Şimdi Ara

'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...' (41. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
979
Cevap
0
Favori
70.507
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3940414243
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ne demek geliyorsa içimden sana

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Biliyorum çok oluyorum gecelere ve sığamıyorum kendi kabında devingenliğini örtbas etmeye çalışan yorgun bir yüreğe. Vedasızlığına alışmaya başlamışken hayatın yağmurlar çıkageliyor. Tenim artık eskisi gibi çoğalamıyor hüzüne her adımda bir anlam bulamıyor tükenmişliğe. Ve ben tüm gücümle buradayım işte.

    Nihayetinde arzulanan aşkları,sevgileri,mutlulukları topluyor bir yanım. Mıknatıs gibi ve belkide zıt kutupların birbirini çekmesi gibi çekiyor geceme yağmurdan arta kalan bulutlarımı. Yaşamak diyorum bu belirsizlikte ve öpebilmek sevdayı. Zor olan taraflarından gülümseyebilmek gibi birşey hayata. Tanımsız silüetlere şiir okumak, bir tarafından gizlice tutunabilmek aşklara. Bu kadar zormu acaba.

    Şimdi durdurulamaz olanın en ayrıntılı tasvirlerinde zamana terkediliyor hayal ötesi yalnızlıklarım. Ve durup dinlenmeden ,koşup düşmeden nasılda çoğalıyor umutlarım. Gülebiliyorum şimdi. Şimdi daha çok yakınlığına aşk büyütebiliyor yamalı yüreğim.

    Biliyorum ile başlayan cümleler kuruyorum. İçinde sana ait olan düşlerden mutluluklar türetiyorum. Şiirlerde türevini aldığım aşkın yazılara tercümesini yapıyorum. Yazılarda giyindiği anlamları bir bilsen nasılda sahipleniyorum.

    Sabaha daha var. Kimse yok burada. Bir yalnızlık bir ben. Birde sen düşlerime misafir gelen. Ağlamak yağmurların işi ey sevdası yorgun yüreğim. Ve yazıda geçen anlamlarıdır içimde sabahlara kadar büyüyen.

    En sevdiğim şarkı çalınıyor gecemde. Bir kenarına yaslanıyorum göremediğim yüzünün. Ve coğrafyasında tükenirken gençliğim. Satır aralarında kalıyor sana sarılan yüreğim.

    Sessizliği ancak böyle olduğum zaman sevebiliyorum. Çoğulluğun, yontularında kaos olmak bana ancak hüzüne istektir, ve her bitiminde seslenişin ve sana ait olan yazının son noktasında bana kalan ayrılığa sitemdir.

    Bugün yine heyecana mağlup olurken şehir adı verilen çoğullukta, sesini duyar ve sevinirmiyim yanımda olduğuna inanışıma. Yağmur yağmasın artık ne olur alışmışken seni tanıdığım zamanlarıma. Yazık olmasın ne olur.

    İşte böyle bir geceden peşime takılan kelimeleri okudun yüreğine kendi içinden. Keşke duyabilsem dediğim zamanlarımda duyabilirmiyim acaba bu satırları sana ait o en güzel sesten. Ve geçerken gözlerinin önünden. Gülebilirmiyim acaba sana ait olan o en güzel düşüncelerden. Yüreğime aldanıpta sevebilirmiyim sabahları hep seni düşünerekten,seni zamansızca özleyerekten....


  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'



