Merhabalar,

Başlığı görünce "manyak mısın, bas git" denilebilir, ama durumu kısaca anlatayım.

Yabancı bir şirketin Türkiye şubesinde yönetici pozisyonunda çalışıyorum. Aylık net gelirim 15.000 TL civarında (kümülatif vergi matrahına göre yıl sonuna doğru düşüyor tabii). Yılda bir kez yaklaşlık 1.5 maaş kadar performans primi var. Kredi ile ev aldık, 6-7 ay kadar ödemesi kaldı. Şirket aracı kullanıyorum. Bana ve aileme (eş ve iki çocuk) 100% sağlık sigortası yapıyorlar, aylık 700~800 TL civarı sodexo ve spor salonu parasını veriyorlar. Yani, asgari ücretten hallice bir durumda değilim, Türkiye şartlarına göre fena bile sayılmayacak bir durumdayım. Eşim çalışmıyor, 2 çocuğum da devlet okuluna gidiyor.

Ama paralel bir pozisyonda aynı şirket içinde Hollanda'da bir imkan var. Tam teklif gelmedi ama aylık kabaca net €4000 olacağını konuştuk. "ooo 4000x10 = 40.000 TL yapar, miss" gibi kaba bir hesap oluyorsa da, biliyoruz ki orada kira fiyatları yüksek. Baktığım bölgelerde kabaca 1000~1200 EURO arasında değişiyor. Genel yaşam maliyeti biraz daha yüksek.

Diğer taraftan, genelde çocuklu kadınların part time çalışmasının çok yaygın olduğunu biliyorum, ben tam zamanlı + eşim de part time çalışsak, ekonomik olarak rahat bir durumda olduruz diye düşünüyorum. Ben, eşim ve iki oğlum da iyi seviyede İngilizce konuşabiliyoruz, Hollanda'da da lokal dili öğreninceye kadar İngilizce ile rahatça yaşayabiliriz diye düşünüyorum.

Ama, buradaki durumumuz da fena değil.

Biraz kararsız kaldım, çocukların eğitimi vs için daha mı iyi olur, genel yaşam standartları vs. Özellikle Hollanda'ya yaşayan arkadaşlar varsa, fikirleri merak ediyorum..

Merhabalar,

Telefon, benim/çocuğun ipad'i için lightning kablo kullanıyoruz, orjinaller hasarlandıktan sonra Anker Powerline aldım, Powerline+ lightning, 5 çıkışlı şarj aleti, kulaklık için de powerline, bi de sanırım sonrasında yine lightning Powerline.. Özellikle çocuk ipad kullanırken de arada şarja takınca çokça kıvrılıyor. Maalesef yukarıda yazdıklarımın hepsi bozuldu.

D&R'de görece uygun fiyat olunca, tekrar sipariş verecektim, ama yurtdışı sitelerde lifetime garantisi olduğunu okudum, gerçi kullanıcı hunharca kullandığı için kapsam dışında değil de diyebilirler ama..

Anker Türkiye (Türkiye dağıtıcısı Sanal BT?) firmalarının bu konuda tutumunu biliyor musunuz, onlara mı göndermeli, uğraşmaya değer mi, izlenmesi gereken süreç hakkında bilgisi olan varsa, paylaşırsa sevinirim.

Yoksa zaten yokuş yapıyorlarsa, hiç uğraşmaya da gerek olmayabilir..

Ne dersiniz..

Merhabalar herkese,

Apartmanda balkonda yıllardır durup duran bir barbekü yeri var. İçinde muhtemelen dışarıdan toz vs gelmesin diye gazete kaplıydı, onları çıkarttım. Gideri önce az miktar düz, sonra çapraz gidip ana hatta bağlanıyor.

Hoşluk olabilir diye, yakmayı düşündüm ve dün bir denedim. Bauhaus'tan 10kg sıkıştırılmış briket odunlardan, odun depolarından da 1'er çuval tutuşturmalık ve meşe odunu aldım. Akşam çok da güzel yandı, lakin dibinde olunca sıcaklık veriyor ama ısının büyük kısmı açık bacadan uçup gidiyor.

Isıyı nasıl geri kazanabileceğimi düşünüyorum biraz da. Cam balkon var ve biraz ısı kazansam zaten içerisi hamam gibi olur.

Şömine haznelerine baktım, burası öyle bir hazne için hem çok küçük hem de üstte menfez için yer yok.

Direkt baca gazını da içeriye vermek istemiyorum tabii.

Aklıma gelen yöntemlerden biri, bir tane kombi ana eşanjörü (gaz-sıvı) alıp iç kısma bir monte etmek, 2 boruyla ön tarafa getirip dışarıya yine aynı eşanjörden takıp arkasına da bir fan koyup ısı pompası gibi çalıştırmak. Belki araya bir de pompa gerekebilir veya mesafe çok kısa olduğun için gerek bile kalmayabilir. Ama tek ana eşanjör fiyatı 500TL'den aşağı yok gibi. 2 eşanjör 1000TL, işte borulaması, fanı, gerekirse pompası derken 1500TL'ye yaklaşır. Düzgün çalışacağından emin olsam yine alabilirim de, verim alamamaktan endişe ediyorum.

