Şimdi Ara

Sabah Dinç Uyanmak İçin Ne Yapılmalı ? Yardım ... (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
26
Cevap
0
Favori
1.604
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • 1. Odanızda kesinlikle teknolojik bir cihaz bulundurmayın.
    2. Cep telefonunuz uyuduğunuz odada olmasın.
    3. Odada modem varsa uyumadan 15 dk. önce kapatılmış olsun.
    4. Odanız hiçbir şekilde ışık almasın.

    Sağlık probleminiz yok ise bunlar fayda sağlayacaktır.
  • Hayattan baya sıkılmışsın. Bir sevgili, yeni aşk veya seni hayata bağlayan yeni bir uğraş olursa enerjin patlama yapar. Sorunun temeli bu.
  • ben uzun yıllardır dinç kalkamama sorunu yaşıyordum. bendeki asıl etken, sabah karşı odanın yavaş yavaş soğuması ve uyku esnasında benim vücudum da soğuduğu için saat 04 gibi üşümüş şekilde uyanmam ve sonrasında da düzgün uyuyamamam idi.

    eğer sabaha kadrşı üşümemek için gece yatarken sobayı daha yüksek dereceye ayarlarsam, bu sefer de gece yatarken oda çok sıcak oluyo ve uyuyamıyodum.

    uzun süre bu sorunu yaşadım. sonra, yazılımcı olduğum için, bir IOT cihazı aldım. elektrik sobasının girişini röleye bağladım, ve sobanın çalışma periyotlarını kontrol edebileceğim bir program yazdım. bu program sayeside soba istediğim saatte istediğim sıklıkta çalışıyor. mesela, gece 01'e kadar hiç çalışmayacak şekilde ayarlıyorum (böylece yattığımda odayı sıcak basmamış oluyor) gece 01'den sonra kademeli olarak artacak sıklığa ayarlıyorum. programı cep telefonumdan yönetiyoum. zaten ayarı bir kez yapınca öyle duruyor aynı ayar. hava sıcaklıkları baya değişecek olursa, ayarı one göre hafifltiyor ya da sertleştiriyorum. bu sistemin hayatıma katkısı akıl almaz seviyede oldu. bu sistemi yaptıktan sonra üşüyerek uyanma sorunum bitti. artık sabaha karşı vücudum soğusa bile oda ısınmış oluyor ve sabah uyandığımda hiç üşümemiş oluyorum. artık uyuyabiliyorum. uykumu alabiliyorum. çok güzel bi hismiş. güne dinç başlayabilmek.

    mesela sonbaharda falan hava soğuk olmuyor ve soba yakmaya gerek olmuyor, ama, bu tarz bahar döneminde de sabaha karşı oda aşırı soğuyabiliyo. o dönemlerde de sistemi sadece gece 03, 04, ve 05 saatlerinde hafif çalışacak şekilde ayarlıyorum ve o sabah soğuğunu kırıyor, ve gene üşümemi engellemiş oluyor.

    sistemi cep telefonumdan internet aracılığıyla yönetebildiğim için, kış aylarında iş dönüşünde istersem sobayı önceden açıp eve ulaştığımda odanın ısınmış olmasını da sağlayabiliyorum. (gerçi bu özelliği çok kullanmadım, tehlikeli olmasın diye evden çıkarken genellikle sobanın fişini çekiyorum)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 20 Nisan 2019; 22:42:44 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • bu arada ışığa dikkat çeken arkadaşlar olmuş. özellikle gece sabahlara kadar pc başında takılıp, güneşin doğmasına yakın saatlerde uyuyup, öğlen uyanan bir öğrenci iseniz, şunu bilmelisiniz ki odanızın sağlam bir perde ile iyice karartılmış olmasına ihtiyacınız var. karanlık olmayan ortamda uyumak uyku kalitenize ve sağlığınıza direkt etki eder arkadaşlar.

