Person of Interest (2011 - 2016) (572. sayfa)

Elias'a üzüldüm. İlk andan son ana kadar harika bir villian olmuştu. Brotherhood'u biraz abartı buldum, Dominic'e ısınamadım. Tabi tüm bunların yanında Shaw konusunda biraz daha kalmalıydı dizi.

John

Harold Finch dizide net olarak tanrıyı oynayan kişidir. Ne olursa olsun yazılı kuralları varmış gibi içinde olduğu prensipleri vardır ve sürekli olarak insanları kurtarmanın düşüncesindedir. Makineyi tasarladıktan sonra ona insani bilinç kavramlarına benzer kavramlar öğretmeye çalışırken aynı zamanda onu dizginlemeye çalışan bir babadır. Birçok kez makinenin, kodlarını hiçe sayarak Admin'e karşı geldiğini, hatta serverlarını bile yakmaya çalıştığına şahit olduk. Bu durumlarda her zaman Finch, makineyi al aşağı etti. Kendisine baş kaldıran bir tasarıyı çeşitli şekillerde eğitmeye çalıştı. İşte bu aslında Tanrı'nın, İsa'dan önce diğer kavimlere vermiş olduğu cezaların bir yansımasıdır. Ne olursa olsun kurallara uymayıp baş kaldıran yapıyı her zaman al aşağı etmiştir Harold Finch. Herkesi izleyen bir makine programlarken ilkte niyeti insanları kurtarmak değildir. Makineyi, devletin teröristleri yakalama amacıyla kullanımı için tasarlamıştır. Nathan öldükten sonra onun gayesini yerine getirebilmek için böyle bir kılığa girmiştir Harold. Nathan karakteri bu açıdan çok önemli tabii ki. Makine, önceleri sadece terörist programı olacakken, bombalı bir saldırıda hayatını kaybetmesi seyri değiştirmiştir. Biliyoruz ki Nathan, Harold'a her zaman insanları kurtarmamanın bencillik olacağını söylüyordu. Nathan'ın ölümünden sonra Harold, artık tam da istediği şekilde yoluna devam etti. Nathan burada Vaftizci Yahya rolünü üstlenmiştir. İsa'yı yani makineyi olması gerektiği gibi bir konuma getirmenin öncüsü olmuştur.

Makineye birçok defa 'she, god' gibi tanımlar getirilse de onun her zaman 'sıfatsız' bir varlık olduğunu dizi boyunca kabul ederiz. Bütün insanlığı gözetir. Ve babasının ona verip, anlamlandırdığı işaretler dahilinde tehditleri numaralandırarak babasına iletir. Samaritan karşısında yedeklerini bir çanta içerisine yerleştirir. Aslında bu İsa'nın tabutudur. Root öldükten sonra, onun sesiyle ekibe seslenmiştir. Bunun nedeni de bana göre İsa dirildikten sonra onu ilk olarak gören bir Mecdelli Meryem olmasından dolayıdır. Fahişe diye adlandırılken bile İsa ile dost olmuştur Mecdelli Meryem. Root, hiçbir zaman inancını yitirmemiştir makineye karşı. Herkes şüpheye düşerken o her zaman dirayetli davranmıştır. İşte bu dirayet, makine kendini yedeklerinden tekrardan diriltirken ölmüş olan Root'un sesini alarak şekillenmiştir. Makine yok olma tehlikesi de geçirir, acı da çeker. Fakat ona inananların dirayetiyle her zaman varlığını sürdürebilmiştir. Root'un, Shaw ile arasındaki ilişki ve erkeklerle ilişki içerisinde olmamaları anaerkil bir düzene vurgu yaparken aynı zamanda bakirelik işaretçisidir.

Gelelim en önemlilerinden olan Dört İncilci Yazar konusuna. Matta - Markos - Luka - Yuhanna

Matta'nın sembolünün insan olduğunu düşünürsek buraya en uygun kişi tabii ki Fusco. Kirli bir geçmişi vardır fakat herkes tarafından sevilir. Böyle bir geçmişinin olması tabiri caizse göze batmaz bile. Fusco aslında bizdendir, bizim görüntümüzü almış dizideki elçilerden bir tanesidir diyebiliriz.

Markos ise burada Carter. Kanundan çok çalışmayı umursayan, aslan görünümlü karakter. Sürekli ekibe hizmet edenlerden biridir.

Luka ise Shaw. Çok ilginçtir ki, Luka'nın da doktor olduğu düşünülmektedir. Shaw karakterinin tıp geçmişini düşündüğümüzde direkt olarak bu eşleştirmeyi yapabiliriz. Dizinin sonunda Bear'ı alıp yalnızlığına çekilmesi ise sembolü olan buzağının, dizideki köpekle gerçekleşmesindendir.

Ve gelelim Yuhanna'ya. İncil karşılığının da 'John' olduğu düşünülürse çok olasıdır. Diğerlerinden ayrı olarak Yuhanna, Mesih'i yukardan gelen kişi, Tanrı'nın oğlu olarak düşünmektedir. Yani hem makine adına yaptığı fedailik hem de Finch'e karşı olan çobanlık görevini mükemmel bir şekilde yerine getirmiştir.

Latince adlandırılmış olan Elias, İlyas peygamberin ayağıdır. İsrail Krallığı'nın Kuzey bölgesinde yaşadığı tahmin edilmekle beraber, Elias'ın da bir zamanlar New York'un söz sahibi olduğu düşünülürse tam olarak böyle bir görü elde edebiliriz. Her zaman Elias, karakterler adına bir siper görevi görmüş, birbirlerine olan can borçları sayesinde sürekli olarak yardımlaşarak vefalarını ödemişlerdir.

Samaritan burada net olarak günümüzdeki Samirilerin koludur. Diğer öğretilerden farklı olarak Yahudi-dışılık benimsemiş ve tamamen farklı kurallar edimlemişlerdir. Yahudi ya da Müslüman oldukları anlaşılmaz. Zaten dizide de Yahudiye kralı Pontus Pilatus kılığındaki Greer'i fedai olarak kullanırken Gabriel Hayward yani Cebrail figürü olan küçük bir çocuğu sözcüsü ilan etmiştir. Bu ikilem aslında yaratılan Samaritan adlı yapay zekanın Samiri (Samaritan) toplumu ile yaratılan ikiliğin bir benzeri olmasından ileri geliyor diye düşünüyorum. Çünkü bu topluluk dinlerine son derece bağlıdır. Samaritan kavramının makineyi ne kadar zorladığını da düşünürsek aslında bu tapınma olayı burada gerçekleşir.

Bizim dizi ve filmlerden alışık olduğumuz New York ise burada farklı tamamen. Çetelerin esir aldığı, gürültünün eksik olmadığı ve kirli bir New York. Dizide de geçen Sodome ve Gomorre hikayesinin karşılığıdır tam olarak. Tahrip durumda, yağmalanmış haldedir.

John, Harold'u takip etmesi için Faco'ya (şişman dedektifimiz) görev verdi. Bölümün sonunda da Fasco'nun, Harold gibi çok iyi, titiz, dikkatli bir adamın ensesinde onu takip ettiğini gösterdiler. Bu şimdi saçma değil mi? Daha önce John'un kendisini izlerken kurtulan, takip edilmemeyi iyi başaran bir adam nasıl takip edilir?

Konuyla ilgili ekran görüntüsü de atıyorum: