Şimdi Ara

SWING ne demek? Galiba +18

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (2 Mobil) - 1 Masaüstü2 Mobil
5 sn
31
Cevap
0
Favori
14.244
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • swing ne demek?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi spyae -- 11 Şubat 2010; 21:24:21 >



  • Yapay Zekanın Yanıtı

    SWING Ne Demek?

    SWING kelimesi İngilizce'de "sallanmak" anlamına gelir. Eş anlamlısı olarak "sway" kelimesi de kullanılır.

    Swing Yapmak Ne Demek?

    Swing yapmak, bir ipe veya zincirle asılı duran bir oturağa oturup ileri geri salıvermektir. Çocuklar arasında popüler bir aktivite olan swing yapmak, aynı zamanda yetişkinler tarafından da eğlence amaçlı yapılabilir.

    SWING ve SWINGS Kelimelerinin Anlamı

    "SWING" kelimesi tek bir salıncak oturağını ifade ederken, "SWINGS" kelimesi birden fazla salıncak oturağını belirtmek için kullanılır.

    SWING ile İlgili Diğer Bilgiler

    • Salıncaklar parklar, oyun alanları ve bahçeler gibi açık alanlarda yaygın olarak bulunur.
    • Swing yapmak denge ve koordinasyon becerilerini geliştirmeye yardımcı olur.
    • Bazı insanlar swing yapmanın rahatlatıcı ve stresi azaltıcı bir etki yarattığını düşünürler.

    Not: Bu metin, +18 konusuyla ilgili herhangi bir bilgi içermemektedir.

    Yapay Zekanın Yanıtını Genişlet
  • Knight online de Koşma :D swwwswswsws


    edit swingmiş swift koda olandi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lobb -- 11 Şubat 2010; 21:25:34 >
  • kara sağan (kuş)
    ebabil
    çevik
    hızlı
    süratli
    çabuk geçen
    çabuk
    tez canlı
    eli çabuk
  • kelime olarak hızla alakalı bir kelime ama daha değişik anlamlarıda var sanırım +18 ile ne alaka onu anlıyamadım
  • quote:

    Orijinalden alıntı: exerion

    kara sağan (kuş)
    ebabil
    çevik
    hızlı
    süratli
    çabuk geçen
    çabuk
    tez canlı
    eli çabuk
    quote:

    swing {swıŋ}
    {N} sallama, sallanma, salınma, salınım, ritim, tempo, ritm, sving, salıncak, esneklik, hareket alanı, dönme, dönüş, yön değiştirme, sapma
    {V} savurmak, yumruk savurmak, fırlatmak, sallamak, sallandırmak, sarkıtmak, asmak, çark etmek, döndürmek, salınmak, başarmak, becermek, etkileyerek kandırmak, sapmak, dönmek, sallanmak, asılmak, asılarak idam edilmek
    swing f. (swung)

    i. sallanmak, salıncakta sallanmak; eksen veya reze üzerinde dönmek; salınarak ilerlemek (asker yürüyüşü); k.dili. asılmak darağacına asılmak; sık sık up ile sallandırmak asmak: salıncakta sallamak; k.dili. idare etmek, işletmek; becermek; (argo) eslerini paylaşmak (çiftler);

    i. sallanış, sallandırma; rakkasın sallama mesafesi; şiirde hareket veya canlılık; hareket serbestisi; hareket sahası; devre; salıncak; salıncak gibi olan şey; vakitle dönen değişim; bir çeşit dans, sving. swing back eski yerine dönmek. swing bridge bir eksen üzerinde açılıp kapanabilen köprü. swing door, swinging door iki tarafa açılır kapanır kapı. swing music sving müziği. swing plow tekerleksiz saban. swing shift A.B.D. fabrikada gece vardiyası (saat 16dan gece yarısına kadar). goes with a swing salınarak gider, tempoya uyarak yürür. He shall swing for it Bu işin sonunda darağacına gidecek . in full swing tam faaliyette, en canlı ve hareketli durumunda. The door swings to Kapı kendiliğinden kapanır. swingingly

