Şimdi Ara

Ulusal(milli) Değerlerimiz...Nelerdir? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
54
Cevap
1
Favori
13.706
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Milli değerler çok.En birleşilen isim cumhuriyet.
    Bu ülke cumhuriyet adına ne milli değerler gördü.

    Açık oy gizli tasnif ...denilen cumhuriyeti tattı.Yani açık seç,gizlice sayacağız!
    Parti başkanlarının vali kaymakam olduğu cumhuriyeti tattı.
    Seçime gir ey cumhur,bunu seç...ikincisi yok ki...neyi seçeyim...diyene olur mu işte bir aday ...cumhuriyetini tattı.
    Sen gir senin tipin müsait değil diye kapıdan alınmayan ayrımlarla cumhuriyeti tattı.
    Cumhuriyeti tam baskı olarak ta tattı.

    Cumhuriyet milli değer oldu.

    Fakat hangi cumhuriyet?

    Sovyet sosyalist cumhuriyetleri vardı.
    Çin halk cumhuriyeti var.
    Almanya federal cumhuriyeti var.
    Bulgaristan halk cumhuriyeti vardı.
    İran islam cumhuriyeti var.
    Türkiye cumhuriyeti var.

    Adında birleşildi de içini nasıl doldurup mili değer yapacağız...
    Cumhuriyete sahip çıkacağız... fakat hangisine? Hangi cumhuriyete?
    Var mı tarifi olan ...bakalım tanımda milli bir değerimiz olacak mı?
    Milli değerin bana göresi olur mu?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi akarahmet -- 9 Temmuz 2007; 1:51:27 >




  • Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri bellidir. Bunları bilmeyen ve merak edenler anayasaya bakabilirler.
  • bizim milletçe kendimize özgü + ve - bazı hasletlerimiz var.
    mesela yol göstermeyi çok severiz. biri bir adres sormaya görsün, iki-üç kişi birden atlar. teferruatıyla adres tarif edilir, sorulan bazı sorularla edilen tarifi anlayıp anlamadığı talim ettirilir.

    oturmuş laklak eden bir grubun yanından geçerken selam verirseniz çok mutlu olurlar, minnettar kalırlar.

    misafire yedirmeyi çok severiz. yemeyen misafire gıcık kaparız. yememekle sanki bize hakaret etmiş, rızkımıza haram karıştığını ima etmiş gibi algılarız. bayramlarda, her gittiği yerde baklava-tatlı yiyerek artık kusma durumuna gelmiş ve bize uğramış misafire son darbeyi de biz, bir tabak baklavayı eline tutuşturup "ye ulan şunu! yemezsen oyarım" der gibi bakarak vururuz. yemediği anda ev hanımı" aaaa!! kendi ellerimle yaptım yahuu" diye feryadı basar. sanki başkasının elleriyle yapacaktın. tabiki kendi ellerinle yapacaksın. ha, bir de "ağzınıza layık" demeyi de ihmal etmez. sen benim damak zevkimi nereden biliyorsun belki ben tatlıdan hoşlanmıyorum?

    pikniğe çıktığımızda top oynamayı farz olarak addederiz. orada birisi şehrin curcunasından kaçmış tabiata sığınmış kime ne? piknik alanına götürülen toplara şutu çektiğimiz gibi o kafa dinlemeye gelenin kafasını patlatırız. çayını çorbasını deviririz. gık ederse "de get sie lan!" diye terbiyesini veririz.
    eğer bununla iktifa etmez adam olmazsa, az sonra o tam dallardan süzülen rüzgarın sesini dinlemekteyken teybe koyduğumuz cıstaklı, acılı arabeskli, şıkıdım şıkıdımlı havalarla hayal aleminden gerçeğe dönmesini sağlarız. olaki "kısarmısınız" felan desin. çok pis dalarız.

    erkeklerimiz de dedikoduyu çok sever. kadınların laklakalarına kıyısından bucağından yada direk bodoslama dalarız. çoğu zaman kadınları ağızları açık bırakacak derecede bu konuda mahir olduğumuzu gösteririz.

    kahvede oturmayı çok severiz. vakit bizim için asla nakit değildir. okey masasında suratımızdaki ciddiyeti gören sanki evrenin sırlarını çözüyoruz zanneder.

    hasbelkader camiye gelip iki rekat namaz kılmaya yeltenmiş bir gencin tipini beğenmez, saçına sakalına üstüne başına yüzümüzü buruşturarak bakar, "ulan seni bir daha burada görürsem şeytandan beter çarparım eşek sıpası" demeyiz ama demekten beter ederiz.

    bizi iki kelime sohbet etmek için çağıran eş-dost-komşuyu "yau çok acil işim var" diyerek ustaca manevralarla geçiştirir, avrupa yakası-ıhlamurlar altında gibi dizilere, paparazilere gömülürüz.

    ana-babamıza vıdı vıdı etmeyi kemalat zannederiz. onlara çemkirmeyi cesaret, laflarını dinlemeyi eziklik ve bönlük olarak addederiz. bir arkadaşımızın bizi ana-babamıza "tamam anne-tamam baba" derken görmemesi için tüm gayretimizi sarfederiz. adımız ana kuzusuna çıkabilir, boncuklarımız dökülebilir. ana-baba lafı dinlediğimiz için karizma çizilir prestij sıfır olur.

    veledimiz gelen misafirin kafasına çıksa kulağından tutup indirmeyiz. üstüne bir de veledimizin şımarıklıklarına güler "ha ha ha, hih hi hi" diye kişneriz.

    öğretmen sıkıysa veledimize gık desin. gider iki yakasından tuttuğumuz gibi" efendiiiii!!! sen kimin çocuğuna hareket çekiyosun" tarzı cedelleşmelere gireriz.

    türbanlı gördük mü içimiz daralır, sakallı gördük mü çenemiz kaşınır. çıktıkları tarih sahnesine ne zaman gömülecekler diye hayıflanırız.

    gülerken kişnemeye,
    ağlarken haykırmaya,
    tartışırken avazımız çıktığı kadar bağırmaya,
    karı koca birbirimize gözlerimizi patlatmaya,
    iki kadeh içip zırvalamaya,

    sabah olmuş yahu




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4



    misafire yedirmeyi çok severiz. yemeyen misafire gıcık kaparız. yememekle sanki bize hakaret etmiş, rızkımıza haram karıştığını ima etmiş gibi algılarız. bayramlarda, her gittiği yerde baklava-tatlı yiyerek artık kusma durumuna gelmiş ve bize uğramış misafire son darbeyi de biz, bir tabak baklavayı eline tutuşturup "ye ulan şunu! yemezsen oyarım" der gibi bakarak vururuz. yemediği anda ev hanımı" aaaa!! kendi ellerimle yaptım yahuu" diye feryadı basar. sanki başkasının elleriyle yapacaktın. tabiki kendi ellerinle yapacaksın. ha, bir de "ağzınıza layık" demeyi de ihmal etmez. sen benim damak zevkimi nereden biliyorsun belki ben tatlıdan hoşlanmıyorum?








    Valla bu ikramda ısrar yüzünden az çatlama noktasına gelmedim.

    Yemin ettim kimseye ikinci kez söylemiyorum ye diye.




  • Bir de bizim toplumun sevmediğim bir huyu var. Misafirliğe gidileceği zaman haber vermeden gitmek gayet normaldir. Gelen misafire "bu akşam müsait değiliz" demek çok büyük ayıptır. Ben bu durumu "şarklı" kafası olarak nitelendirdiğim için çoğu zaman arkadaşlar bana kızarlar. Benim "şarklı kafası" dediğim olayın içinde insanın bireysel özgürlüklerini hiçe saymak var. Bireysel özgürlükler olmayınca kişinin kendine ait bir zaman ve mekan ayırması söz konusu olamıyor çünkü böyle bir kavram olmuyor. Bu insan hakları ile ilgili.

    Doğu kültürlerinde insanların zamanlarını efendi planladığı için kişisel özgürlükler diye bir kavram gelişmemiş. Bir budist manastırda bir öğrenci, en bilge budist rahibinin karşısına çıkıp da "bugün yalnız kalmak istiyorum" diyemez, buna saygı duyulmaz ve hakaret olarak algılanır.




  • kaotika bu konuda sana katılıyorum. baskın yapar gibi misafirliğe gitmek olmaz. hele de evli insanlara hiç olmaz. biz çocukken bizi komşulara gönderirler ve "müsaitseniz babamlar oturmaya gelecekler" şeklinde öncü kuvvet olarak kullanırlardı
  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof



    Yemin ettim kimseye ikinci kez söylemiyorum ye diye.


    bazıları var yemedin mi çok fena bozulur, hakaret olarak algılar.
  • Her yörenin kendine has hususiyetleri mevcut.İyi yönleri de kötü yönleri de olabilir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof



    Valla bu ikramda ısrar yüzünden az çatlama noktasına gelmedim.

    Yemin ettim kimseye ikinci kez söylemiyorum ye diye.



    Bir de düğünlerde konuğun oynaması için ısrar edilmesi durumu vardır. Kafayı yedirtir adama.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri bellidir. Bunları bilmeyen ve merak edenler anayasaya bakabilirler.


    1923 Anayasasına mı?
    kuruluş dediniz de.
  • İnsanımızın bana göre iyi özellikleri de vardır. Meslea kurallara körükörüne uymak yerine, riskin başladığı yere kadar kuralları esnetebiliriz. Bunu kesinlikle dalga geçmek için yazmıyorum. Bu davranş ezbere bir davranış değildir. Bunun için de zeka ve bilgi birikimi gereklidir. Kural niçin konmuş, içinde bulunduğumuz durum ne ve risk nedir bunu düşünür ve olayı gerçekleştiririz. Bu bazı hesapta olmayan durumlarda başarısızlıkla sonuçlansa da çoğu zaman bizi birçok zahmetten kurtarır ve zaman kazandırır.

    İnsanımız çoğu halkın düşünemediği kadar felsefi düşünür. Bir avrupalı onca eğitim ve kültürüne rağmen sohbet ettiği zaman basit kalıpların ötesine geçemez hep belli konular konuşur. Oysa bir türk her konudan anlar ve felsefe yapar. Olaylar arasında ilişkiyi bir çırpıda kurar ve soyut çıkarımlarda bulunur. Bir avrupalının bakışlarında göremediğimiz zeka pırıltısını türkte görürüz.

    Arkadaşlık çok önemlidir, Toplum düzenini bozmayacak basit kural ihlallerinde ispiyonculuk yapmayız. Oysa avrupalı en ufak kural ihlalinde hemen şikayet eder. Bomboş bir kavşakta kırmızı ışıkta geçeriz, avrupalı geçemez. Bir dinlenme tesisinde tadilat dolayısı ile çekilmiş ve tadilat bittiği halde unutulmuş kırmızı güvenlik şeridini avrupalı geöemez. Oysa türk şöyle etrafa bakar ve kurdelayı elinin tersi ile iter.




  • Ulusal milli değerler diye bahsettiğimiz aslında, insanlık değerleridir.Bu değerlerin korunması , her ne kadar sizin için önem arzetse de tüm insanlık için önemlidir.Zira sizin kendi milli değerleriniz diye bahsettiğiniz birbirinden alıntı ortak insanlık değerleridir.Eğer örnek isterseniz tarih sayfalarına bakınız...Birbirinden alıntı binlerce kopya kültür ve davranış bulursunuz...

    eğer amaç birbirimizi ayırmak ve çatışma yaratmaksa farklı olduğunuzu düşünmek size pek bir şey katmaz...Aksine farklılıkları zenginlik olarak görürseniz bu size beklediğinizden çok daha fazlasını kazandırır...Hiç merak etmeyin Bir Alman da sizin gibi milli değerlerine sahip bir Fransız da!Ama bilmedikleri veya bilmek istemedikleri aynı atadan geldikleridir.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Steinberger_2 -- 10 Temmuz 2007; 4:04:25 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2


    Ulusal milli değerler diye bahsettiğimiz aslında, insanlık değerleridir.Bu değerlerin korunması , her ne kadar sizin için önem arzetse de tüm insanlık için önemlidir.Zira sizin kendi milli değerleriniz diye bahsettiğiniz birbirinden alıntı ortak insanlık değerleridir.Eğer örnek isterseniz tarih sayfalarına bakınız...Birbirinden alıntı binlerce kopya kültür ve davranış bulursunuz...

    eğer amaç birbirimizi ayırmak ve çatışma yaratmaksa farklı olduğunuzu düşünmek size pek bir şey katmaz...Aksine farklılıkları zenginlik olarak görürseniz bu size beklediğinizden çok daha fazlasını kazandırır...Hiç merak etmeyin Bir Alman da sizin gibi milli değerlerine sahip bir Fransız da!Ama bilmedikleri veya bilmek istemedikleri aynı atadan geldikleridir.

    Saygılarımla,



    Sanırım burada kastedilen şey, ortak insani değerler içinde yer alan, fakat bu toplumda daha da bir ön plana çıkan unsurlar. Yani bize ayrıcalık değil, zenginlik katan unsurlar. Hatta bazı toplumlarda neredeyse görülemeyecek unsurlar. Malum, her toplumun kendine has veya ön plana çıkmış olan bazı karakteristik özellikleri vardır. Kuzey Avrupa denilince ilk akla gelen o mükemmel çalışma disiplinlerini Akdeniz toplumlarında pek göremezsiniz. Ama Akdeniz toplumlarındaki güçlü ailevi bağları da Kuzeyde görmeniz biraz zordur. Her iki durumda da "aile ve çalışma disiplini" ortak değerlerdir. Fakat bunların önemi toplumdan topluma farklılık gösterebilir.
    Bunun gibi işte bazı belirgin unsurları paylaşmaya çalışıyoruz.

    Diğer yandan mesela C4, diğer toplumlarda pek görülemeyecek kendimize bile çoğu zaman "enteresan" gelen bazı alışkanlıklardan, huylardan bahsetmiş.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof


    quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2


    Ulusal milli değerler diye bahsettiğimiz aslında, insanlık değerleridir.Bu değerlerin korunması , her ne kadar sizin için önem arzetse de tüm insanlık için önemlidir.Zira sizin kendi milli değerleriniz diye bahsettiğiniz birbirinden alıntı ortak insanlık değerleridir.Eğer örnek isterseniz tarih sayfalarına bakınız...Birbirinden alıntı binlerce kopya kültür ve davranış bulursunuz...

    eğer amaç birbirimizi ayırmak ve çatışma yaratmaksa farklı olduğunuzu düşünmek size pek bir şey katmaz...Aksine farklılıkları zenginlik olarak görürseniz bu size beklediğinizden çok daha fazlasını kazandırır...Hiç merak etmeyin Bir Alman da sizin gibi milli değerlerine sahip bir Fransız da!Ama bilmedikleri veya bilmek istemedikleri aynı atadan geldikleridir.

