Şimdi Ara

Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
258
Cevap
5
Favori
11.836
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
283 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • MRTFR kullanıcısına yanıt
    Almanya ve Singapur ülkesinin dini ile yönetildi evet hristiyan demokrat parti adında hayatını uzun yıllar sürdürmektedir burda islam din kelimesine izin verilmez neden bu milletin istediğinden değil başka odaklar var işin içinde küresel gibi geliyor bana

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: aslanoto

    bazı şeylerin belgesi olmaz, milletden gizlenir zira millete zıt işler yapılmıştır

    o geçmiş tarih, tarihi şuraya buraya eğip bükemezsin ne yaşandıysa öylece öğrenmek lazım,

    bu gün bağımsızlığımızı zedeleyecek yaklamışmlardan uzak duralım ozaman

    Burda İngiliz arşivlerine Milli Mücadele ve Atatürk karşıtlığını okunabilir


    İngilizlerin Atatürk'ün karşısında oldukları çıkarmaya çalıştığı engelleri türk ordusundan nasıl çekindikleri


    https://seyler.eksisozluk.com/40-belgelik-nefis-bir-arsiv-calismasiyla-ingilizler-istanbulu-neden-terk-etti


    Belge yerine oturma organlarından uydurdukları şeylere inanan arkadaşlar da okuyabilir Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 


    Adamların hem açık hem gizli yazışmaları var diyor ki bunları gizlemişlerdir, bunlar gizli işte daha bir şey yok


    Adam olmayan bir şey üzerinde senaryo yazıyor


    İnsanın kendisine bir saygısı olur be kardeşim





  • aslanoto A kullanıcısına yanıt

    o zaman bu olanları yaşayıp gördün bilakis orada bulundun. öyle mi? Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-DF22259B6 -- 18 Kasım 2020; 23:11:51 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: aslanoto

    bazı şeylerin belgesi olmaz, milletden gizlenir zira millete zıt işler yapılmıştır

    o geçmiş tarih, tarihi şuraya buraya eğip bükemezsin ne yaşandıysa öylece öğrenmek lazım,

    bu gün bağımsızlığımızı zedeleyecek yaklamışmlardan uzak duralım ozaman

    Lastikçi bayadır yoktun ne güzel... ejderya suyun mu bitti len Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 


    Milletten gizlenen bellidir.


    Serv anlaşması

    Yunan ordusunun halife ordusu diye yutturulmaya çalışılması

    VS vs vs


    Yer mi lan Anadolu çocuğu bunları he?

    Yemedi....


    "tarihi şuraya buraya eğip bükemezsin ne yaşandıysa öylece öğrenmek lazım,"

    Aferim doğru yolu bulcan galiba ya da kendinle çelişmeye devam edip bizleri eğlendireceksinVahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 


    Bak bağımsızlığımızı zedeleyecek yaklaşımdan uzak durmak istiyorsan önce bağımsızlığımızın belgesi olan lozanı, mısır püskülünden hallice yalanların çerçevesinin dışında asıl gerçekleri ile öğrenmeyi dene


    Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi lazer__ -- 19 Kasım 2020; 0:8:47 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • lazer__ kullanıcısına yanıt

    o fesli deli de tarihçi değil ingiliz vatandaşı avukatmış. tam arabistanlı lawrance işi. halkı zehirlemelik...

  • quote:

    Orijinalden alıntı: aslanoto

    Almanya ve Singapur ülkesinin dini ile yönetildi evet hristiyan demokrat parti adında hayatını uzun yıllar sürdürmektedir burda islam din kelimesine izin verilmez neden bu milletin istediğinden değil başka odaklar var işin içinde küresel gibi geliyor bana

    Almanya laik bir ülkedir. Dini kurallar ile yönetilmemektedir. Kiliselere giden kişilerden vergi alınmaktadır.


