Şimdi Ara

Profesyonel Video, Broadcast, Sorular Cevaplar

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
40
Cevap
0
Favori
3.633
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Ne kadar takip edilir, ilgi görür bilemiyorum ama bu tarz bir konu başlığı açmaya karar verdik. Konumuz adı üstünde profesyonel yayıncılık ve ekipmanlarına yönelik ağırlıklı olacak. Bu konularda her türlü bilgi paylaşımı ve sorulara açığız.



  • Oh süper olmuş. Ben bu performansı MIND GAMES den bekliyordum ama sen açmışsın. Hadi bakalım hayırlı olsun
  • Arkadaşlar, hayırlı uğurlu olsun:)

    İlk sorum şöyle:
    Broadcast için "minimum requirements" nedir?
    Çekim aşamasında?
    İşlenmesi sırasında?

    TV yayımcıları daha çok neleri tercih etmektedirler? 1080i? 1080p? gibi...

    Teşekkürler!
  • O kadar geniş ki cevabı. Çok uzun olacaktır açıklama. İstersen milleti sıkmadan adım adım gidelim. Sen hangi kalemlerde minimum requirements'i merak ettiğini söyle ona göre cevaplayalım. (Bu arada sen biliyor olabilirsin muhakkakta sen sor dememin sebebi soru cevap şeklinde gidelim. Hani bilmeyen öğrenmek isteyen nasıl sorarsa o şekilde.)
  • Öncelikle consumer ve professional tanımlarını net bir şekilde ayırmak gerekli. Ondan sonra requirements kendiliğinden şekillenecek. Consumer üründen kasıt son tüketici ürünü, kişisel ihtiyaç için alınan üründür. Evimizde kullandığımız tüm elektronik eşyalar, mutfak aletleri, beyaz eşya, TV, DVD, el kamerası vs. her ürün bu kapsamdadır. Professional ise adı üstünde yaptığı işlevler ve özellikleriyle business ürünleri bu kapsamdadır. Aralarındaki farkları zaman zaman yeri gelince işleriz. Bundan 4-5 sene kadar önce consumer ve business ürünleri arasında dağlar kadar fiyat farkı vardı. Ama ekonomik şartların zorunluluğu gereği profesyonel cihazların fiyatlarında önemli düşüşler oldu. Günümüzde nerdeyse consumer fiyatlarına yaklaşan fiyatlar bulmak mümkün hale geldi. Sonuç olarak son tüketicilerin ilgisi profesyonel ürünlere de yönlenmiş durumda. Önceden hiç adı duyulmamış terimler burada da telafuz ediliyor zaman zaman. Bu iyi bir şey.




  • Video deyince akla kayıt formatı gelmelidir. Senelerdir süren format savaşları markaların üretim stratejilerini ve müşterilerin tercihlerini belirlemede önemli rol oynamaya devam etmektedir. Eksiklerim olabilir karışık olarak aklımda kalan kayıt formatları şunlardır.
    Beta, VHS, SVHS, Hi8, Digital8, DV, HDV, DVCAM, DVCPRO, DVCPRO50, DVCPROHD, Betacam SP, Digital Betacam, XDCAM,

    www.adamwilt.com bu konuda faydalı bir site çok kapsamlı makaleler ve karşılaştırmalar var vaktiniz varsa bir ara okumanızı tavsiye ederim.
  • Peki o zaman, bir karakterimiz olsun! İsmi de Gaston:)
    Gaston'un bir rüyası var, TV için sinema filmleri, dizi filmler çekmek istiyor!
    Bir kamera alıcak!
    "DV, HDV, DVCAM, DVCPRO, DVCPRO50, DVCPROHD, Betacam SP, Digital Betacam, XDCAM" bunlardan herhangi biri ya da daha da ötesini!!!
    Ama bunlardan birini almazdan önce şunu bilmek istiyor:
    Teorik olarak, binlerce watt, ya da joule ışık kaynağı alması lazım esasında!
    Gene de mümkün olduğunca varolan ışıktan faydalanmak istiyor! Mecbur kalmadıkça ek ışık kaynağı kullanmak istemiyor! Hangisini seçsin???

    Bir de daha en baştan şunu bilmek istiyor: TV yayıncılığı için çekim yaparken, "doğru ışıklandırma" nedir? Böyle bir kavram var mı?
    Herşeyi 1 stop gibi under expose etmek?
    Eğer makinede varsa, "zebra" özelliğini kullanmak?

