Şimdi Ara

Psikiyatri ve psikoloji bilim midir? Rosenhan deneyi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
5 Misafir (1 Mobil) - 4 Masaüstü1 Mobil
5 sn
19
Cevap
0
Favori
655
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • TS'deki bir arkadaşın açtığım konuya mesaj atması üzerine öğrendiğim müthiş bir deney. https://teknoseyir.com/durum/1261943#comment-4464104


    Rosenhan deneyi
    Rosenhan deneyi akıl sağlığı yerinde olmayan hastalara konulan tanıların ne kadar doğru olduğunu anlamaya yönelik psikiyatrik tanı üzerine kurulu bir deneydir. Deney, Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi psikolog David Rosenhan tarafından gerçekleştirilmiştir ve 1973 yılında Science adlı dergide yayımlanmıştır.[1][2] Deney gerçekleştikten sonra psikoloji biliminde psikiyatrik tanının ne kadar önemli ve etkili olduğu münazaralarıyla ciddi bir şekilde değerlendirilmiştir[3]

    Deney iki bölümde gerçekleştirildi. İlk bölümde Rosenhan'ın ortakları (Rosenhan'ın kendisi de dahil üç kadın ve beş erkek olmak üzere) sahte hasta rolüne girdiler. Kimi halüsinasyonlar gördüğünü kimi ise farklı psikolojik rahatsızlıklar yaşadığını söyleyerek kendilerini kliniklere hasta olarak kabul ettirdiler (deney ülkenin beş farklı eyaleti ve bu eyalete bağlı farklı hastanelerde yinelenmiştir). Daha sonra kliniklere kabul edilen sahte hastalara kliniğin görevlileri tarafından psikiyatrik tanılar konuldu. Sahte hastalar kliniğe kabul edildikten kısa süre sonra bu sefer -deney gereği- normal hareketler sergilemeye başladılar ve görevlilere artık iyi hissetiklerini söylemeye başladılar. Ancak sahte hastalar klinik görevlileri tarafından pek ciddiye alınmamış, mamafih görevliler sahte hastalara antipsikotik ilaçlarını almaları doğrultusunda salıverileceklerini belirttiler. Sahte hastalar yaklaşık 19 gün boyunca klinikte tutuldular. Klinik, içlerinden birine ''remisyonda şizofren (hafif şizofreni)'' tanısı koyarak diğerlerini de serbest bıraktı.

    Deneyin birinci kısmı gerçekleştikten -ve basında geniş yer edindikten- sonra Rosenhan'a bir klinikten istemde bulunulur. Söz konusu klinik Rosenhan'a bu deneyi yeniden gerçekleştirmesini -fakat bu sefer sahte hastaları kendi kliniklerine göndermesini- ister. Klinik; kendi çalışanlarının gönderilen sahte hastaları -diğer (gerçek) akıl hastalarından- ayrıbileceği güvencesini verir. Rosenhan teklifi kabul eder ve böylelikle deneyin ikinci kısmı başlar. Klinik çalışanları; o hafta içinde gelen, akıl hastası oldukları iddia edilen 193 hastadan 41'ine ''sahte hasta olabilir'' teşhisinde bulundular, bu 41 hastadan ise 19'u -en az bir psikiyatr ve klinik çalışanı tarafından kontrol edilerek- kliniğe kabul edilmişlerdir; fakat Rosenhan, kliniğe hiç sahte hasta göndermemiştir.

    Deneyin sonuçlarının da gösterdiği üzere akıl hastalığı kliniklerinin "normal bir insan ile akıl hastası olan bir insanı birbirinden ayıramadıkları" ortaya çıkmıştır, böylelikle psikiyatri enstitülerine karşı -haklı- bir itimatsızlık oluşmasıyla birlikte (gerçekte akıl hastası olmayan bir kişinin teşhis koyularak kliniğe yatırılması gibi bir spekülasyonda) klinikte gerçekleşebilecek olası dehümanizasyonun da tehlikelerini belirtmiştir deney aynı zamanda.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HIGHER -- 11 Mayıs 2020; 22:20:57 >







