Şimdi Ara

'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...' (40. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
980
Cevap
0
Favori
70.507
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3839404142
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: YasiN®

    quote:

    Orjinalden alıntı: beyazorkide


    quote:

    Orjinalden alıntı: YasiN®

    forumun psikolojisi bozuldu bea


    sen upladın ya ben 10 şiir daha eklerim şimdi


    kendi postumu göremeyince şikayet edip sildirdin sandım . de Yapıştırdıkların çoğu şarkı yaa



    ya zeten illaki şiir demiyoruz ki şarkıda sözde kendi şiirlerimizde isteyen istediğini yazıyo sende yaz içinden ne geliyorsa birde bi saatir uğraşıyorum sayfa başı olupta güzel bi şiir resim falan yazmak için helal olsun yani sana kaptın yerimi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi denizkabuğu -- 24 Haziran 2006; 12:08:29 >
  • Vazgeçtim

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'



    Kaç gece yatağımda uykusuz,
    Bir oyana bir bu yana dönüp durdum.
    Görmek için düşümde hayalimde,
    Duymak için sesini.
    Kaç kere ellerim uzandı telefona.
    Aşkı oyun bilirdin sen,aklıma geldi.
    Vazgeçtim

    Gezip durdum perişan halde,
    Kah sahillerde,kah cadde boylarında.
    Hayal kurup sen diye,
    Ağaçlara dağlara taşlara sarıldım.
    Elleri güldürecektim halime,
    İhanetin aklıma geldi.
    Vazgeçtim

    Kahırdan başka ne vardı sanki verdiğin,
    Acılardan zevk alır hale getirmiştin.
    Yine de görmek için seni,
    Şeytana uyup,bir daha bozacaktım yeminimi.
    Vedalaşmadan gidişin aklıma geldi.
    Vazgeçtim

    Açıp ellerimi yalvardım Tanrıya,
    Bir defacık tutmak için ellerini,
    Koklamak için saçlarını.
    Adaklar adayacaktım evliyalara,
    Umursuzluğun aklıma geldi.
    Vazgeçtim

    Paylaştığımızı sandığım güzel günlerin hatrına,
    Suçlu benmiş gibi,
    Af dileyecektim gözlerine bakıp.
    Her türlü cezana razı olacaktım.
    Boynumu büküp,bi daha gelecektim kapına.
    Başkasını sevdiğin aklıma geldi.
    Vazgeçtim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi denizkabuğu -- 24 Haziran 2006; 12:16:22 >


  • SOYLE NASIL SEVEMEZDİM Kİ BEN SENİ
    NE GUZEL ELLERIN VARDI
    YUVAM GIBI SICACIK, NAN GIBI YUMUŞACIK
    TOPRAK KOKAN YENI DALINDAN KOPARILMIŞ YAŞAM ÇİÇEĞİ ELLERIN,
    SOĞUK GECELERDE USTUMU ORTEN ŞEFKAT DOLU ELLERIN,

    ARTIK ERKEN GELEN BIR HAZAN MEVSIMISIN IÇIMDE
    IŞIĞINI KAYBETMIŞ GOZLERIMDE DONAKALMIŞ BIR DAMLASIN


    BU GECE YAĞMUR GOZLERINDEN, O ELLERINDEN UZAKTA BİR HANÇER SAPLANDI GOĞSUME
    OYSA BEN SENİ ÖLESİYE HAPSETMEK İSTERDİM KAYIP CENNETTİME,
    BİR DAHA ÇIKMAYASIN DİYE
    HALBUKİ SENİ ARADIĞIM KARANLIKLARDA,
    YALNIZLIĞIN ISSIZ ÇIKMAZ SOKAKLARI VARDI
    ŞİMDİ ELLERIM BOŞLUKTA KALDI, YUREGIM YUREGINDE,
    BEN SENDE HAPSOLDUM MUEBBETE..



    COPYRIGHT BY HAYDAR DÜMEN ... ALINTI / ÇALINTI DEĞİLDİR. EMEĞE SAYGI



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Haydar_Dümen -- 24 Haziran 2006; 16:11:07 >

  • DENIZ KOKUSU GIBISIN ÇOK UZAKLARDA
    BIR ILIK MELTEM ANLATIR SENI BANA
    SUYUNUN TUZU KALDI DAMAKLARIMDA
    IKI DAMLA GOZYAŞI ANLATIR SENI BANA..


