“Coğrafyası, o milletin kaderidir.” Bu söz Napolyon’a aittir ve insanoğlunun tarihi de bunu onaylar.. Anadolu doğu batı ekseninde bulunmasına karşın tüm istikametlerden gelecek rüzgarlara açık bir coğrafyadır. Ve burada, ancak ve sadece güçlü toplum ve devletler kalabilmiş, hüküm sürebilmişlerdir..
Gerek dünya ölçeğinde gerekse Türkiye’nin de içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında ister genel güvenlik, isterse ekonomik ulusal çıkar peşinde olan hangi devlet ve neoliberal kapitalist bir şirket varsa bunun tek nedeni, Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik konumudur. Onlar için, şu parti, bu hükümetin zerrece bir kıymeti yoktur. Bu, Türkiye’de hükümet olan kimse o’nu ulusal çıkarlarına hizmet etmesi yönünde kullanmak isteyecekleri anlamına gelmez..
Şu, aylardır bütün dünyanın dilinden düşürmediği IŞİD konusunda ABD, BM ve AB’liği baştan sona çuvallamıştır. Türkiye’de hükümet ettiğini sananların çuvalı bile olmadığından, bunlara da masal okumak kalmıştır..
ABD’nin müdahale tarzı hiç değişmez, Vietnam, Afganistan, Irak ve Somali hep aynıdır. Önce, kendi gücü veya yanında ki birkaç ülke ile saldırarak o ülkeyi istediği bir şekle sokmak ister. Bakar ki iş sarpa sarıyor, kendisi orayı terk eder, ulusal çıkarlarına hizmet edecek bir yandaş hükümet kurarak, o’nu siyaseten ve askeri donanımla destekler..
IŞİD, İkinci körfez harbinin bir ürünüdür, Irak’ın parçalanmasının, dengelerin alt üst edilmesinin bir tezahürüdür. Suriye’ye bahar getirme girişimiyle, ne idüğü belirsiz grupların siyaseten ve askeri yardımlarla desteklenmesi de işlerin bu hale gelmesine tuz biber ekmekten başka bir işe yaramamıştır..
Eğer, O iki Amerikalı gazetecisi IŞİD tarafından vahşice, tavuk keser gibi boyunları kesilerek öldürülmeseydi ABD olup bitene uzaktan bakmaya devam edecekti.. Çünkü bu iki hadise, tıpkı 11 Eylül olayları gibi, ABD’nin dünya üzerindeki prestijini iki paralık etmiştir..
İstihbarat çok kıymetli bir şeydir ama öngörü ondan çok daha kıymetlidir. Bu IŞİD, Irak’ın topraklarının %30’unda, Suriye’nin topraklarının %35’inde kontrolü ele geçirirken ve bunların nasıl bir siyasi felsefeye sahip olduğu ortadayken, işin sonunun neye varacağını nasıl düşünemez ve hesaplayamazsınız?
“Onları, nerede görsek avlayacağız”, “Cehennemin kapısına kadar kovalayacağız” diyorlar. Cehennemin kapısı söz konusu olduğuna göre, iş mahşere kadar sürecek demek!. Avcılığa gelince, “ABD askeri bu işin içinde olmayacak” diyorlar. O zaman, avcıları kiralamak lazım, madem sen bizzat ava çıkmıyorsun bu işi yapacak birileri lazım. Onlar da hazır zaten Kürt peşmergeler ve Bağdat hükümetinin askerleri..
Savaş da hava bombardımanı büyük bir kıymete sahiptir ama, bir yeri işgal ederek ve orada kendi bayrağını dalgalandırmak istiyorsan bir tek savaş ilkesi vardır, askerin botları karış karış o toprağa basacak, önce bunu öğrenin..Bunu da Kürt peşmerge ve Bağdat askerleriyle, gözü dönmüş IŞİD kuvvetlerinin karşısında yapılabilineceğini sanmak boş bir hayaldir..
O nedenle dört aşamalı, on ülke koalisyonu öykü, NATO biraderlerim de, öykü.. Aslında bunu onlar da biliyor.. IŞİD sıradan bir terör örgütü değil, hatta bu terör lafı bile boş.. Bunlar, çok güçlü siyasi ve askeri bir yapı.. Savaşma yöntemleri, hedef seçme tarzları, psikolojik harekat yürütmeleri, çok hızlı ve çok etkili, halk desteği de sanıldığından kat be kat yüksek..
Gelelim bize: 49 vatandaşımız Allaha emanet, muhteremlerin eli kolu bağlı. ABD’nin taleplerine karşı ne şiş yansın ne kebap yaklaşımındalar. Ettim, buldum dünyasının garipleri.. Zaten hiçbir ülke de bizden çok bir şey beklemiyor. Laf olsun diye, O’da Türkiye coğrafi konumundan dolayı muhatap ediliyor. Arap ülkelerinin de taktığı yok, bir tek Katar hariç.. Geçenlerde develerle yapılan bir tören vardı, muhtemelen o develer de Katar’dan satın alınmış veya kiralanmıştır!.
Bütün bu olup bitenler K.Irak Kürdistan’ı, PKK (Kürdistan İşçi Partisi), Suriye Kürt bölge örgütü (PKK’nın kolu) işlerine yaradı. Bunlara dört bir taraftan paraysa para, silahsa silah, teçhizatsa teçhizat yağmaya başladı. Daha evvelki gün PKK bir köyden 14-15 yaşlarında oğlan ve kız 10 çocuğunu, bize asker lazım diye dağa kaldırdı, dün de Kürtçe eğitim için yapılan okulların yanına giden askerlere çevreden ateş açıldı. Iğdır belediye binasının isim levhası büyük harflerle Kürtçe, altında da küçük harfle Türkçe yazıyor..
İçeride ve hemen dibimizde önüne çıkanı devirerek yol almaya çalışan bu kadar çıkarcı, bu kadar hasım, bu kadar düşman varken, hala bön bir ifadeyle, bakmaya devam mı edeceksiniz?
Ve bütün bu olup bitenlerin üstesinden düzen partilerinin gelebileceğini mi umut ediyorsunuz?
Gözü olan biri, her gördüğü şeyi tanır ve belirler. Körün bilebildiği ise çarptığı yerle sınırlıdır..
At bile biniciyi eyerde oturmasından anlar…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı