Şimdi Ara

Ölümden Sonrası (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
218
Cevap
5
Favori
6.362
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuVNeRa

    Dışarıdan müdahale riskini en aza indirebilmek için sabah 04:00 sularını planlıyorum.

    hakikaten şaka mı???
  • Etrafı batırmamak için de (Mide Barsak sistemi boşken) sabah uygun olur diye düşündüm.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: jnic

    quote:

    Orijinalden alıntı: uzman_u

    hiç olacağız diyorsunuz ama ABD’li bilim adamı Duncan MacDougalI, 1907 yılında yaptığı deneylerin sonucunda, ölüm anında insanların vücut ağırlıklarının tam 21 gram azaldığını ortaya koyup "Ruhun varlığını" kanıtladığını açıklamıştır.

    hani bilime verdiğiniz değer hani bilime inancınız?



    verdiğin örnek tamamen hurafe. iyi araştırmanı tavsiye ederim. ayrıca ruh gibi soyut bir kavrama inanıp onun kütlesi olacağını idda etmek bilimle zaten baştan çelişmiyor mu?


    Karanlık madde gibi elle tutup gözle göremediğimiz. Madde ve ışık ile etkileşime girmeyen. Ölçü aletleri ile varlığı ıspatlanamayan.

    Sırf tüm bilgisayar simülasyonları şu anki hali ile evrenin oluşması imkansız dediği için ; karanlık madde var çünkü o olmaz ise biz olamayız diyip araştırmak. Bunu bilimsel bir GERÇEK olarak ele alıp milyar dolarlık projelere girişmek ne demektir acaba?


    Ya da yüzyıllarca evreni düz bir resim gibi görmek. Nihayetinde bigbang teorisi ile başlangıca dair bir iddaa ortaya çıkmış iken. Evrenin bu patlama sebebi ile büzülmeye başladığını ya da hızının yavaşladığını söyleyip 1500 yıldır evrenin genişletildiğine inananlara Bağnaz, Salak, Cahil diyip. Sonrasında ise evrenin aslında genişlemeye devam ettiği ve gittikçe daha hızlı genişlediğinin ortaya çıkması ile evren tarihinde görülmüş en büyük kapağı yedikten sonra karanlık enerjiye sığınmak ne derece bilimseldir.

    Karanlık enerji de elde edilebilen ya da kanıtlanabilen bir şey değil. Ama bilim var diyor. Neye dayanarak? Çünkü karanlık enerji olmaz ise evren genişlemez.

    Ondan sonra Tanrı var çünkü o olmaz ise biz olmayız diye İslamı özetleyip bu saçma derler.

    Bilinci olan algının üstündeki bir gücün evreni yaratması tamamen mantıksızdır zaten. Ama iş evrenin kendi kendini yaratması konusuna gelince oldukça mümkündür. Üstelik bu mümkünlüğü sağlayacak orandaki sayı evrendeki her bir atomun üstüne bir sıfır konsa dahi yetmeyecek sayıda virgül sonrası sıfıra sahip iken.

    Ruha saçmalık derken. Işığın kütlesi olmadığını ama momentumu olduğunu söylemek ne demektir. Işık dalga parçacık ikilemi gösteriyor. Yani kuantum mekaniğine tabi.

    Işık ile ilgilenirken. Onu anlamaya bu kadar çok çalışırken. Ruh diye bir şey mi olur. Saçmalık diyip geçmek bilim midir? Ruhu ölçmeye çalışan bilim insanlarına çılgın diye baklıyor. Niye? Bir şeyi elinden geldiğince tüm yönleri ile araştırıp aksini ıspatlamadıkça bu bilim tarafından kabul gören bir teori olmalıdır.

    Evrim Teorisi ( Zaten adından belli TEORİ. Gerçek değil. Öne sürülmüş kuramsal bir bilimsel düşünce. ) kanıtlanmamış iken okullarda GERÇEK olarak öğretiliyor. Anlatılır iken : Yaygın olan bilimsel düşünceye göre durum bu iken budur demek. Evrim teorisindeki koca delikleri de ortaya koymak gerekli değil midir?


    Bir şey bulmak için önce aramak gerekir. Bilim asla islam ile çelişmez. Bilim islamın kanıtıdır. Ama sorun şu ki; Bilim ile Din bir arada olamaz diye düşünülüyor.

    İnsan düşüncelerinin su molekülleri üzerindeki etkisi bile araştırılıyor. Ama ya tanrı?


    İnsanlar üç boyutlu 4. boyutun altında yaşayan canlılar. Ve oldukça küstahlar. Neden küstahlar?

    Çünkü paralel evrenlere. Bilmediğimiz yüzlerce boyuta. Zamanda yolculuğu adım atmak kadar kolay yapabilecek güçlere inanıyorlar. Bunlara inanmak için hiçbir şeye gerek yok. Araştırmaları için inanmaları bir sebep zaten.

    Ama iş o kabul ettikleri paralel evren olasılıklarını, bilmedikleri yüzlerce boyutu ve hatta zamanın kendisini yaratan bir İlah için ; "Görmüyorsam yoktur" diyebilecek kadar küstahtır insan oğlu.


    Bilim ile islam birbirine karşı değildir. Kuran : İnanmıyorsanız Test Edin diyecek kadar kendinden emin.


    Kendine bilimci diyen bazı cahiller inat ile karşı çıksa da evrenin genişlediği gerçeği ortaya çıktı. Evrenin genişlemesi teorisi o kadar baskı ile karşılanıyor ve saçma görülüyordu ki. Einstein bile hesaplamaları sonucu evrenin genişlediği sonucuna ulaşmış ama hadi canım o kadar da değil yanlış hesap yaptım herhalde diyerek sonradan silmiştir bu hesabı.

    Altın orandan bahsetmiyorum bile.


    Evrenin kendi kendini yaratması bilimsel bir gerçek iken. Yüce bir kudretin kendi kendini yaratıp sonra yanlız olmayı istemeyip onu sevecek birierini isteyip insanlığı yaratması nasıl çağ dışı bir düşünce oluyor merak ediyorum. Üstelik o yaradanın gönderdiği 1500 yıllık kitapta yazan şeyleri biz 1998 yılında ancak keşfedip bunu keşfeden adama bilim ödülü veriyorsak bu işte bir yanlışlık var demektir.




  • Ama kısmı gereksiz.


    Ve ölümden değil sonrasından korkmak gerekir. Çünkü insan korkmayınca rahata alır kendini.


    Faturaların hep son ödeme tarihine bırakılıp eziyete dönüşmesi sırf bu yüzdendir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: DigitalWorld

    quote:

    Orijinalden alıntı: jnic

    quote:

    Orijinalden alıntı: uzman_u

    hiç olacağız diyorsunuz ama ABD’li bilim adamı Duncan MacDougalI, 1907 yılında yaptığı deneylerin sonucunda, ölüm anında insanların vücut ağırlıklarının tam 21 gram azaldığını ortaya koyup "Ruhun varlığını" kanıtladığını açıklamıştır.

    hani bilime verdiğiniz değer hani bilime inancınız?



    verdiğin örnek tamamen hurafe. iyi araştırmanı tavsiye ederim. ayrıca ruh gibi soyut bir kavrama inanıp onun kütlesi olacağını idda etmek bilimle zaten baştan çelişmiyor mu?


    Karanlık madde gibi elle tutup gözle göremediğimiz. Madde ve ışık ile etkileşime girmeyen. Ölçü aletleri ile varlığı ıspatlanamayan.

    Sırf tüm bilgisayar simülasyonları şu anki hali ile evrenin oluşması imkansız dediği için ; karanlık madde var çünkü o olmaz ise biz olamayız diyip araştırmak. Bunu bilimsel bir GERÇEK olarak ele alıp milyar dolarlık projelere girişmek ne demektir acaba?


    Ya da yüzyıllarca evreni düz bir resim gibi görmek. Nihayetinde bigbang teorisi ile başlangıca dair bir iddaa ortaya çıkmış iken. Evrenin bu patlama sebebi ile büzülmeye başladığını ya da hızının yavaşladığını söyleyip 1500 yıldır evrenin genişletildiğine inananlara Bağnaz, Salak, Cahil diyip. Sonrasında ise evrenin aslında genişlemeye devam ettiği ve gittikçe daha hızlı genişlediğinin ortaya çıkması ile evren tarihinde görülmüş en büyük kapağı yedikten sonra karanlık enerjiye sığınmak ne derece bilimseldir.

    Karanlık enerji de elde edilebilen ya da kanıtlanabilen bir şey değil. Ama bilim var diyor. Neye dayanarak? Çünkü karanlık enerji olmaz ise evren genişlemez.

    Ondan sonra Tanrı var çünkü o olmaz ise biz olmayız diye İslamı özetleyip bu saçma derler.

    Bilinci olan algının üstündeki bir gücün evreni yaratması tamamen mantıksızdır zaten. Ama iş evrenin kendi kendini yaratması konusuna gelince oldukça mümkündür. Üstelik bu mümkünlüğü sağlayacak orandaki sayı evrendeki her bir atomun üstüne bir sıfır konsa dahi yetmeyecek sayıda virgül sonrası sıfıra sahip iken.

    Ruha saçmalık derken. Işığın kütlesi olmadığını ama momentumu olduğunu söylemek ne demektir. Işık dalga parçacık ikilemi gösteriyor. Yani kuantum mekaniğine tabi.

    Işık ile ilgilenirken. Onu anlamaya bu kadar çok çalışırken. Ruh diye bir şey mi olur. Saçmalık diyip geçmek bilim midir? Ruhu ölçmeye çalışan bilim insanlarına çılgın diye baklıyor. Niye? Bir şeyi elinden geldiğince tüm yönleri ile araştırıp aksini ıspatlamadıkça bu bilim tarafından kabul gören bir teori olmalıdır.

    Evrim Teorisi ( Zaten adından belli TEORİ. Gerçek değil. Öne sürülmüş kuramsal bir bilimsel düşünce. ) kanıtlanmamış iken okullarda GERÇEK olarak öğretiliyor. Anlatılır iken : Yaygın olan bilimsel düşünceye göre durum bu iken budur demek. Evrim teorisindeki koca delikleri de ortaya koymak gerekli değil midir?


    Bir şey bulmak için önce aramak gerekir. Bilim asla islam ile çelişmez. Bilim islamın kanıtıdır. Ama sorun şu ki; Bilim ile Din bir arada olamaz diye düşünülüyor.

