Şimdi Ara

Prince of Persia: Warrior Within

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
0
Favori
419
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Prens kanla kaplanmış kılıcını savurarak önündeki 4 Raider'dan birinin kafasını vücudundan ayırdı. Diğer 3 Raider yavaşça etrafını sararken, öfkeyle haykırdı. "Benim bundan daha önemli işlerim var! Sizin gibi gereksiz yaratıklarla vakit kaybedemem!" Raider'lardan birinin üstünden sıçrayarak arkasına geçti ve Raider'ı yakaladığı gibi kılıcını elinden çekip alarak sırtına gömdü. Sonra kılıcı Raider'ın sırtından kurtararak kafasını da uçurdu. Diğer iki Raider'ı da öldürdüğünde, göğsündeki amulet'in kumlarını emmesi için bekledi. Ancak anlaşılan beklemekle akıllılık yapmamıştı. Koca bir darbe duvarı sarstı. Hemen arkasından bir tane daha! Duvar yıkılıp Dahaka ortaya çıktığında, Prens hayretle gözlerini açtı. "Zamanın Kumları'nın yaratılmasına engel oldum... Sen nasıl..." Anlaşılan, Prens Zamanı'nın Kumları'nın akmasına engel olamamıştı...

    Yo, yanlış yere gelmediniz, film falan incelemiyorum, yukarıdaki olayların hepsi Prince of Persia Warrior Within'de görebileceğiniz sahneler. "Sinematik oyun" kavramı gerçekten de kendini aştı artık göreceğiniz gibi.

    Sands of Time'ın yarattığı gümbürtünün üzerinden çok da zaman geçmeden duyurulan, devam oyunu Warrior Within'i uzun süredir bekliyorduk. Ki oyun çıkmadan kısa süre önce internet ortamına düşen demosunu oynayınca, oyun için daha da iştahlanmıştık. Ve işte, sonunda Prince of Persia: Warrior Within geldi, hemen aldık, oynadık, iki sonuyla birden bitirdik... Bitirdik ama, Sands of Time daki tadı yakalayabildik mi bakalım...

    Öncelikle konuya değinelim. İlk oyunda bildiğiniz gibi, önce Dagger of Time'ı, yani Zaman Hançeri'ni çalmış, sonra da hançerin peşinde olan Vezir'in de verdiği gazla Dagger of Time'ı kullanarak Zamanın Kumları'nı (Sands of Time) serbest bırakıp, koca saraydaki üç kişi hariç herkesin kum yaratıklarına dönmesine şahit olmuş ve saraydan canlı bir şekilde kurtulmaya çalışmıştık. Bu üç kişiden Prens'imiz Dagger of Time'ın, Farah Amulet of Time'ın, Vezir ise yaptığı koruma büyüsünün sayesinde kurtulmuştu. Oyunun sonunda ise, zamanı geriye alarak Zamanın Kumları'nın açılmasını önlemiş, sonra da hançerin peşindeki Vezir'i öldürmüş ve hançeri Farah'a geri vermiştik (Farah öldükten sonra Prens'in amuleti yürüttüğü de gözümüzden kaçmadı bu arada tabii.)

    İlk oyundaki bu olayların sonucunda, zamanda açtığımız çatlak, Dahaka adındaki bir yaratığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Dahaka sürekli Prens'i kovalamaya başlayınca, Prens buna bir çözüm aramaya başlıyor. "The Old Man" isimli kahini bulmak üzere Babil'e giden Prens, Dahaka adlı yaratığın kendisini takip etme nedenini ve asla durdurulamayacağını öğreniyor. The Old Man oyun piyasaya çıkmadan önce her trailerda bangır bangır duyurulan "You cannot change your fate, no man can... You will die!" şeklindeki öğüdü sarfetse de, Prens ona kulak asmayarak varlığını öğrenmiş olduğu Island of Time'a doğru yola çıkıyor.

    Ve işte biz de bu noktada olaya karışıyoruz. Demodan aşina olduğumuz gemi baskını sahnesiyle direkt olarak aksiyona giriyoruz. Demoyu uzun süre oynadıktan sonra gözüme ilk çarpan şey, grafiklerin demodan sonra biraz daha güzelleştiği oldu. Çok rahat farkedilecek bir değişim olmasa da, yine de göze çarpıyor. Onun dışında demodaki buglara da (bizim tayfanın yerdeki cesetlerinin kıpırdanıp durması gibi) rastlamamanın verdiği sevinçle kendimi oyuna kaptırınca, oyunun daha da bir zorlaşmış olduğunu da farkettim. (Gerçi ben zaten Hard'da oynamıştım..)



    Oyun kesinlikle Sands of Time'a göre çok daha zorlaşmış. Ama bu zorluk sizi sinir sahibi değil, hırs sahibi yapıyor genellikle. Tabii bazı yerlerde sinirlerinizin bozulduğu da oluyor, fakat genel denge oldukça iyi sağlanmış. Shahdee'yle olan ilk dövüşümüzün ardından gemimiz denizin dibini boylayınca, kendimizi bir sonraki bölümde, Island of Time'ın kumsalında kargalarla yakın temasta buluyoruz. Kargaları kovaladıktan sonra (sahile korkuluk Dahaka'yı falan dikse miydik aslında?) kılıçlarımızın yerinde olmadığını farkedince, bir süre için bir tahta parçasıyla idare ediyoruz. Çok güçlü olmasa da bir süre için bizi idare ediyor. Zaten çok geçmeden Spider Sword'e kavuşunca da rahatlıyorsunuz. İlk oyunda olduğu gibi, yine oyunda ilerledikçe daha güçlü kılıçlara kavuşuyoruz.

    Bu kılıçlar hem şekil şemal olarak, hem de güç olarak oldukça hoş tasarlanmışlar. Hele ki oyunun sonlarında yanınızdan ayırmayacağınız (Water Sword'u almazsanız tabi) Scorpion Sword, gördüğünüz çatlak duvarları kırabilecek kadar güçlü. Silahlara şöyle bir girmişken; oyunun en meşhur olayı olan çift silah olayına da değinelim. Bildiğiniz gibi artık oyunda tek ya da çift kılıçla dövüşe girebiliyoruz. Ki zaten oyunun oynanışını tamamen değiştiren bu yenilik, oyundaki silah sayısını da göz önünde bulundurursak tam kıvamında olmuş. Main Sword olayınız sabit iken ve oyun içerisinde az önce değindiğim gibi ilerledikçe kendiliğinden değişirken, diğer elimize öldürdüğümüz düşmanlardan istediğimiz silahı almakta özgürüz.

    Silahların çeşitleri oldukça fazla; kılıçlar, baltalar, hançerler, gürzler... Ve bu grupların her birinin altında onlarca farklı silah çeşidi. Ve bunların özellikleri de birbirinden farklı farklı. Örneğin baltalar yavaş ama vurdu mu sağlam hasar verirken, hançerler çok daha hızlı, ama nispeten daha az hasar veriyor. Gerçekten de oyunun dövüş sistemi, yapımcıların oyun çıkmadan önce öve öve bitiremediği kadar güzel. Silah seçimi, çevreden yararlanış tarzınız, Prens'in yapabildiği kombolar, Time Powers... Bunların hepsi, oyun boyunca dövüşlerden sıkılmamanızı sağlıyor.

    Time Powers dedim az önce değil mi? Sands of Time'ın bu kadar beğenilmesinin altında içerdiği orjinal fikirlerin büyük payı vardı tartışmasız. Mesela, daha önce hiçbir oyunda görülmemiş Rewind, yani zamanı geriye sarma özelliği oyunun en orjinal fikriydi. Rewind ve daha da fazlası, Warrior Within'de bize yine eşlik ediyor. Tabii "Ya bu herif hançeri Farah'a geri verdi, nasıl zamanı geriye alacak şimdi?" diyenler için, Farah'ın amuletinin Prens'in göğsünde ikamet etmekte olduğunu hatırlattıktan sonra, diğer Time Power'lara değinelim hemen. Oyunun başında hiçbir Time Power'a sahip değiliz, hatta Rewind'a bile! Lakin, oyunda ilerledikçe yeni güçlere yavaş yavaş sahip oluyoruz. Eye of the Storm, Ravages of Time, Rewind gibi güçler işin içine girince, oyunun sunduğu çeşitlilik iyice artıyor. Bu da az önce de dediğim gibi oyundaki dövüşleri tadına doyulmaz yapıyor.

    Dövüşleri bu kadar iyi yapan bir unsur da, düşmanlarımızın kafa, kol, bacak gibi uzuvlarının havada uçuşması. (ben Half-Life 2 yazısında da böyleydim, millet gerçekten psikopat olduğumu sanacak. Yok arkadaşlar ben sadece oyun oynarken böyleyim, korkmayın... Kaçmanıza gerek yok, sakinleşerek yazıyı okumaya devam edin lütfen) Zaten oyunun geneline hakim karamsar ve karanlık atmosfer, biraz da bunu gerektiriyor. Sonuçta bu sefer karşımızdaki Sands of Time'daki o yeni yetme Prens değil... Yaşadıklarıyla olgunlaşıp, acımasız bir dövüşçü haline gelmiş, hayatta kalmak için karşısındaki herkesi gözünü kırpmadan öldürebilecek bir Prens. Böyle olunca da, oyunda oluk oluk kan akması, kafaların kolların havada uçuşması pek anormal değil. Tabii böyle olunca oyunda 16 yaş ve üzeri için uygun görülüyor. Tabii Türkiye sınırları içerisinde buna uyan olacağını sanmıyorum, yine de yaşı küçük olanlar oyundaki kan efektlerini kapatırsa, onlar için daha iyi olacaktır kanımca...

    Oyun ağırlıklı olarak aksiyondan oluşsa da, tam aksiyondan sıkıldığınız sırada karşınıza çıkan bulmacalarla sizi sıkıntıdan kurtarıyor. Aksiyon-bulmaca olayı çok iyi dengelenmiş, yapımcıları bu konuda tebrik etmek lazım. Bulmacalar da genelde basit mantıkta ilerlese de, ince noktaları görmek için kafanızı da yormanızı gerektiriyor sık sık.



