Şimdi Ara

Osmanlı Devleti (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
69
Cevap
2
Favori
1.888
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kalenderrr

    İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi

    Okudunmu hocam kitabı nasıl bir yazardır
  • quote:

    Orijinalden alıntı: __GeneraL__

    quote:

    Orijinalden alıntı: kalenderrr

    İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi

    Okudunmu hocam kitabı nasıl bir yazardır

    Kitabı okumadım, fakat burada yabancı kaynaklar verilmiş, ben ise hocalarımızın derslerinde hep atıf yaptıkları, bize kitapları kaynak olarak verilen meşhur bir Türk tarihçinin kitabını referans ve kaynak olarak vermek istedim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kalenderrr

    OSMANLI'DA KARDEŞ KATLİ MESELESİ

    Adalette asıl olan "adalet-i mahza" dört Halife döneminde ancak mümkün olmuştur. Onun kullanılması mümkün olmayan yerde "adalet-i izafiye"ye başvurulur. Adalet-i izafiye, nizam-ı alem (alemin nizamı) ve umumun (halkın genelinin) selameti için hususi şahısların hukuku nazar-ı itibara alınamaz esprisine bağlıdır. Adalet-i izafiye, hakiki adalet değil, izafi bir adalettir.

    Hanefi ve Hanbelî hukukçularının çoğunluğu, maslahat-ı âmme ve nizâm-ı âlem gerektirdiği takdirde, ta’zîr yoluyla idam cezasının verilebileceğini kabul etmişlerdir ki, buna “siyâseten katl” denmektedir.

    Meselâ, fiilen isyan etmese bile isyana hazırlandığı her halinden belli olan bir insanın, âmme maslahatı ve âlemin nizâmı düşünülerek, ta’zîr yoluyla idam edilebileceğini, Hanefi hukukçuların çoğunluğu kabul etmektedir. İşte Fâtih Sultân Mehmed’in “ekseri ulema tecviz etmişlerdir” diyerek ifade ettiği durum budur.

    Diğer taraftan, Osmanlı hukukçuları, padişahın meşru emirlerine yapılan her çeşit itaatsizliği, umumi huzuru ve nizâm-ı âlemi ihlal edecek olan her türlü isyanı ve memlekette anarşi çıkarma hareketlerini, bağy suçu kabul etmiş ve buna sebep olanları da bâği olarak vasıflandırmışlardır. Bu isyan suçunun cezasının da idam cezası olduğunu fetvalarında açıklamışlardır.

    İsyan eden, Padişahın kardeşi de olsa, şer’î hüküm değişmeyecektir. Meselâ Yavuz Sultân Selim’in, birisi Şi’îlerle ve bir diğeri de eşkiya ile ittifak ederek devlete isyan eden ve bağy suçu işleyen kardeşlerine karşı olan tutumu, tamamen şer’îdir. Ayrıca, Padişahların ister kardeşlerini isterse de sadrazamlarını katletmede, keyfe mâyeşâ hareket edemediklerini; Osmanlı Devleti’nde mahkemeden i’lâm ve Şeyhülislâmdan fetva alınmadan idam cezasının uygulanmadığını ve Osmanlı tarihindeki kardeş katilleri ve idamların yarıya yakınının, bir had cezası olan bağy suçuna sokulduğunu verilen fetvalardan anlıyoruz.

    Ne var ki, bazen bağy denilen had suçunun şartları teşekkül etmediği halde, araya giren jurnalcilerin tahriki ve yalancı şahitlerin beyanıyla bazı olaylarda Şeyhülislâmlar'ın da yanıltılmış olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

    Bir kısmı, tamamen şer’î hükümlere uygun olarak bağy suçunun had cezasını tatbik etmekten ibarettir. Bunlara siyaseten katl demek hatalıdır ve meseleyi bilmemekten ileri gelmektedir. Zira Padişah istemese de bu ceza mukadderdir. Devlete isyan edenin cezası elbette ki idamdır. Bununla birlikte meselelerin yanlış kompoze edilip öyle sunulmasıyla yanılma sonucu katl fiilleri de yaşanmış olabilir. Meselelerin iç yüzünü yalnızca Allah bilir..

    Hasılı; Osmanlı Devleti’ni tehdid eden en büyük tehlike, yabancılara sığınan şehzade veya diğer hanedan mensuplarının, tahtın mirasçısı olduklarını iddia etmeleri ve başta Bizans ve İran olmak üzere, düşman ülkelerin de bu fırsattan yararlanmak arzusudur. Bu tür vakalar devletin başına büyük gaileler açmıştır.

    İslâm dinini dünyanın her tarafına yaymayı gaye edinmiş ve kendilerini ilây-ı kelimetullâhın en büyük temsilcisi kabul etmiş olan Osmanlı sultanları, böyle bir fitneyle geçmişteki bir çok Türk Devleti gibi ülkenin parçalanabileceğinin, oluk oluk kan akacağının, bunun düşmanların işine yarayacağının ve i’lây-ı kelimetullâh hizmetinin sekteye uğrayacağının farkındaydılar. İşte, böyle bir duruma fırsat vermemek için, Şeyhülislâmdan aldıkları fetvalarla, kardeşlerini bile feda etmişlerdir.

    Binaenaleyh, kardeş katli meselesini, keyfî iradeyi hâkim kılmak şeklinde değil, nizâm-ı âlemi devam ettirmek için şer’î hükümlerin tatbiki tarzında değerlendirmek icab eder. Bu arada vatana ihanet suçunun her hukuk nizâmında idamla cezalandırıldığını da unutmamak gerekir.

    Ayrıca Osmanlı Hanedanının devlete ve millete zeval gelmesini önlemek ve milletin kanının dökülmesini engellemek amacıyla "kardeş katlini" kabul ederek belayı kendi ailesi üzerine çekmesi de bir fazilet ve büyüklük eseri olarak kabul edilebilir.




    kardeş katli denmeside saçma bir bakıma, kardeşe özel çıkarılan bir şey değil ki. mesela kardeşi hırsızlık yaptı diye kolu kesiliyor, kardeş kesme mi denecek, başkası yaptığında da o uygulanacak zaten



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nco -- 16 Mart 2014; 17:12:17 >




  • roman gibi istermiisin.
  • Kendi tarihini, yabancı kaynaklardan öğrenecek bir millet değiliz.
    Kaldı ki, o yabancı kaynakların çok sefer neye hizmet ettiklerinide gördük.

     Osmanlı Devleti


     Osmanlı Devleti



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-38C7E608-754C-4B4B-A9C2-5E5418594086 -- 18 Mart 2014; 17:04:41 >




  • Beğenmediğin yabancı kaynaklar olmasa Hunları, Göktürkleri, Uygurları nasıl öğrenecektik? Ya da Anadolu'ya gelişimizi ve kurulan diğer devletleri? Osmanlı tarihçisi olduğunu söyleyenlerin çoğu bugün Bizans kaynakları ve Hammer gibi tarihçiler olmasa anlatacak ne bulacaklardı özellikle kuruluş dönemi ile ilgili?

    Orhun Yazıtlarını bile yabancılar keşfetti, ek olarak yazıtlarda Çince bölümler olmasa kime ait olduğu hala bilinmeyecekti.

    Priskos olmasa Attila'yı, Çinliler olmasa Mete'yi tanıyamayacaktık.

    O yüzden şu gereksiz yabancı düşmanlığını geçin ve bize tarihimizi anlattıkları için teşekkür edin.
  • Sisyphus kullanıcısına yanıt
    Şu yabancı hayranlığından bir kurtulsanız keşke...

    Onlar olmasaydı da bir şekilde zaten öğrenirdik, öğreneceğimizi. Önemli olan doğrusunu öğrenmek. Çarpıtılmış yada değiştirilmiş olanı değil.
    Mesela hiçbir kaynakta, eserde osmanlı haremi hakkında bilgi, açıklama geçmez. Sır gibi saklıdır.
    Bir bakıyoruz, batılı kaynaklar bize osmanlı haremini anlatmaya başlıyor. Üstelik oturdukları yerden...