    İnsan düşüncelerinin su molekülleri üzerindeki etkisi bile araştırılıyor. Ama ya tanrı?


    İnsanlar üç boyutlu 4. boyutun altında yaşayan canlılar. Ve oldukça küstahlar. Neden küstahlar?

    Çünkü paralel evrenlere. Bilmediğimiz yüzlerce boyuta. Zamanda yolculuğu adım atmak kadar kolay yapabilecek güçlere inanıyorlar. Bunlara inanmak için hiçbir şeye gerek yok. Araştırmaları için inanmaları bir sebep zaten.

    Ama iş o kabul ettikleri paralel evren olasılıklarını, bilmedikleri yüzlerce boyutu ve hatta zamanın kendisini yaratan bir İlah için ; "Görmüyorsam yoktur" diyebilecek kadar küstahtır insan oğlu.


    Bilim ile islam birbirine karşı değildir. Kuran : İnanmıyorsanız Test Edin diyecek kadar kendinden emin.


    Kendine bilimci diyen bazı cahiller inat ile karşı çıksa da evrenin genişlediği gerçeği ortaya çıktı. Evrenin genişlemesi teorisi o kadar baskı ile karşılanıyor ve saçma görülüyordu ki. Einstein bile hesaplamaları sonucu evrenin genişlediği sonucuna ulaşmış ama hadi canım o kadar da değil yanlış hesap yaptım herhalde diyerek sonradan silmiştir bu hesabı.

    Altın orandan bahsetmiyorum bile.


    Evrenin kendi kendini yaratması bilimsel bir gerçek iken. Yüce bir kudretin kendi kendini yaratıp sonra yanlız olmayı istemeyip onu sevecek birierini isteyip insanlığı yaratması nasıl çağ dışı bir düşünce oluyor merak ediyorum. Üstelik o yaradanın gönderdiği 1500 yıllık kitapta yazan şeyleri biz 1998 yılında ancak keşfedip bunu keşfeden adama bilim ödülü veriyorsak bu işte bir yanlışlık var demektir.

    bende senin dediğinin çok kısa özet olarak söyledim ama cahil oldum atanız maymun diyen bir bilim adamına inanıyorsun hiçbir araştırma gereği duymadan ama başka bir bilim adamı ruh var diyor onuda araştırmadan aksi ispat edilmeden hurafe diyorsun bu nasıl bir çelişkidir bunlardaki anlamıyorum

    edit: çok güzel bi yazı bu arada



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi uzman_u -- 22 Şubat 2014; 21:53:12 >




  • DigitalWorld kullanıcısına yanıt
    İyi yazmışsınız da ben kesin ruh yoktur diye birşey idda etmiyorum. Benim için tanrının varlığı da tartışmalıdır. Tanrı varsa bile bu dinleri gönderecek kadar basit tanrı değildir diye düşünüyorum.

    Gelelim arkadaşın idda ettiği deneye.

    "11 Mart 1907 tarihinde New York Times Gazetesi'nde (sayfa 5) ve Nisan 1907 tarihinde American Medicine dergisinde çıkan bir makalesine göre Massachusetts'teki bir hastanede görev alan Dr. Duncan MacDougail, ruhun varlığını ispatlamak ve ağırlığını ölçmek için vakumlu olmayan bir ortamda, kütle kaybının olabileceği bir şekilde, bir deney hazırlamıştır ve ölmekte olan 6 hastasının ölüm anını takip etmiştir. Bu hastalardan sadece 1 tanesi 3/4 ons (yaklaşık 21 gram) kütle kaybetmiştir. Kalan 5 tanesinde hiçbir kütle değişimi olmamıştır. Doktor, 15 köpekle deneyi tekrar etmiş ve hiçbirinde kütle değişimine rastlamayarak "İnsanların ruhu vardır; ancak köpeklerin yoktur."

    Deney bu. Bundan ruh vardır ve 21 gr dır sonucunu çıkartıyorsanız tebrik ederim sizi. Ayrıca teori ile hipotez kavramlarını araştırmanızı tavsiye ederim.




  • evrimagaci sitesinden yani ateist siteden aldığın yazıyla bu araştırmanın yalan olduğunu idda etmen ilginç diğer kaynaklardada tam tersi yazıyor bu araştırmanın doğru olmadığını ispatı için aynı deneyi yapıp kütle kaybının olmadığını ıspatlamak gerekir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: uzman_u

    evrimagaci sitesinden yani ateist siteden aldığın yazıyla bu araştırmanın yalan olduğunu idda etmen ilginç diğer kaynaklardada tam tersi yazıyor bu araştırmanın doğru olmadığını ispatı için aynı deneyi yapıp kütle kaybının olmadığını ıspatlamak gerekir

    Koyun deneyin nasıl yapıldığını sonuçlarını buraya da biz de öğrenelim o halde.

    Ayrıca kaynak evrim ağacı sitesi değil yazıda da belirtildiği gibi NYT gazetesi ve American Medicine dergisi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hchinaski -- 22 Şubat 2014; 22:39:42 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: uzman_u

    hiç olacağız diyorsunuz ama ABD�li bilim adamı Duncan MacDougalI, 1907 yılında yaptığı deneylerin sonucunda, ölüm anında insanların vücut ağırlıklarının tam 21 gram azaldığını ortaya koyup "Ruhun varlığını" kanıtladığını açıklamıştır.

    hani bilime verdiğiniz değer hani bilime inancınız?

