Şimdi Ara

Şamanizmden kalma türk adetleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
46
Cevap
0
Favori
3.334
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar bu konuyu internette buldum çok ilgimi çekti paylaşıyorum:
    Ay:

    Yakut Türkleri ay tutulmasını ayın küçülmesi olarak yorumlamakta, bu küçülmenin ayın kurtlar ve ayılar tarafından yenmesinden kaynaklandığını düşünmektedirler. Altaylılar ise ay tutulmasının “Yelbegen” isimli yedi başlı bir canavarın ayı yemesi sonucu oluştuğuna inanmaktadırlar. Orta Asya’da bu yaratıkları korkutup kaçırmak ve ayı kurtarmak için de havaya taş atılmakta ve gürültü yapılmaktadır. Bu inanışın devamı olarak bugün de Anadolu’da ay tutulması sırasında havaya silâh sıkılır, teneke çalınır ve gürültü yapılır.



    Anadolu'da yeni ayın görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilekte bulunulmaktadır. Yeni ayın yeni umutlara ve yeni başlangıçlara vesile olacağını düşünülür. Bu olgu da Türkler'in eski Göktanrı inancından kaynaklanmaktadır.

    Mum:

    Câmi avlularında mum yakılması, ağaçlara bez ve çaput bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir.

    Müzik:

    Şamanlar âyinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz bir âyin düşünülemez. Oysa İslam dininde Kur'an dışındaki dinî eserlerin müzikle okunması günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. Muhammed'in, Hz. Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlâhiler sâdece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır.

    40 Sayısı:

    Şaman inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler görülmektedir. Kırgız türeyiş efsânesinde de, Sağan Han’ın bir kızı ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe kalmışlardı. Oğuz’un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğunda idi. Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tâne kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.



    40 sayısı da totemcilik döneminden kalma bir inanıştır. Semâvî dinler dâhil tüm dinlerde 40 sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir vermektedir. İslâmiyet'te ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra Kur'an ve Mevlit okutma âdetlerinin, Musa'nın Tanrı'nın buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede almasının, eski Mısır’da firavunun ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kalmasının, Hıristiyanlar'ın paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının, Ayasofya kilisesinin zemin katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40 penceresi olmasının kökeninde o devirlerden kalma şaman veya totem gelenekleri yatar.

    Mezartaşı:

    Şaman âyin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır. Ölülerin, âilenin vefat etmiş büyüklerinin, eski Şamanlar'ın ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman'a yardım ettiği kabûl edilir. Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile Şaman'a yol göstereceğine inanılır. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman'a gökyüzüne yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar. Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır.

    Göktürkçe'de ve Uygurca’da “ruh” için can anlamına gelen “tın” sözcüğü kullanılıyordu. Bu aynı zamanda “soluk” demekti. Ölüm, soluğun kesilmesi, ruhun bedenden ayrılıp uçması biçiminde düşünülüyordu. Bu yüzden de bâzen “öldü” yerine “uçtu” denilmektedir. Ruhları öbür dünyaya göç eden ataların, orada rahatsız edilmemeleri, iyi yaşamaları gerektiğine inanılırdı. Bu nedenle Eski Türkler’de mezarları gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp, üzerlerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir. Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi verilmiştir.

    Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir. Kutsanması günahtır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın san'at eseri hâline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da mezarlara ölenlerin sevdiği eşyalar bile konmaktadır. Gelin ve genç kızların mezarları tel ve duvaklarla süslenmektedir.

    Kurban:

    Göktanrı inancında kanlı kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır. Saçı, yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi törenler bu kansız kurbanlardır. Kansız kurbanların en önemlisi ruhlara bağışlanarak başı-boş salıverilen hayvanlardır. Bu tür kurbanlara eski Türkler “ıduk” demişlerdir. Bunun kelime karşılığı “salıverilmiş”, “gönderilmiş” demektir. Terim olarak “tanrıya gönderilmiş, tanrıya bağışlanmış hayvan” anlamını taşır. Anadolu’da da ağaçlara çaput bağlama kafesteki kuşların salıverilmesi hâlen sürdürülen gelenekler arasındadır.