    Saygılarımla,



    Sanırım burada kastedilen şey, ortak insani değerler içinde yer alan, fakat bu toplumda daha da bir ön plana çıkan unsurlar. Yani bize ayrıcalık değil, zenginlik katan unsurlar. Hatta bazı toplumlarda neredeyse görülemeyecek unsurlar. Malum, her toplumun kendine has veya ön plana çıkmış olan bazı karakteristik özellikleri vardır. Kuzey Avrupa denilince ilk akla gelen o mükemmel çalışma disiplinlerini Akdeniz toplumlarında pek göremezsiniz. Ama Akdeniz toplumlarındaki güçlü ailevi bağları da Kuzeyde görmeniz biraz zordur. Her iki durumda da "aile ve çalışma disiplini" ortak değerlerdir. Fakat bunların önemi toplumdan topluma farklılık gösterebilir.
    Bunun gibi işte bazı belirgin unsurları paylaşmaya çalışıyoruz.

    Diğer yandan mesela C4, diğer toplumlarda pek görülemeyecek kendimize bile çoğu zaman "enteresan" gelen bazı alışkanlıklardan, huylardan bahsetmiş.



    Sayın feylesof haklısınız , yaklaşımım konuyla pek alakadar olmamış...Ben ulusalcılık veya milli değerler adı altında bahsedilenlerin kendini diğer kabile veya uluslardan ayırma çabası olarak görüyorum...Öenmli olan ulus veya millet değil birada yaşayan insanların oluşturduğu kültür dür.

    Verdiğiniz örnekte kuzey halklarından olan finliler genetik olarak Türklerle yakın bağ içindedir...Ama kültürleri değişmiştir...Diğer yandan biz Türkiye türkleri yakın ilişki içinde olduğumuz tüm kültürlerle içiçe geçmiş durumdayız...Örneğin Yunan yemekleri ile Türk yemekleri birbirine çok benzer...Veya yunan müziği ile Türk müziği birbirine yakındır(tamamen aynı olmasa bile birbirinden etkilenmiştir.) Yada ülkemizdeki arabesk müziğine bakarsanız Arap kültüründen etkilenmiştir...


    Kimse herhangi bir kültür veya yaşayışı tekeline alamaz...Çünki insanlık kültürü etkileşimle oluşmuştur ve konuştuğumuz her bir kelimenin veya yaşayışın mucidi belli değildir.Mucit insandır, herhangi bir millete ait değildir.Siz bana yoğurt u kimin icat ettiğini söyleyebilirmisiniz? Veya yılların birikimi içinde kullandığımız kelimelerin mucitlerini?Birinin masaya "table" demesi onun bizden farklı olduğunu göstermez...Veya bu dünya da en misavirperver kültürün bizim kültürümüz olduğunu iddia etmek te....Günümüz dünyası bu iletişim seviyesi ile tek kültüre doğru gitmektedir,makro anlamda...Mikro anlamda her kültürün alt kültürleri vardır.Buna sebep aynı soydan gelememiz veya aynı bölgede yaşamamız değil , farklı düşünme ve farklılıklar icat etme yeteneğimizdendir...Bu farklılıklar ise insanoğlunun zenginliğidir.Kendini övme başkasını yerme sebebi değil!!!Futbol İngiltere de doğmuştur(onların kimden esinlediği muallak) ama tüm dünya bu kültürü benimsemiştir.Siz diyebilirmisiniz ki Futbol u sadece İngilizler oynayabilir veya futbol onların tekelindedir...Kültürel değerlerimize sahip çıkalım evet!Ama kendimiz için değil!? insanlık için!Aradaki fark budur...


    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Steinberger_2 -- 10 Temmuz 2007; 23:34:01 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2


    Günümüz dünyası bu iletişim seviyesi ile tek kültüre doğru gitmektedir,makro anlamda...Mikro anlamda her kültürün alt kültürleri vardır.Buna sebep aynı soydan gelememiz veya aynı bölgede yaşamamız değil , farklı düşünme ve farklılıklar icat etme yeteneğimizdendir...Bu farklılıklar ise insanoğlunun zenginliğidir.Kendini övme başkasını yerme sebebi değil!!!



    Farklılıkların insanlığın zenginliği olduğuna ve günümüz dünyasında, farklılıkların giderek tek tip bir kültüre, yaşam biçimine doğru gittiğine kesinlikle katılıyorum. Belki bu kentleşmemiş kesimlerde henüz bir yer bulamamış olabilir ama Dünya genelinde büyük bir hızla kentleşmenin arttığı düşünülürse bence ciddi bir sorunumuz var demektir.

    Ve bu tek tipleşme hiç hoşuma gitmiyor. Bırakın kültürel değişmeyi, insanlar fiziklerini bile değiştirmeye başladı. İzlediğim bir belgeselde her yıl yüzbinlerce Çinlinin, Batılılara benzemek uğruna gözlerini büyülttüklerini, boylarını uzattıklarını görünce bu işin artık çılgınlığa, bir nevi toplumsal intihara doğru gittiğini düşünmeye başladım.
    Bir Çinli gözlerinden utanacak hale nasıl gelebilir?




