Şimdi Ara

NÜKLEER ENERJİ VE TÜRKİYE

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
0
Favori
205
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Her kafadan ayrı bir sesin çıktığı bu konu hakkında jeopolitik dersimizden alıntılar ve eklemelerim ile kısaca ben de bir şeyler söylemek istedim. Detay her zaman forumlarda konuları okunmaz kılıyor. Keşke aksi olsa ama nafile okumayı pek sevmiyoruz. O yüzden "kısaca".. Umarım faydalı olur..


    Atom enerjisi olarak da bilinen Nükleer enerji, atom çekirdeğinin bölünmesi (fisyon) veya kaynaşması (füzyon) yoluyla elde edilen enerjiye denir. Nükleer enerjinin kaynakları uranyum ve toryum olarak bilinir.

    Türkiye’de Nükleer enerji santralı henüz kurulmamıştır. Ancak Türkiye’nin sahip olduğu uranyum ve toryum rezervleri hayli fazladır. Ülkenin uranyum rezervi 7800 tona, toryum rezervi ise 380.000 tona ulaşmaktadır.

    REZERV KAYNAK:http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Uranyum-ve-Toryum

    Nükleer enerji kaynakları bakımından zengin olan Türkiye’de neden bir nükleer santral neden olmasın?

    Özellikle son yıllarda yıl geçtikçe enerji darboğazına giren Türkiye, neden nükleer santral inşaatına başlamasın?

    Elimizde bulunan zengin bir kaynak olmasına rağmen “nükleer felaket” diyerek sözde Greenpeace kafalarının aklı hangi argümana dayanıyor acaba!
    Bugün için Türkiye, hem enerji ve hem de ticari dengelerinde büyük sıkıntılar yaşıyor. Çünkü ülke mevcut kullandığı enerjiyi kömür, petrol, doğal gaz, su gücü gibi kaynaklardan karşılıyor. İthalatının büyük bir bölümünü ham petrol ve petrol ürünleri ve doğal gaz oluşturuyor. Oysa Türkiye, ham madde bakımından zengin olan nükleer enerjiye yönelse ve birkaç nükleer santrale sahip olsa, hem ticaret dengesi düzelecek ve hem de enerji darboğazına girmeyecektir.

    Peki, niye bu yaptırılmak istenmiyor? Çevreciler-dış güçler ve medya üçlüsünün gerçekçi olmayan raporları, iddiaları ve sorumsuzca baş kaldırışları bunda önemli rol oynuyor.

    Dünya üzerinde kalkınmış ülkeler, enerji ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü nükleer enerjiden karşılıyorlar. Bu ülkelerde nükleer santral inşaatları hızla devam ediyor. Türkiye ise, büyük bir enerji darboğazına girmiş. Nükleer santrali olan ülkelerden, enerji satın almanın yollarını arıyor. Ama bir tane olsun nükleer santrali yok. Çok vakit geçirmeden Türkiye, nükleer enerji santrallerini kurmalıdır. Karşı çıkanlara da, yetkililer şu soruyu sormalılar.

    “Nükleer santraller bu kadar zararlı da, neden öve öve bitiremediğiniz gelişmiş Batı ülkelerinin hepsi nükleer santral kurmuşlar ve hâlen de kurmaya devam ediyorlar?”

    Burada şunu hatırlatmakta fayda var. Bazı süper zeka vatandaşlarımız ömrü dolduğu için kapatılan santralleri çevrecilik mantalitesi ya da yenilenebilen enerji sebebiyle kapandığını zannediyor. Halbuki olay basit. Bir yandan yenilenebilen enerji atılımları yapılırken, ömrü dolan santraller kapanıyor. Bu da ortalama olarak 3-5’i geçmez.

