetli gıda yemesi değil, siyasi piyonlar senin savunduğun...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Türk milleti alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Ekmeği elleme diyoruz gelip elliyor kokluyor utanmasa kırıp tadına bakacak. Şişkin görünümü güzel ekmek istiyor. Normal ekmeğin şişkin olmasının sebebi mayalanma sürecinin uzun tutulması. Ekmek aldığın yere bak eğerki ekmek 2 günde küfleniyorsa o katkısızdır. Çavdar konusu ise apayrı bir olay. İlk çıktığında rengi ekmekten farklı olsun diye içine kakao kattılar ama çavdarın rengi gerçekte çok açık kahverengidir. O yüzden alırken dikkat et.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • saçmalayarak kendi fikirsizliğini ve sürekli başkalarını şikayet etmeye bahaneler uydurmaya devam et

    hala aynı mavrayı savunuyorsun.. cumhuriyetin kuruluş zamanında kadastro yapılmış olsa idi ifademi aldın, beyinsizliğin içinde yorumladın.. ve beni cumhuriyetin ilk kurucularına düşman yeni hükümete savunucu yaptın

    ve çiftçinin yaşadığı sorunlar.. kalite düşürme işgüzarlık örneklerimi hiçe sayarak

    bi tükenmedi bu zihniyetsiz şikayetciler bu ülkeden de.. iş yapanlar ve yapacaklar fırsat olsa

    işin gücün şikayet

    yeme o zaman .. alma.. kendi ürünü ek git dedenin tarlasında.. bende sende bahsettiğin gdo suz gıdalar ile beslenelim....

    senin o oy zamanı veya yağmur - tufan vurduğunda.. fiyat düşük olduğunda OY İÇİN ve oy zamanı peşinden koşturduğun çiftçi kendi kendi bacağına sıkarken nerde idin

    hiç bir tarlada çalışıp iş yaptın mı veya gerçek bir ekim dikim yaptın mı da gelmiş burda hezayanlarını saçmalıyorsun

    sizin ömrünüz sco gibi olacak dedim... onu bile anlamaycak kadar cahilsin




  • tosuntosun T kullanıcısına yanıt
    Ne o huysuz virjin gibi atarlandın bakıyorum? Kaldırımda ayağın takılıp düşsen Ahh şu Cumhuriyet yok mu onun yüzünden diyecek zihniyette kişisin, orada yazdığın SCO vs kısaltmaların anlamına bakacağımı sandın? Bakmadım, ilgilenmedim diye hemen cehalet muhabettine başlamışsın. Cehaletle ilgili sorunların olmalı ki cehaletten bahsediyorsun. Şu ana dek ayırdığım zaman fazla sana. Şimdi tohumunu, tohum bankanı, tapunu kadastronu, Dünyanın Kaderini elinde tutacak siyasi piyonlarını topla ve kendi çapında başka kişilere takıl orada isteidğn kadar cehalet muhabetini de Cumhuriyet düşmanlığı yap.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >



  • < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Metacortex -- 24 Eylül 2018; 12:49:46 >
  • Metacortex kullanıcısına yanıt
    4dk baktım, ana konu net. Her bir sene domatesin tadı berbatlaşıyor, fakat bunun üstüne artık fiyatı da fahiş düzeyde. Almanya da domates kilosu markette 1avro ve İspanyadan ithal. Bizde işportacı tezgahında bile kilosu 6TL. Durum ortada.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tuğkan-0153

    

    Konuyu bilimsel açıdan ispatlayan 5-6 link gönderdim. Ancak pratik olarak da ispatlı. Bugün Bursa'da İskender kebapçısı önünde uzun kuyruklar vardır. Kaliteli etten köfte ve döner yapan yeni ve uygun fiyatlı bir lokanta açıldı Bursa'da ve hergün önünde kuyruk var. Et insanları birşekilde kendisine cekiyor. 2 kere 2 dört kadar açık bir konu. Börekçi, pilavcı önünde kuyruk olmaz.





    İnsanlık bugünlere et yiyerek değil, buğday yiyerek geldi diyorsun da bak almanlar her gün döner yiyorlar.



    Stuttgart'ta Türk dönerci Yüksel Doğan, dükkanı önünde her zaman kuyruk varmış. Ekmek arası döner €4,5. Tabakta döner (tahminen 200gram) €9 Yani bizdeki 9TL. Et insanları cekiyor, kendisine abone ediyor.









    Buğday, sebze, ot ise etin yanında ancak garnitür olabilir. Onlarla insan doymaz. Ekmek sebze ot bunları kediye köpeğe atsan yemez.



    Sabah kahvaltısında börek yiyordum bir ara. Bir ağırlık bağlıyordu ki sormayın. Düzgün yaşayabilmek için vücudumuza uygun gıda almak zorundayız. Şimdi sadece et süt yumurta balık yiyorum ve süper sağlıklıyım. Kendi kendime sordum, onca yıl neden börek bulgur makarna fasulye takıldım dedim? Alışkanlık, medya, cevre öyle olduğu için gerçekten istediğim için değil.



    Ben size söyleyeyim: Türk insanını sadece buğday, tahıl, bakliyat ürünlerine mahkum etmek istiyorlar. Bu gönderi dahi bunun bir ipucudur. Tohumu önemli bişey gibi göstermeye çalışan bir konu bu.
    Aynen katılıyorum. Tecrübe ile sabittir. Özellikle tahıl ve tahıldan yapılan ürünler son derece sağlık için tehlikeli. Aklınıza gelebilecek otoimmün hastalıkların yani günümüze özgü mikropsuz hastalıkların ana sebebi tahıllardır. İnsanları mankurtlaştırmak için en iyi yöntem tahılla toplumu doyurmak.

    Türklerin tarihini incelersek binlerce yıl göçebe hayatı yaşamış, hayvancılıkla geçimini sağlamıştır. Beslenmeleri büyük oranda hayvana özellikle keçi türü (tahılı pek sevmezler) hayvanları besleyerek karınlarını doyurmuşlar. Avcılıkta da iyidir türk milleti. O yüzdendir ki türk milleti esaret altına girmemiş, onlarca büyük imparatorluklar, devletler kurmuş, karşılarına kim çıksa yenmiştir. Türklere o yüzden barbar lakabı takmış avrupalılar. Et tüketen insan fiziksel olarak güçlü olur. Kolay kolay hastalanmaz. Tabiki eti yerken yeşil yapraklı sebze ile tüketirsek sindirim daha kolay olur...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.