  • ben o gözlerini ameliyat ettirip "ucubeye dönen" çinlilerden gördüm. değil gözlerini ameliyat ettirmek gözlerini çıkartıp avrupalı gözü taktırsalar gene simaları çinli.

    çinlilerin hintlilerin vs batılıların tiplerine özenmelerine şaşmamak gerek. neticede dünya üzerinde yaygın olan batı kültürü, refah batı refahı, eğlenceli yaşam tarzı batınınki. kültürünü alabildiğine pompalayan da batı. hal böyleyken dünyanın her tarafındaki insanlar her şekilde batıyı takip-taklit etmekteler.

    taklit, bir yerde insanın elinde olan bir şey değil. insanlar bunu farkında olmadan da yapabiliyorlar.
    her taklit insanın kendisinden, kendi değerlerinden bir şeyler götürür ve toplumlar zamanla kendileri olmaktan çıkıp başkaları olurlar.

    bunun iyi ve kötü yanları tartışılır ama diğer kültürlerin iyi taraflarını alırken kendi kültürünün iyi-kötü her neyi varsa kaybetmek pek doğru bir davranış olmasa gerek.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof


    Farklılıkların insanlığın zenginliği olduğuna ve günümüz dünyasında, farklılıkların giderek tek tip bir kültüre, yaşam biçimine doğru gittiğine kesinlikle katılıyorum. Belki bu kentleşmemiş kesimlerde henüz bir yer bulamamış olabilir ama Dünya genelinde büyük bir hızla kentleşmenin arttığı düşünülürse bence ciddi bir sorunumuz var demektir.


    Kentleşme doğal devinim(sıralı süreç) ile ilgilidir diye düşünüyorum.Yaşanması gereken ne ise o yaşanıyor...Kentleşme iyidir veya kötüdür onu zaman gösterecek, ama insanlar kent yaşamına adapte olmak için ellerinden geleni yapıyorlar ve bugün için kentte yaşamak onlar için en uygunu sanırım...Ben kent yaşamını hiç sevmiyorum ama değer yargıları kişiden kişiye değişiyor , benim yargılarım en doğrudur diyemem.

    quote:



    Ve bu tek tipleşme hiç hoşuma gitmiyor. Bırakın kültürel değişmeyi, insanlar fiziklerini bile değiştirmeye başladı. İzlediğim bir belgeselde her yıl yüzbinlerce Çinlinin, Batılılara benzemek uğruna gözlerini büyülttüklerini, boylarını uzattıklarını görünce bu işin artık çılgınlığa, bir nevi toplumsal intihara doğru gittiğini düşünmeye başladım.
    Bir Çinli gözlerinden utanacak hale nasıl gelebilir?


    Ortak gelecek, ortak yaşam, birbirine % 100(yaklaşık) benzeyen beden yapısı ile genel manada tek kültür kaçınılmaz diye düşünüyorum...Dünya nın tek kültüre gitmesi insanları tekdüzeliğe sürükler mi?Sanmıyorum.İnsanlık görece dar kapsamlı vahşi hayatından buralara geldiyse, tekdüzelikten bahsetmek mümkün değil diye düşünüyorum, aksine bizi kendi kültürümüzün tekdüzeliğinden kurtarıp daha geniş bakış açısı sağlar diye düşünüyorum.Bu bizim için ne kadar geçerli ise diğer lokal kültürler içinde geçerlidir.

    Çinlilerin boy uzatma , batılılara benzeme çabası kendi kompleksleriyle ilgilidir.Ben kendimle ve kültürümle barışığım aynı zamanda tüm insanlık kültürü ile de...Olaylara subjektif(kendi açımızdan) bakmak yerine objektif bakabilmeli daha adil ve daha geniş görüş açısına sahip olmalıyız.Kibir ile gururu , alçakgönüllülük ile yalakalığı ne kadar karıştırdığımız önemlidir.

    Saygılarımla,




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2


    Ortak gelecek, ortak yaşam, birbirine % 100(yaklaşık) benzeyen beden yapısı ile genel manada tek kültür kaçınılmaz diye düşünüyorum...Dünya nın tek kültüre gitmesi insanları tekdüzeliğe sürükler mi?Sanmıyorum.İnsanlık görece dar kapsamlı vahşi hayatından buralara geldiyse, tekdüzelikten bahsetmek mümkün değil diye düşünüyorum, aksine bizi kendi kültürümüzün tekdüzeliğinden kurtarıp daha geniş bakış açısı sağlar diye düşünüyorum.Bu bizim için ne kadar geçerli ise diğer lokal kültürler içinde geçerlidir.

