12 Eylül darbesinin 30. yıldönümünde Anayasa referandumuna gidiyor Türkiye...
“Darbe anayasası mı, darbe anayasasının değiştirilmesi mi?..”
Yan sütunda 12 Eylül günlerinden kalan “buruk bir referandum anısını” anlattım...
Bunun bir benzerini o günlerde sizin yaşadığınızdan da eminim...
Bu sefer referanduma gidecek değişiklikler, 12 Eylül Anayasası’nın ne antidemokratik YÖK’ünü kaldırıyor, ne de yüzde 10 barajını düşürüp, tam bir temsil sağlıyor...
Hep böyle durumlarda iktidarların yaptığı gibi, AKP de kendisine uyan “demokratik!” değişiklikleri yapmış, uymayanları yok farzederek kendi demokrasisine uydurmuş...
***
YÖK’ten nedense hiç bahsetmiyorlar artık?..
Çünkü YÖK ellerinde, o zaman “YÖK’süz demokrasi gereksiz...”
Antidemokratik olan yüzde 10 barajından da...
Çünkü baraj düşse, Saadet veya başka kimbilir kimler Meclis’e girerler...
Tek başına iktidar hülyaları suya düşerler...
Belki Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu da YÖK’leşir, ondaki demokratik değişiklik de anlamsız hale gelir...
Bunların hepsi gerçek...
Ama bir gerçek daha var...
Gandi Kemal ana muhalefet lideridir...
Bir yıl sonra partisini iktidara taşımak üzere genel seçimlere gidecektir...
Böyle bir lider, siyasi kaderini bir Anayasa oylamasına mahkum etmemeli...
Bu referandumdan yenik çıkıyormuş gözükmemeli...
***
Çünkü bu Anayasa değişikliklerinde;
1) Birden fazla sendikaya üye olma hakkı getiriliyor...
2) Memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınıyor...
3) Grev esnasında işyerlerindeki maddi zararlardan sendikalar sorumlu tutulmuyorlar...
4) Özel hayatın gizliliği, korunması çağdaş ve medeni ülkelerdeki ilkelere göre ayarlanıyor...
5) Yüksek Askeri Şüra’nın kararlarına yargı yolu açılıyor...
6) Askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen suçlar vb. suçlara bakacaklar...
Askeri yargının görev alanları “batı ülkelerindeki yargı sistemine” benzeyecek...
***
Bütün gücünüzle “abanacağınız” bir “hayır” kampanyası aynı zamanda bunlara “hayır” anlamına çekilebilecek ki, bu bir sosyal demokrat parti için doğru değil...
Solcular ve demokratlar, yani sosyal demokratlar ve batılı anlamda demokratik sosyalist partiler, bu kararlara karşı çıkmazlar...
Bunu topluma da, uluslararası kamuoyuna da anlatamazlar...
Sizin kalbiniz hem demokratik hem de solcu sevgili Gandi Kemal...
Geçirdiğim yıllar bana sadece kendim olmayı, başkalarının isteklerine göre hareket etmemeyi öğretti...
***
“Hayır” kampanyasına abanmayın bu yakışmaz size...
AKP’nin getirdiği değişikliklerde “demokratik olmayan eski maddeleri sıralayın, onları halka anlatın, onların üzerine politika yapın...”
Ve referandumda bu demokrasi görünümlü antidemokratikler üzerinden politika yapıp, seçmenleri iradelerinde hür bırakın...
Kim ne kadar demokrasiyi istiyorsa, ona göre karar versin...
Bu kampanyanın “hayır” oylarının muhtemel azlığının ağırlığı üzerinize yük olmamalı...
Kaldı ki, demokratik görünen değişikliklere de “hayır” diyen olmamalı Gandi Kemal...
12 Eylül’ün 30. yılında ezici bir çoğunluğa karşı yüzde 8’lerde kalan “dürüst ve ilkeli” eski yol arkadaşına nacizane tavsiyemdir!..
***
12 EYLÜL ANAYASASI’NA “HAYIR” DEMENİN DAYANILMAZ YALNIZLIĞINDAN BİR ANI...
Berlin’de Uluslararası Gazetecilik Enstitüsü’nde rüya gibi bir 3 ay geçirmiş, sınava girmiş, diplomamı alıp Türkiye’ye dönmüştüm... Hayatımın baştan aşağı değiştiği günlerdi...