    He abi küresel he





  • lazer__ kullanıcısına yanıt
    Tamam eyvallah, dünden ders alıp yarın için daha başarılı olalım ülkemizde huzur ve mutlu yaşamak için dinim kendimi bağlar herkesin dinine saygılıyım, hep beraber Türkiyeyiz, yanlış anlaşılmasın ülkemizin lehinde çalışan yahudi hrisiyan dostlarımızı seviyorum

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Long Nightt

    Vahdettin sadece kendisini ve ailesini düşündü.Bu nedenle koca bir milleti ateşe atmaktan çekinmedi.Ne yazık ki bazı kesimler bunu anlamak istemeyip bu zatı mazlum gibi göstermeye çalışıyorlar.Neymiş milli mücadeleyi bu zat başlatmış,neymiş Anadoludan meclisin kararı ile ayrılmak zorunda kalmış,neymiş iç savaş çıkmasın diye ülkeden gitmiş vs.Tüm bunların palavra olduğunu görmek için o dönem yaşanılanlara bakmak yeterlidir.


    Önce Vahdettin'in psikolojisine değinelim.Vahdettin I.Dünya Savaşından sonra yıkılan üç hanedanlığın etkisinde kaldı.Alman imparatorluğu,Avusturya-Macaristan imparatorluğu ve Çarlık Rusyası yıkılmıştı.Yıkılan sadece bu imparatorluklar değil bu imparatorlukları idare eden hanedanlardı da.Dahası Rus Çarı ve ailesinin bolşevikler tarafından katledilmesi de Vahdettin üzerinde korkuya yol açtığı söylenebilir.Kısacası Vahdettin tahtta çıktığı andan itibaren birinci amacı kendi saltanatını ve ailesinin geleceğini korumak oldu.Bu maksatla İstanbul'u işgal eden İngilizlere tamamen boyun eğdi.İngilizlerin Osmanlı hanedanını devrip yerine başka bir yönetim biçimi getirmelerinden korktu.Bu nedenle de İngilizlerle memleketin aleyhine olacak şekilde birçok görüşmeler ve icraatlarda bulunmaktan çekinmedi.Tek amacı ne olursa olsun kendisini ve ailesini korumaktı.Millet umurunda bile değildi.


    Birileri 'Başka çaresi var mıydı?' diyerek bu davranışlarını aklamaya çalışır.Önce gerçekten de başka bir çaresi var mıydı diye sormak gerekir.Evet vardı.İstese tahttan feragat ettiğini bildirebilir ve işgal altındayken memleketi idare edemediğini Dünya'ya duyurabilirdi.Osmanlı hanedanında tahtta geçebilecek başka erkekler de vardı.Yani tahtta kalmak zorunda değildi.İstese memleketi idare edemediğini söyleyerek İngilizlerin elinde kukla olmamak için tahttan çekilebilirdi.Lakin o bunu yapmak yerine son ana kadar 17 Kasım 1922 tarihine kadar tahtta kalmaya devam etti.Bu süre zarfında da İngilizlerin her dediğini yaptığı.


    Bu zatı aklamaya çalışanların Vahdettinin emri ile başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere milli mücadeleye katılan önde gelen milliciler için idam fermanları yayınladığını,Kuvay-ı Milliye'ye karşı Kuvay-ı inzibatlar kurdurduğunu,milli orduya karşı hilafet ordusu kurdurduğunu,Ankarayı ve Ankara'daki meclisi 'dinsiz' ilan ederek Ankara'ya karşı savaşmayı müslümanların yapması gereken bir farz olarak duyurduğunu,Anadolu'da fitne yaydığını,bu fitneler nedeniyle Anadolunun birçok yerinde Ankara'ya karşı isyanların çıktığını görmek istemezler.Halbuki Vahdettinin bu girişimleri başarılı olsaydı ve Ankara bunlarla baş edemeseydi bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet dahi olmaya bilirdi.Atatürk ve milli mücadeleye katılanlar ise 'isyancı' olarak idam edilmiş olurlardı.


    Milli mücadele bu nedenle yalnızca düşmana karşı yapılmış bir mücadele değildir.Bu mücadele 600 yıl boyunca bu milletin kanını sülük gibi emen,devletten dışlayan (dönmeleri devletin yönetimine yerleştiren),kendilerine 'kul' yapılan bir milletinde isyanıdır.Türk milleti bir yandan düşmana karşı kendisini savunurken öte yandan kendisini zerre düşünmeyen bir hanedana karşıda kendisini savunmuştur.


    Ayrıca Vahdettinin yoksulluk içinde ölmesi kendi hatasıdır.Yurt dışında rahatça yaşayabileceği serveti vardı.Bu nedenle koca bir konakta oturmuştur.Parası olmayan birisi konak tutup orada yaşayamazdı.Vahdettini çevresindeki dalkavuklar bitirdi.Vahdettin yurt dışındaki yaşamını kısa süreli olarak görüyor ve mutlaka geriye padişah olarak döneceğini düşünüyordu.Bu nedenlede lüks yaşamdan vazgeçmedi.Doğal olarak hazıra dağ dayanmayacağı içinde bir süre sonra hazinesi bitti.Yoksa son halife Abdülmecit efendi'de yurt dışında yaşadı ve öldü.Ancak Abdülmecit Vahdettin gibi yoksulluk içinde ölmedi.Zira servetini akıllıca kullanıp ona göre davrandı.Yeni duruma adapte olarak yurt dışında damatlarının ve torunlarının iş kurmalarını sağladı.Böylece refah içinde öldü.Zaten Osmanlı hanedanında yoksul şekilde ölenler yeni durumu kabullenmemiş olanlardır.Onlar saray hayatının getirdiği şatafattan vazgeçmemişler akabinde kısa süre sonrada iflas etmişlerdir.Lakin aklını kullananlar ise bu sonla karşılaşmamışlardır.Zaten bugün Osmanlı hanedanına mensup kişilerin çoğu zengin bir hayat sürmektedir.


    Kısacası ortada mağduriyet veya mazlum yoktur.Vahdettin sadece kendisini ve ailesini düşünmüş,bunun için milletini kurban etmeye çalışmış ancak kurban etmeye çalıştığı millet ayaklanarak oturduğu tahttı başına geçirmiş ve kendi hakimiyetini eline almıştır.

    ''Vahdettin sadece kendisini ve ailesini düşündü.Bu nedenle koca bir milleti ateşe atmaktan çekinmedi.Ne yazık ki bazı kesimler bunu anlamak istemeyip bu zatı mazlum gibi göstermeye çalışıyorlar.''


    Hocam yazınızın ilk cümlelerini bizzat yaşadık gibi ?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kerimcem

    ozaman aydınlat benim gibi cahili, ülke ağır ingiliz işgalindeyken uçan kuşun hesabı bile ingilize verilirken? ne tip bir teknolojik araçla gidecekti acaba ufoy lamı tabanvaymı ? cevabını bekliyorum.

    senide kovsalar,sürseler ülkede önüne gelen ilk yabancı menşei araca tıkarlar postalarlar okey  

    Vahdettin ayrıca tüm islam ülkerinin ordularını toplar Atatürkün kapısına dayardı orduyu, müslüman, müslümanı türk, türkü öldürmesin kan akmasın diye adam onu bile istemedi siz arkasından sövün durun anca..  (ki kendisine kaç defa teklif edildi red etti adam)



    Alıntıları Göster

    YA İSTİKLAL YA ÖLÜM !


    Bu söz yeter mi kerimcan ? Ülke ağır işgal altında olsa bile ya özgürlük ya ölüm diyen bir Lider çıktı. Vahdettin ise nasil olsa ortalık durulur ben de geri gelir haremime devam ederim ümidi ile sıvıştı kaçtı. Hâlâ savunmayın. Gerçi sizin soyunuz bunlara dayanıyor normal. Her türlü kaçmak sizin kanınızda var.

    Ama en çok da bir savaş olduğunda yine kaçıp gidecek misiniz Sayın liderinizle onu merak ediyorum.

    Tanrı savaşa izin vermesin. Ama bu ülkeyi dış güçler değil sizin gibiler yıkıyor.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Osmanlı ve din nefreti yaşayanların derdi başkadır, konuyu okumadım ama merak ediyorum bu ikisinden nefret edenler kimdir? Dertleri, gayeleri, planları nelerdir?

  • Atatürk düşmanları artık kabak tadı verdiler. şu akp seçimleri kaybetse de, forumda Atatürk düşmanlığı yapanların delikanlılık seviyesini bir öğrensek.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • aslanoto A kullanıcısına yanıt
    Nikinizi gorunce anımsadım sizi. Şeytanbeyli oto sanayide radyatörcü meşhur aslanoto. Ününüz forum sınırlarımı çoktan aştı. Farklı forum ve sözlüklerde çocuklarla evlilik ve kadına şiddet ile tecavüzü savunan sapıklarla ilgili her konuda örnek gösterildiğinizi biliyorsunuzdur. Hatta işyerinize bile gelenler olmuş sizi incelemek için.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hey gidi hey!!! Büyük Türk milletini manda ve himayeciliğe göz göre göre kurban gidiyordu! Resmen, koskoca ülke mutlak monarşi ile yönetilen bir sömürge devleti olacak Osmanlı Hanedanı da hala ülkenin iktidarını elinde tutacaktı! Rezillik!! Çok büyüksün Atatürk!

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kerimcem

    ozaman aydınlat benim gibi cahili, ülke ağır ingiliz işgalindeyken uçan kuşun hesabı bile ingilize verilirken? ne tip bir teknolojik araçla gidecekti acaba ufoy lamı tabanvaymı ? cevabını bekliyorum.

    senide kovsalar,sürseler ülkede önüne gelen ilk yabancı menşei araca tıkarlar postalarlar okey  

    Vahdettin ayrıca tüm islam ülkerinin ordularını toplar Atatürkün kapısına dayardı orduyu, müslüman, müslümanı türk, türkü öldürmesin kan akmasın diye adam onu bile istemedi siz arkasından sövün durun anca..  (ki kendisine kaç defa teklif edildi red etti adam)



    Alıntıları Göster

    Başını toplardı. Ordunun yani.


    Nefret ediyorum şöyle hiçbir vasfı olmayan padişahlara onlarca sıfat takılmasından. Kimsenin sallamadığı hiçbir şeye gücü yetmeyen ülke yanarken evlilik peşinde olan bir adam. Madem BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN HALİFESİ İSLAMIN DİREĞİ ALLAHIN YERYÜZÜNDEKİ GÖLGESİ MUAZZAM YENİLMEZ CESUR BİLGİLİ Vahdettin bütün müslümanları toplayıp ordu kurabiliyordu neden bunu vatanını savunmak için yapmadı?

    Ne garip insanlarsınız artık doğruya doğru demeyi öğrenin ya korkmayın ölmezsiniz. Trollük de bir yere kadar.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • murat1981pls kullanıcısına yanıt

    Yok yaninda tüm kabine üyeleri varmış bak ben kanıtlı yazıyorum Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922  senin gibi bir yerlerimdem👌 uydurmuyorum çaktin....Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922 

    Vahdettin'in, ülkemizi işgal eden İngiltere'ye kaçışının 98. yıldönümü - 17 Kasım 1922

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • kerimcem K kullanıcısına yanıt
    Hangi müslüman ordu? Hint ve Pakistan müslümanları desen İngiliz hakimiyetin de, Araplar ise Osmanlıya karşı savaştı. Mısır Müslümanlarını hiç sayma, Osmanlıya savaş açıp yendikleri bile oldu, Kavalalı zamanı. Yani onlar da hiç sevmiyor. Kaldı ki daha sonra Cezayir, Mısır falan sömürge oluyor. Nereden İslam ordusu toplayabilecekti? Gerçekten cehaletiniz akıl almaz boyutlarda.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • ''Vahdettin isteseydi islam ülkelerinden asker toplar Ankara kapılarına dayanırdı.Ancak o müslüman müslümanı öldürmesin diye bunu yapmayıp sürgünü tercih etti'' diyenler ya gerçekten birşey bilmiyordur ya da bildiği halde trollüğüne bunu söylüyordur.


    Öncelik Vahdettin gerçektende bir ordu toplayıp bu ordu ile Ankara kapılarına dayanmaya çalışmıştır.Bu ordunun ismi de 'Hilafet ordusu'dur.Bundan öncede Kuvay-ı İnzibatları kurdurmuştur.Yani Vahdettin'in 'müslümanları müslümana kırdırmak istemiyordu' gibi bir kaygısı yoktu.Bunu gerçekten denemiştir.Sözde kurduğu hilafet ordusu ve kuvay-ı inzibatlar Anadoluda çok sayıda milliyetçi ve kuvay-i milliyeci Türkü katletmiştir.Dahası Anadolunun dört bir yanında 'Ankaradakiler dinsizdir.Yunan ordusu halifemizin izniyle gelmiştir.Halifemizin emrine uymayan Ankaradakileri ve ona bağlı çeteleri katletmek dinen caizdir' şeklinde fetvalar ile Ankara'ya karşı çok sayıda gerici isyanın çıkmasına neden olmuştur.Bu isyanlarda da çok sayıda milliyetçi Türk Vahdettinin kışkırtmaları yüzünden çıkan isyanlarda katledilmiştir.Dahası milli mücadele önderleri içinde idam fetvaları yayınlamıştır.