    COPYRIGHT BY HAYDAR DÜMEN ... ALINTI / ÇALINTI DEĞİLDİR. EMEĞE SAYGI
  • yaş dökmesin gözlerin
    ağlatır sözlerin
    unuturum sanma
    şimdiden özledim
    sanmaki bitiyor
    sanmaki tükenecek
    tarihsiz bu sevda
    ilelebet sürecek
    uzak diyarlarda
    yolunu gözledim
    bekledim umarsız
    senle ben istedim
    uzak diyarlarda
    yolunu gözledim
    bekledim umarsız
    senle ben istedim
    asla
    kalbime gömemem
    seni bir kalemde silemem
    güneş olup ta doğarım
    bir sen bir ben
    asla
    kalbime gömemem
    seni bir kalemde silemem
    güneş olur ta doğarım
    bir sen bir bennnnn
    uzak diyarlarda
    yolunu gözledim
    bekledim umarsız
    senle ben istedim
    uzak diyarlarda
    yolunu gözledim
    bekledim umarsız
    senle ben istedim
    uzak diyarlarda
    yolunu gözledim
    bekledim umarsız
    senle ben istedim
    uzak diyarlarda
    yolunu gözledim
    bekledim umarsız
    senle ben istedim
    asla
    kalbime gömemem
    seni bir kalemde silemem
    güneş olup ta doğarım
    bir sen bir ben
    asla
    kalbime gömemem
    seni bir kalemde silemem
    güneş olup ta doğarım
    bir sen bir ben
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Yinede sen , son sevdigim
    Ugruna sevgiler asklar tukettigim
    Yine de sen , tek bildigim
    Yollarina ask tohumlari serdigim
    Bu can buna hayran, sevisine kurban
    Alistirmasaydin insafsiz
    Bu can sana hayran, gulusune kurban
    Simdi vazgecemem ben inan…
    Kursun adres sormaz ki
    Yaktin beni en derinden
    Depremlerde yine yuregim, yanginlar caresiz
    Don gel yine sev beni,
    Sar sevgine sevgimi
    Nefes gibi muhtacim sana …
    Yinede ben , hep seninim
    Ilk sarabi senin elinden icmisim
    Yinede sen, ille de sen
    Senin/Benim ilacim bil ki sende sevgilim
    Bu can buna hayran, sevisine kurban
    Alistirmasaydin insafsiz
    Bu can sana hayran, gulusune kurban
    Simdi vazgecemem ben inan…
    Kursun adres sormaz ki
    Yaktin beni en derinden
    Depremlerde yine yuregim, yanginlar caresiz
    Don gel yine sev beni,
    Sar sevgine sevgimi
    Nefes gibi muhtacim sana …
    Nefes gibi muhtacim sana …
    Nefes gibi muhtacim…
    Gunahin ozuyse seni sevmek
    Cezam cehhennem olsun.
  • Ne bahar ne yaz yüreğim derin uykuda
    Yaşadım canım yaşamak denirse buna
    Bırakın beni bırakın uyandırmayın
    Acıyor içim
    Uyanırsam ağlarım
    Bir gün bitti dedin
    Bir daha da gülmedim
    Başka dudakların tadını hiç bilmedim
    Seni arayıp sormadım
    Unuttuğumdan deil

    Başka sevdaları gördüğümden değil
    Bir daha sewrmiyim hiç kimseyi senin kadar
    Sewgilim bilmez misin bu can ardından yas tutar
    Bir daha özler miyim hiç kimseyi senin kadar
    Sevgilim duymaz mısın senin için bu şarkılar

