Şimdi Ara

Utangaç Balıklar İçin Buzlu Camdan Akvaryum (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
30
Cevap
2
Favori
492
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Sudo...

    Veda ettim.

    Toprağının kuruluğuna, sevgisinin zerresine, yangınının ortasına, geriye bıraktığım, silinmemiş bir kaç anısına; sorgusuz, sualsiz veda ettim... Daha neyi sorgulayıp ne sorularda onu arayacaktım ki, soru işaretleri tükenmişti, isyan son hücreme kadar beni tüketmişti. Onunla birlikte bu tükenmişliğe de veda ettim.

    Şarkıların anlamları değişiyor, günün rengi, gecenin kucağı, çayın tadı, her şey değişiyor.

    İhanet hissi doğuruyor içim, içimdeki çocuğa, dünümün tadına vedamın ihaneti... Bir şeyler zamanla siliniyor ya da zaman bir şeyleri siliyor, nedir bu bilmiyorum. Tükendim ve tükenen son şey de beni tüketenin kendisi oluyor...

    Ne bir ses, ne fotoğraf, ne yazı, ne ondan kalmış bir ortak tanıdık kalmadı, arkasından bile bakmadım hiç bir şeyin...

    Tükenmişliğin koca boşluğu.
    İhanetin kan donduran sessizliği.

    Bu ikisine şimdi bolca yer var içimde.

    Şimdi veda edecek sırada ne var?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sudo, ben nefes alamıyorum. Kendimi fazlalık gibi görüyorum, çevreme, dünyama, sevdiklerime, nefret ettiklerime karşı, dost olmak için, düşman olmak için, arkadaş olmak için bile fazlalık görüyorum... Nefes alamıyorum sudo. İnsanların saçma sapan muhabbetlerini, onları görmezden gelmeyi kaldıramıyorum.

    Farklı düşündüğüm, farklı hissettiğim, farklı olduğum için özür diliyorum insanlardan, af bekliyorum... Yeter artık maske filan kalmasın, herkes görsün gerçek dwayı derken bambaşka bir maske daha geçiriyor kader yüzüme.

    Nefes alamıyorum artık ve kendimi bu dünyada fazla hissediyorum.

    Ama korkuyorum. S...min ölümü ne kadar zorlasam da korkutuyor gözlerimi, bağlıyor ellerimi.. hiç bir sey yapamıyorum...

    Midem bulanıyor.. başım patlamak üzere.. gece devam ediyor.. hayat devam ediyor..

    Nefes alamıyorum...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sudo beni yalnız bırakma.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnsan neden kendini tamamlamak için başka bir yarım arar sürekli?
    Üzgün müsün? Hani nerde o üzgün olan diğer yarım?
    Mutlu musun? Hani kimlerle paylaşayım?
    Hep bir arayış... Yalnızlığa karşı bir isyan başlatmak gibi. Hadi hep birlikte yalnız olalım derken bile kendisi kadar yalnız başka bir yarım arıyor kendine.

    Tam olamadık sudo, bir elimizle diğerini avutamadık. Yanlış duvarlara yazılar yazıp, yanlış yıldızlardan medet umduk...

    Halbuki sen tam isyanlıyken yarına, diğer yarının mutlu olmak isteyebileceğini düşünemedik, mutluyken ağlayabileceğini hesap edemedik... Bulduğumuz yarım da karışınca yarına, çeyrek kaldık.

    Bölünerek azalacağız sudo. Eriyerek tükeneceğiz. Sabır diye diye sabrın noktasında düşeceğiz ölüme.

    Bitmiyor be sudo. Mücadele hiç bir zaman bitmiyor... Gece olunca karanlığın sözlerine, gündüz olunca güneşin gözlerine savaş ilan edip duruyoruz, savaşıyoruz. Hiç bir şeyi tamamlayamadan yenilip yenilip, yeniden diriliyoruz. Yarım kalanlara sarılmak yerine yeniden başlıyoruz, tekrar ve tekrar savaşıyoruz. Silahsız, çıplak el ile kaderin karşısına çıkıp küçük bir çocuk gibi nanik yapıyoruz fakat kaçamıyoruz...

    Çevrem harp yeri sudo...
    Bir yanım egoist tatminkarsızlarla, diğer yanım kendi kıymetinden birhaber tohumlarla dolu. Biriyle savaşırken diğerine ışık olmak zor geliyor. Bir elin kan doluyken, diğeriyle çiçek taşımak zor geliyor. Kimse senin farkında değil, üzerindeki tonlarca ağırlığa daha fazla ağırlık ekliyor...

    Bir şeyler geliyor, adım adım, yavaş yavaş, hissettire hissettire geliyor ve ben kollarımı açmış sadece onu bekliyorum. Öyle bir kabulleneceğim ki toprağını, bir daha içinden çıkmamak üzere kocaman sarılacağım, içime alacağım, içine dalacağım...