    Yani Vahdettinin Ankara kapılarına dayanma fikri sadece fikirde kalmamış bunu gerçeğe dönüştürmeye de çalışmıştır.Lakin hilafet ordusunu,Kuvay-ı İnzibatları ve Ankara'ya karşı İstanbul idaresinin fitnesi ile çıkan isyanları görmezden gelen zihniyet sanki Vahdettin müslümanı müslümana kırdırmamak için ülkeden ayrıldığı izlenimi vermeye çalışır.Ancak görüldüğü üzere bu kocaman bir yalandır.Vahdettin milli mücadelede ikilikler çıkarmaktan geri durmamış ve Ankara'ya karşı düşman safında savaşmıştır.Bu tarihi bir gerçekliktir.Ankara ise büyük taarruzdan sonra Türk ordusunu dahi tebrik etmekten geri duran,Yunanlılarla beraber yas tutan ve buna rağmen barış görüşmelerine meşru hükümetmiş gibi delegelerini göndermeye çalışan Vahdettinin oturduğu tahttı 1 Kasım 1922'de kaldırarak onun memleket içinde fitne çıkarmasına kesin olarak son vermiştir.Ondan sonrası malum.17 Kasım 1922'de de Türk ordusunun eline geçmekten korkarak savaş boyunca ittifaklık kurduğu İngilizlere sığınmak suretiyle ülkeden kaçmıştır.


    Ayrıca bazıları inatla Vahdettin'in ingilizleri oyaladığını ve bu sayede Mustafa Kemal Paşa'nın Anadoluda milli direnişi örgütlediğini söyler.Bu da gerçeği yansıtmaz.Vahdettin Mustafa Kemal Paşa'yı Anadoluya göndermiştir zira onun amacı Mustafa Kemal Paşa'yı kullanarak direnişe geçen Türklerin boyun eğmesini sağlamaktı.Zaten bu hususu Mustafa Kemal Paşa ilerde kaleme aldığı Nutuk isimli eserinde açıkça söyler.Vahdettinin amacının tahtı için memleketi düşmana vermek olduğunu ve kendi amacıyla alakadar olmadığını söyler.Mustafa Kemal Paşa'nın amacı Anadoluda direnişi örgütlemek,Vahdettinin amacı ise Anadoluda filizlenen direnişi söndürerek saltanatını İtilaf devletlerinin gözünde sağlama almaktır.Nitekim daha sonra Vahdettinin tutunduğu tavırlar bunu doğrular niteliktedir.


    Mesela Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Samsuna çıkmıştı.Kendisine 9.ordu müfettişliği görevi verilmişti.Samsuna çıktıktan ve milli mücadeleyi örgütlemeye başladıktan çok kısa bir süre sonra 8 Haziran 1919'da İstanbul'a geril çağrılmıştır.Mustafa Kemal Paşa ise bu geri çağrılmalara uymamıştır.Bu süre zarfında Havza genelgesi ve Amasya genelgelerini yayınlamıştır.Temmuz 1919'da da Erzurumda büyük bir kongrenin toplanmasına karar verilmiştir.Bunun üzerine sarayın Mustafa Kemal Paşa üzerindeki baskısı daha da artmıştır.En son 8/9 Temmuz 1919'da Vahdettinle uzun uzun telgraf görüşmesinden sonra Vahdettinin ısrarla geri dönmesini istemesi ve ordu müfettişliğinden azledildiğinin bildirilmesi üzerine askerlikten istifa etmiştir.Yani Vahdettinin durmak bilmez baskısı nedeniyle Mustafa Kemal Paşa askerlikten istifa etmek zorunda kalmıştır.Bu dakikadan sonra hiçbir askeri yetkisi olmadan milli mücadeleyi örgütlemeye çalışacaktır.Vahdettin ise Mustafa Kemal Paşanın askerlikten istifa etmesine rağmen onun hakkında tutuklama kararı çıkarttırmıştır.