    Oyunun bir ilginç özelliği de, ara ara Zaman Portallarından geçerek geçmişe dönmemiz. Şimdiki zamanda kırık dökük, sarmaşıkların bürüdüğü terkedilmiş yerler, geçmişe döndüğümüzde cıvıl cıvıl Raider kaynıyor ve sağlam, müthiş bir mimari güzellikle karşımıza çıkıyor. Genelde zaman değiştirme olayı, Dahaka'nın bizi kovalamasının ardından gerçekleşse de, çıkış yolu bulamadığımız zamanlarda da sık sık zaman değiştirme olayına giriyoruz. Böylece, şimdiki zamanda kırılmış, ulaşılması mümkün olmayan bir yere geçmişte ulaşarak yolumuza devam ediyoruz. Tabi bu zekice bir numara. Yapımcıları yeni mekan tasarımından kurtarıyor ne de olsa. Üzerinde çok fazla oynamadan aynı mekanı bir kez daha önümüze sürüyorlar. Eğer bunu yaparken çok iyi kurgulamamış olsaydılar, bu oyunu sıkıcılığa yöneltebilirdi. Ama öyle iyi kurgulanmışlar ki, kesinlikle sıkmak yerine sizi daha da çok oyuna bağlıyor.

    Ama şüphesiz oyuncuyu oyuna en çok bağlayan unsurların başında oyunun hikayesi geliyor. Hikaye o kadar dinamik yapıda, o kadar iyi hazırlanmış ki, tam "hah, bitti oyun" derken gelişen olaylar sonucunda aslında oyunun daha yeni yeni ısındığının farkına varıyorsunuz. Sürekli olarak Prens'in Dahaka'dan kaçışı, Zamanın Kumları'nın yaratılışını engelleme çabasını, fakat yanlışlıkla kumların yaratılmasına neden olunca bunu düzeltebilmenin yolunu araması... Ve bunu yaparken de sürekli süpriz olaylarla temposunu düşürmemesi gerçekten inanılmaz... Sürekli olarak "acaba Prens ölecek mi? Dahaka'dan kurtulmayı becerebilecek mi?" şeklinde sorular kafanızı kurcalıyor ve bitirip oyunun son videosunu izlemeden bırakamıyorsunuz. Hoş, bitirdikten sonra da bırakamayıp, diğer sonu da izlemek için zorluyorsunuz bu sefer de kendinizi...

    Oyunun senaryosu gerçekten mükemmel bir kurguya sahip ve adeta bir filmi yaşıyormuşsunuz hissine kapılmanız hiç de zor değil oynarken. Bu arada, ikide bir karşınıza çıkıp duran siyah yaratığa, yani "Sandwraith"e özellikle dikkat edin, oyunun hikayesini açık edecek değilim ama, ufak bir ipucu göz çıkarmaz heralde... ;)

    Dahaka diyorum sürekli, nedir bu Dahaka, biraz daha ayrıntıya girelim. Dahaka, Empress of Time tarafından yaratılmış, kesinlikle durdurulamaz (ama biz durdurduk?), inanılmaz güçlü bir yaratık. Zamanın akışını bozan kişiyi bulup öldürme görevine sahip. Biz Sands of Time'da zamanda çatlak açtığımızda, Dahaka'yı kendi üstümüze çekmiş oluyoruz tabii farkında olmadan. Böylece Dahaka bizi kovalamaya, yakalayıp yoketmek için uğraşmaya başlıyor. Oyun boyunca da sık sık karşımıza çıkıyor zaten kendisi, ve emin olun Dahaka'dan kaçmaya çalıştığınız bölümler kesinlikle oyunun en zevkli yerlerini oluşturuyor. En ufak hatanız ya bir yerlerden düşüp ölmenize ya da Dahaka tarafından yakalanmanıza neden olacağı için kesintiz bir şekilde ordan oraya zıplayıp, akrobasi yaparak kaçıyorsunuz. Durup nefeslenme gibi bir şansınız yok, çünkü 1-2 saniyelik bir gecikme bile Dahaka'nın eline düşmeniz anlamına gelebiliyor. Ancak önünden sular akan bir yer bulduğunuzda durup dinlenebilirsiniz. Çünkü Dahaka'ya zarar verebilen tek şey su. (Oyunun sonunda Water Sword'u da o yüzden bize veriyorlar herhalde) Bu durumda Dahaka peşinizden ayrılıyor, fakat daha sonra ilk fırsatta tekrar geliyor tabii...

    Ve ilk oyunda da bizi mest eden, ikinci oyunda kendi adıma en merakla beklediğim şeylerden biri olan; oyunun müzikleri... İlk oyunda rock ve arap ezgileri taşıyan müzik, oyunun karanlık ve kanlı atmosferiyle birlikte daha da sert bir havaya bürünmüş. Bürünmüş ve de çok iyi etmiş açıkçası, oyunu oynarken gaza getirmesi bir yana, bana tam bir müzik ziyafeti yaşattı. Eğer imkanınız varsa mutlaka bir yerlerden bulup çekmenizi tavsiye ederim, zira ben şu an bu yazıyı yazarken dahi dinliyorum oyunun müziklerini...

    Dahaka, Empress of Time, Zamanın Kumları, Maharajah diye koşuşturup dururken sonunda oyunu bitirdiğinizde bir de bakıyorsunuz ki, oyun 20-25 saat gibi bir sürenizi çalıvermiş. Bitti mi sanıyorsunuz? Tabi ki hayır, bir 20-25 saatinizi daha çalacak... Bulunması gereken 9 Life Upgrade, gizli silahlar, Artwork'ler vb şeylerle oyun bitirdikten sonra da yakanızı bırakmayacak, herşeyi görene kadar inat edip tekrar tekrar oynayacaksınız...

    Sands of Time, gerçekten mükemmel bir oyundu. Warrior Within ise, ondan daha da mükemmel bir oyun olmuş. Sands of Time'ın zaten iyi olan herşeyinin üstüne birşeyler daha ekleyerek unutulmaz bir macera yaşatıyor bize. Eh, ne diyelim, şimdiden Prince of Persia 3'ü beklemeye başlayalım biz... (amanın ne dedim ben...) İlk iki oyunu oynamayanlar ise, kaçırdıklarına üzülsünler... Zira, gerçekten de çok büyük bir kayıp bu onlar için...







  • bu ne abi!?
    neden copy-paste yaptın!
    merlinin kazanında vardı bu!

    ya da ne anlatmaya çalıştın!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Basar -- 22 Ocak 2005, 16:26:14 >
  • Abi bu ne şimdi? Ben bunu trgamer'da görmüştüm galiba. Niye böyle bir yapmış ki bu. Yani ne anlatmaya çalıştığını yazsaydı daha iyi olurdu değil mi?
  • mrb arkadaşlar Prince of Persia: Warrior Within de yine bir bölümde takıldım bana yardımcı olurmusunuz?????
    scorpıon kılıcını aldıktan sonra kum saatinin olduğu yeri geçtikten sonra duvarlarda bir sürü basılması gereken düğmelerin bulunduğu yere geldim... burada düğmelere bastıktan sonra duvaralardan balkon şeklinde demirler çıkıyor önların üzerinden ilerliyorsun bu düğmelerden biriinde takıldım... ince duvarın üstünde yürüdükten sonra düğme biraz içeride kalıyor.. akarşı duvara atlayarak düğmeye basıyorum ama daha sonra geri atladığımda o balkon gibi şeye yetiişmiyor.. buradan nasıl geçtiniz??? yetişmiyor dediğimde zaman açısından değil atlama mesafesi kısa geliyor...... bana yardımcı olursanız sevinirim.....
  • Bak burda da var. Bir daha yardıma ihtiyacın olduğunda bana mail atabilirsin. Mailim: Met_10@superposta.com ve ya Met_10@mynet.com . Okey?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Met_10

    Bak burda da var. Bir daha yardıma ihtiyacın olduğunda bana mail atabilirsin. Mailim: Met_10@superposta.com ve ya Met_10@mynet.com . Okey?


    bu adam kafayi siyirmis oyunla!

    EGE SIYRILMIS




  • beyler bişey sorcam yazıyı okumadım ama Prince Of Persia nın öyküsünü kısaca yazarmısınız merak ettim
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    beyler bişey sorcam yazıyı okumadım ama Prince Of Persia nın öyküsünü kısaca yazarmısınız merak ettim

    Sands of Time'mı mı Warrior Within'ini mi yoksa ikisini birden mi?
  • ne var ne yok hatta 2D deykenkinin bile varsa
  • bu ne ya
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kabuto

    bu ne ya


    ney ne kardeş???Yukarda kbişeler yazıyo ama bende okumadım
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    quote:

    Orjinalden alıntı: kabuto

    bu ne ya


    ney ne kardeş???Yukarda kbişeler yazıyo ama bende okumadım

    Ya arkadaş PoP'un hikayesini sormuş. Ben de anlatıyorum. Buraları dikkatli okuyun.Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir prens varmış. Bir de vezir. Tabii Farah'ı da unutmamak lazım. Sonra benim anladığım kadarıyla savaş çıkmış. Prensin babası komutan. Savaşı prensin babası kazanmış ve Sands of Time denilen (zamanın kumları) kum saatini savaş sonunda vezir almış ve kırala götürmüş.Ve vezir demiş ki prense sen de gidip The dagger of time'ı (zamanın hançeri) çalacaksın. Prens de daha çocuk. Ne bilsin başına onca şey geleceğini. Gitmiş çalmış ve getirmiş Dagger'ı. Sonra kum saatini krala göstermişler. Vezir demiş ki prense git batır o Hançeri Kum saatine. Sonra Prens de iyi bir şey olacağını sanıp batırmış hançeri. Ama hiç öyle olmamış. Vezir bir büyü yapmış ve kendini zamanın kumlarının efendisi ilan etmiş. Zamanın kumları etrafa saçılınca kuma deyen yaratık oluyormuş. (vezir, farah ve Prens hariç) Sonra ilk oyunda prens yaptığı bu hatayı düzeltmeye çalışıyor.Ve oyunun sonunda Farah ölünce Kum saatinin tepesine çıkıp dagger'ı tekrar batırıyor ve bütün her şeyi geri alıyor. Sonra Farah'ın yanına gidip olanları anlatıyor ve dagger'ı ona veriyor.(savaş daha başlamamış burada). Sonra ise tam bunlar konuşur iken vezir geliyor ve dagger'ı istiyor. İşte biz de burada veziri öldürüp oyunu bitiriyoruz.

    İkinci oyunda ise prens ben her şeyi düzelttim oh be derken karşısına bir yaratık çıkıyor. Prens bundan kaçıyor. Sonra bir kahine gidiyor ve soruyor: Bu yaratık nerden çıktı yaw. Bak çok olamaya başladı. Yakında ayağımın altına alacam diyor ve kahin(the old man) buna olanları anlatıyor.Olanlar ise şunlar: Prensin zamanı geri almasından dolayı zamanda bir delik açılmış. Oyaratık ise (DAHAKA) zamanın koruyucusu imiş. Zamanda açtığımız delik yüzünden bizi cezalandırmaya gelmiş. Kahin bir de diyor ki sen öleceksin. Kaderini değiştiremezsin. Kimse kalmayacak.(No man can.) diyor. İşte oyun bu ya: prens te madem ölecem. Ölümü beklemeyeyim. Ben ölüme gideyim diyor ve adamlarını toplayıp atlıyor gemiye.Gidiyor zamanın kumlarının yapıldığı yere. Sonra dıgıdık dıgıdık giderken karşısına bir gemi çıkıyor ve prensin gemisine saldırıyor. İşte oyun da burda başlıyor. Bu oyunda bütün can gelişmelerini alırsan Water Sword(su kılıcı) diye bir kılıç alıyorsun. Ve oyunun iyi sonuna ulaşma imkanını buluyorsun.Sonlarını da sonra anlatırım. Elim yoruldu şimdi yazamayacam. Okey ?




  • Prens kanla kaplanmış kılıcını savurarak önündeki 4 Raider'dan birinin kafasını vücudundan ayırdı. Diğer 3 Raider yavaşça etrafını sararken, öfkeyle haykırdı. "Benim bundan daha önemli işlerim var! Sizin gibi gereksiz yaratıklarla vakit kaybedemem!" Raider'lardan birinin üstünden sıçrayarak arkasına geçti ve Raider'ı yakaladığı gibi kılıcını elinden çekip alarak sırtına gömdü. Sonra kılıcı Raider'ın sırtından kurtararak kafasını da uçurdu. Diğer iki Raider'ı da öldürdüğünde, göğsündeki amulet'in kumlarını emmesi için bekledi. Ancak anlaşılan beklemekle akıllılık yapmamıştı. Koca bir darbe duvarı sarstı. Hemen arkasından bir tane daha! Duvar yıkılıp Dahaka ortaya çıktığında, Prens hayretle gözlerini açtı. "Zamanın Kumları'nın yaratılmasına engel oldum... Sen nasıl..." Anlaşılan, Prens Zamanı'nın Kumları'nın akmasına engel olamamıştı...

    Yo, yanlış yere gelmediniz, film falan incelemiyorum, yukarıdaki olayların hepsi Prince of Persia Warrior Within'de görebileceğiniz sahneler. "Sinematik oyun" kavramı gerçekten de kendini aştı artık göreceğiniz gibi.

    Sands of Time'ın yarattığı gümbürtünün üzerinden çok da zaman geçmeden duyurulan, devam oyunu Warrior Within'i uzun süredir bekliyorduk. Ki oyun çıkmadan kısa süre önce internet ortamına düşen demosunu oynayınca, oyun için daha da iştahlanmıştık. Ve işte, sonunda Prince of Persia: Warrior Within geldi, hemen aldık, oynadık, iki sonuyla birden bitirdik... Bitirdik ama, Sands of Time daki tadı yakalayabildik mi bakalım...

    Öncelikle konuya değinelim. İlk oyunda bildiğiniz gibi, önce Dagger of Time'ı, yani Zaman Hançeri'ni çalmış, sonra da hançerin peşinde olan Vezir'in de verdiği gazla Dagger of Time'ı kullanarak Zamanın Kumları'nı (Sands of Time) serbest bırakıp, koca saraydaki üç kişi hariç herkesin kum yaratıklarına dönmesine şahit olmuş ve saraydan canlı bir şekilde kurtulmaya çalışmıştık. Bu üç kişiden Prens'imiz Dagger of Time'ın, Farah Amulet of Time'ın, Vezir ise yaptığı koruma büyüsünün sayesinde kurtulmuştu. Oyunun sonunda ise, zamanı geriye alarak Zamanın Kumları'nın açılmasını önlemiş, sonra da hançerin peşindeki Vezir'i öldürmüş ve hançeri Farah'a geri vermiştik (Farah öldükten sonra Prens'in amuleti yürüttüğü de gözümüzden kaçmadı bu arada tabii.)

    İlk oyundaki bu olayların sonucunda, zamanda açtığımız çatlak, Dahaka adındaki bir yaratığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Dahaka sürekli Prens'i kovalamaya başlayınca, Prens buna bir çözüm aramaya başlıyor. "The Old Man" isimli kahini bulmak üzere Babil'e giden Prens, Dahaka adlı yaratığın kendisini takip etme nedenini ve asla durdurulamayacağını öğreniyor. The Old Man oyun piyasaya çıkmadan önce her trailerda bangır bangır duyurulan "You cannot change your fate, no man can... You will die!" şeklindeki öğüdü sarfetse de, Prens ona kulak asmayarak varlığını öğrenmiş olduğu Island of Time'a doğru yola çıkıyor.

    Ve işte biz de bu noktada olaya karışıyoruz. Demodan aşina olduğumuz gemi baskını sahnesiyle direkt olarak aksiyona giriyoruz. Demoyu uzun süre oynadıktan sonra gözüme ilk çarpan şey, grafiklerin demodan sonra biraz daha güzelleştiği oldu. Çok rahat farkedilecek bir değişim olmasa da, yine de göze çarpıyor. Onun dışında demodaki buglara da (bizim tayfanın yerdeki cesetlerinin kıpırdanıp durması gibi) rastlamamanın verdiği sevinçle kendimi oyuna kaptırınca, oyunun daha da bir zorlaşmış olduğunu da farkettim. (Gerçi ben zaten Hard'da oynamıştım..)



    Oyun kesinlikle Sands of Time'a göre çok daha zorlaşmış. Ama bu zorluk sizi sinir sahibi değil, hırs sahibi yapıyor genellikle. Tabii bazı yerlerde sinirlerinizin bozulduğu da oluyor, fakat genel denge oldukça iyi sağlanmış. Shahdee'yle olan ilk dövüşümüzün ardından gemimiz denizin dibini boylayınca, kendimizi bir sonraki bölümde, Island of Time'ın kumsalında kargalarla yakın temasta buluyoruz. Kargaları kovaladıktan sonra (sahile korkuluk Dahaka'yı falan dikse miydik aslında?) kılıçlarımızın yerinde olmadığını farkedince, bir süre için bir tahta parçasıyla idare ediyoruz. Çok güçlü olmasa da bir süre için bizi idare ediyor. Zaten çok geçmeden Spider Sword'e kavuşunca da rahatlıyorsunuz. İlk oyunda olduğu gibi, yine oyunda ilerledikçe daha güçlü kılıçlara kavuşuyoruz.

    Bu kılıçlar hem şekil şemal olarak, hem de güç olarak oldukça hoş tasarlanmışlar. Hele ki oyunun sonlarında yanınızdan ayırmayacağınız (Water Sword'u almazsanız tabi) Scorpion Sword, gördüğünüz çatlak duvarları kırabilecek kadar güçlü. Silahlara şöyle bir girmişken; oyunun en meşhur olayı olan çift silah olayına da değinelim. Bildiğiniz gibi artık oyunda tek ya da çift kılıçla dövüşe girebiliyoruz. Ki zaten oyunun oynanışını tamamen değiştiren bu yenilik, oyundaki silah sayısını da göz önünde bulundurursak tam kıvamında olmuş. Main Sword olayınız sabit iken ve oyun içerisinde az önce değindiğim gibi ilerledikçe kendiliğinden değişirken, diğer elimize öldürdüğümüz düşmanlardan istediğimiz silahı almakta özgürüz.

    Silahların çeşitleri oldukça fazla; kılıçlar, baltalar, hançerler, gürzler... Ve bu grupların her birinin altında onlarca farklı silah çeşidi. Ve bunların özellikleri de birbirinden farklı farklı. Örneğin baltalar yavaş ama vurdu mu sağlam hasar verirken, hançerler çok daha hızlı, ama nispeten daha az hasar veriyor. Gerçekten de oyunun dövüş sistemi, yapımcıların oyun çıkmadan önce öve öve bitiremediği kadar güzel. Silah seçimi, çevreden yararlanış tarzınız, Prens'in yapabildiği kombolar, Time Powers... Bunların hepsi, oyun boyunca dövüşlerden sıkılmamanızı sağlıyor.

    Time Powers dedim az önce değil mi? Sands of Time'ın bu kadar beğenilmesinin altında içerdiği orjinal fikirlerin büyük payı vardı tartışmasız. Mesela, daha önce hiçbir oyunda görülmemiş Rewind, yani zamanı geriye sarma özelliği oyunun en orjinal fikriydi. Rewind ve daha da fazlası, Warrior Within'de bize yine eşlik ediyor. Tabii "Ya bu herif hançeri Farah'a geri verdi, nasıl zamanı geriye alacak şimdi?" diyenler için, Farah'ın amuletinin Prens'in göğsünde ikamet etmekte olduğunu hatırlattıktan sonra, diğer Time Power'lara değinelim hemen. Oyunun başında hiçbir Time Power'a sahip değiliz, hatta Rewind'a bile! Lakin, oyunda ilerledikçe yeni güçlere yavaş yavaş sahip oluyoruz. Eye of the Storm, Ravages of Time, Rewind gibi güçler işin içine girince, oyunun sunduğu çeşitlilik iyice artıyor. Bu da az önce de dediğim gibi oyundaki dövüşleri tadına doyulmaz yapıyor.

    Dövüşleri bu kadar iyi yapan bir unsur da, düşmanlarımızın kafa, kol, bacak gibi uzuvlarının havada uçuşması. (ben Half-Life 2 yazısında da böyleydim, millet gerçekten psikopat olduğumu sanacak. Yok arkadaşlar ben sadece oyun oynarken böyleyim, korkmayın... Kaçmanıza gerek yok, sakinleşerek yazıyı okumaya devam edin lütfen) Zaten oyunun geneline hakim karamsar ve karanlık atmosfer, biraz da bunu gerektiriyor. Sonuçta bu sefer karşımızdaki Sands of Time'daki o yeni yetme Prens değil... Yaşadıklarıyla olgunlaşıp, acımasız bir dövüşçü haline gelmiş, hayatta kalmak için karşısındaki herkesi gözünü kırpmadan öldürebilecek bir Prens. Böyle olunca da, oyunda oluk oluk kan akması, kafaların kolların havada uçuşması pek anormal değil. Tabii böyle olunca oyunda 16 yaş ve üzeri için uygun görülüyor. Tabii Türkiye sınırları içerisinde buna uyan olacağını sanmıyorum, yine de yaşı küçük olanlar oyundaki kan efektlerini kapatırsa, onlar için daha iyi olacaktır kanımca...

    Oyun ağırlıklı olarak aksiyondan oluşsa da, tam aksiyondan sıkıldığınız sırada karşınıza çıkan bulmacalarla sizi sıkıntıdan kurtarıyor. Aksiyon-bulmaca olayı çok iyi dengelenmiş, yapımcıları bu konuda tebrik etmek lazım. Bulmacalar da genelde basit mantıkta ilerlese de, ince noktaları görmek için kafanızı da yormanızı gerektiriyor sık sık.



    Oyunun bir ilginç özelliği de, ara ara Zaman Portallarından geçerek geçmişe dönmemiz. Şimdiki zamanda kırık dökük, sarmaşıkların bürüdüğü terkedilmiş yerler, geçmişe döndüğümüzde cıvıl cıvıl Raider kaynıyor ve sağlam, müthiş bir mimari güzellikle karşımıza çıkıyor. Genelde zaman değiştirme olayı, Dahaka'nın bizi kovalamasının ardından gerçekleşse de, çıkış yolu bulamadığımız zamanlarda da sık sık zaman değiştirme olayına giriyoruz. Böylece, şimdiki zamanda kırılmış, ulaşılması mümkün olmayan bir yere geçmişte ulaşarak yolumuza devam ediyoruz. Tabi bu zekice bir numara. Yapımcıları yeni mekan tasarımından kurtarıyor ne de olsa. Üzerinde çok fazla oynamadan aynı mekanı bir kez daha önümüze sürüyorlar. Eğer bunu yaparken çok iyi kurgulamamış olsaydılar, bu oyunu sıkıcılığa yöneltebilirdi. Ama öyle iyi kurgulanmışlar ki, kesinlikle sıkmak yerine sizi daha da çok oyuna bağlıyor.

    Ama şüphesiz oyuncuyu oyuna en çok bağlayan unsurların başında oyunun hikayesi geliyor. Hikaye o kadar dinamik yapıda, o kadar iyi hazırlanmış ki, tam "hah, bitti oyun" derken gelişen olaylar sonucunda aslında oyunun daha yeni yeni ısındığının farkına varıyorsunuz. Sürekli olarak Prens'in Dahaka'dan kaçışı, Zamanın Kumları'nın yaratılışını engelleme çabasını, fakat yanlışlıkla kumların yaratılmasına neden olunca bunu düzeltebilmenin yolunu araması... Ve bunu yaparken de sürekli süpriz olaylarla temposunu düşürmemesi gerçekten inanılmaz... Sürekli olarak "acaba Prens ölecek mi? Dahaka'dan kurtulmayı becerebilecek mi?" şeklinde sorular kafanızı kurcalıyor ve bitirip oyunun son videosunu izlemeden bırakamıyorsunuz. Hoş, bitirdikten sonra da bırakamayıp, diğer sonu da izlemek için zorluyorsunuz bu sefer de kendinizi...

    Oyunun senaryosu gerçekten mükemmel bir kurguya sahip ve adeta bir filmi yaşıyormuşsunuz hissine kapılmanız hiç de zor değil oynarken. Bu arada, ikide bir karşınıza çıkıp duran siyah yaratığa, yani "Sandwraith"e özellikle dikkat edin, oyunun hikayesini açık edecek değilim ama, ufak bir ipucu göz çıkarmaz heralde... ;)

    Dahaka diyorum sürekli, nedir bu Dahaka, biraz daha ayrıntıya girelim. Dahaka, Empress of Time tarafından yaratılmış, kesinlikle durdurulamaz (ama biz durdurduk?), inanılmaz güçlü bir yaratık. Zamanın akışını bozan kişiyi bulup öldürme görevine sahip. Biz Sands of Time'da zamanda çatlak açtığımızda, Dahaka'yı kendi üstümüze çekmiş oluyoruz tabii farkında olmadan. Böylece Dahaka bizi kovalamaya, yakalayıp yoketmek için uğraşmaya başlıyor. Oyun boyunca da sık sık karşımıza çıkıyor zaten kendisi, ve emin olun Dahaka'dan kaçmaya çalıştığınız bölümler kesinlikle oyunun en zevkli yerlerini oluşturuyor. En ufak hatanız ya bir yerlerden düşüp ölmenize ya da Dahaka tarafından yakalanmanıza neden olacağı için kesintiz bir şekilde ordan oraya zıplayıp, akrobasi yaparak kaçıyorsunuz. Durup nefeslenme gibi bir şansınız yok, çünkü 1-2 saniyelik bir gecikme bile Dahaka'nın eline düşmeniz anlamına gelebiliyor. Ancak önünden sular akan bir yer bulduğunuzda durup dinlenebilirsiniz. Çünkü Dahaka'ya zarar verebilen tek şey su. (Oyunun sonunda Water Sword'u da o yüzden bize veriyorlar herhalde) Bu durumda Dahaka peşinizden ayrılıyor, fakat daha sonra ilk fırsatta tekrar geliyor tabii...

    Ve ilk oyunda da bizi mest eden, ikinci oyunda kendi adıma en merakla beklediğim şeylerden biri olan; oyunun müzikleri... İlk oyunda rock ve arap ezgileri taşıyan müzik, oyunun karanlık ve kanlı atmosferiyle birlikte daha da sert bir havaya bürünmüş. Bürünmüş ve de çok iyi etmiş açıkçası, oyunu oynarken gaza getirmesi bir yana, bana tam bir müzik ziyafeti yaşattı. Eğer imkanınız varsa mutlaka bir yerlerden bulup çekmenizi tavsiye ederim, zira ben şu an bu yazıyı yazarken dahi dinliyorum oyunun müziklerini...

    Dahaka, Empress of Time, Zamanın Kumları, Maharajah diye koşuşturup dururken sonunda oyunu bitirdiğinizde bir de bakıyorsunuz ki, oyun 20-25 saat gibi bir sürenizi çalıvermiş. Bitti mi sanıyorsunuz? Tabi ki hayır, bir 20-25 saatinizi daha çalacak... Bulunması gereken 9 Life Upgrade, gizli silahlar, Artwork'ler vb şeylerle oyun bitirdikten sonra da yakanızı bırakmayacak, herşeyi görene kadar inat edip tekrar tekrar oynayacaksınız...

    Sands of Time, gerçekten mükemmel bir oyundu. Warrior Within ise, ondan daha da mükemmel bir oyun olmuş. Sands of Time'ın zaten iyi olan herşeyinin üstüne birşeyler daha ekleyerek unutulmaz bir macera yaşatıyor bize. Eh, ne diyelim, şimdiden Prince of Persia 3'ü beklemeye başlayalım biz... (amanın ne dedim ben...) İlk iki oyunu oynamayanlar ise, kaçırdıklarına üzülsünler... Zira, gerçekten de çok büyük bir kayıp bu onlar için...



    _____________________________





    Basar
    Yüzbaşı




    Mesaj: 857



    22 Ocak 2005, 16:01:21


    --------------------------------------------------------------------------------

    bu ne abi!?
    neden copy-paste yaptın!
    merlinin kazanında vardı bu!

    ya da ne anlatmaya çalıştın!


    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Basar -- 22 Ocak 2005, 16:26:14 >

    _____________________________

    |--|--| 2k1 = 8389 |--|--|
    basarsuer@gmail.com , basusarle@hotmail.com , basar_586@hotmail.com (ayrica hotmail=msn)
    Intel Pentium IV 2.8 ghz. 800cache --/--\-- His Excalibur Radeon 9200 256 mb 250/400@ 286/454 --/--\-- 2x256mb DDR400ram@333 --/--\-- 37.6gb Samsung HDD --/--\-- 52x32x52x LG cd-rw --/--\-- LG 8xDVD+R \|/ 4x DVD-R/+RW \|/ 2x DVD-RW \|/ 3x DVD-RAM \|/ 12x DVD-ROM read \|/ 24x CD-R \|/ 16x CD-RW \|/ 32x CD-ROM read



    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    22 Ocak 2005, 19:16:42


    --------------------------------------------------------------------------------

    Abi bu ne şimdi? Ben bunu trgamer'da görmüştüm galiba. Niye böyle bir yapmış ki bu. Yani ne anlatmaya çalıştığını yazsaydı daha iyi olurdu değil mi?