    şarkı: jale-senin için bu şarkılar
  • AH GÜLÜM
    BEYAZ GÜLÜM
    AYRILIĞI YOK ETMEZ ÖLÜM
    KİRPİĞİNE RÜZGAR DEĞSE
    BAKTIĞIN YERE
    KAN DAMLAR GÜLÜM
    BAKSAN HAZIRIM
    TUTSAN UÇARIM
    ÖPSEN ÖLÜRÜM
    YOKLUĞUNDAN GAYRI
    BANA NE ETSİN ÖLÜM
    SANA GELMEDİĞİM GÜN ÖLDÜĞÜM GÜNDÜR GÜLÜM!!
  • Seni sevdim diyenler çekip giderse
    Buda geçer birtanem boşver üzülme
    Seni güneşin batışını seyrederken görüyorum
    Seni yağmurun akışını dinlerken duyuyorum
    Seni yollarda dolaşırken hayal ediyorum
    İnan, inan ki seni seviyorum
    İnan, inan ki seni seviyorum

    Akan gözyaşların durmak bilmezse
    Şu yalan dünyada yüzün gülmezse
    Seni sevdim diyenler çekip giderse
    Bu da geçer birtanem boşver üzülme
    Seni sevdim diyenler çekip giderse
    Bu da geçer birtanem boşver üzülme
    Bir dileğim olsaydı eğer tanrıdan seni dilerdim
    Uğrunda ölüm olsa seve seve giderdim
    Kadehime şarap olsan seni doya doya içerdim
    İnan, inan ki sensizliği nasıl sürerdim
    İnan, inan ki sensizliği nasıl sürerdim

    Akan gözyaşların durmak bilmezse
    Şu yalan dünyada yüzün gülmezse,
    Seni sevdim diyenler çekip giderse
    Buda geçer birtanem boşver üzülme
    Seni sevdim diyenler çekip giderse
    Buda geçer birtanem boşver üzülme

    baha - boşver üzülme
  • Gidersen bu gün bu evden
    Bu can bu hayat düser gözümden
    Ben sana deli divane asigim

    Canima yapismisken bu deli hasretin
    Ben sensiz, sevgisiz söyle yar nasil edeyim

    Gidersen bu gün bu evden
    Bu can bu hayat düser gözümden
    Ben sana deli divane asigim
    Üzersem, birgün kiyarsam
    Verdigim sözden cayarsam
    Alsin bu cani Allahim, raziyim

    Askim sensiz yasayamam, tasiyamam bu cani
    Son darbe tek kursunla bitiririm acimi


    Cüneyt tek- gidersen
  • Bilirim herşey zaman geçer unutulur
    Her günün birbirinden güzel olur dilerim
    Henüz sabah oldu uykusuz bir gecem daha
    Gücüm kalmadı tanrım bu son olur

    Bütün gece
    Ağla ağla
    Bir çıkar yol bulamadım
    Senden ayrı senle mutlu olamadım
    Çok savaştım zor kazandım doyamadım
    Ama ayrılıp gideceğim gör bak

    Biliyorum kahrolup biteceğim gör bak

    Bütün gece
    Sağa dön yatamadım
    Sola dön yatamadım
    Belki başını koyacak bir diz
    Belki derman olacak biri
    Tanrıya sığındım çaresiz
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Ve dört duvar arası sinik bir yalnızlık türküsü söyler oldum. Ağır çöktü içime gece… Anlamsız sözcükler esiri olurken soyutlamalar içinde, bir hece tüttü durdu dumanını savura savura içime…

    Soğuk bir ürperti omuzlarımdan bütün vücuduma yayılan. Okyanus mavisi gecenin içindeyim. Hoyrat bir yokluğun bekçisiyim gece çağlarken saliseden saniyeye. Ve özlemlerim özlemede kendini nicedir yoklar diye…

    Yoksulluğun mor sancılı akşamlarının vurduğu sokaklardan dolanarak geldi gece. Ağır çöktü içime. Gölge olmak için verebilirdim sahip olduğum ne varsa o anda. Eski günlük defterler atılı sağda solda. Ve mutsuzluk sol yanımda, kırılmışlık sağımda…

    Parçalanmışlığın öznesi benim şimdi. Gece yarısı olmuş, uykuda bir başkent. Ürpertilerin donukluğu kanımı da donduran. Sahte bir gülümseyişin göze batışı gibi. Bir yokluk, bir yokluk daha, derken yeni bir tane. Yokluk ne kadar çok var oluyor odanın kahverengi parkelerinde…

