Şimdi Ara

Yeni Hikaye- Zaman Girdabı (Bölüm 1)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
181
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 1. Bölüm

    Bir guguklu saat çalıyordu. Ama kimse aldırış etmedi. Sonra 150 desibel değerindeki o koca siren çaldı. Herkes yataklarından kalktı, sevinç içindeydiler. Çünkü okulun son günüydü. Herkes karne almak için hazırlandı. Turuncu saçlı Mehmet Molekül hariç…
    O tasdikname alacaktı. On beş dakika sonra yemekhaneye gidip yemek yediler. Mehmet’in yakın arkadaşı ne olduğunu sordu. Çünkü Mehmet üzgündü. Mehmet, Disiplin Kurulu’na gideceğini söyledi. Sebebini bilmiyordu. Aslında biliyordu da söylemiyordu.


    2 saat sonra Disiplin Kurulu’na gitti. Odanın kapısında siyah harflerle “Davranış Değerlendirme Kurulu” yazıyordu. İçeri girdi. Orada en az 20 öğretmen vardı. İki nöbetçi hazır ol durumuna geçti. Kurul 3 sayfalık iddianameyi okumaya başladı. İddianameye göre, sanık Kimya dersinde okula zarar vermişti. Ama sadece laboratuvarın çatısı uçmuştu.
    Aslında Mehmet öğretmene azot yerine hidrojen vermişti. Sonra deney tüpü fokurdamaya başladı ve laboratuvar patladı. Allahtan Mehmet masanın altındaydı. Ama bu onu kurtarmayacaktı.
    Ondan sonra, kurul başkanı onun suçunu açıkladı. Mehmet, kuruldakilere teşekkür edip başarılar diledi ve odadan çıktı.

    Artık Mehmet yalnız bir insandı. Sevdikleri birer birer gidiyordu. Dostun kara günde belli olduğunu anladı. Bir tane babası vardı, o da 16 yıldır yemeden içmeden kesilmişti. Çünkü eşi ölmüştü. Mehmet daha annesini göremeden öksüz olmuştu. Bu çok acıydı ama buna katlanmak zorunluydu.
    Mehmet, Yeşiltepe sokaklarını aşındırırken birden aklına yıldırım çaktı. Işık Gazetesi’ne başvuracaktı. Gazete 1989’da kurulmuştu. Pek ünlü değildi. Çünkü yerel bir gazeteydi. Ama baskı sayısı kaygısı yüzünden iflas noktasına geldi. Mehmet’e “Çocuk işçi çalıştırıyorlar!” diyemezlerdi. Çünkü iflas noktasına gelmesi çok vahimdi.
    Bu yüzden gazeteye başvurdu. Son 10 yılda olan gelişmeleri izlemek için… Yazı İşleri Müdürü’ne muhabir olmak istediğini söyledi. O da, onların Mehmet’i arayacağını belirtti. Ondan sonra, bir sarı basın kartı çıkardı. Adını soyadını filan yazdı.

    Mehmet dışarı çıktığında bir cenaze gördü. Bu, Prof. Dr. Nusret Demir’in cenazesiydi. Bu adam, çok tanınan bir bilim adamıydı. Zamanda yolculuk ile ilgili çalışmalarıyla tanınırdı. Ama kendi teorisine kimse bakmadı. Mehmet cenazeyi görünce gözünden iki damla yaş süzülüverdi. Sonra arkasından bir Fatiha okudu.

    Bu sırada, yanına Dr. Zeki Metre adında biri geldi. “Çok kötü oldu. İyi insanlar her zaman erken ölür.” dedi Doktor. Asistana ihtiyacı olduğunu söyledi. Yarım zamanlı çalışabileceğini söyledi. Bu sırada, cenaze bandosu Chopin’in Cenaze Marşı’nı çalıyordu. O sırada Mehmet hüngür hüngür ağlamaya başladı. Doktor: “Hayat çok anlamsız geliyor ama sonra insan unutur. Ölenle ölünmez.” dedi. Sonra laboratuvara kadar yürüdüler.

    O sırada, Doktor’un dikkatini, Mehmet’in turuncu saçlı oluşu çekti. Sorduğunda babasının Marslı olduğunu ve bunun normal olduğunu öğrendi.


    Doktor, deneyini görmek isteyip istemediğini sordu ve deney odasına geçti. 2 kg uranyum istedi. O sırada Mehmet’in üniformasına bakan doktor, eski anılarını hatırladı.
    O da bir öğrenciydi. Fakat sondan önceki gün öğrenci değildi. Disiplin Kurulu onu da okuldan attırmıştı. Sebep aynıydı.
    Mehmet 2 kg uranyumu verdi. 4 kg silisyumu da verdi. Doktor, Mehmet’e süper ultraviyole radyasyon önleyici mavi elbiseyi giymesi için verdi. Buna ihtiyacı olacaktı. Doktor, ikisini büyük bir tencereye attı, iyice ezdi. Birden duman çıktı ve büyük bir girdap ortaya çıktı.

