Şimdi Ara

Tarih Yanlış mı yoksa!!!!!! (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
96
Cevap
0
Favori
4.115
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok


    quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate


    quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    @etusch, yakın geçmişten kastın M.Kemal, Kurtuluş Savaşı, Cumhurriyet, devrimler falan mı?
    Çanakkale savaşını dervişler, üfürükçüler sayesinde mi kazandık, M.Kemal vatan haini miydi?
    Ben yakın geçmişin çarpıtılmasını anlamdım.


    M.Kemal'in Samsuna çıkma hikayesi bir örnek olabilir mesela. Türkiye'de yakın tarihin, tarihi yazanlara göre çok değiştiğini her görüşteki insan söylüyor. Sadece Cumhuriyete sataşmak için uydurulan bir şey değil.


    'Samsun'a çıkma hikayesi'nin yanlış olan kısımları nelerdir?


    Size yanlış olarak herşeyden bir Atatürk çıkarmanız bile yeter.
    Memleketin en acı yönlerinden biri de insanların hata yapabileceğini kabul edemeyen bağlıları olmasıdır. Feytullahçılar onu melek gibi görür. Hatasızdır. Atatürkçüler Atatürk'ü hatasız görür. Bu ne iş asıl ben bunu anlamadım.
    Bu arada neverlate arakadaşımız bir örnek vermiş. Bu örnekler çok sayıda ve düşünen biri içinde oldukça barizdirler. Sen okuyup araştırıp göremiyorsan biz de burada sadece okuyabileceğin şeyler yapabileceğimize göre tekerrüre gerek yoktur. Tarihten biraz da bunu öğrendik biz.




  • Doğru; hatasız kul yoktur.
    Lakin...
    Atatürk bu ülkeyi düşmandan kurtarmış mı, kurtarmış...
    Demek ki, doğruları hatalarından çok fazla ki, işleri yolunda gitmiş.
    E bu durumda paranoyakça davranarak neden hata aramaya çalışayım!
    İşte benim kahramanın deyip gururlanarak sahip çıkarak ve yaptıklarını örnek almak varken...

    Ama yok olmaz, Atatürk karaçarşafı, kimsenin takmadığı hilafeti vs. vs. kaldırdığı için onu seversem dinsiz olurum. O yüzden onun hatalarını bulmalıyım, eleştirmeliyim, insanların gözünde küçük düşürmeliyim değil mi!
    Bu mu tarihine geçmişine sahip çıkmak?
    Ben çıkmıyorum!


    düzeltme: imla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 28 Ocak 2009; 20:33:23 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metalok

    Doğru; hatasız kul yoktur.
    Lakin...
    Atatürk bu ülkeyi düşmandan kurtarmış mı, kurtarmış...
    Demek ki, doğruları hatalarından çok fazla ki, işleri yolunda gitmiş.
    E bu durumda paranoyakça davranarak neden hata aramaya çalışayım!
    İşte benim kahramanın deyip gururlanarak sahip çıkarak ve yaptıklarını örnek almak varken...

    Ama yok olmaz, Atatürk karaçarşafı, kimsenin takmadığı hilafeti vs. vs. kaldırdığı için onu seversem dinsiz olurum. O yüzden onun hatalarını bulmalıyım, eleştirmeliyim, insanların gözünde küçük düşürmeliyim değil mi!
    Bu mu tarihine geçmişine sahip çıkmak?
    Ben çıkmıyorum!


