VATAN ŞEHİTLERİ - Binlerce şehidin binlerce gazinin ve 15 yıldır ağlayan Türkiye'nin öyküsü - VIII Osman SERTOĞLU Hainler Mehmet'e, tatbikat için gittiği Şile'de kıydı. Araziye mayın döşeyen PKK'lıar, tatbikat alanını kana buladı. Şehit anası Güler Ayabak "Allah kimseye evlât acısı yaşatmasın" diyor.
Henüz 20 yaşındaydı, ileriye dönük hayalleri, umutları vardı. Askerden döndükten sonra evlenip mutlu bir yuva kuracaktı. Ta ki o kara gün gelene kadar.
Tarih, 24.11.1987. Mehmet, bağlı olduğu bölükle beraber, Şile'de bulunan bir araziye tatbikat için gitti. Araziye vardıklarında Mehmet herkesten önce araçtan inerek ilerlemeye başladı. Cesurdu, korkmuyordu, gözüpek bir askerdi. Mehmet Ayabak'ın tek düşüncesi vardı. "Hedefini 12'den vurup, düşmanların gözünü korkutan bir asker olmak"
ÖLDÜREN ADIM
Arkadaşlarından önde giden Mehmet henüz arazide birkaç yüz metre yürümüştü ki, kulakları , sağır eden bir patlama oldu. Gencecik fidan Mehmet Ayabak'ın vücudu toprağa yığıldı patlamanın ardından. Ve acı haber çabuk duyuldu baba ocağında. Güler Ana oğluna hem babalık hem de analık etmişti. Babası onları terk etmiş ve Güler Ana, Mehmet ve kızını tek başına yetiştirmişti. Oğlu askere gitmeden önce evi geçindiriyor ve annesinin her ihtiyacını karşılıyordu. Askere gittikten sonra ise kız kardeşi evi geçindirmeye başladı. Annesinin artık en büyük hayali tezkeresini almış oğluna kavuşmak ve onu evlendirmekti. Ancak Şile'den gelen acı haber Ayabak ailesini perişan etti. Güler Ana'nın bu acıya dayanacak gücü kalmamıştı. Tek oğlu biricik Mehmet'i 20 yaşında toprağa verecekti. Buna ne beyni ne vücudu dayandı.
Oğlunun öldüğünü duyunca ana kalbi dayanamadı ve Güler Ana o dakika kısmi bir felç geçirdi. Oğlunun öldüğünü kabullenemeyen ana yüreği artık Şirinevlerdeki evinde Mehmet'inden kalan üç mektup ve bir fotoğrafla teselli buluyor. Şehit annesi oğlu Mehmet'in acısı anlatırken sesi titriyor.
"Oğlumun hasreti beni yakıp kavurdu, Artık ağlaya ağlaya göz pınarlarım kurudu. Diğer şehit anaları gözünde oğullarının değeri neyse, benim de, oğlumun değeri o kadar çok büyük.
Oğlum çok iyi dürüst ve çalışkan birisiydi. Ailesine çok düşkün ve benim sözümden dışarı çıkmayan, kimsenin hakkını yemeyen, haksızlığı sevmeyen bir insandı. Oğluma devamlı gel oğlum askerden önce seni evlendirelim diyordum. Oğlum da bana, Anne tamam evlenirim de, gitmek var dönmek yok, demişti. Bundan dolayı oğluma, tamam, sen askere git-gel seni evlendireceğim, dedim. Askere gitti ve dönemedi. Şimdi ondan kalan 3 tane mektupla ve bir fotoğrafla avunuyorum. Onlara bakıp bakıp ağlıyorum. Bazen Allah'a dua ederken "Neden onun canını aldın keşke benim canımı alsaydın diyorum. Onun önünde yaşayacak daha çok yıllar vardı. Evlenecek yuva kuracak ve çocukları olacaktı. Oysa benim hayatım sadece onlardı. Bir oğlum ve bir kızım, işte bazen bunları düşünüp hayata isyan ediyorum."
