Şimdi Ara

Özentiymişim (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
187
Cevap
0
Favori
7.694
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mightness


    quote:

    Orijinalden alıntı: .mRcan.

    Biz metal dinleyenlere hurdacı demirci diyoruz sınıfta filan


    Afedersin benim sınıfımda da öyle derlerdi. Bende onlara hiç olmayacak şekilde cevap verirdim.


    Ben adamı yamulturum walla bana öle sert cevap veremez.

    Avatarıma laf atan arkadaşlar güvercin seven insanlar yahudi mi oluyor yada her elini sol cebine atan mason mu oluyor.Aptal aptal konuşmayın lütfen.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mami23®

    özentisin genç.. hayatın boyunca böylemi kalacaksın düşün bakalım.. bu tip şeyler boş şeyler.. hayatın boyunca böyle olamazsın yani şu var dışlanıyorsunuz toplumdan normal değilsiniz.. bunu bil yeter.. bu tip insanların geleceği de yokttur..

    yqni ben hiç metalci-rap veya siyah giyinen dövmeli doktor-avukat vs insanlar görmedim..

    bazı şeyleri eksik yazmış olabilirim ama gerçekten diğer insanlardan farklısınız..


    Yaş kaç? Toplumdan dışlanıyomuşuz, geleceğimiz yokmuş.
    Tıp fakültesinde okuyorum, doktor olduğumda dövmem de olucak, küpem de metal dinlemeye de devam edeceğim.

    Bence senin geleceğin yok.
  • no future
  • satanizm kurban oldugum allahtan gelmiş olabilir amma lakin ki öle değildir eyyoolamam bu kadar
  • sacmalk bence onlara bu tarzın sadece kesfedenlern kullanması icin bulunmadıgını soyle
  • Metali sadece bir muzik olarak gorenler icin o tarz giyinmek ozentilik olabilir, ama bu cok daha fazla sey ifade eder.

    Ve inanin bana metal dinliyorum deyip siyah giyinmem falan deyip, normal hayatta giymem diyen bir insanin metal omru 2-3 seneden azdir.

    Bircogu yaslari ilerleyince kendilerini asacak ve akillari basina gelip metali birakacak. Tabi o metalin icinde ne zaman bulunmuslar bilemem. Maalesef piyasa gruplari dinleyip metalci olunmadigi gibi, tshirt giyerekte olunmuyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darth Nihilus

    Banada metalci diyorlar uyuz oluyorum.


    Niye neycisin ki sen?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaptanwon


    quote:

    Orijinalden alıntı: alcoholica89


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mightness


    quote:

    Orijinalden alıntı: kaptanwon

    metal miş rapmiş bunlar amerikalı soyu sopu belli olmayan insanların çıkarttıgı gereksiz şeylerdir fazla kendizi kaptırmayın.Özenme olabilir kendimden biliyorum ama zaman size herşeyi gösterir.


    Biri çıkartmış diye dinlemiyoruz sevdiğimiz için dinliyoruz.

    +1

    +

    Pentagram'ın temelleri, Hakan Utangaç, Cenk Ünnü tarafından 1984 yılında Bursa'da kurulan Thunders' adlı lise grubu ile atılmıştır. 1986 yılında Kaan Bozoğlu'nun ayrılmasının ardından Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç Pentagram adı ile çalışmalarına devam etmişlerdir.
    Pentagram'ın temellerinin atıldığı bu dönemde, Hakan Utangaç gitar ve vokal, Cenk Ünnü davul ve Kaan adlı bir arkadaşları da bir süre bas gitar çalmıştır.

    1987 yılında bas gitarda Tarkan Gözübüyük ve solo gitarda Ümit Yılbar'ın katılımıyla Pentagram grubunun ana kadrosu şekillenmiştir.

    Grup, ilk ciddi sahne deneyimini İstanbul Bağcılar'da bir düğün salonunda yaşadı. Buradaki konserde yaklaşık 200 kişilik bir izleyici grubuna seslenildi. Sahneyi, vokalistliğini Gökhan Semiz'in (Grup Vitamin vokalisti) üstlendiği AC/DC tarzında müzik yapan Poseidon isimli bir grupla paylaşmışlardı. Pentagram'ın bu konserde 5 tane şarkı çalması planlanmıştı. Ancak, henüz beşinci şarkıya gelinmeden masalar, sandalyeler kırıldı. Türkiye ilk kez Thrash Speed Metal müzikle tanışıyordu. Bu coşku içinde düğün salonunda kırılmadık masa, sandalye vs. kalmadı. Konser bittikten sonra Pentagram üyeleri, düğün salonundaki hasardan dolayı oluşan zararı da karşılamak zorunda kaldılar. Daha sonra Moda Sinemasında bir konser daha verir grup. Şimdi de kulanılan pentagram logosu bu konserin afişi için Hakan Utangaç tarafından elle çizilmişir. Bu konser sonrasında oluşan hasarı yine Pentagram ve konserde bulunan diğer gruplar üstlenir ve sinema bir ay sürecek tadilat dönemine girer. Kimileri Cenk'in davulunun rehin bırakıldığını bile söylemektedir. Bu konser daha sonra "Efsane Moda Konseri" olarak hafızalara kazınır.

    "O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 - 15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz tişört giymenin bile homoseksüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna. 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünyada da heavy metalin sıçrama yaptığı, enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye'de, darbe sonrası yasakların olduğu, insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...
    Murat İlkan

    İlk konserimizi Bağcılar'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı (Allah rahmet eylesin, trafik kazasında öldü.) İşte, onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım AC/DC tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar, her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 - 200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını..."

    Bu dönemde, Pentagram, ilk albümlerini çıkarmak için çalışmalara başlamıştı. Açık Hava Tiyatrosu'nda verdikleri konser sonrası, solo gitarist Ümit Yılbar grupla yollarını ayırdı. Yeni bir solo gitarist arayışına giren grup, Ümit Yılbar'dan boşalan yere, solo tekniği çok gelişmiş olan Murat Net'i getirdi. Kadro tamamlandıktan sonra, albüm kayıtlarına başladılar. Albümün kayıt aşaması yaklaşık 10 ay sürdü. 1990 yılında, NEPA Müzik etiketiyle Pentagram albümü müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, yurtdışında da adından söz ettirebilmeyi hedefliyordu; bu nedenle albümdeki şarkıların tamamı İngilizce sözlüydü. Albümün kapak tasarımı ise yarışma sonucu belirlenmişti. Yarışmaya katılan 120 adet kapak resminin arasından, Tunç Örer isimli katılımcının eseri olan bir suluboya çalışma, kapak resmi olarak seçilmişti. Albümde; Intro (Wreck), Rotten Dogs, Mephistopheles, Metal Not Dead, Los Magandos, Asharoth, Bloody Gilliotine, Powerstage, Dimensions Of Death, Pentagram ve Deceptive Bells şarkıları yer alıyordu. Özellikle, Rotten Dogs ve Powerstage şarkıları hit oldu. Powerstage şarkısı, Pentagram severlere ithaf edilmişti ve kurulan hayran kulübüne "Powerstage" adı verilmişti. Albüm satışları çok iyi gitmeye başladı. İlk olarak 5.000 adet basılan albüme olan yoğun talepten dolayı albümün ikinci basımı da yapıldı. Yaklaşık 30.000 adet satan albüm, metal müzik tarzında bir rekora imza atmıştı.

    Grup, bu ilk albümle birlikte birçok konsere çıktı. Bu konserler de çok başarılı geçiyordu. Konser kayıtlarından oluşan bir albüm çıkarma fikri oluştu ve çok geçmeden bu fikir, meyvesini de verdi. Konser kayıtlarından oluşan "Live At The Trail" albümü yayınlandı. Bu albümde, vokalistliğe Bartu Topbaş ve solo gitardan ayrılan Murat Net'in yerine de, yine bu işte ustalaşmış bir isim olan Demir Demirkan'ın geldiğini görüyoruz. Albüm kapağında, Pentagram logosunun altında dikenli teller ve Mosh işareti yapan Pentagram severlerin resmi vardı. Bu albümde ise; Trail Blazer (enstrümantal), Rotten Dogs, Peace Sells (Megadeth cover'ı), Mephistopheles, Brain On The Wall (Los Magandos isimli şarkının devamı niteliğinde), Rotten Dogs (Kolombiya'da bir rock programının yayınında Pentagram anlatılıyor ve sonrasında Rotten Dogs çalıyor), Anarchy in the UK (Sex Pistols cover'ı), Powerstage şarkıları yer alıyordu.

    Pentagram, birçok konser verdikten sonra, 1992 yılında Nuclear Blast firması etiketiyle Trail Blazer albümüyle müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, bu albümün hazırlıklarına başlamadan tekrar kadro değişikliğine gitti ve İsveç'e giden Bartu'nun yerine vokalist olarak Ogün Sanlısoy getirildi. İlk albümde olduğu gibi, bu albümde de şarkıların hepsi İngilizce sözlüydü. Bu albümle birlikte grup kendi stillerini müzik piyasasına iyice benimsetmeye başlamıştı. Bu albümde, ilk albümün thrash çizgisinden uzak daha progressive sayılabilecek şarkılar vardı. Albümün kapak tasarımı bu sefer daha sadeydi. Tasarımda sadece alışılmış Pentagram logosu ve albüm ismi yer alıyordu. Albümde; Secret Misile, Living On Lies, Trail Blazer (enstrümantal), Vita Es Morte, Fly Forever, Time Bomb, Over The Line, The Planet, Brain On The Wall, No One Wins The Fight, Vita Es Morte (Live) ve Powerstage (Live) şarkıları yer alıyordu. Bu albümde işlenen genel tema, anti-militarizm; dünyadaki kötü gidişe ve savaşlara karşı isyan etme fikriydi. Fly Forever adlı şarkı, o aralarda askere gidip 1993te Kıraf dağında şehit düşen eski gitaristleri Ümit Yılbar'a adanmıştır. Yeni albümle birlikte yine birçok konsere çıktılar.

    1995 yılında Demir Demirkan gruptan ayrılarak ABD'ye gitti. Sonrasında ise vokalistliği yürüten Ogün Sanlısoy, solo albüm çalışmaları yapmak istediği için gruptan ayrıldı. Vokale Sawdust ve Cherooke gruplarında solistlik yapmakta olan Murat İlkan getirildi. Bu sırada, 2 senelik bir ayrılığın ardından Demir Demirkan gruba geri döndü.

    Pentagram, yeni bir albüm çıkartmak istiyordu ve bunun için Türkiye'de faaliyet gösteren Raks Müzik firmasıyla iki adet albüm hazırlamak için anlaşma imzalandı. Raks Müzik stüdyosunda albüm hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan albümün mix'lerini Charles Turkmen yaptı. Steve Smart isimli bir başka yapımcı ise Avustralya'da albümün son hazırlıklarını tamamladı. 1997 yılına geldiklerinde, yeni albümleri olan "Anatolia" piyasaya sürüldü. Albüm, 13 şarkıdan oluşuyordu ve grup, tarihinlerinde bir ilke imza atarak bu albümde 3 tane Türkçe sözlü şarkıya yer vermişti. Uzun süredir müzik piyasasının içinde olan grup, bu albümle satış rekorları kırdı. Bu albümde, kendi metal sound'larının üzerinde Anadolu ezgileri de göze çarpıyordu. Albümde; 1000 In The Eastland, Anatolia (İngilizce sürüm), Dark Is The Sunlight, Gündüz Gece (Aşık Veysel cover), Stand To Fall, Give Me Something To Kill The Pain, Welcome The End, Anatolia (Türkçe sürüm), On The Run, Time (Enstrümantal), Behind The Veil, Fall Of Hero ve Sonsuz şarkıları yer alıyordu. Bu albümle birlikte, ilk kez Pentagram dinleyicisiyle tanışan Murat İlkan, başarılı vokaliyle dikkat çekti ve kendini sevdirdi.

    Albümün ardından grup, çeşitli konserlere çıktı. Bu konserlerden en çok ses getireni olan "Açık Hava Konseri"ni albüm haline getirdiler. 1999 yılında çıkan bu canlı performans albümünün adı konserdeki coşkulu Pentagram hayranlarının hep birlikte “Popçular Dışarı” diye ettikleri tezahüratlardan alan "Popçular Dışarı" oldu. Daha önceden Demir Demirkan'la birlikte olan Sertab Erener, o konsere o zaman birlikte olduğu Levent Yüksel'le birlikte gelmişti. “Popçular Dışarı” şeklindeki tezahüratın aslında bir pop şarkıcısı olan Levent Yüksel'i hedef alarak yapıldığı söylenir. Bu albüm, Pentagram'ın söylemiyle, Türkiye'de 4. bir kuvvet haline gelen "medya"ya ithaf ediliyordu. Albümün kapağına da, bolluk ve bereketi simgeleyen "Bereket Tanrısı" heykelinin bir resmi konulmuştu. Bu live albümde; Intro, Before The Veil, Behind The Veil, Welcome The End, No One Wins The Fight, G.S.T.K.P., Vita Es Morte, Gündüz Gece, Black Magic (Slayer cover), Rotten Dogs, 999 (Enstrümantal), 1000 In The Eastland ve Anatolia (Türkçe sürüm) şarkıları yer alıyordu.

    Bu albüm çıktıktan sonra, solo işler yapmak isteyen Demir Demirkan gruptan ayrıldı. Demir Demirkan'ın ayrılmasıyla oluşan boşluğu, aynı zamanda grubun gitar teknisyenliğini de yapmakta olan Onur Pamukçu doldurdu. Bu kadroyla değişik konserlere çıkan grup, 1999 yılında Kemancı Rock Bar'da konser vermeyi planlamıştı; fakat konsere birkaç gün kala ülkemizin yaşadığı deprem felaketi nedeniyle konser iptal edildi. Bir süre duraklama dönemine giren grup, yaşanan deprem nedeniyle ülkemize gelen, içinde ABD Başkanı Bill Clinton ve birçok devlet başkanının bulunduğu bir seyirci topluluğuna karşı 12 Kasım 1999'da Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Gündüz Gece" parçasını çalarak devlet başkanlarını, tabir-i câizse coşturmuştu.

    Ancak, o günlerde, Pentagram adına olumlu sayılabilecek bu gelişmelerin yanı sıra, Türkiye gündeminden kaynaklanan olumsuzluklar da yaşanmaktaydı. Yine o dönemlerde, ülke gündemini işgal eden satanizm olaylarından, "Pentagram" isminden ve toplumdaki önyargılardan dolayı en fazla etkilenen ve haksız suçlamalara hedef olan da Pentagram grubu oldu.

    Tam da bu sıralarda EP çıkartmaya karar verildi. Askerlik görevlerini tamamlayan grup elemanları, 2000 yılında Noise Record müzik şirketiyle 4 albümlük bir anlaşma imzaladı. Türkiye'de çıkacak olan albümleri için ise Böcek Yapım'ı tercih ettiler. Grup, EP'yi çıkartmak için hazırlıklara başladı. Çıkartacakları EP'yi albüme dönüştürme fikri oluştu ve sonrasında ise 2 albüm çıkarmak istediler. Bu albümlerden biri Türkçe sözlü, diğeri ise İngilizce sözlü olacaktı. Bu arada gruba, Metin Türkcan katıldı. 2000 yılında prodüktör Charles Turkmen'le birlikte albüm hazırlıklarına başlandı. Albümün kayıtları Yunanistan'da bulunan Sierra Studios'ta yapılırken bir yandan da albüm, İstanbul'da bulunan grubun kendi stüdyosunda son şeklini alıyordu. 2001 yılının sonlarına doğru "Unspoken" isimli yeni albümleri müzik piyasasındaki yerini aldı. Yurt dışına da gönderilecek olan bu albüm için, ilk albümden bu yana, grubun adı olan Pentagram üzerinde de çeşitli değişiklikler yapıldı. Çünkü, yurt dışında da aynı isimli bir grup vardı ve bundan dolayı, bir karışıklığın oluşmasına meydan vermemek için, önce grubun ismi "The Pentagram" olarak değiştirildi, ancak daha sonra bu yeterli görülmeyip sadece yurtdışında kullanılmak üzere "Mezarkabul" (mezarkabul kelimesinin anlamı, "bir imamın ölünün üzerine attığı bir avuç toprak"tır.) adı seçildi. Bundan sonra, Türkiye'de Pentagram, yurt dışında ise Mezarkabul adıyla yer anılacaklardı. Albüm; We Come From Now Here, In Esir Like An Eagle, Unspoken, Lions In A Cage, For The One Unchancing, Mezarkabul (Enstrümantal), Take My Time, Pain, Puratu, This Too Will Pass ve For Those Who Died Alone (Enstrümantal) şarkılarından oluşuyordu. 2002 yılında ise, daha önceden karar verdikleri Türkçe sözlü albüm, Böcek Yapım ile "Bir" adı altında albüm raflarındaki yerini aldı. Albümde; Tigris (Enstrümantal), Bir, Şeytan Bunun Neresinde, Bu Alemi Gören Sensin (Aşık Veysel Cover), Mezarkabul (Enstrümantal), Sır, Kam (enstrümantal), Ölümlü ve F.T.W.D.A. (Enstrümantal) şarkıları yer alıyordu. Tamamen Türkçe sözlü olan bu albümle birlikte grup yine bir ilke imza attı. Yeni albümle birlikte çeşitli konserlere ve televizyon programlarına çıkan grup, bir süre sonra derin bir sessizliğe girerek Pentagram hayranlarını üzdü. Piyasada ve Pentagram severler arasında, "grup dağıldı" diye çeşitli söylentiler yayılıyordu. Grup üyelerinin hiçbirinden net bir açıklama da gelmediği için birçok hayran grubun dağıldığını düşünüyordu.

    Grup elemanları bu arada farklı işlerle yaşamlarını devam ettiriyorlardı. Cenk Ünnü, kendisine ait olan Pena Müzik Evi'ni işletiyordu. Hakan Utangaç, piyasadaki pek çok müzisyenin video klip yönetmenliğini üstleniyor, grafik tasarımla ilgileniyor; diğer üç elemansa müzik piyasasında kişisel çalışmalarıyla yollarına devam ediyorlardı. Tarkan Gözübüyük, prodüktör olarak; Murat İlkan, Cem Köksal'a vokalist olarak ve Metin Türkcan ise; hem Şebnem Ferah'ın, hem de Ogün Sanlısoy'un solo gitaristliğini üstlenerek müzik piyasasındaydılar. Grup adına ise bir gelişme göze çarpmıyor ve haddinden fazla uzun süren bu sessizlik, Pentagram hayranlarını iyice üzüyordu.

    2006 yılının sonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında verilmesi planlanan üç konser için, Pentagram tekrar stüdyoya kapanarak provalara başladı. En şaşırtıcı gelişme ise, eski bir Pentagram üyesi olan Demir Demirkan'ın yeniden gruba dahil olması ve provalara da diğer üyelerle birlikte katılmasıydı. Ama gruba tekrar döneceği düşünülen Demir Demirkan'ın grupta kalmayacağı açıklandı.