    Ölüm:

    Şamanizm'de köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişi bu ruhu görürse bu onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bâzı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. Köpekler duyular dışı algılamalarıyla nasıl ki depremleri önceden haber veriyorlarsa bir evden ölü çıkacağını da önceden hissedebilmekte ve uluyarak duyurabilmektedirler.

    Şaman dünyasında ölüme inanılmadığı için Anadolu’da çoğunlukla “öldü” kelimesi kullanılmaz. Ruhun ölmediğini vurgulamak için, “Göçtü”, “Dünya değiştirdi”, “Hakk’a yürüdü” gibi anlatımlar kullanılır.

    Dede-Şaman:

    Anadolu’da dede olmanın temel koşulu dede soyundan gelmektir. Şamanlar'da da durum aynı idi. Gerek dedelik gerek Şamanlık'ın soydan gelme dinsel özelliği dışında, seçiliş şekilleriyle, kıyafetleriyle, gördükleri hizmetlerle ve kendilerine gösterilen sevgi ve saygıda, bu denli zaman aralığına rağmen aralarında şaşırtıcı benzerlikler bulunmaktadır. Dedeler de Şamanlar gibi tamamen hâfızaya dayalı zengin halk şiirini, nefesleri, duaları ve sözlü halk geleneğini nesilden nesile aktaran iletişim organları gibidirler. Şamanlar gibi dedelerin de hastalıkları iyileştiren olağanüstü güçleri olduğuna inanılır. Şaman kendi çocukları arasında Şamanlık'a en çok ilgisi olanı seçer ve geleceğe dayalı gizli bilgiyi de vererek yetiştirir. Bu durum aynen Anadolu Aleviliği’nde dede yetiştirme biçimine taşınmıştır. Şaman giysisindeki özellikler Bektaşî giysilerine de yansımıştır.

    İçki:

    Şamanlar (kamlar), Tanrı ve koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır. Oysa İslâm’da içki içilmesi kesinlikle yasaklanmıştır. Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır. İçki Şaman âyinlerinin de vazgeçilmez bir parçasıdır. Alevî ve Bektaşi tarikatlerinde içilen içkiye “içki”, “rakı”, “şarap” denilmeyip, şaşmaz bir kural olarak “tolu” veya “dolu” denilmesi ve içilen içkinin “dem” anlamına gelmesi benzerlik nedenlerini aydınlatmaktadır.

    Nazar:

    Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bâzı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır. Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır.

    Kurşun Dökme:

    Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldi. Kurşun dökme, obsesyondan kurtarma yöntemlerinden biri olarak kullanılmış ve günümüzde de Anadolu’da halk gelenekleri arasında yaşamaya devam etmektedir.

    Halı Kilim Desenleri:

    Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır. Türkmen halı ve kilimleri üzerindeki akrep, yılan, kırkayak gibi hayvan resimleri, eski Türk inanış ve geleneklerinden kalma özelliktir. Bunun amacının resmedilen hayvanları uzaklaştırmak olduğu kabûl edilir.

    Kümbetler:

    Anadolu’da yaygın mimarî yapılardan biri de kümbetlerdir. Bunların mimarîsine dikkat edilirse, karşıdan çadıra benzemektedirler. Yâni göçebe kültürü olan “çadır’ın mimarîye taşınmasıdır. Bu kümbetler aynı zamanda, Göktanrı inancından gelen gök kubbelerdir. Göğün mimariye “gök kubbe” olarak taşınmasıdır. Renk verilirken de, kubbelerin gökyüzünü andıran kısmı mavi olur. Bunun da, İslâm öncesi Göktanrı inancının mimarîye yansıması kabûl edilmektedir.







  • Keşke atalarımızın inanışına sahip çıkıp şaman kalabilseydik, yıllarca bizimle bütünleşmiş zararsız bir inanç sistemiydi, neyse;

    Benim hatırladığım kadarıyla tahtaya vurup, kulak çekmekde şaman adetlerinden geliyor, 2 bilgiye rastladım, tahtaya vururken yer tanrıya, kulak çekerken gök tanrıya yemin olsun gibi bir anlama geliyor, birde eskiden tahtanın içinde kötü ruhlarınmı ne olduğuna inanılırmış, onları kovmak içinde deniyor, konuyu daha iyi bilen bir arkadaş daha iyi açıklayacaktır.
  • Yıllarca süregelen bazı inanışlar zaman içerisinde kültür haline gelir. Şamanizmin eski adetleri de kültür haline gelerek bize kadar gelmiştir.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Yıllarca süregelen bazı inanışlar zaman içerisinde kültür haline gelir.

    Daha önemlisi ve kötüsü; yıllarca süregelen bazı kültürler zaman içersin de inanış haline gelir.
  • Kınagecesi,sünnet vb şeyler şaman geleneğidir.
  • ayrıca eski türk kültürünü yaşattığımızda ortaya çıktı böylece
  • atalarimizin gercekte kim oldugunu yakinda ogrenecegiz
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • sizin de dediğiniz gibi birçok adet(tahtaya vurma)gibi çok eski türk geleneklerinden gelme adetlerdir.ayrıca bir tane daha yazayım
    evde misafire özel oda yapılmasıda şaman adetidir.şu anda bile hala altay şamanları çadırlarında misafirlere özel yerler bulundurur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: eypenseypen

    ayrıca eski türk kültürünü yaşattığımızda ortaya çıktı böylece

    İslamiyeti seçmemiz bunda ki en büyük paydır.Tam olmasada kısmen.
  • biz türkler islamiyeti kendi kültürümüzle kaynaştırıp farklı bir islamiyet inanşı geliştirmişiz.ancak osmanlının ve şimdiki din adamlarının halka sünnileşme baskısı yüzünden kendi kültürümüzü kaybediyoruz.islamiyet hak dindir.ancak islamiyet şunu da diyor:kültürünüzü kaybetmeyin.yani şimdiki batıl inanç dediğimiz şeyler
    bizim kültürümüz.bbunları islamiyetin izin verdiği şekliyle yaşamalıyız ve yaşatmalıyız diye düşünüyorum.
  • Daha önemlisi ve kötüsü; yıllarca süregelen bazı kültürler zaman içersin de inanış haline gelir.

    katılmıyorum.biz türkler islamiyeti seçtik artık.yani şamanizime geri dönüş artık imkansız.dönülmemelide zaten.ama bu bizim eski kültürümüz.biz bunları yaşatırsak benliğimizi,türklüğümüzü kaybetmeyiz.
  • bir tane daha buldum.lausa dönemi geçiren kadınlara kırmızı kurdele bağlanması eski türk geleneğiymiş
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KanKoKan

    Keşke atalarımızın inanışına sahip çıkıp şaman kalabilseydik, yıllarca bizimle bütünleşmiş zararsız bir inanç sistemiydi, neyse;

    Benim hatırladığım kadarıyla tahtaya vurup, kulak çekmekde şaman adetlerinden geliyor, 2 bilgiye rastladım, tahtaya vururken yer tanrıya, kulak çekerken gök tanrıya yemin olsun gibi bir anlama geliyor, birde eskiden tahtanın içinde kötü ruhlarınmı ne olduğuna inanılırmış, onları kovmak içinde deniyor, konuyu daha iyi bilen bir arkadaş daha iyi açıklayacaktır.
    Seni zorla mı müslüman yaptık
    Çok sevdiğin şaman dini zamanında Türklerle ilgili "Ahmed ibn fahdlan" bir kitabı var(Oğuzları vs. anlatan seyyah)(Okuyunca büyük ihtimal müslüman(müslümansan) olduğun için şükredecek ve tevbe edeceksin)
    Ayrıca, atalarını madem çok seviyorsun niye Çin'de Uygurlara karşı yapılanlara sessiz kalıyorsunuz, sonuçta aynı atadansınız.