    Bir el uzansa metruk teknenin terkedilmişliğinden. Rüyalar gerçeğe dönse ve kaplansa huzurla yer yüzü. Kanım yavaş yavaş donuyor bedenimde. Damarlarım bir bir kesilip atılıyor gibi. Avaz avaz sancıyor gece, haykırışlar artıyor, kimseler duymuyor…

    Ömür boyuların bilinmezliği. Şafak sökerkenki bir martı çırpınışı, bir hüznün mutsuz gülümseyişi balıkçı sandalı içindeki ağlarda. Ben ve kendim. Gece nöbetleri, dünya sonu gel-gitleri. Depresif gecenin iflah olmaz çekiciliği…

    Uyku… Huzur ve boşvermişlik. Özledim hepinizi…
    İnancım içimde,
    Sana geliyorum yine,
    Ağır çöktü içime gece…



    Elif Demiröz
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Sevmiştim
    Aklımla, mantığımla yüreğimle
    Tüm benliğimle sevmiştim seni

    Yoksulun malikanesinde
    Günde bir kez zor kaynayan aş gibi
    Canımdan öte candan ziyade sırdaş gibi
    Bir lokma ekmek için dökülen ter,
    Verilen uğraş gibi
    Sevmiştim seni

    Oysa sen bir ikindi sarhoşluğunda
    Bin bir şey bahane ettin
    Suskunluğuma
    Vefasızlığını giydirip gittin
    Peki ben şimdi
    Kimlere uzatayım tutsun diye bu elleri
    Kurşuna dizdirdin mülteci hayalleri

    Söyle bana...
    Hangi noter onaylar bu vedayı
    Hangi ihtilal susturur bu nidayı
    Hangi gündüz bitirir bu rüyayı
    Hangi mapus damı çürütür bu sevdayı
    Söyle...

    Hangi tetikçiye vurdurdun gözlerini
    Hangi yalan kitabından aldın aşk sözlerini
    Hangi başlara yastık yaptın dizlerini
    Hangi aşka aklını yordun
    Hangi sevdaya pusu kurdun
    Hangi ecele karşı durdun
    Söyle...

    Cevap yok
    Susuyorsun
    Ve ağlıyorsun. Ağlama
    Ne kadar da sulu göz olsan
    Bu defa ağlamak yakışmıyor sana

    Ben seni
    Ben seni sevmiştim
    Aklımla, mantığımla, yüreğimle
    Tüm benliğimle sevmiştim seni
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'

    Senin açmadığın bahçeye yağmur düşermiş
    Bülbül konarmış gül dalına bana ne,


    Sensiz hüzün yüklü baharlar
    Gecenin rengini taşır sabahlar
    Dört bir yanımda ahlar, siyahlar
    Düğün varmış köyde
    Bayram gelirmiş şehre

    Bana ne!

    Hep mayısları bekledim,
    gül bahçelerinin gül yüzünde
    gül yüzünü aradım.
    Bülbül oldum dağlara düştüm aşkından.
    Feryatlarım tutuştu gül rengini aldı
    ama gül açmadı sığ bahçemde.
    Gayri sevdalara tutuldum,
    bir zaman avundum öylesine.
    Sönmedi içimdeki yangınlar
    her baktığımda o yare
    sana olan vefasızlığımı hatırladım.

    Dön artık yeniden rüyalarıma
    terk etme ne olur düşlerimi
    biçareyim boynu büküğüm.
    Yok başımı okşayanım, elimden tutanım,
    renklerinin kuşağına saranım
    beni de yanına alanım, bu da benden diyenim.

    Öksüzüm, yetimim işte.

    Diken kaldım gönül bahçemde
    göz yaşı dökemedim yüreğimin çölüne.
    Hani söz vermiştim asi kalbime
    senden başkasını sevmeyecektim.
    Bakmayacaktım bir başka sevdaya.
    Kaç defa kapına geldim ama dokunamadım
    utandım çünkü vefasızdım, duyarsızdım.
    Bilmem kaç defa ihanet ettim aşkıma...

    Vefasızım gör işte...