    Çinlilerin boy uzatma , batılılara benzeme çabası kendi kompleksleriyle ilgilidir.Ben kendimle ve kültürümle barışığım aynı zamanda tüm insanlık kültürü ile de...Olaylara subjektif(kendi açımızdan) bakmak yerine objektif bakabilmeli daha adil ve daha geniş görüş açısına sahip olmalıyız.Kibir ile gururu , alçakgönüllülük ile yalakalığı ne kadar karıştırdığımız önemlidir.

    Saygılarımla,


    Sizce şu an dünyadaki duruma bakıldığında, bu tek kültürlülük, dünyadaki tüm insanları kuşatabilecek bir şekilde midir?
    Bu tek kültür acaba ne derecede insanlığın ortak değerlerinin, birikimlerinin ürünüdür?
    Tekdüzelikten ne kadar uzaktır?
    Siz kendinizle barışıksınız ama çevrenizde Çinli örneğine benzer insanların sayısı hızla artmıyor mu?
    Bunu sadece komplekse sahip bazı insanların davranışı olarak açıklayabilir misiniz? Sadece estetik-güzellik olarak değil yaşam biçiminlerindeki diğer değişimlerde de aynı durum gözlenmiyor mu?
    İnsan davranışları ve biçimleri, bahsettiğiniz ortak insanlık kültürüne yaklaşıyor mu yoksa giderek uzaklaşıyor mu?

    Objektif olarak yaklaştığımda, insanların ortak insani değerlerle hiçbir alakası olmayan, sadece belli kalıplara sıkıştırılmış tekdüze ve bir süre sonra ciddi bir şekilde çuvallayacak yapay bir kültüre göre yaşamaya başladıklarını görüyorum.
    Açıkçası sizin ortak insani değerlerden, kültürden kesinlikle şu andaki yapay tek kültürlülüğü kastetmediğinize eminim.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: feylesof

    Sizce şu an dünyadaki duruma bakıldığında, bu tek kültürlülük, dünyadaki tüm insanları kuşatabilecek bir şekilde midir?
    Bu tek kültür acaba ne derecede insanlığın ortak değerlerinin, birikimlerinin ürünüdür?
    Tekdüzelikten ne kadar uzaktır?
    Siz kendinizle barışıksınız ama çevrenizde Çinli örneğine benzer insanların sayısı hızla artmıyor mu?
    Bunu sadece komplekse sahip bazı insanların davranışı olarak açıklayabilir misiniz? Sadece estetik-güzellik olarak değil yaşam biçiminlerindeki diğer değişimlerde de aynı durum gözlenmiyor mu?
    İnsan davranışları ve biçimleri, bahsettiğiniz ortak insanlık kültürüne yaklaşıyor mu yoksa giderek uzaklaşıyor mu?

    Objektif olarak yaklaştığımda, insanların ortak insani değerlerle hiçbir alakası olmayan, sadece belli kalıplara sıkıştırılmış tekdüze ve bir süre sonra ciddi bir şekilde çuvallayacak yapay bir kültüre göre yaşamaya başladıklarını görüyorum.
    Açıkçası sizin ortak insani değerlerden, kültürden kesinlikle şu andaki yapay tek kültürlülüğü kastetmediğinize eminim.



    Öncelikle tek kültürlülük Makro (tümel) manada baktığımı tekrar söylemeliyim, Mikro (tikel) manada baktığınızda daha önce de söyledim her kültürün alt kültürü mevcut...Örneğin kendi ilçemden 8 km uzaklıkta ki ilçe deki yaşayışla bizdeki yaşayışlar arasında farklılar mevcut, diğer yandan her iki ilçe arasında birbirine karşı aşırı koruma içgüdüsüyle oluşmuş bir çatışma da söz konusu.Tikel den tümel e gidersek bu iki tikel düzeyde farklı kültür tümele geçtiğinde birlik içinde olmaktadır.Örneğin Çevremizdeki ülkelerle ilgili bir sorun olduğunda bir araya gelmektedirler.eğer insanlık için evren dışı bir düşman olsa idi aynı şekilde tüm insanlık biraraya gelecekti diye düşünüyorum..

    Dünya daki tek kültürlülük dünyayaı tamamen kuşatmasa da büyük çoğunluğunu etki altına almıştır.Örnek vermek gerkirse yemek bir çok yerde çatal kaşıkla yenir, futbol oynanır seyredilir, farklı kültürlerin yapmış olduğu filmlerde insanlar kısmen de olsa kendilerini görür seyretmekten zevk alırlar...Teknolojik gelişmeler ise insanlık kültürünü birbirine yaklaştıran en önemli etkenlerdendir,bilgisayar,internet, cep telefonu kültürel etkileşimi hızlandıran ve tek kültüre gidişi hızlandıranetmenlerdir,Özellikle internet dünya yı global bir köy haline getirmiştir. Bugün için dünya ya avrupa -amerika ağırlıklı kültür(veya hristiyan ağırlıklı kültür) egemen olsa da bu ilanihaye onların hakim olacağı manasına gelmez.Doğal devinim içinde lokomotif görevi daima el değiştirmiştir.