    Bir de "doğru ışıklandırma" ama sahnedeki hangi nesne için doğru ışıklandırma???
    Bir yaz günü deniz kenarı ama hemen yakında ağaçlar da var!!! Denizin turkuazı, mavisi doğru elde edebilir ama bu kez ağaçların yeşili çok koyu çıkacak!!! Neye göre seçmesi lazım?? Göstermek istediği neyse, onun ışıklandırması mı özellikle doğru olmalı???
    ND filtre ya da daha iyisi half split ND filtre kullansın mı?
    Renk doygunluğu ve yansımaları önlemek için polarizer filtre...???
    Bir pozometre kullanmasının, mesela Sekonic C-500, ordan burdan "nokta" ölçümleri almasının bir anlamı var mı?

    Ya da ortalama bişi çeksin, renk düzeltici arkadaş herşeyi halledecektir????
    "DV, HDV, DVCAM, DVCPRO, DVCPRO50, DVCPROHD, Betacam SP, Digital Betacam, XDCAM" bunlardan özellikle birini (en aklı başında olanını) seçsin, herşeyi makineye bıraksın, exposure falan diye de uğraşmasın???

    Heh, gördüğünüz gibi Gaston biraz fazla meraklı çıktı:)))




  • hayali kahramanlar ve rüyalar yerine gerçeklerden bahsetsek daha uygun olur kanısındayım. İşin açıkçası sorduğunuz soruların cevabı öyle 2-3 cümlede anlatılacağa benzemiyor. Bu sorulardan kitap bile çıkar. Daha basite indirgeleyelim de herkes anlasın bence.

    quote:

    TV yayıncılığı için çekim yaparken, "doğru ışıklandırma" nedir? Böyle bir kavram var mı?
    Herşeyi 1 stop gibi under expose etmek?
    Eğer makinede varsa, "zebra" özelliğini kullanmak?

    Konumuz dışı ve çok anlamadığım detaylar bunlar. Daha çok fotoğrafçılıkla ilgili terimler kare yakalamak pozlama vs gibi algıladım ben. Kamera ile çekim teknikleri adı altında başka bir konu olmaya aday.

    Profesyonel yayıncılıkta küçük detaylar haricinde kameranın fabrika ayarları dışına çıkılmaz. Bu işler dediğiniz gibi montaja bırakılır. Kamera seçiminde önemli olan nokta şu, bu iş sonucu elde edilen materyalimizi nerde ve ne şekilde kullanacağız. HD mi SD mi çekelim. HD çekip SD ye convert mi edelim. Esnek çalışma şeklime göre kameramız hem HD hem SD çekebilme özelliğine sahip olsun mu? Çektiğim ham görüntüleri nerde montajlayacağım.?




  • O zaman;

    Yatay montaj ne? Dikey montaj ne?
    Sony Vegas'ta bir şeyler yapmaya çalışırken, timeline da herşey yatay yatay giderken, diyelim bir yerlerde bir veya bir kaç alt satır açıyorum!
    Diyelim chroma key özelliğiyle bir yere dolunay ekliyorum!!!
    O zaman dikey montaj'a da mı başlamış oluyorum??

    Dikey montaj bu kadar basit bir şey mi yoksa daha karmaşık bir olay mı???
  • Bundan 1-2 ay önce TRT'nin "Belgesel" yarışmasının şartnamesini okurken şuna rastladım:
    Teslimat : 1 adet DVD
    1 adet Betacam kaset ya da benzeri bir şeydi. Kasete istiyordu yani.

    Bunu aktarmak için herhalde bir prodüksiyon firmasına başvurmam gerekecekti....

    Buradan,
    video - in
    video - out tam olarak ne? Hangi tip kameram olsaydı bu işi ben kendim yapabilecektim?

    Consumer cameralarda her zaman ikisi birden bulunmuyor.
    Prosumer'lar için de geçerli mi bu durum?

    Teşekkürler.
  • bu iş için kameradan ziyade montaj aşaması daha önemli. DVD ve kaset birlikte isteniyorsa. Hem DVD hem de kasete kayıt yapmanız gerekecek. Evet Betacam kaset için prodüksiyon firmasına başvurmak kaçınılmaz. Kamerayı VTR gibi kullanamazsınız çünkü video in yoktur. Çekiminizi yaptıktan sonra bunu *NLE 'ye aktarıp işlersiniz. NLE nin Analog giriş çıkış vs bir opsiyonu varsa ihtiyacınız olan şey istedikleri formatta kayıt yapabilen bir *VTR'dir.

    *NLE: Non-Lineer Editing, bilgisayarlı kurgu montaj setleri
    *VTR: Video Tape Recorder, prosumer video kayıtçıları bu adla adlandırılırken, consumer videolar VCR olarak geçer (video cassette recorder)
  • Teşekkürler.
  • Alıntıdır


    edemirci1
    Onbaşı




    Mesaj: 32


    21 Aralık 2008; 23:02:01
    Yeni mesajlar yok Bu mesajla ilgili şikayetinizi bu icon a tıklayarak yapabilirsiniz.
    Merhaba,

    Genellikle kurgu programı kullanan operatör ile kurgucu karıştırılır. Efekt vermek kurgu yapmak değildir. Kurgucunun kim olduğu ve ne iş yaptığını aşağıdaki linkte anlatmışlar.http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=kurgu (üşendim yazmaya :) )

    Amatör montajlarda genel yapılan hatalar daha introdan başlıyor. İntroda eğer hazır müzik kullanıyorsanız müziğin iniş ve çıkış sürelerini not edin. Efektleri müziğin iniş ve çıkışına göre verin. Müzik hızlandığından sert geçişler uygulayın. Müzik yavaşladığında yumuşak geçişler. Örneğinhttp://www.youtube.com/watch?v=gNriLxCBPRM&feature=relatedhttp://www.youtube.com/watch?v=I3bSCONJ0pM&feature=relatedhttp://www.youtube.com/watch?v=gUtCnARxWxQ
    Kötü örnek:http://www.youtube.com/watch?v=tP8ypO3w0og#http://www.youtube.com/watch?v=CxBWS9lhWDA#

    Bir başka problemde intro müziklerini nasıl seçeceğiniz. Mümkün olduğu kadar kısa. Müzik iniş ve çıkışları erken. Kullanmamanız gereken bir örnekhttp://www.youtube.com/watch?v=InJoCXzzS-k
    35 saniyede ton değişti. 50 saniyede ton değişti. 1 dakika 3 saniyede yükseliş. 1 dakika 19 saniyede ton değişti. 1 dakika 32 saniyede tempo. 1.59 saniyede ton değişti. 2 dakika 28 saniyede ton değişti ... Kaset biter bu müzik bitmez. :) Aslında çözüm basit müziği editleyin. Örneğin ben olsam 1 dakikada başlatırım görüntümü verir sonra sesi yavaşça kısarım. Giriş yaparım.

    Yapılan bir başka hatada gelişi güzel görüntülerin yerleştirilmesidir. Film trailerlerinde görüntüler gelişi güzel değil seçilerek konuluyor. Her zaman her konuda bir storyboardınız olsun. Konuya göre geçiş efektlerini yaparsınız. Storyboard hakkında bilgi içinhttp://www.kameraarkasi.org/kisafilm/storyboard.html Örneğin: Elinde dosyalar olan hatun ile eleman sokak köşesinde çarpışacak. Soru şu ne zaman görüntüyü ikiye bölersiniz (PIP) uygularsınız ?
    A- Çarpışmadan önce mi ?
    B-Çarpıştıktan sonra yere düşen dosyaları toplarken mi ?
    C-Ayrıldıklarında mı ?
    Cevap son derece basit konuya göre veririm. Eğer orada tanışıp burger kinge gideceklerse A şıkkı sonra giceklerse C şıkkı. Eleman özür dileyerek hatunun yanından ayrılsın sonra onları ben burger kingte buluştururum. Çarpışma anını düşünerek yola devam ederlerken yüzlerinin aldığı ifadeyi PIP yaparım. Böylece izleyici "bunlar bir birinden hoşlanmış acaba nerede karşılacaklar" merakına girmiş olur.

