Bildirim
Süleyman Seba Yıllar önce uyarmıştı!
Daha Fazla 
Bu Konudaki Kullanıcılar:
Daha Az 

2 Misafir - 2 Masaüstü

Giriş
Mesaj
-
-
SÜLEYMAN SEBA
"Beşiktaş'a Hizmet Etmek İstiyorsanız Kimsenin Adamı Olmayın"
5 Nisan 1926'da dünyaya gelen Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün Hakkı Yeten ile beraber "Onursal Başkanı" olan Süleyman Seba, liseyi okumak için geldiği İstanbul'da Beşiktaş Genç Takımı'na girdi. 1946 yılında A Takıma yükselen efsane, 1947'de İnönü Stadı'nın açılışı sebebiyle AIK takımı ile yapılan maçın ilk golünü atarak, stadımızdaki ilk golün sahibi olarak tarihe geçmiştir. 1950'li yıllarda 5 senede 4 İstanbul Ligi Şampiyonluğu kazanan takımda yer alan Seba, 28 yaşındayken menisküs sebebiyle futbolu bırakmıştır.
Futbolu bırakmasının ardından "Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Bölge Müdürlüğü" görevinde bulunan Seba, 1957'de Beşiktaş'a üye oldu ve 1964 yılından itibaren ara ara yönetimlerde görev aldı. 1984 yılında başkan Mehmet Üstünkaya ile rekabete giren Seba bu yılda seçimler sonucu başkan olmuş ve başkanlığı döneminde Beşiktaş'a 5 Süper Lig, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası, 6 TSYD Kupası kazandırmış, futbolda takım şampiyon olamadığı zamanlarda her zaman ikinci olmuştur.
Sportif başarılar dışında 1980'lerin başında maddi yönden son derece sıkıntılı olan kulübü yönetimi boyunca tesis zengini ve maddi açıdan zengin bir kulüp haline gelmiştir. Seba döneminde Akaretler'deki BJK Plaza, Fulya Şan Öktem Tesisleri ve Yeşilköy Kamp Tesisleri, Pendik ve Çilekli Tesisleri, BJK Koleji yapılırken, BJK İnönü Stadı da, 1998'de 49 yıllığına Beşiktaş'a devredildi. Nevzat Demir Tesislerinin projeleri kendisi döneminde çizilmiş ve temelleri kendi yönetimi döneminde atılmıştır.
Süleyman Seba 14 yıllık başkanlık sürecinde Beşiktaş'ı kısıtlı imkanlarla ve zor koşullar altında bir dünya markası haline getirmeye çalışmıştır. İnşa ettirdiği tesislerin, kiraladığı ve satın aldığı teknik kadro ve futbolcuların ödeneklerinin tamamı kulübün kendi döner sermayesindendi. Görev aldığı süre içerisinde son zamanlarda eleştiri hedefi olmasına rağmen kulüp sürekli büyüme yoluna gitmiş ve gerek idari gerek mali açıdan kulüpte hiç bir dengesizlik olmamıştır.
1998 yılında "idarede pasif kaldığı" yönünde eleştiriler alınca canlı yayında, Aziz Yıldırım'ın ve Mehmet Ali Yılmaz'ın konuk olduğu programda bu eleştirilere şu cevabı vermiştir:
"Yumruğumuzu vurup, masaları kırıp, olayları halletme cihetini tavsiye ediyorlar. Biz kanunlara saygılıyız. Her yaptığımız girişimleri kanun çerçevesi içerisinde, günlerdir hele şu son olaylar dolayısıyla, biz günlerdir hukukçularla oturuyoruz. Ben anlamıyorum bana herkes bunu soruyor. Efendim: "Masaya yumruğunu vur, masanın üstüne çık tepin." Bu bir şey midir yani? Bir netice midir, bir sonuç mudur bu? Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti ise bu olayları bir hukuki platform içerisinde halletmeliyiz. Beşiktaş'ın - muhakkak ki öbür kulüplerinde aynı vaziyette - kuruluşundan bu yana bir çizgisi var. Daima Beşiktaş olarakta, Fenerbahçe olarakta, Trabzonspor olarakta, aynı çizgileri paylaştığımızı ümit ediyorum.
(Açıklamanın videosu:http://www.youtube.com/watch?v=S1zBhwx8TWU)
Süleyman Seba'nın spora getirdiği beyefendilik ve futbola yönelik genel bakışı yine kendi sözlerinden anlaşılabilir:
"Kaçan şampiyonluklara ne kadar üzüldükse, onu telafi eden diğer şampiyonluk olaylarıda çok keyifli. İnönü Stadı'nda ilk golü benim atmam hakikaten çok güzel bir olaydı. İsveç'in şampiyon AIK takımıyla oynadık. 3-2 mağlup olmuştuk. O maçta ilk golüde ben attım. Çok güzeldi. Mesela Şeref Stadı'nda oynanıyor maçlar. 1947'ye kadar Şeref Stadı'nda oynanıyor ve orada böyle ayrımlar filan yok. Bir tribün Fener'se, öteki tribün Beşiktaş. Esprili hareketler olurdu. Şimdi maalesef son 15 sene 20 senedir şahsen benim ve benim gibi düşünenlerinde, özlemediği, istemediği şeyler oluyor. Zaman zaman Galatasaraylı futbolcularla, Fenerbahçeli futbolcularla bir araya gelme imkanımız olsa canı gönülden birbirimizi kucaklamamızda bile bir başka şeylik var."
"Hayatımın hiç bir döneminde aşırılığa meyletmiş bir insan değilim. Futbolu bir futbol esprisi içerisinde düşünecek olursanız, elbette her sene siz şampiyon olacaksınız diye bir şey yok. Bu yalnız bize değil, dünyanında her tarafında böyle. Bana iki sene evvel o taraftarın kapalı tribünde beni omuzlar üstünde - bir Gençlerbirliği maçıydı, 2-0 galip gelmiştik (1995'teki şampiyonluktan bahsediyor) - taşıması... Maçtan sonra beni bir arabaya zor attılar. Bunu da hiç unutamam. Ama 2 sene sonra veya 3 sene sonra tarftarlar başka türde yönlendirildi maalesef, benim için çok üzüntülü bir şeydir. "Amca" diyenler oldu. "Defol git" diyenler oldu. Üzüldüğüm noktalar, bunu açıkça da söylüyorum. Ben artık bunca sene sonra kendimi geriye çektim."
"Hangi takımı tutuyorlarsa taraftarların spor esprisi içersinde hareket etmesi benim en halishane temennimdir. Belki aşırı tezahurat olabilir. Her tarafta oluyor. Avrupa'da da oluyor. Ama atılan sloganlar... Bir takım bir sahaya çıkıyor. "Bu saha mezar olacaktır." Bu ne biçim şey yahu. Bu bir gladyatör olayı değil bir temaşa olayı."
"Bana hep soruyorlar işte şu şampiyonluklar oldu işte, şunu yaptın, bunu yaptın, bilmem ne yaptın... Bu olaylarında üstüne gitmek istemiyorum. Yalnız Beşiktaşlılar değil başta basın dahil olmak üzere objektif gözle bunların değerlendirilmesi benim makbulümdür. "
"Ben çok insan üstü birşey miydim? Ama şartlar öyle gerektirdi, 6-7 tane başkanın yönetiminde çalıştım. Hiçbiri bana başkan olacaksın demediler. Kulüp başkanlarının bugün parasal yöndende, elbette güçleri var. 40 seneyi aşkın şerefli bir devlet memuriyeti görevini üstlendim. Allah yardım etti. Dediğim gibi arkadaşlarımında desteğiyle mümkün mertebe zoru başarmaya çalıştık. Bir yere kadarda başardığım düşüncesindeyim. Huzurluyum."
(Röportajın videosu:http://www.youtube.com/watch?v=jk9Qtu0hD7U)
Son olarak Sayın Seba'nın Beşiktaş JK'nin başkanı olarak yaptığı veda konuşmasından kesitler:
"Son 2 yıllık yönetim döneminde göreve geldiğimiz günden başlayarak bugüne dek gerek şahsıma ve gerek yönetimdeki arkadaşlarıma reva görülen ağır hakaretlere cevabın ancak kurulunuzda verilebileceğinin bilincinde bulunmaktayım. Bütün bu saldırı ve hakaretlere cevap vermekten aciz değildik. ancak şahsımı ve yönetim kurulumuzu rencide edecek boyutlara ulaşan beyanlar karşısında koyacağımız tepkinin, Beşiktaş için hayırlı olmayacağı görüşü ile, içimize sindirememekle beraber sessiz kalmayı tercih ettik."
"Ancak, her hesabın görüleceği bu genel kurulda o günlerde duyduğum üzüntüyü sizlerle paylaşma isteğimi de normal karşılayacağınızı tahmin ediyorum. Beşiktaş kulübünün hiç kimsenin tasarrufunda olmadığını, kulübün tek sahibinin siz değerli genel kurul üyeleri olduğu, malûmunuzdur. Kulüp idaresinin ise prensipler manzumesi çerçevesinde, kulübümüzün tüm manevi değerlerini göz önüne alarak yapılması gerektiğine inanmaktayız.
"Aslında kulübümüzün kamu oyundaki saygınlığı buradan kaynaklanmaktadır. Her zaman temel kural olan "Usül, esastan önce gelir" prensibine bağlı kalarak üyelerin üretici, yapıcı ve kulüplerine faydalı olabilmeleri için söylemek istediklerini yönetimin içinde usul ve esaslara uygun, Beşiktaşlılık nezaketi ve asaleti içinde söylemeleri beklenen temel konudur. Görev alan başkan ve yönetim kurulları 2 yıl çalışıp yeniden genel kurulun önüne gelirler ve hesap verirler. Yüce kurulunuz bana 8 kere başkanlık görevini vermiştir. Hatalarımıza anlayış gösterdiniz, sevaplarımıza destek verdiniz, hoşgörülü davrandınız, sabır gösterdiniz, sizlere teşekkür borçluyum."
"Hizmet dönemimizde profesyonel futbol takımımızın kazandığı toplam 9 Lig Şampiyonluğunun 5'ini, toplam 5 kez kazandığımız Türkiye Kupasının 4'ünü, toplam 7 kez kazandığımız Cumhurbaşkanlığı Kupasının 5'ini, toplam 6 kez kazandığımız Başbakanlık Kupasının 2'sini ve toplam 11 kez kazandığımız TSYD kupasının 6'sını müzemize götürdük. Toplamı 22 kupadır. Üzülerek ifade etmek isterim ki, 16 yıllık bu bilanço ortada iken, bu başarıları birlikte yasadığımız ve birlikte yönetimde yaşanan güzelliklerin kararlarına imza atan ve yine bjk sayesinde toplumda yer tutan, meslek edinen, ayrıca futbol oynadıkları dönemde emeklerinin karşılığı bjk tarafından en iyi şekilde verilen bazı kısılırın basın kanalıyla kulüplerini, şahsımı, ve şahsımda yönetim kurulu arkadaşlarımı suçlaması nankörlük değil de nedir?
İnsanlarla yaşadım, insanı öğrendim
İnsanlarla yaşadım, insanlığı öğrendim
İnsanlarla yaşadım ,insanlardan nankörlüğü gördüm
Dostlarım, dostlarım...
Ama ben dostlarımdan çok korkarım.'
diyen düşünürlere hak vermemek elde değil!"
"Bizler de muhalefette bulunduk kulübe hizmeti geçen hiçbir kimseye hakaret etmedik. Dolayısıyla camiayı yıpratmadık. Kendi futbolcularımıza sahada arkamızı dönmedik. Böyle çirkin organizasyonları muhalefetin bir yolu olarak görmedik. Bizim camiamız farklı dedik. Vefa hislerinin maddi değerlerden çok önde olduğunu her zaman belirttik."
"Bu kongreyi ben herhangi bir kulübün kongresi havası içinde düşünmüyorum. Kulübümüz bizim yuvamız. Hepimiz gözümüzü bu kulüpte açtık. Belki de çoğunuzun çocukları sizlerin sayesinde gözlerini dünyaya Beşiktaşlı açtı. Büyüdüler, büyümekteler. Sizlerin görevi bu noktadan sonra kulübümüze sahip çıkmaktır. Kulübümüz yeni yüzyılda geçmişimizden elde ettiği güçle yeni adımlar atmak zorundadır. Değerli genel kurul üyeleri, kulübümüzün vizyonunu, bu vizyondan hiçbir taviz vermediğini, bu vizyona yabancı hiçbir oluşumun maskesi olma durumuna düşmediğimizi ifade ettim. Beşiktaş'ın saygınlığının temel taşları bunlardır. Bu şartlar ''olmazsa olmaz'' şartlardır!"
"Onaltı yıl boyunca üzerime gelen okyanus dalgalarının bende yaratmış olduğu hüznü, genel kurulunuzun sessiz ve sakin sahilinde sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bunca seneler boyunca bana göstermiş olduğunuz sabır, anlayış, hoşgörü ve desteğe tekrar tekrar teşekkür ediyorum. 1984 yılında, ilk defa huzurlarınıza çıktığımda, kongre konuşmamın başında söylemiş olduğum sözleri hatırlatmak istiyorum:
Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz,
Bazı kişileri her zaman aldatabilirsiniz,
Ama herkesi her zaman aldatamazsınız!
Ben kimseyi hayatım boyunca aldatmadım!
1984 yılında huzurlarınıza hangi heyecan ve duygularla gelmişsem bu gün de huzurlarınızda aynı heyecan ve duygularla başım dik gönlüm rahat ve huzur içerisinde sizlere veda ediyorum!"
Süleyman Seba
13 şubat 2000
Daha önce konusunu açmıştım. Eklemekte sakınca görmedim.
-
eline sağlık Oğuzhan -
-
seba örnek başkandı ama gel gör ki aziz neresiyle dinlediyse 1 gram örnek almamış. -
Büyük başkan çizdiğin yoldan saptık hakkını helal et -
Süleyman sebanın yönetiminde 2.başkanlığı yapan metin keçeli, şikecileri savunur olmuş.Tek yumruklarmış,inanmıyormuş bu işlere.. Savcılar, hakimler ve polis hikaye uyduruyor demeye getiriyor işte..
Utanıyordur SEBA
Sayfa:
1
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X