    Bahsettiğiniz tek kültür %100 insan yapımıdır.Baskın kültürün harhangi bir alt kültüre ait olması yine bu doğal devinimle ilgilidir.Veya sizin dünya da ve insanlık içinde ne kadar kabul gördüğünüzle ilgili.Eğer ki sizin savunduğunuz alt kültür üst kültüre egemen olamazsa bunun suçu diğer alt kültürde değil ,sizin kendinizi nasıl anlattığınız ve kabul ettirebildiğinizle ilgilidir.Bence şu an insanlık kültürü ortak değerlerin ürünüdür.Eğer şuan dünya ya islam kültürü egemen olsaydı,diğerleri de sizin gibi hayıflanarak bakacaktı...Veya Etnik olarak Türk kültürü egemen olsaydı, belki de Türkçe dünya ya hakim dil olacak İngilizler bize hem gıpta hem de kem gözlerle bakacaktı...

    Son olarak şov'a dönük F1 ,futbol, tv yarışmaları (bbg evi ,dans yarışmaları) gibi görsel etkinlikleri yapay!, gelir amaçlı olarak görüyorum.Ama bu diğer ortak kültürel değerleri görmezden gelmemi gerektirmez.Ki hernekadar yapayda olsalar olumsuz baktığım bu etkinlikler yine insanlık ortak kültür değerleridir.Herkes birbirinin yaşamına saygı duymalı, bir Türk Yunan'a ,bir Yunan bir Türk ' e...Başka bir kültüre özenen insanımıza da saygı göstermeliyiz!tercih hakkı ona aitse yada özgürlükleri kıstlamadan özgürlükleri yaşamak uğruna.Eğer birileri sizin yaşam şeklinize özenmiyorsa bunun suçu onda değildir diye düşünüyorum.Sizin kendinizi ve kültürünüzü ne kadar anlattığınız ve kültürünüz ne kadar kabul edilebilir olduğuyla ilgilidir.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Steinberger_2 -- 13 Temmuz 2007; 1:27:21 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Steinberger_2



    Öncelikle tek kültürlülük Makro (tümel) manada baktığımı tekrar söylemeliyim, Mikro (tikel) manada baktığınızda daha önce de söyledim her kültürün alt kültürü mevcut...Örneğin kendi ilçemden 8 km uzaklıkta ki ilçe deki yaşayışla bizdeki yaşayışlar arasında farklılar mevcut, diğer yandan her iki ilçe arasında birbirine karşı aşırı koruma içgüdüsüyle oluşmuş bir çatışma da söz konusu.Tikel den tümel e gidersek bu iki tikel düzeyde farklı kültür tümele geçtiğinde birlik içinde olmaktadır.Örneğin Çevremizdeki ülkelerle ilgili bir sorun olduğunda bir araya gelmektedirler.eğer insanlık için evren dışı bir düşman olsa idi aynı şekilde tüm insanlık biraraya gelecekti diye düşünüyorum..

    Dünya daki tek kültürlülük dünyayaı tamamen kuşatmasa da büyük çoğunluğunu etki altına almıştır.Örnek vermek gerkirse yemek bir çok yerde çatal kaşıkla yenir, futbol oynanır seyredilir, farklı kültürlerin yapmış olduğu filmlerde insanlar kısmen de olsa kendilerini görür seyretmekten zevk alırlar...Teknolojik gelişmeler ise insanlık kültürünü birbirine yaklaştıran en önemli etkenlerdendir,bilgisayar,internet, cep telefonu kültürel etkileşimi hızlandıran ve tek kültüre gidişi hızlandıranetmenlerdir,Özellikle internet dünya yı global bir köy haline getirmiştir. Bugün için dünya ya avrupa -amerika ağırlıklı kültür(veya hristiyan ağırlıklı kültür) egemen olsa da bu ilanihaye onların hakim olacağı manasına gelmez.Doğal devinim içinde lokomotif görevi daima el değiştirmiştir.

    Bahsettiğiniz tek kültür %100 insan yapımıdır.Baskın kültürün harhangi bir alt kültüre ait olması yine bu doğal devinimle ilgilidir.Veya sizin dünya da ve insanlık içinde ne kadar kabul gördüğünüzle ilgili.Eğer ki sizin savunduğunuz alt kültür üst kültüre egemen olamazsa bunun suçu diğer alt kültürde değil ,sizin kendinizi nasıl anlattığınız ve kabul ettirebildiğinizle ilgilidir.Bence şu an insanlık kültürü ortak değerlerin ürünüdür.Eğer şuan dünya ya islam kültürü egemen olsaydı,diğerleri de sizin gibi hayıflanarak bakacaktı...Veya Etnik olarak Türk kültürü egemen olsaydı, belki de Türkçe dünya ya hakim dil olacak İngilizler bize hem gıpta hem de kem gözlerle bakacaktı...