    4 Şubat 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde 20. Yıl Konseri vermişlerdir. Onlarca kamera ile kayıt altına alınan bu konser DVD olarak çıkarılacağı duyurulup hayranlarını memnun etmiştir. Bundan sonra ise bir turne çalışmaları vardır.

    * 4 Şubat 2007 - İstanbul
    * 25 Mart 2007 - İstanbul
    * 8 Nisan 2007 - Ankara
    * 21 Nisan 2007 - Antalya
    * 29 Nisan 2007 - İzmir
    * 12 Mayıs 2007 - Ankara
    * 28 Temmuz 2007 - İstanbul

    Bu konserlerin ardından hayranları DVD için bir gün bekliyorlardı. Grup DVD'nin yakında çıkacağını söylemiş ancak kesin bir tarih vermemişti. 30 Mart 2008 tarihinde yine Bostancı Gösteri Merkezi DVD galası için konser düzenlendi, bilet alan ilk 1000 kişiye konser DVD'si hediye olarak dağıtıldı. Pentagram 1987 olarak yayımlanan bu albümde Gordion's Knot (We come from nowhere - konser girişi), In Esir Like an Eagle, Unspoken, Şeytan Bunun Neresinde, No One Wins the Fight, This Too Will Pass, 1000's In the East, For the One Unchanging, Vita es Morte, Anatolia, Powerstage, Rotten Dogs, Bu Alemi Gören Sensin, Dark is the Sunlight, Take My Time, Ölümlü, G.S.T.K.P., Secret Missile, Tigris, Bir, Lions in a Cage, Behind the Veil, Gündüz Gece, For Those Who Died Alone (konser bitişi) parçaları canlı performans kayıtları olarak yer aldı. Grup ayrıca konserde [Şebnem Ferah], [Ogün Sanlısoy] gibi tanınan isimleri sahnede konuk etmiş; ney, keman ve klavye gibi enstrümanları dahil ederek Mezarkabul gibi entstrümental şarkılara yer vermesi dikkat çekmiştir.

    Ayrıca Pentagram, 27 Temmuz 2008 gecesi İstanbul Ali Sami Yen Stadyumunda yapılan Metallica konserinde ön grup olarak sahne almıştır.



    yaşın kadar geçmişleri var bu işi sadece amerikalılar yapmıyor ve sırf onlar başlatmadı türkiyede thrash müziğin temelini atan gruptur pentagram...bu sadece bir ornek...


    Sevip dinlemenize laf eden mi var arkadaşım düşüncesiz misiniz sevip dinlemek farklı ama dinledigin müzige göre kendi tarzından ödün vermek kıyafetlerini degiştirmek özentilikten başka hiçbirşey DEĞİLDİR.(NOKTA)



    3. kisi gibi olmasin ama;

    Hayatin boyunca hep uyum saglamaya calistigin icin bunlari diyorsun. Hayatta yaptigin bir seyi sirf en uygunu, istenileni ve oyle olmasi gerektigi icin yapma. Metal dinleyenleri kimse onu giy bunu giy demiyor. O zaten senin icinden geliyor. Ne istersen giy. Metal ortamlarinda biz altimizda kirmizi pijama, ustumuzde Anal Vomit tshirtu ile geziyorduk.

    Ama iste zaten bunu anlayabilen metal dinleyicisi oluyor.




  • Eğer bir şeyi başkalarına beğendirmek için yapıyorsan özentisin.
    Eğer bir şeyi sevdiğin için yapıyorsan olduğun gibisin.


    quote:

    Orijinalden alıntı: nkA

    Seviyosun ve özeniyosun işte. Yani bu durumda özenti oluyorsun.

    Özentinin anlamı farklıdır arkadaşım. Özentinin anlamı bir şeye özenen değil, taklit eden kimsedir. Kelime anlamı nedir bilmiyorum fakat, kullanım anlamı budur.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Dark is the Sunlight

    O değilde bide metal müzik dinleyenlere satanist diyenler var.O zaman sende İbo dinliyon kürtsün sende o zaman.Böyle bi mantık var mı abi ya .

    Bilmem mi o zihniyeti. Çok var bu insanlardan .
    quote:

    Orijinalden alıntı: MacTavish®

    özentisin genç.. hayatın boyunca böylemi kalacaksın düşün bakalım.. bu tip şeyler boş şeyler.. hayatın boyunca böyle olamazsın yani şu var dışlanıyorsunuz toplumdan normal değilsiniz.. bunu bil yeter.. bu tip insanların geleceği de yokttur..

    yqni ben hiç metalci-rap veya siyah giyinen dövmeli doktor-avukat vs insanlar görmedim..

    bazı şeyleri eksik yazmış olabilirim ama gerçekten diğer insanlardan farklısınız..

    Söylediklerin çok saçma gerçekten. Bir insan ne ise hayatı boyunca odur. Bir insan tamamen değişemez kolay kolay. Toplumdan dışlanmamızın(ben de metal müzik dinlediğim için kendimi de baz alarak yazıyorum) sebebi nedir sence? Bizim farklı olmamız mı? Yoksa toplumun cahil olması mı? Arkadaşların da dediği gibi metal dinleyen insanlara tuhaf bakılıyor. Bu, tamamen toplumun geri kalmasıyla ilgili.

    Söylediklerinin saçma olduğunu, bu kısma bakarak söyledim. Şu andaki doktorlar kaç yaşında sence? Hepsi 30-40 yaşında adamlar. Bu adamların dönemini bir düşün. Bu adamların döneminde metal mi vardı, rap mi vardı? Ha tabi bu adamların döneminde bu müzik türleri vardı fakat yaygın değildi. Ülkede bu müzik türlerini bilen insan sayısı azdı. E zaten eskiden şartlar zordu. O yüzden insanlar okumaya önem verdiler. Ama şimdi her şey herşey rahat, herşey kolay. Şimdi okumaya önem veren insan yok denecek kadar az. İnsanların tek derdi oyun oynamak. İşte bu yüzden senin de dediğin gibi bu neslin geleceğinin pek de parlak olduğu söylenemez.


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mightness


    quote:

    Orijinalden alıntı: mami23®

    özentisin genç.. hayatın boyunca böylemi kalacaksın düşün bakalım.. bu tip şeyler boş şeyler.. hayatın boyunca böyle olamazsın yani şu var dışlanıyorsunuz toplumdan normal değilsiniz.. bunu bil yeter.. bu tip insanların geleceği de yokttur..


    Doğru söylüyorsun ben hayatım boyunca hep böyle kalacağım gibi bir söz söylediğimi hatırlamıyorum. Ayrıca ben bunu seviyorum arkadaş ne özentisiyim ya? Aşık olursun ve nedenini bilmezsin bir nedeni olması gerekmez sevmek için.

    Sevginin de nedeni vardır fakat sen bunu bilmezsin. Bu neden bilinçaltındadır. Renkler de kişiliği yansıtır aslında. Tıpkı müziklerin kişiliği yansıttığı gibi. Metal dinleyen biri siyah renginden etkilenir. Siyah, karamsarlığı andırır. Metal müziğin sözleri de karamsarlık üzerinedir zaten. Metal müziği severek dinleyen birisi asidir, agresiftir. Sürekli bir şeylere saldırmak ister. Kırıp dökmek ister. Amacına ulaşmak için her yola başvurmayı düşünür hep. Tabi bu müziği dinlerken olur. Metal müziğin insanlara yaşattığı ruh hali bambaşkadır. Kolay tanımlanamaz.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Darth Nihilus


    quote:

    Orijinalden alıntı: mami23®

    özentisin genç.. hayatın boyunca böylemi kalacaksın düşün bakalım.. bu tip şeyler boş şeyler.. hayatın boyunca böyle olamazsın yani şu var dışlanıyorsunuz toplumdan normal değilsiniz.. bunu bil yeter.. bu tip insanların geleceği de yokttur..


    Emoları bilmesek sana inanıcaz.

    Çevrende bu tür insanlardan var mı? Ben şimdiye kadar bir tanesi ile facebook sayesiyle tanışmıştım. Bir de Kültür Park'ta giyim olarak emo diyebileceğim bir kız görmüştüm. Ama çevremde böyle bir insan olmadığı için kişiliklerini bilmiyorum tam olarak.
    quote:

    Orijinalden alıntı: Historia Calamitatum

    Sana özenti diyenlere nasıl tiksinmeden cevap verebiliyorsun dostum?

    Özenti anlamı çarpıtılıyor. Özentilik birşeyi görüp, beğenip ardından kullanmak değildir. Özentiliğin tanımı: Herhangi birşeyi birisinde görüp, o kişide beğenildiği takdirde bende de beğenilir(ben de beğenilirim) zihniyetiyle sorgusuz sualsiz kullanmak ve benimsemektir.