    düzeltme: imla

    Atatürk bu ülkeyi düşmandan kurtarmış demek yanlıştır. O'nun buna öncülük ettiği söylenebilir. Bu durumda zamanın padişahının da O'na bu görevi verdiğini kabul edip bu milletin kendi özgürlüğünü kurtardığnı söylemek daha doğru olur. Sanırım Atatürk'ünde düşüncesi bu yönde olsa gerektir.
    Hata aramaya çalışmak anlamını benim yazdıklarımdan çıkarmak iki manaya gelir. Birincisi hataları görmezden gelmek istemektesinizdir. Zira biri ortaya bir hata koymuş ve siz bunu hata aramak bahanesi ile yok saymaya çalışmaktasınız. Bariz bir hatanın aranması gerekmez. Kabul edilip gereğince amel gerekir.
    Diğer çıkacak anlamsa şudur. Siz paronayakça hata aramaya çalışmayacağınızı söylemekte fakat benim yorumumda Atatürk'ün hatalarını aramakla ilgili bir şey yer almadığı halde yine sizin tabirinizle paranoyakça hata arayarak benim size böyle bir arama yapın demişliğimi varsayıp cevap vermektesiniz.
    Osya bir insan örnek alacağı bir kişiyi araştırıp hayatını ve icraatlarını öğrenirken beğenmediği ya da hatalı bulduğu şeylere rastlayabilir. Bu forumumuzda haddini aşan şekilde mevcut olan hata bulmak için kıyısından köşesinden okumavari göz gezdirme çalışmalarının bir neticesi olmayıp özellikle hata aramak olarak değerlendirilemez. Yine aynı şekilde bir şey akim kalmışsa onu hatası nerede neden böyle oldu diye araştırmakta paranoya değildir.
    Bu ayrımı yapabilmek işte benim cevap verdiğiniz yorumumda bahsettiğim durumun engellediği vaziyettir. Bilginize... Şayet niyetiniz varsa.
    Evet örnek alın. Gerçekten şunu samimiyetle söylüyorum. Atatürkçüyüm diyen herkesin O'nu gerçekten tanımasını ve örnek almasını gerçekten isterdim. Ama maalesef 1000 kişi Atatürkçüyüm der ama bir kişi ya öyledir ya da değil. Bir adamı anlamadan nasıl onun izinden gittiğini iddia edebilirsin ki.

    Çarşafın rengi bir tarafa takmak isteyen takabilmelidir. Bu özgürlükle alakalı bir mevzudur. Tarihi ve ananevi yönüde ayrı bir konu. Buna düşman olmak anlamsızdır. Fakat bunu takanların da ne için taktıklarının farkında olmaları gerekir. Yani dinin gereği olan örtünme işini gerçekleştirmek için takmalıdır. Bu durumda şekli şemali ve takanın karakteri belli olacaktır. Şimdilerde kısa yorganın başı kapatınca ayakları açıkta bırakması gibi bir tarafı kapatıp öbür taraftan patlak vermiş sözde kapalı kişiliksizlerden olmaması gerekir. Halifeliğin kaldırılması konusunu geçiyorum.
    Hem yazmak tekerrür hem okumak hem cavaplar hem anlamazlıklar hem kabul etmezlikler. Çok fazla şeyi aynı anda değerlendirmek gerekir. O kadr çok yönden o kadar çok bilgi varki. Afallatma taktiği işte. Hangisini doğru kabul etsen başka dert.
    İnsan başkasından bahsederken kendi kişiliğini ele verir. Ve dediğim gibi... Anlarsan.... paranoya ve kıyısından köşesinden okuma olayı. Evet sen kendine bi de şu soruları sor. Acaba neden etusch'un yazısından Atatürk'ü eleştirmem gerektiğini onu küçük düşürecek şekilde eleştirmem gerektiğini çıkardım ? Acaba sorunum ne ? Yoksa Atatürk'ü ya da başka herhangi bir şeyi onu küçük düşürmeye çalışmadan, O'nu küçük düşürecek ifadelere yer vermeden eleştiremez miyim ? Yapıcı eleştiriyi bilmiyor muyum ? Hem Atatürk'ün eleştirdiğimde onu küçük düşürecek kadar büyük hataları mı var ? Ya da o bir eleştiriyle küçük düşecek kadar küçük mü ? Ya da ben de yanlış bişeyler mi var ?
    Senin sahip çıkmana gerek yok. Biz hallederiz.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci

    Tarih kitaplarının Atatürk devrimleriyle bitmesini de aydınlık çağın bitmesi ve karanlık çağın tekrar başlaması olarak görüyorum.


    Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Milattan önce bilmem kaç yılından başlatılıp orta okulda sıkıştırılmış bir şekilde okutulan Türk ve Anadolu tarihi Atatürk'ün ölümüne kadar gelip orada çat diye bitiyor. Türk resmi tarihi yazılmış, daha sonra kimse onu değiştirmeye hatta yeni bir paragraf eklemeye bile cesaret edememiş. Sanki bir kutsal kitap.

    Atatürk'ü de putlaştırmışız hakkında yeni bir şey yazılınca yeni bir belgesel yapılınca celalleniyoruz. İlkokul çocuğunun resim defterinde kargaları kovalayan Atatürk'ü görünce mest oluyoruz. O kadar komik ki Atatürk'ün özellikleri diye bir bölüm vardı kitaplarımızda. 7 tane özelliği varmış bunları ezberler sınava girerdik. Ya bir insan bu kadar kalıplara sokularak anlatılabilir mi? Bırakın çocuklar kendileri keşfetsinler bu özellikleri. Atatürk'ün Türk milletine "millet" olduğunu hatırlattığını ve vatansever insanlardan sadece "biri" olduğunu değil ufak ayrıntıları, formaliteleri okuyoruz...

    Herlade tarihi yazanlar düşünmüş: "Önce (her yaptıkları doğru olan!) Fatih'e Yavuz'a hayranlık duysunlar zaman geçtikçe alıştıra alıştıra Osmanlıdan soğutalım bunları, en sonki padişahları da vatan haini diyelim ki Atatürk bölümümüze geçerken zihinleri tertemiz olsun. Çorbamıza milliyetçilik, devletçilik, halkçılık, vs... bütün bilinen terimleri de ekleyelim ki akıllarda soru işareti kalmasın."

    Yok arkadaş bizde öğretilen tarihin amacı çocuklar tarih öğrensin falan değil. Bu ülkenin bir resmi ideolojisini son sürat ufacık beyinlere dayatılmasıdır. Bu yüzden çoğu insanımızda hala sorgulama, sebep-sonuç ilişkisi kurma yönünde eksiklikler var. Herhalde okullarda robot yerine geniş ufuklu insan yetiştirirsek olacaklardan korkuyoruz. Yine korku yine korku....

    Ekleme: Son günlerde mesaj yazdığım birkaç konu gibi bu konun da açıklama yapılmadan silinmesinden korkuyorum. Moderatör de yokmuş. Kime söyleyeceğiz derdimizi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 28 Ocak 2009; 21:34:04 >




  • @etusch

    Yine aynı masal

    Atatürk’ ü Samsuna o gönderdi…


    Kıyısından köşesinden okuma ve eleştirme demişsiniz, yani bir cümleyi ele alıp üzerine gitme meselesi…doğru, yanlış bir okumadır ama…
    Siz Atatürk’ ün nutkunu okumuş olsaydınız Vahdettin’ ten nasıl bahsettiğini öğrenmiş olur, böylece son dönemlerin yeni tarihi çarpıtma girişimi olan “Vahdettin Atatürk’ ü Samsuna gönderdi” önermesinin tartışılmasının Atatürk yalan söylüyor demek olduğunu çok kolay bulurdunuz.
    Satır aralarında çarpık, bir amaca hizmet eden önermelerde bulunursanız eğer, tabii ki tepki verir, katılmadığımızı bildiririz
    Sanırım bu da bir hak olsa gerek!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: as74

    @etusch

    Yine aynı masal

    Atatürk� ü Samsuna o gönderdi�


    Kıyısından köşesinden okuma ve eleştirme demişsiniz, yani bir cümleyi ele alıp üzerine gitme meselesi�doğru, yanlış bir okumadır ama�
    Siz Atatürk� ün nutkunu okumuş olsaydınız Vahdettin� ten nasıl bahsettiğini öğrenmiş olur, böylece son dönemlerin yeni tarihi çarpıtma girişimi olan �Vahdettin Atatürk� ü Samsuna gönderdi� önermesinin tartışılmasının Atatürk yalan söylüyor demek olduğunu çok kolay bulurdunuz.
    Satır aralarında çarpık, bir amaca hizmet eden önermelerde bulunursanız eğer, tabii ki tepki verir, katılmadığımızı bildiririz
    Sanırım bu da bir hak olsa gerek!



