Uzun Hikaye Filminin Anatomisi Üzerine

simplycity

Binbaşı

1445 Mesaj

Tüm Başarılarını Gör

Nicedir şöyle kaliteli bir sinema filmi izleyememiş olmanın burukluğu içinde oturdum beyaz perdenin karşısına. Fragmanına birkaç kez denk gelmiş olmama rağmen, nedense çok etkileyici ya da gerçekçi olacağını düşünmemiştim bu filmin. Gidip gitmemek konusunda biraz tereddüdüm de vardı. Daha önceleri pek çok kötü filmi, iyi olmasını umarak izlemiş ama hep hüsrana uğramıştım. Bu kez de tam olarak neyle karşılaşacağımı bilmiyordum fakat filmi daha önce izlemiş birkaç kişinin olumlu yorumları da zihnimin bir köşesini meşgul ediyordu.

Günümüz Türkiye'sinde bir filmin insanların ilgisini çekebilmesi için en önemli etken, şüphesiz ki tanıtımdır. O nedenle kötü film çekenler iyi tanıtım yapabilmek için epey bütçe ayırırlar. Mevcut kapasiteleriyle o bütçeyi filme ayırsalar da bunun bir işe yaramayacağını bildikleri için, medya ve sanat camiasından önemli insanların, kendi filmlerini övmeleri için gayret gösterirler. Aslında devir imaj devri olduğu için pek çok alanda bu durumla karşılaşıyoruz. İnsanlar, objeler ya da filmler, nasıl olduklarına göre değil, nasıl bir imaja sahip olduklarına göre değerlendirilir oldu. O nedenle ambalaja takılıp içindekinin ne olduğunu farkedemez hale geldik. Sürekli birbirimize çok janjanlı hediye paketleri veriyoruz. Bu paketleri o kadar süslüyoruz ki karşımızdaki kişiler paketin içeriğine bakmayı düşünmüyorlar bile.

Bu düşüncelerle izlemeye koyulduğum Mustafa Kutlu'nun aynı isimli eserinden uyarlanan UZUN HİKAYE filmi, ilk dakikasından itibaren beni içine çekmeyi başardı. Filme hakim olan atmosfer, buram buram Anadolu kokusundan ibaretti. Şimdilerde bozulmaya yüz tutmuş ve hatta büyük şehirlerde esamesi bile okunmayan hasletlerimizi ustaca ele aldığı açıkça ortadaydı. İnsan ilişkilerinde artık çok geç tesis edilebilen ve hatta çoğunlukla hiç tesis edilemeyen karşılıklı güven duygusunun, filmin geçtiği 1940'lı ve 50'li yıllarda nasıl da kolay kazanıldığını görmek, görebilen gözlere bu değerleri artık kaybettiğimizi de gösteriyordu. Günümüzde televizyon ekranlarında bir furya haline gelen dizi çılgınlığı, kabak çiçeği gibi açan onlarca dizinin ekranlarda boy göstermesini sağladı. Bu dizilerde, tamamen karşı cinsler (ve hatta zaman zaman hemcinsler) arası tensel temasa indirgenmiş ilişkiler yumağının bizlere aşk adı altında yutturulduğunu, UZUN HİKAYE filmini izlediğinizde bir kez daha görebilirsiniz. Filmdeki aşk teması, sevgi, saygı, karşılıklı güven ve fedakârlık üzerine oturtulmuş durumda. Bu aşk öyle başarılı bir şekilde işlenmiş ki, filmin belli yerlerinde en duygusuz diyebileceğiniz insanların bile gözlerinin yaşaracağını temin ederim. Unutmadan söyleyeyim; filmde hiçbir çift birbirini aldatmıyor. Kimse bir başkasına tecavüz etmiyor. Oyuncuların hiçbirisi, oyunculuktaki başarısını insanların dürtüleri üzerine bina etmiyor. Özellikle başrol oyuncusu Kenan İMİRZALIOĞLU bence bu filmde oyunculuk yeteneğinin tüm sınırlarını zorlamış. Dolayısıyla büyük bir ödül almayı hakettiğini düşünüyorum.

Filmin dikkat çekmeye çalıştığı bir başka konu ise yaşanan haksızlıklar ve adaletsizlikler karşısında sahip olunması gereken duruş. Esas oğlan Ali bey, film boyunca sergilediği sağlam duruşu nedeniyle pekçok bedel ödemek zorunda kalıyor. Buna rağmen duruşunu muhafaza etmeye çalışması, yine günümüz Türkiye'sinde pek de karşılaşmaya alışık olmadığımız bir durum olarak bizlere sunuluyor.

Hasılı, uzun süre etkisinden kurtulabileceğimi sanmadığım bu film için, filmin yapımcısından yönetmenine, oyuncularından çaycısına kadar herkese teşekkür ediyorum. Bizlere unuttuğumuz pekçok güzelliği hatırlattıkları için. Sağlıcakla kalınız.

Önemli Not: UZUN HİKAYE filminin tanıtım bütçesinden pay aldığımla ilgili söylentiler tamamen gerçek dışıdır. Lütfen itibar etmeyiniz.

http://www.kampuscu.org/makale/uzun-hikye-filmi-hakkinda-fikir-beyanimdir_m30.html

< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi simplycity -- 30 Ekim 2012; 14:31:28 >

Uzun Hikaye Filminin Anatomisi Üzerine

Benzer içerikler