    Uzun süre aynı görüntü ve uzun konuşma izleyici sıkar. Mümkün olduğu kadar kısa tutmaya ve kısaca özetlemeye çalışın. Örneğin yukarıda elemanla çarpışan hatunumuz sabah işe geç kalmış patron "İşe geç kalmamaya özen göstererek diğer çalışma arkadaşlarımaza kötü örnek teşkil etiğinizi farketmiş olduğunuzu düşünüyor ve bir daha tekrar etmeyeceğinizi umuyorum." diyor. (Lütfen sesli olarak takılmadan ve patron gibi söylemeye çalışın :) ) Hatunun bu kadar uzun azar işitmesine günlüm razı olmadığı için "bir daha tekrar etmeyeceğinizi umuyorum" cümlesinden öncesini kesiyorum. Hatun mutlu seyirci mutlu. Yalnız patronunuz ABD başkanı ise durum zor zira aynı anda on iş yapıyorlar ve çok uzun cümle kuruyorlar ki zeki oldukları belli olsun. :)

    Renk ve ışık ayarları izleyicinin duygularına hitap eder. Örneğin hatun öğle yemeğine burger kinge gitsin. Zaten patrondan azarda işitmiş. Morali bozuk parka gidip biraz kafa dağıtmak istiyor. Park yere yaprakların dökülmüş olduğu büyük ağaçların sık olmadığı bir yer. Bize sadece izleyicide sonbahar etkisi yaratmak kalıyor. Biraz turuncu renk yeterli. Örneğin
    Mutlaka renk ayarlarınızı yapın. Dizilerde, filmlerde, programlarda kameralar farklı açılardan çekim yapsada ışık ve kamera ayarları yapıldığı için renk ve ışık değişimi olmuyor. Bir çok kişi bunu daha önce fark etmemiştir. Zaten amaç sizin bunu fark etmemeniz. Çünkü ışık ve renk değişimleri konuya olan ilginizin dağılmasına neden olur. Bir oda düşünün kapının karşısında pencere var. Oda olması için pence ve kapının sağında ve solunda duvar olması lazım. İşte kapıdan girince sağ tarafta masa var. Masa sağ duvara ortalanmış. Masanın koltuğunda oturulduğunda karşı duvarda ki tablo görünüyor. Karşı duvar kapıdan girildiğinde solda kalıyor (zaten başka duvar kalmadı. :) )Sol duvara ortalanmış bir tablo var. Tabloya arkanızı döndüğünüzde masayı ve masa arkasında oturanı görüyorsunuz. Kamera pencerinin bulunduğu yerden kapıyı çekiyor. Hatun parkta durdu düşündü işi bırakmaya karar verdi. Kapıya bir tekme iki tokat atarak içeri giriyor. Kamera anında hatunun ifadesini göstermek için portre alıyor. Hatunun portresini alan kamera sağda masada oturan adama dönüyor (tabi tabi kamera 360 derece dönüyor hatta bir yeri bir de tavanı çekiyor sonra sağda masada oturan adamı çekiyor (ne kadar efekt hastası varmış). Kamera sağda masada oturan adama dönüyor ama kapının karşısındaki pencereden ışık aldığı için sağda masada duran patronun yüzü karanlık çıkıyor. Dolayısı ile hatunu görünce patron korktumu, kızdımı, gülüyormu ağlıyormu, hatuna sulanıyor mu belli değil. Biri lütfen şu pencerenin perdesini kapatıp ışığı açabilir mi ? Bende montajda renk ve ışık ayarlarını yapacağım.

    Background müziğini konuya göre doğru zamanda kullanın. Örneğin hatundan patron bir hafta daha çalışarak işlerini bitirmesini istedi. Hatunda bir haftada işleri yetiştirmek için mesai kaldı. Oldukça acıkmıştı. İşten çıktı. (Eve giderken bir kuzu alıp evde çevirmeye karar verdi. yok deve ! hayır deve değil koyun. saçma oldu atın şu deveyi ve kuzuyu dışarı. :) ) Burger Kinge girdi. Sparişini verdikten sonra tepsisini aldı. Üst kata çıktı. Kendisine caddeye bakan masalardan birinden yer bulup tepsisini bıraktı. Sabah çarpıştığı eleman lavaboda ellerini yıkıyor bir yandan "kim bayan parfümü sıkmış" diye aklından geçiriyordu. Hatun ellerini yıkamak için lavaboya doğru üst kata çıktı. Lavabonun kapısını açtığında sabah çarpıştığı eleman ellerini yıkıyordu. Eleman kendinden emin bir şekilde "yanlış geldiniz burası erkekler tuvaleti" dedi. Hatun utanarak özür diledi. Kapıyı kapattığında gülmeye başladı. Eleman kapıdan çıktığından hatunun güldüğünü gördü. Kapıya baktığında kendiside gülmeye başladı. "Eleman sabahta karşılaşmıştık ..." dedi. Eleman kendini masaya davet ettirmek için bütün marifetini sergiliyordu. Sonunda hatunun masasına kendini davet ettirmeyi başarır. Eleman "Buraya sık gelirmisin ..." der. Hatun "genelde" der. (bu arada hatun sabahtan beri burgerde yiyor). Burger King fast food olduğu için yedikten sonra fazla oturmazlar. Eleman kavhe içmeye davet eder. Segafredo'da cafe macchiato içerek sohbet ederler. Sohbetten sonra hatun eve gitmek için taksiye biner. Şimdi bir background müziği iyi gider örneğin The Righteous Brothers - Unchained Melody (ghost filminden) Elemanda yolda yüzünde gülümseme ifadesi ile yürür. Hatun taksinin arka koltuğudan kafası cama yaslanmış elemanı düşünerek evine gidiyordur.

    Hobiniz kitap okumak olmasın. Kitap okumak için kendinize zaman yaratın. Bunlar bir çok türden olursa daha fazla faydası olacaktır. Karakterlerin, mekanların ve olayların nasıl geliştiğini canlandırmanıza yardımcı olacaktır. Örnegin Stephen King roman yazarıdır. Ama yazdığı romanlar film olur. Hatta çizgi romanlar bile film olur. Birde esinlenme denilen bir olay var örneğin Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi isimli romandan esinlenilerek melissa p. filmi çekilmiştir. Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi isimli kitabı okuyanlar filmin direk adult olacağını düşünebilirler oysa ki yönetmen romana sadık kalarak oyuncuyuda teşhir etmeden o sahneleri çok güzel izleyiciye aktarmış. Kitabı ve filmi izlemiş olanlar için daha başka bir örnek vereceğim. Bizim hatunla elemana geri dönelim. Aradan biraz zaman geçti eleman hatunu evde yemeğe davet etti (yemeği ucuza getirecek ev yemeği adı altında). Hatun akşam yemeğe geldi. Sade bir evdi. İçerde loş bir ışık vardı. Pencerenin yanında duran abajur yemek masasını aydınlatıyordu. Yemek masası beyaz ipek kumaşla örtülmüş masada bir mum yanıyordu. Kısık sesle hafif bir yemek müziği çalıyordu (yok Ümit Besen değil SUE ASTON). Eleman nazikçe yemek masasına davet etti. Yemeğe geçtiler. (bacgroundda SECRET GARDEN - SOLO VIOLIN çalıyorhttp://www.youtube.com/watch?v=VOhjTpeQhXs ) Yemek yerken sohbet ediyor birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardır. Yemekten sonra eleman Wind Chill DVD'sini DVD'ye takar televiyonda izlemeye başlarlar. (Korku olsun ki hatun korkup eve gidemesin tabi romantikte olmalı.) saat ilerlemiştir. Elemanda kalır. Sabah hatun yataktak çıkacak lavaboya gidecek lavabodan dönecek elemanın yanağına bir öpücük kondurarak uyandıracak. Bu kısım yönetmene kalmış bir durum. Hatun yataktan gecelikle çıkarak labavoya gidebilir. Hatun iç çamaşırlarıyla lavaboya gidebilir, hatun yataktan çıplak çıkar üstüne gecelik giyerek lavaboya gidebilir. Eğer bu fransız bir yönetmen ise hatun çıplak çıkar üstüne gecelik almaz lavaboya gider gelir elemanın yanağına öpücük kondurur. Eğer gecelik var ise hatunun uyanma sahnesinden sonra ki yataktan çıkma sahnesi ile elemanı öptüğü kadar olan kısmı kesiyoruz ve seyirci elemanın evinde bayan geceliğinin ne işi var ? Yoksa hatun gecelikle mi gitmiş ? gibi sorulara maruz bırakmıyoruz. Bu arada hatun yataktan iç çamaşırı ile çıkar elemanın siyah sabahlığını giyer. Lavaboya gider sonra döndüğünde elemanın yanına öpücük kondurarak uyandırır.