    Ruh maddemi oldu, senin sadece 21gramına cennet yada cehennem ödülü verilicek bir dünyaya inanmak için adeta cıldırmış gibi kanıtlar peşinde koşmana gerek yok, sen önce bu dünyada bi yaşa da görelim.
  • Vay arkadaş ben doğru demedimki yanlışda demedim böyle bi bilimsel deney var dedim en azından evrim teorisi gibi teori değil adam denedim sonuç bu demiş teoriden daha mantiklı degilmi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: uzman_u

    Vay arkadaş ben doğru demedimki yanlışda demedim böyle bi bilimsel deney var dedim en azından evrim teorisi gibi teori değil adam denedim sonuç bu demiş teoriden daha mantiklı degilmi?

    senle boşa tartışmışız şimdiye kadar. elinin altında google var teorinin ne demek olduğuna bir bak şunu yazana kadar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: jnic

    İyi yazmışsınız da ben kesin ruh yoktur diye birşey idda etmiyorum. Benim için tanrının varlığı da tartışmalıdır. Tanrı varsa bile bu dinleri gönderecek kadar basit tanrı değildir diye düşünüyorum.

    Gelelim arkadaşın idda ettiği deneye.

    "11 Mart 1907 tarihinde New York Times Gazetesi'nde (sayfa 5) ve Nisan 1907 tarihinde American Medicine dergisinde çıkan bir makalesine göre Massachusetts'teki bir hastanede görev alan Dr. Duncan MacDougail, ruhun varlığını ispatlamak ve ağırlığını ölçmek için vakumlu olmayan bir ortamda, kütle kaybının olabileceği bir şekilde, bir deney hazırlamıştır ve ölmekte olan 6 hastasının ölüm anını takip etmiştir. Bu hastalardan sadece 1 tanesi 3/4 ons (yaklaşık 21 gram) kütle kaybetmiştir. Kalan 5 tanesinde hiçbir kütle değişimi olmamıştır. Doktor, 15 köpekle deneyi tekrar etmiş ve hiçbirinde kütle değişimine rastlamayarak "İnsanların ruhu vardır; ancak köpeklerin yoktur."

    Deney bu. Bundan ruh vardır ve 21 gr dır sonucunu çıkartıyorsanız tebrik ederim sizi. Ayrıca teori ile hipotez kavramlarını araştırmanızı tavsiye ederim.


    Arkadaşın bahsettiği deney ile ilgili hiçbir şey söylemedim zaten. Ki konu aslında tamamen sizin ile alakalı değil zaten. Genel olarak söylenilenin dışına çıkanlara deli gözü ile bakılması ve itibar verilmemesi.

    Neyse ki o deliler hep haklı çıktı.

    Bir diğer nokta da mesajınızın sonu ; "Ayrıca ruh gibi soyut bir kavrama inanıp onun kütlesi olacağını idda etmek bilimle zaten baştan çelişmiyor mu?"

    Aslında tam olarak RUH YOKTUR demişsiniz. Soyut diyerek Ruh un sadece kavramsal, ahlaki ve zihinde biçimlendirilmiş bir konu olduğunu söylüyorsunuz. Aslında var olmayan sadece inanılan bir şey.

    quote:

    Soyut nedir?

    Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan, varlıkları inançla ve his ile bilinen kavram ve varlıklara soyut denir
    Soyut kavramlara örnekler

    Sevgi, saygı, inanç, korku, yiğitlik, aşk gibi...
    Soyutlama nedir?

    Soyutlama da, somutlamanın tam tersi bir özelliğe sahiptir. Yani aslında somut olan bir şeyi soyut gibi kullanmak, somut olan sözcüğü soyut anlamda kullanmaktır.

    Soyutlamaya örnekler

    Örneğin; "Attığı taş kafamı yardı." Bu cümlede taş sözcüğü somut anlamlıdır.

    Elle tutulabilir bir varlıktır. Şimdi ise taş sözcüğünü soyut anlamda kullanalım:

    "Çok taş kalplisin." Bu cümlede de taş sözcüğü, duygusuz anlamında kullanılmıştır. Yani somutken soyut yapılmıştır.
    Soyut düşünce nedir?

    Duyulur ve algılanır olandan sıyrılmış, kavramsal düşünme ile varılan düşünce.


    Bu bakımdan bakıldığında Ruh ile Karanlık madde arasında bir fark yok. Biri soyut bir kavram, deli saçması iken. Diğeri milyarlarca dolar araştırma yatırımı yapılan ve galaksileri kudreti ile sarıp çevrelediği, dağılmalarını engellediği söylenen ( Kurandaki bir ayet aklıma geldi nedense ) ama aslen var olduğunun söylenmesinin tek sebebi en başta bilgisayarların mevcut fizik yasaları ile evrenin oluşmasını imkansız olarak göstermesi olan. Ispatlanamamış. Karanlık ismini ise hakkında hiçbir şey bilmediğimizden almış kuramsal bir madde aslında. Bir sürü araştırmadan sonra uzayı büküyor olabileceği düşünülüp belirli haritalar çıkarıldı ama dediğim gibi hala bir kanıt yok. Maddesel varlığı hakkında hala bir bilgi yok.