    Sanırım bu mesajın muhattabı benim. Örneği ben verdim. Bu konuda çok da tartışmak istemiyorum çünkü tarihçilerin bileceği bir konu. Ama günümüz tarihçilerine bakarsanız (İlber Ortaylı, Murat Bardakçı...) Atatürk ve Vahdettin'in kaç kez masaya oturup bu ülkeyi nasıl kurtarırız planları yaptığını, Görüşü belki tamamen farklı olsa da Osmanlı devletinin, Atatürk'ün Anadoluya ulaşması için İnglizlerden vize niteliğinde aldığını, bu konuda belgelerin olduğunu, Samsun'a çıkılan vapurun kırık dökük pusulası olmayan bir vapur olmadığını, vapurda kimlerin olduğunu vs... öğrenebilirsiniz.

    Tarihe tarafsız bakmak lazım. Nutuk da tarih bilimcilerine göre diğer tarihi kaynaklar gibi bir kaynak. Diğer kaynaklardan bağımsız değerlendirilemez. Atatürk yalancı çıkar korkusuyla tarihi araştırmamak da bilim adamına yakışmaz. Atatürk Vahdettin'i sevmiyor olabilir, hakkında güzel şeyler de yazmayabilir. O günün şartlarında sonuna kadar da haklıdır. Ama bu yakın tarihimizin çarpıtılmasını gerektirmez.




  • Bu iddiaların kaynakları Mevlanzade Rıfat ( Türkiye İnkılabının İç Yüzü ) ve ondan esinlenerek yazan K. Mısıroğlu (Osmanoğulları’ nın Dramı) adlı eserleridir
    Bahsettiğiniz kişilerin hiç ortalıkta olmayan (düzmece oldukları çok önce fena ispat edildi) belgeleri de düzmecedir

    Bu konu uzun, size (size bile) ispatını sunabilirim ama bu uzun bir yazı olur
    Korkmayın, benim Atatürk yalan söylüyor gibi bir endişem hiç olmadı, bu konuda ki tek duygum Karşı Resmi Tarih diye çırpınanlara gülümsemektir
  • quote:

    Orjinalden alıntı: as74

    Bu iddiaların kaynakları Mevlanzade Rıfat ( Türkiye İnkılabının İç Yüzü ) ve ondan esinlenerek yazan K. Mısıroğlu (Osmanoğulları� nın Dramı) adlı eserleridir
    Bahsettiğiniz kişilerin hiç ortalıkta olmayan (düzmece oldukları çok önce fena ispat edildi) belgeleri de düzmecedir

    Bu konu uzun, size (size bile) ispatını sunabilirim ama bu uzun bir yazı olur
    Korkmayın, benim Atatürk yalan söylüyor gibi bir endişem hiç olmadı, bu konuda ki tek duygum Karşı Resmi Tarih diye çırpınanlara gülümsemektir



    Dediğim gibi ben tarihçi değilim. Size ispat falan da gösteremem. Kaynaklar birbirinden farklı şeyler söylüyorsa siz de bana ispat gösteremezsiniz. Deneyle ispatlanan birşey değil çünkü tarih. Ama en azından bize ilkokulda okutulanlardan farklı çok sayıda kaynak, belge var. Sonuçta bir yerlerde tarih çarpıtılmış.