    Şimdi bazıları bu hususu anlamamakta ısrar eder.Mustafa Kemal Paşa gerçekten de askerlikten istifa etmekle büyük bir kumar oynamıştır.Mustafa Kemal Paşa her ne kadar tanınmış ve ünü olan bir asker olsa da bu hareketi ile İstanbul hükümetine açıkça isyan etmişti.Bu saatten sonra bölgede bulunan valilerin,kaymakamların ve askeri birliklerin tutumu hayati derecede kritiktir.Zira bu yerlerde İstanbul hükümetine bağlıdırlar ve İstanbul hükümetinden gelen emirleri uygulamakla sorumludurlar.Zaten Mustafa Kemal Paşa'nın bu vakte kadar tutuklanmamasının nedeni de taşımış olduğu 9.Ordu müfettişliği idi.Bu yetki sayesiyle bölgede bulunan sivil ve askeri idareler onun emrine uyuyordu.Peki ordu müfettişliği görevinden azledikten ve askerlikten istifa ettikten sonra ne olacaktı?Ya bölgede bulunan sivil ve askeri idareler onun himayesinde çalışmaya devam edecek ve onlarda İstanbul hükümetine karşı isyan etmiş olacaklar ya da İstanbul hükümetinin emirlerine uyarak kendisini tutuklayarak İstanbul'a göndereceklerdi.


    Mesela Ruaf Orbay anılarında Mustafa Kemal Paşa istifa ettikten sonra kendisiyle beraber İstanbuldan Samsuna gelen kurmay başkanı Kazım Dirlik'in Mustafa Kemal Paşa'ya “Paşam, askerlikten istifa eylediğinize göre benim görevimi sürdürmeme imkan kalmadı, evrakı kime teslim etmemi emredersiniz?” demesi üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın omuzlarının çöktüğünü ve sarsıldığını söyler.Zira kendi grubu içinde çözülmeler başlamıştır.Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa Rauf Orbay'a dönerek 'Görüyorsun Rauf ne hallere düştük' diyerek üzüntüsünü açıkça dile getirir.


    Bu olay yetmezmiş gibi İstanbul'dan Erzurumda bulunan 15.Kolordu komutanı Kazım Karabekir paşaya ordu müfettişliğinden azledilen ve askerlikten de istifa eden Mustafa Kemal Paşa'nın tutuklanması hakkında emir gelir.Bu emir üzerine Kazım Karabekir Paşa'nın yanındaki askerlerle birlikte Mustafa Kemal Paşa'nın konakladığı yere doğru gelmekte olduğu haberi Mustafa Kemal Paşa'ya iletildiğinde Mustafa Kemal Paşanın gerildiği görülür.Zira eğer Kazım Karabekir Paşa İstanbul hükümetine boyun eğerse kendisinin tutuklanacağı ve İstanbul'a gönderileceği kesindir.Daha kendi kurmay başkanı bile onun emri altında çalışmak istememişken Kazım Karabekir paşa resmen sivil statüsünde olan ve dahası hakkında tutuklama kararı çıkartılmış kendisi ile çalışmayı neden istesindi?


    Lakin Mustafa Kemal Paşa'nın endişeleri Kazım Karabekir Paşanın karşısında hazır ol vaziyete geçip asker selamı vermesi ve ardından 'Ben ve kolordum emrinizdeyiz paşam' demesiyle son bulur.Kazım Karabekir Paşada İstanbul hükümetinin emrine uymayarak üstüne tutuklanması emredilen eski bir askerin ve hiçbir yetkisi bulunmayan birisinin emri altına girerek bir nevi isyana dahil olmuş olur.Kazım Karabekir'in Mustafa Kemal Paşa safında yer alması ile bölgede bulunan tüm sivil ve askeri idarelerde onun vasıtasıyla Mustafa Kemal Paşa'nın emri altına girer.Mustafa Kemal Paşa durumunu meşrulaştırmak için Erzurum kongresinde kendisinin başkan olduğu Temsilciler kurulunun kurulmasını sağlar.Ardından bu kurulun Sivas Kongresinde yetkilerini arttırır.Böylece 23 Nisan 1920'ye kadar İstanbul hükümetine karşı Anadoluda hükümet görevi görecek bir kurulun kurulmasını sağlar ve başına da kendisi geçer.