    Sensiz baharlar,
    hüzün yüklü bulutlar gibi döner başımda
    Sensiz baharlar, hazan taşır bağrında.
    Sensizlik yüreğimde derin çukurlar açtı.
    Bekletme beni çöl zambağım,
    tüm vefasızlığımla yinede kapındayım.
    Sırtıma sardığım çantamda azığım tükendi
    çeşmelerin suları ne kadar soğuk aksa
    yüreğimin yangını o kadar artıyor.

    Irmakların peşinden koşturdum bir yudum diye,
    boş denizin koynuna sığındılar.
    Denizlere el açtım bir merhamet dilendim,
    yağmurlara karıştılar.
    Yağmur bekledim baharları gönül ateşime
    bir damla düşmediler.

    Yangınım işte

    Türkülerim sazıma inmiyor,
    şiirlerim sözüme uymuyor
    gecenin perdesi arkasında
    yıkıldığımı kimseler duymuyor.
    Göz yaşı ısmarladım nev baharlara
    hani doyası ağlamak için.
    Hani o gül kokunu hissedebilmek için
    kaç gül kopardım dalından.
    Sevdanın tadına doya bilmek için
    tadında bal aradım bulamadım.

    Yoruldum işte

    Al beni de kurtar buralardan,
    buraların karı fazla, boranı fazla
    tozu fazla, nazı fazla çekilmiyor.
    Hani baharı da olsa, çiçeği de açsa,
    bulutsuz gökyüzü, beyaz denizi de olsa
    sensiz bir anlam ifade etmiyor.

    Kelimelerim yorgun düştü
    eğik başlı cümlelerin arasına
    mısralarım, ritim tutturamadı,
    katılamadı şiir kervanına.
    Çöl gecelerinde yıldızlara Leyla’yı soran
    Mecnun gibi şaşkınım.

    Sensiz bahar gelmiş, gül açmış bahçelerde,
    bülbül konmuş dalına,bana ne.
    Sen yoksun, kokun yok, rengin yok, tadın yok.
    Seni getirmedikleri için dargınım baharlara

    Dargınım işte

    Seni açmadığı için bahçeler
    kırgınım,.

    Kırgınım işte!
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    “Kendine iyi bak” bir "veda" degil "elveda" cumlesidir cogu zaman. O uc kelimeden cok daha fazlasini gizler icinde...

    "Kendine iyi bak. Cunki bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olurda bir gun donersem seni iyi bulmak istiyorum.“

    “Kendine iyi bak. Cunki bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni dusunme. Cunki ben de seni dusunmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, cunki ben yazmayacagim. Sil beni yureginden, cunki ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan guzel seyler hatirina sana yurekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha donmemek uzere gidiyorum.”

    "Kendine iyi bak. Aramizda gecen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem cok onemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla gormemek uzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yuzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, cok da fazla umursamiyorum."

    Kendine iyi bak, derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla soylerler
    bunu. Cunki onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, surec cok aci vericidir, yurek parcaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri doner ve yine “Kendine Iyi Bak” gozleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tukeninceye kadar…Taki son elveda mezar sessizligine burunuceye kadar…
  •  'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'

    Ne çok gülerdim hatırlar mısın ve ne çok ağlardım? Ne çok soru sorardım yaşama dair ve nasıl usanmadan cevap arardım? O beynimin küçük erişilmez koylarında ne kasıp kavuran fırtınalar yaşardım?



    Ne çok dinlerdim insanlari hatırlar mısın? Dokunulan her yürek, uzanılan her el, bilinmezlere açılan birer kapıydı adeta. Ve ne çok söyleyecek sözüm vardı onlara ? Her kişiye, her olaya, her paylaşılana, her hüzne, her sevince yüreğimden bir parça.



    Ne çok incinirdim hatırlar mısın? Kalbimin kırıklarından kıran kalplere çerçeveler yapıp odamın duvarlarına aşardım. Ve sabaha uzayan ıssız gecelerde susturamazdım çığlıkları beynimde “ Neden? Neden? Neden Allahım?” diye. Ne boşalan şişeler, ne inleyen nağmeler, ne gecenin kara çarşafına döktüğüm gözyaşlarım yaralara merhem olurlardı. Küllerin üzerinde çiçek büyütmeye çalışmaktan yorgun düşmüş bir kalbim vardı.



