Şimdi Ara

ölüm üzerine yazılan şiirler!!! (önemli) (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
66
Cevap
1
Favori
190.352
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İlâhi

    Sabahın sinleye vardım gördüm cümle ölmüş yatar
    Her biri biçare olmuş ömrün yayı varmış yatar

    Vardım bunların katına baktım ecel heybetine
    Nice yiğit muradına eremeyiben ölmüş yatar

    Yemiş kurt kuş bunu keler nicelerin bağrın deler
    Şol ufacık na-resteler gül gibice solmuş yatar

    Tuzağa düşmüş tenleri hakka ulaşmış canları
    Görmez misin sen bunları sıra bize gelmiş yatar

    Esilmiş inci dişleri dökülmüş sarı saçları
    Hepsinin bitmiş işleri emr-ü nemde ermiş yatar

    Elleridir kınalı hep karavaşları şeker-leb
    Kargı gibi uzun boylu gül yüzlü güzeller yatar

    El bağlamıştır çoğusu hep Allah'tandır umusu
    Taze kızdır kimisi alınmadan çoklar yatar

    Gitmiş gözünün karası hiç işi yoktur durası
    Kefen bezinin paresi sönüğe sarılmış yatar

    Yunus gerçek aşık isen mülke suret bezemegil
    Mülke suret bezeyenler kara toprak olmuş yatar.

    Yunus Emre




  • Korktuğum Şey

    Gün çekildi pencerelerden;
    Aynalar baştan başa tenha.
    Ses gelmez oldu bahçelerden;
    Gök kubbesi döndü siyaha.

    Sular kesildi çeşmelerden;
    Nerden dolacak bu taş nerden,
    Nergislerin açtığı yerden
    Ey kuş uçurtmayan ejderha?

    Ne yardan geçilir, ne serden;
    Korkuyorum bu gecelerden.
    Bel bağladığım tepelerden
    Gün doğmayabilir bir daha.

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • Fâni Dünya

    İlk günden alıştığımız emektar aydınlık,
    Anne yüzünde, dost yüzünde, evlat yüzünde;
    Her sabah başlayan şeye doymadık,
    Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.

    Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği,
    Başımız darda kalınca el açtığımız yer;
    Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi,
    Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.

    Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran,
    Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz;
    Yaman çalacak o çalmayası saat yaman,
    Geçmiş ola bir kez yumuldu mu gözlerimiz.

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • Ölüme Yakın

    Akşamüstüne doğru, kış vakti;
    Bir hasta odasının penceresinde;
    Yalnız bende değil yalnızlık hali;
    Deniz de karanlık, gökyüzü de;
    Bir acayip, kuşların hali.

    Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
    -Akşamüstüne doğru, kış vakti-
    Benim de sevdalar geçti başımdan.
    Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
    Zamanla anlıyor insan dünyayı.

    Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
    Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
    Kötülükten gayrı?

    Ölünce kirlerimizden temizlenir,
    Ölünce biz de iyi adam oluruz;
    Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
    Hepsini unuturuz.

    Orhan Veli
  • Ölüm

    Sözünde durmadı mavi gökler;
    Gün kararıyor gitgide ölüm.
    Akşam yeli nedameti söyler;
    Nedâmet yer etti bende ölüm.

    Ne yapsam, gün doğmuyor gönlümce;
    Sudur akar kendi bildiğince,
    Hangi pencereye koşsam gece;
    Gitmiyor bu can bu tende ölüm.

    Ne vefasız geçmişten hayır var,
    Ne gelecekler imdada koşar,
    Çoktandır tekneyi aldı sular;
    Çoktandır ümitler sende ölüm.

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • Ölümden Sonra

    Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
    Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
    Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
    Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
    Alıştığımız bir şeydi yaşamak.
    Şimdi o dünyadan hiç bir haber yok;
    Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
    Öylesine karanlık ki gecemiz
    Ha olmuş, ha olmamış penceremiz;
    Akar suda aksimizden eser yok.

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • Sessiz Gemi

    Artık demir almak günü gelmişse zamandan
    Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.

    Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
    Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

    Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
    Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli,

    Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
    Hicrânlı hayatın ne de son matemidir bu.

    Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler;
    Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.

    Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
    Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

    Yahya Kemal Beyatlı
  • Düşünce

    Ülfet belalı şey, fakat uzlet sıkıntılı,
    Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?
    İnsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok,
    Kalsaydı terkeşimde eğer tek bir altın ok
    En tatlı bir hayâl için atmazdım ufkuma.
    Dalsın yakından gözlerim artık son uykuma!
    "Yalnız duyan yaşar" sözü derler ki doğrudur;
    "Yalnız duyan çeker" derim, en doğru söz budur.
    Gördüm ve anladım yaşamak mâcerâsını,
    Bâkiyse ruh eğer dilemezdim bekasını.
    Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var?
    Bitsin hayırlısıyla bu beyhude sonbahar.
    Ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi,
    Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.

    Yahya Kemal Beyatlı
  • Giderayak

    Handan, hamamdan geçtik,
    Gün ışığında hissemize razıydık;
    Saadetinden geçtik,
    Ümidine razıydık;
    Hiçbirini bulamadık;
    Kendimize hüzünler icadettik,
    Avunamadık
    Yoksa biz...
    Bu dünyadan değil miydik

    Orhan Veli
  • Şaşırdım Kaldım

    Şaşırdım kaldım nasıl atsam adım;
    Gün kasvet gece kasvet.
    Bulutlar, sisler içinde bunaldım;
    Gök mavisine hasret.

    Olmuyor seni düşünmemek Tanrım,
    Ummamak senden medet.
    Suyun dibine vardı ayaklarım;
    Suyun dibinde zulmet.

    Kalmadı ümidin soluk ve cılız
    Işığında bereket.
    Ve ölüm, kapımda kişner, sabırsız
    Bir at oldu nihayet.

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • Gün Eksilmesin Penceremden

    Ne doğan güne hükmüm geçer,
    Ne halden anlayan bulunur;
    Ah aklımdan ölümüm geçer;
    Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

    Ve gönül Tanrısına der ki:
    - Pervam yok verdiğin elemden;
    Her mihnet kabulüm, yeter ki
    Gün eksilmesin penceremden!

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • Ölümlü İnsanlar İçin

    Hepiniz öleceksiniz!
    Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!
    Ruhlarınız koyup kaçacak sizi!
    Topraklara gömüleceksiniz.

    Kurtlar, böcekler, solucanlar
    Sevinçle saldıracak üstünüze.
    Elleriniz bomboş kalacak,
    Kimse bakmayacak resminize.

    Sevilmiş kadınların hayali
    Dumanlar gibi dağılacak;
    Faydaydı, şöhretti, merhametti
    Semtinize uğramayacak.

    Gözleriniz yok artık!
    Dünyamızı göremeyeceksiniz!
    Okşamak, gülmek, konuşmak
    Yok olmuş bir selde yüzeceksiniz,

    Yavaş yavaş çürüyeceksiniz.

    Cahit Külebi
  • Sonbahar

    Fani ömür biter,Bir uzun sonbahâr olur.
    Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.
    Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;
    Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
    Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
    Günler hazînleşir, geceler uhrevîleşir;
    Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.
    Anlar ki yolcu yol görünür serviliklere.
    Dünyanın ufku gözlere gittikçe târ olur.
    Her gün sürüklenip yaşamak ruha bâr olur.
    İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;
    Bir başka mûsikîye geçiş farzeder bunu.
    Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
    Benzer cihâna gelmeden evvelki hâline.

    Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
    Rûh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,
    Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
    Farketmez anne toprak ölüm mâcerâmızı.

    Yahya Kemal Beyatlı




  • BİTER
    Kakılır bir yerde,kalır oyuncak,
    kurgular biter.
    Ölüm...o geldimi ne var korkacak?
    korkular biter.
    Fikir,açmaz artık beyinde kuyu;
    Burgular biter.
    Unuturuz hayat adlı uykuyu,
    uykular biter.
    Biter,her şey biter;ses,şekil ve renk,
    kokular biter.
    Kabir sualiyle kapanır kepenk,
    sorgular biter.


