Şimdi Ara

Toyotası Olan Bunu Okusun, Başı Dertte olabilir !

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
4.603
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Toyotası Olan Bunu Okusun, Başı Dertte olabilir !



    Orjinal belgeleri blog'umdan takip edebilirsiniz. -http://yilmazayl.blogspot.com/

    TOYOTA 1.4 D4-D MOTOR YAĞ EKSİLTME YAĞ YAKMA SORUNU

    SORUN TANIMI
    1ND-TV motor kodu ile tanımlanan, 1.4 D-4D dizel olarak bilinen Toyota'nın bu motorunda 2009 yılında bir değişiklik yapmıştır. Bu değişiklik ise daha önce 190Nm tork değerine sahip motorun tork değerini 205Nm'ye çıkarılmasıdır.
    Motorun fiziksel yapısında bir değişiklik yapılmadan sadece yazılımsal değişikle yapılan bu işlem sonucunda motorda ciddi sorunlar meydana gelmiştir. Bu yüksek tork değerine dayanamayan piston contaları (segman) deforme olmuş veya segman-piston yatağı (gömlek) uyuşmazlığı durumu ortaya çıkmıştır.
    Ayrıca ileride açıklanacağı şekilde bu tarihten sonra motorda kullanılan başta vakum pompası ve turboşarj olmak üzere birçok önemli parçada uygun olmayan tasarım/imalat hataları bulunmaktadır.
    Tüm bu nedenlerden ötürü; bu motorun kullanıldığı araç modellerinde (Corolla, Auris, Yaris, Urban Cruiser, Verso, iQ) bakım aralıklarında yağ eklemesini gerektirecek düzeyde yağ eksilmesi görülmektedir. Bu eksilme neticesinde motorda oluşan etkilenmelerden dolayı yakıt tüketiminde artış ile motorda performans düşüşü görülebilmektedir.

    TOYOTA GENEL MERKEZ ve YETKİLİ SERVİSLERİN SORUNA YAKLAŞIMI
    Bu araçların trafiğe çıkmasından kısa süre sonra motor yağı eksilmesi neticesinde yağ uyarı lambası yanarak veya arıza bilgi mesajı ile kullanıcı uyarılmaktadır. Bu duruma 6.000 Km.den sonra daha sık rastlanmaktadır.
    Bunun üzerine servise gelen kullanıcılara "yeni araçlarda bu durumun normal olduğu" söylenerek eksilen yağın tamamlanması işlemi yapılmaktadır. Sonrasındaki 6-7.000 kullanımdan sonra yağ uyarısı tekrarlanmaktadır.
    Bunun üzerine tekrar servise gelen kullanıcılara "dizel motorlarda yağ tüketimi olmasının normal olduğu" buna şüpheli yaklaşan ısrarcı kullanıcılara ise "bunun gibi YÜKSEK performanslı dizel motorların yağ eksiltebileceği bu durumun zaten kullanıcı kitabında yazılı olduğu" söylenerek yağ eklemesi yapılmaktadır. Hatta bu eklenen yağ için kullanıcıdan ücret talep edilmektedir.
    2011 yılına kadar bunun bir sorun olduğu/olabileceği ihtimali hiç düşünülmemiştir.
    Bu tarihten sonra motorda bir sorun olduğu şüphesi(!) neticesinde bazı çözüm arayışlarına girişilmiştir.
    Bulunan ilk çözüm motorun turbosunda arıza oluştuğu (dikkat, sorun olduğu değil) düşünülerek turbo değişimine gidilmiştir. Bunun sorun değil arıza olarak değerlendirildiğini TSB yayınından sonra anlıyoruz. Çünkü arızalı zannedilen "sorunlu turboların" yerine yine "sorunlu kabul edilen serilerden yenileri takılmıştır."
    Kısa bir süre sonrasında ise vakum pompalarında da bir aksaklık olduğu fark edilmiş bunların da değişimine başlanmıştır.
    Bu aşamada sorunun sadece bu parçalardan kaynaklanmadığını fark eden bazı servis teknisyenleri motor üst bloklarını açarak segman kontrolü yapmış, bunlarda sorun olduğunu görüp segman değişimine gitmiştir. Ancak buradaki önemli husus çıkartılan deforme segmanlar yerine yine uygun olmayan sağlam segmanlar takılmıştır.


    TSB İÇERİĞİ
    Sorunun giderilememesi hatta büyüyerek artması neticesinde TOYOTA MOTOR EUROPE tarafından yetkili servislere EG-0017T-0411 numaralı 17/07/2012 tarihli TSB gönderilmiştir.
    Bu TSB ekinde ayrıca çeşitli dillerde hazırlanmış açıklayıcı video ekleri ile yayınlanmıştır. TSB'nin tamamı 43 sayfadan oluşmaktadır.
    TSB girişinde motorun tanımı ve versiyonlarının tespit edilmesi için bakılması gereken yerlerin görselleri gibi içerikler mevcuttur. Ayrıca sorunun tanımı ve onarım sürecinde motor versiyonlarına göre yapılacak işlemleri gösteren akış şemaları içermektedir.
    *En önemlisi hatalı üretilmiş araçların VIN (şase) numaralarının tablo halinde verilmiş olmasıdır (sayfa 5).
    *Ayrıca hatalı üretilerek motora takılmış vakum pompası ve turbonun nasıl tespit edileceği resimli olarak anlatılmıştır.

    Yayınlanan TSB de yağ yakma probleminden etkilenen araçların model bazında VIN numaralarıda belirtilmiştir.
    Yayınlanan VIN numaralarına aşığıdan göz atabilirsiniz !

    TSB ye GÖRE YAPILACAK İŞLEMLER
    TSB içeriğinde bu motorlarda görülen yağ eksiltme/yakma sorunun üç temel nedenden dolayı meydana çıktığı açıklanmaktadır:

    -Uygun olmayan vakum pompası (VP),
    -Turboşarj (T) sorunu,
    -Yetersiz piston contası (segman) gerilimi.
    İşte dananın kuyruğunun koptuğu, zurnanın zırt dediği yer burasıdır.