    Tasarım programarı ile ilgilenin. Bunlar yaratıcılığınızı körükler, aklınızdan geçeni yapmanızı sağlar. Örneğin: Eleman ile hatun sabah kahvaltısı için Burger Kinge gitmek için dışarı çıkarlar. Sonbahar havasının soğukluğu onların yürüyerek gitmesi izin vermez ve taksiye binerler bir anda taksinin camlarına beyaz kar taneleri düşmeye başlar. Kar tanelarini 3D Studio Max'in particle sistem aracı ile yaparız daha sonra renk ayarlarını yaparak gerçi olmasını sağlarız. Örneğin:http://www.youtube.com/watch?v=X4Gymyuk-Tw Photoshopta yapılan karakalem örneği:http://www.youtube.com/watch?v=8K_NQe57C-k bu örnek bilgisayara bağlanan çizim tableti ve kalemi ile yapılsada mouse'lede yapılır. Sadece daha fazla uğraş ve zaman ister veya ben elimle sadece çöp adam çizebildiğim için Poser programı ile yapar Photoshopta düzenlerdim. :) (Zoru başarırız imkansız biraz zaman alır.)

    Sponsorları anladığınızı, hatunun neden burger kingte 2 öğün yediğini tahmin ediyorsunuzdur. Malum bütçe meselesi. :)
    Devamı olursa bunları evlendirir. Düğün çekimini anlatırım. :)

    Kamera temelde seri fotoğraf çeken bir fotoğraf makinasıdır. Kamera ve fotoğrafçılık tekniklerini okumanızın montajda çok faydası olduğunu göreceksiniz.

    Kendinizi geliştirmek için tanıdıklarınızın kamera ile çektiklerini DVD'ye siz basın.
    Teyzemin oğlu bir tanıdığına çekim yapmış. Bana kamerayı arada yan çevirdiğini görüntüleri düzeltip düzeltemeyeceğimi sordu. Düzeltebileceğimi söyleyerek aldım. Önce burayı sonra burayı bu kadar süre çekerim gibi kafasında bir plan oluşturmamış. Aklına geldiği gibi çekmiş. Yakın plan portre çekim yapması gereken yerleri uzaktan çekmiş. Kamerayı arada değil sık sık yan çevirmiş. Avid Liquid ile hepsini düzelttip renk ve ışık ayarlarını yaparak DVD'ye yaktım. DVD'yi çok beğenip pişmaniye göndermişlerdi. Kameraman hata yapabilir, kurgucu hatta yapabilir, hatta ikiside hata yapabilir ama bu sizinde hata yapacağınız anlamına gelmez.

    Türk televizyon kanallarından ve sinemasından uzak durun. Hatta en başta dizilerden. 40 dakika reklam 10 dakika dizi izlersiniz (Ablamın dizi izlerken odama giriş çıkışlarından bu hesabı yaptım). Dizilerin tek konusu kimin kimi kiminle aldattığıdır (arkadaşımın evinde televizyon dizilerden bir tanesinde bir dişinin yanında ki adamı gösterip "bu adamla kocasını aldatıyor, kocasıda aldattığı adamın kardeşi ile onu aldatıyor, kardeşide ablasının kocasına aşık vs..." gibi bir cümle kurmuştu. Hemen aklıma Cem Yılmaz'ın Gora filmi geldi ahçı bahçıvana, bahçıvan şoföre, şöfer uşağa sonra hepsi uşağahttp://www.youtube.com/watch?v=JQQXRra4rd4 ). Efektleri sizin evde yapacağınız kadar basit olup, yaptığınızda kendinizi başarılı hissedersiniz. (Selena isimli diziyi nerede gördüğümü hatırlamıyorum yalnız "koca kanal böyle efekt için mi prodüksiyon şirketine para vermiş" diye aklımdan geçirdiğimi hatırlıyorum. İsterseniz buyrun ev yapımları:http://www.youtube.com/watch?v=trfO0cWxGWQ&feature=channel_pagehttp://www.youtube.com/watch?v=oGkdt8yXd2o ). Herkesin bir birine kötü kötü baktığı silahı ve kavgası bol filmlerdir (Ablam izlerken adamın biri kötü kötü bakıyordu. Beni gülme tuttu. Ayrıca toplumdaki herkesin ebleh olduğunu düşünerek bilinçlendirme misyonunda bulunurlar (Babaannem Çiçek Taksiyi izlerken kurban bayramınde etlerin bağışalanacağı yerleri sayıyorlardı). Sinemalarımızda pek farkı değil. Recep İvedik yurt dışında gösterime girse izleyici Türk erkeği belgesi zanneder (Bir arkadaşım filmden etkilenmiş Recep İvedik taklitini bana yapınca benden şöyle bir cümle duydu “sen zeki bir insansın zekanı neden kendini aptal göstermek için kullanıyorsun ?” bu cümlem sayesinde onun beyaz perdede oyanayan film olduğunu anlamış oldu.) Bizim salya sümük izlediklerimiz yurt dışında bir kişiyi ağlatamaz. Magazin programı gördüğünüz yerden kaçın ! “Kaçın” diyorum zira “.... kişi tereyağıdan kıl çeker gibi kurtulmuş” gibi bir cümle duyar ekrana bakarsanızı tabağa konulmuş bitkisel yağ (Sana'da derler) görürsünüz. O kurguyu yapanı deyimleri öğrenmesi için tekrar ilkokula göndermek istersiniz. Reklamlar doğru mesajı vermekten yoksunlar (Ben bunu “Turkcell'in tavuğa sorun size tarifenizi söylesin” reklamı ile iyice anladım. Ne yani kuş kadar beynim yok mu benim ?). Beynizi böyle yapımlar körelterek yaratıcılığınızı kaybetmenize sebep olurlar. Daima global düşünün. En uzak kıtadaki adamın çektiği youtube kadar yakınızda.