    bilimsel olarak gerçekliği kabul edilmiş "biyolojik saat" kavramı vardır, bizim vücudumuzdan tutun da tek hücreli bakretilere kadar canlıların çoğu ortamdaki ışık seviyesinin düşüşünü gözlemlereyek günlerin geçişini algılarlar ve buna göre çalışırlar. buna göre çalışmaktan kastım şu, vücut bazı işleri gündüz, bazı işleri gece yapar. mesela gece uyku esnasında yapılması gereken işler vardır (örneğin ölen hücrelerin yenilenmesi gibi) sizin uyumuş olmanız bu işlemlerin aktifleşmesi için tek başına yeterli değildir. vücut bu işlemleri başlatmak için gözünüz aracılığıyla ortamın ışık seviyesine bakar. bu olay siz uyurken, yani gözünüz kapalı ilen gerçekleşir. göz kapakları kapalıyken bile gözler ortam ışığının şiddetini algılar ve ışık şiddetinin sıfır denebilecek ölçüye düşmesini bekler. eğer ortam karanlık değil ise, göz bunu kesinlikle algılıyor ve bu durumda vücut "henüz gece olmadığı" kanısıyla hareket ediyor ve gerekli işlemleri başlatmıyor, ya da gereken ölçüde başlatmıyor. göz kapalıyken nasıl oluyor da karanlık ile loş ışık arasındaki hafif farkı bile algılayabiliyoruz diye düşünebilirsiniz ama bu konuda çokça araştırma var ve gözün bunu yaptığı bilimsel olarak kabul edilen bir gerçek (yukarıda da söylediğim gibi, bakteri bile yapabiliyomuş bunu, daha geçen ayki bilim ve teknik dergisinde yazısı yayınlandı hatta bakterilerle ilgili) yani, güneş ışığını az bile olsa alan bir odada siz "uyudum" dersiniz ama aslında her gece uyurken yapılması gereken bazı biyolojik işlemlerden mahrum kalırsınız arkadaşlar. bunlar öyle basit işlemler de değildir. çok ciddi işlemler. bunların üzerine de çokça araştırma ve makale var tıp dünyasında yayınlanmış. aslında bu olay tıp ile ilgilenen herkesin bildiği bir olaydır, bilinmedik bir şey değil.

    hatta, Nobel ödüllü kimyagerimiz Aziz Sancar'ın kanser tedavisi ile ilgili yeni bir çalışmasının olduğu, yakında açıklanacağı ve baya ses getireceğini duymuştum. Aziz Sancar bu çalışmasın kanser tedavisindeki bazı işlemlerin vücudun biyolojik saatine göre belli saatlerde yapılması gerektiğini, ve tedavinin ancak bu şekilde gerçekleşebileceğini ortaya koymuş.

    bu yüzden, yatarken odanızdaki ışık kaynaklarını olabildiğinde kapatmanızı, mümkünse gece lambası kullanmamanızı, eğer sabah uyuyp öğlen uyanıyor iseniz de bir karartma perdesi satın alıp odanızın karanlık kalmasını sağlamanızı tavsiye ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 20 Nisan 2019; 22:59:28 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • teknolojik cihazların kapatılmasını ve odada tutulmamasını söyleyen arkadaş olmuş.

    bu konuda (tıbbi boyutu açısından) pek bilgim yok ama işin fiziksel kısmı ile ilgili konuşma gerekirse. şunların hepsi aynı şeydir:

    - ışık
    - elektromanyetik dalga
    - manyetik dalga

    fiziksel açıdan bunların hepsi foton transferidir. yani bunlardan herhangi birine mağruz kaldığınızda aslında foton yağmuruna mağruz kalmış olursunuz. tek değişen şey, fotonların enerjileri (yani frekansları), ya da miktarlarıdır.

    gece ışığı kapattık, ışık bazlı fotonlardan kurtulduk, peki diğer teknolojik cihazlar ne ölçüde foton saçıyorlar?
    özetler;

    - wifi açık telefonlar modem ile düzenli haberleştikleri için az denemeyecek ölçüde foton yayarlar (ya da elektromanyetik dalga yayarlar, ya da ışık yayarlar diyelim, hepsi bire bir aynı şey zaten) bu yüzden telefonları kapatmıyorsanız bile wifi'ı kapatmak önemli.
    - modem odanızda ise onu da kapatmak da önemli bence çükü sürekli dalga saçıyo.
    - telefonunun mobil interneti çok daha büyük tehlike. telefonlar mobil veri iletişimi esnasında uzak mesafelerde bulunan baz istasyolarına erişebilmek için çok şiddetli ölçülerde foton saçarlar. bu durum telefonun wifi'ından daha kötüdür ve bence mobil veri de kesinlikle kapalı olmalıdır.
    - telefonun mobil interneti kapalı ama şebeke sinyali açık ise (uçak modunda değil yani) bunun aşırı bi önemi yok. bu şekilde uyunabilir bence. çünkü telefon normal şebeke sinyalinde 3 saniyede bir şebeke ile çok ufak bir haberleşme yapar o kadar. bu haberleşme mobil internet'tekine göre çok çok daha minik bir veri transferidir. bence sağlığa pek zararı olmayabilir ama ben şahsen yine de uçak moduna alıyorum yatarken.
    - telefonunuz uçak modunda diyelim, modem kapalı, her şey güzel görünüyo, ama, yatarken telefonunuzun yatağınızın içinde baş ucunuza koyuyosunuz diyelim. burada da NFC faktörü var. eğer telefonunuzda NFC pasif ise, telefonun kendi çalışması pek bir dalga üretmez ve baş ucunuzda olsa bile uçak modundaki bir telefonun sağlığa zararının olacağını hiç sanmam. ama, eğer NFC 'li bir telefon kullanıyosanız şunu bilmelisiniz ki NFC'nin çalışma mantığı telefonun yakın mesafesinde hiç bitmeyen düzenli bir elektromanyetik dalga tutmaktır, yani bitmek bilmeyen foton saçılımı yapmaktır. telefon başınıza çok yakın ise (20cm'den bile yakın) bu pek iyi olmaz. her ne kadar NFC'nin saçtığı dalga çok kuvvetsiz olsa da, yine de telefonu uzakta tutmakta fayda var derim ben (yanlış bilmiyorsam telefonu uçak moduna almanız NFC'yi kapatmıyor, kendiniz ayarlara girip NFC'yi pasif etmediğiniz sürece NFC 7/24 aktiftir)