    TSB içeriğinde Vakum Pompası veya Turbo ile ilgili kısımlarda bakılması gereken şeyler anlatılırken sadece ÜRETİM TARİHİ/ÜRETİCİ ve/veya SERİ NUMARASI gibi kriterler baz alınmaktadır.
    Yani Vakum Pompası veya Turbo üzerinde bir arıza arama/tespit etme gibi bir tanımlama, yönlendirme yoktur !
    Vakum Pompası "10 Mart 2010 tarihinden önce üretilmişse UYGUN DEĞİLDİR" denilmektedir. Bunun tek anlamı vardır bu pompalar bu motora uymayan, uygun olmayan şekilde ve/veya malzemeyle üretilmiş demektir. Bundan çıkan diğer bir sonuç ise 10 Mart 2010 tarihinden önce üretilmiş tüm araçlarda da UYGUN OLMAYAN Vakum Pompası kullanılmıştır (Bu konu daha sonra hukuki yorumda ele alınacaktır).
    Aynı şekilde Turbo için de parça/tedarikçi numarası üzerinden uygunluk denetimi yapılacağı anlatılmaktadır. (Sayfa 13)
    Bunlardan ayrı motor versiyonlarına göre diğer parçalarda bir takım testler yapılarak arıza tespiti yapılması gerektiği ve bunların nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
    Ancak çok daha önemlisi tüm bu parçaların uygun olup olmaması ve/veya arızalı olup olmamasından bağımsız olarak MOTOR KISA BLOĞUNUN (ÜST BLOK) DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİ (ŞART OLDUĞU) tüm akış şemalarında açıkça belirtilmiştir (Sayfa 7,8,9,10)


    MOTOR ÜST BLOĞU NEDEN TÜRKİYE'de DEĞİŞTİRİLMİYOR
    Bu TSB'nin en anlaşılmaz yeri işte burasıdır
    Motor üst bloğunun değişmesi gerektiği açıkça belirtilmesine rağmen (ki bu durum İngilizce videoda da belirtilmektedir) bir not düşülerek "TÜRKİYE ve MACARİSTAN İÇİN SADECE PİSTON VE PİSTON SEGMANLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR" denilmektedir. Bunun nedenini görüştüğüm iki servis ve Toyota Türkiye açıklayamadı. (Ses kayıtları mevcuttur).
    Servis formenleri, "bizim ustalığımız iyi olduğu için değiştirebiliriz ama Avrupa'daki ustalar beceremez diye blok değişimi yapıyorlar" diye bir fakir avuntusu içerisindeler. Türkiye merkez ise sadece "Toyota Avrupa böyle uygun görmüş" demekle yetindi (Tüm görüşmelerin ses kayıtları mevcuttur).
    Ancak benim görüştüğüm ustalar ve en önemlisi "hukuk mahkemeleri uzman bilirkişisi makine mühendisi" yorumlarına göre; "Segmanlarda oluşacak bir deformasyon (eğilme, kırılma vs) neticesinde piston yataklarının (gömlek) çizileceğini, segman değişimi yapılsa bile bu çiziklerin kaçaklara neden olmaya devam edeceğini belirtmekteler.
    Bu tür motorların sabit gömlekli olduğu için blok değişimi gerektiğini de ayrıca belirttiler."
    Uzman bilirkişi ayrıca bu yola gidilmesinin nedeninin hukuki olduğunu belirtti. "Toyota Avrupa'nın bölgesi içerisine giren ülkelerden AB üyesi olmayan iki ülke Türkiye ve Macaristan olduğundan buralarda hukuken çok zor durumda kalmayıp büyük tazminatlar ödemek zorunda kalmayacağını bildiklerinden bizleri muaf tuttuklarını ifade etti."

    Benim yaptığım araştırmalar neticesinde vardığım sonuç ise şöyle;
    Motor üst bloğunun değişmesi neticesinde motor numarası da değişmektedir. Bu durumda araç tescil belgeleri de değişecektir.
    Böylece bu belgedeki "ilk tescil tarihi" ile "tescil tarihi" farklı olacaktır. Bu durum sıfır araç ruhsatlarında olmaması gereken bir durumdur.
    Araç otomatikman ikinci elmiş gibi değerlendirilecek ve piyasa fiyatı kendiliğinden düşmüş olacaktır.
    Bu durumda kullanıcılar çok önemli bir hukuki delil elde ettiklerinden açacakları zarar tazmini davalarını kolaylıkla kısa sürede kazanacaklar dolayısıyla Toyota toplamda yüksek tazminatlar ödemek zorunda kalacaktır. (Bunun bir örneği daha önce Corolla benzinli araçlarda yaşanmış araç motorları komple değişmiştir. Bu model yılı araçların piyasa değeri halen daha eski modellerden düşüktür.)

    MOTOR REVİZYONU SONRASINDAKİ DURUM
    Daha önce belirttiğim gibi sorunlu araçlarda motor yağı 6-7.000km sonrasında uyarı verecek seviyeye kadar azalmaktadır.
    Benim görüştüğüm yetkili servisin formen ve müşteri temsilcileri; "BU REVİZYONDAN SONRA MOTOR YAĞI EKSİLTMESİNİN YİNE OLACAĞI AMA EKSİLME UYARISININ 9-10.000 km ARALIĞINDA OLACAĞINI açıkça belirttiler " (Ses kayıtları mevcuttur). Bu da demek oluyorki araç uyarı verdiğinde zaten bakımı gelmiş olacağından sanki bir sorun değilmiş izlenimi olacaktır.
    Ama bu motorun son 2-3.000 km bandında az/eksik yağla çalışmasına neden olacaktır.
    Ayrıca yakılan yağın motorda oluşturacağı aksaklıklar da cabasıdır.
    Bundan ayrı benim dikkatimi çeker bir diğer husus da şudur. Ben 3 sene öncesinden beri bu motorda kullanılan 10W40 yağın uyumlu olmadığını iddia etmekteydim. Hatta 20.000km. bakımına kadar yağ eksilten aracıma bakım sırasında kendi götürdüğüm tam sentetik 5W30 yağı kullanmalarını söyledim. Bu yağ kullanıldıktan sonra aracın yağ eksiltmesi azaldı ve yağ 9-10.000 bandına kadar idare(!?) etti.
    Sözü geçen TSB'de revizyon işlemi için gönderilecek malzemeler listesinde motor yağı olarak 5W30 yağ vardır (sayfa 39,40,41). Revizyon sonrasında ve 2012 modelden sonraki araçlarda 5W30 yağ kullanılmaktadır. Bu yağı kullanan arkadaşların da gözlemlediği yağ eksiltmesinin azaldığı yönündedir.
    Yani revizyonun yağ eksitmesinin giderilmesine pek bir etkisinin olmadığının bir göstergesi de budur.




    REJENERASYON VE YAKIT TÜKETİMİ
    Motor revizyonu yapılan araçların ECU yazımları da değiştirilmektedir. Bunun en önemli nedeni DPF içeren motorlarda yapılması zorunlu olan kurum yakma işleminin (rejenerasyon) bir uyarı ile kullanıcıya hatırlatılmasıdır.
    Revizyon öncesinde yanan motor yağı DPF üzerinde daha sık kurum birikmesine neden olmaktaydı ama kullanıcı bir ikaz ile uyarılmadığından fark edememekteydi (Araç yağ yakmasa mazot içerisindeki kükürtün oluşturduğu bu kurum daha uzun süreçte filtreyi tıkayacaktır).
    Araç ECU'su ise bu durumda otomatik olarak rejenerasyonu başlatmaktadır. Bu işlem aracın 50-60km/h sabit hızda 35 dakika (en az) sürülmesiyle tamamlanmaktadır. Bu süreçte ECU enjektörlerden çift püskürtme yapılmasını sağlayarak egzost gazıyla birlikte atılan yanmamış yakıtın egzosta yanarak sıcaklığın 650 derece civarına çıkmasını böylece biriken kurumun yakılarak atılmasıyla mümkün kılmaktadır.
    Ancak çoğu kullanıcı günlük kullanımında bu şartları sağlayacak hızda ve kesintisiz sürede aracını kullanamamaktadır. Ayrıca sürecin gerektiği de kendisine bildirilmediğinden araç her kullanıldığında ECU sanki rejenerasyon başlamış gibi süreci başlatmakta (çift yakıt püskürtme) ancak kısa süreli kullanım ve/veya trafik durması gibi nedenle işlem kesilmekte sonraki kullanımlarda tekrardan başlatılmaktadır. Böylece işlem tamamlanıncaya kadar yani uzun süreli sabit hızda kullanım yapılıncaya kadar araç iki kat yakıt tüketmeye devam etmektedir. İŞTE SORUNLU ARAÇLARIN AŞIRI YAKIT TÜKETMESİNİN NEDENİ BUDUR. Bununla birlikte tıkanan filtre ve sübaplarda oluşan kurum/yağlanma nedeniyle motorda performans düşmesi yaşanmaktadır.
    Revizyon sonrası yazılım değiştirilerek araç kontağı açıldığında ön ısıtma sürecini gösteren uyarı ışığının (motor çalıştırılınca söner) DPF tıkandığı zaman sürekli yanarak kullanıcıyı uyarması böylece kurum yakma sürecinin tamamlanması için aracımızı "GEZMEYE ÇIKARTMAMIZI" hatırlatması sağlanmıştır.
    Yağ yaktığı için daha çabuk kurum bağlayan DPF nedeniyle (belki hiç gereği yokken) çevre yoluna, otoyola çıkıp durmaksızın gidebileceğimiz 30-35km güzergah bulup yok yere 60-70km yol yapmak gerekecek.


    TOYOTA 1.4 D4-D MOTOR YAĞ EKSİLTME YAĞ YAKMA SORUNU TEKNİK SERVİS BÜLTENİ
    Youtube videosu -http://youtu.be/TqpCsxuvOlU

    TOYOTA 1.4 D4-D 1ND-TV Euro 4, Euro 5 - Engine oil consumption / Engine oil level increase
    Youtube videosu -http://youtu.be/N4qwFE8jTzc


    TSB'NİN HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
    İlgili TSB'de sorun tarif edildikten sonra bu sorundan "etkilenen" araçların VIN numaralarının verilmiş olması bu motoru içeren tüm araçlarda hata olmadığı sadece belirtilen araçlarda üretimden gelen hata olduğunun kabulü anlamı taşımaktadır.
    Bunun en büyük göstergesi araç VIN numarası ile motorda kullanılan Vakum Pompası ve Turbo bileşenlerinin eşleştirilmiş olmasıdır. Yani "sorunlu" veya "uygun olmayan" Vakum Pompası ve Turbo sadece üretim tarihi, seri numarası, tedarikçi logosu gibi donanımsal olmayan özelliklerine bakılarak tespit edilebilmektedir. Bu ilgili bileşenlerinin hatalı imal edildiğinin ve dolayısıyla motorun da hatalı (hukuki dilde ayıplı) üretildiğinin göstergesi hatta kabulüdür.
    Eğer TSB'de "listedeki araçlardaki turboyu sökün, kanatçıkların sağlamlığını ve mil yatağındaki boşluğu kontrol edin. Kırılma, eğilme, boşluk gibi durumlar varsa değiştirin" gibi ifadeler olsaydı, o zaman motorda sonradan oluşan bir arızanın tespit edilmeye çalışıldığını düşünürdük.
    Ama mevcut durum "turbonun seri numarası şu değilse uygun değildir, değiştirin" veya "vakum pompasının üretim tarihi 10 Mart 2010'dan önceyse uygun değildir, değiştirin" gibi tarif edilen parçanın üretimden hatalı olduğunun göstergesi ifadelerdir.
    Hele hele motor kısa bloğunun hiçbir şarta bağlı olmaksızın değiştirilmesinin gerektiğinin belirtilmesi en önemli husustur.
    Tüm bunlar motorda UYGUN OLMAYAN parçalar kullanıldığının yani hatalı imalatın kabul edilmesi anlamına gelmektedir. Buna hukuk dilinde "İKRAR" denilmektedir. İkrar yargılamada en önemli delildir. İkrardan dönmek kolay kolay mümkün değildir

    AYIPLI ÜRETİMİN HUKUK AÇISINDAN DURUMU
    4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Ayıplı mal" başlıklı 4. maddesinde; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. (Md.4)
    Satışa sunulan bir seri malın ayıplı olması durumunda Bakanlık, tüketiciler veya tüketici örgütleri, ayıplı seri malın üretiminin ve satışının durdurulması ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için dava açabilir. Satışa sunulan bir seri malın ayıplı olduğunun mahkeme kararı ile tespit edilmesi halinde, malın satışı geçici olarak durdurulur. Mahkeme kararının tebliğ tarihinden itibaren en geç üç ay içinde malın ayıbının ortadan kaldırılması için üretici-imalatçı ve/veya ithalatçı firma uyarılır. Malın ayıbının ortadan kalkmasının imkânsız olması halinde mal, üretici-imalatçı ve/veya ithalatçı tarafından toplanır veya toplattırılır. Toplatılan mallar taşıdıkları risklere göre kısmen veya tamamen imha edilir veya ettirilir. Ayıplı malları satın alan tüketicilerin uğradıkları maddî ve manevî zararlar nedeniyle dava açma haklan saklıdır. (Md.24)


    Ayrıca Yargıtay içtihatlarında bu konu ile ilgili bir çok bilgiye ulaşılabilir.
    Bunlar özetle: ...araç motoru elemanlarında ya üretim hatası mevcuttur ya da verilen servis hizmetinde ayıplı hizmet söz konusudur. Yani yapılan onarımlar temelden yapılmış onarım olarak kabul edilemez. Davalıların yükümlülüğü yeterli donanıma ve bilgiye sahip servis istasyonları açmak ve bu servis istasyonlarında ayıp var ise iyi teşhis ile bu ayıbı tanımak ve onarımı da doğru bir şekilde gerçekleştirmek ve aracı ayıptan arıtılmış olarak tüketiciye teslim etmektir. Davalı taraf servis istasyonlarının, arızayı iyi teşhis ederek onarımı buna göre gerçekleştirdiklerinin kabulü mümkün değildir. Arızanın kullanım hatasının olmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre davalıların servis istasyonları ile yapılan onarım teşhis ve tedavi olarak yeterli nitelikte değildir. Görünüşte onarım söz konusudur. Bu durum, tüketicinin yanıltılması ve ayıbın hile ile gizlenmesidir. Zira, gerçekte ayıp teşhisi ve onun gereği olan tamiratı yapılmış değildir. Aksi halde arızanın tekrarlanmaması gerekirdi. (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Karar No: 2005/391)

    Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, Davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/4-29 K. 2004/83)
    Bizim incelediğimiz olayda ise ayrıca "gizli ayıplı" araç söz konusudur. Mahkeme kararlarında ve Yargıtay içtihatlarında otomobil için gizli ayıbın ne olduğu şöyle tarif edilmektedir: "Ortalama bir otomobil kullanıcısının araç satın alma aşamasında fark ve tespit etmesinin mümkün olmadığı kusurlar gizli ayıp sayılır. Bu ayıpları satıcının hile ile gizlenmesiyle satılan araçlarda zaman aşımı söz konusu değildir."
    Sonuç olarak bu sorunun görüldüğü araçların ayıplı olduğu kesindir. Bu durumda kullanıcı/tüketici olarak haklarımız şunlardır:

    Toyota ile tesis ettiğimiz sözleşmenin feshi (satışın iptali), ayıplı aracın satıcıya iadesi, araç için ödenen bedelin iadesi.
    Genelde tüketiciler bu seçeneği seçtiklerinde aracın mevcut değerinin yan ikinci el değerinin ödeneceğini bu nedenle zarar edeceklerini düşünmekteydiler. Ancak uygulamada durum böyle değildir. 2009 yılına kadar geçerli olan düsturda ayıbın çıktığı zamana kadar (yani sorunsuz dönem) kullanım için bir bedel belirlenerek bu bedel malın fiyatından indirilmekteydi. Ancak Yargıtay bu konu ile ilgili kararında bu uygulamanın yanlış olduğunu vurgulamıştır: "Ayrıca, gerek 4077 sayılı Kanunun ilk şeklinde gerekse 4822 sayılı Kanunla değişik halinde kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme de yer verilmemiştir. Kaldı ki aracı satın alan kişi de bu araç nedeniyle bedel ödemiştir, tüketici aracı kullanmış, karşı taraf da ödenen bedeli kullanmıştır. Bu nedenlerle aracın kullanım bedelinin mahsubu yasanın özü ve ruhuna aykırı olur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.06.2005 tarih ve 2005/4-309 E. 2005/391 K.)"
    Araç sahiplerinin diğer bir sıkıntısı ise dava süresince aracı kullanıp kullanamayacaklarıdır. Bu konuda ise durum şöyledir. Eğer ayıp aracın kullanılmasını engelleyecek ve/veya kullanılması bir tehlike oluşturmayacak vs gibi bir durumsa (ör. kaportada boya akması, boyalı aracın satılması vs) kullanılmasında sakınca yoktur. Bu durumlar ekonomik kayıp olarak değerlendirilip dava bu açıdan kurulmaktadır.
    Aracın kullanılmasının sakıncalı olduğu durumlarda kullanmamak en doğrusudur. Kullanılması durumunda karşı tarafa güçlü bir savunma kozu vermiş olunabilir.
    Diğer husus ise faiz talebidir. Aracı kullandığımız sürece faiz talep edilemez. Faiz talebi için aracın satıcıya veya satıcı teslim almıyorsa mahkeme tarafından tayin olunacak bir tevdi mahalline teslim etmek şarttır. Aracı kullanırsak dava süreci için faiz talep edilemez.
    Araç hukuki olarak terk edilerek kullanılmazsa davayı kazanma durumunda aracı kullanamamaktan doğan zararımızı ve masraflarımızı satıcının tazmin etmesi talep edilebilir. Bunların kazanılması büyük ihtimaldir.

    Aracın ayıpsız sıfır misli ile değişiminin talebi.
    İlk seçenek için geçerli olan şartlar bunun içinde geçerlidir. Ancak bu seçeneğin talep edilmesi durumunda dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır.
    Çoğu tüketici örneğin 2010 model aracı için değişim talebinde bulunduğunda ve davayı 2013 yılında kazandığında kendisine 2013 model araç verileceğini düşünmektedir. Oysa durum böyle değildir. Davayı ne zaman kazanırsanız kazanın 2010 model sıfır misli araç kazanmış olmaktasınız. Peki satıcı bunu sağlayamazsa ne olacaktır? İşte ince ayrıntı buradadır. Bu durumda Yargıtay içtihatı İcra İflas kanunun 24.maddesi uyarınca iade ettiğiniz aracınızın teslim anındaki raiç bedeli hesaplanarak bu bedel satıcıdan alınıp size iade edilecektir. Yani özetle aracınızın ikinci el değerini almış olacaksınız. Bu tüketici açısından çok büyük kayıptır. Bu yüzden bu seçeneğin tercih edilmesini öneremiyorum.

    Aracın ayıbı nedeniyle bedel iadesi talebi.
    Bunun somut olaydaki uygulaması şöyledir. Motorunda sorun olduğu bilinen bir araç ikinci el olarak satılmak istenildiğinde doğal olarak sorunsuz emsallerinden daha düşük fiyata satılacaktır. İşte aradaki bu fark satıcıdan talep edilebilir. Diyelim ki araç TSB'de belirtilen revizyon işlemine tabi tutuldu. Bu işlemler aracın servis ekspertiz raporunda görüleceği için aracınızı satmak istediğinizde piyasa değerinden daha aşağıya satabileceksiniz. İşte bu fiyat farkını tespit ettirerek satıcıdan karşılamasını talep edebilirsiniz.

    Aracının ayıbının ücretsiz olarak giderilmesinin talebi.
    Aracın ayıpsız/sorunsuz hale getirilmesi talep edildiğinde ve sonrasında bu ayıbın giderilemediği anlaşıldığında tekrardan bu seçimlik haklardan dilediği seçilebilmektedir
    Bu son iki seçenek tercih edildiğinde servis iş emrine mutlaka yapılan işlemin seçimlik haklardan "ücretsiz onarım" seçimi olmadığı, kanuni hakların saklı olduğu hususunda bir itirazi şerh konulmalıdır. Aksi taktirde araç değer kaybını talep edemezsiniz.

    Öte yandan;
    Görüldüğü gibi bu olayda sadece ayıplı mal kavramından söz edilemez (TKHK Md.4). TSB'deki hatalı/ayıplı üretilmiş araç VIN numaraları nedeniyle "seriler halinde ayıplı olarak üretilerek satışa sunulmuş mal" kavramı karşımıza çıkmaktadır. Bu ise TKHK md.24'te tarif edilen ve "satışının durdurulması, satılanların toplatılması" yaptırımının uygulanmasını gerektirecek durumdur.