    Siz buna bilim diyebilirsiniz. Ama ben çifte standart diyorum. Evrenin kendi kendine var olması bir yaratıcı tarafından yaratılmasından daha mantıklı değil. Hele de bu seviyedeki bir düzen ile. Evrenin kendisi öyle karnım doysun yeter diye hazırlanmış bir sofra değil. Çiçeğin yaprağından galaksilere kadar bir orana oturtulmuş. Özenle hazırlanmış. 3 michelin yıldızlı dünyanın en lüks ve özenli sofrası gibi.

    Paralel evren senaryolarına hepten gülüyorum. Senaryonun kendisine değil tabi. İçindeki tezata gülüyorum. Bu senaryo mevcut evreni açıklamak için ortaya atıldı ama tek yaptığı açıklanacak evren sayısını sonsuza çıkarması oldu. Bir çocuğun, öğretmenin ödevini bir köpeğin yediğine inanmayacağını düşündüğü için 15-20 tane köpeğin yediğini söylemesine benziyor.

    Carbon atomunun oluşumunu keşfeden ve büyük yıldızlar içinde bir seri aksiyondan sonra ortaya çıktığını bulan bilim insanı bir materyalistti. Şu an nedir bilmiyorum tabi.

    Bulduğu şey. Carbon atomunun oluşumunun aslında ne kadar imkansız olasılıklar içinde varolduğunu ve bunun evrenin her köşesinde meydana geldiği ve bizim yaşamımızı mümkün kıldığı. Aslında hepimiz imkansız canlılarız.

    Bu buluşu karşısında yine de inadından bir yaratıcıyı kabul edemeyen bilim insanı şunları demiştir ; Doğa üstü bir bilinç fiziğe müdahale etmiştir. Bu ne demek ; Yaratıcıyı hala kabul etmiyorum ama bunların kendi kendine olmasının mümkün olmadığı bir gerçek. Henüz algılayamadığımız bir bilinç var bu evrende diyor anlayacağınız.

    Max Planck

    “Özetlemek gerekirse, pozitif bilimler tarafından doğanın dev yapısı hakkında bize öğretilen her şey, kesin bir düzenin hüküm sürdüğünü göstermektedir—bu insan zihninden bağımsız bir düzendir. Algılarımızla tanımlayabildiğimiz kadarıyla, bu düzen ancak amaçlı bir düzenleme sayesinde ortaya çıkmış olabilir. Dolayısıyla evrenin bilinçli bir düzene sahip olduğuna dair açık kanıt vardır.”

    Bu Nobel ödüllü. Kuantum mekaniklerinin öncüsü bir adam.


    Zaten hep bir çifte standart var. Bu insanların içinde. Aynı kuranda tarif edildiği gibi.


    Amerika doların üstüne " Biz Tanrıya İnanırız " yazıyor. Sen burada Türk lirasının üstüne biz Tanrıya ya da Allah a inanırız yaz. Ayağa kalkar belirli bir kesim hemen. Ülke, Laiklik elden gidiyor olur.

    Her lafına katılmıyorum ama şu lafı çok doğru idi. Başbakandan bir laf.

    Başörtüsü yasası çıktığında ülke elden gidiyor diye yaygara yaptılar. Gitti mi?


    Laiklik din işlerinin devlet işlerinden ayrılmasıdır. Öyle ise yasalarda bir insanın dinine karışacak bir madde olması Laik liğe aykırıdır. Devlet bir insanın dinini yaşamasına karışamaz. Bir insan başı örtülü diye eğitim kurumlarında negatif ( Ya da pozitif ) ayrımcılığa uğrayamaz.

    Siyasi simge oldu dediler.

    Yeşil bere neydi??? Zaten bir insanın siyasi düşüncesini temsil etmesi en doğal hakkıdır. Düşünce özgürlüğü olan bir ülkedeyiz. Baş örtüsü takıyor diye bir insanın eğitim özgürlüğünü elinden almak, düşünce özgürlüğüne vurulmuş bir darbe idi.

    Bir de SÖZDE atatürkçü düşünce derneğinden gelen geçler. Piercing liler. Baş açık, gut açık, geniş dekolte, rakıyı da şaraba kattın, Vatan millet sakarya dedin. Müslümanlara yobaz dedim. Al sana bunlara göre Atatürk çülük.

    Başörtüsü yasasına : Laiklik elden gidiyor diyen bir Atatürkçü Düşünce Derneği ni ben kabul etmiyorum. Laiklik nedir bilmeyen bir derneği ciddiye de almıyorum. Bana göre ne deseler boş. Olsa olsa islam karşıtı. Ülkeyi bölmeye yönelik hareketler sergileyen. Masonluk birimleridir. Laiklik demek dinsizlik imansızlık demek değildir.

    Tıpkı bilim demek dinsiz imansız inançsız olmak demek olmadığı gibi. İslam sana bu hakkı veriyor zaten. Bilimi kullan ve Yaradanın açık delillerini bul.

    Sorun şu ki en başta inanmaz isen zaten bulamazsın. Eğer bir şeyi aramazsan bulamazsın ki. Eğer bakmamakta ısrar ediyor isen zaten göremezsin. Olay görmeyi istemekte. O kişi için yaradılışta açık deliller vardır.


    Tanrı var ise bu kadar basit dinler göndermez kısmına gelirsek.