    Amacım herkesin anlayabileceği şekilde örnekler ile anlatmaya çalışmaktı.

    Kolay gelsin.




  • Herkesin cevaplarını kopyalamadım. İsterseniz bu başlıktan devam edelim. Faydalı ve bilgilendirici mesajlar var, isteyen buraya da kopi-past yapabilir.
  • merhaba arkadaşlar,
    Kameralarımız genelde 50i (interlaced) olarak çekim yapıyor.Bir de 25p (progressive)çeken kameralar var.Hatta bazı Canon kamerlarda 24p sinematik çekim modu mevcut.(Sinema filmleri saniyede 24 kare oluyormuş).Kameradan bilgisayara aktarılan görüntüler bilgisayarda oynatılırken ister avi olsun ister HDV olsun,özellikle sahnedeki hareketlerle artan ince çizgilenmeler görülüyor.İnterlaced nedeniyle olan bu durumu eski SD avilerde Adobe premierede deinterlace yaparak giderebiliyordum.HDV için ise kayıt seçenekleri çok daha farklı. Herneyse...

    Şimdi HD. videolara(HDV) yeni geçtiğim için sormak istediğim şu:

    Bu Deinterlace imkanı çeşitli yazılımlarda da var.Mesela Canopus Procoder3 marifetiyle HDV-m2ts videolar,mpeg2 ,WMV yada Avi şeklinde progressiv olarak render edilebiliyor.Böylece bu çizgilenmeler ortadan kalkıyor.Gayet temiz net bir görüntü oluşuyor.Tabii çıkış filmini genelde 25p şeklinde yapıyoruz.Yani videoyu progressive hale getiriyoruz.Şimdi biz bu videoları aynı programda 25p değilde 24p seçeneğinde kaydetsek(canopusta var mesela bu imkan.24p cinema movie diyor) Canonlardaki 24p çekimini yakalamış olur muyuz?İşte bunu öğrenmek istiyorum
    Diğer bir deyişle 24p çeken bir makine elzem midir? Yoksa bu 24p çekimin bilmediğimiz başka faziletleri var mıdır?. Görüntü kalitesi üzerinde,ışık duyarlığı,renkler üzerinde etkisi var mıdır?


    24p çok hızlı sahnelerin,hareketli ortamın çekimi için uygun olmayan bir mod olarak biliyorum.Shutter hızı nispeten düşük oluyor bu modda.Şimdi ben kameramla düşük shutter hızında mesela 50 mesela 25 hızında çeksem ve sonra bunu 24p haline getirsem aynı kapıya çıkımış olur mu? Aslına bakarsanız ben bunları seyrederken arada çok fark göremiyorum.Başkaları görüyor olmalı ki özellikle "24p diye" çekip koyuyor bazı videoları.

    Herhalde bu yabancılar NTSC yüzünden 60i kullandıkları için 24p ile 60i arasnda çok fark oluyor biz 50i kullandığımız için bizde o kadar fark hissedilmiyor diye düşünüyorum.Açıkçası 24p olarak koydukları videolarla 25p ya da 50i olarak konulan videolar arasında pek fark hissetmiyorum ben.Kamerayı TVye bağlayıp çekimi doğrudan 24p izlemek ya da bilgisaya aktarıp hiç bir işlem yapmadan doğrudan 24p seyretmek dışında bir avantajı var mıdır 24p çeken kameranın?

    Amma da uzun sordum.Kusura bakmayın!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi LokmanHekim -- 30 Aralık 2008; 10:13:11 >




  • 24p çekmenin esprisi elde edeceğiniz sonuç film yapılacaksa önem taşıyor. dediğiniz gibi sinema filmi saniyede 24 kare akıyor. Ancak işin video işleme kısmında 24 kareyi montajlamak zor. PAL çalışılan bizim gibi ülkeler buna karşılık 25p çekiyor ve onu montajlıyor. Sonuç film olarak basılmayacaksa 24p çekmek anlamsız. 24p nin pal karşılığı 25p'dir. deinterlace edip progressif yapılan bir çekim direk progressife göre büyük kayıp demektir. şimdiki çoğu profesyonel kamera 25p kayıt edebilmektedir. diziler, reklamlar, klipler vs genelde 25p çekilip öyle montajlanır. umarım yardımcı olabilmişimdir.
  • Yani 50i çekilip 25p haline dönüştürülen videoda kayıp meydana geliyor.Hem de büyük kayıp demişsiniz.Kayıp olmaması için videonun baştan 25p olarak çekilmesi gerekiyor.Bu da benim için 25p çeken bir kameranın önemli olduğu anlamına geliyor.Consumer sınıftan bir kamera olarak mesela canonhv30 bana istediğim 25p görüntüyü verebilir sanırım.Yardımınız için teşekkürler. :)
  • Bir yerlerde rastlamıştım!
    "Üretilmiş bu video Avrupa Yayın Birliği'nin (EBU) kriterlerine uygundur" gibi bir ibare!
    Bunlar tam olarak nedir, nerden bulunurlar?

    Mesela renk düzeltici ile ilgilenen kişi, bu renkleri düzeltirken, kafasına, zevkine, sezgilerine göre mi düzeltiyor renkleri yoksa EBU'nun kritelerini de göz önüne mi alıyor? (Aslında kapsayıp kapsamadığından da emin değilim ya!)
    Mesela mavi dediğin illa şu şu değerde olacak gibi birşey varmı?

    Diyelim bu kriterle uymadan bişiler ürettik o zaman bu üretilenler yayımlanmaya uygun mu bulunmuyor?
    Ya da yayımlanırsa bir yamukluğu, problemi falan mı oluyor?

    Aslında bir de bu sitede, kolay bir yerde, bir renk düzeltici arkadaş olsa da biz de çektiklerimizi vimeo falan bir yerlere yüklesek, o da bakıp bakıp
    "iflah olmaz, çok berbat" ya da
    "harika, düzeltmeye bile gerek yok" gibi yorumlarda bulunsa!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: MIND GAMES

    O zaman;

    Yatay montaj ne? Dikey montaj ne?
    Sony Vegas'ta bir şeyler yapmaya çalışırken, timeline da herşey yatay yatay giderken, diyelim bir yerlerde bir veya bir kaç alt satır açıyorum!
    Diyelim chroma key özelliğiyle bir yere dolunay ekliyorum!!!
    O zaman dikey montaj'a da mı başlamış oluyorum??

    Dikey montaj bu kadar basit bir şey mi yoksa daha karmaşık bir olay mı???

    Yatay yada dikey montaj diye bir şey yoktur.
    Analog yada non lineer montaj vardır.
    Bizleri ilgilendiren non lineer montajdır.Yani doğrusal olmayan.Time Line da görüntüler cut montaj yada aralara transition geçiş efektleri uygulatarak..
    Yada chroma key işlemleri vb. işlerde ayrı ayrı Layer (katman) açarak ilerler.
  • Mind Games
    TV yayıncılığı için çekim yaparken, "doğru ışıklandırma" nedir? Böyle bir kavram var mı?
    Doğru ışıklandırma diye bir kavram var muhakkak.Yalnız sinema ve TV aydınlatması birbirinden farklıdır.
    Sinemada senaryoya göre bir aydınlatma yapılır.Genelde filmin türüne göre değişir. Dikkatli bakarsanız korku yada komedi filmlerinin aydınlatması ve rengi farklıdır.
    TV de ise işler değişir burada objede ve sahnede flat keskin ve net bir aydınlatma sağlanmalıdır.Bazı istisnalar dışında dramatik ışıklandırma yapılmaz.

    Video Kameraların teknik yapısından dolayı pozometreler video kameralarda pek tercih edilen aletler değildir. Doğru değerler alamazsınız. Daha çok sinema filmlerinde kullanılır.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.