    İşte bu nedenle TOYOTA bu TSB'nin delil olarak kullanılarak Tüketici Mahkemesi'nde dava açılmasının doğuracağı korkunç sonucu geç de olsa farkına varmıştır.
    TESPİT DAVASININ ÖNEMİ ve YAPILACAK İŞLEMLER
    Hukukun temel kurallarından biri taraflar arasında anlaşmazlık olan hususun tespitidir. Burada anlatılan olayın konusu olan "motorlu araç" üzerinde yapılan işlemler, olayın geçmişi ve mevcut durumu hakkında "bilirkişi" mağrifetiyle tespit yapılması gerekmektedir.
    Burada tüketicilerin/kullanıcıların en çok düştüğü hata bu tespitin yaptırılma şeklidir. Satın aldıkları, kullandıkları malla ilgili bir sorun yaşayan tüketicilerin aklına ilk olarak il veya ilçelerde oluşturulmş bulunan Tüketici Hakem Heyetleri (THH) gelmektedir.
    Bu oluşumların hukuki durumu bile tartışmalı haldeyken, otomobil gibi değeri yüksek bir mal için yarar beklemek boşuna çabadır. THH parasal değeri belli bir miktarın altındaki anlaşmazlıklar için kesin karar verirken, bu miktardan yüksek mallarda verdikleri kararın hiç bir yaptırım güc ve anlamı yoktur. Sadece boşa zaman kaybıdır.
    O nedenle ayıplı otomobil anlaşmazlıklarında başvuru yeri adliyelerde bulunan Tüketici Mahkemeleri'dir. Tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde bu yetkiyi kullanmak için görevlendirilmiş Asliye Hukuk Mahkemeleri mutlaka vardır.
    Tespit mahkemeler dışında da yaptırılabilir. Bulunulan yerdeki Makina Mühendisleri Odası veya Sanayi Odası gibi meslek birliğine başvurularak bilirkişi talebinde bulunulur. Burası size bir bilirkişi tayin edecektir. Bu bilirkişi araç üzerinde istenilen tespitleri yapabilir. Ama bu tespite karşı tarafça ileride mahkemede itiraz edildiğinde itiraz kabul edilecek ve yeniden bilirkişi tesptine çıkılacaktır.
    Oysa mahkeme aracılığıyla tespit yaptırıldığında bu tespit bilirkişi tarafından MAHKEME HEYETİNCE yapılacağından hukuken geçerli bir delil olacaktır. Çünkü mahkemenin atadığı bilirkişi Hukuk Mahkemeleri Komisyonu tarafından belirli kriterlere göre seçilmiş ve yemin ettirilerek görev verilmiş kişiler arasından seçilmetedir.
    Üstelik aracınız nerede olursa olsun mahkeme heyeti de bilirkişi ile birlikte giderek aracın başında bir duruşma yapmakta ve bilirkişi tespitine nezaret etmiş olmaktadırlar.
    Bu tespit karşı tarafça yapılacak itiraz (çok büyük haklı nedenleri yoksa) mahkemece "yeterli hukuki şartlarda ve hukukçu gözetiminde yapıldığı için" red edilecektir. Unutulmamalıdır ki THH'de hakim yoktur. Bu nedenle yapacağı tespit veya vereceği karar mahkemeyi bağlamaz. (Delil teşkil eder sadece)


    TESPİT DAVASININ AÇILMASI
    Öncelikle aracınızın geçmişiyle ilgi her türlü ama her türlü belgeye ihtiyacınız vardır.
    Fatura, teslim belgesi, servis iş emirleri, arıza kayıtları vs vs. Tüm bunları dosyaya eklemelisiniz. Tespit her ne kadar o anki durumun tespiti olsa da araç geçmişi mutlaka değerlendirilecektir. Çünkü TKHK ve eklerindeki yönetmeliklere göre malın ayıplı sayılmasını gerektirecek durumları da bu bilirkişi tespit etmektedir. Bilirkişi aslında bir nevi dosya özetini çıkartıp değerlendirmesi için hakımın önüne sunmaktadır.
    Tespit dilekçesi: Aracınızı aldığınız günden bugüne kadar tüm olayları kısa, öz, açık bir şekilde MADDELER HALİNDE yazın.
    Araçta tespit edilmesini istediğiniz hususların ne olduğunu belirleyin. Bunları açıklamalı olarak yazın.
    İleride dava sırasında karşı tarafın aleyhinize öne sürebileceği gerekçeleri şimdiden düşünün. Bunlara karşı argümanlarınız varsa onların da tesptini isteyin.
    Örnek Tespit Dilekçesi





    Hazırladığınız belgeleri adliyeden veya bir avukattan temin edeceğiniz mahkeme dosyasına takın.
    İddianız ile ilgili medya kayıtları varsa DVD oluşturup dosyaya ekleyebilirsiniz. (Ben TSB, ekindeki videolar, internetten bazı sayfaları DVD halinde eklemiştim.)
    Dilekçenin ayrıca bir kopyasını da dosya kapağının içine iğneyle tutturun. Dosyanızı mahkeme kalemine götürün. Mahkeme müdürü veya hakim dilekçeye bakarak bir kod ve sevk işareti koyacaktır.
    Sonrasında dosyanızı hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna götürüp masraf dökümü çıkarttırın. Eğer birden fazla görevli mahkeme varsa sistem otomatik olarak atama (tevzi) yapacaktır. Size verilen masraf dökümünü maliye veznesine yatırdıktan sonra dava açma işlemi bitmiştir.
    Mahkeme ya hemen bir tespit duruşması tarihi verebilir veya bu tarih size daha sonra bildirilecektir.

    Bildirilen tespit tarihinde eğer araç hareket edemiyor ve bir yerde tutuluyorsa başka bir araç temin ederek mahkemeye gidin. Burada hazır olan HAKİM, KATİP, MÜBAŞİR ve BİLİRKİŞİ'yi alarak arcın bulunduğu yere götüreceksiniz. Yok eğer araç kullanılıyorsa aracı adliyede belirlenen bir yere (muhtemelen adliye otoparkı) götürüp kaleme bildirin. Heyet aracın başına gelecektir.
    Burada aracın temel bilgilerinin tespiti yapılacaktır. Bilirkişi gerekli gördüğü şeylerin resmini çekebilir.
    Bir duruşma tutanağı düzenlenerek imza ettirilecektir.

    Tevzi belgesi
    Örnek Tespit Tutanağı

    Asıl önemli konuların tespiti teknik imkanları olan biryerde yapılacağından bilirkişi size bir yer ve randevu verecektir. Bu muhtemelen bilirkişinin atelyesi veya aracın yetkili servisi olabilir.
    Randevuya gidildiğinde bilirkişi araç üzerinde detaylı inceleme ve gereken tespitleri yapıp sizi gönderecektir.
    Sonrasında raporunu düzenleyerek mahkemeye sunacaktır (15 gün içinde). Raporun tesliminden sonra mahkeme kaleminden raporun bir kopyasını alabilirsiniz.


    TÜKETİCİ MAHKEME DAVA SÜRECİ

    (Biz bu olayda bu aşamayı yaşamadık. Aktaracaklarım daha önceki davalardaki tecrübe ve araştırmalarımıza göre yazılmıştır.)