    _____________________________

    PRİNCE



    egebilgisayar
    Onbaşı




    Mesaj: 29



    22 Ocak 2005, 19:45:52


    --------------------------------------------------------------------------------

    mrb arkadaşlar Prince of Persia: Warrior Within de yine bir bölümde takıldım bana yardımcı olurmusunuz?????
    scorpıon kılıcını aldıktan sonra kum saatinin olduğu yeri geçtikten sonra duvarlarda bir sürü basılması gereken düğmelerin bulunduğu yere geldim... burada düğmelere bastıktan sonra duvaralardan balkon şeklinde demirler çıkıyor önların üzerinden ilerliyorsun bu düğmelerden biriinde takıldım... ince duvarın üstünde yürüdükten sonra düğme biraz içeride kalıyor.. akarşı duvara atlayarak düğmeye basıyorum ama daha sonra geri atladığımda o balkon gibi şeye yetiişmiyor.. buradan nasıl geçtiniz??? yetişmiyor dediğimde zaman açısından değil atlama mesafesi kısa geliyor...... bana yardımcı olursanız sevinirim.....

    _____________________________





    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    23 Ocak 2005, 12:27:20


    --------------------------------------------------------------------------------

    Bak burda da var. Bir daha yardıma ihtiyacın olduğunda bana mail atabilirsin. Mailim: M et_10@superposta.com ve ya Met_10@mynet.com . Okey?

    _____________________________

    PRİNCE



    Basar
    Yüzbaşı




    Mesaj: 857



    23 Ocak 2005, 16:26:38


    --------------------------------------------------------------------------------


    quote:

    Orjinalden alıntı: Met_10

    Bak burda da var. Bir daha yardıma ihtiyacın olduğunda bana mail atabilirsin. Mailim: M et_10@superposta.com ve ya Met_10@mynet.com . Okey?


    bu adam kafayi siyirmis oyunla!

    EGE SIYRILMIS

    _____________________________

    |--|--| 2k1 = 8389 |--|--|
    basarsuer@gmail.com , basusarle@hotmail.com , basar_586@hotmail.com (ayrica hotmail=msn)
    Intel Pentium IV 2.8 ghz. 800cache --/--\-- His Excalibur Radeon 9200 256 mb 250/400@ 286/454 --/--\-- 2x256mb DDR400ram@333 --/--\-- 37.6gb Samsung HDD --/--\-- 52x32x52x LG cd-rw --/--\-- LG 8xDVD+R \|/ 4x DVD-R/+RW \|/ 2x DVD-RW \|/ 3x DVD-RAM \|/ 12x DVD-ROM read \|/ 24x CD-R \|/ 16x CD-RW \|/ 32x CD-ROM read



    Rutless_Slayer
    Binbaşı




    Mesaj: 1050



    23 Ocak 2005, 16:38:27


    --------------------------------------------------------------------------------

    beyler bişey sorcam yazıyı okumadım ama Prince Of Persia nın öyküsünü kısaca yazarmısınız merak ettim

    _____________________________


    Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi...Hız İçin Tıkla
    Yeni Jenerasyon Yahoo Messenger İndir ve Farkı Yaşa...Yahoo Messenger 6.0 İçin Tıkla
    Yahoo Messenger:rutlessslayer@yahoo.com
    MSN Messenger:rutlessslayer@hotmail.com(Eklemeyen Fenerli olsun:P)



    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    23 Ocak 2005, 18:12:18


    --------------------------------------------------------------------------------


    quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    beyler bişey sorcam yazıyı okumadım ama Prince Of Persia nın öyküsünü kısaca yazarmısınız merak ettim

    Sands of Time'mı mı Warrior Within'ini mi yoksa ikisini birden mi?

    _____________________________

    PRİNCE



    Rutless_Slayer
    Binbaşı




    Mesaj: 1050



    25 Ocak 2005, 2:37:13


    --------------------------------------------------------------------------------

    ne var ne yok hatta 2D deykenkinin bile varsa

    _____________________________


    Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi...Hız İçin Tıkla
    Yeni Jenerasyon Yahoo Messenger İndir ve Farkı Yaşa...Yahoo Messenger 6.0 İçin Tıkla
    Yahoo Messenger:rutlessslayer@yahoo.com
    MSN Messenger:rutlessslayer@hotmail.com(Eklemeyen Fenerli olsun:P)



    kabuto
    Teğmen




    Mesaj: 204



    25 Ocak 2005, 2:39:48


    --------------------------------------------------------------------------------

    bu ne ya

    _____________________________

    p4 2.8 prescot 1mb cash 2*256 ddr ram 128 msi ekrankarti 120 samsung sata harddisk 256 adsl



    Rutless_Slayer
    Binbaşı




    Mesaj: 1050



    25 Ocak 2005, 2:41:04


    --------------------------------------------------------------------------------

    quote:

    Orjinalden alıntı: kabuto

    bu ne ya


    ney ne kardeş???Yukarda kbişeler yazıyo ama bende okumadım

    _____________________________


    Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi...Hız İçin Tıkla
    Yeni Jenerasyon Yahoo Messenger İndir ve Farkı Yaşa...Yahoo Messenger 6.0 İçin Tıkla
    Yahoo Messenger:rutlessslayer@yahoo.com
    MSN Messenger:rutlessslayer@hotmail.com(Eklemeyen Fenerli olsun:P)



    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    25 Ocak 2005, 8:44:14


    --------------------------------------------------------------------------------


    quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    quote:

    Orjinalden alıntı: kabuto

    bu ne ya


    ney ne kardeş???Yukarda kbişeler yazıyo ama bende okumadım

    Ya arkadaş PoP'un hikayesini sormuş. Ben de anlatıyorum. Buraları dikkatli okuyun. Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir prens varmış. Bir de vezir. Tabii Farah'ı da unutmamak lazım. Sonra benim anladığım kadarıyla savaş çıkmış. Prensin babası komutan. Savaşı prensin babası kazanmış ve Sands of Time denilen (zamanın kumları) kum saatini savaş sonunda vezir almış ve kırala götürmüş.Ve vezir demiş ki prense sen de gidip The dagger of time'ı (zamanın hançeri) çalacaksın. Prens de daha çocuk. Ne bilsin başına onca şey geleceğini. Gitmiş çalmış ve getirmiş Dagger'ı. Sonra kum saatini krala göstermişler. Vezir demiş ki prense git batır o Hançeri Kum saatine. Sonra Prens de iyi bir şey olacağını sanıp batırmış hançeri. Ama hiç öyle olmamış. Vezir bir büyü yapmış ve kendini zamanın kumlarının efendisi ilan etmiş. Zamanın kumları etrafa saçılınca kuma deyen yaratık oluyormuş. (vezir, farah ve Prens hariç) Sonra ilk oyunda prens yaptığı bu hatayı düzeltmeye çalışıyor.Ve oyunun sonunda Farah ölünce Kum saatinin tepesine çıkıp dagger'ı tekrar batırıyor ve bütün her şeyi geri alıyor. Sonra Farah'ın yanına gidip olanları anlatıyor ve dagger'ı ona veriyor.(savaş daha başlamamış burada). Sonra ise tam bunlar konuşur iken vezir geliyor ve dagger'ı istiyor. İşte biz de burada veziri öldürüp oyunu bitiriyoruz.

    İkinci oyunda ise prens ben her şeyi düzelttim oh be derken karşısına bir yaratık çıkıyor. Prens bundan kaçıyor. Sonra bir kahine gidiyor ve soruyor: Bu yaratık nerden çıktı yaw. Bak çok olamaya başladı. Yakında ayağımın altına alacam diyor ve kahin(the old man) buna olanları anlatıyor.Olanlar ise şunlar: Prensin zamanı geri almasından dolayı zamanda bir delik açılmış. Oyaratık ise (DAHAKA) zamanın koruyucusu imiş. Zamanda açtığımız delik yüzünden bizi cezalandırmaya gelmiş. Kahin bir de diyor ki sen öleceksin. Kaderini değiştiremezsin. Kimse kalmayacak.(No man can.) diyor. İşte oyun bu ya: prens te madem ölecem. Ölümü beklemeyeyim. Ben ölüme gideyim diyor ve adamlarını toplayıp atlıyor gemiye.Gidiyor zamanın kumlarının yapıldığı yere. Sonra dıgıdık dıgıdık giderken karşısına bir gemi çıkıyor ve prensin gemisine saldırıyor. İşte oyun da burda başlıyor. Bu oyunda bütün can gelişmelerini alırsan Water Sword(su kılıcı) diye bir kılıç alıyorsun. Ve oyunun iyi sonuna ulaşma imkanını buluyorsun.Sonlarını da sonra anlatırım. Elim yoruldu şimdi yazamayacam. Okey ?

    _____________________________

    PRİNCE



    Sayfa: [1]

    Tüm forumlar >> [Oyun ve Yazılım] >> Oyun Genel >> Prince of Persia: Warrior Within Sayfa: [1]


    Hızlı cevap














    daha çok gülücük..