    Bu bazı aklından Türkçü geçinenlerin bu şaman sevgisi nedir anlamam. Demek ki bunlar ortalığı karıştırma çabasındaki bir dönme grubu




  • Mesela cenaze sonrası yemek vermek veya yiyecek bişeyler dağıtmakta Gök Tanrı inancımızdan gelir.Şamanizm yerine Gök Tanrı inancımız dersek daha doğru olur.Bildiğim kadarıyla şamanistler o günlerin şimdi bizde olan şeriatçıları gibi birşey.Yani azınlıkta.Genel olarak Gök Tanrı inancı hakim.Anadoluda yukarıda belirtilenler gibi çoğu şey aslında Gök Tanrı inancından gelmekte ama İslamiyet diye biliyoruz.
  • seni zorla mı müslüman yaptık
    Çok sevdiğin şaman dini zamanında Türklerle ilgili "Ahmed ibn fahdlan" bir kitabı var(Oğuzları vs. anlatan seyyah)(Okuyunca büyük ihtimal müslüman(müslümansan) olduğun için şükredecek ve tevbe edeceksin)
    Ayrıca, atalarını madem çok seviyorsun niye Çin'de Uygurlara karşı yapılanlara sessiz kalıyorsunuz, sonuçta aynı atadansınız.

    Bu bazı aklından Türkçü geçinenlerin bu şaman sevgisi nedir anlamam. Demek ki bunlar ortalığı karıştırma çabasındaki bir dönme grubu

    arkadaşım yanlış anlama benim amacım şamanizmi vurgulamak değildi.benim amacım eski türk inanışlarını islama uyarlayarak yaşattığımızı ve kültürel olarak eski türklere benzediğimizi göstermekti.beni yanlış anlamayın lütfen




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zıplayan fil

    quote:

    Orijinalden alıntı: KanKoKan

    Keşke atalarımızın inanışına sahip çıkıp şaman kalabilseydik, yıllarca bizimle bütünleşmiş zararsız bir inanç sistemiydi, neyse;

    Benim hatırladığım kadarıyla tahtaya vurup, kulak çekmekde şaman adetlerinden geliyor, 2 bilgiye rastladım, tahtaya vururken yer tanrıya, kulak çekerken gök tanrıya yemin olsun gibi bir anlama geliyor, birde eskiden tahtanın içinde kötü ruhlarınmı ne olduğuna inanılırmış, onları kovmak içinde deniyor, konuyu daha iyi bilen bir arkadaş daha iyi açıklayacaktır.
    Seni zorla mı müslüman yaptık
    Çok sevdiğin şaman dini zamanında Türklerle ilgili "Ahmed ibn fahdlan" bir kitabı var(Oğuzları vs. anlatan seyyah)(Okuyunca büyük ihtimal müslüman(müslümansan) olduğun için şükredecek ve tevbe edeceksin)
    Ayrıca, atalarını madem çok seviyorsun niye Çin'de Uygurlara karşı yapılanlara sessiz kalıyorsunuz, sonuçta aynı atadansınız.

    Bu bazı aklından Türkçü geçinenlerin bu şaman sevgisi nedir anlamam. Demek ki bunlar ortalığı karıştırma çabasındaki bir dönme grubu

    adam görüşünü söylemiş. Neden bu kadar zoruna gitti anlamadım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Her kültür ve inanış
    Bir öncekinin üzerine kurulur
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HCalifornia


    quote:

    Orijinalden alıntı: Zıplayan fil

    quote:

    Orijinalden alıntı: KanKoKan

    Keşke atalarımızın inanışına sahip çıkıp şaman kalabilseydik, yıllarca bizimle bütünleşmiş zararsız bir inanç sistemiydi, neyse;

    Benim hatırladığım kadarıyla tahtaya vurup, kulak çekmekde şaman adetlerinden geliyor, 2 bilgiye rastladım, tahtaya vururken yer tanrıya, kulak çekerken gök tanrıya yemin olsun gibi bir anlama geliyor, birde eskiden tahtanın içinde kötü ruhlarınmı ne olduğuna inanılırmış, onları kovmak içinde deniyor, konuyu daha iyi bilen bir arkadaş daha iyi açıklayacaktır.
    Seni zorla mı müslüman yaptık
    Çok sevdiğin şaman dini zamanında Türklerle ilgili "Ahmed ibn fahdlan" bir kitabı var(Oğuzları vs. anlatan seyyah)(Okuyunca büyük ihtimal müslüman(müslümansan) olduğun için şükredecek ve tevbe edeceksin)
    Ayrıca, atalarını madem çok seviyorsun niye Çin'de Uygurlara karşı yapılanlara sessiz kalıyorsunuz, sonuçta aynı atadansınız.