    Eskiden geçerli olan ve hukuk yargılamalarının esaslarını belirleyen HMUK'a göre iddia ve deliler muhakeme süresince sunulabiliyordu.
    Ancak şu anda geçerli olan Hukuk Mahkemeleri Kanunu (HMK) yargılama süresini kısaltmak ve ekonomisini düzenlemek için köklü değişikliklere gitmiştir.
    Eskiden aşama aşama sunulan deliller, karşı beyanlar, karşı delliler, tanık bildirmeler, üm bunlar için masraf, harç yatırmalar artık yok.
    Tüm iddialarınızı (davanızı) delillerinizi, tanıklarınızı dava açarken sunmak zorundasınız. Dava süresince yapılacak tüm masraflar buna göre belirlenip tüm tutar dava açma sırasında avans olarak peşin alınacaktır. Avansın bittiği, yetmediği yerde tekrar avans yatırmanız gerekecektir.
    Bundan ayrı değeri para ile belli olan davalarda dava talebinin belli bir oranında ön ödeme yapmanız gerekebilir. Kanunen Tüketici Mahkemesine tüketicilerce açılacak davalar harçlardan muaftır ancak diğer masrafları almaktadırlar. Davayı kazanan taraf bu masraflarını karşı taraftan almaktadır.
    Tüketici mahkemelerinde açılan araç davalarının "TERDİTLİ" olarak tasarlanması yaygın uygulamadır. Yani dava basamaklı olarak açılabilir. Bu durum sadece tüketici davaları için geçerlidir. Çünkü kanun tüketiciye 4 seçimlik hak tanımıştır (TKHK MD.4).
    Yani davanızın talep kısmına;
    Aracın iadesi, paranın ödenmesi, bu talep kabul edilmediğinde
    Aracın sıfır misli ile değişimi, bu talep kabul edilmediğinde
    Aracın ayıbı oranında bedel iadesi (araçta yapılacak işlemden dolayı oluşacak değer kaybının ödenmesi), talep kabul edilmediğinde
    Araçtaki ayıbın/arızanın ücretsiz giderilmesi, talep kabul edilmediğinde
    zaten davayı kaybetmişsinizdir demektir. Geçmiş olsun.

    "DAVA SÜRECİNDE YETERLİ HUKUKİ BİLGİNİZ VE TECRÜBENİZ YOKSA, ARAŞTIRMAYA VE ÖĞRENMEYE VAKİT AYIRAMAYACAKSANIZ MUTLAKA HUKUKİ YARDIM ALIN."

    Araç davalarında uzmanlaşmış avukatlar vekalet ücreti almaksızın davaları takip etmektedirler. Hele kazanılması muhtemel davaları çok kolay almaktadırlar. Bir noter vekaleti yeterlidir. Nasılsa davayı kazandıklarında karşı taraftan nisbi vekalet ücreti alacaklardır.
    Benim yazdıklarımı internet ortamında görüp arayan bazı avukatlar TSB'yi istemişlerdir. Yazdıklarımdan davanın kazanılmasını zatn kesin gördüklerinden ücretsiz takip etmeyi teklif ettiler ama ben kabul etmedim.
    Dava süreci çok kısa olcaktır. Ama bulunduğunuz yerde mahkemenin dosya yükü fazlaysa duruşma araları uzun olacaktır. Bu nedenle 1,5-2 yıl gibi bir zamanı göze almalısınız.
    Burada daha önceki bölümlerde değindiğim aracın dava süresince kullanılıp kullanılmaması değerlendirilmelidir.
    Eğer aracı kullanmaya devam ederseniz arızanın durumuna göre karşı tarafa koz vermiş olursunuz. Hem de faiz talep edemezsiniz. Faiz talebiniz olacaksa ve en önemlisi tazminat talebiniz olacaksa aracı muhakkak karşı tarafa teslim etmelisiniz.
    Bu teslimi mahkemenin ara kararı ile yapmalısınız. Yani dava açarken aracı kullanmadığınızı ve aracın bırakılacağı yerin tayin edilmesini mahkemeden talep edeceksiniz. Onun vereceği karara göre aracı belirtilen yere teslim edeceksiniz (karşı taraf kabul etmezse icra dairesi ile yapılacaktır).

    TSB ELDE EDİLDİKTEN SONRA YAŞANANLAR

    Araçtaki yağ eksiltme sorunun baş gösterdiği ilk günden beri bu motorda sorun olduğunu anında kabul ettim.
    Bu nedenle yaptığım herşeyin belgesini özenle topladım. Servis çalışanları çok iyi hatırlarlar ki bu sorun için servise ilk gittiğimde servis fişini itina ile yazdırıp bir kopyasını alırken "bunu ileride mahkemede delil olarak kullanacağım" demiştim.
    Ama onlar ilk günden beri bana bunun bir arıza/sorun olmadığını normal bir durum olduğunu kabul ettirmeye çalıştılar.
    Onların bu çabasına saygı duyuyorum. Sonuçta ellerinden gelen sadece bu. Yukarıdan ne söyleniyorsa bize onu aktarıyorlar. Ama ben biraz samimi olduktan sonra kısık sesle de olsa aslında köklü bir sorun olduğunu dillendiriyorlardı.
    Ama TSB yayınlandıkan sonra 2-3 kez daha görüştük. Bunu bana söylemedikleri ve sorun yokmuş gibi davranmaya devam ettikleri için kendilerine çok kırıldım.
    TSB elime geçtikten sonra önemli sayfalarının (5,8,13,18) çıktısını alıp diğer belgelerle birlikte bir dosya hazırladım. Bununla birlikte servise gittim ama dosyayı göstermedim önce. Bu araç yağ eksiltiyor ve yaptıklarınız sorunu gidermedi. Ne olacak? diye sordum.
    Bana yine "bu kadar eksilme normal, yağ lambası yansın diye bekliyoruz vs" diye rutin cevaplarını verdiler.
    Dosyayı çıkartıp önlerine koydum. Bunun anlamı ne diye sordum. Çok afalladılar. Bunu nasıl ele geçirdiğimi falan sormaya başladılar.
    Ama en ilginci; dosyayı görünce davaya hazırlandığımı düşünüp (ki o anda böyle bir düşüncem yoktu) senin işin merkezle deyip kaçak cevaplar vermeye başladılar.
    Sonra ben bu TSB'nin anlmı ne diye ısrar edince ne istiyorsan onu yapalım aşamasına geldiler.
    Motoru blok olarak (sandık) değiştirin dedim. "Onu kabul ettiremeyiz ama istiyorsan motor revizyonunu hemen yaparız dediler. Formen geldi, o da biz istedikten sonra bunu merkeze hemen kabul ettiriz dediler."
    İşte onlarla ilgili tüm iyi hatıralarımı o dakika unuttum. Ben üç yıldır sorun var dedikçe yok diyen adamlar anında revizyonu kabul ettiler. İki günde parçalar geldi, ikame araç temin edildi.
    Ben kendilerine şunu sordum. Niye motor değişim gerekirken Türkiye'de sadece piston-segman değişiyor. Buna vereceğiniz cevap yarın nereye gideceğimi belli edecek: Servis ya da adliye.
    Bildiğiniz gibi mantıklı ve doyurucu bir cevap veremediler. Ayrıca "araçta revizyon yapılsa bile yağ eksiltme sorunun devam edeceğini sadece daha uzun sürede yağı bitireceğini, yağ lambası yandığında bakım periyotunun gelmiş olacağını açıkça söylediler "(Ses kayıtları var).
    3-4 gün neredeyse günde 15 saat bilgisayar başında bu konu ile ilgili kanun, mahkeme kararı, yargıtay içtihatı varsa bulup okudum. Yargıtay 13.dairesinin verdiği tüm araç kararlarını en az birer kere okudum. İlgili olanlarını indirdim. Gerekli notları aldım.
    Çünkü bizim aracımızda motor sorunundan bşka sorunlar da vardı. Auris genel sorunlarından göğüs sesleri, alt sesler, direksiyon ve fren sorunları, aracın su alması vs. O nedenle motoru yaptırmak yerine fırsat yakalamışken araçtan kurtulmayı hedefliyordum.
    Bu aşamada araç davalarında uzmanlaşmış avukatlardan Toyota'ya karşı davası olanları bulup iltişime geçtim. Özellikle yağ eksitme davalarında TSB'nin davayı bitirecek bir delil olduğunu bildiğimden TSB karşılığı bilgi takasında bulundum.
    Birikimim yeterli düzeye geldiğinde Toyota ve bayiye İLK UYARI YAZIMI YAZDIM ve taahhütlü olarak postaladım.