    Font Seçimi Times New Roman Arial Verdana Tahoma Courier New Trebuchet MS Microsoft Sans Serif Font boyutu Boyut=1 Boyut=2 Boyut=3 Boyut=4 Boyut=5 Boyut=6 Boyut=7



    İmza ekle | Birisi cevaplarsa bana email at






    Buraya git: Forum seçinTüm forumlar---------------------- [Donanım / Hardware] - - Donanım Genel - - Teknik Yardım - - Overclock ve Soğutma - - Mobil cihazlar - - Uydu Teknolojileri ve Dijital Yayın - - Elektronik - - Network, İnternet ve Güvenlik - - Dijital Fotoğrafçılık/Baskı, Video/Ses sistemleri - - Ana Sayfa Haberleri [İkinci El] - - İkinci El - - Sıcak Fırsatlar [Oyun ve Yazılım] - - Oyun Genel - - Yazılım Genel - - Web Tasarım ve Programlama [Konu Dışı / Off Topic] - - Konu Dışı - - Spor Gündemi - - Sinema - Müzik - Kitap - - Web Magazine - - Motor sporları ve araç modifikasyonu - - Gereksiz mesajlar [İşletim Sistemleri] - - Microsoft İşletim Sistemleri - - Linux & Unix tabanlı İşletim Sistemleri








    Yeni mesajlar Yeni mesajlar yok
    Popüler konu, yeni mesajlar ile Popüler konu, yeni mesajlarsız

    Kilitli yeni mesajlar ile Yeni mesajlar olmadan kilitli


    muhahahahahahah nıghtdevılın taklıdı




  • bu ne yaaa

    quote:

    Prens kanla kaplanmış kılıcını savurarak önündeki 4 Raider'dan birinin kafasını vücudundan ayırdı. Diğer 3 Raider yavaşça etrafını sararken, öfkeyle haykırdı. "Benim bundan daha önemli işlerim var! Sizin gibi gereksiz yaratıklarla vakit kaybedemem!" Raider'lardan birinin üstünden sıçrayarak arkasına geçti ve Raider'ı yakaladığı gibi kılıcını elinden çekip alarak sırtına gömdü. Sonra kılıcı Raider'ın sırtından kurtararak kafasını da uçurdu. Diğer iki Raider'ı da öldürdüğünde, göğsündeki amulet'in kumlarını emmesi için bekledi. Ancak anlaşılan beklemekle akıllılık yapmamıştı. Koca bir darbe duvarı sarstı. Hemen arkasından bir tane daha! Duvar yıkılıp Dahaka ortaya çıktığında, Prens hayretle gözlerini açtı. "Zamanın Kumları'nın yaratılmasına engel oldum... Sen nasıl..." Anlaşılan, Prens Zamanı'nın Kumları'nın akmasına engel olamamıştı...

    Yo, yanlış yere gelmediniz, film falan incelemiyorum, yukarıdaki olayların hepsi Prince of Persia Warrior Within'de görebileceğiniz sahneler. "Sinematik oyun" kavramı gerçekten de kendini aştı artık göreceğiniz gibi.

    Sands of Time'ın yarattığı gümbürtünün üzerinden çok da zaman geçmeden duyurulan, devam oyunu Warrior Within'i uzun süredir bekliyorduk. Ki oyun çıkmadan kısa süre önce internet ortamına düşen demosunu oynayınca, oyun için daha da iştahlanmıştık. Ve işte, sonunda Prince of Persia: Warrior Within geldi, hemen aldık, oynadık, iki sonuyla birden bitirdik... Bitirdik ama, Sands of Time daki tadı yakalayabildik mi bakalım...

    Öncelikle konuya değinelim. İlk oyunda bildiğiniz gibi, önce Dagger of Time'ı, yani Zaman Hançeri'ni çalmış, sonra da hançerin peşinde olan Vezir'in de verdiği gazla Dagger of Time'ı kullanarak Zamanın Kumları'nı (Sands of Time) serbest bırakıp, koca saraydaki üç kişi hariç herkesin kum yaratıklarına dönmesine şahit olmuş ve saraydan canlı bir şekilde kurtulmaya çalışmıştık. Bu üç kişiden Prens'imiz Dagger of Time'ın, Farah Amulet of Time'ın, Vezir ise yaptığı koruma büyüsünün sayesinde kurtulmuştu. Oyunun sonunda ise, zamanı geriye alarak Zamanın Kumları'nın açılmasını önlemiş, sonra da hançerin peşindeki Vezir'i öldürmüş ve hançeri Farah'a geri vermiştik (Farah öldükten sonra Prens'in amuleti yürüttüğü de gözümüzden kaçmadı bu arada tabii.)

    İlk oyundaki bu olayların sonucunda, zamanda açtığımız çatlak, Dahaka adındaki bir yaratığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Dahaka sürekli Prens'i kovalamaya başlayınca, Prens buna bir çözüm aramaya başlıyor. "The Old Man" isimli kahini bulmak üzere Babil'e giden Prens, Dahaka adlı yaratığın kendisini takip etme nedenini ve asla durdurulamayacağını öğreniyor. The Old Man oyun piyasaya çıkmadan önce her trailerda bangır bangır duyurulan "You cannot change your fate, no man can... You will die!" şeklindeki öğüdü sarfetse de, Prens ona kulak asmayarak varlığını öğrenmiş olduğu Island of Time'a doğru yola çıkıyor.

    Ve işte biz de bu noktada olaya karışıyoruz. Demodan aşina olduğumuz gemi baskını sahnesiyle direkt olarak aksiyona giriyoruz. Demoyu uzun süre oynadıktan sonra gözüme ilk çarpan şey, grafiklerin demodan sonra biraz daha güzelleştiği oldu. Çok rahat farkedilecek bir değişim olmasa da, yine de göze çarpıyor. Onun dışında demodaki buglara da (bizim tayfanın yerdeki cesetlerinin kıpırdanıp durması gibi) rastlamamanın verdiği sevinçle kendimi oyuna kaptırınca, oyunun daha da bir zorlaşmış olduğunu da farkettim. (Gerçi ben zaten Hard'da oynamıştım..)



    Oyun kesinlikle Sands of Time'a göre çok daha zorlaşmış. Ama bu zorluk sizi sinir sahibi değil, hırs sahibi yapıyor genellikle. Tabii bazı yerlerde sinirlerinizin bozulduğu da oluyor, fakat genel denge oldukça iyi sağlanmış. Shahdee'yle olan ilk dövüşümüzün ardından gemimiz denizin dibini boylayınca, kendimizi bir sonraki bölümde, Island of Time'ın kumsalında kargalarla yakın temasta buluyoruz. Kargaları kovaladıktan sonra (sahile korkuluk Dahaka'yı falan dikse miydik aslında?) kılıçlarımızın yerinde olmadığını farkedince, bir süre için bir tahta parçasıyla idare ediyoruz. Çok güçlü olmasa da bir süre için bizi idare ediyor. Zaten çok geçmeden Spider Sword'e kavuşunca da rahatlıyorsunuz. İlk oyunda olduğu gibi, yine oyunda ilerledikçe daha güçlü kılıçlara kavuşuyoruz.

    Bu kılıçlar hem şekil şemal olarak, hem de güç olarak oldukça hoş tasarlanmışlar. Hele ki oyunun sonlarında yanınızdan ayırmayacağınız (Water Sword'u almazsanız tabi) Scorpion Sword, gördüğünüz çatlak duvarları kırabilecek kadar güçlü. Silahlara şöyle bir girmişken; oyunun en meşhur olayı olan çift silah olayına da değinelim. Bildiğiniz gibi artık oyunda tek ya da çift kılıçla dövüşe girebiliyoruz. Ki zaten oyunun oynanışını tamamen değiştiren bu yenilik, oyundaki silah sayısını da göz önünde bulundurursak tam kıvamında olmuş. Main Sword olayınız sabit iken ve oyun içerisinde az önce değindiğim gibi ilerledikçe kendiliğinden değişirken, diğer elimize öldürdüğümüz düşmanlardan istediğimiz silahı almakta özgürüz.

    Silahların çeşitleri oldukça fazla; kılıçlar, baltalar, hançerler, gürzler... Ve bu grupların her birinin altında onlarca farklı silah çeşidi. Ve bunların özellikleri de birbirinden farklı farklı. Örneğin baltalar yavaş ama vurdu mu sağlam hasar verirken, hançerler çok daha hızlı, ama nispeten daha az hasar veriyor. Gerçekten de oyunun dövüş sistemi, yapımcıların oyun çıkmadan önce öve öve bitiremediği kadar güzel. Silah seçimi, çevreden yararlanış tarzınız, Prens'in yapabildiği kombolar, Time Powers... Bunların hepsi, oyun boyunca dövüşlerden sıkılmamanızı sağlıyor.

    Time Powers dedim az önce değil mi? Sands of Time'ın bu kadar beğenilmesinin altında içerdiği orjinal fikirlerin büyük payı vardı tartışmasız. Mesela, daha önce hiçbir oyunda görülmemiş Rewind, yani zamanı geriye sarma özelliği oyunun en orjinal fikriydi. Rewind ve daha da fazlası, Warrior Within'de bize yine eşlik ediyor. Tabii "Ya bu herif hançeri Farah'a geri verdi, nasıl zamanı geriye alacak şimdi?" diyenler için, Farah'ın amuletinin Prens'in göğsünde ikamet etmekte olduğunu hatırlattıktan sonra, diğer Time Power'lara değinelim hemen. Oyunun başında hiçbir Time Power'a sahip değiliz, hatta Rewind'a bile! Lakin, oyunda ilerledikçe yeni güçlere yavaş yavaş sahip oluyoruz. Eye of the Storm, Ravages of Time, Rewind gibi güçler işin içine girince, oyunun sunduğu çeşitlilik iyice artıyor. Bu da az önce de dediğim gibi oyundaki dövüşleri tadına doyulmaz yapıyor.

    Dövüşleri bu kadar iyi yapan bir unsur da, düşmanlarımızın kafa, kol, bacak gibi uzuvlarının havada uçuşması. (ben Half-Life 2 yazısında da böyleydim, millet gerçekten psikopat olduğumu sanacak. Yok arkadaşlar ben sadece oyun oynarken böyleyim, korkmayın... Kaçmanıza gerek yok, sakinleşerek yazıyı okumaya devam edin lütfen) Zaten oyunun geneline hakim karamsar ve karanlık atmosfer, biraz da bunu gerektiriyor. Sonuçta bu sefer karşımızdaki Sands of Time'daki o yeni yetme Prens değil... Yaşadıklarıyla olgunlaşıp, acımasız bir dövüşçü haline gelmiş, hayatta kalmak için karşısındaki herkesi gözünü kırpmadan öldürebilecek bir Prens. Böyle olunca da, oyunda oluk oluk kan akması, kafaların kolların havada uçuşması pek anormal değil. Tabii böyle olunca oyunda 16 yaş ve üzeri için uygun görülüyor. Tabii Türkiye sınırları içerisinde buna uyan olacağını sanmıyorum, yine de yaşı küçük olanlar oyundaki kan efektlerini kapatırsa, onlar için daha iyi olacaktır kanımca...