    Son olarak şov'a dönük F1 ,futbol, tv yarışmaları (bbg evi ,dans yarışmaları) gibi görsel etkinlikleri yapay!, gelir amaçlı olarak görüyorum.Ama bu diğer ortak kültürel değerleri görmezden gelmemi gerektirmez.Ki hernekadar yapayda olsalar olumsuz baktığım bu etkinlikler yine insanlık ortak kültür değerleridir.Herkes birbirinin yaşamına saygı duymalı, bir Türk Yunan'a ,bir Yunan bir Türk ' e...Başka bir kültüre özenen insanımıza da saygı göstermeliyiz!tercih hakkı ona aitse yada özgürlükleri kıstlamadan özgürlükleri yaşamak uğruna.Eğer birileri sizin yaşam şeklinize özenmiyorsa bunun suçu onda değildir diye düşünüyorum.Sizin kendinizi ve kültürünüzü ne kadar anlattığınız ve kültürünüz ne kadar kabul edilebilir olduğuyla ilgilidir.

    Saygılarımla,



    Teknolojik, sanatsal, bilimsel, ticari etkileşimler insanlık varolduğundan beri var ve bu Kıyamete kadar da böyle olacaktır. İnsanlığa ait olan ortak değerler kesinlikle gelişecek ve kapsamını genişletecektir.

    Ama bunlar anlatmaya çalıştığım şeyin çok çok dışında şeyler.

    Şunu söylemeye çalışıyorum: kültürlerin etkileşimi sayesinde yaşama bakış açımız, dünya duruşumuz, değerlerimiz zenginleşir / zenginleşmelidir. Ama bugün hakim olmaya başlayan popüler kültürün, "etkilemekten" öteye geçerek değerlerimizi zayıflatmasına / dönüştürmesine ve hatta yok olma noktasına getirmesine izin veriyoruz. Burada yemek kültürünün değişmesinden bahsetmiyorum, temel dinamiklerin bozulmasından bahsediyorum.

    Şu an yaşananlar kültürel etkileşimin çok ötesinde birşey. Geçmiş çağlarda benzeri görülemeyecek hızda bir değişim yaşanıyor. Her alanda ama her alanda inanılmaz bir bombardıman sözkonusu.

    Meseleye Türk, Hristiyan, İslam, ... vesaire kültürlerin hakim olması açısından bakmıyorum.

    Asıl derdim bu "hakim olma" durumu.

    Hakim ya da baskın kültürün, içinden çıktığını belirttiğiniz alt kültürün dünyaya kedisini kabul ettirmesi olgusu da, insanlığın ortak değerlerine tekabül etmesinden değil, büyük "ekonomik" gücünden ileri gelir.
    Ayrıca hakim olmaya başlayan popüler kültürün hiçbir felsefi, ideolojik, dini bir yönü yok.
    Bu kültürün, belli bir dünya duruşuna sahip olmaması, ve dünya ekonomisini yönetenler tarafından çok iyi pazarlanması nedenleriyle popüler kültür tüm dünyada büyük bir hızla yayılıyor. Kendisine sürekli yeni alanlar yaratıyor.
    Komünizmin son kalelerinden Çin bile artık buna direnç gösteremiyor.(Gerçi Çin kültür devrimi ile geçmişi silmeye çalışmasının acı bedellerini ödüyor ama o ayrı bir konu)

    Yaşama bakış açımızı, ufkumuzu, yaşam kalitemizi geliştiren herşeye açık olunmalı. Bunda hiçbir sorun göremem.
    Chaplin ya da Spielberg gibi ustaların tüm filmlerini zevkle izlerim, Sting'in müzik kalitesini bu ülkede yaşayan bir çok sanatçı müsfettesiyle karşılaştırmam bile. Bunları izlemeyi ya da dinlemeyi özenti olarak algılamam.

    Bahsettiğim gibi benim asıl derdim başka.

    Çok klasik bir tabir olacak ama sadece tüketimi merkeze alan bir kültüre ben pek ortak değerler gözüyle bakamıyorum.
    Şunu da kesinlikle kabul ediyorum ki bu çağın hakim kültürü, insanlara çok cazip geliyor. Çünkü maddi, hayvani yönümüzü kamçılayan herşey insanları kendisine kolaylıkla çekebilir. Buna zaten doğal bir meylimiz var. Bizi dizginlemesi gereken değer yargılarının çarpıtılması, kırılmaya uğratılması sonucunda mobilyalarını hayatının en değerli şeyi olarak gören insanların ortaya çıkmasıyla ilgili bir sorunum var.
    (Edward Norton abimizin, dairesi yandığında polise söylediği cümleden çaldım )

    Bu konuda sahip olduğum sıkıntılara aslında o film çok güzel bir örnek olacak galiba. Yani Dövüş Kulübü filmi.
    Her ne kadar bu tür filmlerin, hakim sisteme olan tepkileri azaltmak adına yapıldığı / yaptırıldığı birçok kişi tarafından dillendirilse de bazı şeyleri örneklemede çok güzel kullanılabilir.

    Ayrıca Konu Dışı bölümünde dolaşmanızı tavsiye ederim. Yaşanan devinimin hiçte "doğal" olmadığını daha iyi anlayacaksınız.




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.