    Zamana düşmüş acıları, düşen yanlarımı

    Yüreğim çeke çeke bileğim bileğim büke büke ezer

    Sensizliğe mahkum etmiş yılları zamanları

    Gönlüm çeke çeke derdim yana yana biter

    Sığınacağım bir liman yok açık denizlerde şimdi, savruluyorum

    Sensizliğin adını bana mühür vurmuşlar ne yapsam nafile kahroluyorum

    Bakışlarımda hazin bir bestenin heyhulası okunurken

    Başımda feveran eden çilenin adını sen koyuyorum

    Seninle herşey ilkbahardı oysa

    Seninle herşey herşeydi

    Bir bir yıktılar kalelerimi

    Savurdular küllerimi maveranın dağlarına

    Şimdi sensizliğin adı hazan mevsimi kış

    Bir kibritin ucunda tükenir ömrüm

    Bir sözün hararetinde

    Kara düşlerin afakta tüllenişi var hicran içinde

    Yusufun kuyuları kadar

    Züleyhanın hasreti kadar yanık

    Ateşe verdiler gönül sayfalarımı bir bir

    Üveyklerim çatladı kanatları kırık

    Yıldızlar tebessüm etmiyor güneş doğmuyor buralarda

    İstanbulu yaktılar

    Boyadılar tarifsiz acılarla

    Gecenin üstüme düşmüş yazıtlarında

    Sadece solukladığım

    Sen

    Sadece

    Sade
  • "Geçmiş ve Gelecek olan tüm Haziranlara..."

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    gözlerini yorumlamak istiyorum bu gece!
    sadece sana çalışmak için ameleyim...
    vurgun içre zaferler var...
    yarınsız, acımasız, başlıksız kan zaferler!!!
    sende yaşamak istesem turna katarlarını alarak yanıma,
    yüce divanda muradıma ne karşılık verirler?!
    ve bir sır alnından vurur gecemi...gecem kanar...
    gecenin kanı kabullenmez hiçbir sözü...
    söz yardan geçse de hiçtir gece kanda hükmü verince...
    ve bilmek bir suçtur, en az sevmek kadar!
    sulara ıraktır yakamoz...
    yıldızlar korkaktır göğün eteğinde
    bir can düşer ellerimden sonsuzluğa
    diriyim, herkesin ölüm koktuğu zamanlarda!!!
    imtihanlarla biledim kalemimi...
    yazgımı kahra sürdüm...aklımı çıkmaza...
    ve molasız kavgalarda haykırdım adını cümle aleme...
    seni ele sürmeyi ar bildim...har bildim...
    ben seni zamana nakşettim...
    ve aya...
    ve onbir yıldıza...
    ve kaleme...
    ve aşka...
    ve sözler kum kokar zindan gecelerde...
    ben Leyla'yı içime gizledim...garib Kays benden bihaber...
    ben Leyla'sız viraneyim...divaneyim...
    onyedi incisi var ömür tesbihimin...
    imamede Leyla yazar...
    yazgımı Leyla yazar...
    yazgımda Leyla yazar...
    Kays'a pay biçin...geçiversin hülyalardan
    ülfetine can biçtiğim Leyla'yı bir yüz görümlüğüne bedel ölümlerle beraber
    çaldım, Kays'ın zehirli dilinden...
    ve benim oldu asudelik!...
    boz bulanık seller gibiyim, gözlerinin kıyısında...
    sana yakın olmak, ölüme varmak mı?...
    söyle Leyla ben sana ne ettim de atıverdim beni çöllere?!
    ne yaptım da bıraktın yüreğimi insafsız cellatlara?!
    ben sana ne dedim de yemin verdin adıma?!
    seni bana uzak eden gene ben miydim Leyla?!
    gitmek için hangi korkunun cesaretine güvendin?!
    kim sürdüyse içinden beni...yönüm sana döne!
    sana geleyim şu lanetli geceyi ardımda bırakarak!...
    söyle Leyla, ben senden ne aldım da bana yokluğunu verdin?
    sende neyi eksilttim?...bende acılar türetiyorsun...
    susma!...
    bu sukut ölümü dondurur...
    bu sukut bahtıma karalar çalar...
    bu sukut benden beni çalar...
    canı çalar...aşkı çalar...
    herşeyim yiter, gider...
    benden sonra gelenler senden beni isterler!
    ezilirsin...
    kahrolurum..!
    .şimdi kim der :üzülme!
    .görmezler mi şahı ve matı...
    .bu kayıp keşke kaybolsaydı...o bulunana kadar ben Leyla'ma kaçardım
    .şimdi kim der ki: üzülme!
    .bana verilmiş bu can üzülmek içindir...bir can intihasını sunmak içindir kalbini pazar gezmesine çıkaranlara!!!
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'
  • Bıraktın gittin, şimdi yitik bir cümleyim

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Kimsesizliğimi aldım ,sana gelirken yanıma..
    Kimseyi almadan,tek başıma..
    Bir sen bir ben, yeter yalnızlığı bozmaya..
    Bir umut doğar diye belki, yarınlara....