  • Psikiyatri kısmen, psikoloji, sosyoloji, işletme vb kesinlikle hayır. Psikolojideki konseptleri istediğin yere çekebiliyorsun ve herhangi bir maddi arkaplanı bulunmuyor. Psikiyatri rahatsızlıklarla dokular arasındaki ilişkiyi bulabiliyor ve kimyasal düzenlemeler yapmak için kullanılabiliyor. Benim bipolar teşhisli bir tanıdığımı gözle görülür şekilde iyi etti (lityum iğneleri), yani bu konudaki makaleler bence haklı.
  • Psikoloji ve Psikiyatri bilimdir. Uygulamada sıkıntılar olmuş ki bu bilim olmadığını göstermez bence. Freud, Jung gibi duayen isimler olmasa insan zihnine dair çoğu şeyi hâlâ bilmiyorduk. Bu arada bana göre Psikanaliz de bir çeşit bilim.
  • Deney, psikolojinin klinik kısmını baz alıyor. Psikoloji geniş alt alanlara ayrılmış vaziyette, diğer alanlar bu deneye tabi değiller. Psikiyatriyse psikolojinin yalnızca klinik kısmıyla örtüşen bir tıp alanı. İki alanın da temel amacı akli bozuklukları teşhis etmek, analiz etmek, tedavi etmek. Psikiyatri ve klinik psikolojinin genç ve toy "bilimler" olduğu gerçek bana kalırsa. Bu alanlar bilim fakat olgunlaşma aşamasındalar.

    Freud'a kadar bildiğimiz anlamıyla "somut" tıp bilimi ve uygulamaları dışında sistemli hale getirilmiş bir akıl hastalıklarını ve mental bozuklukları tedavi yöntemi yoktu. Elbette her çağda bu hastaları tedavi etmek için fizikselin ötesinde şeyler kullanıldı. Müzik, su sesleri, doğa sesleri gibi şeylerin insan üzerindeki olumlu teskin edici etkilerinden faydalanıldı, ahlaki tedavi yönteminde ahlak üzerinden bir okuma yapıldı ve doğuştan kötü sayılan insanı ahlaki değerlerle ıslah etme çabasına girildi gibi gibi. Fakat yine de Freud ilk sistemli ve bilimsel(?) terapi yöntemini ortaya attı. Bilimsele soru işareti koyma sebebim Freud'un kendisinin bile psikanalizi anlatırken bir tarafa kendisini ve öbür tarafa bilimi koymuş olmasıdır. Yaptığının aykırı olduğunun ve mevcut bilimle yer yer karşı karşıya geldiğinin o da farkındaydı.

    Bugün hala akıl hastalıklarına ve mental sorunlara dair en iyi analizleri, teşhisleri ve çözümleri klinik psikoloji ve psikiyatri sunuyor. Dolayısıyla bu "bilim midir" takıntısını bir kenara bırakmalı, bilim değilse koca karı metotlarıyla akıl hastalığı teşhis ve tedavi edecek çağı çoktan geçtik zira. Bilim bir fetiş objesi haline geldi gibime geliyor, rahatsız edici buluyorum bunu.




  • Psikanaliz psikolojideki kuramlardan / yaklaşımlardan yalnızca birisi. Konudakiler doğrudan Freud'a, Jung'a (ki Jung baya radikal kabul ediliyor Adler'ı yazmak daha mantıklı) atlayarak hata yapıyor entelektüel alemde popüler oldukları için onlar öne çıkıyor. Pavlov, Watson ve Skinner'ın davranışçılığı psikolojide psikanalizden daha önemli bir yer işgal eder. Benim açımdan zaten Freud Marxla beraber sahte peygamberlerin şahı. Sosyoloji ve psikoloji derslerinde artık bir dipnot veya kutucuk olarak üzerinden geçilmesinin bir sebebi var.
  • eger beynin bir goruntusunu alip, bunu herhangi bir hastalik icin hastalarin %90indan cogunda gorup isimlendirebiliyorlarsa bilimseldir.