    z. sallanarak.
    swing f. (swung)
    1. (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak: The lamp was swinging in the wind. Lamba rüzgârda sallanıyordu. She was swinging in the hammock. Hamakta sallanıyordu. Swing her in the swing. Onu salıncakta salla. He swung his arms as he walked. Yürürken kollarını sallıyordu.
    2. (bir yöne) çevirivermek: He swung his gun towards me. Tüfeğini bana doğru çeviriverdi.
    3. asmak: They swung the hammock between two oaks. Hamağı iki meşe arasına astılar.
    4. (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı/bastonu) savurmak.
    5. k. dili (bir şeyin) sonucunu tayin etmek.
    6. k. dili başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin?
    7. around dönüvermek: He swung around and found himself face to face with his oppressor. Dönüverince karşısında kendisine zorbalık edeni buldu. The car swung around the corner. Araba köşeyi dönüverdi.
    8. (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek: At that point the army swung north. Orada ordu kuzeye doğru dönmeye başladı.
    9. (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak: Tarzan was swinging on vines from one tree to the other. Tarzan sarmaşıklara tutunarak ağaçtan ağaca atlıyordu. He swung himself into the saddle. Hafif bir sıçrayışla ata bindi. He swung himself down from the wall. Ellerinin yardımıyla duvarın üstünden indi.
    10. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek: She swung from pessimism to optimism. Kötümserlikten iyimserliğe geçiverdi.
    11. salına salına yürümek/gitmek.
    12. at k. dili (birine) yumruk savurmak: He swung at me. Yumruğunu bana doğru savurdu.
    13. (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı.
    14. k. dili asılarak idam edilmek, asılmak: You´ll swing for this. Bunun için seni sallandırırlar.

    i.
    1. (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı/bastonu/yumruğu) savurma, savuruş.
    2. (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış.
    3. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme.
    4. salıncak.
    swing swing swîng Fiil [D] swung * (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak. * (bir yöne) çevirivermek. * asmak. * (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı, bastonu) savurmak. * (oyları/seçimin sonucunu) tayin etmek. * başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin? * {around} dönüvermek. * (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek. * (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak. * (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek. * salına salına yürümek/gitmek. * {at} (birine) yumruk savurmak. * (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı. İsim * (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı, bastonu, yumruğu) savurma, savuruş. * (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış. * (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme. * salıncak.
    swing (swung) sallanmak, salıncakta sallanmak; eksen ve


    Bir sözlük sitesine girip araştırmak çokmu zordu ?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: muskeder

    kelime olarak hızla alakalı bir kelime ama daha değişik anlamlarıda var sanırım +18 ile ne alaka onu anlıyamadım
    Bi şarkı vardı.
    Abidik gubidik swift swift.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: muskeder

    kelime olarak hızla alakalı bir kelime ama daha değişik anlamlarıda var sanırım +18 ile ne alaka onu anlıyamadım
    Hızla alakalıya benziyor da nerde duydun ki +18 yazdın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aramachus

    quote:

    swing {swıŋ}
    {N} sallama, sallanma, salınma, salınım, ritim, tempo, ritm, sving, salıncak, esneklik, hareket alanı, dönme, dönüş, yön değiştirme, sapma
    {V} savurmak, yumruk savurmak, fırlatmak, sallamak, sallandırmak, sarkıtmak, asmak, çark etmek, döndürmek, salınmak, başarmak, becermek, etkileyerek kandırmak, sapmak, dönmek, sallanmak, asılmak, asılarak idam edilmek
    swing f. (swung)

    i. sallanmak, salıncakta sallanmak; eksen veya reze üzerinde dönmek; salınarak ilerlemek (asker yürüyüşü); k.dili. asılmak darağacına asılmak; sık sık up ile sallandırmak asmak: salıncakta sallamak; k.dili. idare etmek, işletmek; becermek; (argo) eslerini paylaşmak (çiftler);

    i. sallanış, sallandırma; rakkasın sallama mesafesi; şiirde hareket veya canlılık; hareket serbestisi; hareket sahası; devre; salıncak; salıncak gibi olan şey; vakitle dönen değişim; bir çeşit dans, sving. swing back eski yerine dönmek. swing bridge bir eksen üzerinde açılıp kapanabilen köprü. swing door, swinging door iki tarafa açılır kapanır kapı. swing music sving müziği. swing plow tekerleksiz saban. swing shift A.B.D. fabrikada gece vardiyası (saat 16dan gece yarısına kadar). goes with a swing salınarak gider, tempoya uyarak yürür. He shall swing for it Bu işin sonunda darağacına gidecek . in full swing tam faaliyette, en canlı ve hareketli durumunda. The door swings to Kapı kendiliğinden kapanır. swingingly

    z. sallanarak.
    swing f. (swung)
    1. (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak: The lamp was swinging in the wind. Lamba rüzgârda sallanıyordu. She was swinging in the hammock. Hamakta sallanıyordu. Swing her in the swing. Onu salıncakta salla. He swung his arms as he walked. Yürürken kollarını sallıyordu.
    2. (bir yöne) çevirivermek: He swung his gun towards me. Tüfeğini bana doğru çeviriverdi.
    3. asmak: They swung the hammock between two oaks. Hamağı iki meşe arasına astılar.
    4. (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı/bastonu) savurmak.
    5. k. dili (bir şeyin) sonucunu tayin etmek.
    6. k. dili başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin?
    7. around dönüvermek: He swung around and found himself face to face with his oppressor. Dönüverince karşısında kendisine zorbalık edeni buldu. The car swung around the corner. Araba köşeyi dönüverdi.
    8. (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek: At that point the army swung north. Orada ordu kuzeye doğru dönmeye başladı.
    9. (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak: Tarzan was swinging on vines from one tree to the other. Tarzan sarmaşıklara tutunarak ağaçtan ağaca atlıyordu. He swung himself into the saddle. Hafif bir sıçrayışla ata bindi. He swung himself down from the wall. Ellerinin yardımıyla duvarın üstünden indi.
    10. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek: She swung from pessimism to optimism. Kötümserlikten iyimserliğe geçiverdi.
    11. salına salına yürümek/gitmek.
    12. at k. dili (birine) yumruk savurmak: He swung at me. Yumruğunu bana doğru savurdu.
    13. (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı.
    14. k. dili asılarak idam edilmek, asılmak: You´ll swing for this. Bunun için seni sallandırırlar.

    i.
    1. (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı/bastonu/yumruğu) savurma, savuruş.
    2. (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış.
    3. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme.
    4. salıncak.
    swing swing swîng Fiil [D] swung * (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak. * (bir yöne) çevirivermek. * asmak. * (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı, bastonu) savurmak. * (oyları/seçimin sonucunu) tayin etmek. * başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin? * {around} dönüvermek. * (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek. * (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak. * (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek. * salına salına yürümek/gitmek. * {at} (birine) yumruk savurmak. * (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı. İsim * (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı, bastonu, yumruğu) savurma, savuruş. * (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış. * (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme. * salıncak.
    swing (swung) sallanmak, salıncakta sallanmak; eksen ve


    Bir sözlük sitesine girip araştırmak çokmu zordu ?


    çok bilmiş arkadaşım boşu boşuna +18 yazmadık

    demek ki başka bir anlamı var.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aramachus

    quote:

    swing {swıŋ}
    {N} sallama, sallanma, salınma, salınım, ritim, tempo, ritm, sving, salıncak, esneklik, hareket alanı, dönme, dönüş, yön değiştirme, sapma
    {V} savurmak, yumruk savurmak, fırlatmak, sallamak, sallandırmak, sarkıtmak, asmak, çark etmek, döndürmek, salınmak, başarmak, becermek, etkileyerek kandırmak, sapmak, dönmek, sallanmak, asılmak, asılarak idam edilmek
    swing f. (swung)

    i. sallanmak, salıncakta sallanmak; eksen veya reze üzerinde dönmek; salınarak ilerlemek (asker yürüyüşü); k.dili. asılmak darağacına asılmak; sık sık up ile sallandırmak asmak: salıncakta sallamak; k.dili. idare etmek, işletmek; becermek; (argo) eslerini paylaşmak (çiftler);

    i. sallanış, sallandırma; rakkasın sallama mesafesi; şiirde hareket veya canlılık; hareket serbestisi; hareket sahası; devre; salıncak; salıncak gibi olan şey; vakitle dönen değişim; bir çeşit dans, sving. swing back eski yerine dönmek. swing bridge bir eksen üzerinde açılıp kapanabilen köprü. swing door, swinging door iki tarafa açılır kapanır kapı. swing music sving müziği. swing plow tekerleksiz saban. swing shift A.B.D. fabrikada gece vardiyası (saat 16dan gece yarısına kadar). goes with a swing salınarak gider, tempoya uyarak yürür. He shall swing for it Bu işin sonunda darağacına gidecek . in full swing tam faaliyette, en canlı ve hareketli durumunda. The door swings to Kapı kendiliğinden kapanır. swingingly

    z. sallanarak.
    swing f. (swung)
    1. (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak: The lamp was swinging in the wind. Lamba rüzgârda sallanıyordu. She was swinging in the hammock. Hamakta sallanıyordu. Swing her in the swing. Onu salıncakta salla. He swung his arms as he walked. Yürürken kollarını sallıyordu.
    2. (bir yöne) çevirivermek: He swung his gun towards me. Tüfeğini bana doğru çeviriverdi.
    3. asmak: They swung the hammock between two oaks. Hamağı iki meşe arasına astılar.
    4. (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı/bastonu) savurmak.
    5. k. dili (bir şeyin) sonucunu tayin etmek.
    6. k. dili başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin?
    7. around dönüvermek: He swung around and found himself face to face with his oppressor. Dönüverince karşısında kendisine zorbalık edeni buldu. The car swung around the corner. Araba köşeyi dönüverdi.
    8. (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek: At that point the army swung north. Orada ordu kuzeye doğru dönmeye başladı.
    9. (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak: Tarzan was swinging on vines from one tree to the other. Tarzan sarmaşıklara tutunarak ağaçtan ağaca atlıyordu. He swung himself into the saddle. Hafif bir sıçrayışla ata bindi. He swung himself down from the wall. Ellerinin yardımıyla duvarın üstünden indi.
    10. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek: She swung from pessimism to optimism. Kötümserlikten iyimserliğe geçiverdi.
    11. salına salına yürümek/gitmek.
    12. at k. dili (birine) yumruk savurmak: He swung at me. Yumruğunu bana doğru savurdu.
    13. (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı.
    14. k. dili asılarak idam edilmek, asılmak: You´ll swing for this. Bunun için seni sallandırırlar.

    i.
    1. (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı/bastonu/yumruğu) savurma, savuruş.
    2. (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış.
    3. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme.
    4. salıncak.
    swing swing swîng Fiil [D] swung * (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak. * (bir yöne) çevirivermek. * asmak. * (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı, bastonu) savurmak. * (oyları/seçimin sonucunu) tayin etmek. * başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin? * {around} dönüvermek. * (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek. * (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak. * (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek. * salına salına yürümek/gitmek. * {at} (birine) yumruk savurmak. * (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı. İsim * (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı, bastonu, yumruğu) savurma, savuruş. * (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış. * (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme. * salıncak.
    swing (swung) sallanmak, salıncakta sallanmak; eksen ve


    Bir sözlük sitesine girip araştırmak çokmu zordu ?

    Alıntıları Göster
    Eş değiştirmek.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Chimaerane

    Bi şarkı vardı.
    Abidik gubidik swift swift.


    twist ti la o
  • quote:

    Orijinalden alıntı: badblood1903


    quote:

    Orijinalden alıntı: Chimaerane

    Bi şarkı vardı.
    Abidik gubidik swift swift.


    twist ti la o

    Doğruya twist'ti o
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ender53

    Eş değiştirmek.


    galiba bununla alakalı, tam olarak açıklar mısın?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: spyae

    quote:

    Orijinalden alıntı: ender53

    Eş değiştirmek.


    galiba bununla alakalı, tam olarak açıklar mısın?

    Alıntıları Göster
    2 çift var şimdi biri karısını diğer adama verip onun karısını alıyor.fantezi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: __BadblooD__

    quote:

    Orijinalden alıntı: Chimaerane

    Bi şarkı vardı.
    Abidik gubidik swift swift.


    twist ti la o

    Alıntıları Göster
    Birden "Sultans of Swing" aklıma geldi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: aböRjin

    2 çift var şimdi biri karısını diğer adama verip onun karısını alıyor.fantezi.


    kendi kendini boynuzlamak mı yani?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi spyae -- 11 Şubat 2010; 21:32:13 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Knight of Night

    Birden "Sultans of Swing" aklıma geldi.

    Süper birşey bu arada
  • quote:

    Orijinalden alıntı: spyae

    quote:

    Orijinalden alıntı: aböRjin

    2 çift var şimdi biri karısını diğer adama verip onun karısını alıyor.fantezi.


    kendi kendini boynuzlamak mı yani?

    Alıntıları Göster
    swinger o
  • quote:

    Orijinalden alıntı: spyae

    quote:

    Orijinalden alıntı: aböRjin

    2 çift var şimdi biri karısını diğer adama verip onun karısını alıyor.fantezi.


    kendi kendini boynuzlamak mı yani?

    Alıntıları Göster
    bu arada okuduğum bir makalede gördüm

    avrupa'da özellikle polonya litvanya romanya gibi ülkelerde çok yaygınmış

    bunun için özel şirketler bile kurulmuş,insanları bir araya getiren




  • quote:

    Orijinalden alıntı: exerion

    swinger o


    swing fiil hali zannedersem

    swinger da o işi yapan kişi oluyor bu durumda

    yani biri yapma eylemi diğeri de o naneyi yiyen kişi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Albay Hardal

    Bu mesaj silindi.

    Alıntıları Göster
    +18 se esdegistirmek ama az önce izledigim dizide cevirmek olarak da kullandı
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.