    Girdap çok kuvvetliydi. Her şeyi içine alıyordu. Doktor’un not defterini de. Not defterini alan girdaba Doktor da girdi. Sonra girdap kapandı. Mehmet ona seslense de bir şey olmadı. Ondan sonra kafasına bir tahta blok düştü. Demin yaşadıklarını geçici olarak unuttu.Sonunda, laboratuvardan çıktı. Düşünmeye başladı, girdaba nasıl girebilirdi?
    Yakındaki bir bakkala sordu: “Uranyum alabilir miyim?” Bakkal, dükkânda olmadığını fakat 19.30 treninin uranyum taşıdığını söyledi. Bakkal yolu tarif etti ve Mehmet oraya gitti.

    Saat 19.25 idi, 5 dakika vardı. İstasyonda duruyordu, Mehmet’ten başka kimse yoktu. Aradan 5 dakika geçti ve tren geçti ama 2 saniye sonra gitmeye başladı. Mehmet treni yakalamalıydı. Bir cip buldu ve çalıştırdı. Treni takip ediyordu. Mehmet, sonra bir taş buldu ve gaz pedalının üstüne koydu. Sonra cipin üstüne çıktı. Olanca gücüyle demir vagonuna tutundu. Bunu göre kondüktör, ona ateş açtı ama Mehmet vagonun üstündeydi. Sonra Mehmet kondüktörün üstüne atladı ve onu aşağı itti.
    Sonra Mehmet uranyum alacağı yere gidip 20 uranyum demeti aldı ve trenden indi. Karşı yönden gelen trene tutunup Yeşiltepe’ye gitmeye başladı.

    Mehmet, Yeşiltepe’ye geldi. Hemen laboratuvara koştu.
    Karışımı hazırladı ve birden büyük bir girdap, her şeyi almaya başladı. Kara delik gibiydi. İçine alınca büyüyor ve genişliyordu. Sonra Mehmet, “Urra!” diyerek girdabın içine girdi. Bu, paraşütçülerin sıkça kullandığı bir sözdü.
    Girdap onu 500 metre uzağa bıraktı. Dolaşmaya başladı Mehmet. Yer tanıdıktı. Ama zaman? Yıl 1984 yılıydı. 13 Haziran 1984. Mehmet sağa baktı ve bir adam gördü. Bu adam, Doktor ’dan başkası olamazdı.
    Doktor, ona seslendi: “Profesör Nusret Demir’i bulmalıyız!” Mehmet, onun öldüğünü belirtti. Doktor: “O ölmedi, yüreğimde yaşıyor.” dedi. Mehmet, yerde bir kâğıt buldu. Şekillere anlam veremiyordu Mehmet. Sonra, cebinden bir kâğıt çıkardı. İkisini birleştirdi.
    Mehmet olayı anladı. Profesör, Büyük Kalem’de yaşıyordu ve hemen uçak bileti almalılardı.


    Yeşiltepe Havalimanı’na gittiler. Orada havalimanı polisi, “Siz kimsiniz” diye sordu. Mehmet sarı basın kartını gösterdi. Doktor ise, bilim adamı olduğunu belirtti. Havalimanı polisi onlara izin verdi.

    2.Bölüm pek yakında



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi personalcomputer -- 6 Şubat 2015; 19:58:15 >







  • OKUMAYIN GERENİMO DİYEN İLKOKULLU

    EDİT:DEĞİŞTİRMİŞ BEYLER OKUYUN
    EDİT 2 : LİSELİYMİŞ



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Andres Escobar -- 6 Şubat 2015; 20:00:27 >
  • Vah kederli mehmet vaaaaaah

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Andres Escobar

    OKUMAYIN GERENİMO DİYEN İLKOKULLU

    değiştirdim onu

    ekleme: Mehmet liseli



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi personalcomputer -- 6 Şubat 2015; 19:59:44 >
  • İmzandaki resim kural dışı (boyutu büyük 100x100 olması lazım), adminler görmeden bu alttakiyle değiştir hemen;

     Yeni Hikaye- Zaman Girdabı (Bölüm 1)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Elma -- 6 Şubat 2015; 20:00:01 >
  • o değilde biz şurda roman tadında savaş hikayesi yazdık tutmadı saçma sapan şeyler tutuyor ona üzülüyorum sen üstüne alınma
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Andres Escobar

    o değilde biz şurda roman tadında savaş hikayesi yazdık tutmadı saçma sapan şeyler tutuyor ona üzülüyorum sen üstüne alınma

    Ha evet, bir tane hikaye yazma oyunu vardı, ondan mı bahsettiniz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi personalcomputer -- 6 Şubat 2015; 20:03:27 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.