    Öfkelendiğimde kırılganlığımdan sıyrılıp nasıl patlayan bir volkana dönüşürdüm hatırlar mısın? Ne haksızlığa, ne saygısızlığa ne de acımasızlığa tahammülüm vardı. Bir de sessizliğe dayanamazdım, tıpkı gözlerine bakamadığım gibi. Sessizlikte susturamadığım çığlıklar, gözlerinde acı vardı. Kaçırırdım hemen gözlerimi gölge değmesin diye, umuda tutkun gözlerim vardı.



    Sabrına hayranım derdim hatırlar mısın? Gözyaşlarıyla büyüdüğüm, acıyla ve yalnızlıkla terbiye edildiğim bu hayatta sabırla suladım umut çiçeğimi. Dalgalarla boğuşarak geçirdiğim her bir fırtınadan sonra en kötüsü bir kıyıya vururdu bedenim ve ben gırtlağımda yanık tuz kokusu yeni başlangıçlara uyanırdım. Ne yaparsan yap, başı yere değmeyen bir hacıyatmaz gibi aldığım her darbeden sonra er ya da geç dimdik ayağa fırlardım… Sonra yeniden başlardı apansız rüzgarlar esmeye, yeniden haksızlıklar, vefasızlıklar, yalnızlıklar, unutulmuşluklar, sorular, sorular ve bir turlü o cevapları bulunamayan sorular.. Ve ben tıpkı bir hacıyatmaz gibi sallanırdım bir sağa, bir sola, ve yeniden bir sağa , bir sola…



    An geldi…



    Sustu çığlıklarım…



    Sustu içimde umudu çağıran feryatlar… Sözcükler yetersiz kaldı yüzüme yapışan gülümsemeyi anlatmaya. O hiç durmadan konuşan ağzım, gürültüsü kesilmeyen beynim, fırtınası bir türlü dinmeyen kalbim sustu. Hıçkırıklar kesildi artık, kanamalar durdu, içimdeki isyanlar dindi.



    An geldi…



    Sessizliğe susar oldum…



    Hiç bir şey anlatma bana, kimseden bahsetme, sus, konusma. Duymak istemiyorum hiçbirşey. Neden? diye sorma, bildiğim hiç bir şey yok benim. Ne kelimelerin ve ne de gozyaşlarının anlatabileceği birşey kaldi içimde. Suskun gözlerimin içine bak, bakabilirsen, anla anlayabilirsen. Yeter ki, konuşma. Sessizliğin içindeki huzuru paylaşalim…



    An geldi…



    Yanıtını bulamadığım tek bir soru kalmadi yaşama dair.



    Çünki sorulabilecek butun sorulara cevap, aldığım nefesti. Manasını aradığım herşey manasını yitirdi ve tek bir manada tekrar birleşti. Geçmiş; anılarımda günden güne solan eski bir fotoğraf, şu an; ciğerlerimi dolduran hava, gelecek ise bir sonraki soluğum. Hayatta gerçek olan tek şey varlığımdı. Geriye kalan herşey bir illuzyon…An geldi, Içimdeki, o hiçbir şeyden yılmayan asker barışı seçti…



    Aylarca süren tedavilerden, umutlu bekleyişlerden sonra doktorun kanserli hastasının yakınlarına “ Yapacak bir şey kalmadı, alın eve götürün ve rahat ettirin” derken gözlerindeki yenilgiyi gördün mü sen hiç? Kalenin burcuna bayrağı dikip, kanlar içinde yere yığılan askerin o an aklından geçenleri bilir misin? Yaz sezonu bitip, tatilciler pılıyı pırtıyı toplayıp yazlıkları terkettiğinde, çöplerle dolu bomboş sahile vuran yorgun dalgaların sesini duydun mu hiç? Çölde kaybolmuş bir kazazedenin günlerce bir canlıya rastlama umuduyla kızgın güneş altında yol kadettikten sonra matarasındaki son bir damla suyu içtiğinde dudaklarındaki tadı bilir misin? Gemisi sulara gömülen kaptanın, bütün yolcuların gemiyi boşalttığından emin olduktan sonar, kendisini kurtarmak için çok geç olduğunu anladığında, çırpınmaktan vazgeçip okyanusu selamladığını bilir misin? Son şarkısını soyleyen bir assolistin perde inip, gösteri bitiğinde sahneden çıkarken attığı o sessiz adımlarla yurüdün mü hiç? Yedek paraşütünün de açılmadığını farkettiğinde, parasütçünün bütün vucudunu saran pismanlığı bilir misin?Yolda sakin sakin araba kullanırken, birden gaza basıp hız ibresini ikiyüz’e vurdurğunda kopup giden nedir, bilir misin?