    Zavallıca beslemeye çalıştığım umutlarım var içimde,
    kimse inçitmesin diye savurduğum sözler...Kendi içimde
    bulamadığım bir şeyler var,başkalarında ardığım.
    Aradıkca kaybolduğum, boş sokaklarda.

    Umudumu çıkartıp koydum ortaya, saklıcak hiç bir şey kalmadı artık yarınlara.

    Her şey apacık ortada...

    Bıraktın gittin, şimdi yitik bir cümleyim.
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'



    Haydi git gülüm
    Senin yerine ateşlere girmeye razı yüreğim
    Senin yerine bu acıyı taşımaya muktedir
    Çok seviyorsam da seni
    Üstüme üstüme yıkılsa da dünya
    Her gün binlerce kez ölsem
    Öleceğimi de bilsem
    Bana keder düşse de sensizlikten
    Sen yeter ki mutlu ol ve git…..
    Pişmanlığın olmasın geride bıraktığın
    Senin yerinede pişman olurum ben
    Teselli olur senden arta kalan hayaller
    Hatıralar
    Yüreğimdeki yangını sorma
    Gözlerim her gün buğulansa tenim solsa da
    Bıraktığın yaşayan bir ceset olsa da
    Görmeyeceksin İnci tanem haydi git …..
    Sokaklarımda hep senin şarkıların söylense de
    Geceleri sevdan, gündüzleri hayalin dolaşsa da
    Baharlarıma kış kamçıları vurulsa da
    Mevsimlerime kırağı düşmüş her günüm Eylül olsa da
    Gül yüzlüm git…
    Sitem etmem,
    Şikayet etmem
    Gönlüme kilit vurup sana kahır çekmem
    Senden gelecek hiç bir şeye isyan etmem
    Savaşacağım son karanlık olmanı dilerim
    Yarışacağım son keder
    Kaybedeceğim son sızı...
    Git..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi denizkabuğu -- 5 Temmuz 2006; 10:12:40 >
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Bütün Hasretlerim Sana

    Bütün hasretlerim sana
    Bütün çığlıkları gözyaşlarım
    Su dokunur yüreğime
    Tın tın
    Günlerim birbirinden uzak.
    Sayfalarım yırtık
    Her zamanda ölmek zor derlerdi
    Bu eylül bir başka iştiyakım var gitmeye.
    Hani yoksun
    Hani busun
    Ne uzaksın ne yakın.
    Senden sana söylediğim türküler yaslı dudaklarımda.

    Giderken baktım sadece.
    Yüreğimide aldın ,bana kalan yaşlarım.
    Geçmiş günler bir yumru boğazımda
    Hatıralar hiç yıllanmayan bir kevser
    Anlıycan buyum şimdilerde
    Anlıycan sensiz hiçim.

    Ve

    Durgunum bugün.
    Sana yazacağım bir mektuba mutluyum diye başlamayı ne çok isterdim.Oysa herşey yalan.
    Zamanın ayakseslerini dinliyorum.Ömrümden her düşen bir yaprağa bakarak iç geçiriyorum.Ne gideni geri getirebiliyor nede gelene hoş geldin diyebiliyorum.Yollar uzuyor,yazılar uzuyor,kalemler uzuyor.Duygularım düşüncelerim bir cenderede dökülüyor.Bir firak yaşıyorum ismi hayat denilen.Bin kere ölmekmiş ayrılığın adı.Doğru demişler.

    Kelimeler lal
    Bende sukut ağırlığı
    Merdivenler sayısız
    Bitmeli ama nerde.
    Sürgünümün sona ereceği uzak beldeler.
    Sokaklar sevda yanığım
    Sensizlik ağırlığım
    Hasretini rüzgar okşuyor.
    Biliyorum ki bunun sonu yok.
    Biliyorum ki sensizliğin ötesi yok.
    Saliseler saniyeler seneler
    Sensiz ne farkeder.
    İklimimde kar toplu yürüyüşler
    Ellerim ceplerimde gözlerim buğulu.

    Öyle uzak ki varlığın
    Öyle yakın ki hasretin
    Geçimişin şehrayinleri yaşanır sonbaharlarımda
    Tıpkı sen gibi
    Tıpkı biz gibi
    Ey benim sayham
    Ey benim ser-efrazım

    İliklerimde bakışların
    Bakışlarımda ölüm soğukluğum
    Artık uyumuyorum yakamozların arasında
    Gönüllü prangalarım
    Yarım bıraktığım sensiz yürüyüşlerim
    Gri ve siyah....

  • Git Gülüm....


     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'



    Haydi git gülüm
    Senin yerine ateşlere girmeye razı yüreğim
    Senin yerine bu acıyı taşımaya muktedir
    Çok seviyorsam da seni
    Üstüme üstüme yıkılsa da dünya
    Her gün binlerce kez ölsem
    Öleceğimi de bilsem
    Bana keder düşse de sensizlikten
    Sen yeter ki mutlu ol ve git…..
    Pişmanlığın olmasın geride bıraktığın
    Senin yerinede pişman olurum ben
    Teselli olur senden arta kalan hayaller
    Hatıralar
    Yüreğimdeki yangını sorma
    Gözlerim her gün buğulansa tenim solsa da
    Bıraktığın yaşayan bir ceset olsa da
    Görmeyeceksin İnci tanem haydi git …..
    Sokaklarımda hep senin şarkıların söylense de
    Geceleri sevdan, gündüzleri hayalin dolaşsa da
    Baharlarıma kış kamçıları vurulsa da
    Mevsimlerime kırağı düşmüş her günüm Eylül olsa da
    Gül yüzlüm git…
    Sitem etmem,
    Şikayet etmem
    Gönlüme kilit vurup sana kahır çekmem
    Senden gelecek hiç bir şeye isyan etmem
    Savaşacağım son karanlık olmanı dilerim
    Yarışacağım son keder
    Kaybedeceğim son sızı...
    Git..

  • Severek Ayrılalım

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'



    Bıraktım kaderime aşkımızın sonunu

    Aradım bulamadım mutluluğun yolunu

    Yoruldum koşa koşa her ümidin peşinden

    Kırıldı ümitlerim bu sonsuz bekleyişten



    Bırak artık kaderimle kendi halime beni

    Vazgeçelim bu sevgiden unutalım herşeyi

    Severek ayrılalım aşka hasret kalalım

    Eğer mutlu olursak yeniden buluşalım

    Sevmemiştim kimseyi seni sevdiğim kadar

    Çekmemiştim kimseden senden çektiğim kadar

    Olur mu sevgi diye ızdıraba sarılmak

    Bu yol mutluluk yolu tek çaremiz ayrılmak

    Orhan Gencebay. . .
  • Sensiz Yarımım

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Her satırını senin doldurduğun bir şiir yazmıştım,
    Öyle bir şiirdi ki bu…
    Ne ben yazarken bilmiştim içinde senin olduğunu,
    Ne sen okurken bildin yazılanın sen olduğunu,
    Öylesine bir şiirdi,
    Kimsesiz, sahipsiz…
    Ne çok ağlamıştım kaderimize,
    Gözlerim ağlarken ruhumun güldüğünü anlayamamıştım…
    Sensiz yarımdım, hissediyordum…

    Dökülen her damla gözyaşı,
    Kalbime bir parça daha gam eklerken,
    Aslında temizlenmiş her damlada şüphelerim,
    Okşarken bakışların yüzümü,
    Şeffaf olmuş duygularım..
    Bana bak diye yalvarırken gözlerine,
    Sen bakmış ama görememişsin bende ki beni.
    Baktığın her yer erimişte ben de,
    Sen eriyenin hep kendin olduğunu sanmışsın.

    Eriyen mum misali hayalim,
    Hüzünlü bir yığın oluşturmuş ellerinde.
    Hasretin kor olmuş dağlarken yüreğimi,
    Öperken ıslak gözlerinden şefkatle,
    Büyütmüştüm içimdeki çocuğu,
    Hala büyümediğini iddia ederken inatla sen,
    Sevgim kanatlanmış, bir kuş olmuş,
    Uçmuştu çoktan bilmediğim diyarlara..
    Sensiz yarımdım, anlamsızdım,
    Anlam katamadığım seninle…


    Uçsuz , bucaksız kumsaldayken,
    Koşarken elele,
    Islanmıştık üzerimize sıçrayan deniz suyundan,
    Bir ıssızlık kaplamıştı her yanımı..
    Seninle kalabalığım sanarken,
    Aslında kimsesizdim!
    Kimsesizliğim çepeçevre kuşatmışken ,
    Her daim yanımdaydın, benimleydin,
    Sensiz yarımdım…


    Sensiz yarım kalırım sanmıştım,
    Korkmuştum, sensiz gecelerde,
    Sen en yürekli kendini görürken,
    Yüreğin için yapabildiğin koca bir hiçti!
    Sahibim derken sevdama,
    Sahip olduğun tek şey belirsizlikti.
    Biliyordum artık, sensiz yarımdım,
    Eksiktim sensiz…

    Yaşamıştım sensizliğinde seni,
    Seni bende sanarak..
    Doyamadım anlatmadığın hikayeleri dinlemeye,
    Suskunluğunla avunurken..
    Ayak uyduramadım sensiz yaşama,
    Silemem kalbimden seni..
    Sensiz yarımdım,
    Şimdi Sensiz hiç....


     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'
  • Sensizliğindeyim..

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'



    Bugulu sevdalarin tüllenir eylül gibi içimde

    Dökülür dudaklarimdan sabrimin tükenmisligi

    Her gidenle bir keder oldu hasretin

    Bakislarim buruk çehremde aksam serinligi


    Bir vahyin gölgesine siginir gibi hayallerim

    Her batisinda büyür sen yüklü hülyalarim

    Bizarim sen olmasan sevdan olmasa

    Hertaraf hazan heryer bana agyar



    Efsunlu saatlerde bir çaresizliktir başımda fevran eden

    Sensizliğe karışır bedenim benliğim

    Zaman ağır zaman tavır zaman bana kahır



    Bu ayrılık hiç yakışmadı bize

    Bu ayrılık hiç durmadı üzerimizde

    Sesi kısıldı bahçemde öten bülbüllerin

    Boynu büküldü ellerinle diktiğin güllerin.



    Şimdi hüzünde sürgünüm sensizliğin

    Şimdi dokunuşlarından yoksun sevgim.

    Öyle bir özlemsin ki içimde

    Hayatta kalan yanlarım yangın yeri

    Bu sevda sensizliği yaktı yıktı kül etti beni.



    Ellerimde bir boşluk yüreğimde kırık dökük umutlar

    İçimde yıkılan sevdalarım

    Pencerende asılı kaldı benliğim

    Bir ölümcül hastalığın sensizliğindeyim..


  • Yağmur yağsın isterdim bu sabah
    Merhaba soylu sevdam merhaba
    İpil ipil düşşün betona
    Merhaba sevgili vatan merhaba
    Ve uçuk gece guvercini
    Nazlı nazlı uçsun buluta merhaba
    Bütün sabahların bu saati
    En fazla sevdiğim vakit
    Son kez merhaba
  • Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum
    Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun.
    Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet
    ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket!
    Kurşunlara geleyim istiyorum
    Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim
    Sağ kalırsam affet
  • Beni bu güzel havalar mahvetti,
    Böyle havada istifa ettim
    Evkaftaki memuriyetimden.
    Tütüne böyle havada alıştım,
    Böyle havada aşık oldum;
    Eve ekmekle tuz götürmeyi
    Böyle havalarda unuttum;
    Şiir yazma hastalığım
    Hep böyle havalarda nüksetti;
    Beni bu güzel havalar mahvetti


    herşey birden bire oldu
  • my immortal--evanescences

    I'm so tired of being here
    Suppressed by all of my childish fears
    And if you have to leave
    I wish that you would just leave
    Because your presence still lingers here
    And it won't leave me alone

    These wounds won't seem to heal
    This pain is just too real
    There's just too much that time cannot erase

    When you cried I'd wipe away all of your tears
    When you'd scream i'd fight away all of your fears
    And I've held your hand through all of these years
    But you still have all of me

    You used to captivate me
    By your resonating light
    But now i'm bound by the life you left behind
    Your face it haunts my once pleasant dreams
    Your voice it chased away all the sanity in me

    These wounds won't seem to heal
    This pain is just too real
    There's just too much that time cannot erase

    When you cried I'd wipe away all of your tears
    When you'd scream i'd fight away all of your fears
    And I've held your hand through all of these years
    But you still have all of me

    I've tried so hard to tell myself that you're gone
    And though you're still with me
    I've been alone all along

    ------------------------------------------------------------------------------
    turkce ceviri...

    I'm so tired of being here suppressed by all my childish fears
    Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum

    And if you have to leave
    Ve eğer gitmek zorundaysan

    I wish that you would just leave
    Hemen gitmeni dilerim

    'Cause your presence still lingers here
    Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor(takılıp kalıyor)

    And it won't leave me alone
    Ve beni yalnız bırakmayacak

    These wounds won't seem to heal
    Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.

    This pain is just too real
    Bu acı fazla gerçek

    There's just too much that time cannot erase
    Zamanın silemediği çok fazla şey var

    Nakarat :

    [ When you cried I'd wipe away all of your tears
    Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim

    When you'd scream I'd fight away all of your fears
    Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım

    I held your hand through all of these years
    Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.

    But you still have all of me
    Fakat hala bana tamamen sahipsin ]

    You used to captivate me by your resonating light
    Sen beni tınlayan ışığınla büyülerdin.

    Now I'm bound by the life you left behind
    Şimdi geride bıraktığın hayat tarafından bağlandım

    Your face it haunts my once pleasant dreams
    Yüzün, benim bir zamanlar tatlı olan rüyalarımı ziyaret ediyor

    Your voice it chased away all the sanity in me
    Sesin, tüm akıl sağlığımı kovaladı

    These wounds won't seem to heal
    Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.

    This pain is just too real
    Bu acı fazla gerçek

    There's just too much that time cannot erase
    Zamanın silemediği çok fazla şey var

    Nakarat

    I've tried so hard to tell myself that you're gone
    Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım

    But though you're still with me
    Ama hala benimle olmana rağmen

    I've been alone all along
    Baştan beri yalnızım
  • "Karanlık gecelerimin aydınlık sabahısın sen!... Sensiz her yer kapkaranlık, yönümü bulamaz haldeyim... Sen güneşim, dolunayım, aydınlığımsın!.."

    Sensizlik dayanılmaz, özlemin kor gibi, düşündükçe yakıyor, acı veriyor sevgilim... Hani yanık sonrası buz ya da soğuk su uygulanınca rahatlar ya insan, ben de seni görünce öyle rahatlıyorum, özleminin verdiği acı biraz baskılanıyor... Sensiz karamsar gecelerden, seninle güzel sabahlara kavuşmak için sabırsızlanan bir kalp... Sanki aşklarını ancak okulda yaşayabilen liseli aşıklar gibiyiz. Geceleri birbirimize yasak olan biz, her sabah birbirimize kavuşmanın heyecanını taşıyoruz... Bize düşen beklemek, sensiz geceler sonrası bizi birbirimize getirecek olan sabahı beklemek oluyor. Seni sensiz yaşamak çok zor… Her gece yaşanan sensizlik, her gece aynı hüzün... Beklenen, özlenen sen, sen, sen... Ümit edilen seni bana getirecek son sabah, seni benden götüremeyecek son akşam olması; arzu edilen, özlemle beklenen bizli gecelerin gelmesi... Hayal edilen güzelliklerin yaşanacağı, ayrılığın olmayacağı günler, özlem ve acıların son bulacağı günler... Beklenen sevgilim, o gün herşeyin çok güzel olacağı yepyeni bir yaşam başlayacak!..


    Bana unutulmuş güzellikleri, sevgiyi, aşkı, ilgiyi yaşatan sevdiğim. Aşk bu işte diyorum kendi kendime, her an sevdiğini düşünmek, onu özlemek, onunla geçen anları hayal etmek, geleceği düşlemek...

    ama

    niye

    yoksun
  • Geçen sene bu zamanlardı.
    Uzaklarda bir şehirde ufacık bir evde kalıyordum.
    Geceleri, pencereden durmaksızın yağan kara bakardım, bir elimde sahlep bir elimde sigaram olurdu.
    İşte bu anlarda sana yazılar yazardım kulağına okumak için, yazar değildim ama yazardım sana, şair değildim ama şiirlerimde sadece sen vardın...

    Şimdi ise geçen sene senin varlığınla girdiğim yeni yıldan sensiz ayrılıyorum.

    "Evlenirsin çocuğun olur
    Beni koyup gitme ne olursun..."

    Ne kadar da gerçek ne kadar da acı bir sözmüş meğer

    "üzülme anla artık , belki de huzur buldu" çalıyor şuan. Huzuru ve mutluluğu bulduğunu söyledin en son konuşmamızda , bana sadece dua etmek kaldı... Seni kaybettim , o gözlerdeki o sevgiyi kaybettim. Yeni yılına eşsiz mutluluklar içinde giriyorsun. Mutluluğunu istemeyen taş olsun, yeni yılın kutlu olsun...

    Sadece helalleşmek kaldı senle "Işığım"...

    Tüm söyleyeceklerim boğazıma takılıyor şu an
    Susuyorum
    Bu gece seni uğurluyorum kendimce...


    Fatih Ahmet Selvi
  • Bakışlarına yazdım bu şiiri,
    Göremediğim bakışlarına,
    O hiç hissedemediğim,
    Dokunuşlarına yazdım bu şiiri,
    Dokunamadığım gözyaşlarına,
    Ben şair değildim,şairindim,
    Böyle yazılmalı derdim bir şiir,
    Şiir gibi aşkı bulduğum duygularına,
    Ve bir peri masalından yaslanıp uykularına,
    Uyanırcasına sabahlarına,
    Saçlarının kokusuna yazdım bu şiiri,
    Teninin sıcaklığına,
    O hiç sarılamadığım,
    Sımsıcak kollarına yazdım bu şiiri,
    O hiç öpemediğim,
    Gül kurusu dudaklarına,
    Yüreğinin aşk'a susuzluğuna,
    Sana yazdım bu şiiri sevdiğim,
    Kentine uçurum yalnızlığına,
    Ben şair değildim,şairindim,
    Yeterki sen sev beni ey özlediğim,
    Ben seni ne şiirlerde beklerim,
    Budur işte senin anladığın,
    Benim anlatamadığım şairliğim....
  • Nereye dursam vuruluyorum düşlere,
    Nereye koşsam içimdeki sarhoşluğuna kapılıyorum,
    Taşlarla örülü her sokağın köşe başında,
    Işıklara sorgulanıyorum,
    Kelimeler var cebimde,
    Yüreğimde cümleler güzelliğine,
    İstermisin,
    Pencereleri kuzeye bakan odamın duvarlarında,
    Tuvallerden çaldığım yalnızlığı arıyorum,
    Cilası yeni atılmış parkelere bırakıyorum gözlerimi,
    Ve umuda yüklenişi suallerin utangaçlığında,
    Yüzümü kimlerden kaçırıp,kimselerden saklıyorum,
    Bilirmisin,
    Yüreğimin kıyametlerinde suskunluklar dolaşıyor,
    Ve çocukların elma şekeri haylazlığı,
    Hani ekmek arası balık revaçta şimdi,
    En çok gazetelerde ölüm haberleri okunuyor,
    Kim ne oluyor da hayatında,kime ne anlatıyor,
    Ne dursan duruyor zaman,
    Ne koşsan koşuluyor,
    Bilirmisin,
    Sadece ayakkabı değil,yüreğim parçalanıyor,

    Karşı kıyıdayım,
    Numaralar var elimdeki kağıtta,
    Ben yokluğuna bu kadar mı yaralıyım,
    Hasretine bu kadar mı ayaktayım,
    Bilmiyorum,
    Gözlerime tüneyen akşamın renginde,
    Kuşların ürkek bakışlarına saplanıyorum,
    Hatırlıyorum da,
    Neler söyletecekti bu dilsizlik,
    Neler anlatacaktı belki de bir heveslik,
    Ver elini Kıyıköy,Harbiye,Anadolu Kavağı,
    Sarıyer,Ortaköy,
    Ver elini bir kere de,
    Ruhumu azad etsin bu belirsizlik,
    Oysa ben barbunların renginde susuz bir rakı,
    Ağlara takılan yosun rengi,
    Kıyılarının karşısındayım,
    Denizlerinin yalnızlığında,
    Dalgaların tenimi okşayan,
    Sabahlarımın puslu viran havasında,
    Yanındayım,
    Yokluğunda,

    Sandığı açıyorum kilitlerin pasında,
    Kalkıp eskimiş bir fotoğrafın yırtılan köşesinden,
    Hesap tutuyorum,
    Kafa tutuyorum zamana,
    Soyut çırpıntısında yüreğimden sana,
    Kelimeler yolluyorum,
    Cümleler bırakıyorum uykularına,
    Med cezire vururken kendini gece,
    Yakamoz oluyorum,
    Dokunamıyorum sana,
    Dilimi mühürlerken kaybettiğim her hece,

    Nereye dursam kayboluyorum aynalarda,
    Nereye koşsam sensizlik,
    Oysa tuttuğum notlar kayıp hayata,
    Yaşlı bir martıyı öpüyor dudakların,
    Ve Kent düşüyor kendi sahnesinde,
    İpini ben çekiyorum,
    Ben kesiyorum halatlarını gemilerin,
    Sevdasına lacivert,
    Sevdasına öpülen bütün gölgelerin,

    Bir avuç çiviyle,
    Mevsimin tahta merdivenlerine dayanıyorum,
    Yasaklarımda suskunluğun,
    Belkisi olmayan yokluğun,
    Kırık ruhların çamurlaşan toprağında,
    Robenson’un Cuması,
    Huysuzluğun,
    Yağmur’a münhasır,
    Uykusuzluğun var cümlelerime zıpkın kesilen,
    Bir avuç çiviyle,
    Yalnızlığımı duvarlara terkeden,
    Ya da,
    Belkilerle çoğalan sonsuzluğun,

    Bilirim,
    El ayak çekilir zamanla,
    Kentime eyvahlar karantinası,
    Eski bir fotoğraf,
    Ve bir köşesinde çaresizliğin sancısı,
    Kırılmıştır artık uzaklığına yokluğunun aynası,
    Bilirmisin,
    Ben hala karşısındayım kıyılarının,
    Sırtımda yaşamak ağrısı,
    Bu cümleler,
    Bu isimsiz nice kelimeler,
    Dilsizliğime bıçaklanan geceler,
    Ardından bana kalan,
    Masumluğunun sessizlik takıntısı...
  • Tadım tuzum kalmadı senden sonra
    Sevmedim sevemedimhiç kimseyi
    Elim kolum bağlandı senden sonra
    Sevmedim sevilmedim senin gibi

    Acılarıma ağlayarak sığındım kadehlere
    Kaderimize lanetler edip yıkıldım meyhaneye

    Ay değil mevsim değil
    Bir ömür geçti sensiz
    Keşke böyle sevmeseydim ağlıyorum çaresiz
  • 
Sayfa: önceki 3940414243
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.