    Bu bazı aklından Türkçü geçinenlerin bu şaman sevgisi nedir anlamam. Demek ki bunlar ortalığı karıştırma çabasındaki bir dönme grubu

    adam görüşünü söylemiş. Neden bu kadar zoruna gitti anlamadım

    Arkadaş kendi atalarına yapılanlara çok ses çıkarıyor sanki, talkan ve curcan katliamları, kuteybe bin müslim, Yezid ibni Muhelleb nedir bir araştır, Ortadoğu'ya gelip müslümanlığı seçmemiş Türk boylarına neler olmuş araştır, pekçok Türk kavmine islam sıcak gelmemiş daha barışcıl dinleri tercih etmişler, Uygur'lar maniheizm, budizm inanışlarını, Hazar'lar museviliği seçmiş, Göktürk'lerde Bilge Kağan insancıl ve barışcıl inanış olan Budizmi seçmek istemiş, fakat veziri Tonyukuk bu dini seçerlerse Arap katliamlarına dayanamıyacaklarını söylemesi nedeniyle islamı seçmişler, kısacası islamı bize ılıman geldiği için seçmedik, hayatta kalabilmek için politik nedenlerle seçtik, şunu unutma Dünya'da hiçbir millet baskı ve şiddet olmadan inanışlarını değiştirmez, şu forumdaki herkez kendine sorsun, yarın evinize budist yada katolik bir rahip gelse sizinle konuşsa, kaçınız inancınızı değiştirirsiniz.




  • Arkadaş kendi atalarına yapılanlara çok ses çıkarıyor sanki, talkan ve curcan katliamları, kuteybe bin müslim, Yezid ibni Muhelleb nedir bir araştır, Ortadoğu'ya gelip müslümanlığı seçmemiş Türk boylarına neler olmuş araştır, pekçok Türk kavmine islam sıcak gelmemiş daha barışcıl dinleri tercih etmişler, Uygur'lar maniheizm, budizm inanışlarını, Hazar'lar museviliği seçmiş, Göktürk'lerde Bilge Kağan insancıl ve barışcıl inanış olan Budizmi seçmek istemiş, fakat veziri Tonyukuk bu dini seçerlerse Arap katliamlarına dayanamıyacaklarını söylemesi nedeniyle islamı seçmişler, kısacası islamı bize ılıman geldiği için seçmedik, hayatta kalabilmek için politik nedenlerle seçtik, şunu unutma Dünya'da hiçbir millet baskı ve şiddet olmadan inanışlarını değiştirmez, şu forumdaki herkez kendine sorsun, yarın evinize budist yada katolik bir rahip gelse sizinle konuşsa, kaçınız inancınızı değiştirirsiniz.

    ya niye anlıyamıyorsun?sevseniz de sevmesenizde,beğenseniz de beğenmesenizde türkler müslümandır ve müslüman kalacaktır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: eypenseypen

    Arkadaş kendi atalarına yapılanlara çok ses çıkarıyor sanki, talkan ve curcan katliamları, kuteybe bin müslim, Yezid ibni Muhelleb nedir bir araştır, Ortadoğu'ya gelip müslümanlığı seçmemiş Türk boylarına neler olmuş araştır, pekçok Türk kavmine islam sıcak gelmemiş daha barışcıl dinleri tercih etmişler, Uygur'lar maniheizm, budizm inanışlarını, Hazar'lar museviliği seçmiş, Göktürk'lerde Bilge Kağan insancıl ve barışcıl inanış olan Budizmi seçmek istemiş, fakat veziri Tonyukuk bu dini seçerlerse Arap katliamlarına dayanamıyacaklarını söylemesi nedeniyle islamı seçmişler, kısacası islamı bize ılıman geldiği için seçmedik, hayatta kalabilmek için politik nedenlerle seçtik, şunu unutma Dünya'da hiçbir millet baskı ve şiddet olmadan inanışlarını değiştirmez, şu forumdaki herkez kendine sorsun, yarın evinize budist yada katolik bir rahip gelse sizinle konuşsa, kaçınız inancınızı değiştirirsiniz.

    ya niye anlıyamıyorsun?sevseniz de sevmesenizde,beğenseniz de beğenmesenizde türkler müslümandır ve müslüman kalacaktır.

    Tamam ama Türkler güle oynaya müslüman olmadılar.Bunuda bilmek lazım.




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.