salvia divinorum-kafa yapıcı

quote:

Orijinalden alıntı: Kingdom_of_Salvation

bu da konuyla ilgili ekşiden aldığım bir yazı

iki, üç yıl önce internette araştırma yaparken rastladığım bitkimsi.
bunun amerikada cirosu yüksek bir sektör olduğunu görünce ilgim arttı. ama bazı amerikan eyaletlerinde ve bir iki avrupa ülkesinde yasak olduğunu görmem, türkiyede araştırma yapmamı gerektirdi.
narkotik ve bir kaç bakanlıkta araştırma yaptıktan sonra, devlette bunu duyanın olmadığını farkettim.
e tabi denemek farz oldu.
internet sitesinde "this is not a party drug" yazıyordu ve yeni başlayanlar için 5x öneriliyordu, biraz deneyimliler için 10x, düzenli kullanıcılar ise 20x'i kullanabilirlerdi. boyut değiştirmek isteyenler için, amacına göre 40x ve 60x vardı.
tabiki 60x siparişi verdim.
sipariş kargo derken 2 hafta sonra elime ulaştı. 2 tane birer gramlık paketler geldi, açınca önce kokladım, küflenmiş yeşil çaya benziyordu kokusu. görüntüsü de ıslak yeşil çayın ufalanmış haliydi.
internet sitesinde yazan uyarıları dikkate alıp, yanıma herhangi bir durumda beni zaptedecek birini aldım.
bunu pipoya koydum, ama yakmadan önce aklımda şüphe vardı. adamlar 30 doları aldı, normal lipton çay bile yollamış olabilirler, polise şikayet edemezdim ya.
neyse yakıp ilk nefesi çektim...
bişey olmadı...
halbuki olması gerekiyordu.
ulan yoksa bunlar fake mi yolladı deyip ateşi tekrar pipoya götürürken sol yanım bir anda taş oldu.
evet felç geçiriyordum. korkmaya ve pişman olmaya başlamıştım. sağ elimle pipoyu masaya bıraktım zar zor.
masadan gözümü kaldırınca karşıdaki tekli koltuğu havada gördüm, evet koltuk uçuyordu odanın içinde. lan noluyo diyerek
yanımdaki arkadaşa bakınca, onu tanıyamadım, bu kim lan deyip iyice korkmaya başladım, sonra bir ses onun kim olduğunu söyledi bana. rahatladım ve bir anda uykuya daldım, daha doğrusu farklı bir boyuta geçtim.kendimi yüksek dağların üzerinde uçarken buldum, ama bu uçma "kafası süper abi uçuyosun" manasında bir uçma değildi.
bir yukarı çıkıyordum bulutların üzerine ki daha yukarı çıktıkça yandığımı hissediyordum, bir aşağı inip dağlara çarpıp üzerimin çizildiğini, etime bişeyler battığını hissediyordum. sonra dağlarla konuşuyordum, gökyüzünden onlara bakıyordum, dağlardan bir ses yükseliyordu ama kesinlikle türkçe ingilizce vb. değildi, ama anladığımdan emindim. onlara cevap veriyordum ama konuşarak değil.
daha sonra geçmişe götürdü bu beni, bazı anıları karşıdan seyrettirdi.
bu arada arkadaşım da bana sesleniyordu. korkmuştu, gözlerimin, bilincini kaybedenler gibi yukarı döndüğünü görünce endişelenmişti.
uyanır gibi olup arkadaşıma baktım, cam fanusun içindeymişim gibi geliyordu sesi. sonra bir anda sesi gördüm. evet sesi gördüm - daha sonra araştırınca bunun sinestezi olduğunu öğrendim- sesin havadaki seyrini gördüm, frekansların farklı renklerini. sonra yoldan geçen arabanın tekerinin ezdiği taşın sesini duyabildiğimi farkettim, algım iyiden iyiye garipleşmişti. evin tuvaletinden su damlama sesi geliyordu, ama o kadar yoğunlaştı ki bu ses, bir damlanın içine girip boğulduğumu hissetmeye başladım bir süre.
uyumayla uyanıklık arası durumum devam ederken, ölmek geldi aklıma birden.
ölümü, yaşamın bir sonu değil, keyif veren bir aşaması olarak algılamam gerektiğini düşündüm. pencereden aşağı atlasam 5 saniye sonra ölü olacaktım, bu kadar basit ve keyif vericiydi herşey. (ki bu neden yanımda birini tutmam gerektiğinin açıklamasıydı sanırım)
bu aşamada o kadar çok şey geçiyordu ki aklımdan, film şeridi dedikleri bu olsa gerek. ama tek bir farkla, elma geldi aklıma, dünyanın en güzel elmasının tadı vardı ağzımda.
yavaş yavaş kendime geliyordum ki 7-8 dakika oldu olmadı tüm bu süreç. sol tarafım da normalleşti tekrardan.
arkadaşımın beti benzi atmıştı, elinde su vardı bana verdi, içtim. konuşmak istemedim bir süre.
2. bir paket vardı elimizde, onu da arkadaş kullanacaktı benden sonra, ben de ona mukayyet olacaktım, caymıştı. korkmuştu, haklıydı da. vücut hareketlerimi, sayıklamalarımı anlatınca hak verdim.
sonra 2. paketi kullanmayıp attı sanırım.
özetle; kullanmayın arkadaşım.