    Benim anlatmak istediğim de tam olarak buydu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Doppelgangbanger -- 22 Ocak 2010; 11:03:57 >




  • saçımı uzatıyorum şu an saçlarım omuzlarımda...
    evet siyah giyiniyorum, iş harici ortamlarda...
    metal müzikde dinliyorum...

    kısacası metalciyim... benimlede bu saç ve satanizm konusunda dalga geçenler oluyor(özellikle iş yerindekiler)... haa kulak asıyormuyum asmıyorum ama yeri gelince hiç acımam lafı oturtuyorum susup kalıyorlar...

    bir insan bir insana karşı, özellikle toplu bir ortamın içinde giyinişiyle, kültürüyle, dinlediği müzik türüyle v.b şeyler ile alay edercesine yargılayıp o ortamda bir yer yapmaya çalışırsa o insana kusurabakmayın ama babam da olsa ahmak ve salak derim. Ve bu söylemimden hiç de çekinmem...

    saçlarımı uzatmaya başladığımda babamım çok baskısına maruz kaldım... Oda konuyu açan arkadaşın babasının dediği söylemlerle yaklaştı bana. Yok sen kızmısın, karımısın o saçlarını koyun makası ile kesicem. Direndim, direndim ama kazandım şu an gayet normal karşılıyo... Hatta geçen gün banyodan çıktığımda saçları kuruturken "oğlum tokanı tak da dağnık gezme saçlarla toplarsan daha iyi görünüyor" bile dedi
    bir süre sonra alıştı...

    kulağımı deldirdim... Onuda babamım dengesiz bir konuşmasından ötürü inat olsun diye yaptım. (zaten deldirecektim bahane gibibir şey oldu) onada alıştı. Ama yukarıda Allah var yalan söylemeyim dinlediğim müzik türüne asla karışmadılar satanistmisin veya başka birşey diye beni yargılamadılar... giyimimede fazla karışmıyorlar...


    yani kısacası rock ve metal müzik dinleyenler bu tip satanist ve vb. yaklaşımlara çok maruz kalıyorlar. yaptıkları her şey ile yargılanıyorlar...

    sen sen ol inandığın şeyleri yap, bu hayatı yaşayacak olan da yaşadığın şeylerden dolayı sorguya çekilecekde sensin... sen inanıyorsan gerisi fasa fiso dostum. Bırak da özenti desinler, bırak da dalga geçsinler eğlensin garibanlar nabıcan, biz inandığımız yolda ilerleyelimde özentide olsak satanist de olsak başkalarına karşı olalım...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TestamenT


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mightness


    quote:

    Orijinalden alıntı: kaptanwon

    metal miş rapmiş bunlar amerikalı soyu sopu belli olmayan insanların çıkarttıgı gereksiz şeylerdir fazla kendizi kaptırmayın.Özenme olabilir kendimden biliyorum ama zaman size herşeyi gösterir.


    Biri çıkartmış diye dinlemiyoruz sevdiğimiz için dinliyoruz.

    +1

    +

    Pentagram'ın temelleri, Hakan Utangaç, Cenk Ünnü tarafından 1984 yılında Bursa'da kurulan Thunders' adlı lise grubu ile atılmıştır. 1986 yılında Kaan Bozoğlu'nun ayrılmasının ardından Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç Pentagram adı ile çalışmalarına devam etmişlerdir.
    Pentagram'ın temellerinin atıldığı bu dönemde, Hakan Utangaç gitar ve vokal, Cenk Ünnü davul ve Kaan adlı bir arkadaşları da bir süre bas gitar çalmıştır.

    1987 yılında bas gitarda Tarkan Gözübüyük ve solo gitarda Ümit Yılbar'ın katılımıyla Pentagram grubunun ana kadrosu şekillenmiştir.

    Grup, ilk ciddi sahne deneyimini İstanbul Bağcılar'da bir düğün salonunda yaşadı. Buradaki konserde yaklaşık 200 kişilik bir izleyici grubuna seslenildi. Sahneyi, vokalistliğini Gökhan Semiz'in (Grup Vitamin vokalisti) üstlendiği AC/DC tarzında müzik yapan Poseidon isimli bir grupla paylaşmışlardı. Pentagram'ın bu konserde 5 tane şarkı çalması planlanmıştı. Ancak, henüz beşinci şarkıya gelinmeden masalar, sandalyeler kırıldı. Türkiye ilk kez Thrash Speed Metal müzikle tanışıyordu. Bu coşku içinde düğün salonunda kırılmadık masa, sandalye vs. kalmadı. Konser bittikten sonra Pentagram üyeleri, düğün salonundaki hasardan dolayı oluşan zararı da karşılamak zorunda kaldılar. Daha sonra Moda Sinemasında bir konser daha verir grup. Şimdi de kulanılan pentagram logosu bu konserin afişi için Hakan Utangaç tarafından elle çizilmişir. Bu konser sonrasında oluşan hasarı yine Pentagram ve konserde bulunan diğer gruplar üstlenir ve sinema bir ay sürecek tadilat dönemine girer. Kimileri Cenk'in davulunun rehin bırakıldığını bile söylemektedir. Bu konser daha sonra "Efsane Moda Konseri" olarak hafızalara kazınır.

    "O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 - 15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz tişört giymenin bile homoseksüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna. 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünyada da heavy metalin sıçrama yaptığı, enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye'de, darbe sonrası yasakların olduğu, insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...
    Murat İlkan

    İlk konserimizi Bağcılar'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı (Allah rahmet eylesin, trafik kazasında öldü.) İşte, onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım AC/DC tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar, her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 - 200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını..."

    Bu dönemde, Pentagram, ilk albümlerini çıkarmak için çalışmalara başlamıştı. Açık Hava Tiyatrosu'nda verdikleri konser sonrası, solo gitarist Ümit Yılbar grupla yollarını ayırdı. Yeni bir solo gitarist arayışına giren grup, Ümit Yılbar'dan boşalan yere, solo tekniği çok gelişmiş olan Murat Net'i getirdi. Kadro tamamlandıktan sonra, albüm kayıtlarına başladılar. Albümün kayıt aşaması yaklaşık 10 ay sürdü. 1990 yılında, NEPA Müzik etiketiyle Pentagram albümü müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, yurtdışında da adından söz ettirebilmeyi hedefliyordu; bu nedenle albümdeki şarkıların tamamı İngilizce sözlüydü. Albümün kapak tasarımı ise yarışma sonucu belirlenmişti. Yarışmaya katılan 120 adet kapak resminin arasından, Tunç Örer isimli katılımcının eseri olan bir suluboya çalışma, kapak resmi olarak seçilmişti. Albümde; Intro (Wreck), Rotten Dogs, Mephistopheles, Metal Not Dead, Los Magandos, Asharoth, Bloody Gilliotine, Powerstage, Dimensions Of Death, Pentagram ve Deceptive Bells şarkıları yer alıyordu. Özellikle, Rotten Dogs ve Powerstage şarkıları hit oldu. Powerstage şarkısı, Pentagram severlere ithaf edilmişti ve kurulan hayran kulübüne "Powerstage" adı verilmişti. Albüm satışları çok iyi gitmeye başladı. İlk olarak 5.000 adet basılan albüme olan yoğun talepten dolayı albümün ikinci basımı da yapıldı. Yaklaşık 30.000 adet satan albüm, metal müzik tarzında bir rekora imza atmıştı.

    Grup, bu ilk albümle birlikte birçok konsere çıktı. Bu konserler de çok başarılı geçiyordu. Konser kayıtlarından oluşan bir albüm çıkarma fikri oluştu ve çok geçmeden bu fikir, meyvesini de verdi. Konser kayıtlarından oluşan "Live At The Trail" albümü yayınlandı. Bu albümde, vokalistliğe Bartu Topbaş ve solo gitardan ayrılan Murat Net'in yerine de, yine bu işte ustalaşmış bir isim olan Demir Demirkan'ın geldiğini görüyoruz. Albüm kapağında, Pentagram logosunun altında dikenli teller ve Mosh işareti yapan Pentagram severlerin resmi vardı. Bu albümde ise; Trail Blazer (enstrümantal), Rotten Dogs, Peace Sells (Megadeth cover'ı), Mephistopheles, Brain On The Wall (Los Magandos isimli şarkının devamı niteliğinde), Rotten Dogs (Kolombiya'da bir rock programının yayınında Pentagram anlatılıyor ve sonrasında Rotten Dogs çalıyor), Anarchy in the UK (Sex Pistols cover'ı), Powerstage şarkıları yer alıyordu.

    Pentagram, birçok konser verdikten sonra, 1992 yılında Nuclear Blast firması etiketiyle Trail Blazer albümüyle müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, bu albümün hazırlıklarına başlamadan tekrar kadro değişikliğine gitti ve İsveç'e giden Bartu'nun yerine vokalist olarak Ogün Sanlısoy getirildi. İlk albümde olduğu gibi, bu albümde de şarkıların hepsi İngilizce sözlüydü. Bu albümle birlikte grup kendi stillerini müzik piyasasına iyice benimsetmeye başlamıştı. Bu albümde, ilk albümün thrash çizgisinden uzak daha progressive sayılabilecek şarkılar vardı. Albümün kapak tasarımı bu sefer daha sadeydi. Tasarımda sadece alışılmış Pentagram logosu ve albüm ismi yer alıyordu. Albümde; Secret Misile, Living On Lies, Trail Blazer (enstrümantal), Vita Es Morte, Fly Forever, Time Bomb, Over The Line, The Planet, Brain On The Wall, No One Wins The Fight, Vita Es Morte (Live) ve Powerstage (Live) şarkıları yer alıyordu. Bu albümde işlenen genel tema, anti-militarizm; dünyadaki kötü gidişe ve savaşlara karşı isyan etme fikriydi. Fly Forever adlı şarkı, o aralarda askere gidip 1993te Kıraf dağında şehit düşen eski gitaristleri Ümit Yılbar'a adanmıştır. Yeni albümle birlikte yine birçok konsere çıktılar.

    1995 yılında Demir Demirkan gruptan ayrılarak ABD'ye gitti. Sonrasında ise vokalistliği yürüten Ogün Sanlısoy, solo albüm çalışmaları yapmak istediği için gruptan ayrıldı. Vokale Sawdust ve Cherooke gruplarında solistlik yapmakta olan Murat İlkan getirildi. Bu sırada, 2 senelik bir ayrılığın ardından Demir Demirkan gruba geri döndü.