    Bunun dışında önceki mesajınızdan "tarihin nasıl yazılması gerektiğine dair" görüşlerinizi anlamış durumdayım. Bu durumda pek de tarihi belgeye, sizin tabirinizle "kanıt"a ihtiyaç duymamanız gerekir. Nutuk yazılmıştır ve Türk tarihi konusu kapanmıştır. Araştırma yapmak Atatürk'ten şüphe duymaktır, çok tehlikelidir...




  • “Paşa, paşa!. Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin! Bunların hepsi tarihe geçmiştir! Şimdi yapacağın hizmet, hepsinden de mühim olabilir! Paşa, sen devleti kurtarabilirsin”
    Vahdettin….kaynak, Falih Rıfkı Atay

    Atatürk’ ün yorumu;
    “Bu son sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle samimi mi konuşuyor? O Vahdettin ki ecnebi hükümetlerin yüzüncü derecedeki aletleri ile temas arayarak, devletini ve saltanatını kurtarmaya çalışıyordu. Bütün yaptıklarından pişman mıydı? Aldatıldığını mı anlamıştı? Veliahtlığında, padişahlığında, bütün his ve fikirlerini, temayüllerini, sahtekarlıklarını tanıdığım adamdan, nasıl yüksek ve asil bir hareket bekleyebilirdim? Memleketi kurtarmak lazımdır, istersem bunu yapabilirmişim. Nasıl? Hemen hüküm verdim: Vahdettin demek istiyor ki hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek mesnedimiz (dayanağımız) İstanbula hakim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların(işgalcilerin) şikayet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğru olduğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri tedip edersem(hizaya sokarsam), Vahdettin’ nin arzularını yerine getirmiş olacaktım.”

    Kaynak; Atatürk’ün hatıralar, sy 122-123




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    Ama günümüz tarihçilerine bakarsanız (İlber Ortaylı, Murat Bardakçı...) Atatürk ve Vahdettin'in kaç kez masaya oturup bu ülkeyi nasıl kurtarırız planları yaptığını, Görüşü belki tamamen farklı olsa da Osmanlı devletinin, Atatürk'ün Anadoluya ulaşması için İnglizlerden vize niteliğinde aldığını, bu konuda belgelerin olduğunu, Samsun'a çıkılan vapurun kırık dökük pusulası olmayan bir vapur olmadığını, vapurda kimlerin olduğunu vs... öğrenebilirsiniz.



    Enteresan. Vahdettin ile Almanya gezisinde birlikte olduklarından bahsettiklerini okuduğumu bende hatırlıyorum ama beraber ülkeyi kurtarma planları yaptıkları iddiasını hiç hatırlamıyorum. Belki Murat Bardakçı'da vardır. Vatanı kurtar diye gönderen adam O'nu 1,5 ay sonra niye azletsin? Bir yıl sonra idam kararı çıkarılmasına niye izin versin? Hangi kitapta yazıyordu bu bilgiler, Şahbaba'da mı?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate


    quote:

    Orjinalden alıntı: as74

    Bu iddiaların kaynakları Mevlanzade Rıfat ( Türkiye İnkılabının İç Yüzü ) ve ondan esinlenerek yazan K. Mısıroğlu (Osmanoğulları� nın Dramı) adlı eserleridir
    Bahsettiğiniz kişilerin hiç ortalıkta olmayan (düzmece oldukları çok önce fena ispat edildi) belgeleri de düzmecedir

    Bu konu uzun, size (size bile) ispatını sunabilirim ama bu uzun bir yazı olur
    Korkmayın, benim Atatürk yalan söylüyor gibi bir endişem hiç olmadı, bu konuda ki tek duygum Karşı Resmi Tarih diye çırpınanlara gülümsemektir



    Dediğim gibi ben tarihçi değilim. Size ispat falan da gösteremem. Kaynaklar birbirinden farklı şeyler söylüyorsa siz de bana ispat gösteremezsiniz. Deneyle ispatlanan birşey değil çünkü tarih. Ama en azından bize ilkokulda okutulanlardan farklı çok sayıda kaynak, belge var. Sonuçta bir yerlerde tarih çarpıtılmış.