    “Nükleer enerji felaket midir yoksa enerji sorununa karşı bir kurtuluş mudur?” tartışması devam ededursun, gelişmiş ülkeler bir türlü nükleer enerjiden vazgeçme taraftarı değillerdir. Özellikle bu ülkeler, birbirlerine güç gösterisi olarak kullanmaktadırlar. Ancak bu tür tartışmalar, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde daha da etkili olmaktadır. Türkiye, bu tartışmaların tam ortasında kalmış ve bir türlü nükleer santral kuramamıştır. Öte yandan Türkiye, enerji sıkıntısı çeken bir ülkedir. Ciddi boyutlara ulaşan enerji krizi, Türkiye’nin kalkınmasını engellemektedir. Türkiye enerji krizini aşmak zorundadır. Bugün için bu sorunun çözümü de en az üç adet nükleer santralın yapılmasını öngörmektedir.

    Sonuç olarak;

    Nükleer enerji hammaddesi bakımından zengin olan bir ülkede santralin olmaması zaten başından beri büyük bir saçmalıktır.

    Peki neden nükleer?

    Kabaca çünkü verimi yüksek ve geri dönüşü yenilenebilen enerjilerden şimdilik daha hızlıdır.

    AKKUYU NÜKLEER;http://www.akkunpp.com/mersin-turkiyenin-enerjisine-enerji-katacak


    Gelelim yenilenebilen enerji hikayesine;

    Türkiye, güneş enerjisi açısından şanslı bir ülkedir. Yıllık ortalama metrekare başına düşen güneş enerjisi, günde 3,7 kilowat saattir. Bu güneş enerjisinin sadece binde birini bile kullanılsa, hâlen tüketilen 24 milyon ton petrol enerjisinin 1/3’nü karşılayabilir. Güneş enerjisi, dünyada su ısıtma, pişirme, su damıtma, sterilizasyon, hava ısıtma, endüstriyel ve tarımsal amaçlı soğuk hava depolarının çalıştırılması, elektrik üretimi, güneş fırınları ve metal ergimesi alanlarında kullanılırken Türkiye’de sadece su ısıtma amaçlı kullanılmaktadır. Oysa Türkiye’de bulunan güneş gücü, elektrik santrallerimizin 5 bin 200 katı büyüklüğündedir. Türkiye’de rüzgâr enerjisinden elektrik üreten ilk tesisler Çeşme, İzmir’de kurulmuştur. Bunlar 1,74 megawat ve 7,2 megawatlık küçük tesislerdir. Ancak hâlen Enerji Bakanlığına rüzgâr enerjisi ile çalışan 28 santral için başvuru yapılmış durumdadır. Bunların gerçekleşmesi ile Türkiye, toplam gücü 679 megawat olacak olan rüzgâr enerjisi tesislerine kavuşacaktır.

    Güneş ve rüzgar enerjisi kurulum maliyetleri ve geri dönüş karşılaştırmaları;http://kaynarcaa1blok.blogcu.com/ruzgar-santrali-kurulum-maliyeti/6453273

    Sonuç olarak neden Güneş değil de, nükleer enerji sorusunun cevabı ise kısaca yenilenebilen enerjide bugünün teknoloji ve alt yapı çalışmaları için geliştirilebilirlik adına daha zamanın olduğu söyleniyor. Yani kısacası kesin ve en net kestirme kaynağın nükleer enerji olması tercihin bu yönde olmasını makul kılıyor. Yoksa yenilenebilen enerji kurulum maliyetleri nükleerden daha ucuz.
    Bugün duyulan en büyük endişe işlerin ele yüze bulaştırılacağı korkusu olsa gerek. Gelişmiş ülkeler ilk santrallerini kurmaya başladıklarında ne bugünün teknolojisi vardı ne de çevre sorunlarının düşünülüyor olması gerçeği.

    Bu adamlar risk var deyip bu santralleri kurmasaydı bugünün gelişmiş ülkeleri olma yolunda ki ilk sağlam adımı atmayarak enerji açığını nasıl kapatabilirlerdi?

    Üstelik bugün o yıllara nazaran nükleer konusundaki her türlü risk ve olumsuzluklar minimum düzeye inmişken!

    Risk var diye vazgeçmek düşüncesi kadar gereksiz bir algı olamaz. Hayatın kendisi de büyük bir risk bunu söyleyenler neden yaşıyor acaba?