    Pentagram, yeni bir albüm çıkartmak istiyordu ve bunun için Türkiye'de faaliyet gösteren Raks Müzik firmasıyla iki adet albüm hazırlamak için anlaşma imzalandı. Raks Müzik stüdyosunda albüm hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan albümün mix'lerini Charles Turkmen yaptı. Steve Smart isimli bir başka yapımcı ise Avustralya'da albümün son hazırlıklarını tamamladı. 1997 yılına geldiklerinde, yeni albümleri olan "Anatolia" piyasaya sürüldü. Albüm, 13 şarkıdan oluşuyordu ve grup, tarihinlerinde bir ilke imza atarak bu albümde 3 tane Türkçe sözlü şarkıya yer vermişti. Uzun süredir müzik piyasasının içinde olan grup, bu albümle satış rekorları kırdı. Bu albümde, kendi metal sound'larının üzerinde Anadolu ezgileri de göze çarpıyordu. Albümde; 1000 In The Eastland, Anatolia (İngilizce sürüm), Dark Is The Sunlight, Gündüz Gece (Aşık Veysel cover), Stand To Fall, Give Me Something To Kill The Pain, Welcome The End, Anatolia (Türkçe sürüm), On The Run, Time (Enstrümantal), Behind The Veil, Fall Of Hero ve Sonsuz şarkıları yer alıyordu. Bu albümle birlikte, ilk kez Pentagram dinleyicisiyle tanışan Murat İlkan, başarılı vokaliyle dikkat çekti ve kendini sevdirdi.

    Albümün ardından grup, çeşitli konserlere çıktı. Bu konserlerden en çok ses getireni olan "Açık Hava Konseri"ni albüm haline getirdiler. 1999 yılında çıkan bu canlı performans albümünün adı konserdeki coşkulu Pentagram hayranlarının hep birlikte “Popçular Dışarı” diye ettikleri tezahüratlardan alan "Popçular Dışarı" oldu. Daha önceden Demir Demirkan'la birlikte olan Sertab Erener, o konsere o zaman birlikte olduğu Levent Yüksel'le birlikte gelmişti. “Popçular Dışarı” şeklindeki tezahüratın aslında bir pop şarkıcısı olan Levent Yüksel'i hedef alarak yapıldığı söylenir. Bu albüm, Pentagram'ın söylemiyle, Türkiye'de 4. bir kuvvet haline gelen "medya"ya ithaf ediliyordu. Albümün kapağına da, bolluk ve bereketi simgeleyen "Bereket Tanrısı" heykelinin bir resmi konulmuştu. Bu live albümde; Intro, Before The Veil, Behind The Veil, Welcome The End, No One Wins The Fight, G.S.T.K.P., Vita Es Morte, Gündüz Gece, Black Magic (Slayer cover), Rotten Dogs, 999 (Enstrümantal), 1000 In The Eastland ve Anatolia (Türkçe sürüm) şarkıları yer alıyordu.

    Bu albüm çıktıktan sonra, solo işler yapmak isteyen Demir Demirkan gruptan ayrıldı. Demir Demirkan'ın ayrılmasıyla oluşan boşluğu, aynı zamanda grubun gitar teknisyenliğini de yapmakta olan Onur Pamukçu doldurdu. Bu kadroyla değişik konserlere çıkan grup, 1999 yılında Kemancı Rock Bar'da konser vermeyi planlamıştı; fakat konsere birkaç gün kala ülkemizin yaşadığı deprem felaketi nedeniyle konser iptal edildi. Bir süre duraklama dönemine giren grup, yaşanan deprem nedeniyle ülkemize gelen, içinde ABD Başkanı Bill Clinton ve birçok devlet başkanının bulunduğu bir seyirci topluluğuna karşı 12 Kasım 1999'da Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Gündüz Gece" parçasını çalarak devlet başkanlarını, tabir-i câizse coşturmuştu.

    Ancak, o günlerde, Pentagram adına olumlu sayılabilecek bu gelişmelerin yanı sıra, Türkiye gündeminden kaynaklanan olumsuzluklar da yaşanmaktaydı. Yine o dönemlerde, ülke gündemini işgal eden satanizm olaylarından, "Pentagram" isminden ve toplumdaki önyargılardan dolayı en fazla etkilenen ve haksız suçlamalara hedef olan da Pentagram grubu oldu.

    Tam da bu sıralarda EP çıkartmaya karar verildi. Askerlik görevlerini tamamlayan grup elemanları, 2000 yılında Noise Record müzik şirketiyle 4 albümlük bir anlaşma imzaladı. Türkiye'de çıkacak olan albümleri için ise Böcek Yapım'ı tercih ettiler. Grup, EP'yi çıkartmak için hazırlıklara başladı. Çıkartacakları EP'yi albüme dönüştürme fikri oluştu ve sonrasında ise 2 albüm çıkarmak istediler. Bu albümlerden biri Türkçe sözlü, diğeri ise İngilizce sözlü olacaktı. Bu arada gruba, Metin Türkcan katıldı. 2000 yılında prodüktör Charles Turkmen'le birlikte albüm hazırlıklarına başlandı. Albümün kayıtları Yunanistan'da bulunan Sierra Studios'ta yapılırken bir yandan da albüm, İstanbul'da bulunan grubun kendi stüdyosunda son şeklini alıyordu. 2001 yılının sonlarına doğru "Unspoken" isimli yeni albümleri müzik piyasasındaki yerini aldı. Yurt dışına da gönderilecek olan bu albüm için, ilk albümden bu yana, grubun adı olan Pentagram üzerinde de çeşitli değişiklikler yapıldı. Çünkü, yurt dışında da aynı isimli bir grup vardı ve bundan dolayı, bir karışıklığın oluşmasına meydan vermemek için, önce grubun ismi "The Pentagram" olarak değiştirildi, ancak daha sonra bu yeterli görülmeyip sadece yurtdışında kullanılmak üzere "Mezarkabul" (mezarkabul kelimesinin anlamı, "bir imamın ölünün üzerine attığı bir avuç toprak"tır.) adı seçildi. Bundan sonra, Türkiye'de Pentagram, yurt dışında ise Mezarkabul adıyla yer anılacaklardı. Albüm; We Come From Now Here, In Esir Like An Eagle, Unspoken, Lions In A Cage, For The One Unchancing, Mezarkabul (Enstrümantal), Take My Time, Pain, Puratu, This Too Will Pass ve For Those Who Died Alone (Enstrümantal) şarkılarından oluşuyordu. 2002 yılında ise, daha önceden karar verdikleri Türkçe sözlü albüm, Böcek Yapım ile "Bir" adı altında albüm raflarındaki yerini aldı. Albümde; Tigris (Enstrümantal), Bir, Şeytan Bunun Neresinde, Bu Alemi Gören Sensin (Aşık Veysel Cover), Mezarkabul (Enstrümantal), Sır, Kam (enstrümantal), Ölümlü ve F.T.W.D.A. (Enstrümantal) şarkıları yer alıyordu. Tamamen Türkçe sözlü olan bu albümle birlikte grup yine bir ilke imza attı. Yeni albümle birlikte çeşitli konserlere ve televizyon programlarına çıkan grup, bir süre sonra derin bir sessizliğe girerek Pentagram hayranlarını üzdü. Piyasada ve Pentagram severler arasında, "grup dağıldı" diye çeşitli söylentiler yayılıyordu. Grup üyelerinin hiçbirinden net bir açıklama da gelmediği için birçok hayran grubun dağıldığını düşünüyordu.

    Grup elemanları bu arada farklı işlerle yaşamlarını devam ettiriyorlardı. Cenk Ünnü, kendisine ait olan Pena Müzik Evi'ni işletiyordu. Hakan Utangaç, piyasadaki pek çok müzisyenin video klip yönetmenliğini üstleniyor, grafik tasarımla ilgileniyor; diğer üç elemansa müzik piyasasında kişisel çalışmalarıyla yollarına devam ediyorlardı. Tarkan Gözübüyük, prodüktör olarak; Murat İlkan, Cem Köksal'a vokalist olarak ve Metin Türkcan ise; hem Şebnem Ferah'ın, hem de Ogün Sanlısoy'un solo gitaristliğini üstlenerek müzik piyasasındaydılar. Grup adına ise bir gelişme göze çarpmıyor ve haddinden fazla uzun süren bu sessizlik, Pentagram hayranlarını iyice üzüyordu.

    2006 yılının sonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında verilmesi planlanan üç konser için, Pentagram tekrar stüdyoya kapanarak provalara başladı. En şaşırtıcı gelişme ise, eski bir Pentagram üyesi olan Demir Demirkan'ın yeniden gruba dahil olması ve provalara da diğer üyelerle birlikte katılmasıydı. Ama gruba tekrar döneceği düşünülen Demir Demirkan'ın grupta kalmayacağı açıklandı.

    4 Şubat 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde 20. Yıl Konseri vermişlerdir. Onlarca kamera ile kayıt altına alınan bu konser DVD olarak çıkarılacağı duyurulup hayranlarını memnun etmiştir. Bundan sonra ise bir turne çalışmaları vardır.