    Malesef basit olan siz siniz. Kişisel algılamayın. Genel olarak tüm insan ırkını kastediyorum. İnsan ırkı kuranda da belirtildiği gibi aciz dir. Ama büyüklenmekten de geri kalmaz.

    İnsanların uydurduğu dinlere bakarsak hep aynı şeyi görürüz. Bir kusur. Evet evet tanrılar aslında hep ölümlüdür.

    İyi tanrılar hep kötüler ile mücadele içindedir.


    Titanlar. Zeus. Tanrılar aslında ölümlüdür ve insan zaafiyetlerine sahiptir onlara göre. Bunun sebebi ölümsüzlüğü ve sonsuzu kavrayamamalarıdır. Sonsuz öyle bir kavram ki. Sonsuzu ikiye bölsen gene geriye sonsuz kalır. Sonsuz u iki ile çarpsan sonuç gene sonsuzdur.

    Put lar. İnsanlar hep bir şekil vermek istemişlerdir yaratıcılarına.

    Hristiyanlıkta bile. İsa öldükten çok sonra onu tanrının oğlu olarak adlandırdılar. Çünkü kavrayamıyorlardı. Şeytan hep dünyayı ele geçirmeyi. Tanrıyı cezalandırmayı ordusuna güç katmayı ister.

    Bunların hepsinin sebebi insani sınırlamalar. Süperman i tasarlayan ekip bile kriptonit koymuş zayıf nokta olarak. Bu insan algısının temel ürünü.


    İnsanların aklı kusursuz ve sınırsız kudreti algılayamıyor. Sadece ol diyerek bir evren yaratacak, içini türlü türlü ırk ve mahlukat ile dolduracak güce sahip bir olguyu insanlar kavrayamıyor. İnsan ona hep bir şekil vermeye çalışıyor.

    Oysa o herşeyden muaftır. Her şey ona muhtaçtır.

    Youtube da bir yorum vardı. Kurana göre iyilik te kötülük te tanrıdanmış. İçinde kötülük olan bir tanrıyı kabul etmiyorum demiş sınırılı zekaya sahip carbon temelli genç ve basit yaşam biçimi. Asıl ben yarattığı bir şeyi kontrol edemeyen bir tanrıyı kabul edemem. Kaldı ki ayeti yanlış anlıyor.İyilik te kötülük te yaradandandır. Yani başına iyi bir şey geldiğinde Allahtan bilip, kötü bir şey geldiğinde birini suçlama diyor. Yaradan seni sınar diyor. Eliden bir şey gelmeyen durumlar için insanları suçlama diyor.

    Ki bu durumun en iyi örneğini biliyoruz. Dayak yiyen doktorlar.

    Bir hasta kurtulunca Allah ım çok şükür. Hasta ölürse suç doktorda. Vur abalıya. Yazık ki ne yazık. İnsanlar algılayamıyor. Gerçekten kendilerine yaptıkları ne büyük zulümdür. Oysa iyilik te kötülük te Allahtan dır. Canı veren de alan da odur.


    Ve cümlemi bitiriyorum. Genelde hep mantıklıyım derler. Ama soruyorum mantık bunun neresinde.

    ( Burada sen şahsını genel olarak alıyorum. Şahsi olarak algılama. )
    Eğer sen haklı isen ve Tanrı yok ise hepimiz için ölüm bir son. Yani bu konuda eşit oluyoruz. Avantajlı bir taraf yok.
    Ama ben haklı isem tüm yaradılışı bir tesadüf olarak gördüğün için sen cehennemde azap çekeceksin. Yani İslam 1 - Tesadüfçülük 0


    Eğer kötü bir insan isen. Suçlu bir adi isen. Senin haklı ya da haksız olman bir şeyi değiştirmez. Müslümanım demek seni kurtarmaz. Her halukarda yanacaksın.
    1-0 devam ediyor.


    Eğer iyi bir insan isen ve sen haklı isen zaten iyi bir yaşam süreceksin. Ama sonunda bir azap seni bekliyor. Ki zaten böyle temiz insanları Allah doğru yola sokmak için sebepler ortaya koyar. Ama işte çoğu kişi sandığı kadar iyi değil. Genelde mendabur oluyorlar.

    Eğer ben haklı isem mükafatım olacak. Cennet bahçelerinde sonsuz bir yaşamım olacak.


    Ama asıl soru şu. Zaten iyi bir insan isen;

    İnsanlara iyi davranmak, yılda bir kez bir hayvan kesip etini fakir fukaraya dağıtmak, yaşlılara yardım etmek. Aileye saygıda kusur etmemek. Yılda bir kere garibanlara yardımda bulunmak zekatını vermek sana zaten mutluluk vermeli ve hep yaptığın şeyler olmalı.

    Yapacağın tek şey iman etmek. Bir de namaz var ama iyi bir insan sağlığına da dikkat eder. Her günki koşundan bir farkı yok namazın. Tek istenilen özen göstermen ve iman etmen.

    Cuma namazları. İyi insanlar zaten muhabbet etmeyi sever. Bir cuma namazı sonrası yapılan muhabbetten güzeli olur mu hiç?


    Yani zaten islam iyiliği güzelliği ve hoşluğu emreder. Sen bunları savunuyor isen bu kadar zoruna giden ne?