    Bunun dışında önceki mesajınızdan "tarihin nasıl yazılması gerektiğine dair" görüşlerinizi anlamış durumdayım. Bu durumda pek de tarihi belgeye, sizin tabirinizle "kanıt"a ihtiyaç duymamanız gerekir. Nutuk yazılmıştır ve Türk tarihi konusu kapanmıştır. Araştırma yapmak Atatürk'ten şüphe duymaktır, çok tehlikelidir...






    Çok ilginç bir yorum olmuş, demek beni anlamışsınız.
    Ne diyebilirim, kolay gelsin

    Araştırma yapmadığım için belki de sizin adını bile duymadığınız Vahdettin lehine yazan iki yazara ulaşmışım




  • Maalesef uydurmalar bu kadar da değil!
    İşte yine aynı orijinli iddialar;
    1-Milli mücadeleyi ilk düşünen ve planlayan Vahdettin imiş
    2-M.Kemal' i Adadolu'ya göndermek için işgalcilerin gözlerini boyamaya yönelik, göstermelik bir görev uydurulmuş
    3-M.Kemal'i Bu göreve Vahdettin seçmiş
    4-M.Kemal'i göndermeye karşı çıkanlar olmuş ama Vahdettin dinlememiş
    5-M.Kemal aslında hiç istekli değilmiş, ikna edilmesi için epey uğraşılmış

    Sizin nedense inanmak istediğiniz tarihten...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    Enteresan. Vahdettin ile Almanya gezisinde birlikte olduklarından bahsettiklerini okuduğumu bende hatırlıyorum ama beraber ülkeyi kurtarma planları yaptıkları iddiasını hiç hatırlamıyorum. Belki Murat Bardakçı'da vardır. Vatanı kurtar diye gönderen adam O'nu 1,5 ay sonra niye azletsin? Bir yıl sonra idam kararı çıkarılmasına niye izin versin? Hangi kitapta yazıyordu bu bilgiler, Şahbaba'da mı?



    Dönemin koşulları oldukça zordu. Ben Osmanlı devletini oluşturan kişilerin de öncelikle bağımsızlığı istediğinden şüphe duymuyorum. Ama milli mücadelenin yanında mesela Amerikan mandasının da tartışılmasını ilginç karşılamamak gerekir. Bu insanlar belki fazla kötümser olmuşlardır ama vatan haini olduklarına katılmıyorum.

    Tarihteki tüm gri ler ya siyah yapılmış ya beyaz...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 28 Ocak 2009; 23:10:09 >




  • Bütün bu sunulan masalları Vahdettin 1923 de yazdığı beyannamesinde reddetmiştir
  • Aynı tarihi okuduğumuzdan Yunan ordusuna Halifenin Ordusu denmesi, M.Kemal’in yakalanması emri…gibi bilgileri paylaşmayacağım
    Bu konuda son paylaşacağım belge sanırım kimseyi kuşkuya götürmeyecektir;

    9 Mart 1924’te, Vahdettin, San Remo’da, basına şu demeci verir (özet);
    “Altı milyon Türk’ün, haksız yere Hilafet makamına tecavüzünü protesto ediyorum…Ben yegane Halife’yim. İstanbul’ daki ise Halife değildir”
    10 Mart Le Journal Gazetesi
    Ne yazık ki padişah ülkenin nüfusunu bile bilmiyor ya da kestiremiyor bile, 1919 da 12.353.068 kişiydik!
  • Burda kimsenin amacı Osmanlıyı ya da hilafeti savunmak değil. Atatürk'e, cumhuriyete çamur atmak hiç değil. Benim de şüphem yok Atatürk'ün niyetinden.