    Peki bunları neden anlattım?Hani bazıları Vahdettin Anadoluda milli direnişi örgütlemek için gizlice Mustafa Kemal paşa ile çalıştığı hatta İngilizleri oyaladığı söyler ya işte bu palavraların gerçek olmadığını gösterebilmek için anlattım.Mustafa Kemal Paşa özellikle görevden alınıp askerlikten istifa ettikten sonra Anadoluda yapayalnız kalmış ve sıfırdan hükümet işlerini kurmak zorunda kalmıştır.Tüm bunları yaparkende İstanbul hükümetine ve Padişaha karşı mücadele etmiştir.Hatta Sivas kongresi toplanacağı sırada Elazığ Valisi Ali Galip bey ve çevresindeki bazı askeri birlikler İstanbul hükümeti işbirliği içinde Sivası basmayı planlamış ancak bu planları ortaya çıkınca onlardan önce bölgeye milliyetçi askeri birliklerin sevk edilmesi ile bu tertip engellenmiştir.Yani Vahdettin Mustafa Kemal Paşa Samsuna çıktığı andan itibaren onun önünü kesmek ve hatta canını almak için türlü tertiplerin hazırlanmasına neden olmuştur.


    Savaş boyunca kurulmasına önayak olduğu Kuvay-ı İnzibatlar ve Hilafet orduları ile doğrudan Ankarayı işgal etmeye çalışmış bununla yetinmemiş Ankara'ya karşı çok tehlikeli birçok iç isyanın çıkmasına da neden olmuştur.Bu isyanlardan bazılarının gerçekten de Ankara'ya kadar yaklaştığı zamanlarda olmuştur.Bu gerçekler bize Vahdettinin saltanatını korumak için Ankara'ya karşı açıkça savaştığını,müslümanı müslümana kırdırdığını ve memlekette bir iç savaş çıkarttığını gösterir.Evet,milli mücadele yalnızca düşmana karşı değil saraya karşıda yapılmıştır.Bu nedenle aslında milli mücadele içinde saltanatçılar ve milli iradeciler arasında bir iç savaşın yaşandığını ve bu savaşın galibinin TBMM olduğunu söyleyebiliriz.


    Vahdettinde yunan ordusunun mağlup olması ile beraber bu iç savaşı kaybettiğini görmüş ve milliyetçi Türk ordusunun eline geçmekten korkarak apar topar 17 Kasım 1922'de İngiliz zırhlısı Malaya'ya binerek kaderini İngilizlerin eline bırakmıştır.Bu gerçeği eğmenin veya bükmenin anlamı yok.Gerçek budur.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 19 Kasım 2020; 9:57:46 >




  • Bu nasıl bir yorumdur hocam :D siz beni güldürdünüz Allah'ta sizi güldürsün. Ömrünüz uzun olsun

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rwenzori

    Osmanlı ve din nefreti yaşayanların derdi başkadır, konuyu okumadım ama merak ediyorum bu ikisinden nefret edenler kimdir? Dertleri, gayeleri, planları nelerdir?

    İngilizler ve Yunanlılar büyük anneanemizin, babaannemizin ırzına, canına malına kast ederken "kinlerinin geçmesini bekliyordum" diyenlere hayranlığınız açıklanmaya muhtaç olan kısım aslında. Bizim tavrımız daha doğal. Hele ki sahada mücadele eden kuvvacılara karşı ölüm fetvaları yayınlayanlar, Yunan ordusu Mustafa Kemal'e karşı olduğu için durdurmuyoruz diyenlere hayranlık asıl açıklanmalı.


    Tahtını korumak için bekleyenlere biz de mi hayran olmak zorundayız? Ben cephede canlarını verenleri savunuyorum taht korkusuyla bekleyenleri değil.


    Din apayrı bir mesele. İnanç özgürlüğü kapsamında "gökten geldiği zannedilen kurallar" olduğuna inanmak ya da inanmamak kişinin kendisine kalmıştır. Hatta dinin sadece belli bir yüzdesine inanmak da kişisel tasarruftur. Özel alandır. Kimse karışamaz.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cemsinan -- 19 Kasım 2020; 10:46:23 >




  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.