    Kabul etsen kaybedeceğin bir şey yok. Ama reddedersen soru şu olur. Ya ben haklıysam.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jnic

    quote:

    Orijinalden alıntı: uzman_u

    Vay arkadaş ben doğru demedimki yanlışda demedim böyle bi bilimsel deney var dedim en azından evrim teorisi gibi teori değil adam denedim sonuç bu demiş teoriden daha mantiklı degilmi?



    senle boşa tartışmışız şimdiye kadar. elinin altında google var teorinin ne demek olduğuna bir bak şunu yazana kadar


    Bilimsel teori nedir?

    Bilimsel teori henüz kanıtlanamamış bilimsel önermeler anlamına gelmektedir. Hipotezlerin deney ve gözlemlerle birlikte desteklenmesi halidir.

    Teoriler asla yasaya dönüşmezler Teoriler bilimsel gerçeklerin açıklanmasıdır.


    Ama hep bir teoridir.



    Evrim teorisinin patladığı nokta ise aslında yanlış önermeleri nokta almasıdır.


    Evrim teorisi rasgele genetik değişiklikleri ele alır. Oysa kaydedilen tüm olaylar yıkımı gösterir. Faydalı olarak gelişen hiçbir mutasyon yok.

    Sözde bir bilim insanı bir simülasyon geliştirdi. Darvin ciler hemen atladı. Ve işte kanıt diye ortaya sundu. Evet bu simülasyona göre mümkünat vardı ama söz konusu bir sorun vardı. O da değişimler rasgele idi ama bilinçsiz değildi. Program rasgele değişimler koyuyor. Ama sadece faydalı olanları alıyordu. Yani daha önce zararlı olan bir değişim tekrarlanmıyordu.

    Oysa böyle bir şey olamaz. Çünkü evrim teorisine göre yanlış olan gen değişimine sahip olan canlı ölür. Genlerini aktarmaz. Peki daha önceden deneyimlenmiş bir yanlış gen değişimi yok olur ise. Tekrar oluşması nasıl engellenir. Tabi ki engellenemez. Yani bu programı saçmalıktan başka bir şey yapmaz.

    Bir Geko nun ayağında insanlığın yeni keşfettiği bir şey var. Duvarlara diğer pek çok canlı gibi yapışkan tüyler ya da vakum ile yapışmıyor. Bir nevi yapay yer çekimi oluşturuyor. Bu canlının ayağındaki bu hassas sistem için pek çok gen değişikliği gerekmekte. Ve bir anda olmalılar. Yoksa bir şey eksik olsa bu hayvan tutunamaz ve düşerek ölür. Peki bu hayvan faydalı ve faydasız genleri nasıl bir sonraki nesle aktaracak?


    İnsanlar asırlardır olan adaptasyonları evrim olarak ele almakta. Oysa bu canlının doğal yapısıdır. Genlerine işlenmiş koddur.

    Eğer bir kaç yüz yıl öncesinden bir insanı alsanız ve bu tarihe getirseniz muhtemelen ölür şoktan. Havaya uyum sağlayamaz çünkü. İnsanın genleri çevreye uyum sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Çevresel faktörleri üreme DNA sına da aktarır.

    Bir diğer nokta. Üremek için iki canlı gerekli. Bir dişi ve bir erkek. İki farklı yerde iki farklı canlı aynı mutasyonu geçirecek birbirini bulacak ve birbirini öldürmeyecek te çiftleşecek. Bu da bir diğer çıkmaz noktası.

    Başka bir çıkmaz nokta. Ara türler. Hiçbir yerde kusurlu ara türlere rastlanmıyor. Her canlı çevresi ile inanılmaz uyum sağlamış. Bir avcı ise bir ölüm makinmesi bir otobur ise inanılmaz bir savunma ile tarih sahnesinde bir anda ortaya çıkıp bir anda kayboluyorlar.

    Kaç defa sahte iskelet ile ortaya çıktılar. Bilim dünyasındaki yüksek nüfuzlu darvinciler hemen destek verdi. Daha sonra inatçı bir gerçek bilim adamı test ettiğinde sahte oldukları ortaya çıktı ve tek olay değil bu.


    Ve son olarak. Madem canlılar hep üst düzeye çıkıyor. Neden hale en basit canlılar da mevcut. Yok olmaları gerekirdi. Ama hala çevre ile uyum içerisindeler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DigitalWorld -- 23 Şubat 2014; 13:14:00 >




  • popo da kıl neden var?
  • Bu kadar yeter mi? Devam ediyim mi?
     Ölümden Sonrası Ölümden Sonrası Ölümden Sonrası Ölümden Sonrası Ölümden Sonrası Ölümden Sonrası Ölümden Sonrası