Buradan ısı geri kazanma konusunda eşanjör fikri konusunda yorum veya ilave fikirlere açığım..

Aşağıda genel görüntüsünü ve bacanın içeride nasıl gittiğini göstermesi açısından iPhone'a bağlanan termal kamera ile görüntüsünü paylaşıyorum.

Başta söyleyeyim, esnafla bir derdim yok ve herkesin daha az vergi vermesinden, adaletli vergi dağılımından yanayım.

Mühendisim, yeri geldi fabrikada, şantiyede, ofiste vb çalıştım. 18 yılda toplam 4 işyerinde çalıştım, hepsi de geliri gerçekten olduğu tutar üzerinden gösterip yatırdı, doğal olarak ona göre işveren tarafı vergilerini verdi, ben de daha maaşı elime almadan vergilerimi verdim.

Bu ay başında aldığım maaştaki toplam kesinti 4000+ TL. Ha diyebilirsiniz, "çok para alıyorsan çok kesilir". Evet, zaten vergi yüzde olarak, çok alınca çok kesiliyor + kümülatif (yıl başından beri olan toplam tutar) arttıkça, vergi oranı da artıyor.

Çok şükür, aç değiliz açık değiliz ama, bu miktarları her ay veriyorum da karşılığında ne alıyorum? Araba almaya kalkıyorum, bir dünya vergi. Telefon almaya kalkıyorum, daha da vergi. Akşam 1 şişe üzüm arpa suyu içeyim diyorum, ona da vergi. Toplamda baktığınızda, brüt maaşın %50'den fazlası vergiye gidiyor. Karşılığında aldığım ise, büyük ölçüde yandaş inşaatçıların vergi borçlarının silinmesi.

Sonra gidip taksiye biniyorum, küçük vergi levhasında, bir önceki YILA ait toplam gelir 3.000 TL yazıyor, ona göre vergi veriyor. Gidip kuyumcudan altın alıyorum, elden veriyor, ne fiş vs.. Köşedeki bakkala kart uzatınca yüzü düşüyor, çünkü kayıt altına girecek... Sonra ağlıyorlar, BIM şöyle, A101 böyle.. Profesyonel hizmet sektöründe de çok farklı değil, profesör doktorun muayenehanesine götürüyorum çocuğumu, 400-500 TL, her ne ise veriyorum, kart uzatınca "sadece nakit, istersen" modunda cevap alıyorum, neden, nakit olunca kaydı yok.. Özel hastanede bile "fiş almak isterseniz şu kadar lira artar" lafını duyuyoruz, sene olmuş 2020.

Nasıl, benzin istasyonlarında yazar kasası pompaya koydular, yakıt alınca otomatik çıkıyor.. taksiye yapmak çok mu zor, hepsi yazar kasalı taksimetreye geçecek demek.. bu bilgileri elektronik olarak da günlük takip etmek..? Yunanistan adalarına gittiğimde bir çok dükkanda "fiş vermiyorsam hesabı ödemek zorunda değilsiniz" yazılı etiketler vardı, hadi biz de yapalım..

"vergiyi tabana yaymak" belki 30 senedir konuşulan bir şey ama, maalesef görece yüksek geliri olan, mevcut iktidara oy verme oranı daha düşük olan, beyaz yaka üzerine yıkılıyor.

Yanlış da anlaşılmasın, kendi abim yumurta ticareti yapıyor, gelir vergisi gibi bir şey yok gibi, aylık bağ-kur'u yatırırken bile 40 defa söyleniyor.

Biraz popülist tavır olduğunu düşünüyorum, gidip taksicilerden vergi almak istersen, her binen yolcuya kötüleyecek ve nihai olarak seçmeni düşecek, tahmin etmek zor değil. Keza köşedeki bakkal için de.. Ama böyle mi yapmalı, kendi çıkarları için, ülkede vergi adaletsizliğinin göz göre göre yıllardır devam etmesini bu kadar normal karşılamak mı?

Ben HER AY neredeyse x2 asgari ücret kadar vergi ödeyip, her aldığımdan da vergi ödeyeceksem, ne anladım bu işten? Bari bazı harcamaları, ör; okul/kırtasiye masraflarını, kira giderlerini, vb vergiden düşsek..? Hatırlayanlar olacaktır, eskiden vergi iadesi gibi bir kavram vardı, kategoriye giren fişleri toplar, zarflara yazar ve gelir vergisinden düşülmesi sağlanırdı.

Sonra diyorlar, gençler ve biraz daha bilgili vs kesim neden yurt dışına taşınıyor..

Ha diyebilirsiniz, sen de ticaret yap, sen de vergi çok daha az ver.. derdim sadece kendim ile değil, genel düzen ve vergi yükünün adaletsizliği..

Siz ne düşünüyorsunuz?