    Şimdi ben umutlarin, Tanrıya açılan avuçlarda tükendiği anı yaşıyorum. Şimdi ben sönen bir mum alevinin siyahi siyaha boyadığı anı yaşiyorum. Şimdi ben kadehteki son damlanın, sigaranın son nefesiyle kavuştuğu, şimdi ben şarkıların bile sustuğu anı yasıyorum…



    Hayatta kazanmakta mümkün değil, kaybetmekte. O zaman kazanırım belki diye bu çaba, kaybettim diye döktüğümüz gözyaşları niye?
  • Sen Bıraktın Ben Gidiyorum

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Gecenin buğusu ve tütsüsü eşliğinde

    Yanlız sokakların soguk kaldırımlarında

    Elimde çantam , kalbimde sen

    Gidiyorum nereye gittiğimi bilmeden

    Yine başıma vurdun bu gece

    Yine söylediğimiz eski şarkılar geldi aklıma

    Her söyleyişinde bana gülümsemen

    Ayazın içinde kayboluşum sımsıcak havaya rağmen

    Bu nasıl duygu ki bi türlü atamamışım seni

    Bu nasıl vuslat ki gelmesini bilmedi gitti



    Bense hala gecenin buğusu ve tütsüsü eşliğinde

    Koyup elimdeki çantama bütün yalnızlığımı

    Elimde çantam , kalbimde sen

    Gidiyorum nereye gittiğimi bilmeden...



    Bir gün bulur mu benide vuslat bilmem

    Düş kurduğumuz eski geceler uğrar mı bana artık meçhul ama

    Simdi etraf ıssız , yüreğim buruk , elimde çantam ,içinde acılar, kalbimde sen

    Ve ben yürüyorum aldırmadan

    Ne geceye

    Ne hayallerime

    Ne ihanetine

    Ne sevdama

    Ne de şu soğuk kaldırımlara

    Yürüyorum eşliğinde gecenin tütsüsünün

    Yürüyorum aldırmadan

    Yürüyorum...







  • Anlayacaksın....

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Gülün heyetini anladığın gün
    Dikenin ondaki mühim yerini
    Topraktan su diye ne emdiğini
    Bülbüllerin narin cilvelerini
    İşte o gün o gün anlayacaksın

    Karanfilde diken olmadığının
    Dikensiz çiçeğin solmadığının
    Onu kimselerin yolmadığının
    Dalına bülbülün konmadığının
    Niye sini o gün anlayacaksın

    Gülün heyetini anladığın gün
    Dikenin yerini kavradığın gün
    Suyun kaynağında kaynadığın gün
    Bülbülce hicranınla yandığın gün
    Gülün servetini anlayacaksın

    Anladığın ile kalmayacaksın
    Bir fidanı tutup kavrayacaksın
    Toprağın bağrına saplayacaksın
    Ömrünü uğruna harcayacaksın
    İşte o gün o gün anlayacaksın

    Gülünü okşamak istediğinde
    Gülün solduğuna şaşıracaksın
    Ondan kalan birkaç kuru yaprağı
    Ömrünce yanında taşıyacaksın
    İşte o gün o gün anlayacaksın

    O kuru yaprağa her baktığında
    Maziyi yad edip irkileceksin
    Ruhunla maziye her aktığında
    Derdine ! dert katıp inleyeceksin
    İşte o gün o gün anlayacaksın