    N.F.K
  • İlâhi

    Yalancı dünyaya konup göçenler
    Ne söylerler ne bir haber verirler
    Üzerinde türlü otlar bitenler
    Ne söylerler ne bir haber verirler

    Kiminin başında biter ağaçlar
    Kiminin başında sararır otlar
    Kimi masum kimi güzel yiğitler
    Ne söylerler ne bir haber verirler

    Toprağa gark olmuş nazik tenleri
    Söylemeden kalmış tatlı dilleri
    Gelin duadan unutman bunları
    Ne söylerler ne bir haber verirler

    Yunus der ki gör takdirin işleri
    Dökülmüştür kirpikleri kaşları
    Başları ucunda hece taşları
    Ne söylerler ne bir haber verirler

    Yunus Emre



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mimayınkaff -- 16 Ağustos 2006; 16:31:10 >
  • Sevinsin

    Aldık nasibimizi hüzünden
    İşte geldik gidiyoruz
    Sevinsin.
    Halbuki ne güzel başlamıştı hikâye
    Şerbet gibi bir gök üstümüzde.
    Ve bütün lezzetleriyle toprak
    Gözümüzde nur, dizimizde takat
    On parmağımızda on hüner vardı
    Biz onun sevgili kulları.
    Dünyasını abad eyledik
    Bir can verdi bize bin alır
    Gideriz gözümüz arkada kalır
    Sevinsin.
    Açın kapıları açın
    Gidin haber verin meleklere
    Can çekişip durmasın beyhude yere
    Elbet bir tutam ot biter üstümüzde
    Mezara göre ayağını uzatır ölülerimiz.

    Bedri Rahmi Eyüboğlu
  • Sanatkârın Ölümü

    Gitti gelmez bahar yeli;
    Şarkılar yarıda kaldı.
    Bütün bahçeler kilitli;
    Anahtar Tanrıda kaldı.

    Geldi çattı en son ölmek.
    Ne bir yemiş, ne bir çiçek;
    Yanıyor güneşte petek;
    Bütün bal arıda kaldı.

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • İlâhi

    Geldi geçti ömrüm benim
    Şol yel esip geçmiş gibi
    Hele bana şöyle gelir
    Şol göz yumup açmış gibi

    İş bu söze Hak tanıktır
    Bu can gövdeye konuktur
    Bir gün ola çıka gide
    Kafesten kuş uçmuş gibi

    Miskin adem-oğlanını
    Benzetmişler ekinciye
    Kimi biter kimi yiter
    Yere tohum saçmış gibi

    Bu dünyada bir nesneye
    Yanar içim göynür gibi
    Yiğit iken ölenlere
    Gök ekini biçmiş gibi

    Bir hastaya vardın ise
    Bir içim su verdin ise
    Yarın anda karşı gele
    Hak şarabın içmiş gibi

    Bir miskini gördün ise
    Bir eskice verdin ise
    Yarın anda sana gele
    Hulle donun biçmiş gibi

    Yunus Emre bu dünyada
    İki kişi kalır derler
    Meger Hızır, İlyas ola
    Ãb-ı hayat içmiş gibi

    Yunus Emre




  • Rindlerin Ölümü

    Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
    Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
    Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
    Eski Şirâz'i hayal ettiren ahengiyle.

    Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde;
    Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
    Ve serin serviler altında kalan kabrinde
    Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

    Yahya Kemal Beyatlı
  • Sessizce Ölmek
    Doğarken mi başladı benim son yolculuğum
    Ondan mı öyle geçti o garip çoçukluğum
    Masallarla düşlerle beni hep aldattılar
    Yaşadığım;en büyük yalandı biliyorum
    Boşluğu kucaklardım uzatsam ellerimi
    Düşşem diye beklerdi pusuda bir uçurum
    Kol gezerdi çevremde acılar ölüm gibi
    Ben ondan böyle kaldım,ondan karardı ruhum
    Yağmur mu yağmazdı ne,tarlalar mı çoraktı
    Neden hiç yeşermedi serptiğim onda tohum
    Şimdi ölen bir şey var içimde azar azar
    Ha söndü ha sönecek yıllar önce yanan mum
    Susmayın biliyorum,ben bir yalan dünyada
    Gürültülü yaşadım,sessizce ölüyorum


    Ümit Yaşar Oğuzcan
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.