    * 4 Şubat 2007 - İstanbul
    * 25 Mart 2007 - İstanbul
    * 8 Nisan 2007 - Ankara
    * 21 Nisan 2007 - Antalya
    * 29 Nisan 2007 - İzmir
    * 12 Mayıs 2007 - Ankara
    * 28 Temmuz 2007 - İstanbul

    Bu konserlerin ardından hayranları DVD için bir gün bekliyorlardı. Grup DVD'nin yakında çıkacağını söylemiş ancak kesin bir tarih vermemişti. 30 Mart 2008 tarihinde yine Bostancı Gösteri Merkezi DVD galası için konser düzenlendi, bilet alan ilk 1000 kişiye konser DVD'si hediye olarak dağıtıldı. Pentagram 1987 olarak yayımlanan bu albümde Gordion's Knot (We come from nowhere - konser girişi), In Esir Like an Eagle, Unspoken, Şeytan Bunun Neresinde, No One Wins the Fight, This Too Will Pass, 1000's In the East, For the One Unchanging, Vita es Morte, Anatolia, Powerstage, Rotten Dogs, Bu Alemi Gören Sensin, Dark is the Sunlight, Take My Time, Ölümlü, G.S.T.K.P., Secret Missile, Tigris, Bir, Lions in a Cage, Behind the Veil, Gündüz Gece, For Those Who Died Alone (konser bitişi) parçaları canlı performans kayıtları olarak yer aldı. Grup ayrıca konserde [Şebnem Ferah], [Ogün Sanlısoy] gibi tanınan isimleri sahnede konuk etmiş; ney, keman ve klavye gibi enstrümanları dahil ederek Mezarkabul gibi entstrümental şarkılara yer vermesi dikkat çekmiştir.

    Ayrıca Pentagram, 27 Temmuz 2008 gecesi İstanbul Ali Sami Yen Stadyumunda yapılan Metallica konserinde ön grup olarak sahne almıştır.



    yaşın kadar geçmişleri var bu işi sadece amerikalılar yapmıyor ve sırf onlar başlatmadı türkiyede thrash müziğin temelini atan gruptur pentagram...bu sadece bir ornek...

    Evet bu müziği sadece Amerikalılar yapmıyor. Fakat bu müziği başlatan Amerikalılardır. Amerikalılar bu müziği başlatmamış olsa Türkiye nereden duyacaktı? Ancak ve ancak bir grup çıkıp bu müziği bulacaktı ve o sayede bu müziği bulan Türkler olacaktı. Sırf onlar başlatmadı da ne demek? Bir şeyi bir kişi başlatır. Sonrasında gelenler ise devam ettirir...




  • ben siyah giyince hayırdır mekan basmayamı gidiyosun dayı diyorlar bence sizde problem var...


























  • Kargo pantolon ve sweet giyiyorum diye rapçi diyolar ..
  • özenmek kötü bir şey mi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AurorAbeam

    O değilde şu kalıcı dövme yaptıranlar en fazla 30 lu yaşlarına kadar mı yaşayacağını düşünüyorlar? Elden ayaktan düşeceksiniz ama vücudunuzda saçma sapan bir dövme Bir taraflarınız tutmuyor olacak ama vücudunuzda dövme Ne kadar garip...

    *Bir ara sucuk metal vardı noldu?

    Herşey kişiye bağlı. Spor yaparsan elin ayağın tutar. Metal müzik dinleyen biri de spor yapar sanırım. Ne bileyim, body'e falan gider. Metal dinleyen adam boş durmaz.

    quote:

    Orijinalden alıntı: felaj

    gansta ne lan punch bildimiz muşta mı emo vardı apaci vardı satanist vardı bide gansta denilen şeyde gelsin tam olsun harbiden biri açıklasın şu ganstayı

    Punch, yumruğun İngilizcesi. Gangsta'yı ben de bilmiyorum. Merak ettim şimdi bak .
    quote:

    Orijinalden alıntı: SmaLLviLLe

    3 elbisemden 2'si siyah , sürekli siyah pantolon giyerim.
    Metal'den nefret ederim , en sevdiğim renkte siyah değildir , sadece siyahı kendime yakıştırıyorum.
    O yüzden giydiğim şeyler siyah ağırlıklı oluyor .. Siyah üstüne kırmızı , mavi ya da yeşil giyerim en sevdiğim renk siyah aksine mavidir.
    Dolabımı başan aşşağı yenileyecek halim de yok , siyah girdik gidiyoruz , gayet memnunum Rock'cı mı oldun tepkisi bile almadım daha..

    Ama küpe takmak , dövme yaptırmak bana göre özentilik. Takı takmak bir özentilik..

    Ama metal dinleyip siyah giymenin özentilikle bir alakası yok.


    Takı takmak neden özentilik? Sen sadece örtünmek için mi giyinirsin? Ya da dış etkenlerden korunmak için? Giyim sadece örtünmek, ya da dış etkenlerden korunmak değildir. İnsanlar kendilerini diğer insanlara beğendirmek için de giyinir. Bu olmasaydı eğer, şu an Tekel piyasası çoktan ölmüş olur, insanlar kıyafetlerini yırtılana kadar giyerdi. Ama öyle değil. Genellikle bir insan 2 yılda bir yeni kıyafetler alır. Takının amacı da aksesuardır zaten. Aksesuar da detaydır ve kıyafetin oluşturduğu görselliği tamamlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Doppelgangbanger -- 22 Ocak 2010; 13:05:30 >




  • Saç uzatmıyorum metal dinliyorum her zaman siyah giymiyorum hiç bir şey demiyorlar zaten onlar ne derse desin umrumda değil ahireti düşünün azcık dünya geçici evlatlar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Pacsta


    quote:

    Orijinalden alıntı: nkA


    quote:

    Orijinalden alıntı: Pacsta


    quote:

    Orijinalden alıntı: felaj

    bildimiz zenci uyuşturucu taciri yani


    sadece siyah (senin gibi ırkçı değilim zenci demiycem ) değil, gangsta nın en iyisi latin dir



    Zenci sözcüğü Türkçe'ye Arapça'dan geçmiştir. Arapça zenc sözcüğü "siyah" anlamına, zenci sözcüğü "siyahî" anlamına gelir.

    Günümüzde hakaret kabul edilerek kullanılmayan "negro" sözcüğü Latince niger (siyah) sözcüğünden İspanyolca ve Portekizce'ye geçmiştir. Köle ticareti ile özdeşleşen bu sözcük Türkçe'ye zaman zaman zenci olarak çevirilse de Arapça kökenli "zenci" (siyahî) sözcüğü ile "negro" sözcüğü arasında anlam benzerliği haricinde bir dilbilimsel ilişki yoktur ve zenci kelimesi Türkçe'de hakaret anlamı taşımaz. Bununla birlikte zaman zaman kullanımından kaçınılır.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Zenciler


    saçmalama arkadaşım beyazlar niye köle olarak kullanılmıyo onlarada köle olduklarını belirten deyim ler söylenmiyo, siyah insanlara zenci diyemezsin

    Gerçekten bunları söylüyor olmana rağmen saçmalayanın o arkadaş olduğunu mu düşünüyorsun? Diğer yorumların mantıklıydı. Arkadaş dalga geçercesine zenci demişti kabul ediyorum. Fakat bu söylediklerin saçma. Ne yani, siyah tenli insanlar zamanında köle olarak kullanıldı diye, onların siyah tenli olduğunu belirten kelimeyi kullanmayalım mı? Beyaz tenli insanlar neden köle olarak kullanılsın arkadaşım? Siyah tenli insanları kullananlar zaten beyaz tenli insanlar değil mi? Ne yani bir insana zenci deyince o insanın köle olduğunu mu söylemiş oluyoruz? Zenci kelimesinin kölelikle ilgisi yok. Tamamen tenleri farklı olduğundan dolayı onları belirtecek bir kelime türetilmek istenmesinden doğan bir kelimedir zenci kelimesi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dark Forest


    quote:

    Orijinalden alıntı: kaptanwon


    quote:

    Orijinalden alıntı: alcoholica89


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mightness


    quote:

    Orijinalden alıntı: kaptanwon

    metal miş rapmiş bunlar amerikalı soyu sopu belli olmayan insanların çıkarttıgı gereksiz şeylerdir fazla kendizi kaptırmayın.Özenme olabilir kendimden biliyorum ama zaman size herşeyi gösterir.


    Biri çıkartmış diye dinlemiyoruz sevdiğimiz için dinliyoruz.

    +1

    +

    Pentagram'ın temelleri, Hakan Utangaç, Cenk Ünnü tarafından 1984 yılında Bursa'da kurulan Thunders' adlı lise grubu ile atılmıştır. 1986 yılında Kaan Bozoğlu'nun ayrılmasının ardından Cenk Ünnü ve Hakan Utangaç Pentagram adı ile çalışmalarına devam etmişlerdir.
    Pentagram'ın temellerinin atıldığı bu dönemde, Hakan Utangaç gitar ve vokal, Cenk Ünnü davul ve Kaan adlı bir arkadaşları da bir süre bas gitar çalmıştır.

    1987 yılında bas gitarda Tarkan Gözübüyük ve solo gitarda Ümit Yılbar'ın katılımıyla Pentagram grubunun ana kadrosu şekillenmiştir.

    Grup, ilk ciddi sahne deneyimini İstanbul Bağcılar'da bir düğün salonunda yaşadı. Buradaki konserde yaklaşık 200 kişilik bir izleyici grubuna seslenildi. Sahneyi, vokalistliğini Gökhan Semiz'in (Grup Vitamin vokalisti) üstlendiği AC/DC tarzında müzik yapan Poseidon isimli bir grupla paylaşmışlardı. Pentagram'ın bu konserde 5 tane şarkı çalması planlanmıştı. Ancak, henüz beşinci şarkıya gelinmeden masalar, sandalyeler kırıldı. Türkiye ilk kez Thrash Speed Metal müzikle tanışıyordu. Bu coşku içinde düğün salonunda kırılmadık masa, sandalye vs. kalmadı. Konser bittikten sonra Pentagram üyeleri, düğün salonundaki hasardan dolayı oluşan zararı da karşılamak zorunda kaldılar. Daha sonra Moda Sinemasında bir konser daha verir grup. Şimdi de kulanılan pentagram logosu bu konserin afişi için Hakan Utangaç tarafından elle çizilmişir. Bu konser sonrasında oluşan hasarı yine Pentagram ve konserde bulunan diğer gruplar üstlenir ve sinema bir ay sürecek tadilat dönemine girer. Kimileri Cenk'in davulunun rehin bırakıldığını bile söylemektedir. Bu konser daha sonra "Efsane Moda Konseri" olarak hafızalara kazınır.

    "O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen insanlar çok çok azdı. Öyle 14 - 15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı. Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta kolsuz tişört giymenin bile homoseksüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar alıştılar buna. 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünyada da heavy metalin sıçrama yaptığı, enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı dönemlerdi. Türkiye'de, darbe sonrası yasakların olduğu, insanlara yapılan baskıların getirmiş olduğu stres ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...
    Murat İlkan

    İlk konserimizi Bağcılar'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun solisti Gökhan vardı (Allah rahmet eylesin, trafik kazasında öldü.) İşte, onun vokal yaptığı şu an ismini hatırlayamadığım AC/DC tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk. 5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda. Sandalyeler, masalar, her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve yaklaşık 150 - 200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi "ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını..."

    Bu dönemde, Pentagram, ilk albümlerini çıkarmak için çalışmalara başlamıştı. Açık Hava Tiyatrosu'nda verdikleri konser sonrası, solo gitarist Ümit Yılbar grupla yollarını ayırdı. Yeni bir solo gitarist arayışına giren grup, Ümit Yılbar'dan boşalan yere, solo tekniği çok gelişmiş olan Murat Net'i getirdi. Kadro tamamlandıktan sonra, albüm kayıtlarına başladılar. Albümün kayıt aşaması yaklaşık 10 ay sürdü. 1990 yılında, NEPA Müzik etiketiyle Pentagram albümü müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, yurtdışında da adından söz ettirebilmeyi hedefliyordu; bu nedenle albümdeki şarkıların tamamı İngilizce sözlüydü. Albümün kapak tasarımı ise yarışma sonucu belirlenmişti. Yarışmaya katılan 120 adet kapak resminin arasından, Tunç Örer isimli katılımcının eseri olan bir suluboya çalışma, kapak resmi olarak seçilmişti. Albümde; Intro (Wreck), Rotten Dogs, Mephistopheles, Metal Not Dead, Los Magandos, Asharoth, Bloody Gilliotine, Powerstage, Dimensions Of Death, Pentagram ve Deceptive Bells şarkıları yer alıyordu. Özellikle, Rotten Dogs ve Powerstage şarkıları hit oldu. Powerstage şarkısı, Pentagram severlere ithaf edilmişti ve kurulan hayran kulübüne "Powerstage" adı verilmişti. Albüm satışları çok iyi gitmeye başladı. İlk olarak 5.000 adet basılan albüme olan yoğun talepten dolayı albümün ikinci basımı da yapıldı. Yaklaşık 30.000 adet satan albüm, metal müzik tarzında bir rekora imza atmıştı.

    Grup, bu ilk albümle birlikte birçok konsere çıktı. Bu konserler de çok başarılı geçiyordu. Konser kayıtlarından oluşan bir albüm çıkarma fikri oluştu ve çok geçmeden bu fikir, meyvesini de verdi. Konser kayıtlarından oluşan "Live At The Trail" albümü yayınlandı. Bu albümde, vokalistliğe Bartu Topbaş ve solo gitardan ayrılan Murat Net'in yerine de, yine bu işte ustalaşmış bir isim olan Demir Demirkan'ın geldiğini görüyoruz. Albüm kapağında, Pentagram logosunun altında dikenli teller ve Mosh işareti yapan Pentagram severlerin resmi vardı. Bu albümde ise; Trail Blazer (enstrümantal), Rotten Dogs, Peace Sells (Megadeth cover'ı), Mephistopheles, Brain On The Wall (Los Magandos isimli şarkının devamı niteliğinde), Rotten Dogs (Kolombiya'da bir rock programının yayınında Pentagram anlatılıyor ve sonrasında Rotten Dogs çalıyor), Anarchy in the UK (Sex Pistols cover'ı), Powerstage şarkıları yer alıyordu.

    Pentagram, birçok konser verdikten sonra, 1992 yılında Nuclear Blast firması etiketiyle Trail Blazer albümüyle müzik piyasasındaki yerini aldı. Grup, bu albümün hazırlıklarına başlamadan tekrar kadro değişikliğine gitti ve İsveç'e giden Bartu'nun yerine vokalist olarak Ogün Sanlısoy getirildi. İlk albümde olduğu gibi, bu albümde de şarkıların hepsi İngilizce sözlüydü. Bu albümle birlikte grup kendi stillerini müzik piyasasına iyice benimsetmeye başlamıştı. Bu albümde, ilk albümün thrash çizgisinden uzak daha progressive sayılabilecek şarkılar vardı. Albümün kapak tasarımı bu sefer daha sadeydi. Tasarımda sadece alışılmış Pentagram logosu ve albüm ismi yer alıyordu. Albümde; Secret Misile, Living On Lies, Trail Blazer (enstrümantal), Vita Es Morte, Fly Forever, Time Bomb, Over The Line, The Planet, Brain On The Wall, No One Wins The Fight, Vita Es Morte (Live) ve Powerstage (Live) şarkıları yer alıyordu. Bu albümde işlenen genel tema, anti-militarizm; dünyadaki kötü gidişe ve savaşlara karşı isyan etme fikriydi. Fly Forever adlı şarkı, o aralarda askere gidip 1993te Kıraf dağında şehit düşen eski gitaristleri Ümit Yılbar'a adanmıştır. Yeni albümle birlikte yine birçok konsere çıktılar.

    1995 yılında Demir Demirkan gruptan ayrılarak ABD'ye gitti. Sonrasında ise vokalistliği yürüten Ogün Sanlısoy, solo albüm çalışmaları yapmak istediği için gruptan ayrıldı. Vokale Sawdust ve Cherooke gruplarında solistlik yapmakta olan Murat İlkan getirildi. Bu sırada, 2 senelik bir ayrılığın ardından Demir Demirkan gruba geri döndü.

    Pentagram, yeni bir albüm çıkartmak istiyordu ve bunun için Türkiye'de faaliyet gösteren Raks Müzik firmasıyla iki adet albüm hazırlamak için anlaşma imzalandı. Raks Müzik stüdyosunda albüm hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan albümün mix'lerini Charles Turkmen yaptı. Steve Smart isimli bir başka yapımcı ise Avustralya'da albümün son hazırlıklarını tamamladı. 1997 yılına geldiklerinde, yeni albümleri olan "Anatolia" piyasaya sürüldü. Albüm, 13 şarkıdan oluşuyordu ve grup, tarihinlerinde bir ilke imza atarak bu albümde 3 tane Türkçe sözlü şarkıya yer vermişti. Uzun süredir müzik piyasasının içinde olan grup, bu albümle satış rekorları kırdı. Bu albümde, kendi metal sound'larının üzerinde Anadolu ezgileri de göze çarpıyordu. Albümde; 1000 In The Eastland, Anatolia (İngilizce sürüm), Dark Is The Sunlight, Gündüz Gece (Aşık Veysel cover), Stand To Fall, Give Me Something To Kill The Pain, Welcome The End, Anatolia (Türkçe sürüm), On The Run, Time (Enstrümantal), Behind The Veil, Fall Of Hero ve Sonsuz şarkıları yer alıyordu. Bu albümle birlikte, ilk kez Pentagram dinleyicisiyle tanışan Murat İlkan, başarılı vokaliyle dikkat çekti ve kendini sevdirdi.

    Albümün ardından grup, çeşitli konserlere çıktı. Bu konserlerden en çok ses getireni olan "Açık Hava Konseri"ni albüm haline getirdiler. 1999 yılında çıkan bu canlı performans albümünün adı konserdeki coşkulu Pentagram hayranlarının hep birlikte “Popçular Dışarı” diye ettikleri tezahüratlardan alan "Popçular Dışarı" oldu. Daha önceden Demir Demirkan'la birlikte olan Sertab Erener, o konsere o zaman birlikte olduğu Levent Yüksel'le birlikte gelmişti. “Popçular Dışarı” şeklindeki tezahüratın aslında bir pop şarkıcısı olan Levent Yüksel'i hedef alarak yapıldığı söylenir. Bu albüm, Pentagram'ın söylemiyle, Türkiye'de 4. bir kuvvet haline gelen "medya"ya ithaf ediliyordu. Albümün kapağına da, bolluk ve bereketi simgeleyen "Bereket Tanrısı" heykelinin bir resmi konulmuştu. Bu live albümde; Intro, Before The Veil, Behind The Veil, Welcome The End, No One Wins The Fight, G.S.T.K.P., Vita Es Morte, Gündüz Gece, Black Magic (Slayer cover), Rotten Dogs, 999 (Enstrümantal), 1000 In The Eastland ve Anatolia (Türkçe sürüm) şarkıları yer alıyordu.

    Bu albüm çıktıktan sonra, solo işler yapmak isteyen Demir Demirkan gruptan ayrıldı. Demir Demirkan'ın ayrılmasıyla oluşan boşluğu, aynı zamanda grubun gitar teknisyenliğini de yapmakta olan Onur Pamukçu doldurdu. Bu kadroyla değişik konserlere çıkan grup, 1999 yılında Kemancı Rock Bar'da konser vermeyi planlamıştı; fakat konsere birkaç gün kala ülkemizin yaşadığı deprem felaketi nedeniyle konser iptal edildi. Bir süre duraklama dönemine giren grup, yaşanan deprem nedeniyle ülkemize gelen, içinde ABD Başkanı Bill Clinton ve birçok devlet başkanının bulunduğu bir seyirci topluluğuna karşı 12 Kasım 1999'da Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Gündüz Gece" parçasını çalarak devlet başkanlarını, tabir-i câizse coşturmuştu.

    Ancak, o günlerde, Pentagram adına olumlu sayılabilecek bu gelişmelerin yanı sıra, Türkiye gündeminden kaynaklanan olumsuzluklar da yaşanmaktaydı. Yine o dönemlerde, ülke gündemini işgal eden satanizm olaylarından, "Pentagram" isminden ve toplumdaki önyargılardan dolayı en fazla etkilenen ve haksız suçlamalara hedef olan da Pentagram grubu oldu.

    Tam da bu sıralarda EP çıkartmaya karar verildi. Askerlik görevlerini tamamlayan grup elemanları, 2000 yılında Noise Record müzik şirketiyle 4 albümlük bir anlaşma imzaladı. Türkiye'de çıkacak olan albümleri için ise Böcek Yapım'ı tercih ettiler. Grup, EP'yi çıkartmak için hazırlıklara başladı. Çıkartacakları EP'yi albüme dönüştürme fikri oluştu ve sonrasında ise 2 albüm çıkarmak istediler. Bu albümlerden biri Türkçe sözlü, diğeri ise İngilizce sözlü olacaktı. Bu arada gruba, Metin Türkcan katıldı. 2000 yılında prodüktör Charles Turkmen'le birlikte albüm hazırlıklarına başlandı. Albümün kayıtları Yunanistan'da bulunan Sierra Studios'ta yapılırken bir yandan da albüm, İstanbul'da bulunan grubun kendi stüdyosunda son şeklini alıyordu. 2001 yılının sonlarına doğru "Unspoken" isimli yeni albümleri müzik piyasasındaki yerini aldı. Yurt dışına da gönderilecek olan bu albüm için, ilk albümden bu yana, grubun adı olan Pentagram üzerinde de çeşitli değişiklikler yapıldı. Çünkü, yurt dışında da aynı isimli bir grup vardı ve bundan dolayı, bir karışıklığın oluşmasına meydan vermemek için, önce grubun ismi "The Pentagram" olarak değiştirildi, ancak daha sonra bu yeterli görülmeyip sadece yurtdışında kullanılmak üzere "Mezarkabul" (mezarkabul kelimesinin anlamı, "bir imamın ölünün üzerine attığı bir avuç toprak"tır.) adı seçildi. Bundan sonra, Türkiye'de Pentagram, yurt dışında ise Mezarkabul adıyla yer anılacaklardı. Albüm; We Come From Now Here, In Esir Like An Eagle, Unspoken, Lions In A Cage, For The One Unchancing, Mezarkabul (Enstrümantal), Take My Time, Pain, Puratu, This Too Will Pass ve For Those Who Died Alone (Enstrümantal) şarkılarından oluşuyordu. 2002 yılında ise, daha önceden karar verdikleri Türkçe sözlü albüm, Böcek Yapım ile "Bir" adı altında albüm raflarındaki yerini aldı. Albümde; Tigris (Enstrümantal), Bir, Şeytan Bunun Neresinde, Bu Alemi Gören Sensin (Aşık Veysel Cover), Mezarkabul (Enstrümantal), Sır, Kam (enstrümantal), Ölümlü ve F.T.W.D.A. (Enstrümantal) şarkıları yer alıyordu. Tamamen Türkçe sözlü olan bu albümle birlikte grup yine bir ilke imza attı. Yeni albümle birlikte çeşitli konserlere ve televizyon programlarına çıkan grup, bir süre sonra derin bir sessizliğe girerek Pentagram hayranlarını üzdü. Piyasada ve Pentagram severler arasında, "grup dağıldı" diye çeşitli söylentiler yayılıyordu. Grup üyelerinin hiçbirinden net bir açıklama da gelmediği için birçok hayran grubun dağıldığını düşünüyordu.

    Grup elemanları bu arada farklı işlerle yaşamlarını devam ettiriyorlardı. Cenk Ünnü, kendisine ait olan Pena Müzik Evi'ni işletiyordu. Hakan Utangaç, piyasadaki pek çok müzisyenin video klip yönetmenliğini üstleniyor, grafik tasarımla ilgileniyor; diğer üç elemansa müzik piyasasında kişisel çalışmalarıyla yollarına devam ediyorlardı. Tarkan Gözübüyük, prodüktör olarak; Murat İlkan, Cem Köksal'a vokalist olarak ve Metin Türkcan ise; hem Şebnem Ferah'ın, hem de Ogün Sanlısoy'un solo gitaristliğini üstlenerek müzik piyasasındaydılar. Grup adına ise bir gelişme göze çarpmıyor ve haddinden fazla uzun süren bu sessizlik, Pentagram hayranlarını iyice üzüyordu.

    2006 yılının sonlarına doğru, Kasım ve Aralık aylarında verilmesi planlanan üç konser için, Pentagram tekrar stüdyoya kapanarak provalara başladı. En şaşırtıcı gelişme ise, eski bir Pentagram üyesi olan Demir Demirkan'ın yeniden gruba dahil olması ve provalara da diğer üyelerle birlikte katılmasıydı. Ama gruba tekrar döneceği düşünülen Demir Demirkan'ın grupta kalmayacağı açıklandı.

    4 Şubat 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde 20. Yıl Konseri vermişlerdir. Onlarca kamera ile kayıt altına alınan bu konser DVD olarak çıkarılacağı duyurulup hayranlarını memnun etmiştir. Bundan sonra ise bir turne çalışmaları vardır.

    * 4 Şubat 2007 - İstanbul
    * 25 Mart 2007 - İstanbul
    * 8 Nisan 2007 - Ankara
    * 21 Nisan 2007 - Antalya
    * 29 Nisan 2007 - İzmir
    * 12 Mayıs 2007 - Ankara
    * 28 Temmuz 2007 - İstanbul

    Bu konserlerin ardından hayranları DVD için bir gün bekliyorlardı. Grup DVD'nin yakında çıkacağını söylemiş ancak kesin bir tarih vermemişti. 30 Mart 2008 tarihinde yine Bostancı Gösteri Merkezi DVD galası için konser düzenlendi, bilet alan ilk 1000 kişiye konser DVD'si hediye olarak dağıtıldı. Pentagram 1987 olarak yayımlanan bu albümde Gordion's Knot (We come from nowhere - konser girişi), In Esir Like an Eagle, Unspoken, Şeytan Bunun Neresinde, No One Wins the Fight, This Too Will Pass, 1000's In the East, For the One Unchanging, Vita es Morte, Anatolia, Powerstage, Rotten Dogs, Bu Alemi Gören Sensin, Dark is the Sunlight, Take My Time, Ölümlü, G.S.T.K.P., Secret Missile, Tigris, Bir, Lions in a Cage, Behind the Veil, Gündüz Gece, For Those Who Died Alone (konser bitişi) parçaları canlı performans kayıtları olarak yer aldı. Grup ayrıca konserde [Şebnem Ferah], [Ogün Sanlısoy] gibi tanınan isimleri sahnede konuk etmiş; ney, keman ve klavye gibi enstrümanları dahil ederek Mezarkabul gibi entstrümental şarkılara yer vermesi dikkat çekmiştir.

    Ayrıca Pentagram, 27 Temmuz 2008 gecesi İstanbul Ali Sami Yen Stadyumunda yapılan Metallica konserinde ön grup olarak sahne almıştır.



    yaşın kadar geçmişleri var bu işi sadece amerikalılar yapmıyor ve sırf onlar başlatmadı türkiyede thrash müziğin temelini atan gruptur pentagram...bu sadece bir ornek...


    Sevip dinlemenize laf eden mi var arkadaşım düşüncesiz misiniz sevip dinlemek farklı ama dinledigin müzige göre kendi tarzından ödün vermek kıyafetlerini degiştirmek özentilikten başka hiçbirşey DEĞİLDİR.(NOKTA)



    3. kisi gibi olmasin ama;

    Hayatin boyunca hep uyum saglamaya calistigin icin bunlari diyorsun. Hayatta yaptigin bir seyi sirf en uygunu, istenileni ve oyle olmasi gerektigi icin yapma. Metal dinleyenleri kimse onu giy bunu giy demiyor. O zaten senin icinden geliyor. Ne istersen giy. Metal ortamlarinda biz altimizda kirmizi pijama, ustumuzde Anal Vomit tshirtu ile geziyorduk.

    Ama iste zaten bunu anlayabilen metal dinleyicisi oluyor.

    Ona buna özenti diyenler de baydı artık. Özenti diyenler özenti oldu artık.




  • Böyle geri kafalılarla işimiz var desenize ...
    5 yıldır metal dinliyorum etrafımda beni tanımayan yok hiçbiri de satanist gözüyle bakmıyor, çünkü inanç meselesi .
    Ailen seni tanımıyorsa onların sorunu .
  • quote:

    Orijinalden alıntı: donsuz gezen adam

    />







  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.