    Ha yaşarken böceklere yem olmuşum ha onun altında...

    Son savaşlarım sudo... Kendi vatanımı layıkıyla savundum, şimdi sıra ya mağlubiyet ya galibiyet.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Karanlık...

    Elimi atsam buz. Yaslansam boş duvar...
    O kadar anlamsız ki her şey...
    O kadar yalnız ki yalnızlık.
    Bitsin istiyorsun...
    Nefes almak, düşünmek, dert etmek, dertlenmek bitsin istiyorum...
    Işığı bitsin güneşin. Kokusu geçsin toprağın, melodisi kalmasın müziğin...

    Bitsin istiyorum...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bitmemeli dwa. Her kalana veda etmişsin. Veda etmek ne düne ne kendine ihanet. Ama veda etmemek yarınlara ihanetmiş. Yarınlar bizim için benzer. Bugün gibi acı dolu öfke dolu. En çok da özlem dolu. Ama her şey, o dünün yarını ile başladı. Büyük adımlar atmak en büyük yalan. Her şey küçük birer adımla oluyor. Bir günle, basit bir düşünce ile çok şey değişiyor.

    Çok düşündüm sadece ona değil her şeye veda etmeyi. Çok düşündüm defteri kapatıp gitmeyi. Öyle bir son ki hiç başlamamış gibi. Korktum. Sonrasından değil. Bu tek başına her şeyi silip süpüren, tüm düşünceleri engelleyen bir şey. Yarın farklı düşünebilirim çünkü. Öyle de oldu. Eğer her şeyden emin sandığımda gitseydim, şu an bunun yanlış olduğunu düşünemeyecektim. Değişken ihtimaller içinde mutlak bir şeye karar verilemez.

    Ne bir yenilgi ne bir zafer. Kazanmak da yok kaybetmek de. Savaşı bıraktım etrafı izliyorum. Bu meydanda bir çiçek yeşeriyor. Ben o çiçeği suluyorum. Halin şartları da çok etkiliyor insanı. Geri döndüm memlekete. Yine döndüm otuz yıl önceye.

    İhtimallerde yok olmuştuk. Karar verdim, ihtimalde kaldıkları için eşsizler. Bu eşsiz güzellik, geçmişte ve ihtimalde kaldıkları için. Sonra üstüne bu kaybolmuşlukta geçen zamanın ağırlığı ekleniyor. Daha eşsizmiş hissi veriyor o ihtimallere.

    Düşünüyorum, bir çizgi var her şeyimle çok kötü olduğum yitik zamanım. Sonra beni yokluktan çekip çıkaran geldi, ışık tutan. O gidince daha derine düştüm. Sonra ne derinlik algısı kaldı, ne alçak var ne yüksek. Dwa ben bu çizgiye bakıyorum, ne ilki çok kötü ne ortası ışık dolu. Tek gerçek ve doğrusu en sonuncusuymuş. Her geçen gün daha ağırlık eklemişim yarına. Şimdi yeni süreçlere bıraktım kendimi. Anlamı aramayı bıraktım. Gündüze heyecanım yok yine belki ama gece elimde fenerle dolaşıyorum. Karanlıkta kalsam el yordamıyla artık.

    Bir şeyleri fark etmek her şeylerini yok etmekle oldu. Sığınacak yer gibiydi ama değiller. Kafamda veda etmeme gerek yok. Orada, ihtimaller haricinde yaşanan haliyle olduğu şekliyle yer alsın sadece.

    Bırakma kendini dwa. Büyük savaşta değiliz, bazen başrol çoğu zaman yan rol oynuyoruz. Oyun tek başına oynamaya değer.

    Yine beni anlayan yok yeni çevremde. Otuz yıl sonra dönünce değişmiş yeni olmuş çevrem. Ne bir beklentim var ne de anlatmaya niyetim. Çabaya değmez. Bazı şeyler içimde güzellikleriyle kalsın, anlamayan da olsa bazıları da yanımda.

    Hissediyorum dwa. Heyecanlı hissediyorum. Sen de hissediyor musun?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Suladığın toprağın çiçek açması dileğiyle sudo. Kader yollarına engel koymasın ve yüzün bir daha karanlıkta kalmasın.

    Bu bir veda. Düne, bugüne, yarına. Çok hakkın var, ruhumun bir parçası olduğun için teşekkür ederim hakkını helal et. Varsa hakkım helal olsun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yarına, bana ve sana yaslanmışlara nolur veda etme dwa. Bir yerlerde iyi olduğunu bileyim. Burada mücadelemizi yazalım gelip yine .

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dwarwendwarfy kullanıcısına yanıt

    ? Neredesin


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.