  • Binlerce veya yüzlerce yıl önce; Mucize, Büyü, Sihir, Lanet vb ifade ettiğimiz şeyler zaman ilerledikçe açıklığa kavuşuyor.
    Bilim ilerledikçe Dinlerin gücü de azalmaya devam ediyor.
    Ölümden sonra ne olacağı hakkında 1001 teori üretebiliriz, hepsininde eşit derecede olasılığı olur.
    Belki bir Tanrı(yaradan, gücü herşeye yeten) var, ama din kesinlikle olamaz.
    The Man From Earth filminde geçen bir replik gibi; Tanrı neden ilk denemesinde başaramamış ve sürekli yeni dinler kitaplar yollamış ?
    Yani az mantık yürütürsek, sürekli yeni bir sürümü çıkmış dinlerin. Her seferinde güncellenmiş ve üzerine yeni şeyler eklenmiş. Koskoca Tanrı, neden tek seferde mükemmel bir eser yollamamış, acaba kusursuz ve mükemmel bildiğimiz Tanrı bizim gibi hatalar yapabiliyormu, kendisini gösterebilmek için, varlığını onaylatmak için neden bizim gibi varlıklara ihtiyaç duyuyor, sadece insandan bahsetmiyorum... Meleklerden tutunda ismi geçen ve geçmeyen tüm varlıklardan bahsediyorum, biz veya onlar olmasakta olurdu. Neden var olmuşuz ?
    Tanrının kendisini birilerine kanıtlama çabasımı yoksa egoya mı sahip aynı bizler gibi ?
    Düşünsenize siz tanrısınız, neden hizmetkarlar yaratacaksınız veya size dua edip şükür eden karşınızda diz çöken varlıklar ?
    Birşeye "OL" dediğin zaman zaten olacak güce sahipsin, neden bunca uğraş ?
    Biz insanlar bazen gerçeği görmüyoruz, bazende karşımızda durmasına rağmen gözlerimizi kapatıyoruz... Çünkü inanmak istiyoruz, bazılarımız yalnızlıktan korktuğu için, bazılarımız ölüm sonrası tekrar yaşamak istediği için, bazılarımız ise sorulara cevaplar bulamadığı için, bazılarımız ise neden inandığını bilmeden aileden aktarılan bir gelenek gibi devam ediyor.
    Bu yüzden 2 ayrı görüşteki insanlar birbirini bu konuda ikna edemezler hiçbir zaman.
    Gerçeği öğrenmenin tek bir yolu var, o yolu deneyene kadar veya o vakit gelene kadar iki tarafında dediği sadece bir teori ve varsayımlardan ibaret.




  • Yahu her bu konuda aynı mesaj.Ya varsa muhabbeti.Sen 1000 tane dinden 999 ı reddetmişsin,ben 1 tane daha çıkarıyorum.Asıl sen ya varsa diye tereddüt etmelisin.Doğru dini seçtiğin ne meçhul?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • DigitalWorld kullanıcısına yanıt
    senin olayın da heralde alakalı alakasız birsürü şey kopyalayıp yapıştırıyım ki kafalar karışsın haklı çıkalım mantığı. ben de buraya sayfalarca şey taşıyabilirim gerek yok böyle şeylere. ya ben haklıysam mantığıyla tanrıyla çıkar ilişkisi kurmanız da sizin mantığı çok güzel özetliyor aslında. vazgeçtim cennet cehennem yok dese hepiniz tanrıyı anında unutacaksınız.
  • DigitalWorld kullanıcısına yanıt
    quote:

    Evrim Teorisi ( Zaten adından belli TEORİ. Gerçek değil. Öne sürülmüş kuramsal bir bilimsel düşünce. ) kanıtlanmamış iken okullarda GERÇEK olarak öğretiliyor. Anlatılır iken : Yaygın olan bilimsel düşünceye göre durum bu iken budur demek. Evrim teorisindeki koca delikleri de ortaya koymak gerekli değil midir?


    Teori ne demek biliyor musun tam olarak? Wiki'den alıntı yapıyorum bakın:

    "Bilimde kuram veya teori; bir olgunun, sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneyler baz alınarak yapılan bir açıklamasıdır."

    Veya, Bilim konusundaki başa tutturulmuş gönderiye biraz bakalım:

    quote:

    "Teori (Kuram)

    Hipotezlerle desteklenebilen, aksi bir teori ile topyekun çürütülmediği takdirde bilimsel geçerliliği sürekli olan bilimsel çözümlemedir. Sistemli bir biçimde düzenlenmiş, bir çok olayı deneysel gözlemlerle açıklayan, bir bilime konu alan temeller bütünüdür. Kısacası kuram, ispatlanabilen ve doğadaki olayların nasılını açıklayan bir bilimsel çözümlemedir.

    Genelde Hipotezlerle karşılaştırılır ve "doğruluğu kanıtlanmamış" denir. Bu tamamiyle yanlış bir yaklaşımdır. Çünkü bir bilgi Teori halini almış ise "doğruluğu kanıtlanmıştır". Dolayısıyla günlük hayatta kullanılan "bir teorim var" sözü doğru bir ifade değildir. "



    Karanlık madde ve karanlık enerji elle tutulup gözle görülebilen şeyler değil, fakat bir şeylerin mantıklı olması için yapılmış en iyi açıklama budur tabii ki. Tıpkı Paul Dirac'ın formülde keşfettiği ve olması gerektiği şeyin ancak bir kaç yıl sonra gözlemlerle ispatlandığı bir durum gibi. Ruh, fizik açısından, bilimsel bir şey ifade etmediğinden olsa gerek ki araştırmaya gerek dahi duyulmuyor hatta 'saçma' gözüküyor.

    Tabii ki, bir insan sırf ruhu araştırıyor diye böyle bir şey demek doğru olmaz bana göre de, fakat bilimsel bir yanı olmadığından böyle şuan.



    Yazınız felsefi açıdan güzel, beğendim fakat bilimsel konuda yanlış/eksik bilgiler bulunduruyordu.




  • Olumden sonra yasama inanmayanlar cok pisman olacak ama cok gec olacak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.