    Oyun ağırlıklı olarak aksiyondan oluşsa da, tam aksiyondan sıkıldığınız sırada karşınıza çıkan bulmacalarla sizi sıkıntıdan kurtarıyor. Aksiyon-bulmaca olayı çok iyi dengelenmiş, yapımcıları bu konuda tebrik etmek lazım. Bulmacalar da genelde basit mantıkta ilerlese de, ince noktaları görmek için kafanızı da yormanızı gerektiriyor sık sık.



    Oyunun bir ilginç özelliği de, ara ara Zaman Portallarından geçerek geçmişe dönmemiz. Şimdiki zamanda kırık dökük, sarmaşıkların bürüdüğü terkedilmiş yerler, geçmişe döndüğümüzde cıvıl cıvıl Raider kaynıyor ve sağlam, müthiş bir mimari güzellikle karşımıza çıkıyor. Genelde zaman değiştirme olayı, Dahaka'nın bizi kovalamasının ardından gerçekleşse de, çıkış yolu bulamadığımız zamanlarda da sık sık zaman değiştirme olayına giriyoruz. Böylece, şimdiki zamanda kırılmış, ulaşılması mümkün olmayan bir yere geçmişte ulaşarak yolumuza devam ediyoruz. Tabi bu zekice bir numara. Yapımcıları yeni mekan tasarımından kurtarıyor ne de olsa. Üzerinde çok fazla oynamadan aynı mekanı bir kez daha önümüze sürüyorlar. Eğer bunu yaparken çok iyi kurgulamamış olsaydılar, bu oyunu sıkıcılığa yöneltebilirdi. Ama öyle iyi kurgulanmışlar ki, kesinlikle sıkmak yerine sizi daha da çok oyuna bağlıyor.

    Ama şüphesiz oyuncuyu oyuna en çok bağlayan unsurların başında oyunun hikayesi geliyor. Hikaye o kadar dinamik yapıda, o kadar iyi hazırlanmış ki, tam "hah, bitti oyun" derken gelişen olaylar sonucunda aslında oyunun daha yeni yeni ısındığının farkına varıyorsunuz. Sürekli olarak Prens'in Dahaka'dan kaçışı, Zamanın Kumları'nın yaratılışını engelleme çabasını, fakat yanlışlıkla kumların yaratılmasına neden olunca bunu düzeltebilmenin yolunu araması... Ve bunu yaparken de sürekli süpriz olaylarla temposunu düşürmemesi gerçekten inanılmaz... Sürekli olarak "acaba Prens ölecek mi? Dahaka'dan kurtulmayı becerebilecek mi?" şeklinde sorular kafanızı kurcalıyor ve bitirip oyunun son videosunu izlemeden bırakamıyorsunuz. Hoş, bitirdikten sonra da bırakamayıp, diğer sonu da izlemek için zorluyorsunuz bu sefer de kendinizi...

    Oyunun senaryosu gerçekten mükemmel bir kurguya sahip ve adeta bir filmi yaşıyormuşsunuz hissine kapılmanız hiç de zor değil oynarken. Bu arada, ikide bir karşınıza çıkıp duran siyah yaratığa, yani "Sandwraith"e özellikle dikkat edin, oyunun hikayesini açık edecek değilim ama, ufak bir ipucu göz çıkarmaz heralde... ;)

    Dahaka diyorum sürekli, nedir bu Dahaka, biraz daha ayrıntıya girelim. Dahaka, Empress of Time tarafından yaratılmış, kesinlikle durdurulamaz (ama biz durdurduk?), inanılmaz güçlü bir yaratık. Zamanın akışını bozan kişiyi bulup öldürme görevine sahip. Biz Sands of Time'da zamanda çatlak açtığımızda, Dahaka'yı kendi üstümüze çekmiş oluyoruz tabii farkında olmadan. Böylece Dahaka bizi kovalamaya, yakalayıp yoketmek için uğraşmaya başlıyor. Oyun boyunca da sık sık karşımıza çıkıyor zaten kendisi, ve emin olun Dahaka'dan kaçmaya çalıştığınız bölümler kesinlikle oyunun en zevkli yerlerini oluşturuyor. En ufak hatanız ya bir yerlerden düşüp ölmenize ya da Dahaka tarafından yakalanmanıza neden olacağı için kesintiz bir şekilde ordan oraya zıplayıp, akrobasi yaparak kaçıyorsunuz. Durup nefeslenme gibi bir şansınız yok, çünkü 1-2 saniyelik bir gecikme bile Dahaka'nın eline düşmeniz anlamına gelebiliyor. Ancak önünden sular akan bir yer bulduğunuzda durup dinlenebilirsiniz. Çünkü Dahaka'ya zarar verebilen tek şey su. (Oyunun sonunda Water Sword'u da o yüzden bize veriyorlar herhalde) Bu durumda Dahaka peşinizden ayrılıyor, fakat daha sonra ilk fırsatta tekrar geliyor tabii...

    Ve ilk oyunda da bizi mest eden, ikinci oyunda kendi adıma en merakla beklediğim şeylerden biri olan; oyunun müzikleri... İlk oyunda rock ve arap ezgileri taşıyan müzik, oyunun karanlık ve kanlı atmosferiyle birlikte daha da sert bir havaya bürünmüş. Bürünmüş ve de çok iyi etmiş açıkçası, oyunu oynarken gaza getirmesi bir yana, bana tam bir müzik ziyafeti yaşattı. Eğer imkanınız varsa mutlaka bir yerlerden bulup çekmenizi tavsiye ederim, zira ben şu an bu yazıyı yazarken dahi dinliyorum oyunun müziklerini...

    Dahaka, Empress of Time, Zamanın Kumları, Maharajah diye koşuşturup dururken sonunda oyunu bitirdiğinizde bir de bakıyorsunuz ki, oyun 20-25 saat gibi bir sürenizi çalıvermiş. Bitti mi sanıyorsunuz? Tabi ki hayır, bir 20-25 saatinizi daha çalacak... Bulunması gereken 9 Life Upgrade, gizli silahlar, Artwork'ler vb şeylerle oyun bitirdikten sonra da yakanızı bırakmayacak, herşeyi görene kadar inat edip tekrar tekrar oynayacaksınız...

    Sands of Time, gerçekten mükemmel bir oyundu. Warrior Within ise, ondan daha da mükemmel bir oyun olmuş. Sands of Time'ın zaten iyi olan herşeyinin üstüne birşeyler daha ekleyerek unutulmaz bir macera yaşatıyor bize. Eh, ne diyelim, şimdiden Prince of Persia 3'ü beklemeye başlayalım biz... (amanın ne dedim ben...) İlk iki oyunu oynamayanlar ise, kaçırdıklarına üzülsünler... Zira, gerçekten de çok büyük bir kayıp bu onlar için...



    _____________________________





    Basar
    Yüzbaşı




    Mesaj: 857



    22 Ocak 2005, 16:01:21


    --------------------------------------------------------------------------------

    bu ne abi!?
    neden copy-paste yaptın!
    merlinin kazanında vardı bu!

    ya da ne anlatmaya çalıştın!


    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Basar -- 22 Ocak 2005, 16:26:14 >

    _____________________________

    |--|--| 2k1 = 8389 |--|--|
    basarsuer@gmail.com , basusarle@hotmail.com , basar_586@hotmail.com (ayrica hotmail=msn)
    Intel Pentium IV 2.8 ghz. 800cache --/--\-- His Excalibur Radeon 9200 256 mb 250/400@ 286/454 --/--\-- 2x256mb DDR400ram@333 --/--\-- 37.6gb Samsung HDD --/--\-- 52x32x52x LG cd-rw --/--\-- LG 8xDVD+R \|/ 4x DVD-R/+RW \|/ 2x DVD-RW \|/ 3x DVD-RAM \|/ 12x DVD-ROM read \|/ 24x CD-R \|/ 16x CD-RW \|/ 32x CD-ROM read



    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    22 Ocak 2005, 19:16:42


    --------------------------------------------------------------------------------

    Abi bu ne şimdi? Ben bunu trgamer'da görmüştüm galiba. Niye böyle bir yapmış ki bu. Yani ne anlatmaya çalıştığını yazsaydı daha iyi olurdu değil mi?

    _____________________________

    PRİNCE



    egebilgisayar
    Onbaşı




    Mesaj: 29



    22 Ocak 2005, 19:45:52


    --------------------------------------------------------------------------------

    mrb arkadaşlar Prince of Persia: Warrior Within de yine bir bölümde takıldım bana yardımcı olurmusunuz?????
    scorpıon kılıcını aldıktan sonra kum saatinin olduğu yeri geçtikten sonra duvarlarda bir sürü basılması gereken düğmelerin bulunduğu yere geldim... burada düğmelere bastıktan sonra duvaralardan balkon şeklinde demirler çıkıyor önların üzerinden ilerliyorsun bu düğmelerden biriinde takıldım... ince duvarın üstünde yürüdükten sonra düğme biraz içeride kalıyor.. akarşı duvara atlayarak düğmeye basıyorum ama daha sonra geri atladığımda o balkon gibi şeye yetiişmiyor.. buradan nasıl geçtiniz??? yetişmiyor dediğimde zaman açısından değil atlama mesafesi kısa geliyor...... bana yardımcı olursanız sevinirim.....

    _____________________________





    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    23 Ocak 2005, 12:27:20


    --------------------------------------------------------------------------------

    Bak burda da var. Bir daha yardıma ihtiyacın olduğunda bana mail atabilirsin. Mailim: M et_10@superposta.com ve ya Met_10@mynet.com . Okey?