    Prof. Dr. Akgündüz, Türk Tarih Kurumu'nun ve bir kaç yabancı yazarın haremle alakalı yazdığı bir kaç eserin dışında harem hakkında eser veren yabancıların, kendi ve Avrupadaki kralların hayatlarını baz alarak konuya baktıklarını kaydetti.

    Batılı yazarların kendi aile ve sosyal yaşamlarını örnek alarak harem hayatını izah etmeye çalıştıklarını vurgulayan Akgündüz, ''Örneğin Avusturya imparatorluğunun başkentliğini yapmış Viyana'daki kraliyet sarayının duvarlarının tamamında çırılçıplak kadın heykelleri vardır.

    Prof. Dr. Akgündüz, haremin üç kapısının olduğunu, Tanzimat dönemine kadar bu kapılardan değil seyyar satıcıların, erkek doktorların bile içeri giremediğini belirterek, şöyle konuştu:

    ''Batılıların, haremde yaşanmış gibi gösterdiği aşk hikayelerine itimat edilmesi ne kadar doğrudur. Haremle ilgili makale veya kitaplarda görülen bütün çıplak resimler ve gayri meşru tasvirler tamamen asılsız ve Batılı ressamların hayal ürünüdür. Harem, yasak bölgedir ve her erkek istediği gibi giremez. Fakat bazı Avrupalılar özellikle Kanuni ve Hürrem hakkında çarpıtılmış, asılsız bilgi ve tasvirlerin bulunduğu kitaplarla harem hayatını olduğundan çok farklı yansıtmıştır.''








    Çinli kaynaklardan bahsediyorsun, çoğu sansürlenmiş, değiştirilmiş.
    Bir örnek, çindeki beyaz piramitler.. Aynen aktarıyorum;

    Türk araştırmacı-yazar Oktan Keleş piramitleri ziyaret ettiğinde Türk tarihinin baştan sona değişebileceğine değinmiştir.[kaynak belirtilmeli] Yaşlı bir Çinli rehber ile piramitlere giren Keleş piramitlerin içinde Türklere ait sembol, heykel ve tabletler olduğunuda belirtir.
    Piramitin içinde 2 metreye yakın bir mumya, üzerinde kurt başları ve ayyıldız sembolleri bulunmaktadır.[kaynak belirtilmeli] İçerde 3 metre yüksekliğinde Oğuz Kağan'ın temsili süreti bulunmaktadır.


    Bölgedeki piramitler turistik bir yer değildir ve Çin Halk Cumhuriyeti tarafından üzerleri toprakla örtülüp ağaçlandırmaya başlanmıştır.Bölgeye giriş yasaktır.

    Eee hani nerede tarihimize ışık tutan çinli kaynaklar? Bırak ışık tutmayı, adamlar karanlığa gömmüş. O yüzden diyorum; yabancılardan gelen tarih, kör topal tarihdir.



    Çinlilere teşekkür edecekmişim... Ne için? Tarihi eserlerin üzerini ağaçlandırıp, yasak bölge ilan ettikleri içinmi?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-38C7E608-754C-4B4B-A9C2-5E5418594086 -- 18 Mart 2014; 19:40:42 >




  • Iyicee kafamm karisti benim artik. Turk yazarmii yabancii yazarmii diyeee

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dawinter

    Kendi tarihini, yabancı kaynaklardan öğrenecek bir millet değiliz.
    Kaldı ki, o yabancı kaynakların çok sefer neye hizmet ettiklerinide gördük.

     Osmanlı Devleti


     Osmanlı Devleti






    Ben ne diyorum sen ne diyorsun? O Çin'de piramitler var diyen tarihçi acaba Çin kaynakları olmasa Hunları nereden bilecekmiş? Atalarımızın ruhunu çağırarak mı?