    Bir gül bahçesine uğradığında
    Gördüğün her fidan tomurcuğunda
    Eski gülün şefkat ve muhabbetle
    Seni süzdüğünü hissedeceksin
    Ondaki sevgini anlayacaksın

    Dokunduğum her gül o eski güle
    Ne kadar benziyor Ah! Diyeceksin
    Bu güllerin dahi o eski güle
    Hicran çektiğini hissedeceksin
    Sende hicranından ağlayacaksın

    Kurumuş çiçeğin yapraklarından
    Uzanıp bir elin yanaklarından
    Süzülen sıcacık gözyaşlarını
    Dostça sildiğini hissedeceksin
    Güldeki dostluğu anlayacaksın

    Bir gün gül olmaya kalkıştığında
    Bir başka çiçeğe yanaştığında
    Dikensiz çiçekle kaynaştığında
    Yanağında son çiğ kamaştığında
    Bu şiiri yazanı anlayacaksın
  • Mücadelesi Olmalıydı Sevgimizin

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Önce bir kapı açıldı gönül dünyamda
    Karanlıklar aydınlıklarda boğuldu
    Bülbüller güllere serfiraz okurken
    Aynalarda sırlı yanılsamalar doğdu
    Herşey ne güzeldi oysa
    Herşey herşeydi
    Herşey Sendin o gün
    Kalbimin mırıltılarında ismin tın tın öterken
    Ben gözlerinin rengine boyuyordum tüm dünyamı
    Ama senin yüreğinde başka türküler başka besteler tülleniyordu oysa
    Önce gözlerini benden sonra ellerini sonra bendini
    Aldığın kendin olmadı oysa
    Aldığın bendi
    Şimdi tüm yitirilmiş yakomozların ardından ağıtlar yakıyorum
    Oysa biz sevdanın mücadelesi olmalıydı
    Adı sevda olmalıydı
    Ayrılık yüreğimi tutuşturuyor bilmediğim nedenler boğazımda düğüm.
    Girdapların ellerinde dağınıklığım okunurken
    Çaresiziliğin asmalarında salkım veriyor simsiyah üzümler.
    Gözyaşlarımı silerken sitemlerden bakışlarımı yolluyorum semalara
    Gözlerimin buğusunda yitik kentimin sokaklarına salıyorum serancamlarımı
    Şimdi anlatacak birşeyim yok
    Çünkü bu sevginin mücadelesi yok.
    Senin gözlerinde ışıltım yok
    Aydınlıklar karanlıklara esir olmuş
    Tüllenen sevdaların ayaklarında prangalar
    Ben yorgun
    Ben Üzgün
    Benim de tellere takılı kalan sevdam var şimdi
    Yaralı bakışlarım
    Kabzasını kırdığım kalbimin ortasında hancer
    Sinemde taşıdığım ağırlın adı sen olmamalıydın
    Bu kadar kolay vermemeliydin
    Sevdamızı bu kadar kolay asmamalıydın
    Haziranın hüzün dolu sarkıtlarına
    Ellerim ceplerimde başım eğik İstanbulu adımlıyorum
    Bakışlarımda hüznün terennüm besteleri okunuyorken
    Minarelerin sedalarında lahuti iklimlerde Onun dergahına sığınırken
    Hala umutla gelirsin diye bekliyorum

  • Pişman Olacaksın...

     'Sükût gibi Münzevî, Çığlık gibi Hür...'


    Bir zaman sekmesinde ay yüzünde hüzünler tüllenecek
    Pişman olacaksın için sızlayacak
    Bir imkansızlığın pençesinde
    Hayatın sevdam olduğunu anlayacaksın
    Bir hayat sahnesinde dileklerinde
    Ömrün tel tel geçerken
    Saçlarında beyazlar yüzünde hicranın çizgileri
    Mutluluğun hicranında beni arayacaksın
    Zülüflerinde tüllenen hüzünlerin esintisini hissederken
    Geriye bakıp gözlerinin buğusunda
    Ayrılığın ışıltısını
    Yüreğini söküp birlikte götürdüğünü bulacaksın
    Ve

    Pişman olacaksın




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi denizkabuğu -- 5 Temmuz 2006; 9:50:18 >
  • 
Sayfa: önceki 3839404142
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.