    _____________________________

    PRİNCE



    Basar
    Yüzbaşı




    Mesaj: 857



    23 Ocak 2005, 16:26:38


    --------------------------------------------------------------------------------


    quote:

    Orjinalden alıntı: Met_10

    Bak burda da var. Bir daha yardıma ihtiyacın olduğunda bana mail atabilirsin. Mailim: M et_10@superposta.com ve ya Met_10@mynet.com . Okey?


    bu adam kafayi siyirmis oyunla!

    EGE SIYRILMIS

    _____________________________

    |--|--| 2k1 = 8389 |--|--|
    basarsuer@gmail.com , basusarle@hotmail.com , basar_586@hotmail.com (ayrica hotmail=msn)
    Intel Pentium IV 2.8 ghz. 800cache --/--\-- His Excalibur Radeon 9200 256 mb 250/400@ 286/454 --/--\-- 2x256mb DDR400ram@333 --/--\-- 37.6gb Samsung HDD --/--\-- 52x32x52x LG cd-rw --/--\-- LG 8xDVD+R \|/ 4x DVD-R/+RW \|/ 2x DVD-RW \|/ 3x DVD-RAM \|/ 12x DVD-ROM read \|/ 24x CD-R \|/ 16x CD-RW \|/ 32x CD-ROM read



    Rutless_Slayer
    Binbaşı




    Mesaj: 1050



    23 Ocak 2005, 16:38:27


    --------------------------------------------------------------------------------

    beyler bişey sorcam yazıyı okumadım ama Prince Of Persia nın öyküsünü kısaca yazarmısınız merak ettim

    _____________________________


    Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi...Hız İçin Tıkla
    Yeni Jenerasyon Yahoo Messenger İndir ve Farkı Yaşa...Yahoo Messenger 6.0 İçin Tıkla
    Yahoo Messenger:rutlessslayer@yahoo.com
    MSN Messenger:rutlessslayer@hotmail.com(Eklemeyen Fenerli olsun:P)



    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    23 Ocak 2005, 18:12:18


    --------------------------------------------------------------------------------


    quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    beyler bişey sorcam yazıyı okumadım ama Prince Of Persia nın öyküsünü kısaca yazarmısınız merak ettim

    Sands of Time'mı mı Warrior Within'ini mi yoksa ikisini birden mi?

    _____________________________

    PRİNCE



    Rutless_Slayer
    Binbaşı




    Mesaj: 1050



    25 Ocak 2005, 2:37:13


    --------------------------------------------------------------------------------

    ne var ne yok hatta 2D deykenkinin bile varsa

    _____________________________


    Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi...Hız İçin Tıkla
    Yeni Jenerasyon Yahoo Messenger İndir ve Farkı Yaşa...Yahoo Messenger 6.0 İçin Tıkla
    Yahoo Messenger:rutlessslayer@yahoo.com
    MSN Messenger:rutlessslayer@hotmail.com(Eklemeyen Fenerli olsun:P)



    kabuto
    Teğmen




    Mesaj: 204



    25 Ocak 2005, 2:39:48


    --------------------------------------------------------------------------------

    bu ne ya

    _____________________________

    p4 2.8 prescot 1mb cash 2*256 ddr ram 128 msi ekrankarti 120 samsung sata harddisk 256 adsl



    Rutless_Slayer
    Binbaşı




    Mesaj: 1050



    25 Ocak 2005, 2:41:04


    --------------------------------------------------------------------------------

    quote:

    Orjinalden alıntı: kabuto

    bu ne ya


    ney ne kardeş???Yukarda kbişeler yazıyo ama bende okumadım

    _____________________________


    Artık bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi...Hız İçin Tıkla
    Yeni Jenerasyon Yahoo Messenger İndir ve Farkı Yaşa...Yahoo Messenger 6.0 İçin Tıkla
    Yahoo Messenger:rutlessslayer@yahoo.com
    MSN Messenger:rutlessslayer@hotmail.com(Eklemeyen Fenerli olsun:P)



    Met_10
    Teğmen




    Mesaj: 130



    25 Ocak 2005, 8:44:14


    --------------------------------------------------------------------------------


    quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    quote:

    Orjinalden alıntı: kabuto

    bu ne ya


    ney ne kardeş???Yukarda kbişeler yazıyo ama bende okumadım

    Ya arkadaş PoP'un hikayesini sormuş. Ben de anlatıyorum. Buraları dikkatli okuyun. Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir prens varmış. Bir de vezir. Tabii Farah'ı da unutmamak lazım. Sonra benim anladığım kadarıyla savaş çıkmış. Prensin babası komutan. Savaşı prensin babası kazanmış ve Sands of Time denilen (zamanın kumları) kum saatini savaş sonunda vezir almış ve kırala götürmüş.Ve vezir demiş ki prense sen de gidip The dagger of time'ı (zamanın hançeri) çalacaksın. Prens de daha çocuk. Ne bilsin başına onca şey geleceğini. Gitmiş çalmış ve getirmiş Dagger'ı. Sonra kum saatini krala göstermişler. Vezir demiş ki prense git batır o Hançeri Kum saatine. Sonra Prens de iyi bir şey olacağını sanıp batırmış hançeri. Ama hiç öyle olmamış. Vezir bir büyü yapmış ve kendini zamanın kumlarının efendisi ilan etmiş. Zamanın kumları etrafa saçılınca kuma deyen yaratık oluyormuş. (vezir, farah ve Prens hariç) Sonra ilk oyunda prens yaptığı bu hatayı düzeltmeye çalışıyor.Ve oyunun sonunda Farah ölünce Kum saatinin tepesine çıkıp dagger'ı tekrar batırıyor ve bütün her şeyi geri alıyor. Sonra Farah'ın yanına gidip olanları anlatıyor ve dagger'ı ona veriyor.(savaş daha başlamamış burada). Sonra ise tam bunlar konuşur iken vezir geliyor ve dagger'ı istiyor. İşte biz de burada veziri öldürüp oyunu bitiriyoruz.

    İkinci oyunda ise prens ben her şeyi düzelttim oh be derken karşısına bir yaratık çıkıyor. Prens bundan kaçıyor. Sonra bir kahine gidiyor ve soruyor: Bu yaratık nerden çıktı yaw. Bak çok olamaya başladı. Yakında ayağımın altına alacam diyor ve kahin(the old man) buna olanları anlatıyor.Olanlar ise şunlar: Prensin zamanı geri almasından dolayı zamanda bir delik açılmış. Oyaratık ise (DAHAKA) zamanın koruyucusu imiş. Zamanda açtığımız delik yüzünden bizi cezalandırmaya gelmiş. Kahin bir de diyor ki sen öleceksin. Kaderini değiştiremezsin. Kimse kalmayacak.(No man can.) diyor. İşte oyun bu ya: prens te madem ölecem. Ölümü beklemeyeyim. Ben ölüme gideyim diyor ve adamlarını toplayıp atlıyor gemiye.Gidiyor zamanın kumlarının yapıldığı yere. Sonra dıgıdık dıgıdık giderken karşısına bir gemi çıkıyor ve prensin gemisine saldırıyor. İşte oyun da burda başlıyor. Bu oyunda bütün can gelişmelerini alırsan Water Sword(su kılıcı) diye bir kılıç alıyorsun. Ve oyunun iyi sonuna ulaşma imkanını buluyorsun.Sonlarını da sonra anlatırım. Elim yoruldu şimdi yazamayacam. Okey ?

    _____________________________

    PRİNCE



    Sayfa: [1]

    Tüm forumlar >> [Oyun ve Yazılım] >> Oyun Genel >> Prince of Persia: Warrior Within Sayfa: [1]


    Hızlı cevap














    daha çok gülücük..




    Font Seçimi Times New Roman Arial Verdana Tahoma Courier New Trebuchet MS Microsoft Sans Serif Font boyutu Boyut=1 Boyut=2 Boyut=3 Boyut=4 Boyut=5 Boyut=6 Boyut=7



    İmza ekle | Birisi cevaplarsa bana email at






    Buraya git: Forum seçinTüm forumlar---------------------- [Donanım / Hardware] - - Donanım Genel - - Teknik Yardım - - Overclock ve Soğutma - - Mobil cihazlar - - Uydu Teknolojileri ve Dijital Yayın - - Elektronik - - Network, İnternet ve Güvenlik - - Dijital Fotoğrafçılık/Baskı, Video/Ses sistemleri - - Ana Sayfa Haberleri [İkinci El] - - İkinci El - - Sıcak Fırsatlar [Oyun ve Yazılım] - - Oyun Genel - - Yazılım Genel - - Web Tasarım ve Programlama [Konu Dışı / Off Topic] - - Konu Dışı - - Spor Gündemi - - Sinema - Müzik - Kitap - - Web Magazine - - Motor sporları ve araç modifikasyonu - - Gereksiz mesajlar [İşletim Sistemleri] - - Microsoft İşletim Sistemleri - - Linux & Unix tabanlı İşletim Sistemleri








    Yeni mesajlar Yeni mesajlar yok
    Popüler konu, yeni mesajlar ile Popüler konu, yeni mesajlarsız

    Kilitli yeni mesajlar ile Yeni mesajlar olmadan kilitli


    muhahahahahahah nıghtdevılın taklıdı

    _____________________________

    imzam bu beyenemedıysen sorunum degıl




  • salla kardeşim yaw..
    copy / paste + gereksiz
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Rutless_Slayer

    ne var ne yok hatta 2D deykenkinin bile varsa


    çok komik yaw 2D falan yazmaya ya da copy paste yapmaya kalkar arkadas hiç üşenmeden şimdi





  • Buraya ne oldu yaw böyle. Ben soruyu cevaplamıştım ama biri ne yaptıysa buradaki forumun içine s.çmış.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Met_10

    Buraya ne oldu yaw böyle. Ben soruyu cevaplamıştım ama biri ne yaptıysa buradaki forumun içine s.çmış.


    kardeş sen görevini yerine getirdin ama dengesizin biri bişelere yapmış anlamadım

    Ayrıca oyunda bi yeri geçemedim http://forum.donanimhaber.com/m_1818756/tm.htm bakarsanız sevinirim




  • Baktım ben oraya
  • Ben baktım oraya
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.