    ancak bunu yapamiyorlarsa belki bilim olmaya calisan ama bilim olamamis bir alan olarak tanimlayabiliriz.
  • Nat Alianovna tarafından yazılanlar üzerine söz söylemeye pek lüzum bırakmıyor gerçi ama ben de daha önce de belirttiğim fikirlerimi tekrarlayayım. Psikolojinin büyük oranda sahtebilim olduğu kanaatindeyim. Buna psikanaliz falan dahil, zaten artık pek ciddiye alındığı da söylenemez. Nörobilimle eşzamanlı yürüyen kısımları ise bilime yakınsıyor. Sonuçta yanlışlanabilirlik, tekrarlanabilirlik, tutarlılık gibi şeyler olmadıktan sonra bilimsellikten bahsetmenin bir manası yok.

    Psikiyatri ise büyük oranda bilimseldir. Neden sonuç ilişkilerini kanıtlarıyla ortaya koyabilir ve tedaviyi de buna göre uygulayabilir. İşe yarar da. Rosenhan Deneyi enteresan bir deney. Fakat bizi antipsikiyatri noktasına taşıyabileceği kanaatinde değilim. Buradaki sorun psikiyatrik tanıların belli bir miktarda hasta beyanlarına bağımlı bulunması. Bunlar da yine bilimsel gelişmelerle, tıbbi testlerle, daha kesin tanı kriterleriyle vs. aşılabilecek şeyler diye düşünüyorum. Ki zaten söz konusu makaleden sonra da bu dediklerim sabit kalmadı, sürekli kendini yeniledi.




  • Jeopol kullanıcısına yanıt
    Yani 10 bin yıl önce biyoloji bilim değil miydi biz ancak bilmeye başlayınca mı bilime dönüştü
  • Evet.

    10bin yıl önce biyoloji diye bilim yoktu
  • Jeopol kullanıcısına yanıt
    Peki gecişi belirleyen şey ne hala biyoloji de bilmediğimiz çok şey var
  • bilmek.

    yeterince bilince biyolojiden daha farkli bilimler cikacak.
  • Jeopol kullanıcısına yanıt
    Yeterince çok görece bir kavram
  • Pek goreceli degil. Belirli sure sonra artik boynuz kulagi gecer. Boynuz bagimsiz olur
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-2BA6261ED

    Yani 10 bin yıl önce biyoloji bilim değil miydi biz ancak bilmeye başlayınca mı bilime dönüştü
    Bilim insanlar tarafından yapılan metodolojik çalışmalardır. Bilmenin ötesinde, belirli kurallara uyarak ortaya konmadığı sürece bir şeye bilim diyemeyiz.
  • İrfan Galip Bey kullanıcısına yanıt
    O zaman tekil şeylere bilim diyebiliriz çoğul olan hiçbir şeye bilim denemez pisikolojinin içinde metodolojik olarak uygun şeyler yok mudur ne farkı var diğerlerinden



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-2BA6261ED -- 14 Mayıs 2020; 19:2:12 >
  • Bu arada sence bilimsel metodoloji bilimsel mi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-2BA6261ED

    O zaman tekil şeylere bilim diyebiliriz çoğul olan hiçbir şeye bilim denemez pisikolojinin içinde metodolojik olarak uygun şeyler yok mudur ne farkı var diğerlerinden
    Yanlışlanabilirliğin bu konuda etkili bir kıstas olduğu kanaatindeyim. Psikolojinin büyük bölümü yanlışlanamayan iddialarla doludur.
  • Bilim olup olmadigi umrumda degil ama kesin sekilde var olmali ve profesyonelce icra edilmelidir

    İnsanlar dert dinlemiyor istersen anne babana git kimse dinlemiyor

    O halde dinleyecek biri lazım

    Bizim ulkemizde bilimsellikten cok uzak bu iki dal ben bir kez gittim kadina mutsuzum diyorum bana diyor ki ama kendini cok güzel ifade ediyorsun ozguvenin cok iyi

    Lan ne alakasi var

    Arkadaslarim defalarca azar yedi falan garip yani bizde hic bilimsel degil
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.