    en kötüsü ise, 3G, 4.5G, şimdi de 5G derken, her yere bi baz istasyonu sokuşturdular. aslında her yerde bir baz istasyonu yeterli, ama, 3 farklı operatör var diye, her yere 3 farklı istasyon çakıyolar. zaten sağlıksız olan bu cihazlar, gereksiz yere 3 kat daha fazla kuruluyor.

    baz istasyonları tam bir foton saçma merkezi. tam bir sağlıksızlık makinası. günümüzde evlerin üzerlerine baz istasyonu kuruyorlar. büyük firmaların kâr uruna yaptıkları korkunç bir rezalettir bu. bu cihazlar bizim evimizdeki modemden ya da telefondan 100 kat daha zararlılar.

    eğer apartmanınızda son katta oturuyor iseniz, yani çatıya yakın iseniz, ve çatınızda bir baz istasyonu varsa, ya da, yanıbaşınızdaki bitişik binanın çatısında (yani gene sizin çaprazınızda ve çok yakınınızda) bir baz istasyonu varsa, ayvayı yediniz demektir. resmen ev değiştirme nedeni olur bu. korkunç bi olay. 7/24 korkunç miktarda foton yağmuruna mağruz kalmaktır bu. şöyle düşünün, ömrünüz boyunca plajda kavurucu güneş altında uyumak nasıl olurdu? korkunç olurdu. siz eğer baz istasyonunun dibinde yaşıyor iseniz, istasyon 7/24 size gözünüzle göremediğiniz çok şiddetli ışık gönderiyor ve vücudunuz bunun zararlı etkilerine sürekli mağruz kalıyor.

    ekleme: TV'de ya da sosyal medyada gördüğünüz: "baz istasyonu sağlığa zararlı değildir" videolarına inanmayın. profesör bozuntusunun biri çıkmış video çekmiş, sözde baz istasyonunun zararlı olduğunu söyleyen kişilerle dalga geçiyor. adam 6 katlı apartmanın çatısına baz istasyonu kurmuş, videoda apartmanın önüne gelmiş ve elindeki cihazla dalga ölçümü yapıyor ve diyo ki: "gördüğünüz gibi dalga şiddeti çok düşük çıktı, baz istasyonlarına laf atanlar cahildir" diyor. rezil herif. bi kere o videolar yapılırken o baz istasyonlarının dalga şiddetleri geçici süreliğine düşürülüyor (resmi denetim olacağı zaman da operatör baz istasyonuna uzaktan müdahale edip şiddeti düşürüyor, kendi arkadaşım var orda çalışan, ordan biliyorum) ikincisi, diyelim di baz istasyonu normal çalışıyor olsun. bu durumda bile apartmanın üst katında oturan biri profesörün ölçüm yaptığı konuma göre baz istasyonuna 20 kat daha yakındadır ve 400 kat daha şiddetli foton yağmuruna mağruz kalır. adam profesör olmuş ama bunu düşünmekten aciz mi? yoksa kendisi bir sahtekar mı? bu dünyada birsürü sahtekar profesör var. akademik olarak gerçekten başarı kazanmış kişiler bunlar, ama, para için dışarıda her şeyi yapan kişiler. çok saygıdeğer biri olarak görülen Mehmet Öz hakkında bile bilim dışı konuşmalar yaparak sağlığa hiçbir faydası olmayan ilaçları sattırdığı gerekçesiyle birsürü dava açıldı ABD'de. gerisini siz düşünün.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 20 Nisan 2019; 23:38:17 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.