    Madem şüphemiz yok neden Atatürk Padişah'tan habersiz Samsun'a çıktı yazıyoruz? Bandırma vapuru pusulasız olsa ne olur en modern gemi olsa ne olur? Padişahın vatan haini olması neyi değiştirir ki? Bağımsızlık mücadelesini, tüm devrimleri haklı kılan bu mudur? Hiç ilgisi yok... Bunları uydurmamıza da gerek yok eğer şüphe duymuyorsak...
  • Konuyu içinden çıkılmaz hale getiren birinci etken kesinlikle kabul etmemek. Bunu kimlerin yaptığı belli.
    İkinci etken ise bir tabaktan bir dilim pasta keser gibi konuyu ele almak.
    Acaba bu memlekette bir kurtuluş mücadelesi vermek adını, alfabesini vs komple değiştirmek miydi ? Madem isim filan değiştirildi bazı şeyler inkar edildi o zaman niye borçlar kabul edildi ? Çok soru sorulabilirde ne gerek var?
    Herkes bildiği gibi inansın ya da inandığı gibi bilsin.

    Biz bu memleketi sevmenin Osmanlıdan nefret etmekle değil onuda sevmekle mütemmim cüz olduğuna inanıyoruz. Bir tarafı yerin dibine batırıp bir tarafa sahip olmasa da bazı yücelikler atfetmek memleketi sevmek değildir. Yanlışların olduğu yerde hala sadece iyi olanlara odaklanmak ya da birşeyleri çarpıtmak memleketi sevmek değildir.
    Bu konular Atatürk devrinde iyi kötü dayanakları olan ve ileriye doğru yapılan değişikliklerle kendini gösterse de şu anda tartıştığımız zihniyetin Atatürk düşüncesinin yerini almasıyla düşünce çatışmalarına ve vatanın tarihine örfüne dinine öfkeye dönerek geçen zaman sonunda ithalatçı ve kişiliksiz bir toplum olmamız sonucunu doğurmuştur. Maalesef padişah hayatları ile sınırlı kalan inkılaplar cumhuriyet döneminde de Atatürk hayatıyla sınırlı kalmıştır. Aynı nemelazımcı şu bu düşgünü ve kendi siyasi fikirlerine aşırı derecede düşkün insanlar topluluğu ve yağmacılar memleketi sömürmeye devam etmektedir. Savaş öncesi toplumsal ve eğitimsel çöküntü devam etmektedir.
    Atatürkle övünenlerin ondan başka hiçbirşeyleri maalesef yoktur. Çünkü ondan sonraki tarih kurtuluş savaşında omuz omuza savaşanların yapacağı şeylerin tarihi değildir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi etusch -- 29 Ocak 2009; 0:11:15 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: etusch

    Konuyu içinden çıkılmaz hale getiren birinci etken kesinlikle kabul etmemek. Bunu kimlerin yaptığı belli.
    İkinci etken ise bir tabaktan bir dilim pasta keser gibi konuyu ele almak.
    Acaba bu memlekette bir kurtuluş mücadelesi vermek adını, alfabesini vs komple değiştirmek miydi ? Madem isim filan değiştirildi bazı şeyler inkar edildi o zaman niye borçlar kabul edildi ? Çok soru sorulabilirde ne gerek var?
    Herkes bildiği gibi inansın ya da inandığı gibi bilsin.