    Not: Bana sorulsa elbette yenilenebilen enerji derim lakin bu işler gönülden geçirme ile çözülebilecek kadar basit meseleler değildir.







  • Konuyla ilgili bir sürü başlıkta bir sürü yazı bulunuyor forumda ve buradaki yazı o konuların fersah fersah gerisinde kalmış durumda.

    Ama yine de şunu yazayim. Madencilikte öyle her görüdüğün madeni çıkaramazsın. Madeni çıkarmanın maliyeti satış fiyatını karşılamalı. DIşarıdan daha ucuza alabiliyuorsan bir anlamı yok. Bu yüzden o uranyumlar orada durur. Ayrıca bizde zenginleştirecek teknoloji yok. Akkuyu'nun yakıtını ruslar getirecek. Çıkarsak bile ancak 10 yıl yetiyor o uranyum. Toryum ile çalışan bir santral ise henüz yapılmadı.

    Yine de yazdım birazcık konunun ucundan ama bu başlık çok geri kalmış bir yazıyla açılmış. Diğer başlıkları okuyup ondan sonra kendinizce Akkuyu'yu savunun bari de baştan başlamayalım her şeye Bu arada nükleer enerjiden önce Akkuyu özelinde bir tartışma yapmak gerekiyor. Nükleer enerji gereklidir diyen biri için bile Akkuyu saçmalığın daniskası durumunda.




  • nüklüer yerine alternatif şeyler yapılsa daha iyi olmazmı malum burası türkiye 2.çernobil olabilir bu işin şakası yok ihalede belli firmalar alır gider zaten şimdiden bellidir denetleme olmaz gitdiği yere kadar gitsin denir en ucuz malzeme kullanılır ve olası bir sızıntıda bunlar rutin şeyler canım büyütmeye gerek yok denir olayın üstü kapatılır
  • Mesajim.bulunsun, aksam alintilayin lutfen

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • sinoptaki KAF a çok yakın.depreme ne kadar dayanıklı yapılacak acaba ?
  • Arkadasim saka mi yapiyosunuz ciddi misiniz yoksa trolluyo musunuz anlamadim. Hem diyorsun ki yenilenebilir enerji santrali kurulumu daha ucuz hemde diyosun ki nukleer yapalim yine de. Daha ucuz ve risksiz hemde temiz enerji daha ucuzayken neden pahaliya nukleer santral istiyorsunuz bi turlu anlamadim. hemde akkuyu icin soyleyim santralin yuzde 51 hissesi hep ruslarin olcak 20 sene boyunca elektrik alma garantisi veriyoruz. sozlesmeyi okursaniz resmen rusya kendi topragi yerine bizim topragimiza nukleer kurup elektrigi yine bize saticak. ha direk kendi ulkelerinden satmislar ha bizim ulkeye kurup satmislar. tek farki yeni denencek bi nukleer teknoloji bizim ulkemize kurulcak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • zekirdexxx Z kullanıcısına yanıt
    Okuyup anlamadıysan eyvallah diyeceğim de keşke tamamını okusaydın.
    Sende haklısın nükleere karşıyım deyip 3 cümle kurmak daha makbul karşılanıyor buralarda.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Nukleere karsi olanlar mi 3 cumle kuruyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dış güçler kelimesini gördüğüm gibi bıraktım okumayı. Avrupa ve Amerika'nın ürünlerini sattığı açık pazar halindeyiz, ürettiğimiz kayda değer bir şey yok adamlar daha niye bizle uğraşsın ? Ek olarak sen önce madenlerindeki insanların güvenliğini sağla ondan sonra gelir nükleer yaparsın.

    Not : Maden kazalarından önce nükleer destekçisiydim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: yigit105

    Nukleere karsi olanlar mi 3 cumle kuruyor

    Onlarin okuduklari uc cumle galiba

    Sadece burada degil, disarida da en cok duydugum "batida var". Bati gidip kendini kopruden atsa biz de mi atacagiz ustelik de bazilarimizin ahlaksizligini almakla sucalndigi bati oykundugumuz

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.