Güler Ana oğlu için şehit olacağını anlamıştı sanki diyor. Sürekli konuşmalarında "Ben gencim ama bu vatan için ölmeye hazırım. Yeter ki vatan sağ olsun. Şehitlik en önemli mertebedir" diyordu. Hatta bir gün genç Mehmet annesine şu cümleleri sarf etmişti:
ŞEHİT OLACAĞINI BİLİYORDU
"Acemi birliği bittiği zaman, 10 günlük iznine geldi. Askerlerin boyunlarına taktığı kolyeyi gösterdi ve bana, Anne, bak bu kolyeyi, şehit olacağım zaman, dilimin altına koyacaklar, dedi. Ben de, öyle konuşma yavrum, Allah korusun, dedim. "Meğer oğlum herşeyi hissetmiş ve şehit olacağını düşünmüştü. Onu öylesine çok özlüyorum ki, özellikle geceleri burnumun direkleri sızlıyor. Hatta çoğu zaman onu rüyamda görüyorum ve birbirimize sarılıp ağlıyoruz, işte o zaman rüyamın hiç bitmemesini istiyorum. Çünkü uyandığım zaman kollarım bomboş gözlerim yaşlı yataktan kalkıyorum. Bu çilenin ne zaman biteceğini bilmiyorum. Hayatta en acı şey evlat acısıymış yeni anladım."
ANNE OĞULUN SON KONUŞMASI
Güler Ana oğluyla yaptığı son konuşmasını ise hiç unutmuyor. Onun sesi kulaklarında çınlıyor. Bakın nasıl anlatıyor Güler Ana oğlu Mehmet'le konuşmasını: "Mehmedim bana telefon açtı ve anne abim yanıma gelmesin, biz tatbikata çıkacağız. Tatbikat bittiği zaman belki izin alıp yanınıza gelebilirim dedi. Bu onunla son konuşmam oldu. Bir daha oğlum Mehmet'i ne görebildim, ne de konuşabildim. Şimdi diyorum ki keşke onunla daha uzun konuşsaydım. Şu an sanki o anı yaşıyorum. Çok üzgünüm. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın."
BİNLERCE ŞEHİTTEN BİRİ
Şehit Mehmet'ten kalan tek hatıraya ise gözü gibi bakıyor Güler Ana. Oğlundan kalan 3 mektup neredeyse onu hayata bağlıyor. Okuyup okuyup gözyaşlarına boğuluyor acılı anne. Oğlunun kendi el yazısıyla yazdığı mektubu bazen öpüyor ve kokluyor. Evet, Mehmet Ayabak da vatan uğruna şehit verdiğimiz binlerce kişiden biri. Onun da askere giderken hayalleri vardı. Ama O da diğer şehitler gibi herşey bir yana "Vatan Sağolsun" deyip ölümün üzerine korkusuzca gitti.
Belki hayalleri gerçekleşmedi ama en kutsal makamlardan birine yani ŞEHİTLİĞE yükseldi.
Şehit Künyesi Adı-Soyadı: Mehmet Ayabak Yaşı: 20 Ölüm Tarihi: 24.11.1987 Doğum Yeri: Siverek
MEHMETlN SON MEKTUBU
İşte Güler Ana'nın ağzından oğlunun mektubu:
"Sevgili ve canımdan çok sevdiğim anneciğim. En güzel günlerin seninle olmasını dilerim. Eğer sen de oğlun, Mehmet'ten nasıl olduğunu soracaksan, Allah'a şükür çok iyiyim? Anneciğim burası çok güzel bir yerdir. Size mektup yazmamın sebebi, kafamın karışıklığından kaynaklanıyor. Ben sizleri çok merak ediyorum. Babam nasıl, çalışıyor mu? Çalışıyorsa bana bildir. Anneciğim benim yanıma gelirsen çok sevinirim, eğer gelmek istersen, Cumartesi-Pazar günleri gelin.
Bütün kardeşlerime sonsuz selamlarımı sunar, en güzel günlerin onların olmasını dilerim. Anneciğim, teyzemlerden mektup alıyor musunuz? Bana bildirin. Mektubuma son verirken, tekrar sonsuz selamlarımı sunar, hasretle ellerinden öperim."
Komando Olmak Onurumuzdur
Olur ya bir çatışmada ölürsem, Arkamdan yas tutmayın. Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım. Bedenimden komandomu çıkarmayın, Onlar benim kefenim olacak. Başımdan mavi beremi çıkarmayın, O benim şanım, şerefim, olacak. Ayağımdan botlarımı çıkarmayın, Onlar nice yollar aşacak. Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek. Elimden tüfeğimi almayın, O benim mezarıma sembol olacak. Yaramın kanını silmeyin, Ahiret'te hesabı sorulacak. Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın, O benim madalyam olacak.
Bu ülke unutmıcak hizmetlerinizi...nur içinde yatın...