    Biz bu memleketi sevmenin Osmanlıdan nefret etmekle değil onuda sevmekle mütemmim cüz olduğuna inanıyoruz. Bir tarafı yerin dibine batırıp bir tarafa sahip olmasa da bazı yücelikler atfetmek memleketi sevmek değildir. Yanlışların olduğu yerde hala sadece iyi olanlara odaklanmak ya da birşeyleri çarpıtmak memleketi sevmek değildir.
    Bu konular Atatürk devrinde iyi kötü dayanakları olan ve ileriye doğru yapılan değişikliklerle kendini gösterse de şu anda tartıştığımız zihniyetin Atatürk düşüncesinin yerini almasıyla düşünce çatışmalarına ve vatanın tarihine örfüne dinine öfkeye dönerek geçen zaman sonunda ithalatçı ve kişiliksiz bir toplum olmamız sonucunu doğurmuştur. Maalesef padişah hayatları ile sınırlı kalan inkılaplar cumhuriyet döneminde de Atatürk hayatıyla sınırlı kalmıştır. Aynı nemelazımcı şu bu düşgünü ve kendi siyasi fikirlerine aşırı derecede düşkün insanlar topluluğu ve yağmacılar memleketi sömürmeye devam etmektedir. Savaş öncesi toplumsal ve eğitimsel çöküntü devam etmektedir.
    Atatürkle övünenlerin ondan başka hiçbirşeyleri maalesef yoktur. Çünkü ondan sonraki tarih kurtuluş savaşında omuz omuza savaşanların yapacağı şeylerin tarihi değildir.


    Konuyu içinden çıkılmaz hale gelmesi Samsun ve Vahdettin’le olmuştur, ben sizin gibi hedef göstermeyeceğim, banlanacak bir yazımı da gösteremezsiniz
    Atatürk devrimleridir saydıklarınız, katılmazsınız ve sizi bence kimse garipsememeli, şahsen yazı dili olgusunun tartışmaya değer olduğunu düşünürüm,yani katı bir fikir savunucusu değilim
    Ben Tarihe bir bilim gözüyle bakarım ve sadece bizim değil tüm dünyanın Tarihini okumaya gayret ederim, yani bir olguya inanmak değildir beni düşündüren, o olgunun pek çok yazımda olması ve mantıklı savlar içermesi, su götürmez kanıtlarla birlikte sunulması önemlidir, kısacası inanmak ya da inanmamak değildir Tarihe bakış açım!

    Osmanlı ile övünürüm, birkaçı hariç hepsini sever benimserim, memleketimi de sevmeyi sizden öğrenecek değilim!

    Yazınızın devamını da katılırım, bakın hiçbir zaman da taraf değilim




  • @etusch,
    Demokratik Cumhuriyet ile Saltanat müsavi taraf olarak değerlendirilebilir mi hiç? Asıl sorunda buradan başlıyor zaten. Köhne düzenleri bozulan din simsarlarının günümüze kadar ulaşan saltanat mücadelesi bu yanılsamaya neden oluyor. İyi ki ATATÜRK vardı. İyi ki devrimleri yaptı. Yoksa bugün nasıl bir yaşam sürüyor olabilirdik? Bugünkü özgürlüklerimizi, yaşantımızı ona borçluyuz. En yakınındaki insanlar bile O'nu anlamaktan uzaktı. Hangi inkilap konusunda şüpheleriniz var? Hangisi yapılmasa idi bugün daha iyi bir yerde olurduk? Harf inkılabı tartışılır mı hiç. Osmanlı'da okuma yazma oranı yüzdelerle değil bindelerle ifade ediliyordu. Zira okuma yazma öğrenmek hiçte kolay değildi Arap harfleri ile.

    ATATÜRK'ü en çok yücelten yönü devrimleridir. Bugün dünyanın önemli ülkelerimnden biri olduysak bu devrimler sayesindedir.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35
    Zira okuma yazma öğrenmek hiçte kolay değildi Arap harfleri ile.



    Japonyda okur yazarlık oranı %100 e yakındır. Japon alfabesi okumanın en zor olduğu alfablerden biri olarak kabul edilmesine rağmen...

    Okuma yazma oranı eğitimle ilgili birşey. Siz eğitimi insanlara ulaştırırsanız insanlar okumayı öğrenir. Kimsenin alfabe zor diye okumayı öğrenmeyeceğini sanmıyorum. Harf devrimi olmasaydı daha iyi bir yerde olurduk gibi iddiam yok ama en azından kendi tarihimizi okumak için "meal" lere ihtiyaç duymazdık.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 29 Ocak 2009; 1:01:32 >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.