    Hukuki usluptan bir miktar uzak, daha çok sitem içeren bu yazımı aşağıya aktarıyorum.

    İHTARNAME


    TOYOTA'YA SANAL BASKI VE HUKUKİ İHTARNAME

    Önceki yazıda bahsettiğim hukuki olmayan uyarı yazısına -beklenildiği gibi- Toyota Türkiye tepkisiz kaldı.
    Bir ay kadar geçmesine rağmen ne yazılı ne de telefonla bir cevap geldi.
    Ama ben zaten böyle bir durum beklediğim için davaya yönelik araştırmalarıma ve delil toplamaya devam ettim.
    Ayrıca TSB ekindeki videoları kendi youtube sayfama yükledim. Bunların altına ayrıca açıklamalar (Türkçe ve İngilizce) ekleyerek bu sorunu olanların benimle iletişime geçmesini istedim.
    Bilinen tüm şikayet sitelerine üye olup Toyota ile ilgili tüm şikayetlerin altına (konusu ne olursa olsun) hazırladığım bir metni ve VIN tablosu ile youtube bağlantısını ekledim. Ayrıca kendi şikayetimi de oluşturdum. Aynı işlemleri tüm tüketici derneklerine ve hukuk sitelerine de yaptım
    Yine oluşturduğum vın tablosunu ve youtube bağlantısını içeren bir metni Toyota Türkiye facebook sayfasındaki ilgili ilgisiz tüm paylaşımlara yorum olarak ekledim. Yeni girişler denetime tabi tutulduğundan yayınlanmıyordu ama yorumlar anında yayına giriyor ve daha önce yorum yapmış onlarca kişiye bildirim olarak gidiyordu. 1-2 gün sonra bu yorumu okuyanlardan destekleyici ve onaylayıcı cevaplar gelmeye başladı.
    Yine youtube ve diğer mecralar aracılığıyla benimle temasa geçen, telefonla arayan, eposta gönderen kişilere elimdeki bilgi, belge ve TSB göndermeye devam ettim.
    Bu süreçte Türkiye'nin her yerinden birçok kişiyle görüştüm. Onlara yapacakları işlemler ve süreç hakkında bilgiler verdim, onların konu ile ilgili görüş ve tecrübelerini öğrendim.
    Konuyu kısaca açıklayarak ciddiyetini ve önemini belirten bir sayfalık bir metin hazırladım. TSB, eklerindeki videolar ile internetten ulaştığım konu ile ilgili sayfaları ve özellikle toyotaclubtr forumundaki paylaşımları içeren bir DVD oluşturdum. Bu yazı ve DVD'den çoğaltarak; Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı, tüm ulusal medya yayın yönetmenlerine, Otomotiv Üreticileri Derneğine vs. aklıma gelen birçok makama taahhütlü posta ile gönderdim.
    Bu yazılardan Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen şöyleydi.


    TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA

    (Diğer yerlere gönderilenlerde bir kaç ifade dışında çok fazla değişiklik yoktur.)
    Geçtiğimiz hafta bu yazıya gelen cevapta konunun incelenmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na gönderildiği bilgisi verildi.
    Ve en önemlisi topladığım bilgiler ışığında huhuki bir dille İHTARNAME hazırlayarak 23 Aralık 2012 günü gönderdim.


    İHTARNAME SONRASI, TOYOTA'NIN CEVABI ve İADE SÜRECİ
    İhtarname sonrasında tanınan 7 günlük sürenin son günü aynı zamanda yılın son mesai günüydü. Yeni yılda her şey gibi mahkeme harç ve vergilerinde de artış olacağından (daha önce sözünü ettiğim) TESPİT DAVASI için 28 Aralık 2012 günü başvurdum.
    Davanın dosya numarası aslında çok şey ifade ediyordu: 75. Bir mahkemede yılın son günü bu kadar küçük bir numara varsa (yani 2012 yılında 75 dosya açılmış) işlerin hızlı yürüyeceğinin göstergesidir.
    Zaten daha ihtarname aşamasında asıl davanın dilekçesini ve delillerini toplama başlamıştım. Tahminimce dava 2 en fazla 3 duruşmada bitecekti. Ama mahkemenin işyükü fazla olursa celse araları uzun olacağından süre olarak 1 yıl veya daha fazla olacaktı. Toplamda göze aldığım süre 3 yıldı. Dosya numarası bu tahminimi öne çekmeme neden oldu.
    2 Ocak günü mahkeme kaleminden aranarak bir gün sonra aracı adliye otoparkına getirmem söylendi.
    3 Ocak günü adliye otoparkına giderek kalemi telefonla aradım. Mahkeme heyeti ve bilirkişi gelerek araçta basit tespitler yapıldı (VIN numarası, motor numarası, km). Sonrasında bilirkişi 8 Ocak günü bir oto servisine aracı getirmemi istedi.
    Mahkeme keşif tutanağı:

    Aynı günün akşamı Toyota Türkiye ile ilk telefon temasım gerçekleşti. Ardından bir gün bile geçmeden, ertesi gün sabah tekrar arandım ve 7 ocak günü aranarak iade sürecini kesinleştirdik.

    Bu görüşmelerin ses kayıtlarını dinlemek isteyenler için 3 görüşme tek parça halinde
    Youtube Ses Kaydına Bu Linkten Erişebilirsiniz - http://youtu.be/iT92gVBznnk

    İlk görüşmede araçla ilgili görüşlerimi tekrarladım. Servis tarafından başta telefon numaram olmak üzere verilmiş yalan yanlış bilgileri düzelttim ve konu ile ilgili kararlılığımı bir kez daha vurguladım
    Aracın önce motor revizyonu yapılıp sonrasında takip edilip sorun devam ederse motor değişimine (veya araç değişimi de olabilir ama ne olduğunu hiç sormadım bile çünkü araçtan sıtkım sıyrılmıştı artık) gidileceğini söylediler ama kabul etmedim. Dava açtığımı ve araç iadesi için uğraşacağımı belirttim.
    Burada önemli bir hususu belirtmem gerek. Ben toplatma davasının sadece bakanlık veya tüketici örgütleri tarafından açılabildiğini sanıyordum. Bu aradaki araştırmalarım sırasında herkesin toplatma davası açabildiğini farkettim ve bunu özellikle ihtarnamede vurguladım. Davayı sürdürseydim bunu mutlaka gündeme getirecektim.
    Ve asıl önemlisi; keşif duruşması sırasında hakimin davaya yaklaşımını görmüş oldum. Koyduğum tüm belgeleri altını çize çize incelemiş ve ÖZELLİKLE TSB ÜZERİNDE ÇOK DURMUŞTU. Hatta bilirkişiye "adamlar hatalı üretilen araçların geri çağırma belgesini bulmuş, bunu gördün mü" diye soruyordu. Hatta bana da "araç üzerinde çok uğraşmışlar" dedi. Ben de TSB'deki tabloyu gösterip "bu kadar çok araç hatalı üretilmiş" dedim. Beraber biraz inceledik. Teknik konulara gelince "onu ben bilmem bilirkişi bakacak yazacak" dedi.
    İşte bunun üzerine tahminim tekrar bir celseye düştü. "Toyota'dan tek celsede boşanırız" dedim içimden.
    Sonrasında yukarıda belirttiğim telefon görüşmeleri oldu. Yani ben tespite gideceğim günden önce araç iadesi kesinleşmişti. Yine de ne olur olmaz, parayı peşin verdik zaten deyip tespite gittim.
    Bilirkişiye daha durumu anlatmadan o "zaten formaliteden çağırdım ben sizi. Bu araçların sorunlarını iyi biliyorum" dedi. Ben de durumu söyleyince oturduk çay içip 2 saat kadar sohbet ettik.
    Ama daha gidip raporu vermiş mi diye bakamadım. O nedenle raporu sonra ekleyeceğim.
    Telefon görüşmeleri neticesinde 14 Ocakta işlemleri tamamladıklarını ve aracın devrini almak için vekalet göndermemizi istedikleri eposta aldım. Ama istedikleri vekalet şartsız şurtsuz aracın devri içindi. Yani biz vekaleti verdikten sonra tamamen Toyota'nın insafına kalmış oluyorduk. İstedikleri kadar para verirler hatta vermeseler talep edecek belge elimizde yoktu.
    Ben iki eposta ile bunu kabul edemeyeceğimizi bir taahhütname ile durumu yazılı olarak bize teyit etmelerinin şart olduğunu vurguladım. Günlerce sesleri çıkmadı. Görüştüğüm bu konudan anlayan kişiler protokol olmadan bu işin yürümediğini belirttiler.
    Sonra aklıma geldi ki Toyota bu işi ortada yazılı bir delil, belge, iz bırakmadan halletmeye çalışıyor. Yani sanki biz aracı takastan veya başka şekilde satmışız gibi olayı kapatmak istiyorlar.
    Ben yine bir sanal saldırıya giriştim. Sonuçta 21 Ocakta istediğim taahhütname ve protokol eposta ile geldi.

    Bunun üzerine vekaletname düzenleyerek aracı kuruma kargo ile gönderdim. Şimdi sonucu bekliyoruz.
    ARACIMIZI 20 ARALIKTAN BU YANA KAPALI GARAJDA TUTUYORUZ. Sadece iki kez yasal işlemler için kullanıldı.
    Alıntıdır-http://www.toyotaclubtr.com/index.php?topic=49104.0

    Burada okuduklarınız tamamen yaşanmış bir olaydır.
    Toyota kullanan yada kullanmayan herkesden,
    bizim gibi mağdur insanlara destek vermek adına bu yazıyı paylaşmanızı rica ediyorum.
    Bir gün sizinde aldığınız bir mal ayıplı çıkabilir unutmayın, ve lütfen destek olun bizlere !


    Saygılar
    Aylin YILMAZ
    Satış,Pazarlama ve Marketin Dep.Müdür Yrdc.
    GSM-0545 229 7285
    e-mail-1 yilmazpozx@gmail.com
    e-mail-2 yilmaz.ayl@hotmail.com
    Araç-Toyota Auris Comfort Extra 2011 Model D4-D
    Yağ Yakma Problemli ( Ayıplı ) Araç



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pozx -- 26 Ocak 2013; 10:13:07 >







  • güzel paylaşım...beyefendiyi gerçekten tebrik ediyorum...tavsiyem verilen blog linkinden okunulması;
    http://yilmazayl.blogspot.com/
  • Tüm Toyota sahipleri, Blog ta belirtilen ilk dosyada ( TSB dosyasında ) VIN ve VIS numaralarını kontrol edin ve eğer o listede sizinde aracınız bulunuyorsa aracınızın iadesini talep edin !
    Toyotanın son zamanlarda attığı en büyük kazıklardan bir tanesi bu ! En sorunsuz bilinen araçlarda sorun çıkması toyota için hiçte iyi olmayacak !

    Bende toyota sahibiyim ve bunu tüm dünyaya duyurmaya akabinde toyotanın bu araçları toplatmasına neden olacağıma and içtim !

    Bu yazıyı herkese duyurun, okutun ve paylaşın lütfen ! En önemliside Blogun en altında bulunan facebook,Twitter,Google Plus butonarından beyenin ve hatta yorum bırakın ki sizinde çorbada tuzunuz bulunsun..

    Her duyarlı vatandaştan destek bekliyorum.

    Saygılar.
  • ne hikmetse EG-0017T-0411 nolu teknik servis belgesinin tamamını hiç bir yerde bulamıyoruz ilgili bloglarda dahil buna. toyotayla anlaşan delilleri ortadan kaldırıyor mu nedir.
  • yilmaz.ayl@hotmail.com
    Bu konuyla ilgilenenler/ Mağdur olanlar bana mail atsın ortak neler yapabiliriz görüşelim !
  • merhaba arkadaşlar,
    bu tps belgesine ulaşabilir miyiz?
  • arkadaşlar,
    2009-2010-2011 model Toyota sahibi arkadaşlar,
    dilerlerse şasi numaralarını paylaşırsa, hatalı
    seriden olup olmadığını söyleyebilirim.

    w
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.