    Bizde tarih yazıcılığı yok, olmasın da zaten. Bizim yazdığımız tarihleri de görüyoruz. Abdülhamit'e uydurma hatıralar yazdırmalar, kısır olan Damat Ferit'i 11 tane çocuk sahibi yapmalar, Osmanlı da padişahların içki içmediğini iddia etmeler, zenta hezimetini gizlemeler vs. Bizim tarihçiler onlarınkinin daha beterini yapıyor.

    Tekrar söylüyorum, son 500 yıl hariç tarihimiz genelde yabancı kaynaklıdır. Milliyetçi ve şovenist hisleri tarih bilimine karıştırmayın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sisyphus kullanıcısına yanıt
    Ben ne diyorum sen ne diyorsun...
    Hem diyorsunki; Bizim yazdığımız tarihleri de görüyoruz. Bizim tarihçiler onlarınkinin daha beterini yapıyor.
    Batılılar veya çinliler yapmıyormu?

    Yanlışı öğrenmekse, hiç öğrenmemek daha iyidir. Güvenilir, karşılaştırılabilir tarih kaynaklarımız, yazarlarımız, araştırmacılarımız var.
    Tarih yeniden yazılabilir. Yazılsında.. Yabancı uyduruk tarihçilere teşekkür edeceğime, doğrusunu öğrenir, kendim yazarım.
    Yine dersenki, eee çinlilerden öğreneceksin diye. Hayır, bu Çinide aşan bir konu. Sümerlere kadar da uzanır.
    Tabii önce yasak bölge ilan edilen yerleri çözmek, yabancı hayranlığından kurtulmuş zihinlerle işe başlamak gerekir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dawinter

    Ben ne diyorum sen ne diyorsun...
    Hem diyorsunki; Bizim yazdığımız tarihleri de görüyoruz. Bizim tarihçiler onlarınkinin daha beterini yapıyor.
    Batılılar veya çinliler yapmıyormu?

    Yanlışı öğrenmekse, hiç öğrenmemek daha iyidir. Güvenilir, karşılaştırılabilir tarih kaynaklarımız, yazarlarımız, araştırmacılarımız var.
    Tarih yeniden yazılabilir. Yazılsında.. Yabancı uyduruk tarihçilere teşekkür edeceğime, doğrusunu öğrenir, kendim yazarım.
    Yine dersenki, eee çinlilerden öğreneceksin diye. Hayır, bu Çinide aşan bir konu. Sümerlere kadar da uzanır.
    Tabii önce yasak bölge ilan edilen yerleri çözmek, yabancı hayranlığından kurtulmuş zihinlerle işe başlamak gerekir.



    Nasıl öğreneceksin diyorum ben de?

    Metenin gerçek adını dahi bilmiyoruz, Çin kaynaklarında ne geçiyorsa onu biliyoruz.

    Tarihi yeniden kimse yazamaz. Hadi yazmak istedin diyelim neye dayanarak yazacaksın, atalarımız çuvallarla belge mi bıraktı 1000 yıl öncesine ait?

    Yabancı hayranı zihniyetten kurtulmaya evvela kullanıcı adınla başlayabilirsin. Neyse olayı kişiselleştirmek istemiyorum ama tarih adına çoğu şeyi onların kaynaklarından öğrenip sonra da yabancılar şöyle böyle diye atıp tutmak doğru değil.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sisyphus kullanıcısına yanıt
    Zaten en geldiyse, yabancılar yüzünden geldi başımıza.. Uydurup, uydurup anlattılar. Yinede teşekkür etmek istiyorsan et..
    Türkler, evrenin başka bir köşesinde yaşamıyordu. Elbette başka kültürlere yansıyan bilgileride, alış verişleride inceleyeceksin. Ama kalkıpta, ezbere yutmayacaksın.
    Göçebe bir millet olduğu için her kültürde izleri görülür. Kızılderililerlede, italyanın güneyiylede adı geçer.
    Mesele, tarihimizi batılılardan öğrenelim değil; tarihimizi batılı kaynaklarda sorgulayalım olmalı. Sorgulamadan , daha doğrusu çiğnemeden yutan bir millet yaptılar türkleri.
    Herneyse..
    Kullanıcı ismime gelince, latin alfabesidir. Anlamını bulursan banada söyle..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dawinter

    Zaten en geldiyse, yabancılar yüzünden geldi başımıza.. Uydurup, uydurup anlattılar. Yinede teşekkür etmek istiyorsan et..
    Türkler, evrenin başka bir köşesinde yaşamıyordu. Elbette başka kültürlere yansıyan bilgileride, alış verişleride inceleyeceksin. Ama kalkıpta, ezbere yutmayacaksın.
    Göçebe bir millet olduğu için her kültürde izleri görülür. Kızılderililerlede, italyanın güneyiylede adı geçer.
    Mesele, tarihimizi batılılardan öğrenelim değil; tarihimizi batılı kaynaklarda sorgulayalım olmalı. Sorgulamadan , daha doğrusu çiğnemeden yutan bir millet yaptılar türkleri.
    Herneyse..
    Kullanıcı ismime gelince, latin alfabesidir. Anlamını bulursan banada söyle..

    Ben sorgusuz sualsiz kabul edelim demedim. Ama konuya attığın ilk mesajda tarihimizi yabancılardan öğrenecek değiliz diye sen yazdın. Keşke adamakıllı arşiv sistemimiz ve tarihçiliğimiz olsaydı da gerek kalmasaydı. Bugün özellikle Osmanlı öncesi tarih konusunda yabancıların yazdıklarına muhtaç durumdayız. Meteyi bugün biliyorsak bunu milattan önce bile kayıt tutanlara borçluyuz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sisyphus kullanıcısına yanıt
    Oğuz kağan destanını okumadıysan ben ne yapayım...
  • Osmanlı devleti dünyanın en geri kalmış en cahil devletidir. Sadece saray ve çevresindekiler iyi eğitim görmüş halk cahil kalmıştır.(Bugün biz Osmanlı'nın torunlarıyız diyenlerin dedeleri,nineleri). Peki 600 yıl nasıl ayakta kaldı derseniz askeri güç olarak. Ama bilim olarak sıfır bir devlettir. Sanayi devriminden sonra geri kalmış bir devlet olduğu için önemi kalmadı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dawinter

    Oğuz kağan destanını okumadıysan ben ne yapayım...

    Sen efsanelerden tarih öğrenmeye devam et daha ne diyeyim

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • WushuMaster W kullanıcısına yanıt
    Tabii canım tabii...

    20 milyon km2 toprağıda yalnızca askeri güce dayanarak elinde tuttu...
    Sanayi devriminden sonra zaten dünyanın %80 i geri kaldı..

    Zaten şu söylemin; Osmanlı devleti dünyanın en geri kalmış en cahil devletidir. Osmanlıya karşı olan kinini ve nefretini açıkça gösteriyor.
    Dünyanın en cahil devletiymiş. Şaka gibisiniz...
    Neyse, sahip olduğun nefret, sana verilecek en büyük cezadır zaten.
  • Sisyphus kullanıcısına yanıt
    Orada Mete nin kim olduğu açıkça belirtilmiştir. Hikayenin ardında yatan tarihe bakarsan göreceksin.
    Neyse mesele aşağı yukarı hallolmuştur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: WushuMaster

    Osmanlı devleti dünyanın en geri kalmış en cahil devletidir. Sadece saray ve çevresindekiler iyi eğitim görmüş halk cahil kalmıştır.(Bugün biz Osmanlı'nın torunlarıyız diyenlerin dedeleri,nineleri). Peki 600 yıl nasıl ayakta kaldı derseniz askeri güç olarak. Ama bilim olarak sıfır bir devlettir. Sanayi devriminden sonra geri kalmış bir devlet olduğu için önemi kalmadı.

    Tarihinle gurur duycagın yerde en cahil devletti diyosun AYIPP YAPMA!!
    Eger bugun osmanlı olsaydı belki herşey bambaşkaydı.
    Hristiyan ve yahudiler suriyeye filistine türkmenistana ve diger müslüman ve türk ülkelerine zulum edemiyo olacaktı
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.